28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Romanlara mimarlık desteği YTÜ ve 18 Mart Üniversitesi, Çanakkale’deki Roman mahallesini ‘himaye’lerine aldılar Onlar, bugünkü Çanakkale’nin ilk sakinleri... Dedelerinin dedeleri, Çanakkale Boğazı’nın en dar yerindeki Kilitbahir ve Çimenlik kalelerinin inşaat emekçileri... Bizans’a yardım yolunu kesmek için bu kaleleri yaptıran Fatih Sultan Mehmet, aynı yıllarda Hindistan’dan Balkanlar’a doğru göç etmekte olan ‘Roman’larla anlaşmış. İnşaatlarda çalışmaları karşılığında ‘yerleşme hakkı’ tanımış... Böylece, Sarıçay’ın denize kavuştuğu yerde, Kilitbahir Kalesi’nin hemen arkasında, Çanakkale’nin ilk yerleşimi, yani ‘Çay Mahallesi’ ya da resmi adıyla ‘Fevzipaşa Mahallesi’ kurulmuş. Romanlar da aynı mahallede kültürlerini ve kimliklerini koruyarak kuşaktan kuşağa ‘Çanakkaleli’ olmuşlar... İmar düzeni ‘düzensizlik’ Yaşamın genellikle dar sokaklarda ve kapı önlerinde geçtiği mahalledeki tek kamusal alan, ortasında ‘yatır’ın bulunduğu, düğünlerin de yapıldığı ‘Maşatlık’ meydanı... ‘İmar düzeni’ ise yüzyıllardan bu ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Düzmece Özgürlükler, Düzmece Devrimcilik (2) Ülkemizde, sanat eğitimi de dahil olmak üzere, eğitim politikalarının en baskın özelliği, düşündürtmeme hedefine yönelik oluşudur. Böyle bir hedef, buyurgan yönetimlerin kök salabilmesinin en sağlam güvencesidir. Yazımın geçen haftaki ilk bölümünde de belirttiğim gibi, toplumumuzun belleksizliğinin kökenini ve nedenini de bu noktada aramak gerekir. Bilindiği ve bilindiği halde belli çevrelerce görmezlikten gelindiği! üzere, Osmanlı İmparatorluğu’nun birincil çöküş nedeni, son yüzyıllarında, Batı’nın izlediği yolun tam aksine, aklın, bilimin ve eleştirel düşüncenin yollarına yabancı kalışıdır. Bu yabancılaşma, kimi yönetim kadrolarınca, kişisel iktidar hesapları nedeniyle, amaçlanmış bir yabancılaşmadır. ??? Burada bir noktaya özellikle dikkat etmek gerekmektedir: Osmanlı’nın akla, bilime ve eleştirel düşünceye yabancılaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin, ‘‘kuruluş yılları’’ ve ‘‘Türk Aydınlanması’’ diye adlandırılagelen parlak dönemlerinin hemen ardından planlı ve örgütlü biçimde belleksizliğe yargılı kılınması arasında gerçekte tam bir koşutluk bulunmaktadır. Aslında Atatürk Devrimleri’nin yarı yolda bıraktırılmasıyla birlikte karşılaşılan tablo, eski padişahlığın yerini cumhuriyet döneminde kabarık sayıda padişahçıkların almasıdır. Bugün, ne yazık ki sayısı çok az istisnaların dışında, bütün devlet, eğitim ve kültür kurumları küçük birer padişahlık zihniyetiyle yönetilmekte ve işletilmektedir. Bu durumu, parti yönetimlerinden üniversitelerde rektörlerin ve dekanların seçimlerine egemen zihniyetlere kadar, çok geniş bir yelpazede gözlemleyebilmek, hiç de güç değildir. Bir toplumda böyle bir manzara, ancak o toplumun bellekten yoksun kılınması, başka deyişle bugün’ü dün’ün bir devamı, yarın’ın da başlangıcı olarak gören bir tarih bilincine giden yolların o toplumun önünde tıkanması koşuluyla ayakta tutulabilir. Çünkü bu konuma getirilmiş bir toplum ne düşünecektir, ne de düşüncenin rehberliğindeki zorunlu eylemleri gerçekleştirmeye çalışacaktır. Bu konuma zorlanmış toplumların tek yazgısı, ‘‘böyle gelmiş böyle gider’’ ya da ‘‘büyüklerimiz daha iyi bilirler’’ teraneleriyle sürüye dönüşmektir. Böyle toplumlarda, aileden başlanarak, genelde eğitimin her katında ve alanında düşünme engellendiğinde, onun yerine söz dinleme ilkesi geçirildiğinde, sürüleştirme için en ideal zemin de kazanılmış olur. ??? Ve, bilindiği gibi, ancak sürüler güdülebilir! Hiç unutulmaması gereken bir gerçek: Köy Enstitüleri’nin kapatılmasından bu yana, çok az istisnalarla, Türkiye’nin tüm politikacıları ve politik kurumları sözünü ettiğimiz belleksizleştirme politikasına değişen ölçülerde katkıda bulunmuşlardır. Bu politika, 12 Eylül’den önce ülkeyi kendi kısır çekişmeleriyle tam altı ay boyunca bir cumhurbaşkanından yoksun bırakan, bugün ise ‘‘siyasetin duayenleri’’ diye anılan Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Bülent Ecevit’ten, yetmişli yıllarda özel ya da paralı yüksek eğitime hayır sloganlarıyla o zamanki öğrencilerin önüne düştükten sonra, bugün her biri özel üniversitelerin yönetimlerinde yer almış solcu akademisyenlere, iş söze veya yazıya geldiğinde sanatın özgürlüğünü dillerinden ve kalemlerinden düşürmezken, sanatta tüm akılcı, nesnel ve bilimsel eleştirileri yanıtsız bırakan, dahası böyle eleştirilere ‘kırılan’ sözde sanatçılara ve sanat düşünürlerine (!) kadar çok, ama çok geniş bir çevreyi kapsamaktadır. Özgürlükleri gerçekte herkesin ve her kesimin sadece kendisi için istediği bir ortam, sonuçta bir düzmece özgürlükler sergisi ve mezarlığı olmaktan ileriye gidemez. Bugünün Türkiyesi’nde yaşanmakta olanlar, dünden bağımsız öyküler değildir. Bugün ülkemizde, Köy Enstitüleri kapatıldığı gün yazılmasına başlanmış, hazin bir nehirromanın yalnızca sürekli arkası yarın niteliğindeki tefrikaları yaşanmaktadır. Bunu böyle bilmeye yanaşmadığımız sürece, bu roman, hüzünlerini ve trajik dönüm noktalarını daha da yoğunlaştırarak yazılmaya devam edecektir! eposta: acem20?hotmail. com ahmetcemal?superonline. com YÜZLERCE YILIN YAŞANMIŞLIĞI İÇİN Çay Mahallesi düzensiz ama kimlikli dokusuyla Çanakkaleli Romanların tarihsel yerleşimi. 18 Mart Üniversitesi’nin kent kültürüne yeniden kazandıracağı yapılar. YTÜ öğrencilerinin çalışmalarını değerlendiren jüri toplantısından. yana hep aynı; ‘düzensiz’lik... Bulunabilen her türlü yapı malzemesiyle, adeta ‘kendiliğinden’ inşa edilmiş, komşusuyla ‘içli dışlı’ evler; küçüklü büyüklü eklentiler; dışarıyla içeri arasında gezinen eşyalar... İşte bu mahalle, Çanakkale’nin toplumsal tarihindeki çok özel yeri ve farklı kimliğiyle, 1990’lardaki kentsel koruma çalışmalarında ‘sit’ sayılarak ‘‘sürdürülmesi gereken bir kültür zenginliği’’ kabul edildi. Ardından da ‘koruma amaçlı plan’lama çalışmaları kapsamında ‘özel proje alanı’ olarak belirlendi... Bu kararlar, Çanakkaleli Romanları, atalarının yarattıkları Çimenlik Kalesi’nden sonra belki de ilk kez ‘mimarlık’la buluşturuyor... Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi, mesleğin eşiğindeki öğrencilerine proje konusu olarak ‘‘Fevzipaşa Mahallesi’nin Rehabilitasyonu’’nu verdi. Çanakkale’nin kültür ve çevre değerleri üzerinde yoğunlaşan 18 Mart Üniversitesi de aynı ‘çalışmaya katkı’da bulunuyor. Prof. Dr. Ülkü Altınoluk, bu sosyal işlevlerinin ilk adımlarını şöyle özetliyor: ‘‘Mahalledeki eğitimle birlikte semtin çehresi de değişmeye başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca üniversitemize devredilen eski kilise binası ‘sahnetiyatro’, eski papaz okulu binası ve eski papaz evi binası ise ‘sanatsalkültürel iletişim merkezi’ işleviyle yaşatılınca, bu süreç daha da zenginleşecek...’’ 18 Mart Üniversitesi’nin ‘‘Çanakkale Boğazı’nda bir dünya üniversitesi’’ olacağını belirten Rektör Prof. Dr. Ramazan Aydın da şunları ekliyor: ‘‘Akademik önceliklerimiz tarih, sanat, kültür, arkeoloji, su ürünleri vb. sanat ve bilim dallarında da yoğunlaşarak uluslararası düzeyde söz sahibi olabilmek...’’ YTÜ’deki çalışmalar İşte böylesine ‘evrensel düşünce’lerin adeta ‘himayesi’ne giren Çanakkaleli Romanlara yeni mekânların tasarımı için kolları sıvayan YTÜ Mimarlık Fakültesi, ilk yerel inceleme çalışmasını geçen yıl gerçekleştirdi. Fevzipaşa Mahallesi’ni ve sakinlerini yakından tanımak üzere anketler de düzenleyerek semtin yapısal ve toplumsal dokusunu irdeleyen öğrenciler, ‘‘20052006 Bahar Dönemi Mimari Tasarım 8 Dersi ve Bitirme Tezi’’ olarak geliştirdikleri projeleriyle ‘mimar’ olacaklar... Tezin jürisinde ‘‘Çanakkaleli danışman üye’’ler olarak Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’la birlikte İmar Müdürlüğü’nden Z. Özleyiş Çetin ve kentin sivil toplum emektarlarından mimar İsmail Erten de yer alıyor... Projelerde ise hem Roman geleneklerinin ve yaşama kültürünün ‘sürdürülebilir’liğini gözetecek hem de semtteki tarihten gelen ‘‘düzensiz imar düzeni’’ni mimari ve kentsel tasarımla bütünleştirebilecek bir ‘sağlıklılaştırma’ hedefleniyor... Her birinde 46 öğrencinin bulunduğu toplam 9 grubun farklı öneriler geliştirdikleri YTÜ çalışmasını yöneten Prof. Dr. Harun Batırbaygil, mimarlık eğitimine ‘sosyal gerçekçiliği’ de kazandıran proje konusu hakkında şunları söylüyor: ‘‘Romanlar nasıl ki özgün yaşamlarının gereklerini mekâna da yansıtarak kimliklerini koruyorsa mimarlık da bunu gözeten ve kalıplardan arınmış bir insancıllığı çağdaş mekânlara dönüştürmeyi başarabilmeli...’’ ANKARA DEVLET TİYATROSU’NUN MERKEZ SAHNESİ İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ SÜRÜYOR Yeni Sahne’de ‘karar beklenmeden’ söküm NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Tiyatroları’nın başkentteki merkez sahnesi olarak bilinen ‘‘Yeni Sahne’’ye Koruma Kurulu’ndan ‘‘taşınabilir’’ kararı çıkmamasına karşın, yapının sahibi Ormancılar Derneği icra işlemini uyguladı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Nimet Özgönül, ‘‘Yapılan işlemin bir diğer adı mal kaçırmadır’’ dedi. Koruma Kurulu’nun 14.04.2006 tarih, 1432 sayılı ‘‘Yeni Sahne’nin yer aldığı yapıyla ilgili inşai ve fiziki hiçbir uygulama yapılmaması’’ kararına karşın dün, koltuklar ve panolar Ankara Anakent Belediyesi ekiplerince söküldü. Özgönül, ‘‘Görülüyor ki Koruma Bir festival klasiği ‘Saraydan Kız Kaçırma’ ültür Servisi Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen ‘34. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’, müzikseverlere bugün üç ayrı yerde üç konser sunuyor. Aya İrini Müzesi saat 20.00’de, yorumları ve konuk solistleriyle özellikle geleneksel çalgıları ön plana çıkartarak farkını ortaya koyan Tekfen Filarmoni Orkestrası’nı ağırlarken; Tarih Vakfı Darphanei Amire Binaları saat 18.00’de, müzikseverleri, piyanist Ece Demirci ve kemancı Barennie Moon ile bir Mozart akşamına davet ediyor. Topkapı Sarayı Müzesi ise bu akşam ve cumartesi akşamı A Kurulu’nun Yeni Sahne için vereceği olumlu karardan korkuluyor. Bunun bir diğer adı mal kaçırmadır. Ankara’da bilirkişi bulamadıkları için İstanbul’dan bilirkişi getirtilmiş. O da olaylara vakıf değil. Özenle taşınması gereken el yapımı işleme panolar, ‘korunmasına gerek olmayan bezeme ve kaplamalar’ olduğu söylenerek özensizce taşındı.’’ Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Bahadır Özyurt ise ‘‘DT hukuk savaşını kaybetmiş olabilir ancak bu iş burada bitmeyecek’’ diyerek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. K 21.30’da ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operasına ev sahipliği yapıyor. Bir festival klasiği olan ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operası, 10 yıl aradan sonra Yekta Kara tarafından sahneleniyor. ‘Saraydan Kız Kaçırma’nın solistleri Eva Mei (bugün), Maria Bengtsson (cumartesi), Daniel Kirch, Ina Schlingensiepen, Cenk Bıyık, Kurt Rydl ve Achim Thorwald’a şef Peter Telling yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile Markus Baisch yönetimindeki İstanbul Festival Korosu eşlik edecek. Biletler Biletix ile AKM ve Aya İrini Müzesi gişelerinden sağlanabilir. OSMANLI BANKASI MÜZESİ Kamusallaşan mimarlık tartışması SAKIP SABANCI MÜZESİ İLK AKŞAMIN KONUKLARI ANDERSON, MICARELLI VE KUTLUER Uluslararası Danışma Kurulu toplandı abancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM) dünyanın dört bir yanından gelen danışma kurulu üyeleri, yıllık uluslararası danışma kurulu toplantısı için 18 Haziran Pazar günü SSM’deydi. Toplantıda; müzenin görevi, hedefleri, ileriye yönelik tasarılar, gelecek sergiler, koleksiyonların gelişimi ve yurtdışı ortaklık tasarıları gibi konular ele alındı. SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve SSM uzmanlarının ev sahipliğinde yapılan 2006 yılı toplantısına Uluslararası Danışma Kurulu üyeleri Berlin İslam Sanatlar Müzesi Müdürü ve Berlin Bodrum’da festival zamanı ültür Servisi Bodrum Belediyesi’nin düzenlediği ‘3. Uluslararası Sanat Günleri’ 24 Haziran’da Ian Anderson Plays the Orchestral Jethro Tull konseriyle başlayacak. Orkestraya Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası’yla birlikte konuk solistler Lucia Micarelli ve Şefika Kutluer eşlik edecek. 28 Haziran’da Bodrumlularla buluşacak olan bir diğer isim, efsanevi vurmalı çalgılar üstadı Billy Cobham. 29 Haziran’da ise yeni albümü ‘IF’ ile Bodrumlularla buluşacak olan bir diğer topluluk, Fahir Atakoğlu Trio. 1 Temmuz tarihinde Bodrum Kalesi’nin konukları Japonya’dan ilk kez Türkiye’ye gelen Yamato O S Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. ClausPeter Haase, Paris Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü HenryClaude Cousseau, Paris Guimet Ulusal Asya Sanatları Müzesi Müdürü JeanFrançois Jarrige, St. Petersburg Hermitage Müzesi Direktörü Prof. Dr. Mikhail Piotrovsky, Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oleg Grabar, Londra Üniversitesi Courtauld Sanat Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Deborah Swallow katıldı. K Topluluğu. 2 Temmuz’da Brezilya müziğinin en dokunaklı unsurlarını kucaklayan, Grammy Ödülü’nü alan, yüksek enerjisi ile olağanüstü bir performans sergileyen Tania Maria ve topluluğu, güneyin sıcak ritimlerini, caz ve blues öğeleri ile birleştirerek kendine has tarzını Bodrum Kalesi’nde sergileyecek. 5 Temmuz’da Başkent Akademi Orkestrası, piyanist Yeşim Gökalp’le birlikte müzikseverlere Mozart rüzgârı estirecek. 6 Temmuz akşamı Osmanlı Tersanesi’nde ABD Büyükelçiliği’nin desteğiyle yapılacak konserde Billy ve Tony Stevens’i dinleme imkânı bulacağız. Festival, 7 Temmuz tarihinde Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun ‘Ben Eskiden Küçüktüm’ adlı tiyatro gösterisiyle sona erecek. smanlı Bankası Müzesi’nde eylül ayına kadar devam eden ‘‘Aradığınız Kişiye Şu An Ulaşılamıyor: Türkiye’de Hayat Tarzı Temsilleri, 19802005’’ adlı sergi kapsamında bir dizi söyleşi düzenlenecek. Uğur Tanyeli’nin katılacağı ilk toplantı 28 Haziran Çarşamba günü saat 18.30’da gerçekleştirilecek. ‘‘Türk’ün Mimarlıkla İmtihanı: 19802005’’ konulu söyleşide, mimarlığın toplumsal inşası, yaşanan ve yaşanmakta olan sosyal değişimlerle paralel olarak ele alınacak. Konuşmasında, popülarize olan mimarlığın kamusallaşma sürecine ışık tutacak olan Tanyeli, konu hakkında, ‘‘Bu sürece önayak olan dekorasyon, tasarım ve kentsel yaşam dergileri, televizyon programları ve popüler basının mimarlık konulu soruşturmaları, mimarlığın gündelik yaşamımıza girerek meslekten olmayanlarca da konuşulur hale gelmesini sağladı. Böylece mimarlık, sadece hayat tarzı temsillerinin var olacağı bir alan yaratmakla kalmadı, kamusal alan tarafından da tanımlanır oldu’’ diyor. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear