24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 EYLÜL 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK KÜRTAJ FACİASI 7 Risk taşıyan insanların test yaptırmasını teşvik etmek için kuruluşlar el ele verdi DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Nurcan’ın ölüm nedeni hâlâ anlaşılamadı ? Uzman olmayan bir doktor tarafından kürtaj yapılırken yaşamını yitiren ve organlarıyla 6 kişiye hayat veren Nurcan Şenli’nin ölüm nedeni, organ bağışında bulunduğu için belirlenemiyor. SİBEL BAHÇETEPE Hepatit C’yi önemseyin ŞULE KÖKTÜRK Soylu Hollandalı Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’nin, ‘‘devlet olarak’’ sözde soykırımı tanıdığını söylemesi bile, Hollandalı politikacılar için yeterli olmayacak!.. Sadece bizim anavatanımızda değil, dünya üzerinde nerede ‘‘Türk varsa’’, mesela Hollanda’ya girip çıkmak için sınırda bu soykırımı tanıyıp lanetlediklerini açıkça bildirmeleri gerekecek! 22 Kasım’da yapılacak genel seçimler için ülkenin iki ana partisinden aday olan Türk kökenli üç Hollanda vatandaşının önlerine konulan belgeleri imzalamamaları yüzünden adaylık haklarını yitirmiş olduklarını okuyunca, bazıları için abartılı gelebilecek böyle bir tahmin fazla abartılı sayılmamalıdır. Öyle anlaşılıyor ki, Batı’nın ABD ve Fransa dahil birçok ülkesindeki Ermeni lobisi egemenliği, yaşadıkları devletlerin dış politikalarını etkilemenin çok ötesinde; o ülkelerdeki anayasal hakları da diledikleri zaman sınırlamak gibi bir gücün sahibidirler. Öyle olduğunun çok somut örneği, Hollanda Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin de, Hıristiyan Demokrat Parti’nin de listelerinde 22 Kasım seçimleri için adaylıkları açıklanan Türk kökenli, doğma büyüme Hollanda vatandaşları Erdinç Saçan, Ayhan Tonca ve Osman Elmacı’dan ‘‘soykırım yapılmıştır’’ beyanını listelerde kalmaları için bir önkoşul olarak istemeleri ile ortadadır. Kürtaj masasında komaya girerek yaşamını yitiren ve organlarıyla 6 kişiye hayat veren Nurcan Şenli’nin (30) ölüm nedeni, organ bağışında bulunduğu için belirlenemiyor. Nurcan Şenli’nin eşi Hasan Şenli, organ bağışında bulunmadan önce Adli Tıp Kurumu ve Organ Vakfı yetkililerinin, ‘‘Organ bağışı otopsi sonuçlarını etkilemez’’ dediklerini ancak şimdi sonuçları etkilediğini anımsatarak ‘‘Biz insanlıkta bulunup organ bağışında bulunduk. Ancak yaptığımız işlemin otopsi sonucunu etkileği söyleniyor. Eşimin ölümüne neden olan doktorun hatası ortaya çıkmıyor’’ dedi. KOPENHAG Uluslararası hasta grupları, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Bob Geldof, hepatit riski taşıyan insanların test olmasını teşvik etmek amacıyla el ele verdi. ‘‘1 Ekim Dünya Hepatit Bilinçlenme Günü’’ nedeniyle Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen ‘‘Hepatit C’’ toplantısında hükümetlere hepatit C konusunda önlem alınması çağrısında bulunuldu. 1 Ekim 2006’da kutlanacak olan ‘‘Hepatit C Bilinçlenme Günü’’ hepatit B ve C konusunda bilincin artmasını hedefliyor. Bu yıl Bob Geldof, WHO Avrupa Bölge Ofisi, Avrupa Karaciğer Calışmaları Derneği ve Avrupa Karaciğer Hastaları Derneği ve 20’ye yakın uluslararası hasta grupları önemli eğitim inisiyatiflerini teşvik etmek amacıyla ilk toplantılarını Kopenhag’da gerçekleştirdiler. Bu yılın sloga ? Dünya Hepatit Bilinçlenme Günü nedeniyle Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen ‘‘Hepatit C’’ toplantısında hükümetlere Hepatit C konusunda önlem alınması çağrısında bulunuldu. nı ise ‘‘Test yaptırın’’... Bugüne dek 2 milyar insan hepatit B virüsü ile enfekte oldu, 350400 milyon kişi virüse bağlı kronik hepatit B ile yaşamını sürdürüyor. Yılda 500 bin1 milyon 200 bin kişi kronik hepatit B nedeniyle yaşamını yitiriyor. sındaki farklılıklara karşın göçün fazla olması, hastalığın yayılımını arttırıyor. ‘‘1 Ekim Dünya Hepatit C Bilinçlenme Günü’’ nedeniyle DSÖ’nün Kopenhag Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bob Geldof, risk altında olanların test olmalarının önemini vurguladı. Geldof, ‘‘Utanç ve korku bilinci boğabilir; test olmalarına ve tedavi görmelerine engel olabilir. Hepatit C belirti göstermeyen bir hastalıktır. Bu nedenle sessiz ölüme neden olmaktadır. Ancak hepatit C birçok hastada tedavi edilmiştir. Doktorunuzla görüşün ve hepatit C’nin risk faktörleri konusunda bilgi alın. Karşılaşabilecek en kötü durum hastalığın ilerlemiş evrelerinde Aşı ile önleniyor Türkiye’de ise 34 milyon kişi hepatit B ve yaklaşık 600 bin kişi hepatit C ile yaşıyor. Hepatit B aşı ile önlenebiliyor, hepatit C ise tedavi edilebiliyor. Ancak, hastaların çoğu, başta hastalıklarını bilmemeleri olmak üzere, devletin tedavi yardımı yapmaması nedeniyle tedavi olamıyor. Hepatit C’nin tedavisinde devlet yardımı konusunda, ülkeler ara teşhis edilmesidir’’ dedi. DSÖ Avrupa Ofis Direktörü Dr. Marc Danzon da, hastalığın küresel sağlığı tehdit ettiğinin altını çizerek ‘‘Viral enfeksiyonlar sonucu karaciğer hastalarının sayısı artıyor. DSÖ Avrupa Ofisi bazı bölgelerde salgın olarak da nitelendirilebilecek yüksek düzeylerde görülen enfeksiyonlar karşısında kaygı duymaktadır’’ diye konuştu. Viral Hepatit Savaşım Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak da Türkiye’de yaklaşık 600 bin kişide hepatit C bulunduğunu ve çoğunun hastalığını bilmediği, bilenlerin ise çok azının tedavi şansına sahip olduğunu söyledi. Tabak ‘‘Maliyetlerin fazla olması nedeniyle sosyal güvencesi olmayan hastalarımız bu tedavi olanaklarından yararlanamıyor. Daha da önemli olan hastalığın sessiz seyretmesi nedeniyle, hastalığını bilmeden yaşayarak etrafına bulaştıran kişilerin varlığı’’ dedi. Sıradaki öteki Türk kökenliler Ülkedeki Ermeni Kuruluşları Federasyonu, listelerden dışlanan üç adayın dışındaki Türk kökenli adayları da aynı şekilde sanık sandalyesine oturtmak istiyormuş. Laleler ülkesinde politika yapan Türk kökenlilerin başında Nebahat Albayrak adındaki bir PvdA yani ‘‘Sosyal Demokrat İşçi Partisi’’ milletvekili geliyormuş. Albayrak’ın şu anda görevde bulunan parlamentoya, PvdA’nın o dönemdeki lideri Wouter Bos’un hemen arkasından, ikinci sırada seçilmiş olması, Türk seçmenleri de aşan bir destek gücüne sahip olduğunu kanıtlıyor. Hollanda Ermeni Kuruluşları Federasyonu, sıranın Albayrak’ta olduğuna inanmış olmalı ki, ‘‘PvdA milletvekilinin Türkiye’nin soykırım olmadığı yönündeki resmi görüşüne çok benzer açıklamalarda bulunduğunu söyleyerek’’ genel seçimden önce ve çok acil olarak bu durumuna açıklık getirmesini istiyor. 6 kişiye hayat verdi İstanbul Ümraniye’de Ekim 2004’te 2.5 aylık ikiz hamileliği sırasında kürtaj olan ve yaşamını yitiren Şenli’nin organları ailesinin onayı ile organ bekleyen hastalara umut olmuştu. Şenli’nin akciğeri, karaciğeri, böbrekleri ve korneası 6 kişiye hayat vermiş ve olayın ardından kürtajı yapan hekim gözaltına alınmıştı. Eşinin ölümüne neden olan doktor Ali Rıza Akgül’ün serbest bırakılmasına tepki gösteren Hasan Şenli, ‘‘Dar gelirli aile olduğumuz için eşim bizi düşünerek oraya gitmiş’’ diye konuştu. Doktor Akgün’ün muayenehanesinin çok pis olduğunu ve kadın doğum uzmanı olmadığını anımsatan Şenli, ‘‘Klinik daha önceden kötü çalışma koşulları sebebiyle mühürlenmiş ve Akgün mührü kırarak tekrar izinsiz olarak çalışmaya başlamış’’ diye konuştu. Kürtajın kadın doğum uzmanı kontrolünde yapılması gerektiğini, ancak Akgül’ün kürtaj yetkisinin olmamasına karşın kürtajı yaptığını vurgulayan Şenli, ‘‘Ayrıca burası kaçak olarak da çalışmasına karşın İl Sağlık Müdürlüğü, özel araç yollatıp kliniğin atıklarını aldırıyordu’’ iddialarında bulundu. Şenli, 2 çocuğunun tedbirsizlik nedeniyle yetim kaldığını belirterek ‘‘Organ bağışında bulunarak hata mı ettik? Bu nedenden dolayı eşimin ölüm sebebi bilinemiyor, doktor eli kolu serbest dışarıda geziyor’’ dedi. Organ bağışı sırasında Organ Vakfı yetkilileri ile Adli Tıp Kurumu yetkilelerinin kendileri ile görüştüğünü anımsatan Hasan Şenli, ‘‘Organ nakilleri sonrasında otopsi sonucunun 45 gün sonra açıklanacağı söylendi, tam 23 ay sonra sonuç açıklandı. Verilen sonuçta da akciğer naklinden dolayı eşimin ölüm nedeninin açıklanamayacağı bildirildi. Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve savcılık neden olayın sorumlularını bulmuyor’’ diye sitem etti. ‘İnadına sendika’ Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan taşeron işçiler, son aylarda gideren artan yasadışı uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, işten çıkarılan 4 arkadaşlarının verdiği hukuk mücadelesinin sürdüğünü açıkladı. DevSağlıkSen Çukurova Bölge Başkanı Mustafa Hotlar, Balcalı Hastanesi’nde taşeron işçi olarak çalışanların yaklaşık 10 aydır verdiği mücadelenin engellendiğini söyledi. (Fotoğraf: SAVAŞ KÜRKLÜ) Horlanma değil mi bu? Albayrak’ın partisi, bu baskıyı atlatabilmek amacıyla yaptığı açıklamada Ermeni lobisine ‘‘Albayrak’ın Ermeni soykırımı ile ilgili görüşlerinden kimsenin kuşku duymaması gerektiğini’’ belirttiğini öğreniyoruz. PvdA’nın elindeki kanıt da 2004’te parlamentonun Türkiye’den soykırımı kabul etmesi için yaptığı çağrıyı sağlayan önergeye, Türk kökenli milletvekilinin de oy vermiş olması. Anlaşılan ‘‘Uygar Hollandalı’’lar, bizim 1908 31 Mart’ında sokağa dökülen şeriat yanlılarının yakalarına yapıştıkları subaylardan ‘‘mektepli mi, yoksa alaylı mı’’olduklarına tek kelime ile yanıt vermelerini isteyen şizofren duygularını almışlar. Hollanda’da seçilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, vergi vermek ve öteki anayasal yaptırımları yerine getirmek yetmiyor. Ümmetçi Osmanlı döneminde ‘‘Türk’’ idraksiz anlamına da gelecek şekilde aşağılanma amacıyla kullanılıyor. Avrupa’nın en batı ucundaki laleler ülkesinden, Avrupa’nın en doğusundaki AB adayı Türkiye’ye bakışın 2006 Eylülü’ndeki yeni versiyonu da üç aşağı beş yukarı öyle bir horlanma ile örtüşüyor. AB gündemine yeni soru UZMANLAR ÇOCUKLARIN AŞILARININ İHMAL EDİLMEMESİ KONUSUNDA UYARIYORLAR Dersimiz: Bulaşıcı hastalıklar SİBEL BAHÇETEPE DÜNYA EMZİRME HAFTASI Anne sütünün önemi anlatılacak İstanbul Haber Servisi Türkiye’de her yeni doğan bin bebekten 38’i daha bir yaşına gelmeden yaşamını yitiriyor. AnneBebek Dergisi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), anne sütünün önemine dikkat çekmek amacıyla 18 Ekim tarihleri arasında tüm dünyada kutlanan ‘‘Dünya Emzirme Haftası’’nda 5 büyük ilde, büyükşehir belediyeleri ve il sağlık müdürlükleri ile birlikte çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Hafta boyunca düzenlenecek etkinlik çerçevesinde anne sütünün önemini anlatan ve anneleri emzirmeye özendiren bez afiş, poster ve bilboardlar asılacak. Kentlerin merkezi noktalarına kurulacak stant ve çadırlarda, anne sütü ve emzirme bilgilerini içeren broşürler anne ve anne adaylarına dağıtılacak. Okulların açılmasıyla birlikte kalabalık olan sınıflar birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, temizliğe önem verilmesi gerektiğini belirterek ‘‘Aşıları ihmal etmeyin, çocukların temizliğine dikkat edin, bilinçsizce antibiyotik kullanmayın’’ diyorlar. Sonbaharın gelmesi ve okul döneminin başlamasıyla birlikte ailelerin, çocuklarının hastalanacağı endişesi taşıdığını belirten Universal Hospital Kadıköy’den çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Heves Kırmızıbekmez, çocukluk çağında en sık rastlanan hastalıkların virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonları olduğunu söyledi. Kırmızıbekmez, ‘‘Bu hastalıklar, aynı ortamda bulunmak, hapşırma, öksürük, virüs bulaşmış ellerle temas yoluyla geçer. Enfeksiyonun şiddeti etkene, çocuğun yaşına, daha önce aynı mikroorganizma ile temas edip etmemesine, zayıflattığını ifade etti. Antibiyotiklerin, yalnızca doktorun gerekli gördüğü durumlarda ve uygun şekilde kullanılması gerektiğini belirten Kırmızıbekmez, hastalıkları ve yan etkilerini en aza indirmek için çocukların kreşe veya okula gitmeden önce sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiğini de dile getirdi. Kırmızıbekmez, r. Kırmızıbekmez, ailelere ailelere çocukların çocuklarının aşılarını yaptırmaları, hastalıklardan korunması için şu önerilerde bulundu: sağlıklı beslenme ve uyku düzeni ‘‘Aileler çocuklarının eksik konusunda uyarılarda bulundu. olan aşılarını yaptırmalı, Kırmızıbekmez, “Çocuklarınıza el sağlıklı beslenme ve uyku yıkama alışkanlığı düzeni de mutlaka sağlanmalı. kazandırılmalıyız” dedi. Çocuklarımıza tuvalete girişçıkışta, beslenme öncesinde, dışardan geldiğinde el yıkama kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği alışkanlığı kazandırılmalı. Özellikle olduğunu söyledi. kapalı ve kalabalık ortamlarda mümkün Dr. Heves Kırmızıbekmez, hastalık olduğunca az bulunulmalı, bulaştırıcılığı döneminde kontrolsüz bir şekilde azaltmak için sık el yıkamaya özen kullanılan antibiyotik tedavilerinin gösterilmelidir. Bulaşıcı hastalığı olan bağışıklık sistemi elemanları olan çocuklar, doktor kontrolünde bu koruyucu bakterileri öldürdüğünü, enfeksiyonu atlatana kadar okula veya hastalığa karşı vücudun savunmasını kreşe gönderilmemelidir.’’ alerji ve beslenme durumuna göre değişir. Bu bulaşıcı hastalıklar, solunum yollarının savunma mekanizmalarını bozarak yeni bir enfeksiyona zemin hazırlıyor’’ dedi. Kırmızıbekmez, okullardaki bulaşıcı hastalıkların grip, nezle, ishal, Hepatit A, kızamık, Gerçekten bugüne değin ele alınmamış bir sorun düşüyor şimdi AB’nin gündemine... AB ülkelerinin yurttaşları aynı zamanda birliğin de vatandaşları sayıldıkları için, bu tür dolaylı baskılarla, kutsal sayılabilecek seçme ya da seçilme haklarını kaybetme tehlikesi ile mi karşı karşıya kalacaklardır? PvdA’nın Genel Başkanı Van Hulten, bundan böyle milletvekili adaylarının parti ile aralarında sürtüşme ya da çekişmeye yol açabilecek görüşleri konusunda titizlikle izleneceklerini söylediğine göre, lider sultası AB ölçütleri ile nasıl açıklanacak. Uygar Hollandalılar adına acaba Ankara’daki Sayın Büyükelçi ya da AB Parlamento Üyesi Sayın Camiel Eurlings bir yanıt veremez mi? Malum ya. Son Türkiye Raporu’nun mimarı da kendileriydi... D Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ÇAĞIN HASTALIĞI Menopoza girme yaşı 48 İstanbul Haber Servisi Türkiye MenopozOsteoporoz Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof Dr. Erdoğan Ertüngealp, yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de menopoza girme yaşının ortalama 48 olduğunu belirtirken dünyada bunun 5051 olduğunu söyledi. Menopozu çağın hastalığı olarak nitelendiren Ertüngealp, Vichy’nin menopoz dönemindeki kadınlara özel olarak ürettiği yeni ürününün Swissotel’deki tanıtımında menopozla ilgili soruları yanıtladı. Ertüngealp, menopozun erken, geç ve cerrahi olmak üzere üç çeşidinin bulunduğunu anımsatarak, erken alınan önlemin menopoz tedavisinde önemli olduğunu vurguladı. Menopozu hormanların bitmesi olarak değerlendiren Ertüngealp, sıcak basması, terleme, ciltte kuruluk, pisikolojik değişikliklerin menopozun belirtileri olduğunu söyledi. Menopoza giren kadınlarda ensülin direncinin artmasıyla kardiyovasküler (kalp ve kan damarlarını etkileyen hastalıklar) hastalıkların baş göstediğini ve kalp krizi, enfarktüs gibi hastalıkların sıkça rastlandığını dile getirdi. Ayrıca östrojen hormonunun menopozda çok önemli olduğunu, bu hormonun alınması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR ağlık sayfasında politikadan arınmış bir edebiyat özlemini dile getirmeye ne dersiniz? Akyaka, Gökova Körfezi’nde Halikarnas Balıkçısı’nın tanımına uygun bir dünya cenneti. Bu yıl cehennem sıcağını anımsatan günler yaşandı ise de yine her şey çok güzeldi. Deniz, orman, Azmak Suyu, balıklar, kaplumbağalar ve hiçbir yerde olmadığı kadar insana yakın ördekler. Bir de can dostlar varsa söyleşiyor ve dertleşebiliyorsanız tadına doyulmaz günler, saatler geçiriyorsunuz. Ama şu politika ve şu politikacılar her şeyin tadını kaçırıyorlar, sözcüklerle anlatılmaz. 70 kitap sahibi Cumhuriyet yazarı Oktay Akbal, yılın yarıdan çoğunu Akyaka’da geçiriyor. O bir edebiyat adamı ama ne yapalım ki S Ne yazık! daha çok politika yazıyor. Akyaka’da çok sayıda aydınlık insan tatil yapıyor. Otellerde, pansiyonlarda, çadırlarda. Bir söyleşi isteği oldu; Oktay Akbal ile ormanın denize yukarıdan bakan doğa harikası bir bölgesinde yaptık söyleşiyi. Söyleşinin konusu hakkında bir telkin yoktu. Ama kaçınılmaz bir şekilde siyaset konuştuk. Kaygılarımızı dile getirdik, dinleyenlerle birlikte en az 2 saat boyunca. Oysa yanımda Türkiye’nin çok seçkin bir edebiyat adamı vardı. Şiiri, romanı, Türk ve dünya edebiyatını çok iyi bilen, çok ama çok ilginç anılar biriktirmiş, Hiroşima’yı anlatmış olan koca bir yazar. Ben de gençliğimde Varlık, Yeditepe, Yaprak, Beş Saat dergilerini izlemiş, antolojiler biriktirmiş bir şiir ve edebiyat tutkunu idim. Ne yazık ki bunlardan söz açamadık, o seçkin topluluğa. Böyle bir istek de gelmedi doğrusu. Sonraki günlerde Orhan Bursalı, Özlem Yüzak dostlarımız geldi, Akyaka’ya. Çok güzel bir beraberlikti bu. Ama şöyle geriye bakıyorum, yine politika konuştuk onlarla da çoğunlukla. Ne olacak bu Türkiye’nin hali, gündemdeki en ağırlıklı madde idi. Bu güzel tatili bitirip İstanbul’a döndük. Raflarda kitaplarımı düzene koyarken Akbal’ın 1975 tarihli ‘‘Konumuz Edebiyat’’ adlı kitabı elime geçti ve okumaya koyuldum. Evet, yazık ki yazık, Sevgili Oktay ne güzel anlatıyor orada Balzac’ı, Stendhal’ı, Andre Gide’i, Voltaire’i dünya ve Türk edebiyatçılarını. Hele Stendhal ve Mayakovski anlatımları beni öyle sardı ki, söze dökemem. Tam o sırada Cumhuriyet’te Ali Sirmen’in ‘‘Oktay Akbal’ı çok özledim’’ başlıklı yazısına rastlamaz mıyım. Yazıklanmam kat be kat arttı. Birlikte olduğumuz 15 gün boyunca bunlardan pek az söz ettik. Çoğunlukla sızlanıp durduk, yurdumuz, insanımız, bugünümüz, yarınımız için kaygılarımızı dile getirdik. Ey! Ülkemin üstüne bir kâbus gibi çöken politikacı esnafı, alacağınız olsun! Bizi nelerden, ne kadar çok şeyden yoksun bırakıyorsunuz. Yemin ederim iki elim yakanızda olacak. Ama ben bir başka tatilde ve buluşmada ne yapacağımı biliyorum. Bir süre sizi hiç umursamayacak, Akbal’dan ve birikimli dostlarımdan şiir, edebiyat, deneme, tarih, felsefe dinleyeceğim. Ruh sağlığı yerinde bir insan olarak yaşayabilmek için. coskunoz@superonline.com CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear