14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2006 PAZAR 6 DİZİ Çayda gelecek kaygısı 20 yıl önce 1 kilogram çayla 1 kilogram şeker ya da zeytinyağı alınırken şimdi 5 kilogram çayla 1 kilogram şeker, 10 kilogram çayla ancak 1 kilogram zeytinyağı alınabiliyor AHMET ŞEFİK/ÖMER ŞAN PAZAR ORHAN BURSALI Çekin Hepsinin İpini! Yağmacı, rantçı düzenin bu kadar net savunulduğu başka bir yazı mutlaka vardır; el elden, kafa kafadan, dil dilden, çıkar çıkardan, peşkeş çekme peşkeş çekmekten, intikam intikamdan üstündür! Ahlak ve etiği ‘‘toplumsuzlaştırma gereksizleştirme’’ çabasında da derinlik ve boyutluluk açısından bir sınır olmadığını, şu koskoca dünyada çok sık yaşıyoruz... Yazıyı okuyunca şu ülkenin gerçekten neden batak içinde çırpındığını daha iyi anlıyor ve ‘‘Canınız cehenneme!’’ diyesiniz geliyor. Bu ülke tam batmadan, çıkamaz, umutsuzluğuna kapılıyorsunuz! Neymiş? Bodrum belediyeleri katı atık yoketme tesisleri yapmak istiyormuş da, ‘‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu adı verilen bürokratik mekanizma izin vermiyor’’muş! Yok yok, izin veriyor da ‘‘belediyelerin gösterdiği yerlere izin vermiyor’’muş. Bodrum belediyeleri Ankara’nın yolunu arşınlıyor, bir sonuç alamadan geri dönüyorlarmış ve Bodrum da pislik ve sinekten batıyormuş! Bu bürokratik mekanizma, iş yapmak değil yaptırmamak üzerine kuruluymuş... Sonra kalkıp Bodrum’da çarpık yapılanmamın sorumlusu olarak onlar ‘‘rüşvetçi’’ damgasını yiyip teşhiş ediliyorlarmış! ??? Yazı tam, insanoğlunun, günlük çıkarları için hemen her sahayı sınırsız ekonomik olarak sömürme hakkını, Bodrum gibi yolsuzluğun ayyuka çıktığı bir beldede savunma yazısı... Bu kadar geniş yüreklisini, açıkçasını görmemiştim... Sonra geçmişini düşününce, ‘‘Az bile yazmış!’’ dedim.. Bodrumlu beyefendi, sinekten rahatsız oluyor, Bodrum’daki çarpık yapılaşmanın ve bütün rüşvetlerin sorumlusunu da neredeyse ‘‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’’nun sırtına yıkıyor! Öğreniyorsunuz ki, Ankara’daki bürokratik mekanizmaymış meğer, Türkiye’nin önündeki engel! Ve ‘‘seçilenler’’ ise dengeler nedeniyle bir şey yapmıyorlarmış! Yazarımız merak etmesin, AKP’li seçilmişler, ülkede yağma ve talanın önünü daha iyi açabilmek için, bu kurulların içini yazarımızın meşrebine ve isteğine uygun kişilerle dolduruyor ve kurulları işlevsizleştiriyor! Demek, sağda solda henüz birkaç tane kalmış! Onların da ipini çektirmek istiyor! Yazar sormuyor: Acaba belediyelerin katı atık çöp depoları yapmak istedikleri yerler neresi, tarihi sit alanları mı, Halikarnassos’un meydanları mı, belediyelerin belki de asla ele geçirip yağmalattıramayacakları arkeolojik ören yerleri mi? Öğrenmek ihtiyacı yok.. çünkü derdi o değil! Seçilmişlere yaranma; sadece seçilmiş oldukları için ideolojik düşünce olarak tapınma! ??? Hem de üstelik bir ‘‘Başyazı’’ bu; ve tam da Bodrum’da Belediye Başkanı ve onlarca görevlisinin dahil olduğu rüşvet veya yolsuzluk soruşturmasının yapıldığı sırada yazılıyor... 4 bin kaçak veya imara uygun yapılmayan yapı varmış, bunlardan bin tanesi Bodrum’un içinde ve Belediye Başkanı ‘‘eleman eksikliği ve maddi imkânsızlıklardan’’ yıkamadıklarını söylüyor.. Raslantı bu ya, önceki gece Bodrum’un koylarından birinde ev yaptırmış bir tanıdıkla sohbet ediyorduk. Mesela arsasına yüzde 40 yapı izni varken, bunu yüzde 75’e nasıl çıkarttığını anlattı. Planı öyle yapıyorsun ki, onaydan sonra hemen bir duvarla birkaç odayı kapalı hale getiriyorsun! Evi yapan taşeron, daha yapım sırasında sonraki işi tamamlamış, alanı duvarlamış ve eve dahil etmiş... Tanıdık, itiraz edecek olmuş. Aldığı yanıt, ‘‘Bodrum’da bir evin yıkıldığı bugüne kadar görülmedi, merak etme’’ olmuş! Ne kadar ödedin, diye sordum.. Söylemek istemedi, ama sonuçta ‘‘510 bin arası’’ rakama onay verdi! 4 bin evi çarpın 10 bin ile! Hesap yanlış değilse ortaya 40 milyon YTL çıkıyor! Gazeteci yazar beyimiz ise yasaları uygulamayan seçilmişleri bir yana bırakıp, Anıtlar Kurulu’na veryansın ediyor! ??? Fakat, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ankara’daki ‘‘bürokratik mekanizması’’ sadece bu kuruldan mı ibaret? Anayasa Mahkemesi var, Danıştay’ı, Yargıtay’ı, İdare Mahkemeleri var... Üstüne üstlük Ordu’su var! ‘‘Başyazarımız’’ onlara da birer birer karşıdır! Hepsi için ‘‘çekin ipini’’ diyordur seçilmişlerine... Ama ahhh o Ankara’daki ‘‘denge hesapları!’’... TRABZON/RİZE Dünyadaki çay üretim alanları toplamının yaklaşık 2 milyon 461 bin hektar olduğu tahmin ediliyor. Bugün 45 ülkede çay üretimi yapılırken 1990’dan bu yana dünyadaki üretim alanlarında ciddi genişlemeler olduğu belirtiliyor. Dünyanın en büyük çay üreticisi, 943 bin hektarla Çin. Bu ülkeyi Hindistan, Sri Lanka, Kenya ve Endonezya izliyor. Türkiye 77 bin hektarla altıncı sırada. Ancak kayıtsız alanlarla birlikte bu alan 90 bin hektara kadar çıkıyor. Kuru çay üretiminde ise Hindistan yaklaşık 845 bin tonluk üretimi ile birinci, Çin, Sri Lanka ve Kenya’dan sonra Türkiye 200 bin tonu aşan kuru çay üretimiyle beşinci konumda. Türkiye üretimde olduğu gibi tüketimde de dünyanın belli başlı ülkelerinden biri. Kişi başına çay tüketiminde İngiltere ve İrlanda’dan sonra üçüncü durumda. Yaklaşık 220 bin ailenin doğrudan uğraştığı çay tarımı, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun’da yapılıyor. Türkiye’nin yaş çay yaprağı üretimi geçen yıl 1 milyon 182 bin tona ulaştı. Alımlarda, özel sektörün payı sürekli bir yükseliş gösteriyor. Ama sektörün devi Çay İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü (ÇayKur). 1996’da yüzde 25’lik bir paya sahip olan özel sektör, 2005’te bu oranını yüzde 49’a kadar yükseltti. Türkiye’de 1938’de yaygın çay üretimi başladı. 1970’li yıllara kadar üretici açısından temel geçim kaynağı oldu, ancak bu yıllardan sonra gerek üretimin artması ve üretim alanlarının plansız gelişmesi, gerek uygulanan istikrarsız politikalar ve gerekse fiyatlandırma uygulamaları ile üretici açısından ciddi sorunlar yaşandı. Gümrük tehdidi Çayda temel sorunların başında üretimtüketim dengesizliği geliyor. ÇayKur ve özel sektörün toplam kuru çay üretimi 220 bin tona ulaştı. İç piyasa isteminin üzerinde olan bu miktar, kaçak çay girişleri ile ciddi sorunların yaşanmasına neden oluyor. Çayda yüzde 145 uygulanan gümrük sayesinde şimdilik Türk çayı korunurken Dünya Ticaret Örgütü ve AB uyum politikaları sonucunda gümrüklerde önemli düşüşlerin yaşanması bekleniyor. Bu durumda Türk çayının dışarıdan gelecek, maliyeti daha düşük çayla rekabet şansı azalacak. Bu nedenle Türk çayının gerek içte ve gerekse dışta rekabet şansını arttırabilmesi için ürün çeşitlemesine gitmesi, kaliteyi ve verimi arttırması gerekiyor. Öte yandan, piyasaya kaçak yollarla ya da ihraç kaydıyla giren çayların iç piyasada tüketilmesi, hem devleti zarara uğratıyor hem de zaten üretimtüketim dengesizliği yaşayan Türk çayını zora sokuyor. Değişim için kaynak Türk çayı konusunda yaşanan en büyük sorunlardan biri de çaylık alanların yenilenmesi. Yaklaşık 50 yıllık bir ömrü bulunan çaylık alanların ortalama 5 yıllık bir sürede yenilenmesi gerekiyor. Bunun için de çiftçinin sübvanse edilmesi şart. Ama ne yazık ki bugüne kadar bu önemli sorunun çözümü konusunda ciddi bir kaynak sağlanamadı. Hem çaylık alanların yenilenmesi hem de dekar başına verimin arttırılması ile ürün maliyetlerinde önemli düşüşler sağlanabileceği belirtiliyor. Çay sektörünün devi ÇayKur, bünyesindeki 40’ın üzerinde fabrika ile dünyanın da en büyük kuruluşları arasında. Sektörde özel sektörün ağırlığı giderek etkisini gösteriyor. Yüzlerce irili ufaklı işletme ve fabrika bu alanda hizmet veriyor. Ancak özellikle özel sektörden kaynaklanan bir kalite sorunu var. Denetimin yeterince yapılamaması Türk çayına olan ilginin düşmesine neden oluyor. Piyasada yabancı kaynaklı ya da sermayeli çayların payı giderek artıyor. Özelleştirme baskısı Çay üreticisinin en büyük garantisi konumundaki ÇayKur’a yönelik özelleştirme baskıları gerek üretici, gerek özel kesim ve gerekse top lumun diğer kesimlerinden ciddi tepkiler görüyor. Üreticiler kurumun özelleştirme programına alınmasının bir felaket olacağını düşünürken sanayiciler de yabancı çay tekellerinin kurumun özelleştirmesinde asıl payı kapabileceği, onlarla rekabet şanslarının bulunmadığı gerekçesiyle özelleştirmeye karşı çıkıyor. Ancak kamu kesimi kadar olmasa da devletten destek istiyor. ÇayKur’un özelleştirilmesini isteyenlerin başında yabancı çay tekelleri geliyor. Bu tekellerin sektöre egemen olması halinde özel sektörün de kapısına kilit vurması ya da rekabet şansını kaybetmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu durumda üreticiler de Güney Asya’da çay plantasyonlarındaki yoksul üreticilere dönüşme kaygısı taşıyor. Üretici tepkili Çay üreticisinin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun, diğer tarımsal ürünlerde olduğu gibi fiyattaki yetersizlik. Sözgelimi bu yıl geçen yıla göre yaş çay fiyatı kilogram başına yüzde 11 oranında arttırıldı. Enflasyon oranı yüzde 10 düzeyinde hesaplanarak bu fiyat verildi. Oysa gerçek enflasyonun hem de son bir buçuk aydır yaşanan örtülü krizle birlikte çok yükseklerde olduğu biliniyor. Uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmada, sözgelimi bundan 20 yıl önce 1 kilogram yaş çaya 1 kilogram zeytinyağı ya da şeker alınabiliyordu. Şimdi ise 5 kilogram yaş çay ile 1 kilogram şeker, 10 kilo yaş çayla ise 1 kilo zeytinyağı alınabiliyor. Bu karşılaştırma, çaydaki gelir kaybının hangi ölçülere vardığını göster mesi açısından çok çarpıcı. Üreticinin en çok rahatsız olduğu konu ise kota ve kontenjan sistemi. ÇayKur, işleme kapasitesi olmasına karşın üreticinin malının tamamını almıyor. Üretici çayının bir kısmını özel sektöre vermek durumunda kalıyor. Ama parasını almakta ciddi sıkıntılar çekiyor. Bu yıl neredeyse maliyetinin altında verilen fiyat, çaycıyı büyük gelir kaybına uğratmış durumda. Üretici için başka bir sorunsa çaylıkların bölünmesi. Doğu Karadeniz’de tarım alanları dar ve engebeli. Nüfus giderek arttığı için bu küçük tarlalar bölünüyor. Artık çay, ailelerin büyük bölümü için geçim unsuru olmaktan çıkmış. Bu nedenle çay bölgesinde göç önemli bir olgu olarak halen yaşanıyor. ‘Çayda büyük oyun var’ ÇAYSİAD Başkanı Rahmi Üstün: Çay Türkiye’de 750 milyon dolarlık bir pazara sahip. Bu miktar birilerinin iştahını kabartıyor. Çay üzerinde birtakım oyunlar oynanıyor. Çayda bugün yaşanan en önemli sorun kaçak çay. Kalitesiz yaş çay yaprağı alımı, üretim maliyetlerinin yüksek oluşu, kuru çay satışlarındaki KDV’nin yüksekliği, yaş çay fiyatının geç açıklanması, enerji maliyetlerinin yüksek oluşu, Güneydoğu’da Türk çayının içilmiyor oluşu, piyasanın sağlıklı bir şekilde denetlenemeRahmi Üstün mesi, belgesiz üretim yapan firmaların haksız rekabeti, denetim yapacak bir üst kurulun bulunmaması, yasalar yapılırken özel sektörün görüşünün alınmaması, ihracatın desteklenmemesi, ithalattaki vergi ve fonların kaldırılmaya çalışılması, AB ile çay müktesebatının görüşülmesi aşamasında sanayicinin görüşünün alınmayışı ve çayla ilgili bir ihtisas gümrüğünün olmayışı. Her 1 kilogram kaçak çayda devletin 3 dolar civarında bir vergi kaybı söz konusudur. Yıllık 3040 bin ton civarındaki kaçak çaydan devletin kaybı da 90 ile 120 milyon dolar arasında olmaktadır. Tek Gıdaİş Sendikası Rize Bölge Başkanı Naci Bayraktutan: Yaş çay üreticilerinin en temel sorunlarının başında yaş çay fiyatının düşük oluşu gelmektedir. Bu yıl yaş çaya verilen yüzde 11 oranındaki artışla maalesef üretici bir kez daha mağdur edilmiştir ki; yüzde 10 olarak gösterilmeye çalışılan ortalama enflasyonun gerçek boyutlarına baktığımızda bunu görebiliriz. Yani reel olarak çay, büyük bir değer kaybetti. Üreticilerimiz, devlet güvencesinde olduğu için ürününün tamamını Çaykur’a satmak istiyor. ÇayKur ürünün tamamını almadığı gibi, kota ve kontenjan uygulaması ile de sınırlama getirmektedir. Bu durum karşısında ise üretici doğal olarak özel sektöre yönelmektedir. Ama ürün bedellerinin ödenmesi aylar ve hatta yıllar sonrasına sarNaci Bayraktutan kıtılabilinmektedir. Of Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erdal Saral: Son aylarda 3540 bin ton civarında çay, kaçak yollarla ülkeye sokularak arztalep dengesini bozdu. Bu kadar çay bu ülkeye nasıl kaçak olarak sokulur? Böyle giderse, tek ürüne bağlı çay üreticisi yaprağını satamayacak ve geçinemediği için toprağından göç edecektir. Sanayici fabrikasını kapatacak, işsiz insan sayısı artacak, yüzde 2025’e kadar çıkacaktır. Kaçak çayın girişi böyle devam ederse geometrik olarak katlanarak artacaktır. Bu kadar çayın kaçak yolla Türkiye’ye girişinde kimin menfaatı var, kim bu kaçaktan nemalanarak bu ülkeye kurşun atıyor? Bunların bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekir. Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç: Yaş çay üreticilerinin en temel sorununu düşük fiyat, kota ve kontenjan uygulamaları oluşturuyor. İzlenen yanlış politikalar ve bu uygulamalar sonrasında kendini devlet güvencesinde hissetmek isteyen üretici zorla özel sektöre yönlendiriliyor. Özel sektör de bunu koz olaNevzat Paliç rak kullanarak dilediğince alım politikası ve fiyat uygulaması yapıyor. Yaş çayına istediği değeri alamayan ve geçimini sağlayamayan üretici, bu kez çaylık alanlarını yarıcılık sistemiyle kiraya veriyor ve yaş çaydaki üretim daha da düşerek kalitesizleşmesine neden oluyor. 2006 yılı, yaş çay üreticileri için çok kötü bir kampanya dönemine sahne olmaktadır. Meydana gelen don olayı ile de yaş çay üretimi genelde yüzde 30 oranında zarar görmüştür. Buna karşın yaş çaya verilen yüzde 11 dolaylarındaki zam ile üretici bir önceki yıla oranla sıfır enflasyonu baz aldığımızda bile yüzde 20 oranında zarara uğramış ve dolayısıyla yaş çay fiyatı da bu oranda geri kalmıştır. Trabzon Ticaret Borsası Başkanı Sebahattin Aslantürk: Türkiye genelinde olduğu gibi, fındık ve çay gibi iki temel ürünün üretildiği Doğu Karadeniz’de tarım alanlarının veraset yoluyla parçalanması, küçük arazilerin tarımsal yönden ekonomik ve verimli olmayışı bu iki ekonomik ürünü olumsuz yönde etkilemektedir. Hemen hemen yok denecek kadar dış satımı bulunmayan, hatta iç tüketimde üretim fazlası olan çayda, bir de yurtdışından çeşitli yollarla kaçak girişler söz konusu olunca, ortaya hiç de iyi görünmeyen bir tablo çıkmaktadır. Oluşan stokların getirdiği baskı önümüzdeki yıllarda daha da artacak ve sektörü içinden çıkılamayacak bir kaosun içine taşıyacaktır. Bir zamanlar olduğu gibi devlet ÇayKur eliyle aldığı yaprakları denize bile dökmeye başlayacaktır. Artık geçindirmeyen ürün haline gelen çayda sıkıntının ortadan kaldırılması, birim maliyetlerinin düşürülmesi, verim ve kalitenin arttırılarak organik olduğu bilinen, ancak bundan dünyanın haberi olmadığı Türk çayının mutlaka ihraç edilmesi gerekir. Of Ziraat Odası Başkanı Mehmet Yüksel: Bölgemizin tek geçim kaynağı olan çayda da sorunlar farklı değildir. Türkiye’de tarım nereye doğru gidiyor! Görmek mümkün değil. Hele de fındıkta yaşananlardan sonra... Yaptığımız hesaplamalar sonucunda 2006 yılı yaş çay yaprağı maliyeti 1.30 YTL/kg olarak saptanmıştır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus, maliyeti 1.30 YTL/kg olan yaş çay yaprağının üreticiye nasıl yansıdığıdır. Üzücü olan, bu yıl üreticiye 1 kg yaş çay yaprağı karşılığı belirtilen maliyetin yarısının ödenmesidir. Çayın çok yıllık bir bitki olması nedeniyle kısa sürede sökülmesi ve yerine farklı bir ürün yetiştirilmesi imkânı yoktur. Bu nedenle; yöre halkı geçimini sağladığı çayın maliyeti ne olursa olsun üretimini yapmaya deMehmet Yüksel vam edecektir. obursali?cumhuriyet.com.tr. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Çağdaş ve ilerici, hukukçu, yazar, şair, babamız İSMET KEMAL KARADAYI’yı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Cenazesi 30.07.2006 Pazar günü (Bugün) Üsküdar Selimiye Camii’nden ikindi namazından sonra kaldırılacaktır. Eşi: Vasfiye Karadayı Oğlu: Haldun Karadayı Kızı: Rana Felah Damadı: Nevzat Felah Gelini: Asude Karadayı Torunu: Can Felah, Cem Karadayı Çay üreticisi Ahmet Hacımollamehmetoğlu: Karadeniz’de tarımdan başka iş sahası yoktur. Vatandaşlar çay, tütün ve fındık gibi ürünlerle geçimini sağlamaktadır. Sattığı ürünün parasını da alamayınca, hep beraber izliyoruz, görüyoruz. Benim tarım politikam şöyle olurdu; tarım alanlarını genişletirdim. Bölgedeki halkı kendi alanında tutardım. Çiftçiye sıfır faizli kredi verirdim. Ziraat mühendislerini köye gönderirdim. Çiftçiyi kaliteli ürün yetiştirmesi için teşvik ederdim. Y A R I N : B U R S A CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear