26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Develi köyü çöplük olmasın! Genç Cumhuriyet okuru Onur Arpat, Manisa Saruhanlı’ya bağlı Develi köyünün çöplüğe dönüştürülmek üzere olduğunu duyuruyor: ‘‘Ziyaret için gittiğimiz Develi köyüne girer girmez şaşkınlık yaşadık. Köyde bütün kapıların üstünde ‘Çöpe hayır’ yazılıydı. AKP’li Manisa Belediyesi’nin ve çevre belediyelerin yeni bir çöplüğe ihtiyacı vardı. Bu çöplük için yer aranmış ve sonunda köyün yakınlarında bir arazi tahsis edilmişti. Üstelik bizim köy 2002 genel seçimlerinde kullanılan 500 oydan 450’sini AKP’ye vermişti. Geriye kalan oyların çoğunluğu DYP’ye gitmiş, CHP oyları ise tek tük kalmıştı. Konuştuğumuz insanlar büyük bir tepki içindeydiler. AKP’ye verdikleri oylardan dolayı pişmanlıklarını gizlemiyorlar, ancak bir dahaki seçimde bunun böyle olmayacağını söylüyorlardı. Kendisini Bergamalı köylülerle yürüttüğü mücadeleden tanıdığımız Oktay Konyar’ın da katılımıyla cumartesi ve pazar günleri toplantılar yapıyorlar. Bu toplantılara ve yapılan eylemlere özellikle de kadınlar önderlik ediyor. İnsanlar haklarını aramanın yollarını arıyorlar ve bir kamuoyu yaratma çabası içindeler.’’ Develi köyüne desteğe ne dersiniz. Vatandaş gözlemi Türkiye, ajanslarla girdaba çekiliyor Türkiye’yi bölgelere ayırıp ‘‘ajans’’ adı altında planlamasını ve kalkınmasını kökü dışarıda merkezlerin denetim ve gözetimine bırakma çabalarında bir adım daha atıldı. Ay başında yürürlüğe giren ‘‘Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanun’’ ile ‘‘yerli sermayeli yatırımlarla doğrudan yabancı yatırımları özendirme’’ görevi verilmiş bir kurum oluşturuldu: Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı. Son yıllarda oluşturulan kurullara benzer bir biçimde ‘‘idari ve mali özerkliğe’’ sahip ajansın kurul üyeleri Başbakan tarafından bakanlar ve özel sektör temsilcileri arasından seçilecek... Alışıldık uygulama gereği kurul bir ‘‘şirket’’ gibi çalışacak ve ana hizmetlerini ‘‘Türk ya da yabancı gerçek ve tüzelkişilere yaptırma’’ yetkisine sahip bulunacak... Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, ‘‘Yatırım Destek Ajansı, bir IMFDB yapımıdır’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Bu yapımda varlıkları belirginleşen ülkeler arasında ABD, Enerji alanının kamuda kalması gerektiği görüşünü savunanların yerden göğe kadar haklı olduklarının kanıtlandığı bir süreçten geçtik. Tesİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu da, 1 Temmuz Cumartesi gecesi 13 ilde birden saatler süren elektrik kesintisinin sorumlularını anımsatmadan geçemiyor: ‘‘Doğalgaz çevrim santralları, daha ucuza satış yapacağı gece saatlerinde elektrik üretmeyi kabul etmeyerek Türk halkını karanlıkta bırakmakta bir sakınca görmeJaponya ve Almanya’nın yer aldığı görülür. Ama her iki yapımda da, ülkeler ile tekeller bir arada, hatta birbirinde kaybolacak kadar iç içe bir görüntü sergilemektedirler. Ajanslar olgusu, ‘küreselleşmenin aktörleri şirketler mi, devletler mi’ tartışmasının gereksizliğini bir kez daha göstermiş olma özelliği taşımaktadır. Rol üstlenen aktörün kimi zaman şirket, kimi zaman AB ya da Japonya ya da ABD gibi devlet olmasının bir önemi yoktur. Gelişmiş ülkelerin yönetimleri ile merkezleri buralarda olan dünya tekelleri birlikte hareketlerini sürdürmektedirler.’’ AB yapımı bölgesel kalkınma ajansları, IMFDünya Bankası yapımı yatırım destek ajansı ile destekleniyor ve Türkiye yutulmak üzere, Birgül Ayman Güler’in uyardığı girdaba çekiliyor: ‘‘Bölgeler düzeyinde kurulan ‘kalkınma ajansları’ aynı hedefe 26 ayrı noktadan yürümek üzere kurulmuşlardır. Kalkınma ajansları, birkaç sözde yatırımcının, rakiplerine karşı fark atmaları uğruna, ülkenin illerini birbirine düşürmekten; ülke kaynaklarıyla işgücünü birkaç tekelin kâr hırsına araç ederek heba etmekten başka bir sonuç yaratmayacaktır. Türkiye’nin değil, AB’nin ve ABD’nin, kısaca gelişmiş ülkelerin çıkarını gözeten bu modelin kurulmaya başlamadan terk edilmesi gerekir.’’ Vatandaş Ali Behram Şahbudak, geçen günlerde Anıtkabir’i ziyaret etti. Gördükleri karşısındaki duygularını kaleme alıp başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ilgili birimlere gönderdi: ‘‘Atatürk’ün resimleri, Anıtkabir’in içinde sözde hediyelik eşya diye çakmaklara, sigara tablalarına ve benzeri eşyalara basılmış, ticaret yapılıyor. Oysa 50 metre mesafedeki salonda Atatürk’ün devrimleri, zaferleri, düşman işgalinden kurtuluşu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu görüntüler eşliğinde anlatılırken, bu denli yüceltilen yüce Atatürk’ün resimlerinin manevi değeri olmayan, bozulunca çöpe atılan değersiz eşyalara basılması ciddi, ama bir o kadar çelişkili değil midir?’’ SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Bu Savaş Farklı Propagandaya pabuç bırakmayanlar; ‘‘kâbus senaryosunu’’ öngörmüştü: ABD’nin Irak bataklığına takılıp kalması, kontrolden çıkan bir iç savaş ortamında Irak’ın yeni bir terör üssüne dönüşmesi; tırmanan terörün Filistinİsrail çatışmasına eklemlenmesi, petrol fiyatlarının katlanması... Müneccim olmak gerekmiyordu. ABD’nin ‘‘yeşil kuşak’’ gibi kendi eliyle yarattığı canavarlarla baş edecek vizyon ve araçlara sahip olmadığını çoktandır saptamıştık. W. Bush gibi burnunun ucunu görmekten âciz bir başkanla bu ABD kalktı, ‘‘Saddam’ı devirmek’’ amacıyla bir savaş açtı. İlk cepheyi açan Baba Bush bile, ikna olmamıştı. ‘‘New York Times’’ sütunlarına yansıyan itirazlarında ‘‘Senior Bush’’ oğlunu uyarmış: ‘‘Vaktiyle Saddam’ı devirmeye kalkışmamamızın nedeni’’ demişti, ‘‘Irak ve komşuları için, istikrarsızlık yaratmamaktı’’! Yalnız ‘‘Baba’’ değil, birinci savaşın komutanı emekli General Swartzkopf da aynı tereddütleri dile getirmişti... Eski Başkan Clinton da... Şok ve dehşet Muhalifleri ve savaş karşıtlarını falan.. bir yana bırakın, ‘‘Baba’’sının uyarılarını ve tecrübesini kale almayan ‘‘küçük Bush’’; ‘‘karanlıklar prensi’’ PerleWolfowitzRumsfeldCheney kadrosuyla el ele vererek bu; ‘‘şok ve dehşet kampanyası’’nı (İkinci Körfez Savaşı’na bu adı vermişlerdi) açtı: Saddam’ın son kullanma tarihi bitmişti! Niye? ‘‘11 Eylül’’ dediler. Olmadı. ‘‘Kitle İmha Silahları’’ dediler. Tutmadı. Sonunda şapkadan ‘‘Büyük Ortadoğu Projesi’’ çıktı. Projeye göre Saddam devrilecek; Irak’a demokrasi, Ortadoğu’ya istikrar gelecekti. Irak’tan Afganistan’a uzanan bir alanda, ABDİsrail dostu ‘‘demokratik hükümetler’’(!) göreve gelecek; ‘‘Yeni Amerikan Yüzyılı’’ böyle başlayacaktı... Dolduruşa gelmeyen gözlemciler, bu saçmalıkların bölge ve dünyayı, sonuçları öngörülemeyen bir felakete sürükleyeceğini söylediler. Ama seslerini duyuramadılar. ‘‘Terör yandaşlığı’’, ‘‘Saddamcılık’’, ‘‘AntiAmerikanizmle’’ suçlandılar. ‘‘Propaganda’’ kazanmış, akıl tutsak alınmıştı. ‘‘Newsweek’’in son sayısında, Bush yönetiminin son krizde kontrpiyede kaldığını ve gafil avlandığını belirten (‘‘The White House: Legacy On the Line’’ s. 24) yazıyı okurken bunları düşündüm. ‘‘Gelişmelerin, Bush kadrosu için sürpriz(!)’’ olduğunu belirten yazı, ‘‘Başkanın yanlış yönlendirildiğini(!)’’ söylüyor ve de ‘‘Bush’un Ortadoğu politikalarının beklenmedik(!) gelişmelerle duvara çarpabileceğini’’ anlatıyor. Günaydın! Bor da gidiyor Eti Maden İşletmesi, Bandırma’daki sülfürik asit tesisinin kiraya verilerek işletilmesi için girişimlere başladı. Bu demektir ki, borlar da özelleştirilme yolunda. Çünkü, borik asit elde edebilmek için sülfürik asit gerek. Onu da Bandırma’daki tesis üretiyor... Enerji kamusaldır miş, almak istedikleri elektrik zammı için yaşanan sıkıntıyı kullanmış, şirket yöneticileri tarafından yapılan açıklamalarda da bu tavır açık açık ifade edilmiştir. Özel sektör kâr etmiyorsa, enerji üretmekten ve dağıtmaktan kaçınmaktadır. Özel sektör için, kâr yoksa, elektrik de yoktur.’’ Bu koşullarda enerji alanının tümüyle özelleştirildiğini bir düşünün! Mustafa Kumlu’nun soruları da o tehlikeye dikkat çekiyor: ‘‘Dün Türkiye’nin bir bölümünde yaşananların, yarın herhangi bir nedenle tüm Türkiye’de yaşanmayacağının herhangi bir garantisi var mı? Yarın maddi ya da manevi herhangi bir nedenle organize olmuş bir özel sektörün Türkiye’yi üç gün elektriksiz bırakması halinde neler olur?’’ Aklın yolu bir. Kumlu da, o yolda yürünmesi gerektiğine inananlardan: ‘‘Kış aylarında yaşanan doğalgaz sıkıntısı nasıl ki dışa bağımlılığın Türkiye’yi getirdiği nokta konusunda herkesin farkındalığını arttırmışsa, 1 Temmuz günü yaşananlar da enerji politikasını yönetenlere bir ders olmalı ve artık elektrik sektörünün yapısı gereği yüksek bir kamusal denetim ve sorumluluk gerektirdiği anlaşılmalıdır.’’ ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Statükonun çöküşü ‘‘Time’’ dergisi ise son sayısında, kıpkırmızı kapak üzerinde şu başlığı kullanmış: ‘‘Bu çatışma neden farklı?’’ Gerçekte kilit soru bu. Eski Ortadoğu savaşlarından çok farklı, çok boyutlu, çok bilinmeyenli ve ürkütücü bir tabloyla karşı karşıyayız. Saddam’ın alaşağı edilmesiyle Ortadoğu’daki tüm statüko çöktü. Ekranlarda izlediğimiz ‘‘savaş’’, klasik bir İsrailFilistin çatışması değil. Derin bir fay hattında yıllardır biriken gerilimlerin tetiklediği bir ‘‘öncü depremle’’ karşı karşıyayız. Bu ‘‘öncü deprem’’ arkadan, ‘‘tsunami’’ getirebilir. İsrailFilistin çatışmasına, tehlikeli yeni bir öğe ‘‘asimetrik savaşın’’ eklemlendiğini ve ‘‘ajandanın’’ değiştiğini görüyoruz her şeyden önce. İsrail, geçmişteki gibi Filistin kurtuluş mücadelesini destekleyen bölge devletlerine karşı savaşmıyor. Hizbullah ve Hamas’ın radikal İslamcı ‘‘örgüt hücrelerine’’ karşı savaşıyor. İran ve Suriye maşası Hizbullah ve Hamas’ın ajandaları, Filistin mücadelesinin boyutlarını aşıyor. Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır bu yüzden Hizbullah’ı ‘‘maceraperestlikle’’ suçluyor ve de eleştiriyorlar. Hizbullah’la bir olup İsrail’e karşı cephe almıyorlar. Neden? Çünkü Saddam’ın sahneden çıkması İran’a yaradı. Şii İran’ın güçlenmesi, Sünni rejimleri korkutuyor. İsrailFilistin kavgasına ‘‘nüfuz alanını genişleten bir Şii İran’’ sorunu eklendi. Az buz, bir ‘‘deprem’’ değil bu. Roma’da çarşamba günü bir araya gelecek uluslararası konferans işte ‘‘İnsani yardım’’, ‘‘çokuluslu güç’’ konularının yanında Ortadoğu’daki bu ‘‘yeni dengeleri’’ ele alacak. Söz konusu olan bir barış konferansı değil. Çatışan taraflar masada olmayacak. Roma’nın ajandasında tek bir siyasi hedef var: İranlı mollalar karşısında koruyucu yeni bir ‘‘Arap şemsiyesi yaratmak’’ ve de Arap rejimlerin katkısıyla ‘‘Suriyeİran eksenini kırmak!’’ Satrancın yeni parametreleri bunlar. Biz bu satranca, yıllardır olduğu gibi yalnız ‘‘Kuzey Irak’’ penceresinden bakıyoruz. Emekli Aylığı ve İkramiye: (YÖK) Profesör 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası’nda:, ‘‘Profesör: En yüksek düzeydeki akademik unvana sahip kişidir’’ denilerek tanımlanmıştır. 1950 yılından bu yana, bilim, sanat, kültür ve düşünce karanlık çevrelerin kuşatması altındadır.. Bazı çevreler üniversiteleri, ‘‘medreseye’’ dönüştürme çabası içindedir.. Bilim adamları, ekonomik bir baskı altındadır. Bunun da kanıtı, çalışırken aldıkları görev aylıkları ile, emekli olduktan sonra aldıkları emekli aylığı ile emekli ikramiyesidir. Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ile öğretim yardımcılarının, mali ve sosyal hakları 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası ile TC Emekli Sandığı Yasası ile sağlanmaktadır. 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasasına ekli Ek Gösterge Cetvelinde Profesörlerden, profesörlük kadrosunda dört yılını doldurmuş olanların ek göstergesi 6.400 (altı bin dört yüz) olarak belirlenmiştir. Diğer profesörlere verilen ek gösterge ise 5.300 (beş bin üç yüz) sayısıdır. Makam Tazminatı Cetvelinde ise Profesörler ikiye ayrılmıştır. 1) Profesörlük üç yılını tamamlamış olan profesörlere verilen makam tazminatı göstergesi 6.000’dır (altı bin). 2) Profesörlük kadrosunda üç yılını tamamlamamış olan profesörlere verilen makam tazminatı göstergesi ise 4.500’dür (dört bin beş yüz). Bu verilere göre 1 Temmuz 2006 ile 31 Aralık 2006 döneminde profesörlere 40 yıl hizmet karşılığı verilen emekli aylığı ile emekli ikramiyesi: (***) Ortak Aylık Birimleri Gösterge 1) Genel Aylık 1/4 1.500 2) Kıdem Aylığı 500 3) Taban Aylık 1.000 Ortak Aylık ve İkramiye Toplamı Aylık 59, 04 19, 68 492, 40 571,11 İkramiye 1967,85 655,95 16.413,30 19.037,10 Aylık 571,11 251, 88 673,00 262,38 0, 00 393,57 2.151,95 86,08 2.238,03 İkramiye 19.037, 10 8.396,16 22.433,49 0,00 0,00 0,00 49.866,75 0,00 49.866,75 HARBİ SEMİH POROY Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Aylık Birimleri Gösterge 3.GRUP (1) (2) (3) Ortak Aylıklar (***) 4) Ek Göst Aylığı 6.400 Profesör 5) % 180 Özel Tazminat 9.500 (Profesörlük kadrosunda dört 6) Makam Tazminatı 6. 000 yılını tamamlamış olanlar) 7) Temsil Tazminatı 0 8) Görev Tazminatı 9. 000 Toplam Aylık ve İkramiye 9) % 4 Ek Ödeme (Vergi İadesi yerine) Aylık ve İkramiye Genel Toplamı HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Aylık Birimleri Gösterge 4. GRUP (1) (2) (3) Ortak Aylıklar (***) 4) Ek Göst Aylığı 5.300 5) % 150 Özel Tazminat 9. 500 Profesör 6) Makam Tazminatı 6.000 (Profesörlükte üç yılını 7) Temsil Tazminatı 0,00 tamamlamış olanlar) 8) Görev Tazminatı 7.000 Toplam Aylık ve İkramiye 9) % 4 Ek Ödeme (Vergi İadesi yerine) Aylık ve İkramiye Genel Toplamı Aylık İkramiye 571,11 19.037, 10 208, 59 6.953,07 560,84 18.695 262,38 0,00 0,00 0, 00 306,11 0, 00 1.909,03 44.684,75 76,36 0,00 1.985,39 44.684,75 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Temmuz www.mumtazarikan.com Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Aylık Birimleri Gösterge Aylık İkramiye 5 GRUP (1) (2) (3) Ortak Aylıklar (***) 571,11 19.037, 10 4) Ek Göst Aylığı 5.300 208, 59 6.953,07 5) % 150 Özel Tazminat 9. 500 560,84 18.694,58 Profesör 6) Makam Tazminatı (?) 4.500 196,79 0,00 (Profesörlükte üç yılını 7) Temsil Tazminatı 0 0,00 0,00 tamamlamamış olanlar) 8) Görev Tazminatı (?) 7. 000 306,11 0,00 Toplam Aylık ve İkramiye (?) 1.843,44 44.684, 75 9) % 4 Ek Ödeme (*) 73,74 0, 00 Aylık ve İkramiye Genel Toplamı (?) 1.917,17 44.684, 75 (*) 5454 sayılı yasa ile kaldırılan vergi iadesi yerine konulan %4 Ek Ödeme) Not: TC Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nün İnternet Sitesi’nin 19 Temmuz 2006 günkü İştirakçi İşlemlerine ilişkin kısmının ‘‘Emekli Aylığı ve İkramiye Hesaplama’’ bölümünde ‘‘Makam Tazminatı’’ dökümünde 11.500 gösterge bulunmadığı için benim hesaplamam 11.500 gösterge sayısına göre yapılmıştır. (4.500 Makam Tazminatı+7.000 Temsil Tazminatı= 11.500 Toplam Makam Tazminatı Göstergesi) Dilerim, yanlışlık benden kaynaklanmıştır. Bu yanlış benden kaynaklandıysa peşinen özür dilerim. DOSYA No: 2006/33 Satış İzalei Şüyuu yolu ile satışına karar verilen Taşınmazın ilanı Denizli merkez Üzerlik köyü 147 parsel, 19400 M2, tarla Tesviye sorunu nedeniyle sulanamaz durumdadır taşınmaz bu haliyle 18,744,28 Ytl. Bedelle Denizli Merkez Üzerlik köyü 330 parsel 1300 M2 tarla bu haliyle 1,256,06 Ytl.bedelle Denizli Adliye binasındaki İzalei Şüyuu Satış odasında açık ihale ile satışı yapılacaktır. Satış Peşin para iledir. Alıcı isterse bir kez ve 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir, KDV., tellaliye ve damga vergisi alıcıyla aittir. 11.NCİ SATIŞIN: 29/09/2006 günü 147 parsel Saat: 09,3009,40 arasında, 330 nolu parsel Saat:09/4509,55 arasında yapılacaktır. Bu gün verilen fiyatlar Muammen bedelin % 60’ını ve satış masraflarını karşılamadığı veya alıcı çıkmadığında: 2 NCİ SATIŞIN: 09/10/2006 günü aynı yer ve saatlerde olmak üzere Muhammen bedelin % 40’ını ve satış masraflarını geçmek kaydıyla İHALE EDİLECEKTİR. Satışa katılmak isteyenlerin Muhammen bedelin %20 si kadar nakit yada milli bir bankadan teminat mektubunu ibraz ettikleri takdirde satışa katılabilirler. Satışa katılanlar şartname münderecatını aynen kabul etmiş sayılacaklardır. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin Satış müdürlüğümüzün 2006/33 satış dosyasına müracaat etmeleri ,satışa girmek isteyenlerin satış gün ve saatinde satış mahallinde hazır bulunmaları, tüm aramalara rağmen tebliğ imkanı bulunmayan davalılar Fadim Sürücü, İsmail Sürücü, Fehmi Sürücü, Pembe Sürücü, Hatice Sürücü, Gülizar sürücü, Cemile Sürücü ve Ülfet sürücü’ye tebliğ yerine kain olmak üzere ilan olunur. 12.07.2006 (Basın: 36132) DENİZLİ (2) SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜNDEN GAYRİMENKULUN SATIŞ İLANIDIR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Öldürüldük1 ten sonra içi doldurulan ve 2 süs amacıyla 3 kullanılan hayvan. 2/ Ni 4 jerya’nın baş 5 kenti... İnsan 6 sesiyle ezgili 7 sesler çıkarma, müzik ya 8 pıtlarını ses 9 lendirme sa1 2 3 4 5 6 7 8 9 natı. 3/ Doğu Ti1 T Ü L Ü İ M İ K mor’un başkenti... Erkekleri kendine bağ 2 E M İ R M E R A E Ş E L E K lamasını bilen çok 3 F İ A C EM İ alımlı kadın. 4/ ‘‘ 4 E T A K A L EM herşeydir / Sil beni’’ 5 E L A (İlhan Berk)... Cev 6 A L A T A her... İşaret. 5/ Evleri 7 B A R A K A O T kuşatan camlı taraça. 8 A M E R H E C E 6/ Notada durak işa 9 K A T İ U L A Ş reti... ‘‘ kaşlarını çatar / Gamzesi sineme batar’’ (Karacaoğlan). 7/ Gösteriş... Bir nota. 8/ Mavimtırak esmer renkte bir element... Mısır İmparatorluğu’nun en parlak dönemindeki başkenti. 9/ Argoda ‘‘aşk ilişkisi, sevişme’’ anlamında kullanılan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. 2/ Anıt... Takımlar grubu, küme. 3/ Eşi ölmüş ya da eşinden boşanmış kimse... Osmanlı devletinin Müslüman olmayan uyruklarına verilen ad. 4/ Kitleleri kışkırtma. 5/ Bir nota... Bir şeyin esas tutulan yüzü... İtici neden, güdü. 6/ Her türlü nitelik bakımından eşit olan. 7/ ‘‘ gelicek cümle eksikler biter’’ (Yunus Emre)... Bir renk... Boru sesi. 8/ Hatay ilinde bir ırmak.... Düşünce. 9/ Rüzgâr korkusu. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear