14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Tuzla AKP’li Tuzla Belediye Başkanı’nın dağıttığı kitapla çocuk yaşta evliliği özendirdiğini ve geçmişteki SSK prim borçlarını belediye bütçesinden ödettiğini ortaya çıkaran Çağdaş Tuzla gazetesinin binası belediye tarafından mühürlendi. İşte AKP’nin gerçek yüzü. İSTANBUL Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek, yurttaşlık kültüründen cemaat kültürüne sürükleniş konusunda şöyle diyor: ‘‘Her tarikatın, her cemaatin değerler dizgesi birbirinden farklıdır. Dinin tanımlanmasından algılanmasına, yorumlanmasından ritüellerine kadar bu farklılıklar görülür. Cemaat hiyerarşisinde mensupların özgür düşüncesi ve özgün yorumu asla olamaz. Tarikat hiyerarşisinin başındaki ‘efendi hazretleri’nin düşüncesi, yorumu, davranışları mensuplar için uyulması mutlak olan ölçüttür. Dinsel alanın dışında, günlük yaşamdaki giyinişi, konuşma ve davranış tarzı, yemesi, içmesi dahil akla gelebilecek her şey mutlak örnektir. 12 Eylül sonrasının ithal söylemiyle sivil toplumculuk olarak topluma sunulan tarikatların işleyişinde cemaat mensuplarına düşen kayıtsız Talabani, Türkiye’yi tehdit etmiş... ‘‘Sahibine göre kişniyor!’’ DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Gazete başlığı: ‘‘Teşvikte aslan payı Rize’nin.’’ Ona aslan payı değil, Başbakan payı derler! Ya ğ m u r E k i m şartsız itaattir. Dünyaya ve ülkeye ilişkin düşünce ve yargıları cemaat eksenli olduğu için çağdaş devlet ve çağdaş toplumla çatışmaları kaçınılmazdır. Cemaat anlayışında ulus yoktur. Özgür yurttaş, birey yoktur. Cemaat halkasına dahil mürit ve mensup vardır. Onun için bireyin toplumsal sorumluluklarını, ülke ve ulusa karşı ödevlerini, yurttaş olmaktan doğan haklarını yadsırlar. Türkiye Cumhuriyeti ile doku uyuşmazlıkları bundandır. Ulus devlet olgusu, üniter yapı, milli sınırlar, milli sembol olan bayrak, cemaat kültüründe olumsuz kavramlardır. Ulus, ulusçuluk, ülke gibi sınırlayıcı kavramlar yerine cemaat işleyişinin ve ‘efendi hazretleri’nin yasa ve ulusal Cemaatler hukukla kayıt altına alınamayacağı her yer öz vatandan daha fazla tercihe şayandır. Dünyanın her yanında İngilizce eğitim veren okullar açan bir cemaatin başının ABD’de FBI’nın tahsis ettiği çiftlikte yan gelip yatmasının bu açıdan yadırganacak bir tarafı yoktur. Yediği önünde, yemediği ardında olan ‘efendi hazretleri’ ve müritler için vatan orasıdır. Vatan, cemaatin hiçbir engelle karşılaşmadan faaliyetini sürdürebileceği her yerdir. Selam durulacak bayrak ise, cemaate kucak açıp, kuş sütüyle besleyen her devletin bayrağı olabilir. Eteğine yüz sürmeye Atlantik’i aşan müritleri için ay yıldızlı bayrağın, ‘efendi hazretleri’nin sümüklü mendili kadar değerinin olmamasının nedeni de gönüllerindeki ulus, yurt, bayrak sevgisini öldüren yetiştikleri zehirli cemaat atmosferidir.’’ Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletvekili! İlhan Arslan kimdir? AKP Diyarbakır milletvekilidir... Başka? Tayyip Bey’in Güneydoğu konusunda önemli kurmaylarından biridir... Daha başka? 1996 yılında PKK kampını bir heyetle birlikte ziyaret edenlerden... Daha, daha başka? Geçmişte Hizbullah’ın iki kanadı arasında arabuluculuk rolü üstlendiği yazılıp çizildi.. Ayrıca oğlu Mücahit Arslan da Tayyip Bey’in ‘‘danışmanlarından’’... Kısacası, İlhan Arslan önemli bir kişi... Güneydoğu ilişkilerindeki önemi tartışılmaz bir şekilde ortada! Vatan gazetesinde ‘‘Türkiye Barzani ile ittifak yapmalıdır’’ tezini ortaya atan da oydu... Yani ABD’nin ‘‘Türkiye himayesinde kukla Kürt devleti’’ isteğini seslendirmişti! Ama, İlhan Arslan yalnızca yukarıda saydıklarımdan ibaret değil! ??? AKP Diyarbakır Milletvekili İlhan Arslan’ın koyu gölgeler arasında kalan tarafı, 1992 yılında, yani PKK ile mücadelenin en zorlu aşamasında, Sor Yayınları’ndan çıkan ‘‘Kürd Soruşturması’’ adlı kitaba verdiği röportajda ortaya çıktı. Şimdi, İlhan Arslan’ın kitabın 264. sayfasında Kürt isyanları ile ilgili değerlendirmesini görelim: İlk Kurucu Meclis’ten sonra Türklük adına yönetimi ele geçiren kurmay kadro, Kürdlere yönelik inkâr, baskı, imha politikalarını adım adım icra etmeye başlıyor... Bir düzineden fazla başkaldırı oluyor. Bu isyanların tamamı kanunsuz ve en ciddi şekilde kanla bastırılıyor. Neticede yüz binlerce ölü, parçalanmış aileler, harap köy, kasabalar... Arslan, isyanlara ‘‘Buyrun yapın’’ denilmediği için çok öfkeli! ‘‘Yüz binlerce ölü’’ iddiası ise son derece çirkin bir yalan olarak sırıtıyor. Aynı sayfada Cumhuriyet Devrimi’ne karşı sözlerine bakalım: Son İslam devletini, hilafet makamını ve onun müesseselerini ortadan kaldıran ve yegâne politikası İslama düşmanlık ve onu yok etme esası üzerine kurulan bir zihniyet ve otoriteye karşı girişilen tüm isyan ve başkaldırıları alkışlamak gerekirken, kimi Müslümanlar olarak, zulme seyirci kalmış, Kürd halkı söz konusu olunca zalim ve İslam düşmanı güçlerin lehine tercih yapabilmiş ve halen de yapa gelmekteyiz... ??? İlhan Arslan’ın tüm söylediklerine bu sütun yetmiyor ne yazık ki! Satırbaşlarıyla alacak olursak; Atatürk’ün, ‘‘Bir Türk cihana bedeldir’’, ‘‘Ne mutlu Türküm diyene’’ sloganlarını faşist bir anlayış olarak nitelendirip, Hitler ve Mussolini benzetmesi yapıyor! Türklük adına yönetimi ele geçirenlerin Kemalizmi bir din olarak tercih ettiklerini söylüyor. Kemalizmi ırkçılık ve zulüm anlayışı olarak ilan ediyor. Ama en çarpıcı bölümler arkadan geliyor: Türkiye olarak adlandırılan ve yaşamakta olduğumuz ülkenin sınırları da İslamın düşmanları tarafından Lozan’da belirlendi. Misakı Milli ile tescil edilen ve birçok Müslümanın bile, bugün farkında olmadan takdis ettiği, bölünmezliğini savunduğu ve uğrunda kan dökmenin vacip ve şahadet sayılacağını iddia ettiği sınırlar!.. Şu kine, şu nefrete bakın! Hiç merak etmeyin; Arslan ‘‘Misakı Milli ile çizilen sınırların hiçbir anlam ifade etmediğini’’ de söylüyor. Üstelik bu misak ile İslam dünyasının parçalandığını söyleyebilecek kadar kendinden geçiyor... Bu lafları eden kişi şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olarak görev yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın da önemli kurmaylarından! Kitap önüne konulunca aynen şöyle demiş: 15 yıl önceki İlhan Arslan değilim. Misakı Milli’yi savunuyorum. Atatürk’e saygı duyuyorum... Ne kadar çabuk, ne denli kolay dönüşebiliyorlar!!! ??? Yukarıya biraz kısaltarak aldığım yazı, aynı başlıkla 25 Ağustos 2005’te, yani tam on üç ay önce bu sütunda yayımlandı!.. Üstelik son kitabım ‘‘Aydın İhaneti’’nin 159. sayfasında da yer aldı... Şimdi ise aynı konu Tercüman gazetesine manşet olup, önemli köşelerde hayretler içinde topluma duyuruluyor!.. Ama çok iyi oldu; hafızası iğdiş edilmiş bir toplumda, bağrımıza sokulmuş ‘‘hançerleri’’ döne döne sergilemek gerekiyor gerçekten... Bunları çok iyi tanıyın ve asla unutmayın ey halkım!.. Dil Yaşar Şengel: ‘‘Yurttaşlarının çoğunun adının bile Türkçe olmadığı yurdumda, Dil Bayramı kutlanıyor.’’ SESSİZ SEDASIZ (!) Okul kapılarına tarikat afişi GÖZTEPE’DEKİ İlhami Ahmet Örnekal İlköğretim Okulu’na devasa bir pankart asılmış. Pankartta, Fethullahçılara yakınlığı ile bilinen bir dershane, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer’le birlikte öğrencilere yeni eğitim yılında başarılar diliyor. Pankarta tepki gösteren veliler konuyu sorup soruşturduklarında, pankartın okul yönetiminden habersiz asıldığını öğrenmişler. Durumu bize ilettiler. Biz de İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Soyer’e Fethullahçıların reklamını yapma konusunu sorup olayın aslını Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Görüş Akif Kökçe: ‘‘AB, Türk Ordusu’nun her konuda görüş açıklamasına karşıymış. Doğru! Bakın Amerikan Ordusu’na, görüş mörüş açıklamadan girdi Ortadoğu’ya!’’ öğrenmek istedik. Sekreteri, telefonumuzu Soyer’e bağladı ama Soyer bizimle değil de sekreteriyle konuşup ‘‘Yazmışlar onlar. Ne görüşeceğim. Müdür Bey, Vali Bey’in yanında de’’ dedi ve telefonu kapattı. Bir yanlışlık olmuştur diye tekrar aradık. Yanlışlık olmuş. Soyer, bu pankartın ve diğerlerinin Dershaneler Birliği tarafından hazırlanıp İstanbul Valisi Muammer Güler’in onayı ile okullara asıldığını söyledi ve bize de ‘‘tamam mı güzel kardeşim’’ dedi. Tamam güzel müdür kardeşim, biz de sana inandık. AKP’nin vurdumduymaz dış politikası; taviz gelir, taviz gider! AKP Hükümeti Sürecinde Türkiye Av. MİKAYİL DİLBAZ 3 Kasım 2002 genel seçimleri oyların yüzde 34.26’sını alarak 550 kişilik Meclis’te 363 milletvekilliği kazanan AKP’nin ezici zaferiyle sonuçlandı. AKP ve onun lideri Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan o günün Türkiyesi’nde, inanç düzeyinden bilinç düzeyine geçememiş Türk halkının umudu idi (Gerçi günümüzde de Türk halkı aynı statüsünü eğitim sorununu çözemediğinden maalesef korumaktadır). Yaklaşık beş on gün sonra AKP hükümeti, iktidarında dördüncü yılını dolduracak, o günün Türkiyesi’nin umudu olan AKP hükümeti, ülkemizin şu anki sosyoekonomik yapısını incelediğimizde o günkü statüsünden uzaklaştığını açıkça görmekteyiz. Bunun temel nedeninin AKP’nin 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden önceki söylev ve eylemleri ile 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden sonraki söylev ve eylemleri arasındaki tutarsızlıkların, basiretsizliklerin ve iş bilmezliklerin ayyuka çıkmasından kaynaklandığı aşikârdır. ??? 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden önce AKP dokunulmazlığı kaldıracağını, eğitim alanında reformlar yapacaklarını, ekonomik ve sosyal kalkınmanın şeffaf bir ortamda sağlayacaklarını, işsizlik ve kişiye özgü düzenlemelerin son bulacağını beyan ederek ve bu alanda halkın dini duygularını da kullanarak iktidar olmayı talep etti ve iktidar oldu. İktidar olduktan sonra bu söylevlerden uzaklaşan AKP hükümeti ne eğitimde, ne tarımda, ne ekonomik gelişmelerde, ne işsizlik konusunda ne de küresel siyaset arenasında Türk halkının beklentisine cevap veremedi. Örneğin; günümüz Türkiyesi’nde ve AKP hükümeti süresince eğitim alanında, gerekli ve zorunlu reformlar yapılamadığı için eğitim düzeyimiz ve verimimiz yerinde saydı. Bunun en görsel örneği; Türk analarının yüzde 96’sı ya okur yazar değil ya da ilköğretim mezunu konumunda, yani başka bir ifade ile ilköğretimden daha ileri bir öğretim görmemiş olmasıdır. Öte yandan, bilinçsizce ve bilgisizce yapılan özelleştirme çabaları AKP hükümetince de kendi yandaşlarına peşkeş çekme mantığı doğrultusunda devam etti. Bunun doğal sonucu olarak da işsizlik oranı yükseldi, kaliteli işgücü oranı azaldı. Doğal olarak tarımda, sanayide ve hizmet sektöründe yavaşlama devam etti, hatta gerileme olduğunu da DİE kurumunun istatistiklerine bakıldığında açıkça görmekteyiz. ??? Tabii ki bu olumsuz gelişmelerde AKP hükümetinden önceki hükümetlerin de katkısının olmadığını yadsıyamayız, ancak AKP hükümeti, ABD ve İsrail’e yaranma güdüsünden kurtulamadığından bu süreçleri hızlandırdığı rakamlar tarafından ihbar edilmektedir. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın, AKP hükümetinin başarılı olduğu alanların var olduğunu da inkâr edemeyiz. AKP hükümetinin başarılı olduğu alanlar; başta ABD ve İsrail’e yaranmak maksadı ile Lübnan’a asker gönderilmesi için üstün çaba harcaması, IMF politikalarına sıkı sıkıya ve körü körüne bağlı kalması, kendilerine hesap soran vatandaşlara ‘‘Ananı da al lan git buradan’’ diyerek azarlaması, yargılanma korkusu nedeni ile dokunulmazlıklara dokunulmaması, Ali Dibo yöntemi ile kendi yandaşlarına kamu malını peşkeş çekmesi, bu durum karşısında kendi vekillerinin bile feryat içinde olması halinde ise hemen partiden ihraç etmesi ve en son olarak FİSKOBİRLİK ile girdiği anlamsız diyalog sonucunda milyonlarca fındık üreticisi ve ailelerini mağdur bırakma hususlarında başarı elde ettikleri alenidir. Anlayacağınız AKP hükümeti ve onun lideri aynı zamanda Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bizim değil ama onu oraya taşıyan güçlerin iyi hükümeti ve Başbakanı oldular, ama unuttukları bir husus var; bir gün onlar da Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘‘Geldikleri gibi gidecekler’’ ve gittiklerinde mutlaka hesap verecekler. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY e posta: umitzileli?gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TC ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2005/231 İLAN Davacı GÜLER ALBAYRAK vekili Av. Turan Akşen tarafından davalı HASAN ALBAYRAK aleyhine açılan Boşanma davasının yapılan yargılamasında verilen ara kararı uyarınca; Davalı HASAN ALBAYRAK’ın CUMHURİYET MAH. SADULLAHOĞLU SK. NO: 5 ALANYA/ANTALYA adresine çıkartılan tebligatların tebliğ edilemediği ve adresleri de zabıtaca yapılan araştırmada tespit edilemediğinden adı geçen şahsın duruşma günü olan 14/11/2006 tarihi saat 10.00’da tüm delilleri ile birlikte mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceği HUMK. 509 ve 510 maddesi uyarınca tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.09.ƒ 2006 Basın: 46742 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Eylül www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ ‘‘Eşekhıyarı, acıkavun’’ gibi 1 adlar da verilen 2 otsu bir bitki. 2/ Nazilerin politi 3 kasında Germen 4 ırkından kimse 5 lere yakıştırılan ad... Halk müzi 6 ğinde bağlama 7 çalma teknikle 8 rinden biri. 3/ Hiçbir üretici 9 çalışmada bulunmadan, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yalnızca mülkünün ge 1 T E L K A R İ U liriyle yaşayan kimse. 4/ 2 A L O P A Y A M Prensip... Bir bağlaç. 5/ İ MA Borsada belli miktarda 3 M A N C A 4 Z G E Z İ E R ki hisse senedini belirtP E R mekte kullanılan işlem 5 A R U Z F İ T birimi... Ürdün’ün baş 6 R O Z E T R A D İ K A kenti. 6/ Tarla sınırı... 7 A N Sert buğdaydan elde 8 D U Y A J A N edilen iri taneli un. 7/ 9 P O T E M K İ N Kiraz rakısı... Hisse, pay. 8/ Aralarında dil, kültür ve töre ortaklığı bulunan insan topluluğu... Uzaklık işareti. 9/ ‘‘ yolu beklerim/Günü güne eklerim’’ (Türkü)... Hava ve gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gaziantep yöresine özgü, ciğer, yürek ve böbrekle yapılan bir tür kebap. 2/ Karakter... Damarlı ve yarı saydam bir taş. 3/ Burun iltihabı... Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi. 4/ Talyum elementinin simgesi... Gönül avlayan tavır, cilve. 5/ ‘‘Ben gidersem sazım sen kal dünyada/Gizli sırlarımı etme’’ (Âşık Veysel)... İran’ın plaka imi. 6/ Su bulunmayan yerlerde su niyetiyle toprak, kum gibi şeylerle aptes alma. 7/ İngiltere’de çok sevilen bir tür bira... Balçık. 8/ Neptünyum elementinin simgesi... Bir tür ince meşin. 9/ MuğlaAntalya il sınırında bir akarsu... Şöhret. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear