28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y PB Y PB PB B B B Y 27 30 28 30 31 34 34 33 24 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B B A 23 25 24 25 29 28 30 27 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A B PB 33 32 38 40 33 36 32 29 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzeyi ile Karadeniz kıyıları sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı; kuzey kesimlerde değişmeyecek, diğer yerlerde biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y PB PB Y B PB PB PB Y 25 30 27 27 25 27 30 27 27 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih A B A PB Y Y PB PB A 30 31 40 31 28 25 29 31 30 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y PB PB PB A PB A PB A 26 37 18 35 32 32 33 35 34 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada lişmelerin hiçbiri, ama hiçbiri doğru değildir. Şu veya bu yerde; örneğin on binlerce üyesi olan FİSKOBİRLİK‘teki yakınıların; örneğin ver kurtul ya da ver çöz formülü ile yürütülen Kıbrıs politikasındaki geri adımların Başbakan beyefendinin siyaset dehasından kaynaklanan uygulamalarla uzaktan yakından ilgisi yoktur... Yoktur, öyle mi? Pekâlâ, o zaman pazar günü FİSKOBİRLİK’teki toplantıda üretici, Başbakan beyefendinin, namı diğer RTE’nin yüzüne ‘‘Fındığa sahip çık’’ diye neden haykırdı, yer yer yuh sesleri niçin duyuldu? Hah işte bu noktada RTE’nin eşsiz kimliği ortaya çıkıyor: Üreticiden yükselen yüksek sesli eleştirilere, uyarılara ‘‘Bana değil, FİSKOBİRLİK’in kapısını çalın’’ diye yanıtlayıp eleştirileri yanıtlamış, işin içinden çıkmış mı oluyor? FİSKOBİRLİK üyeleri, nihayet bizim üretici vatandaşlarımız. Karşılarında konuşan insanı başbakanları bildikleri için yakınılarını dile getiriyorlar. Aldıkları karşılık siyasette yeni bir şenlik: ‘‘Ben FİSKOBİRLİK’in temsilcisi değilim. Ben milletvekiliyim ve ikide bir düş görmediğine kendini inandırmak istercesine ben Türkiye’nin başbakanıyım!’’ İşine geldi mi milletin temsilcisi, işine geldi mi ulusun başbakanı. İşine gelmedi mi hiçbiri! Çıkmış ortaya; bir cumhurbaşkanında bulunmasını zorunlu gördüğü ilkelerin başında ‘‘toplumu, bireyleri kucaklamaktan’’ söz açıyor. Ulusu kucaklamayla ilgili uygulama yönteminden çarpıcı örnek ise; sıkma başlı, tümden örtülü kadınlar bu yana, başı açık olanlar şu tarafa! ??? Üçbeş gün önce yine bir yerlerde bir vesile Kıbrıs politikasını eleştirenlere, Kıbrıs’ı verdik diyenlere çatarken ‘‘Ne verdik allahaşkına? Hiçbir şey!’’ diyordu. Vermedik; işte Kıbrıs adası Akdeniz’in ortasında duruyor demediği kaldı. Öyle böyle savunma da değil, saldırı. Neredeyse Rumların KKTC’ye vere vere ellerinde manevi açıdan onur, maddi açıdan toprak kalmadığını söyleyecek! Ver kurtul veya ver çöz formülüyle siyaset yaparak, çözümsüzlük çözüm değildir sloganından çözümsüzlük çözümsüzlüktür’e gelen RTE’ye verilen ödünlerin birkaçını CHP Genel Başkan Yardımcısı, diplomat Onur Öymen bir çırpıda sıralıyor. Annan Planı’nı Rumlar reddederken ‘‘Yes be annem’’ diyen MA Talat kafasıyla birlikte bu hükümetin, başta Başbakan beyefendi ile dış politikada Gül’ümüzün verdikleri ödünleri anımsatıveriyor: Öymen, nefes alıp verecek sürede; ‘‘Bu planı kabul ederek 80 bin Rum’un Kuzey Kıbrıs’a girmesini kabul etmediniz mi? Rumlara toprak vermeyi onaylamadınız mı? Türk askerinin Ada’dan çıkmasına, asker sayısının ancak 650 ile sınırlı kalmasına evet demediniz mi? Türkiyeli göçmenlerin ada’dan çıkarılmasını sineye çekmediniz mi? Bayan Loizidu’ya 1 milyon dolar ödeyerek Rumlara tazminat kapısını açmadınız mı? Maraş’la ilgili davaya iki yabancı sokarak bağımsızlığınızdan ödün vermediniz mi?’’ sorularıyla, üstelik altını çizerek ‘‘karşılığında hiçbir şey almadan bu ödünleri verdiniz’’ diyor. Gözü Çankaya’da, kendinden menkul başarı savlarıyla burnu Kaf Dağı’ndaki Başbakan beyefendiye! Aklından Güney Kıbrıs’la birleşmekten, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmekten başka bir şey geçmeyen MA Talat, Papadopulos’la elde kalan neyse verip anlaşarak sorunu çözmeye hazır. Arkasında da kapı gibi Başbakan beyefendi RTE duruyor. Görünen köy kılavuz istemez. Kılavuzlar ise RTEGül ikilisi ve MA Talat. Bu; çözümsüzlüğe devam, ver çöz formülü ile yeni ödünlere hazırlanalım demektir. Toprak Reformu Yasası, bölgede yabancıya satışı tamamen engelliyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY GAP’ta toprak satışı zor ? Baştarafı 1. Sayfada pu Müdürlüğü kayıtlarında İsraillilerin GAP’ta arazi kapattığına ilişkin bir kayıt bulunmuyor. Ancak Urfa’daki kimi yatırımlarda Musevilerin izlerine rastlanıyor: REFAHYOL döneminde ihalesi yapılan BozovaYaylak Sulama Projesi’nin yapımında Yahudi işadamlarının da imzası bulunuyor. Ekinciler ve İçtaş firmaları ile Tahal Consulting Ltd. (TEİ) adlı İsrail firmasının 165 milyon dolara inşa ettiği proje 2006’nın Nisan ayından bu yana Bozova ilçesinin tarım alanlarına su dağıtıyor. Musevi kökenlilerin izine Urfa’da bir de organize sanayi bölgesinde rastlanıyor. Eski Galatasaray Kulübü başkanı Faruk Süren burada Profilo Holding ve yöre insanının ‘‘Miko’’ diye tanıdığı Şalom Cegvaşvili adlı bir Yahudi işadamıyla birlikte Gateks adlı tekstil fabrikasını kuruyor. Ancak iplik üreten fabrika 2005’te kapatılıyor. KOÇATA Besi Tesisleri’nin Harran Ovası’nda 1999’da inşa edilmeye başlanmasında da Yahudi varlığı spekülasyona yol açıyor. Tesislerde yüzlerce Yahudinin çalıştırıldığından yakınan Urfalılar, bölgeye gelen her devlet yetkilisine şikâyette bulunuyor. Ancak tesisin yapımında sadece iki İsrailli mühendisin çalıştığı ve daha sonra kentten ayrıldıkları anlaşılıyor. Urfa’da Yahudi fobisinin gelişmesinde Refah Partisi’nden uzun süre belediye başkanlığı ve milletvekilliği yapan İ. Halil Çelik’in ciddi payı bulunuyor. Bundan on yıl önce GAP’ı görmek için Urfa’ya gelen İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizmann tepkiler yüzünden kente sokulmadan Atatürk Barajı’na götürülüyor. Museviler Urfa’yı kutsal sayıyor. Bunda Hz. Musa’nın Tektek Dağları’nda çobanlık yaptığı yolundaki rivayetin de büyük payı bulunuyor. Bu nedenle bazen küçük Musevi grupları her yıl eylül ayında Roş Aşana Günü için Harran’daki Yakup’un Kuyusu’na gelip ayin yapıyor. Ancak sessiz sedasız yapılan ayinlerden Urfalıların pek haberi olmuyor. Bu gizliliğin kökeninde ise Musevileri ürküten bir katliam bulunuyor. 1947’de aralarında 6 ve 8 yaşındaki çocuklar ile hamile bir kadının da bulunduğu 7 kişilik Yahudi Şorkaya ailesi Urfa’nın Kendirci Mahallesi’nde kimliği belirsiz kişilerce bıçaklarla katlediliyor. İşte Urfa Yahudilerinin kentte 1144’ten itibaren zaman zaman 300 ile bin kişi arasında değişen varlıklarını bu katliam sonlandırıyor. Yahudiler Mersin, İstanbul ve Suriye’ye kaçıyor. Katliamdan kurtulduktan sonra Müslümanlığa geçen son Yahudi ‘‘Hacı Kemal’’ ise 10 yıl önce yaşamını yitiriyor. Üç dinin merkezi olarak nitelendirilen Urfa’da Musevilerin varlığı bunlarla sınırlı kalıyor. 3083 sayılı Toprak Reformu Yasası ise yalnızca Yahudileri değil, yabancılara bölgede toprak satılmasını tamamen engelliyor. Yasaya göre Türk yurttaşları da Urfa bölgesinde 2 bin dönümden fazla kuru arazi sahibi olamıyor. Geriye bir tek kuşku kalıyor. Suriye’ye kaçan Yahudilerin toprak alımında bölgedeki Arapları paravan olarak kullanıp kullanmadığı bilinmiyor. Hem dedikodularla büyüyen bu söylenceleri çökertmek hem de Rahşan Ecevit’in ‘‘kapatıldı’’ dediği toprakları bulmak devletin istihbarat güçlerine düşüyor. Zaman kapı kapı dağıtılıyor ? Baştarafı 1. Sayfada yaptığı röportaj dün de devam etti. Önceki gün Fethullah Gülen’in fikirlerini gazete olarak beğendiklerini, desteklediklerini ve takip ettiklerini belirten Ekrem Dumanlı, Hürriyet gazetesinde yayımlanan röportajın dünkü bölümünde de gazetenin tirajı ve abonelik sistemi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Zaman gazetesinin kapı kapı dolaşılarak dağıtılması konusuna da değinen Dumanlı, konuyla ilgili şu itiraflarda bulundu: ‘‘Ben Aydın Bey’e (Doğan) söyledim. Abone, dünyadaki gazetelerin kurtuluşu, Türkiye’dekilerin ise çıkış yolu. Biz ne yapıyoruz? YaySat’ın dağıttığı gazeteleri ev ev dağıtan bürolar açıyoruz, 100 küsur büromuz var. Yay Sat’tan alıyor, apartman apartman, daire daire, ofis ofis dağıtıyoruz. Daha da büyük bir kadro kuruyoruz, bir yıl içinde Türkiye’nin en güzel dağıtım ağını kuracağız.’’ Erdoğan’dan CHP’ye ziyaret Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin yeni genel merkezine taşınması nedeniyle CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a, kalabalık bir heyetle ‘‘hayırlı olsun’’ ziyaretinde bulundu. Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmeye, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ve Kadın Kolları Başkanı Selma Kavaf ile CHP’den Genel Sekreter Önder Sav, genel başkan yardımcıları Eşref Erdem ve Mustafa Özyürek katıldılar.Yaklaşık 1 saat süren görüşmeden sonra ‘‘siyaset konuşmadıklarını’’ açıklayan iki lider, AKP’nin de bölgede yeni genel merkez binası yapımının sürdüğüne dikkat çekerek sohbetlerinin ‘‘iyi komşuluk ilişkileri üzerine’’ olduğunu bildirdiler. (Fotoğraf: AA) Haritanın yorumcusu Ralph Peters, yazısının Irak paragrafında aynen şöyle diyor: ‘‘...Birbirine uymayan parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu ucube devlet derhal üçe bölünmeliydi...’’ Belki derhal değil ama, usul usul bunu yapmaya çalışıyorlar. Irak’ın Devlet Başkanı Celal Talabani, Irak’ın kuzeyindeki hükümetin başında Barzani var. Son alınan kararla, Araplar Kuzey Irak’a girerken bir çeşit vize almak zorunda kalacak. Gül’le Rice’ın ABD’de açıkladıkları stratejik ortak vizyon belgesinin Irak tümcesi şöyle: ‘‘Birleşik Irak’ta istikrarın, demokrasinin ve refahın teşvik edilmesi...’’ Bugünkü haritaya bakarsak, Irak zaten birleşik! Anlaşılan ABD, önce bölünmeyi kafalara yerleştirecek, sonra birleşme için çaba harcayacak. Parçalı Irak haritasının Gül ABD’de iken kamuoyuna yansıması; stratejik ortaklığın, affedersiniz kaderin cilvesi olsa gerek! Ülkeleri ayırarak birleş demek şu olsa gerek: Bir leş! ??? Irak’ı Kürt devletinden sonra, ŞiiSünni diye ayrıca ikiye bölenler şunu ikinci plana itiyor: Iraklıların yüzde 75’i birinci kimlik olarak bağlı olduğu aşireti görüyor. Öyle aşiretler var ki, bir bölümü Şii, bir bölümü Sünni... Bu durumda ne olacak? Gelecekteki yeni iç gerginliklerin tohumu hazırlanmış olacak. Gerektiğinde ayrılıklar için özel olarak hazırlanmış verimli topraklara serpilecek! Iraklı Şiilere bir iyilik daha yapmışlar, Suudi Arabistan ve İran topraklarından bölümler vermişler. Böylece İran ve Suudi Arabistan’ın Basra Körfezi kıyısındaki toprakları çok büyük ölçüde azalmış. Bu durumda İran herhalde şöyle düşünecek: Kürtlere bir miktar toprak verdik, şimdi Şiilere vermezsek gönül koyarlar. Basra kıyılarımızın bir bölümü onlara feda olsun! Kara mizah bir yana böyle olmayacağına göre; Basra’nın etrafında da yeni ateş çemberleri hazırlanıyor, demektir. Suudi Arabistan’ın güneydeki topraklarının bir bölümünün Yemen’e verilmesi, Mekke ve Medine’de de Kutsal İslam Devleti’nin kurulmasının öngörülmesi şöyle özetlenebilir: ABD, Suudi Arabistan’ı gözden çıkarmış! Faysal ailesine ‘‘fay sal’’mış, bu fay hatlarında usul usul enerji biriktirmeye başlamış! ??? ABD’nin Arap dünyasıyla bu kadar rahat oynamasının bir nedeni şu: Bugünkü yöneticilerinin çoğunu kendisi seçti, kendisi yetiştirdi, kendisi destekliyor! Buna dayalı olarak da istediği an düşürebileceğini düşünüyor. Suudi Arabistan ve onun etrafındaki küçük ülkeleri yöneten aileler çocuklarını küçük yaşta ABD ya da İngiltere’ye gönderiyorlar. Orada bir güzel eğitiliyorlar, yoğruluyorlar; 30’lu yaşlara gelince de yönetmek üzere ülkelerine dönüyorlar! Dünyayı daha çok kendi içindeki yarıştan ibaret sayan Arap ülkelerini hiç de tatlı olmayan bir gelecek bekliyor. Sovyetler Birliği döneminde ABD’nin işine gelen; Arap milliyetçiliğiydi... Şimdi bunun bütünleştirici olduğunu düşünüyor ve mezheplere, ailelere bölüyor... Arap dünyası bu gidişe uyanıp ortak bir bakış sergileyebilirse, ne âlâ... Sergileyemezse? Harap dünyasına hoş geldiniz! ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Samimiyet ? Baştarafı Arka Sayfada mor gölge hakkında konuştuğumuz zaman bile.. çünkü sen ne benim karanlığımın şarkılarını işitebilirsin, ne de yıldızlara karşı çırptığım kanatlarımı görebilirsin ve ben de senin işitmeni ya da görmeni istemem. Geceyle yalnız olmak isterim. Sen kendi cennetine çıkarken ben kendi cehennemime düşerim; sen köprüsüz uçurumun karşısından bana, ‘Eşim, yoldaşım’ diye seslendiğin zaman da sana karşıdan ‘Yoldaşım, eşim’ diye seslenirim.. çünkü cehennemimi görmeni istemem. Alev senin görünümünü yakmak ve duman burun deliklerini doldurmak ister. Ve ben cehennemimi senin oraya gelmeni istemeyecek kadar çok severim. Cehennemde tek başına kalmak isterim. Sen gerçeği, güzelliği ve doğruluğu seversin.. ve ben senin hatırın için bunları sevmenin iyi ve uygun olduğunu söylerim. Fakat içimden senin sevgine gülüp geçerim.Yine de gülüşümü görmeni istemem. Tek başına gülmek isterim. Dostum sen iyisin, dikkatlisin, akıllısın; hatta sen mükemmelsin ve ben de seninle akıllıca ve dikkatli konuşurum. Ve ben yine de deliyim. Fakat deliliğimi gizlerim. Tek başına deli olmak isterim. Dostum, sen benim dostum değilsin, fakat bunu sana nasıl anlatabilirim? Benim yolum senin yolun değil; yine de birlikte, el ele yürüyoruz.’’ Uyurgezerler ‘‘Doğduğum kentte uykularında gezen bir annekız yaşardı. Bir gece dünyayı sessizlik kucaklamışken uykuda yürüyen anneyle kız, sisle örtülmüş bahçelerinde karşılaştılar. Ve anne dedi ki, ‘Sonunda karşılaştık düşmanım! Benim gençliğimi parçalayan sen, kendi hayatını benimkinin kalıntıları üstüne kurdun! Seni öldürebilmeyi isterdim!’ Ve kız dedi ki, ‘Ah kin dolu kadın, yaşlı bencil! Özgür benliğimle aramda dikilen sen! Benim hayatımı kendi solmuş hayatının bir yankısı yapmak isteyen sen! Ölmüş olmanı isterdim.’ O anda bir horoz öttü ve iki kadın da uyandı.Anne kibarca dedi ki, ‘Sen misin hayatım?’ Ve kız kibarca cevapladı, ‘Evet canım’...’’ İşte Cibran böyle, delilik onun gerçekleri söylemesi için kuşandığı bir zırh. Sarsıcı, ama fazlasıyla samimi... Çocuklara Dokunmayın Prof. Dr. Osman İNCİ ? Baştarafı 2. Sayfada İtalya’da ‘birlik’ bayramı ? Baştarafı 1. Sayfada TGS’den hükümete çağrı reçleri uygulanmaktadır. Duyarlılıkları köreltmek için hazırlanan plan ve program aşama aşama devrededir. Bir kurbağayı kaynar suya atarsanız, derhal zıplar ve çıkar. Ancak kurbağa normal su dolu bir kazanda iken, ocağı yakıp suyu yavaş yavaş ısıtırsanız kurbağa ısıya alışarak kaynar suda haşlanır, ama sıçrayıp canını kurtarmaz. Toplumsal duyarsızlaştırma da kurbağanın haşlanmasına benzer. Eğitim sistemi çökerse hiçbir kurum ayakta kalamaz. Cumhuriyet bir kültür projesidir. Cumhuriyet kazanımları ancak kararlılık ve yüreklilikle korunur. Türk milli eğitiminin “seher yıldızı’’, Kuvayı Milliyeci, Balıkesir’in kurtuluş direnişçisi kısa ömrüne ve bakanlığına çok başarılar sığdıran Eğitim Birliği Yasası’nı hayata geçiren, yazı devrimini, köy öğretmen okullarını, millet mekteplerini açan Mustafa Necati, bu tablo karşısında konutunun “kuru fasulye” lokantası olmasına hiç ama hiç üzülmezdi. Mustafa Necati sağ olsaydı “Aklınızı ve bilimi kullanın; yılmayın, bilgi ve bilim her zaman güçlüdür” diyeceğinden eminim. O güzel insanların anısına vatansever insanlarımız, aydınlarımız, halkımız bu planı bozmak, yurdumuzu ve laik Cumhuriyetimizi korumak durumundadır. 3 kişiye 84 biner YTL ? ANKARA (AA) On Numara Oyunu’nun bu haftaki çekilişinde 10 bilen 3 kişi, 84 bin 897 YTL 65’şer YKr ikramiye kazandılar. Kazanan numaraların 2, 3, 6, 15, 18, 26, 28, 29, 30, 41, 47, 48, 51, 56, 59, 65, 66, 68, 69, 70, 71 ve 79 olarak belirlendiği çekilişte, 9 bilenler 1856 YTL 40’ar YKr, 8 bilenler 119 YTL 30’ar YKr, 7 bilenler 13 YTL 25’er YKr, 6 bilenler 1 YTL 80’er YKr, hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler de 1 YTL 10’ar YKr ikramiye kazandı. lar, milli marş sesleri kent merkezini teslim almıştı. Sonra, saat tam 20.00’de (TSİ 21.00) şamatanın hızı kesildi. Şehirde gönüllü bir sıkıyönetim ilan edildi, el ayak çekildi. Yollar boşaldı. Zidane’ın ilk yarıda attığı penaltı golüne dek; Roma gene de coşkulu bir uğultu içindeydi. ‘‘Zizou’’ 6. dakikada o penaltıyı patlatınca, ortalık derin bir sessizliğe gömüldü. İtalya trans halinden ancak, son saniyede; Grosso’nun attığı penaltı golüyle çıktı ve kentte patlama halinde yankılanan upuzun bir ‘‘Goool!’’ korosu duyuldu. İtalya, Dünya Kupası tarihinde işte bir kez daha o tatlı mucizeyi tatmış, 4. kez şampiyon olmuştu! Hem de hiç ummadığı, hiç beklemediği bir anda. Yalnız futbol skandalıyla değil; bir CIA ve ulusal askeri istihbarat teşkilatı SISMI skandalı ile sarsılan İtalya’nın bu zafere çok ihtiyacı vardı. Nisan ayında yapılan ve sağcı Berlusconi ile merkez soldaki Prodi arasında bilek güreşi şeklinde gerçekleşen genel seçimlerden sonra solsağ arasında bölünen, kamplaşan, kutuplaşan İtalyan toplumu için Dünya Kupası’nda alınan zafer ‘‘birleştirici’’ tutkal etkisi yarattı. Finali Berlin’de Alman Başbakanı Merkel’le izleyen Cumhurbaşkanı Napolitano, yaptığı ilk açıklamada nitekim ‘‘zaferin ulusal birliğe hizmet ettiğini’’ söyledi. Bologna’daki evinde arkadaşlarıyla birlikte maçı TV’den izlemeyi tercih eden Başbakan Prodi de rakibi Berlusconi’den bu bulunmaz ‘‘zafer anını kapmanın’’ keyfini yaşadı. Zor bir bunalım anında İtalya’ya ilaç gibi gelen ‘‘Dünya Kupası’’ kutlamaları iki gün iki gece; tarihin en eski ve en büyük ‘‘hipodromu’’, iki bin yıllık ‘‘Circo Massimo’’da olağanüstü coşkuyla yaşandı. Maç gecesi başkentin en gösterişli ekranı, eski Romalılar döneminde Kolesiyum’la birlikte kentin bir numararlı gösteri merkezi olan bu tarihi hipodroma kurulmuştu. Milli takımın Berlin’de kupayı kucakladığı dakikalarda; tarihi hipodrom antik Roma günlerinde olduğu gibi 300 bin kişilik görkemli bir kutlamayla belleklere kazındı. Gökyüzü; İtalyan bayrağının renklerindeki kırmızı, beyaz, yeşil havai fişeklerle boyandı, şampanyalar patlatıldı. Alman başkentinden gönençle dönen futbolcular, dün gece de gene başbakanlık sarayında Prodi’nin tebriklerini kabul ettikten sonra; ‘‘Circo Massimo’’da bu kez sosyal demokrat belediye başkanı Walter Veltroni tarafından mükemmel bir organizasyonla düzenlenen ‘‘Kupa Bayramı’’na katıldılar. Ve Romalılara, yıllar sonra torunlarına anlatacakları bir gece daha yaşattılar. Futbol artık kimsenin küçümsemeye, görmezden gelmeye cesaret edemeyeceği bir güç. Sağcısından solcusuna; popülist liderlerden ‘‘taşfırın’’ demokratlara dek; bu büyük zafer geçidinde şimdi herkes yer almak istiyor. Yalnız kupayla gelen bu taze ‘‘birlik, bütünlük ve esenlik’’ mucizesinin etkisi, bakalım kaç gün sürecek? Merak edilen soru bu. Basın emekçisi imza bekliyor İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), sendikal hakların iyileştirilmesi alanında hükümetin oyalama politikasının endişeyle izlendiğini belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan basın emekçilerinin haklarını yakından ilgilendiren Teşmil kararnamesini imzalamaya çağırdı. TGS 54. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaparak, sendikal haklardaki sıkıntılara, TCY ve TMY değişikliklerinin basın ve ifade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalara dikkat çekti. Açıklamada, Türk basınında, darbe yıllarından daha ağır, baskıcı, karanlık bir dönem başlayacağı belirtildi. Şırnak’ta polise saldırı: 2 şehit ŞIRNAK (AA) Şırnak’ın İdil ilçesinde, silahlı saldırıya uğrayan 2 polis memuru şehit oldu. Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamada, saat 21.00 sıralarında, Alanya Caddesi’nde yürümekte olan İdil Emniyet Amirliği’nde görevli polis memurları Mehmet Yardımcı ve Sait Bal’ın, silahlı saldırı sonucu şehit edildikleri bildirildi. Olayla ilgili operasyon başlatıldığı ve soruşturmanın sürdüğü açıklandı. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear