26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 EYLÜL 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Divriği Sivas Valisi Hasan Canbolat aradı; Divriği’deki eski eser onarımlarına ilişkin şikâyetlerin incelendiğini bildirdi. İlgisine teşekkür. Ya ğ m u r E k i m AKP, KKTC’de sivil darbe yapmış... ‘‘Yes be anamdan kes be anama!’’ GEÇENLERDE bizim gazetedeki köşesinde Prof. Dr. Erol Manisalı, ‘‘Türkiye’nin silahsız işgali; Gümrük Birliği’’ başlıklı bir yazı yazdı. Erol Manisalı Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin silahsız işgali olduğunu savunduğu yazısında ‘‘Bu görüşlere 2003 yılında Harp Akademileri’nde yaptığı bir konuşma ve dağıttığı broşürle Orgeneral Yaşar Büyükanıt da katıldı; ‘Eşi benzeri görülmemiş bir belge’ demişti Gümrük Birliği için’’ dedi. Erol Manisalı’nın ulusal çıkarlarımız doğrultusunda belgelere dayalı olarak ortaya görüşler gerçekten önemlidir ve her yurtseverin dikkate alması gerekir. Serdar Ant da aynı görüşleri paylaşıyor. Ne var ki Büyükanıt’ın Harp Akademileri’ndeki sempozyumda yaptığı açış konuşmasını 29 Mayıs 2003 tarihli Hürriyet gazetesinden kesip saklamış: PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Silahsız işgal ‘‘Avrupa Birliği konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri, haksız bir saldırının hedefi durumuna gelmiştir. Ülke içi ve ülke dışı çevrelerde hiçbir haklı nedene dayanmadan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Avrupa Birliği’ne karşı olduğu konusunda yaygın kanaatler oluşturulmuştur. Açıkça ifade ediyorum, bu tür iddialar doğru değildir. Bu konudaki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görüşlerini büyük harflerle tekrar ifade ediyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri, Avrupa Birliği karşıtı olamaz. Çünkü Avrupa Birliği, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin jeopolitik ve jeostratejik açıdan zorunluluğudur. Bu zorunluluk, aynı Bardakoğlu: ‘‘Papa’nın özrü 3. derecede.’’ Konuşması da öyleydi! Çember Aydın Sönmez: ‘‘İstanbul’daki belediye otobüslerinde neredeyse çember sakalsız şoför kalmadı. Otobüsler kubbemiz, akbiller süngümüz, şoförler de askerlerimiz olur inşallah!’’ zamanda Türkiye’nin sosyal, politik, ekonomik ve güvenlik hedefleriyle de tam olarak örtüşmektedir. Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır ve Avrupa Birliği’ne girecektir. Bu yargı, bazı çevrelerin düşüncesi ile çelişse bile, Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kesin kararlığının açık bir ifadesidir ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her fırsatta tüm olumsuzlukların nedeni olarak topluma yansıtan çevrelere de açık bir cevaptır.’’ Serdar Ant, doğal olarak bazı sorulara yanıt arıyor: ‘‘Gümrük Birliği’ne karşı olan bir kişi, peki neden Avrupa Birliği üyeliğini bu derece kesin ve kararlı bir şekilde talep etmektedir? Hem de başında bulunduğu Türk Silahlı Kuvvetleri adına? Yoksa Hürriyet’te yer alan sözler Orgeneral Büyükanıt’a ait değil mi?’’ Türkiye’de olaylar o kadar hızla gelişiyor ki bazı soruların yanıtını sanırım tarih verecek. Hayırlı Olsun! 2006/2007 öğretim yılı pazartesi günü başladı; yaklaşık 15 milyon çocuğumuz bir şeyler okuyup öğrenmek, ‘‘adam olmak’’, yüz binlerce öğretmenimiz de onlara bir şeyler okutup öğretmek, onları ‘‘adam etmek’’ için yollarda. Aradan 810 ay geçecek, bu öğrencilerimizden yaklaşık bir milyonu ortaöğretim sınavlarına girecek, ne var ki içlerinden ancak 150 bini Fen ve Anadolu liselerine girmeyi başarırken, geriye kalan 750 bini ‘‘düz liselere’’ gidecek. Bu sayıdan çok daha fazlası ise okul yaşamlarına son verip ekmek parası peşinde koşmaya başlayacak. Aşağı yukarı aynı tarihlerde 1.5 milyonun üzerinde öğrencimiz de üniversite sınavlarına girecek. Bu sınavlarda ilk 100 binin arasına girmeyi başaranlar dört yıllık üniversitelere gitmeye hak kazanırlarken, 300 bini de iki yıllık meslek yüksekokullarına, daha önce hiç düşünmediği okullara, açık öğretime kayıt olacaklar. Bir milyondan fazla öğrenci ise sokakta kalıp işsizler ordusuna katılacak. ??? Kasaba kahvelerinde, parklarda, büyük kentlerin sokaklarında genç insan kalabalıklarına her rastladıklarında insanlar, sanki uzaydan gelmişlercesine, ‘‘Bu gençler burada ne yapıyorlar? Bunların işi gücü yok mu’’ diye soracaklar birbirlerine. Biz oldukça sık ve çok şeye şaşıran bir milletiz. Örneğin, televizyonda temiz giyimli, eli yüzü düzgün bir kapkaççının yakalandığını gördüğümüzde, hele onun lise mezunu bir genç olduğunu öğrendiğimizde çok şaşırırız. Nedense bu ülkede lise mezunu işsizlerin sayısının on binlerle, yüz binlerle değil, milyonla ifade edildiği hiç gelmez aklımıza. Her yıl büyür bu işsizler ordusu. Kahveler, parklar, caddeler, sokaklar her yıl biraz daha fazla dolar bu genç işsizlerle. Suç örgütleri de terör örgütleri de onlarla beslenir. ??? Eğitim sistemimiz çuvallamıştır; çıkmazdadır. Anayasasında ‘‘sosyal’’ olduğu ifade edilen devleti yönetenler eğitimi özel sektöre, paranın egemenliğine terk etmişlerdir. Türkiye genelinde devletin elindeki ilköğretim kurumlarının da, orta eğitim kurumlarının da durumları büyük ölçüde içler acısıdır. Anadolu’daki ‘‘düz’’ liseleri bitirenlerin çok büyük çoğunluğuna yükseköğrenim kapıları kapalıdır. Bu okullar, işsizliğe mahkum ‘‘mesleksiz’’ genç yetiştiren zaman öldürme mekânlarına dönüşmüştür. Dershane adı altında faaliyet gösteren para tuzağı işletmeler tüm ülkeyi sarmıştır. Aileler, ilköğretime başladığı yıldan itibaren çocuklarının dershane olmaksızın başarılı olamayacağını düşünmektedirler. Yemeden, içmeden, giysiden, hayatı güzelleştiren birçok şeyden kısılarak dershane parası biriktirilmektedir. Ne var ki dershaneler de yükseköğrenim için bir garanti değildir. Türkiye’de ailelerin sırf çocukları ‘‘iyi’’ bir okulda okusun ya da okuyor diye her yıl kurs, özel kurs, yabancı dilde ders kitabı, servis, okul özel giysileri, sınava hazırlık gibi nedenlerle harcadıkları paranın toplamı 20 milyar dolar civarındadır. Avrupa’da, kendisini ‘‘sosyal’’ olarak tanımlayan hiçbir ülkede benzer bir duruma rastlanmamaktadır. Üstelik bu ülkelerde yaşayan insanların refah düzeyleri bizimkinin üzerindedir. Ne diyelim, 2006/2007 öğrenim yılı çocuklarımıza ve ailelerine hayırlı olsun! (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Milli Eğitim Bakanı uyarıyı anlamadı YENİ eğitim yılının başlaması nedeniyle verdiği mesajda laiklik karşıtı okul ve Kuran kurslarının engellenmesini isteyen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yanıt verdi: ‘‘Böyle bir okul varsa, bana intikal ettirsin, inceleteyim. Bize intikal eden bir şey yok.’’ Bu bakanın, bu sözleri sanırım terbiye sınırlarını fazlasıyla aşıyor. Bir kere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden Cumhurbaşkanı bir uyarı yapıyorsa bu uyarı karşısında bir bakanın yapması gereken uyarıyı dikkate almaktır; Cumhurbaşkanına laf yetiştirmek değil! İkincisi, laiklik karşıtı eğitim Cumhurbaşkanı tarafından uyarı konusu yapılacak boyutlara ulaşmışsa bundan haberi olmayan Hüseyin Çelik’in yapması gereken zeytinyağı gibi su üstüne çıkmaya çalışarak Cumhurbaşkanı’na laf yetiştirmek değil görevinden istifa etmektir. Bu arada Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ‘‘Başkalarına yapmayıp da imam hatiplere yaptığımız ne var’’ demekle kendi kendini ele veriyor. Şu var Bay Bakan: Başkalarına yani genel liselere yaptığınız her şeyi imam hatiplere de yapmaya çalışıyorsunuz. Yani imam hatipleri meslek lisesi olmaktan çıkarıp genel lise haline sokmaya çabalıyorsunuz! Gidişatınız kötü Bay Bakan. Gidişiniz kötü olmaz inşallah! behicak?yahoo.com.tr Papağan Kemal Öncü: ‘‘Papa, Huntington’un kuramı çerçevesinde Bush’un tezini tekrarlayan laflar etmiş. Papa’ğan!’’ Hınç Gülhan Elmas: ‘‘Yurtdışından gelen hakaretlere sesini çıkaramıyor; hıncını vatandaştan çıkarıyor.’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK İskenderun ‘demokrasi’si ‘‘Yakalarsam öperim!...’’ Hakkındaki eleştirileri böyle yanıtlayan İskenderun Belediye Başkanı’nın avukatından ‘‘İskenderun Krallığı’’na açıklama geldi. 3 Eylül 2006’daki yazımda özetle şunları belirtmiştim: 1930’un Belediyeler Yasası’na göre o ‘‘devrimci’’ yılların başkanlarını meclis üyeleri kendi aralarından seçerlerdi. Son 40 yılın ‘‘tek dereceli seçim’’lerinde ise adeta ‘‘yerel krallar’’ yaratıldı.. Sağcı, solcu ya da dinci krallar... İskenderun Belediye Başkanı da eleştirilere öylesine tahammülsüz ki Mimarlar Odası’nın proje denetimini engelliyor; imar uygulamalarını sorgulayanlara ‘‘Onlar İskenderun’un hainleridir’’ bile diyebiliyor. (Güney 1/6/2006) Bu tutumlara en başta karşı çıkmaları gereken ‘‘mühendis’’ meclis üyeleri ise başkanla ‘‘uyum’’ içindeler... Üstelik, ‘‘muhalif’’ (!) partiden olmalarına rağmen... Bu saptamalara başkandan ve meclis üyelerinden ‘‘kınama’’lar gelince, merak edip yerel basını da izledim. Sayfalar dolusu ‘‘tepki’’ler Örneğin, iki ayrı yeşil alana ‘‘Migros’’ ve ‘‘Gima’’nın kurulmasını, 370 dönümlük bir zeytinliğe de ‘‘konut siteleri’’nin yapılmasını öngören imar planı değişiklikleri mahkemece iptal edilmiş... Yolun içinde inşaata olanak sağlayan plan ve ruhsat da yargıdan dönmüş... Çok katlı otopark için planda ayrılan yer uygun görülmemiş... Şehircilik ilkelerine aykırı imar planı notları hukuka da aykırı bulunmuş. Buna rağmen aynı notlara dayalı izin verilen 14 katlı binaların yapımına devam ediliyor... Mühendislerin açıklaması İşte bu tür kararların alındığı belediye meclisinde ‘‘üye’’ olan elektrik ve inşaat mühendisleri ‘‘oda temsilcileri’’nin açıklamaları ise daha vahim. Örneklere rağmen ‘‘yeşil alan talanı yoktur’’ diyorlar ve özetle şunu söylüyorlar: ‘‘Mecliste siyasi kimliklerimizle varız. Partimizin (CHP) grup kararına uyarız. Kralcı değiliz, halkçıyız’’... Hem ‘‘yapı denetim şirketi sahibi’’ olmaya hem de belediyede ya BULMACA ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com ve ‘‘övgü’’ler bu köşeye sığmayacağından, sadece ‘‘resmi yanıt’’ları özetleyebiliyorum: ‘Demokratik’ (!) yanıtlar Meclisteki konuşmasında yazımı ve diğer eleştirileri yanıtlarken ‘‘Uluyorlar’’ diyebilen ve hatta benim ‘‘rant peşinde’’(!) olduğumu söyleyebilen Belediye Başkanı’nın hiç değilse avukatı daha kibar. Üç kez seçilen bir başkanın yönetimine ‘‘krallık’’ denemeyeceğini ve tüm imar uygulamalarının da ‘‘hukuka uygun’’ oldukları belirtiliyor. Oysa yazımın tümü okunsaydı; bu benzetmenin sadece İskenderun için yapılmadığı, yıllardır yaşanan ‘‘yaygın bir gerçeğin’’ çarpıcı tanımlamasından ibaret olduğu kavranabilirdi. (Örneğin Fethiye’nin eski belediye başkanlarından Muzaffer Dontlu’nun halk arasındaki unvanı bile ‘kral’dı.) Nitekim CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, partisinin 83. yaş günü nedeniyle İskenderun’da düzenledikleri konsere izin vermeyen belediye başkanı için diyor ki; ‘‘Sen Allah mısın?’’ (Olay8 Eylül 2006) İskenderun’daki tüm imar uygulamalarının ‘‘hukuka uygun olmadığını’’ ise yargı kararları kanıtlıyor. Mahkeme belgelerinden özetleyelim: pılaşmaya karar vermeye ise ‘‘Yasal engeli yok ki’’ diyebilen bu mühendislere ‘‘etik engeller’’i anımsatmayı TMMOB’ye bırakıyorum. Tabii, ‘‘oda başkanları’’ olarak, meslek odası denetimini ‘‘istemeyen’’ belediye başkanına verdikleri desteği sorgulamayı da... Ne var ki ‘‘Mesleğinizin toplumsal sorumluluğunu neden parti politikasına da yansıtmıyorsunuz?’’ sorusuna yanıt beklemek de bizim hakkımız. Hem ‘‘halkçı’’ olmak hem de ‘‘halkın çıkarlarını gözetmeyen’’ imar oyunlarını ‘‘Ben siyasiyim, grup kararına uyarım’’ deyip onaylamak nasıl bir CHP’lilik? Nitekim, eğer ‘‘kurumsal kişilik’’leriyle ‘‘uzmanlık’’ alanlarında kamu yararını savunsalardı; meclisteki CHP grubu da hukuk dışı kararlara ortak olmayabilirdi. Hatta CHP İlçe Başkanı üyelerini savunmak adına tutup sadece bizi eleştiren basın toplantısı yapma ‘‘talihsizliği’’ne de düşmezdi... Evet, İskenderun krallığında affedersiniz düzeltiyorum ‘‘demokrasisi’’nde durum işte böyle... Kentin 2300 yıl önceki Büyük İskender döneminden farklı bir yönetime kavuşması için de görev yine İskenderunlularda... ekinci?cumhuriyet.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Eylül www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Divan şiirinde ağıta 1 verilen ad. 2/ 2 Ateş... Daha 3 çok sap yükleme ve har 4 man aktarma 5 işinde kulla 6 nılan uzun 7 saplı tarım aracı. 3/ Bı 8 rakma... Hoşa 9 giden duygu1 2 3 4 5 6 7 8 9 lanım. 4/ Kalay oksit katılarak donuklaştı 1 K A Y N A R C A D A İ R E rılmış ya da kemik 2 A L A B A R tozu katılarak yarı 3 Y A Z M A 4 N M A K S U R E donuk hale getirilİ T Z miş cama verilen 5 A D A K S İ M İ T ad... Yön göstermek 6 R A İ Ş için belli yerlere ko 7 C İ B U T İ nulan işaret. 5/ 1867 8 A R A R T İ K İ 1922 yılları arasında 9 E R E Z Ş İ F Mısır valilerine verilen san. 6/ Radyum elementinin simgesi... İlgi eki... Yunan abecesinde bir harf. 7/ ‘‘Göğsüme bir İstanbul çiziyorum / Beş parmağımla biçiminde’’ (Ataol Behramoğlu). 8/ Hafif makineli tüfek... Konusu dansla anlatılan sahne gösterisi. 9/ Eski Mezopotamya halklarının savaş ve aşk tanrıçası... Güzel sanat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Açık ve engebeli bir arazide yapılan motosiklet yarışı. 2/ Toplum töresine uygun davranma... Boru sesi. 3/ Eski dilde yol... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 4/ AntalyaMuğla il sınırında, doğal güzelliğinden dolayı ‘‘ulusal park’’ kapsamına alınmış kanyon. 5/ Küçük mağara... Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa şiir. 6/ Bir çeşit et yemeği... Eski dilde bulut. 7/ Tavır, davranış... Albert Camus’nün bir romanı. 8/ Yunan rakısı... Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez. 9/ Satrançta bir taş... Küçük tuzlu bisküvi. Esas No: 2005/442 Davacı Axa Oyak Sigorta A.Ş.vekili tarafından davalı Mehmet Yüreğir aleyhine Mahkememize açılan Rücuan Alacak davasının yapılan yargılamada Davacı vekili,Müvekkili Sigorta şirketine sigortalı 27 UU 102 plaka sayılı aracın davalının sahibi bulunduğu Tay’a çarparak yoldan çıkması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini,kazada tay sahibinin %75 kusurlu bulunduğunu, müvekkili şirketçe sigortalı araca 18.500.YTL.hasar bedeli ödendiğini,bu hasar bedelinden sovtaj bedeli olan 8.100.YTL.nin düşümü ile geriye kalan 7.800.YTL.hasar bedelinin ödeme tarihi olan 12.11.2003 tarihinden itibaren Avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Mehmet Yüreğir’e davetiye tebliğ edilememiş ve tüm aramalara rağmen adresi de tespit edilememiş olduğundan,davalı Mehmet Yüreğir’e dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davalı MEHMET YÜREĞİR’in işbu ilanın yayınlanmasından sonra mahkememizin 2005/442 esas sayılı dava dosyasının 9.11.2006 tarihinde saat:09.10 da yapılacak duruşmasında bizzat bulunması veya vekil göndermesi, delillerini bildirmesi,aksi takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak mevcut delillere göre karar verileceği,meşruhatlı davetiye yerine kaim olmak üzere DUYRULUR. (Basın: 45386) DUYURUGAZİANTEP TİCARET MAHKEMESİNDEN İSTANBUL l. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL 1. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜNDEN EK SIRA CETVELİ İLANI Dosya No : 2005/12 Müflis DKT İnşaat ve Deniz İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret AŞ masasına geç müracaat eden 6,7,8 numaralarda kayıtlı alacaklılar hakkında kararlar verilerek İİK’nun 206 ve 207. maddeleri gereğince ek sıra cetveli düzenlenmiş ve daireye bırakılmıştır. Sıraya ait şikayetlerin ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde İst. 6. İcra Mahkemesi Hakimliğine, alacağın esasına ve miktarına ilişkin itirazların ise ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Ticaret Mahkemesine İİK’nun 235. maddesi hükmüne göre yapılması gerekir. İİK’nun 232,234 ve 235. maddeleri gereğince ilan olunur. 15.09.2006 (Basın: 45402) CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear