Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15 EYLÜL 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Maliye Bakanlığı’nın, yayımladığı tebliğle ‘Neupogen’ adlı ilacı kapsamdan çıkarması endişe yarattı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Hastalara ilaç darbesi ZEYNEP ŞAHİN/ HİCRAN ÖZDEMİR Finale Doğru... Erdoğan’ın, partisinin il başkanları toplantısında örgütüne moral dopingi yapması, kendi açısından doğru bir taktik olarak görülmeli. Zira Başbakan, çevresine ne kadar özgüven içerisinde olduğunu göstermeye kalkarsa kalksın, ‘‘sokağın sesi’’nin kendisi ve partisi açısından hiç de onun değerlendirmesi gibi olmadığını biliyor. Biliyor, çünkü bir süredir bugüne kadar seleflerinden hiçbirisi için alınmamış bir koruma ordusu ile otomobiline biniyor ve iniyor. Başbakanlık binasına girişi de öyle. Ya akşamları gerçekleşen bir düğündernek ziyareti? Üç gün önce televizyonda izlediğimde; partisinden bir milletvekilinin çocuğunun düğününe giden Erdoğan için, o çevresindeki koruma duvarının hem sayısal, hem de silahlı azameti karşısında dehşete kapıldım. Düğünün yapıldığı lokalin çevresindeki binaların balkon ve çatılarında özel harekât timleri, saatlerce beyefendinin tedirgin olmamasını sağlamak amacıyla ağır silahları ile görev yapıyorlardı. Başbakan, bir terör çetesinin tehdidine maruz kalmışsa demokratik bir ülkenin vatandaşları olarak o tehdidi yapanlar hakkında hepimizin bilgi sahibi olması gerekmiyor mu? Bence ve çok şükür öyle abartılı önlemler alınmasını gerektirecek ciddi bir tehdit çetesinin Başbakan’a yöneldiği duyulmuş değil. Olsa olsa, bir tepki yansımasının başlamadan örtülmesi için güvenlik güçleri Erdoğan’ın çevresinde adeta sürekli alarm halinde tutuluyor. ANKARA/İZMİR Maliye Bakanlığı’nın geri ödeme listesinden çıkardığı ‘‘Neupogen’’, kanser hastalarında ve kemik iliği nakli yapılacaklarda kullanılıyor. İlacın, ‘‘yaşamsal öneme sahip’’ olduğunun altını çizen farmakoloji profesörü Ersin Yarış, ‘‘İlacın alınmaması, hastayı her türlü enfeksiyona açık hale getirdiği gibi kanın zehirlenmesine de yol açar. Zaten onkoloji hastalarının çoğu bu yüzden kaybedilir’’ vurgusunu yaptı. İlaç, dozuna göre 722 ya da 1136 YTL ’den satılıyor. Maliye Bakanlığı’nın, geri ödeme listesindeki ilaçlarda ikinci kez düzenlemeye gitmesiyle, kemoterapi gören hastalar için yaşamsal önem taşıyan Neupogen kapsam dışı bırakıldı. Piyasada fazlaca alternatifi olmadığı, olan alternatiflerinin de Neupogen kadar etki göstermediğine işaret edilirken, ilacın 30’luk dozunun 722.06 YTL’den, 48’lik dozunun ise 1136.35 ? Neupogen’in 30’luk dozu 722, 48’lik dozu ise 1136 YTL ’den satılıyor. İlacın alınamamasının hastaları ‘her türlü enfeksiyona açık’ hale getireceği ve ‘kanın zehirlenmesi’ne yol açacağı vurgulanıyor. Uzmanlarsa, kararı alan komisyonda kimlerin yer aldığını bilmek istiyor. YTL ’den satıldığı öğrenildi. Aylık kullanılacak dozun da hastalığın türü ve seyrine göre değiştiği belirtildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) İlaç Danışma Komisyonu Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersin Yarış, ilacın kanserli hastalarda ve kemik iliği nakli yapılacaklarda kullanıldığını dile getirdi. Yarış, ilacın önemini ve tedavideki özelliğini şöyle anlattı: ‘‘Neupogen, vücudun savunma hücrelerinin fonksiyonlarını düzenliyor. Kanser tedavisi sırasında uygulanan ilaçlar ve ışın tedavisi nedeniyle beyaz kürelerin sayısı azalır ve ‘natropeni’ dediğimiz bir durum ortaya çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Vücut her türlü enfeksiyona açık hale gelir. Dahası, kana mikrop karışması dahi söz konusu olur. Zaten onkoloji hastalarının önemli bir kısmı onkolojik nedenlerle değil, daha çok bu tür enfeksiyonlarla kaybedilir. Ortaya çıkan bu tür sağlık sorunlarını tedavi etmek için kullanılan ilaçlar ise inanılmaz pahalı. Ama Neupogen, hem bu tür olumsuz durumların oluşmaması için hem de tedavide iyi bir seyir izlenmesi için kullanılıyor. Hatta hekim, hastanın başına gelecekleri az çok tahmin ettiği için tedaviyle birlikte başlanan ve rutin olarak kullanılan bir ilaç. Ayrıca sadece kanser hastalarında değil, kemik iliği nakilleri için de kullanılıyor. Kemik iliği nakilleri için çok önemli, olmazsa olmaz parçalardan biri.’’ ‘Biz üzülerek haklı çıkıyoruz’ sına alınan obezite ilaçları yeniden ödenmeye alınmış. Bakanlıklar, yapılan uygulamalardan geri adım atıyor. Biz üzülerek haklı çıkıyoruz. Neupogen adlı ilacın verilmemesi yeni mağduriyetlere neden olacak. Bu ilacın tedavisine inanan hastaların moralsizlikleri ise göz ardı ediliyor.’’ Hastaların tepkisi İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan da, şu açıklamayı yaptı: ‘‘Gerekçesi nedir bilmiyorum, ancak Maliye ve Sağlık bakanlıkları uygulama yapacakları zaman hekim ve eczacılara danışmalılar. 1 Ağustos’taki tebliğde bedeli ödenmeyenler ara Sağlık Bakanlığı Alsancak Semt Polikliniği’nde kemoterapi tedavisi gören hastalardan 71 yaşındaki Mehmet Akgül, yıllarca çalışıp emek harcadıktan sonra 350 YTL emekli maaşını aldığını, hastalığı nedeniyle bankadan çektiği 1000 YTL’lik kredinin de sonuna yaklaştığını belirtiyor. İlacın bedelini karşılayacak gücü bulunmadığına dikkat çeken Akgül, bu gidişle tedavisinin yarım kalacağını söylüyor. Kendisinin onkoloji ve diyaliz hastası olduğunu belirten 70 yaşındaki Maksude Taş da, uygulamaya anlam veremediğini belirtiyor. Ahmak ıslatan yağmuru.. Ama beyefendinin, herkesten çok kendisi de sokaktaki vatandaşların, artık o beraber yürüyüş yolculuğu için bundan birkaç yıl önce duydukları coşkudan uzak olduklarını biliyor. Bildiği için de, sokaktaki sade yurttaşın desteğini yitiren her politikacının başvurduğu yöntemi, üç yıl gibi çok kısa bir süreçte yitirmenin görüntüsünü gizleme yöntemleri sahneleniyor. Söğüt şenliklerinde, taşlanan otobüs nedeniyle medyaya yansıyan otobüs fotoğrafı, o gün Erdoğan’ı dinleyen kalabalığın sayısını çoğaltmak, alkış seslerinin çevreye daha coşkulu gelmesini sağlamak için düzenlenen örgütlü konvoyun, Trakya’dan, Tekirdağ ilinin Çerkezköy ilçesinden de takviye aldığını belgelemiştir... Ya çevredeki öteki il ve ilçelerdeki Ertuğrul Gazi sevdalıları? Daha açık bir deyimle, bedava otobüs, iyi bir kumanya ve öteki lojistik destekler... YOLSUZLUKLA SUÇLANIYORDU Türk Kalp Vakfı iddiaları reddetti İstanbul Haber Servisi Türk Kalp Vakfı (TKV), yardıma muhtaç insanlar için açılmış Gratis Fonu’ndan işadamı, sanatçı ve ünlülere ücretsiz tedavi yaptırılması, olmayan köpeklere mama faturası yazdırılması gibi haklarında ortaya atılan yolsuzluk iddialarının vakfın imajını zedelemeye yönelik maksatlı ve taraflı beyanlar olduğunu belirtti. Türk Kalp Vakfı Genel Sekreteri Hakan Akşit ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kenan Güven tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, suçlamaların vakfın imajını zedelemeye yönelik olduğu savunuldu. Açıklamada, eski başkan Hayati Babaoğlu’nun vakıf ve yöneticiler adına üç dava açtığını öne sürdüğü belirtilerek Türk Kalp Vakfı ve yönetimi hakkında açılmış herhangi bir dava olmadığı ifade edildi. Açıklamada, özetle şöyle denildi: ‘‘Vakıf adına yapılan iddialar gerçek dışıdır. Vakfa zarar vermek için yazılar yazıp şikâyetler yapanlar hakkında yönetim kurulumuz gereken her türlü hukuki yola başvuracaktır. Türk Kalp Vakfı, vakıf anlayışıyla vakıf hizmeti sunmaktadır.’’ Bolca Hindi, Türk Kalp Vakfı’nın desteğiyle dün The Marmara Taksim otelinde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. Toplantıda, kalp, damar ve böbrek dostu olarak tanımlanan hindi etinin, sağlıklı beslenmede etkilerine dikkat çekildi. Celal Hazar. Geçen yıl aynı yerde.. aynı liderlerle.. Söğüt’te olanların iktidar çevrelerince nasıl abartılmış olduğunu, bir yıl önceki 12 Eylül günlü gazetelere bakarak anlayabiliriz. 2005 Ertuğrul Gazi Şenlikleri’ni de AKP ve MHP genel başkanları ile yandaşları paylaşmıştı. O gün de MHP’liler Başbakan’ı, Kıbrıs’ı satmakla suçlamışlardı. Ama korumalardan tepki gelmemişti. Karşılıklı bağrışmalar ile olay, kendi içinde başlamış ve bitmişti. Bu yıl, bir yandan Çankaya’ya taşınma hazırlığı, öte yandan kamuoyundan gelen sevimsiz tepkiler kapalı kapılar ardındaki AKP yönetim toplantılarını teyakkuz durumuna yöneltmiş olmalıdır. Bu nedenle yerel örgüt ve vatandaş ilgisinin takviye edilmesini sağlayacak ‘‘taşımalı miting ekipleri’’ oluşturulduğu görülüyor. Erdoğan’ın politik eylemlerinin coşkulu kalabalıklarını medyaya yansıtmak amacıyla sahnelenen bu candan tezahürat ekiplerinin sadece AKP’li yurttaşlardan, dahası seçmenlik erginliğine ulaşmış olanlardan oluştuğunu sanmak da çok safdillik olacak. Boş binalardan birinin ağız ve diş sağlığı merkezi yapılması için ihale açacağını duyuran Sağlık Bakanlığı, ihalenin açılacağı gün olan 27 Ağustos’ta ihaleyi iptal etti. Koşuyolu Hastanesi binası 1.5 yıldır atıl durumda bekliyor Minik ampulcüler.. Çünkü bir babanın, Sarıyer Savcılığı’na yaptığı suç duyurusu ile ortaya çıktı ki, Erdoğan’ın kurucu olarak bulunduğu ‘‘masum’’ bir vakıf, 714 yaşındaki çocuklara, ülkemizin tarihsel zenginliğini tanıtma vaadi ile turistik geziler düzenliyor. Ancak, o gezilerde katılımcılar umduklarını değil bulduklarını görmek ve yaşamak gibi çok sevimsiz sürprizlerle karşılaşıyorlar. Öylece ‘‘Sıcak Yuva’’ adındaki bu vakfın, iktidar partisinin üstü kapalı bir yan örgütü olarak çalıştığı ortaya çıkıyor!.. Geziye katılan çocuklar, gazetelere yansıyan o son örnekte olduğu gibi, Bursa’nın ‘‘ecdad yadigârı’’ anıtlarını görmeyi beklerken bir benzin istasyonunda yollarını kaybetmiş turist kafileleri gibi kendilerini Kütahya’da Hayme Ana etkinliklerinde buluyorlar! Ellerine, Edison’un ampulü simge olarak hazırlanmış AKP bayrakları tutuşturulmuş. Ve karşılarında minik avuçlardan alkış bekleyen Recep Tayyip Erdoğan... KONFERANS BAŞLADI ‘Yıllık geliri 25 trilyondu’ ŞULE KÖKTÜRK Her 13 kadından 1’i meme kanseri İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hilal Ünal, Türkiye’de her 13 kadından 1’inin meme kanseri olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Meme kanseri vakalarının yaş ortalaması da 40 yaşın altına kadar indi’’ dedi. Meme Bilimi (Senoloji) Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Meme Kanseri Konferansı dün The Marmara Otel’de başladı. Toplantı öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Hilal Ünal, meme kanserinin giderek yaygınlaştığını belirterek, ‘‘Günümüzde tüm dünya ülkelerinde kadınların en sık rastlanan hastalıklarından birisi olan meme kanserinin biyolojisi, tanı ve tedavisi konusundaki yeniliklerin duyurulması için önemli bir fırsat olacaktır’’ diye konuştu. Türkiye’de hastane sıkıntısı çekilip, İstanbul’daki yurttaşlar tedavi olmak için kuyruklarda beklerken, Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin eski binası 1.5 yıldır boş duruyor. Yurttaşların çabaları, Koşuyolu Gönüllüleri’nin resmi makamlara yazdığı dilekçeler ve toplanan yaklaşık 700 imza ise yetkilileri harekete geçirmeye yetmedi. Koşuyolu hâlâ akıbetini soruyor. Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Koşuyolu’ndaki eski binası, Mayıs 2005’te Kartal’a taşındı. Hastanenin boş binalarının tinercilerin mekânı haline gelmesi sonucu çevre halkı, bir an önce buranın değerlendirilmesi için imza kampanyası başlattı. Çevre halkının oluşturduğu ‘‘Koşuyolu Gönüllüleri’’ Sağlık Bakanlığı’na 2, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İlçe Kaymakamlığı ve AKP İlçe Başkanlığı’na birer tane şikâyet dilekçesi gönderdi, hastanenin tiner cilerden kurtarılmasını ve akıbetinin belli olmasını istediler, topladıkları 700 imzayı dilekçelerine eklediler. Cumhuriyet gazetesinin haberi üzerine kısa bir süre panik yaşayan Sağlık Bakanlığı çalışmaları yine durdurdu. Bir süre sonra, Sağlık Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı mühendisleri, incelemeleri sonucunda, binanın bir bölümünün Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olmasının uygun olacağı şeklindeki raporu ve projeyi Sağlık Bakanlığı’na sundular. Sağlık Bakanlığı, binanın bir bölümünün Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olması için izin verdikten sonra, yaklaşık 1.5 ay önce ihale açılacağını duyurdu. Bu süre içinde, ihale için incelemeler devam etti. Ancak ihalenin yapılacağı 27 Ağustos günü, Sağlık Bakanlığı, hiçbir gerekçe gös termeden, ihaleyi iptal etti. ‘Hangi zengine verecekler?’ Koşuyolu Gönüllüleri’nden eczacı Celal Hazar, ihalenin açılacağı gün iptal edilmesini ‘‘Bu ne güçtür’’ şeklinde değerlendirerek ‘‘Şu an hiçbir çalışma yok. Burası için kimi neyi bekliyor? Hangi zengine vermeyi düşünüyorlar binayı’’ diye konuşu. 1908 yılında Nevcihan Sultan tarafından hastane olarak vakfedilmiş bir bina üzerine kurulan Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, 8 adet ameliyathane, 50 adet yoğun bakım ünitesi, 300 adet yatak ve helikopter pisti bulunuyordu. Celal Hazar, hastanede, Kartal’daki yeni binasına taşınmadan önce yılda 3 bine yakın ameliyat, 20 bin anjiyo yapıldığını ve 15 bin hastanın muayene edildiğini belirterek hastanenin yıllık gelirinin ise 25 trilyon olduğunu ifade etti. Final ya da gerçek ‘son’ Başbakan’ın, partisinin il başkanlarına önümüzdeki sürenin bir final süresi olduğunu anımsatan uyarısı doğrudur. Sokaktaki vatandaşlar, o finali tam bir ‘‘son’’a çevirmek için, kendilerine yol gösterecek bir seçenek partisi; ya da partiler birlikteliğini ne zamandır arıyor, arıyorlar... Yeter ki bu arayış, artık daha fazla gecikmeden kapılarımızı çalsın.. Ve bir umut olarak önümüzü açsın... Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR nceki yazımda sağlık sorunlarımız kapsamında yurttaşlarımızın çoğunluğunun durumunu gözden geçirmeye çalıştım. Tıp alanındaki bilimsel doğrular karşısında halkın çoğunluğu nasıl davranıyor bunu tartıştım kısaca. Bu ikinci bölümde sağlık sistemimizi ve bu sistem içinde yer alan ve yazık ki onu değiştirme gücüne sahip olmayıp uyum yapma durumunda kalan doktorları ele almayı deneyeceğim. Yıllar önce Harvard Tıp Fakültesi’ne ayak bastığım gün ‘‘Dersler saat kaçta başlıyor’’ diye sormuştum. Saat 7’de cevabını alınca şaşkınlıkla ‘‘Saat 7’de mi’’ diye sorumu yineledim. ‘‘Dr. Özdemir nörolojide 7’de, cerrahilerde de 6’da başlar’’ dediler. Dersler nöroloji öğrencileri için küçük gruplar halinde akşam saatlerine kadar sürüyor, asistanlar için daha da yoğun bir eğitim programı izleniyordu. Eğitim kadrosu saat 1718’de toplantılarda, topluca bir arada bulunuyordu. Hemşire ve teknisyenler için haftada en az bir kurs yapılıyor. Nöroloji departmanı yıl boyunca çok sa Ö II Sağlık Sorunlarımızın Temelinde Neler Var? yıda mezuniyet sonrası kursu organize ediyor, her doktorun yılda 150 kredi puanı alması zorunlu kılınıyordu. Residency Evaluation Committee Asistanlık Değerlendirme Kurulu uzmanlık öğrencilerini sınava alıyor, sonuç başarılı değilse bu eğitim programını kapatıyordu. Bunlara bir de mal practise uygulamalarını katarsak iyi bir hekimin yetişmesi için ne türlü programlara ve denetim mekanizmalarına ihtiyaç duyulduğunu algılayabiliriz. Ama buna karşılık Amerika’da iyi çalışan bir halk sağlık hizmeti olduğunu söyleyemeyiz. Amerika en ileri düzeyde bilim üreten, en iyi üniversitelere sahip olan ama bunu halkı için de insanlık için de hiç de iyi kullanmayan bir acayip ülkedir. Türkiye’de sanırım 52 tıp fakültesi var. Her yıl 4 bin 500 yeni mezun veriyor. Bu tıp fakültelerinde yeterli bir eğitim verildiğini söyleyemeyiz. Uzmanlık eğitimi içinde durum böyledir. Türkiye 106 bin hekime sahip. Sağlıktaki yetersizlikleri hekim sayısında aramak büyük bir yanlışlık olur. 106 bin hekim yurdumuzun sosyoekonomik yapısına uygun bir örgütlenme içinde kullanılmıyor. Güzelim sağlık ocakları modeli geliştirilmemiş, baltalanmıştır. Bugünkü sağlık örgütlenmesi pratisyen uzman dengesi, hekimlerin istihdamı, sevk sistemleri öngörülen yeni düzenlemeler, yanlışlıklar içindedir. Atamalar liyakat ilkelerine değil, çok defa politik yandaşlıklara göre yapılmaktadır. Hekimlerin kendilerini yetiştirebilmeleri için gerekli motivasyonlar yoktur. Sistem hekimi bencilleştiriyor ve gittikçe artan bir şekilde özel tababete itiyor ve yoksul dar gelirli halk serbest piyasa koşullarına, onun acımasız kurallarına teslim ediliyor. Bugün devlet paket programlar halinde sözde sosyal güvencesi olanlar için hastanede tüm gerekli incelemeler için en çok 39 YTL ödüyor. Gerisini hasta kendisi ödeyecektir. Halk üzerinden bu tasarruf önlemleri sürerken ilaç firmaları, doktor ve eczacı işbirliği ile ustalıklı bir şekilde ilaç tüketimini arttırma oyunlarını öğreniyorum. Evet, hekimler yurdumuzda kamu hizmetinden çok özel tababete itilmektedir. İyi yetişmiş hekimler de bilgi ve birikimlerini bu neoliberal sistem içinde kendi yararları için kullanmaya teşvik ediliyorlar. Tıp fakültesinin birikimli, deneyimli öğretim üyelerinin durumu buna iyi birer örnektir. Yazımı şöyle noktalayayım. Bilime dayalı sağlık hizmetini halka ulaştırabilmek, sağlıklı bir toplum yaratabilmek için halktan, bilimden yana bir iktidarın yanı sıra iyi yetişmiş ve rasyonel bir şekilde kullanılabilen hekimlere ve bilimsel olanı hurafeden, şarlatanlıktan, aldatmacalardan ayırt edecek bilinçli yurttaşa ihtiyaç var. Nasıl ki demokrasinin gelişebilmesi, gerçekleşebilmesi için yine bu niteliklere sahip insanlara ihtiyacımız varsa. coskunoz@superonline.com Fatih’teki soruşturma sürüyor ? İstanbul Haber Servisi Fatih’te İsmailağa Camisi’nde emekli imam Bayram Ali Öztürk’ün öldürülmesi ve katil zanlısı Mustafa Erdal’ın da linç edilmesine ilişkin soruşturmalar sürüyor. Fatih Cumhuriyet Savcılığı, olay sırasında camide bulunanlardan 5 kişinin daha tanık olarak ifadesini aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İsmailağa cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu hakkında çete suçundan başlattığı soruşturma da sürüyor. İstanbul’da elektrik kesintisi ? İstanbul Haber Servisi Bakırköy, Beyoğlu ve Kumburgaz işletme müdürlükleri, bölgelerinde yapılacak bakımonarım çalışmaları nedeniyle 1517 Eylül tarihleri arasında bazı semtlerde elektrik kesintisi uygulayacak. Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’den yapılan açıklamaya göre, Bakırköy’de bugün 09.0020.00 saatleri arasında Zeytinburnu Gökalp Mahallesi, Çırpıcı Mahallesi ve Mobadağ 3 Sokak’ın bir kısmı, yarın ise Beyoğlu’nda 13.0018.00 saatleri arasında Etiler Ebulullah Mardin ve Levent Caddesi civarı elektrik alamayacak. Kumburgaz’da ise 17 Eylül Pazar günü 08.0018.00 saatleri arasında Şişecam Hattı üzerinde bulunan Karacaköy ve Çiftlikköy beldeleri ile çok sayıda köye elektrik verilemeyecek. CUMHURİYET 07 K