24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 2006 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Ermeni soykırımının tanınmasının önkoşul olmaktan çıkarıldığı raporda, çok sert ifadeler kullanıldı AP’den Türkiye için ağır rapor ELÇİN POYRAZLAR STRASBOURG Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu Türkiye Raporu’nu, sözde Ermeni soykırımının tanınmasına yönelik önkoşul maddesi olmaksızın kabul etti. Hollandalı parlamenter Camiel Eurlings tarafından hazırlanan raporun oylamasında 429 lehte, 71 aleyhte oy kullanılırken, 125 üye çekimser kaldı. Sözde Ermeni soykırımının önkoşul olarak getirilmesine yönelik maddenin Genel Kurul’da reddedilmesine karşın, Türkiye raporundaki diğer ağır koşulların kaldığı gözlendi. Raporun oylaması sırasında, Yunanlı parlamenterlerin Ermeni soykırımının yanı sıra ‘‘Pontuslu Rumlara yapılan soykırım da tanınsın’’ şeklindeki önergesi reddedildi. Kabul edilen metinde, Pontuslu Rumlar ve Süryanilerle ilgili bölüm Ermenilerle ilgili bölümün içine dahil edildi. Metnin bu bölümünde, ‘‘Ermeni soykırımının tanınması Kopenhag kriterleri içinde yer almasa bile, tam üyelik yolunda ilerleyen bir ülkenin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği’’ belirtildi. Raporun, ‘‘Bu bağlamda Türk yetkililerinden tarihçilerin araştırmalarını kolaylaştırmasının’’ istendiği paragrafında ‘‘Pontus ve Süryani azınlıkların da bu çerçevede ele alınması gerektiği’’ yö aportör Eurlings, metnin sert olduğunu kabul etti. Metinde, soykırım savları için, üyelik yolundaki bir ülkenin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği ifadesi kullanıldı. Oylamada, KKTC’ye tecridin kaldırılması yönündeki değişiklik önergeleri reddedildi. Türkiye’nin Güney Kıbrıs’la ilişkilerini normalleştirmesi istendi. (Fotoğraf: AFP) nündeki tümceler kaldı. Aynı paragrafta Türkiye’ye herhangi bir önkoşul olmaksızın Ermenistan’la diplomatik ve iyi komşuluk ilişkilerinin sağlanması çağrısı yapıldı. Oylamada Yeşiller ve Sosyalistlerin Kuzey Kıbrıs’a yönelik tecridin kaldırılmasına ve adada Annan Planı çerçevesinde bir çözüme yönelik net ifadelerin yer aldığı değişiklik önergeleri reddedildi. Buna karşın Türkiye’ye Kuzey Kıbrıs’tan en kısa zamanda belli bir takvime göre asker çekmesi çağrısı raporun son halinde yer aldı. Raporda, Türkiye’nin Ankara Anlaşması ek protokolünden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve Güney Kıbrıs’la ilişkilerin normalleştirilmesi de istendi. R dusu’nun toplumdaki rolünden endişe duyulduğu kaydedildi. Türkiye’ye TCY’nin 301. maddesi konusunda ağır eleştiriler getiren raporda ifade özgürlüğü konusunda adım atılması istendi. Dini azınlıklara yönelik mülkiyet sorunlarına dikkat çekilen raporda Alevilerin yanı sıra Yezidilerin de dini ve kültürel haklarının korunması çağrısı yapıldı. Üniversitelerde türban sorununun uzlaşıyla çözülmesine ilişkin ifade raporda kaldı. Rapora, Türk hükümetinin AB’nin çevre standartlarını uygulamasına yönelik bir değişiklik önergesi eklendi. Bu maddede Bergama’daki altın madenine yönelik girişimler, Yortanlı ve Ilısu barajlarının çevre köylere getireceği zararlara dikkat çekildi. Blair’den uzun veda ngiltere Başbakanı ve İşçi Partisi lideri Tony Blair, önceki gün partisinin kongresinde 57 dakika süren duygusal bir veda konuşması yaptı. Blair, delegelere son kez lider olarak seslenirken, ‘‘12 yıl boyunca sizi yönetme ayrıcalığını bana tanıdığınız için size teşekkür ederim’’ dedi. Tony Blair, delegelere, ailesine ve seçim bölgesi Checquers’daki İşçi Partisi örgütü ve seçmenine teşekkür etti. Blair, 9 yıldır sürdürdüğü İngiltere Başbakanlığı’nı ‘‘büyük bir onur’’ olarak niteledi. Partisinin, yeni lideriyle 4. kez seçim kazanması dileğinde de bulunan Blair, ‘‘Önceki üç seçimi Gordon Brown olmadan kazanamazdık’’ dedi. Blair, konuşmasının ardından, Brown için “yalancı” dediği iddiaları basına yansıyan eşi Cherie Blair’e sarıldı. (Fotoğraf: AP) İ Papa maddesi Raporda Hıristiyan Demokratların talebi sonucu Papa’nın Türkiye’ye yapacağı ziyarete yönelik bir madde eklendi. Türkiye raportörü Eurlings oylama sonunda yaptığı açıklamada, raporun sert olduğunu bildiğini, ancak ‘‘umutlu’’ olduğunu söyledi. Oylamadan sonra genel kurulda görüşlerini açıklayan Eurlings, raporun bu halinin ‘‘adil’’ olduğunu savundu. Türkiye’nin bu raporu reformları gerçekleştirmek için bir teşvik olarak nitelemesi gerektiğini söyleyen Eurlings, Türkiye’ye yönelik beklentilerinin yinelendiğini ifade etti. Eurlings, PKK’nin bir an önce şiddeti bırakması yönündeki çağrısını da yineledi. PKK’ye çağrı PKK’ye şiddete son vermesi için açık çağrı yapılan raporda ayrıca Türk hükümetinden Kürt sorununa ‘‘yasal Kürt yanlısı ve ateşkes çağrısı yapan parti DTP’’ ile görüşmelere başlayarak siyasi bir çözüm bulması istendi. Raporda Şemdinli olaylarına yönelik eleştiriler yer alırken aynı paragrafta Türk Or Sert pazarlıklar yaşandı Sözde Ermeni soykırımının tanınmasının önkoşul olarak getirilmesine yönelik maddenin çıkarılmasının AP’deki partiler arasında sert pazarlık konusu olduğuna dikkat çekiliyor. C HP’Lİ ÖYMEN: KABUL EDİLEMEYECEK BİR METİN ‘Kanseri gösterip sıtmaya razı ettiler’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği Türkiye raporu için ‘‘Bu rapor birçok yönüyle bizim kabul edemeyeceğimiz hususlar içeriyor’’ dedi. Öymen, AP’nin Türkiye raporuna ilişkin Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, ‘‘Buna bizim diplomasi dilinde ‘kanseri gösterip sıtmaya razı etmek’ diyorlar. Bu metin gerçek ‘Yavaşlama olmalı’ T oplantıda entegrasyon hedefleniyor. Ancak Mozart’ın bir eserinin dinci saldırı endişesiyle sahneye konmaması toplantının bu amacına gölge düşürdü. (Fotoğraf: AP) AB genişlemeye istekli değil Dış Haberler Servisi Alman Meclisi Bundestag’ın AB’yle ilişkilerden sorumlu komitesinin başında bulunan Hıristiyan Demokrat Mathias Wissmann, Bulgaristan ve Romanya’nın birliğe katılımından sonra genişlemenin yavaşlayacağını söyledi. Deutschlanradio’nun AB’nin Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan ve sonunda Türkiye’yle genişlemesine ilişkin sorusuna Wissmann şu yanıtı verdi: ‘‘AB’ye giriş temposunda bir yavaşlama olacağına inanıyorum. Komisyon Başkanı Barroso’nun deyimiyle, komşularımıza dostluk besliyoruz. Ama AB iç sorunlarını, her şeyin üzerinde de anayasal sorunlarını çözmeden bir başka katılım olması şimdiden tasavvur edilemez’’ dedi. DIŞİŞLERİ: TATMİN EDİCİ DEĞİL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği raporun değiştirilmesi için büyük lobi faaliyetinde bulunan Dışişleri Bakanlığı sadece Ermeni soykırımının tanınması konusunun önkoşul olmasını engelleyebildi. Ancak metindeki ‘‘Ermeni, Pontus ve Süryani soykırımlarına’’ ilişkin ifadeler Ankara’yı sıkıntıya soktu. Üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, raporun olumsuz yanlarının olumlu kısımlarına oranla daha fazla olduğunu söyledi. Yetkili, raporun bu kadar sert olmasının, Rum ve Ermeni lobileriyle doğrudan bağlantılı olduğunu dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, AB sürecine sağlanması temenni edilen olumlu katkıya ilişkin beklentiler açısından tatmin edici olmadığını, raporla ilgili rahatsızlıkların bir bölümünü gidermek suretiyle de TürkiyeAB ilişkilerinin daha fazla zarar görmesini önleme yönünde çaba göstermesini önemli bulduklarını bildirdi. ten çok ağır. Birçok yönüyle kabul edilemeyecek bir metindir’’ değerlendirmesini yaptı. ‘‘Brüksel’e gittiğimizde sözde Ermeni soykırımına atıfa şiddetle itiraz ettik. Orada söyledik. Bizim orada görüştüğümüz, sosyalist, liberal ve yeşiller, bunun çıkarılması için önerge vereceklerini söylediler ve vermişler. Bu nedenle çok esaslı bir girişim yapmıştık. Bu sonucu aldık. Ama bu yetmiyor’’ diyen Öymen, ‘‘Bu rapor birçok yönüyle bizim kabul edemeyeceğimiz hususlar içeriyor. Hem Ermeni, hem Kıbrıs konusunda, hem türban konusunda hem diğer bölümlerinde haksız, ölçüsüz, insafsız öneriler içeriyor’’ görüşünü dile getirdi. Öymen, ‘‘O bakımdan biz bunu olumsuz karşılıyoruz. İyileştirmeleri de sınırlı iyileştirmeler olarak görüyoruz. Bu raporda bazı iyileştirmeler yapıldı diye tatmin olmuş değiliz’’ dedi. ‘Opera’nın gölgesinde toplantı Milli Görüş Teşkilatı’nın çağrılmadığı İslam Konferansı’na Alman siyasetinden 14 liderle Müslüman toplumunun 15 temsilcisi katıldı Dış Haberler Servisi Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin girişimiyle ve Almanlar ile Müslümanlar arasında artan yabancılaşmayı gidermek amacıyla hazırlanan İslam Konferansı dün, Alman Operası’nın dinci saldırı endişesiyle Mozart’ın eserinin sahnelememe kararına yönelik tartışmalar arasında başkent Berlin’de toplandı. Charlottenburg Sarayı’nda düzenlenen konferansa Schaeuble’nin yanı sıra Alman hükümeti ve siyasetinden 14 liderle Almanya’nın 3.2 milyonluk Müslüman toplumunun 15 temsilcisi katıldı. Almanya Anayasa Koruma Teşkilatı’nca sürekli izlenen Milli Görüş Teşkilatı, zirveye davet edilmedi. lığın hayatı belirlediği bir ‘Hıristiyan kulübü’ değiliz. Ancak değer ve hukuk geleneğimizde Hıristiyanlığın izleri var’’ dedi. Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Thierse Almanya’daki camilerde Almanca vaaz yapılması gerektiğini savundu. Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Kenan Kolat, Alman ZDF televizyonuna yaptığı açıklamada, Müslümanların ne şekilde vaaz vereceklerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini söyledi. ‘Kendi evimizi düzenleyelim’ AB’nin önce ‘‘kendi evini’’ düzene sokması ve ona ait yeni bir kurumsal çerçeve oluşturması gerektiğini anlatan Wissmann, ‘‘Yıllar önceki, 9 ya da 12 ülkeli birlikte bulunan aynı kurumsal anlayışla 27 ülkeli birlik yönetilemez’’ dedi. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso pazartesi günü, AB’nin yeni ülkeleri kabul etmeden önce anayasa sorununu çözmesi gerektiğini vurgulamış ve ‘‘Anayasa sorununu aşmadan genişlemeyi sürdürmek akıllıca olmaz’’ demişti. Hıristiyanlığın izleri var Schaeuble, İslam Konferansı vesilesiyle ‘‘Frankfurter Allgemeine’’ gazetesi için yazdığı makalede, ‘‘Almanya’daki Müslümanlar kendilerini Alman Müslüman olarak hissedebilmeli’’ ifadesini kullandı. Schaeuble, ‘‘Biz, Hıristiyan llah’tan şu asık suratlı Sovyet sosyalizmi yıkıldı da, hangi ünlünün kiminle neler yaşadığını öğrenme konusunda fena halde özgürleştik. Duma Başkan Yardımcısı Bayan Lyubov Sliska’nın zaaflarını da biliyoruz, ‘‘Rusya’nın Ajda Pekkan’ı’’ sayılan Alla Pugaçeva’nın genç erkeklerle neden ilişki kurduğunu da... Rus ‘‘paparazziler’’ sağ olsun!.. Paparazzi kavramının babası İtalyan yönetmen Federico Fellini. La Dolce Vita (Tatlı Hayat) filminde, Paparazzo adlı foto muhabiri, ünlü kişilerin peşinden koşan meraklı bir gazeteciydi. Sonrası kavramın ne hale geldiğini en iyi bilenlerden biri de herhalde biz Türkleriz... Rusya, bu konudaki geri kalmışlığını aşmak için dev adımlarla ilerliyor... Veya ilerliyordu... Ama sevilen aktör Aleksandr Abdulov’un Başkan Putin’e yazdığı şikâyet mektubu, Kremlin’de ‘‘özel hayatların gizliliği’’ konusunun tartışılmasına yol açtı. Ve sonuçta, Rus paparazzilerin ‘‘mesleki başarı olanaklarını sınırlayan’’ bir dizi önlem gündeme geldi. Yurttaşlık Yasası’na yapılacak eklemeler önümüzdeki aylarda kesin halini alacak. Ya yasaklar, paparazzilerin elini kolunu bağlarsa, ne yaparız? Kimin eli kimin cebinde nerelerden öğreniriz? Evet evet, ABD haklı galiba: Putin Rusyası demokrasiden iyice uzaklaşıyor! Bu kadar da olmaz canım!.. Paparazzilere Yasak A PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY ir süredir bu köşede ABD’nin RusB ya’ya karşı izlediği politikanın sertleşme eğilimlerinden söz ediyoruz. 6 Mart 2006’da Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin hazırladığı ‘‘Rusya’nın yanlış yolu: ABD ne yapabilir ve ne yapmalı?’’ adlı raporu ve ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin 4 Mayıs 2006’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’te yaptığı ‘‘Soğuk Savaş konuşmaaksay@rusya.ru ABD Rusya Hattında Soğuk Savaş Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir. John Christian Sürgün Korkusu Çukçalar, Rusya’nın mizah dolu saflıklarıyla ünlü ulusudur. İşte bunlardan ikisi, Kuzey Buz Denizi’nde mahsur kalır. Yiyecek ve içecekleri bitince morallerini düzeltmek için birbirlerine masallar anlatırlar. Masallar da tükenince genç Çukça yaşlı olana önerir: Haydi, birbirimize siyasi fıkra anlatalım. Öteki hemen reddeder: Asla! Siyasi fıkranın cezasının aç, susuz ve soğuk yerlere sürgüne gönderilmek olduğunu bilmiyor musun?.. dova’nın BDT’den çıksı’’nı ele almıştık. Eski SBKP Merkez ması özendirilmeli, başta Belarus, Kazakistan, Komitesi üyesi ValenÖzbekistan ve Ermetin Fadin ve eski haberalma görevlisi Gennanistan olmak üzere diy Yevstafyev tarafınRusya’nın müttefikledan kaleme alınıp temrine baskılar artırılmamuz ortasında Kremlin’e lıdır. ve Duma’ya iletildiği or Sosyal tepkilerin yotaya çıkan bir rapor geğunlaşması, muhalif çen günlerde kamuoyumedyanın güçlenmesi, na açıklandı. ‘‘ABD’nin büyük Rus sermayesi 20062008’de uygulaile yerli ve yabancı banyacağı olası Rusya sekaların Kremlin’e karşı naryoları’’ adlı raporun tutum alması yolunda içeriği kısaca şu maddeçaba sarf edilmelidir. lerden oluşuyor: Kuzey Kafkasya, Tataristan, Başkurtistan, Rusya uluslararası siyasette ve enerji alanınKomi, Kareliya gibi da izole edilmelidir. Bucumhuriyetlerde Mosnun için Moskova’daki George ile Vladimir’in diplomatik kova karşıtı hareketleyolsuzluk skandallarınre destek verilmelidir. dostluk gösterileri, ABD ile dan ve önümüzdeki seVe son bir ek. YeltRusya arasında giderek sin’in 1993’te yasalaşçimleri geçersiz kılacak belirginleşen Soğuk Savaş olası ihlallerden yarar senaryolarını önlemeye yetmiyor. tırdığı, 2000 yılında Putin’in bazı ekler yaptılanılmalıdır. ğı ‘‘Rusya’nın askeri doktrini’’ şu sıra Rusya’da ‘‘turuncu devrim’’ senaryolarda yenileniyor. Rusya’nın sınır ötesi assu için eski Başbakan Kasyanov ve milkeri operasyonlarını kolaylaştıran yeni doktliyetçi solcu lider Rogozin de dahil bazı rinde, ABD ve NATO ile uluslararası teroönemli siyasetçilerden yararlanılmalıdır. rizm ‘‘Rusya’ya yönelik olası tehditler’’ Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üyearasında yan yana gösteriliyor. lik süreci hızlandırılmalı, Ukrayna ve Mol lbette, ‘‘büyüklerimiz’’ daha iyi bilir! Elbette onlar hem siyaset, hem ticaret hayatının incelikleri, nerede ve ne kadar sessiz kalınması ve ne zaman ve nasıl atak yapılması gerektiği konusunda daha tecrübelidirler. İşte KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, F1 İstanbul GP’sinin ödül töreninde yarış birincisi Felippe Massa’ya kupasını vermesi operasyonu, herhalde böyle bir tecrübenin sonucuydu. Malum, Uluslararası Otomobil Federasyonu, bu ‘‘tecrübeli atak’’ karşılığında Türkiye’ye 5 milyon dolarlık ceza kesti. Kimileri gayet memnun: ‘‘Sudan ucuz KKTC reklamı oldu!’’ diyor. Rivayete göre, hem ödül törenini 2.5 milyar insan izlemiş, hem de skandalı ve cezayı aktaran dünya medyası kendiliğinden ikinci kez KKTC reklamı yapmış... Ne diyelim, ‘‘büyüklerimiz’’ her şeyi iyi bilip hesaplıyor!.. Ama hayatının çeyrek asrını yurtdışında geçiren bir yurttaş olarak şu kadarını söyleme hakkım olsun: Tür 5 Milyon Dolar ve Güven E kiye’nin dünyada ‘‘öngörülmesi zor’’, ‘‘güvenilmez’’ ve ‘‘kural tanımaz’’ bir ülke olarak tanınması, bizi rahatsız etmesi gereken bir konu. Moskova’da büyük bir Türk şirketinin yöneticisi anlatıyor: ‘‘Hem Ruslar hem de yabancılarla ticarette sorun yaşamıyoruz, çünkü kurallar ortada. Ama bir hemşerimiz ortaya çıkınca genellikle ilk isteği kuralların değiştirilmesi, kendisine ‘bir anlayış gösterilmesi, bir kolaylık yapılması’ oluyor...’’ Uluslararası ilişkilerden ticarete, medyadan spora kadar her alanda uyulması gereken yasa ve kurallar var. Bu kurallardan kaçmaya, onları farklı yorumlamaya, yasa boşlukları ve ‘‘tarihi fırsatlar’’ yakalayarak ‘‘uyanıklık’’ yapmaya çalışanların saygınlıklarının zedelenmesi ihtimali gözardı edilmemeli. Bir de, nasıl söylesem, birileri tarafından ‘‘cezalandırılmak’’ eyleminde olayın getirisi götürüsü vs. hesaplarının ötesinde bir aşağılanma vurgusu hissetmiyor musunuz?.. CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear