28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2006 PAZAR 30 TEMMUZ 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 10 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 BM KARAR TASARISI Ölüm yaza yakışmıyor ollanda’nın alışkın olmadığı bir yaz geçiyor. Nasıl bir sıcak var anlatamam. Deniz düzeyinin 7 metre altındaki ülkede, nem oranı bilmem kaçlarda. Nefes almanın olanağı yok. Sıcaktan uyumak olanaksız. Sıcakların getirdiği sersemlikten midir bilinmez, kötü bir kaza sonucu sol ayağımı kırdım geçenlerde. Ayağım dizime kadar alçıda. Gün boyu yatmak, hele bu sıcaklarda çekilir dert değil doğrusu. Bir ayağım havada, eve mahkum olunca, ister istemez en yakın arkadaşım da, o hiç sevmediğim televizyon oldu. Magazin ve kadın programlarıyla hiç aram olmadığı için de, varsa yoksa yerli ve yabancı haber kanalları. Beyrut’la yatıp Beyrut’la kalkar oldum. Tarihi ‘‘kan’’la bütünleşen topraklar, yine bombalarla örseleniyor. Telef olan canlar, yıkılan yuvalar ve tüm olup biteni sanki ‘‘hiçbir şey olmuyormuşçasına’’ seyreden dünya... Haberlerin ortasında Yorgo geldi. Televizyon ekranından yansıyan Beyrut görüntülerini görünce inanılmaz öfkelendi. Şu sıkça duyduğumuz ‘‘global politikalara’’ ve politikacılara ağzına geleni sıralamaya başladı. O güne kadar hiç bilmiyordum Beyrut’la olan bağını. Yorgo, İskenderiye doğumlu bir Rum. 60 yaşlarında. Müzisyen. 1980’lerde Enver Sedat’ın öldürülmesinden sonra ülkedeki Hıristiyan azınlığa yönelik baskılar nedeniyle, İskenderiye’yi terk etmek zorunda kalmış. Doğruca Beyrut’a yelken açmış. O, ‘‘Ortadoğu’nun Parisi’’ denilen nazlı kente. Onca savaşa, acıya, kana rağmen Ortadoğu’nun bambaşka bir güzelliği vardır. Her bir köşesinin ‘‘rengi başka, tadı başka’’ ya, Beyrut bambaşkadır. Onca yıkıma, acıya karşın hâlâ nazar H boncuğu gibi parıldamasını koruyan bir kent. Hem sanatçı, hem zanaatçı Yorgo. Beyrut’ta berberlik yapmaya başlamış. İşte o günlerde, ‘‘kara yazgısı’’ yeniden yapışmış yakasına Beyrut’un. Olaylar, karışıklıklar... Yorgo, berber dükkânının penceresinden sokağı seyrederken, birden kara camlı, kara renkli arabalardan inen, kara giysili adamlar, dükkânları taramaya başlamışlar. Ortalık kan gölüne dönmüş. ‘‘Öylece dondum kaldım, kıpırdamadan seyrettim olan biteni’’ diye anlatıyor Yorgo. Şanslıymış ki, yara almadan kurtulmuş. Sonra da ‘‘Buralarda kalınmaz artık’’ deyip Yunanistan’ın yolunu tutmuş. Bir sürü ünlü müzisyenle çalışmış. Yaşam onu buralara kadar sürüklemiş. Uzun AMSTERDAM YUSUF ÖZKAN uzun Kahire’den, İskenderiye’den, Kudüs’ten, Bağdat’tan konuştuk... Başucumdaki CD çalara bir CD taktım. Rasgele seçtiğim CD, Ezginin Günlüğü grubunun ‘‘İstavrit’’i çıkmasın mı... Dördüncü şarkı başlayınca, ‘‘Dinle’’ dedim Yorgo’ya. Sözlerini anlamıyor, ama müzikleri sevdi. Derken, Hüsnü Arkan’ın o gevrek, o insanı hüzünlendiren sesinden ‘‘Beyrut’’ şarkısı başladı: ‘‘Bu yol bir şehre giderdi, güneşin tutuştuğu denize batmış güle / Mavi ıslak gecelerde ne sevgiler açardı, dünya menekşe bahçesinde alev alev / Ey şehir sen yoksun / Uyudun uyandın büyü bozuldu, bir kapı kapandı geçmişe / Toprak yok artık su yok, sevinç telaş yok, ey şehir sen yoksun / Bu kıyıda bir ağaç yeşerdi, sedefin toprağında diz çöktü maya / Bir masal vardı bu şehre dair, sütü bal koyuluğunda gözleri kara / Ey şehir sen yoksun.’’ Sözlerini çevirdim Yorgo’ya, daldı gitti. Eski bir acı yeniden kanamaya başladı gözlerinde... Hüzün dolu gecenin sabahında, erken gelen bir telefonla uyandım. Oldum olası korkarım, gece geç ya da sabah erken gelen telefonlardan. Korkularım boşa değilmiş. ‘‘Reha Ağabey’i kaybettik’’ sözüyle irkildim. Gazeteciyazar ağabeyim Reha Mağden kanser illetine yenik düşmüş. Öylece kalakaldım. Bulutlu saçları, gür ve çocuksu kahkahasıyla beynime kazılan ‘‘anason kokulu’’ adam artık yoktu. Hava hâlâ sıcaktı. Sırılsıklam ter içindeyim. Yanaklarımın terine karıştı gözyaşlarım. Koltuk değneklerine yapışıp pencereye yanaştım. Yaz sıcağında, yemyeşil bir sokak. İnsanı deli eden bir manzara. Dinginlik ve huzur dolu. Sevgili Feyhan Güver’in ‘‘Bahçeköylü Nazire Ninesi’’nin dediği gibi ‘‘Hiç de ölesi gelmeyecek’’ bir mevsim. Ölüm ne Beyrut’takilere yakışıyor, ne yaza. Hele Reha Ağabey’e hiç. Işık içinde yat benim çocuk gülüşlü güzel abim... ozkanyusuf@hotmail.com Brüksel’de Leyla Pınar’la Fazıl Say’ı dinlemek D tanıyordu demek ki. Gelen ünyaca ünlü Türk seçkin dinleyicilerin piyanisti Fazıl Say, beklentileri de, bu çok iyi uluslararası oda müziği bildikleri yapıtlarda Say’ın festivali Musica Mundi yeni bir yorum sunabilecek kapsamında Brüksel’in en olup olmamasıydı. Say, şık konser salonunda başka piyanistlerin fark (Concert Noble) pazartesi edemediği ayrıntıları bulup günü bir solo piyano da ortaya koymayı inanılmaz dinletisi verdi. Yıllardır bir güzellikle yapıyor. Leyla yaşadığı Belçika’dan ülkeye Hanım, ‘‘Bir orkestra şefi hizmet için Türkiye’ye giden gibi.Adeta piyano Yıldız Teknik Üniversitesi klavyesinin üstüne Müzik ve Tasarım Fakültesi öğretim elemanlarından ünlü yerleştirdiği bir orkestrada müzik cümlecikleri, müzisyen (klavsenist) motifleri sırası geldikçe Doçent Leyla Pınar ile yaz çalgılar tarafından tatili için bulunduğu sololarla çalıp zengin bir Brüksel’de Say resitalini orkestrayı yönetiyor gibi izlemeye gittik. Ülkeye kulaklarımıza geliyor’’ katkıda bulunmak, Avrupa diye tanımladı Say’ı. Tekrar ile Türkiye arasında köprü isteklerine üç kez kendi olmak amacıyla bölüm çeşitleme ve başkanı olarak gittiği doğaçlamalarıyla cevap üniversitede kızağa alınmış. verdi. Görüşünü aldığımız Doğru dürüst ders bile Musica Mundi öğrencileri de verdirmiyorlar. ‘‘Yalnızca Say’a hayranlıklarını dile kırtasiye görevleri getirdiler. Dinleti arasında bekliyorlarmış.’’ Zamanında benim de kısa bir Musica Mundi öğrencileri eğitimlerinden seçtikleri üniversite maceram olmuştu örnek parçalar sundular. Türkiye’de. Pınar başına Musica Mundi, 1018 yaşları gelenleri anlatınca, ‘‘Ben bu arasındaki yetenekli gençlere filmi daha önce gördüm’’ kurslar ve etkinlikler hissine kapıldım. Her aracılığıyla yardımcı olan bir yenilikçi ve öğrenciyi oluşum. Musica Mundi oda geliştirici adıma ‘‘Hocam müziği festivali de bu burası Belçika’ya kapsamda benzemez’’ diye düzenleniyor. engel oluyorlardı. BRÜKSEL Son sözü Dayanamayıp ‘‘Ne dinletiyi birlikte Belçikası yaa, izlediğimiz bunlar Leyla Pınar’a Türkiye’de de bırakalım: yıllardır ‘‘Müzik yapılanlar’’ ERDİNÇ UTKU yaşamınızda diyerek aklınızda kalan çıkışmıştım. birkaç piyano resitali olur. Belçika’da daha yuva İşte bu resital bunlardan yaşından başlayan çalgı merakları, koro şarkıcılığı ile biriydi. 1970’li yıllarda İstanbul Festivali’nde sosyal ortamın sunduğu dinlediğim Emile Giles yarışmalar, opera, dans, resitali, Londra’da on yıl senfonik ortamla iç içe aradan sonra ilk Horowitz yaşantının sağlam eleştirel resitali ve Say’ın bu geceki gücü, sanatçıya resitali! Piyanist, besteci, yapabilirliğinin sınırlarını orkestra şefi nitelikleriyle aşmaya zorlayan derin bir müzisyenle karşı yapıcılıktadır. Yapılanların karşıya olunan böyle bir değeri konusunda bilinçli konser akşamının ender olmayan, geliştirilmeyen yakalanacağı yalnız toplumlar yerel dünyaları salondaki izleyiciler değil, içinde kalmakla yetinirler. radyolarının başındaki Belçika’da en büyük kent dinleyiciler de bir kez merkezinden en küçük daha, CD’lerinden de yerkleşim birimine her yerde farklı bir müzik kültür sanat etkinliğine fenomenine tanık oldular. rastlamak olası. Toplumsal Gazetelerimizde sıklıkla bir ihtiyaç artık kültür sanat. bahsedilen, ‘Sanatçılarımız Türkiye’de de bu noktaya ayakta alkışlandı’ ulaşılır elbet bir gün. Ancak yazılarının gerçek olanıydı. o zaman, Leyla Pınar’ların Müzik otoritelerinin de değeri anlaşılır. Piyano ile dakikalarca katıldığı adeta dans eden, deyim alkışları karşısında yerindeyse sevişen Say’ın müzisyen olarak ilgisiz performansı izleyenleri kalamayacağım fenomanal büyüledi. Programda yazılı durumu eğitim dünyamıza sırayı değiştirdiğini bilgi olarak nakletmeyi duyurmaya bile gerek düşündüm.’’ görmediler. Benim dışımda erdincutku@binfikir.be herkes bu parçaları çok iyi Irak’ta 4 ABD askeri öldü ? Dış Haberler Servisi Irak’ta El Anbar vilayetindeki çatışmalarda 4 ABD’li asker öldürüldü. ABD ordusundan yapılan açıklamada, 4 deniz piyadesinin, geçen perşembe uğradıkları saldırıda öldürüldükleri belirtildi. Kuzeydeki Kerkük kentinde bomba yüklü bir aracın patlaması sonucu 4 kişi yaşamını yitirdi. Polis, park halindeki bomba yüklü aracın havaya uçurulması sonucu 13 kişinin de yaralandığını belirtti. Kerbela’da Sınır Koruma Gücü komutanlarından Tuğgeneral Cevad Hadi el Selavi öldürüldü. İsrail, BM’nin Lübnanlı sivillere yardım için saldırıya 3 gün ara verilmesi isteğini reddetti ‘İnsani ateşkes gereksiz’ Dış Haberler Servisi İsrail, 600’ü aşkın kişinin öldüğü, 750 bin kişinin evsiz kaldığı, altyapının neredeyse yok olduğu Lübnan’da Birleşmiş Milletler’in (BM) güç durumdaki sivillere yardım dağıtılması için 72 saat insani ateşkes yapılması çağrısını reddetti. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice dün Malezya’dan Ortadoğu’ya dönerken İsrail, Lübnan operasyonunun ne zaman sona ereceğine yönelik tarih vermeyi de reddetti. İsrail’in operasyonu 18. gününü doldururken sınırdaki Hizbullah merkezlerinden Bint Cbyel kasabasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Çatışmalarda 7 İsrail askeri yaralanırken 28 Hizbullah militanı yaşamını yitirdi. İsrail’in bir sınır köyüne düzenlediği hava akınında 6 sivil öldü. Nebatiye’de bir anneyle beş çocuğu hava saldırısında yaşamlarını yitirdi. BM Acil Yardım Koordinatörü Jan Egeland, Lübnan’da insanların tahliye edilebilmesi ve yardım malzemelerinin ? İsrail, BM’nin 72 saatlik ateşkes kararını, yardım koridorları oluşturulduğu gerekçesiyle kabul etmedi. Lübnan’a saldırıyı sürdüren İsrail, operasyonun ne zaman biteceğine ilişkin tarih vermeyi de reddetti. dağıtılması için, İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalara 72 saat ara verilmesini istedi. Egeland, ‘‘Güney Lübnan’daki çatışmalarda yaralananların, yaşlı ve çocukların tahliyesi için taraflardan 72 saatlik ateşkes istediğini’’ söyledi. Egeland, bu ateşkesin, ayrıca yerlerinden olan yüz binlerce kişi için gerekli gıda, tıbbi gereç ve diğer malzemelerin dağıtımı için önemli olduğunu bildirdi. Egeland, bu savaşta temelde bir yanlışlık olduğunu belirterek ‘‘Silahlı erkeklerden daha fazla ölen çocuk var’’ dedi. Jan Egeland, saldırıların Lübnan’da üçte biri çocuk 600’den fazla sivilin ölümüne neden olduğunu bildirdi. Egeland, bina enkazlarındaki cesetlerin çıkarılmasıyla kayıp sayısının artacağına işaret etti. İsrail Egeland’ın talebini reddetti. Hükümet sözcüsü Avi Pazner, geçici bir ateşkese gerek olmadığını, sorunun farklı olduğunu belirtti. İsrail’in zaten güvenli geçiş bölgeleri oluşturduğunu kaydeden Pazner, Hizbullah gerillalarının insani kriz yaratmak için bu yolları kapattığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Gideon Meir, ‘‘Hizbullah’la ateşkesi kabul edemeyiz, bu terör örgütü bu sürede sivilleri savaş bölgesine toplayıp insan kalkanı olarak kullanacaktır’’ şeklinde konuştu. ‘Elimizde kronometre yok’ Fransa Dışişleri Bakanı Philippe DousteBlazy, İsrail’in, BM’nin önerisini reddetmesine çok üzüldüğünü belirtti. Devlet Bakanı İsrail Maymon, İsrail’in Lübnan’a operasyonunun ne zaman sona ereceğine ilişkin tarih vermeyi reddetti. Maymon, ‘‘Lübnan’daki operasyo Chavez’den İran’a destek Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, dün İran’ın başkenti Tahran’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’la bir araya geldi. İki günlük bir ziyaret için Tahran’a giden Chavez, ‘‘Her zaman, her durumda ve her koşulda İran’ın yanında olacağız. Birleşirsek eğer, emperyalizme direnmekle kalmaz, onu yeneriz de’’ dedi. Chavez, Tahran’dan önce gittiği Katar’da ‘‘İsrail’in Lübnan’da yaptıklarının, Hitler’in ölüm ve yıkımlara neden olan eylemlerine benzediğini’’ belirtti. (AP) Çin, 5 Uygur’u istiyor ? PEKİN (AA) Çin hükümeti, Guantanamo’dan serbest bırakıldıktan sonra Arnavutluk’a sığınan 5 Müslüman Çinlinin iade edilmesi için Arnavutluk’u uyardı. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, bu kişilerin ‘‘terör şüphelileri’’ olduklarını söyledi. Bu kişilerin, ayrılıkçı Doğu Türkistan İslami Hareketi’yle bağlantıları olduğunu belirten sözcü, örgütün El Kaide ile bağlantısı olduğunu ifade etti. Guantanamo’dan salıverilen 5 Uygur, Çin’de ‘‘zulüm görebilecekleri’’ gerekçesiyle 5 Mayıs’ta Arnavutluk’a gönderilmişlerdi. nun bitimi için bir tarih belirlenmedi. Elimizde kronometreyle iş yapmıyoruz’’ diye konuştu. ABD Başkanı George Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’in önceki akşam Washington’da, Güney Lübnan’a uluslararası bir istikrar gücünün kısa sürede gönderilmesi gerektiği konusunda anlaşmasının ardından Rice da dün Ortadoğu’ya döndü. Bush ve Blair, uluslararası güç konusunun yarından itibaren BM’de ele alınmaya başlanacağını ve Lübnan konusunda bir karar tasarısının da gelecek hafta BM Güvenlik Konseyi’ne sunulacağını bildirmişti. Malezya’daki ASEAN forumundan dün bölgeye dönen Rice, daha önce Lübnan, İsrail ve Filistin’de temaslar yapmış ve Roma’daki Ortadoğu krizi toplantısına katılmıştı. Uluslararası güç konusunda temaslarda bulunmak için Ortadoğu’ya dönen Rice uçakta, ‘‘İsrail ve Lübnan’da çok yoğun,zorlu görüşmeler yapacağım’’ dedi. Moskova ile Pekin’in ‘İran zaferi’ Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi, İran’a uranyum zenginleştirme etkinliklerini 31 Ağustos’a dek durdurması için süre veren bir karar tasarısı üzerinde uzlaşma sağladı. BM kaynakları, önceki gece geç saatlerde konseyde resmi olarak dağıtılmaya başlanan karar tasarısı üzerinde ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin uzlaşma sağladıklarını belirterek, tasarının gelecek hafta oylanmasının beklendiğini kaydettiler. Tasarının son biçiminin İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan ve ABD tarafından desteklenen ilk halinden daha yumuşak bir ifade içerdiği ve önceki metin ‘‘derhal yaptırım’’ tehdidinde bulunurken, son halinin İran’a sonraki raunt için bir şans daha verdiği değerlendirmesi yapılıyor. Diplomatik kaynaklar, bir ültimatom olarak kabul edilmeyecek bu tasarıyı, İran’a yaptırımlara karşı çıkan Rusya ve Çin’in bir zaferi olarak niteliyorlar. Metin, İran’ın uranyum zenginleştirmeyi durdurması durumunda kendisine verilecek teşvik anlaşmasını kabul etmesi için yeni bir çağrı olarak değerlendiriliyor. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitali Çurkin de metinde, İran’a yaptırımların bulunmadığını bildirdi. ABD’nin BM Temsilcisi John Bolton ise metnin, zenginleştirme faaliyetlerinin durdurulması yönünde daha önce yapılan çağrılara uygun biçimde İran’ı zorlayıcı bir karar tasarısı olduğunu söylemişti. SAVAŞ ÇEVREYİ VURDU Akdeniz’e 15 bin ton petrol aktı Dış Haberler Servisi İsrail’in Güney Lübnan’da bulunan bir elektrik santralındaki akaryakıt tanklarını bombalamasının, bugüne dek Akdeniz’de görülen en büyük çevre felaketini yarattığı bildirildi. Lübnan Çevre Bakanı Yakup Sarraf, İsrail savaş uçaklarının iki hafta önce Ciye elektrik santralında bulunan ve denize 25 metre mesafedeki akaryakıt tanklarını vurmasının ardından denize 1015 bin ton ham petrolün yayıldığını söyledi. Sarraf, ‘‘Şu ana kadar 10 bin ila 15 bin ton akaryakıt denize döküldü. Bu olay, hiç kuşkusuz Akdeniz’in bugüne dek gördüğü en büyük çevre felaketi’’ dedi. Bakan Sarraf, ‘‘Okyanuslarda daha önce büyük çevre felaketleri oldu, ancak ilk kez bir iç denizde böyle bir felaket yaşanıyor. Bu felaketin sadece Lübnan’da değil, tüm Doğu Akdeniz ülkelerinde korkunç sonuçlar doğurması riski var’’ şeklinde konuştu. Bakan Sarraf, bombardımanların bitmesinden sonra başlayabilecek Lübnan kıyılarının temizlenmesi işleminin maliyetinin 4550 milyon dolar arasında olacağını ve yaza kadar ancak bitirilebileceğini söyledi. Akaryakıtın Lübnan kıyılarının üçte birini etkilediğini belirten Sarraf, ‘‘akıntıların kuzeye doğru aktığını, hiçbir şey yapılmadığı takdirde sadece diğer üçte birlik bir bölgenin değil, Kıbrıs, Suriye, Türkiye ve Yunanistan, hatta İsrail kıyılarının da etkileneceğini’’ kaydetti. Bakan daha önce böyle felaketler yaşamış olan İngiltere, İtalya, İspanya ve ABD’den teknik yardım istediğini söyledi. Bu arada, Kuveyt’in Lübnan’a temizlik için malzeme gönderdiği, AB’nin de özel malzeme ve uzman göndereceği açıklandı. ABD’DE 1 ÖLÜ, 6 YARALI Paris Plajı üzerine çeşitlemeler ‘‘Gözlerini kapatıp yalnızca karşından, önünden gelen seslere kulak vereceksin. Bir yolcu motorunun suları yaran hışırtısı, ardından gelen zayıf dalga sesleri birkaç saniye sonra Seine nehrini çevreleyen setlerde kırılıp yok olsa da, tok martıların miskin çığlıkları gökteki kent uğultusunun içinde kısa sürede eriyip gitse de sen kendini onların kanadında okyanus veya Akdeniz sahillerinde süzülüyormuşsun gibi düşleyeceksin...’’ Parisli, Parissiz gençler kendi aralarında kurdukları bir ‘‘blog’’da, özel bir internet bilgisohbet sitesinde ‘‘Paris Plajı’’ üzerine yazışıyorlar. Önünü, arkanı saran denizin, üç yanını kaplayan o eşsiz deryanın koku ve lezzetini özlemenin ne olduğunu 55 senelik bir İstanbullu kadar tanımasalar bile, yeniyetmeler de artık ağız, burun, göz ve kulaklarının tadını biliyorlar. ‘‘Boğaz’’ı okşayan lodosun taşıdığı yosun parfümlü iyotu, dozu yok olmaya yüz tutagelse de genizlerinde nasıl hissedebilirler? ‘‘Ölüdeniz’’in turkuvazından çıkıp Ege’nin derinliklerinde Yunan adalarının lacivertiyle kesişen ufku hangi panoramik belleğe sığdırabilirle? Ama onların da sonsuz Atlantik’i, Brötanyası, La Baule’ü; Akdenizi, Korsikası, St. Tropez’i, Antibes’i, yüzlerce güzel adası, sahili, plajı var. Hayal etmeye yeter de artar bile... Ne var ki hayal etmek ne kelime, tatil, deniz, plaj gibi sözcükleri düşünemeyen bir kitlenin varlığını göz önüne alan Paris Belediyesi önceleri ‘‘snob’’ çevrelerce küçümsenen, sonraları örnekleşen bir girişimin öncülüğünü üstlendi. 2002’den beri plaja gitmeyen, gidemeyen Parislilerin, Paris’e yolu düşen meraklıların ayağına plaj getirdi. ‘‘Paris Plage / Paris Plajı’’ buluşması her geçen yıl daha büyük bir katılım ve ilgiyle izleniyor. 20 Temmuz’da başlayıp 20 Ağustos’ta sona erecek hizmetten 2005’te 3.8 milyon kişi yararlanmış. 4 milyon ziyaretçi beklenen 2006’nın en büyük yeniliği, nehrin sol yakasında da açılan ek plajla kapasitenin 50 bin kişiyi aynı anda ağırlayacak düzeye gelmesi. Seine nehrinin sağ yakasındaki Louvre rıhtımıyla 4. Henry rıhtımı arasındaki 3 km’lik plaja ek, nehrin sol yakasına, Tolbiac ve Bercy köprüleri arasına 1 km’lik bir şerit daha eklendi. Üstelik buraya, önümüzdeki yıllarda çoğaltılması düşünülen yüzer bir havuz da yerleştirildi. 375 kişilik ‘‘Josephine Baker’’ isimli havuz, 1993’te batan Deligny havuzundan sonra Paris sınırları içinde ilk hizmete giren yüzer havuz. Ancak sınırlı yer nedeniyle 5 Avro’ya girilen havuzda en fazla 2 belediyeden olmak üzere 2.2 milyon Avro bütçeli Paris Plajı’nın kumsalına bir aylığına 2500 ton kum yığıldı. 2000 m2’lik spor alanı, 500 m2’lik küçük çakıllı, 500 m2’lik çimen kaplı yüzey ve çocuklar için 400 m2’lik kum havuzu da mevcut. Mekânın tümüne yerleştirilmiş 300 şezlong, 240 şemsiye, 47 plaj kabini, 24 hamak, 68 palmiye ağacı, begonvil, orkide, hibiskus gibi çiçeklerle süslü geçici bahçeler ve 120 çöp kutusu talebi karşılamaktan çok uzak. Bisiklet, roller, petang, speedball, voleybol, tırmanma gibi bedava oyun ve sporların yanı sıra dans dersleri, ödünç kitaplar plaja inenleri gerçek bir tatil havasına sokmakta zorlanmıyor. 1200 personelin çalıştığı bir aylık, bu bir cins halk şenliğinin kapasitesini bir çırpıda arttırmak imkânsız gözüküyor... Her yıl özel bir kültürü tanıtmak gibi bir kaygı da eklenince, ortaya bir çeşni daha çıktı. Çin ve Brezilya’dan sonra 2006 plajının havasını Fransız Polinezyası renkleri veriyor. Paris Plajı’nın başarısı 30 belediyeye örnek olmakla kalmadı. Fikir Berlin, Brüksel, Prag, Roma ve Tokyo gibi çeşitli kentlere de yayıldı. Denizi olmayan, akarsuları eğlence amaçlı kullanılamayan büyük kentlerdeki ‘‘Plaj’’ deneyimleri çoğu insanı sevindirdi. Bu şenlikten pek hoşnut olmayan bir kesim varsa o da sürücüler. Kenti doğudan batıya aralıksız kesen ‘‘Pompidou Hızlı Yolu’’, plaj süresince kapalı. Zaten sorunlu Paris trafiği çekilmez bir hal alıyor. Jacques Chirac 1977’de Paris Belediye Başkanı seçildiğinde Seine nehrini yüzülür hale getireceği sözünü vermişti. 18 yıllık reisliği yüzmeye elvermedi. Ama halefleri plaj kurdular. Sıra nehirde. Ama biz deniz istiyoruz, hem de Şair Baba’nın ‘‘Deniz’’ini: ‘‘Denizin üstünde ala bulut / yüzünde gümüş gemi / içinde sarı balık / dibinde mavi yosun / kıyıda bir çıplak adam / durmuş düşünür. / Bulut mu olsam, / gemi mi yoksa, / balık mı olsam, / yosun mu yoksa? / Ne o, ne o, ne o. / Deniz olunmalı, oğlum, / bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla’’ ugur.hukum@gmail.com Barcelona’da hava trafiği felç ? MADRİD (AA) İspanya’nın Barcelona kentindeki Prat Havaalanı’nda, Iberia yer hizmetleri işçilerinin beklenmedik protestoları nedeniyle önceki gün 544, dün de 42 uçuş iptal edildi. İspanyol Havaalanları ve Havayolları İşletmeciliği’nin (AENA) Prat’taki yer hizmetleri servisinde Iberia’nın çalışanlarını geri çekmesi ve 700 ile 900 arasında işçinin işine son verilmesine karar vermesi üzerine, önceki sabah havaalanında uçuş trafiğinin durmasına neden olan gösteriler yapan Iberia çalışanları, sendikayla anlaşma sağlayamadı. Yahudi kuruluşuna kanlı saldırı Evleri yıkılan Beyrutlular yıkıntıların arasında kullanılabilecek durumdaki eşyalarını arıyor. (Fotoğraf: AFP) ABD’li yetkili Zelikow, uluslararası güç için temaslarda bulundu Washington zemin yokluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Dışişleri Bakanlığı’nın danışmanlarından Phil Zelikow, Lübnan’a yerleştirilmesi planlanan istikrar gücüyle ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’nda temaslarda bulundu. Zelikow, önceki akşam Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan ile bir araya geldi. ABD’li diplomatik kaynaklar, Tuygan ve Zelikow’un, Lübnan’a uluslararası istikrar gücü yerleştirilmesi konusunda görüş alışverişinde bulunduğunu belirttiler. Phil Zelikow’un görüşmenin ardından Ankara’dan ayrıldığını da belirten kaynaklar, ABD’nin, bölgedeki gelişmelere ilişkin olarak müttefikleriyle görüşmeler yaptığına işaret ettiler. Zelikow, daha önce Brüksel’de NATO ve AB yetkilileriyle görüşmüştü. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Tom Casey de önceki gün, Ortadoğu’daki son çatışmaların önüne geçilmesi ve barış süreci için Lübnan’a uluslararası bir istikrar gücü yerleştirilmesi amacıyla Zelikow’un bölgede temaslarda bulunduğunu anlatmıştı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, güce asker verecek ülkelerle hafta başında New York’ta yapacağı toplantıya Türkiye’yi de davet etti. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Annan’ın önceki gün aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelere mektup göndererek yarın BM merkezinde yapılacak toplantıya davet ettiğini kaydetti. Bakanlık yetkilileri, ‘‘Toplantıya katılmamız hemen asker göndereceğiz demek değil. BM kararını görmeden katılım konusunda adım atılmayacak. Son sözü BM kararının ardından TSK’nin yurtdışına gönderilmesinde tek yetkili olan TBMM söyleyecek’’ dedi. PARİS UĞUR HÜKÜM saat kalınıyor. Paris Plajı’nın diğer kısımlarında böyle bir kısıtlama yok. Tüm olanaklardan yararlanılmasa da nehrin sol yakası 24 saat, sağ yaka ise sahil sakinlerinin sükunet ve huzuru gerekçeleriyle 8.30’dan gece yarısına kadar açık... 900 bini Annan toplantıya davet etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan CNN televizyonunda önce ateşkesin sağlanması durumunda Türkiye’nin güce katkı sağlayabileceğini bildirmişti. Dış Haberler Servisi ABD’nin Seattle kentinde bir Yahudi kuruluşunu hedef alan silahlı saldırıda 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Yaralıların çoğunun ağır durumda olduğu belirtildi. Pakistan asıllı saldırganın ‘‘Ben Müslümanım, ABD’ye kızgınım’’ diye bağırdığı kaydedildi. Seattle polis yetkilileri, geçen hafta İsrail’e destek amacıyla bir gösteri düzenleyen ‘‘Daha Büyük Seattle Yahudi Federasyonu’’na girerek ateş açan kişinin tutuklandığını kaydetti. Ölen ve yaralananların tamamının 1943 yaşları arasındaki kadınlar olduğunu açıklayan polis yetkilileri, 20 yaşındaki yaralı bir kadının hamile olduğunu belirttiler. Yetkililer, saldırganın kendi başına hareket ettiğinin düşünüldüğünü ifade etti. Kuruluşun başkan yardımcısı Amy Wasser Simpson, güvenliği aşan ve ‘‘Ben bir Müslüman Amerikalıyım, İsrail’e kızgınım’’ diye bağıran adamın ateş açmaya başladığını söyledi. Binanın resepsiyonistine önce ateş eden ve sonra polisi aramasını söyleyen saldırganın, Polis İmdat telefonuna, bunun bir rehin alma eylemi olduğunu ve İsrail’deki silahların geri alınmasını istediğini söylediği kaydedildi. CUMHURİYET 1011 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear