28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2006 SALI 4 FİSKOBİRLİK BAŞKANI: KAMUOYU DEĞERLENDİRSİN HABERLER Halkoyunları gösterisi yapan ekibe türban taktırılmasıyla ilgili tartışmalar sürüyor ‘Erdoğan konuşmadan önce iyi düşünmeliydi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sert bir dille eleştirdiği Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem, Erdoğan’ın açıklamalarını ‘‘talihsiz, üzücü’’ olarak nitelerken ‘‘Başbakan’ın Giresun’daki konuşmasından sonra FİSKOBİRLİK’in elindeki fındık 102 milyon YTL değer kaybetti’’ dedi. Erdem, ‘‘Başka siyasiler bunu söyleyebilir ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın böyle talihsiz bir şeyi söylerken iyi düşünmesi lazımdı’’ diye konuştu. Fındık politikasının belirlenmesi amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un başkanlığında dün bakanlıkta bir toplantı düzenlendi. Toplantının ardından, gazetecilerin Erdoğan’ın konuşmasına ilişkin sorularını yanıtlayan Erdem, ‘‘Borsa gibi bir konu burası. Bir sözü söylerken bunun hesabının kitabının iyi yapılması lazımdı. Başka siyasiler bunu söyleyebilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın böyle talihsiz bir şeyi söylerken iyi düşünmesi lazımdı’’ diye konuştu. Konuşmayı üzüntü ile karşıladıklarını ve fındık üreticisinin ölüm kalım savaşı verdiğini anlatan Erdem, ‘‘Başbakan’ın Giresun’daki söyleminden sonra fındık fiyatları 4.5 YTL ’den 2.5 YTL ’ye düştü. FİSKOBİRLİK’in elindeki ürün 102 milyon YTL değer kaybetti’’ dedi. Arınç, basını hedef aldı ? TBMM Başkanı Arınç, ‘‘Bu felaket haberlerinden, paranoyaya dönüşmüş başörtüsü haberlerinden bıktık’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tunceli’de TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun da katıldığı törende halkoyunları gösterisi yapan kız öğrencilere türban taktırılmasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Basını hedef alan TBMM Başkanı Arınç, ‘‘Bu felaket haberlerinden, paranoyaya dönüşmüş başörtüsü haberlerinden bıktık’’ derken Çubukçu da yazılanları komplo olarak niteledi. Arınç, Rusya’ya gitmek üzere İstanbul’a hareketinden önce Esenboğa Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, gazetecilerin soruları üzerine konuyla ilgili haberler nedeniyle büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde olduğunu söyledi. Tunceli’ye bedensel engelliler için yaptırılan bir tesisin açılışına gittiğini kayBülent Arınç gazetecilerin sorularına verdiği yanıtta, Tunceli’ye bedensel engelliler için yaptırılan bir tesisin açılışına gittiğini, bölge halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılandığını kaydetti. Arınç, her açılışta olduğu gibi o gün de orada folklor gösterisi yapıldığını söyledi. deden Arınç, her açılışta olduğu gibi o gün de orada folklor gösterisi yapıldığını söyledi. Arınç şunları kaydetti: ‘‘Orada bine yakın insan vardı. Hiç kimse bu çocukların başı niye açık veya kapalı diye bir şey söylemedi. Gazeteci bugün feryat ediyor, ‘Kimse konuşmuyor’ diye. Bu saçmalık karşısında herkes şaşırdı. Onun için kimse söyleyecek bir şey bulamıyor. Bırakın bunları. Türkiye’nin gündemi bu değil. Medya kendini yenilemeli. Bu tür haberler medyaya büyük bir kötülüktür. Türkiye’de medyanın haber biçimini, algılamasını değiştirmesi lazım. Bu felaket haberlerinden, paranoyaya dönüşmüş başörtüsü haberlerinden bıktık artık. Sorumlu bir basın istiyoruz. Her önüne geleni istediği gibi eleştirerek, haberlerle insanları suçlayarak çuvaldız batıran basının, iğneyi kendine batırması gerek. Güçlü medyanın, böyle saçma haberlerle değil, kendisini yenileyen, halkı ile bütünleşen, doğrudan yana olan, doğruyu ortaya koymaya çalışan, eleştiren ama yol gösteren bir özellik göstermesi gerekir..’’ Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da ‘‘Var olan hadisenin yer alış şekli itibarıyla büyük bir şaşkınlık içindeyim. Orada yapılmaya çalışılan, verilmeye çalışılan hizmetin gölgelenmesine yönelik. Tunceli halkıyla bir arada olmamızın birtakım çevreler tarafından büyük bir kıskançlıkla buna dönüştürüldüğünü düşünüyorum’’ diye konuştu. RAPOR ELE GEÇİRİLDİ Başbakan Avrupalı alıcıları sevindirdi ERDOĞAN ERİŞEN ORDU Fındık paralarının ödenmemesinin Fiskobirlik yönetiminin sorunu olduğunu belirterek piyasada fındık fiyatlarının kiloda 1 YTL birden düşmesine neden olan ve üreticilere yönelik tepkilerini önceki gün Ordu’da da devam ettiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupalı fındık alıcılarını sevindirdi. Avrupalı alıcılar faks mesajlarıyla birbirlerine fındık fiyatlarının düştüğünü müjdeliyor. Ordu Ziraat Odası’nın ele geçirdiği ve Ankara’da yeminli bir firmaya tercüme ettirilen raporda; merkezi Hollanda’da bulunan ve Türkiye’den Avrupa’ya fındık ithalatına aracılık yapan firmalardan Daarnhouwer & Co. BV, hem Avrupalı alıcılar hem de Türk ihracatçıların dikkatini, düşen fındık fiyatlarına çekiyor. ‘Arz fazlası sorunu beklenmiyor’ Toplantı sonucu, Fındık Çalışma Grubu, 20062007 sezonu fındık rekoltesinin 650 bin ton olarak ilan edilmesini kararlaştırdı. Yapılan açıklamada, dünya piyasaları ve iç tüketimde yaşanan gelişmeler nedeniyle de fındıkta büyük miktarda arz fazlası sorununun beklenmediği vurgulandı. Açıklamada, bundan sonraki rekolte çalışmalarının, ilgili kurum ve kuruluşların da desteğini alarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinasyonunda gerçekleştirilmesine karar verildiği belirtildi. ÇYDD: SORUMLULAR BULUNSUN Haber Merkezi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Tunceli’de halkoyunları gösterisi yapan kız öğrencilere türban takılmasına sert tepki gösterdi. ÇYDD’den yapılan açıklamada olayın sorumlularının ortaya çıkarılması istendi. Dernek genel merkezi ve tüm şubeleri adına dün yapılan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’yi ılımlı İslam devleti haline getirmek isteyenlerin hedefinin “Atatürk kızlarının gelişimini engellemek ve başlarını örttürerek onları çağ dışına çekmek” olduğu vurgulandı. ÇYDD’den yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür genç kızlarımızı, siyasal güç kullanarak örttürmek, bir dönemde Alevi köylerine zorla cami yaptırmakla benzeşmektedir. İnsanların dinsel inançlarını kullanarak siyaset yapmak çağdışı bir davranıştır. Gösteri yapan Tuncelili kızların başlarını örttüren, ‘nüfus kâğıtlarındaki din hanesini sildirsinler’ diyen zihniyeti şiddetle kınıyoruz ve sorumluların açığa çıkmasını istiyoruz.” CEMEVLERİ İÇİN AİHM’YE BAŞVURU İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cemevlerinin tanınması ve din adamlarının devlet memuru sayılması istemiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapıldı. İzmir Limontepe Cemevi’nde görevli Hüseyin Sürmeli, ‘‘Alevilerin varlık haklarının tanınması, buna göre örgütlenilmesi, cemevlerinin Alevilere özgü ibadet yeri olarak kabulü ve kendisine kadro verilmesi’’ istemiyle 5 yıl önce ulusal yargıya başvurdu. Danıştay 12. Dairesi, son olarak başvuruyla ilgili dosyanın ayrı ayrı davalarda görülmesi kararını verdi. Kararın dava sürecini uzatmaktan öte anlamı olmayacağını savunan Sürmeli’nin avukatı Kemal Kırlangıç, bu nedenle AİHM’ye başvurduklarını söyledi. Kırlangıç, ‘‘AİHS’nin 6. maddesine göre makul sürede sonuçlandırılmaması, 13. maddeye göre etkili başvuru yolunun Türkiye’de olmaması, 14. maddedeki ayrımcılık yasağının Türkiye tarafından çiğnenmesi, 9. maddedeki inanç ve ibadet özgürlüğünün ihlal edilmesi nedeniyle AİHM’den sonuç alacağımız kanısındayız’’ dedi. DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ali Sirmen’in yazısı elimize ulaşamadığından bugünkü yazısını yayımlayamıyoruz. Giresun’daki sözleri nedeniyle fındık fiyatında büyük düşüş yaşandı Başbakan üreticiyi batırdı ? Baştarafı 1. Sayfada YTL ’ye düştüğünü anımsatan Tandoğdu, ‘‘Ordu’daki toplantıda, bunu düzelterek, fındık fiyatının toparlanmasına yardımcı olur diye düşünmüştük, ama tam tersi oldu’’ dedi. AKP yönetiminin derdinin Fiskobirlik yönetimini değiştirmek olduğunu belirten Tandoğdu, şunları söyledi: ‘‘8 milyon fındık üreticisi var. Buna karşın Türkiye’de 5 fındık aracısı, 5 Avrupalı ortağı, bir de Cüneyd Zapsu’dan oluşan 11 kişilik takım var. İşte bu takım 8 milyon kişiyi yendi, 8 milyon küme düştü. 5 yaşından 75 yaşına kadar herkes Zapsu’nun adını ezberledi’’ dedi. ‘Hedef birlik yönetimi’ Erdoğan’la yaşadığı diyaloğu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a da anlatacağını söyleyen Tandoğdu, Erdoğan’ın ‘‘Fiskobirlik’in 2 katrilyonluk borcunu sildik’’ ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını, bu nu Başbakan’a da söylediğini ifade etti. AKP’nin, değiştiremediği FİSKOBİRLİK yönetimini hedef aldığını kaydeden ve bankaların kredi musluğunu Cüneyt Zapsu ve Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla kestiğini söyleyen CHP Milletvekili Tandoğdu, 2 katrilyonluk borcun ise Dünya Bankası talimatıyla çıkarılan Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri’nin yeniden yapılandırılmasını öngören yasa çerçevesinde silindiğine dikkat çekti. ‘Vatan Elden Gidiyor’ Korkusu Toplumumuzun, belki de daha doğru deyimle siyasetle ilgilenenlerimizin bir kesimi, bir süredir ‘‘vatan elden gidiyor’’ korkusu içindeler, ya da böyle düşünülmesini istiyorlar. Bu iddiaların her ortaya atılışının ardından, resmi rakamlar ortaya çıkıyor ve bu tür korkuların yersiz olması gerektiği sayılarla anlaşılıyor. Ancak rakamlar ne gösterirse göstersin, yine de bir kesim bu korkulara dayalı söylentilere inanmaya devam ediyor. Bir grup insanımız böyle düşündüğüne ve böyle inandığına göre, bunun üzerinde düşünmek gerekiyor. ??? Türkiye’de en çok mülk sahibi olanların Yunanlar olarak görünmesi üzerinde kafa yorsak, sorun hemen çözülür. Türkiye’de yaşayan Rumların önemli bir kesimi Yunanistan vatandaşıydı. Lozan Antlaşması sırasında onlara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ya da Yunanistan vatandaşı olmak konusunda bir tercih hakkı tanınmıştı. 1964 yılında Kıbrıs krizinin yükseldiği bir dönemde Türkiye’deki Yunanistan vatandaşı olan Türkiyeli Rumlar bir hükümet kararnamesiyle Yunanistan’a gönderilmişlerdi. İstanbul’daki Rum nüfusu 80 bin kişilik bu zorunlu göndermeyle bitme noktasına gelmişti. Şu anda kayıtlarda Yunanistan vatandaşı olarak görünen bu insanların Türkiye’de hâlâ mülkleri bulunuyor. Mülk sahibi Yunanistan vatandaşı 12535 kişinin ezici bir çoğunluğu, belki de tamamı bunlardı. Aynı rakamlar Suriye vatandaşları için de geçerli. Hatay 1938 yılında Türkiye topraklarına katılırken Suriye vatandaşı olan Hataylıların bir kısım gayrimenkulleri de bu rakamlar içine girdi. 4607 kişinin geçen gün yapılan açıklamaya göre tamamı 1938 yılından önceki sahipliği içeriyor. ??? Geriye Almanlar ve İngilizler kalıyor. Onlar da ülkemizi yakından tanıyan, buraya yerleşen ve burada yaşamak isteyen insanlardan oluşuyor. Mayıs ayında Antalya’da yaptığımız bir toplantıda buraya yerleşen Almanları konuşmuştuk. Onların da bu toprakları alıp gitmek gibi bir dertleri yoktu, burada yaşamak ve mutlu olmak istiyorlardı. Aynı ölçüler içinde baktığımızda 3 milyon yurttaşımız Almanya’da yaşıyor ve onların edindiği mülklerin çok daha yüksek rakamlara ulaştığını Profesör Faruk Şen’in başında bulunduğu Türkiye Araştırmalar Merkezi geçenlerde açıklamıştı. Sonuç olarak dikkatle incelendiğinde, hatta dikkatle incelemeye gerek kalmadan, bu korkuların yersiz olduğunu görebiliriz. Ancak gerçek böyle olduğu halde bir korku, bir endişe söz konusuysa bunu da irdelemek gerekiyor. Bunu bilerek sömürenleri bir yana bırakıyorum. Onlar bu korkunun rantından yararlanmak istiyorlar. Sade vatandaş neden korkuyor? Belki de bu bize Osmanlı’nın parçalanmasından, sürekli toprak kaybetmesinden miras kalan bir endişe, korku. Örneğin Almanya’da, Fransa’da bu korku ne kadar var? Bu korku üzerinden siyaset yapılması ne kadar anlamlı? Koca bir denizaşırı imparatorlukken bir adaya sıkışıp kalan İngiltere, bu korkuyu bizim kadar yaşıyor mu? İngiliz basınını genellikle izleyen birisi olarak buna pek rastladığımı söyleyemem. ??? Bu korkular yersiz mi? Türkiye’nin topraklarının Batılı zenginler tarafından satın alınıp yağmalanacağı iddiası boş bir iddia mı? Turizmin yaygınlaşması, ulaşımın kolaylaşması, teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlar daha hareketli hale geldiler. Dünyanın birçok yerinde kendilerine yeni yaşam mekânları oluşturmaya başladılar. Örneğin bizim zenginlerimizin ABD’nin Florida eyaletinde, Miami kentinde evler aldığını gazete haberlerinden okuyoruz. Almanlar İspanyolların Ibiza Adası’na meraklılar. Buna benzer çok örnek var ve yaygınlaşmaya devam ediyor. O nedenle son yıllarda birçok ülkede yabancılar evler, araziler alıyorlar. Bunu, gelişen ülkelere yönelik bir yatırım olarak görenler de bulunuyor. ??? Bizim korkularımızın üstesinden gelebilmemiz için Türkiye’nin kendine güvenen, demokratik, istikrarlı bir ülke haline gelmesi gerekiyor. Bu kadar çok darbeye maruz kalan, anayasası ve diğer yasaları bir türlü demokrasiye adapte olmayan bir ülkenin yurttaşları, ne yazık ki geleceklerinden bir türlü emin olamıyorlar. Türlü türlü korkular ve paranoyalar peşlerini bırakmıyor. Bu korkularla bir süre daha yaşamaya devam edeceğiz gibi... CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear