28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Danıştay saldırısının ardından devreye giren ErdoğanYeni Şafak işbirliği, hedef saptırmayı amaçlıyor Kuldan Vatandaşa... Bireyden Müşteriye... Bektaşi dere kıyısına oturmuş, baharın serinliğinde azığını yiyor. Yanına kıyafetlerinden varsıl oldukları anlaşılan kişiler gelmişler, söğüş tavuklar, etler, börekler, dolmalar, mis gibi ekmek, baklavalar vb.’den oluşan muhteşem bir piknik sofrası kurmuşlar; taam eylemeye koyulmuşlar. Bektaşi, koşuşturan uşaklardan birine el etmiş, sormuş: Kimdir bunlar?... Musa Paşa’nın kulları, yanıtını vermiş ayvaz. Başını göğe kaldırmış Bektaşi: Bir şu kendi kulunun haline, bir de Musa Paşa’nın kullarına bak da utan! İnsanın kul olduğu dönemden kalan bir öykü. İnanması güç ama, insanın evriminde kulluk dönemi uzun bir zamanı kapsar. Önce kapitalizmin boy gösterdiği Batı’da aşıldı bu evre. İnsan kulluktan çıkıp vatandaşa dönüştü, nice kan, can ve acı pahasına. Yurttaş, özgürlük, kardeşlik, eşitlik sacayağı üstünde duruyordu, ama soyut kavramlardı bunlar. Özgürlüğü, ekonomik koşullarının elverdiği ölçüde yaşama geçiyordu. Sömürünün olduğu yerde kardeşlik güzel bir sözden öteye gitmiyordu. Eşitlik kâğıt üzerinde kalan tatlı bir vaatti. ??? Gelişme sürüyordu, teknolojinin sağladığı olanaklar, pastayı genişletiyor, sömürü düzeni, patlamaları önlemek için, pastanın genişleyen bölümünden, çalışan kitlelere de bir pay ayırmaya başlıyordu. Yine Batı’dan başlayarak devlet, kâğıt üzerinde kalan kimi hakları bir ölçüde somutlaştırıyordu. Eşitlik, tam anlamıyla gerçekleşmese de fırsat eşitliğine dönüşerek somutlaşıyor, insanın bazı hakları olduğunu, gelişmiş kapitalizmin refah devleti, biraz da karşı modelin korkusuyla, kabul ediyordu. Eğitim bir haktı, sağlık insan olmaktan gelen bir haktı, devletin bunları sağlayacak ekonomik yükümlülükleri olduğu kabul ediliyordu. Devletin bir türevi olarak görülen vatandaş, artık insan olmaktan gelen bazı haklarla donatılırken, özgürlük alanının da genişlediğini görüyor, daha önemlisi de salt insan olmaktan doğan haklarla donatılırken, kendi başına bir değer olarak kabul ediliyor, bireyleşiyordu. Türkiye de Cumhuriyet ile birlikte kulluktan kurtuldu, insan, vatandaşlığa geçti, devlet kıt olanaklarıyla vatandaşına sağlık hizmetleri, eğitim hizmeti verdi. Cumhuriyet, yoksul topluma eğitimde fırsat eşitliği sağlayarak, varlığını sürdürebileceğinin bilincindeydi. Cumhuriyet’in tek partili rejimden çok partiye dönüşmesine karşın, vatandaşın bir türlü bireye dönüşememesi, çok partili rejimin gerçek bir demokrasi olamamasından kaynaklanıyordu. ??? İnsanlığın, yirminci yüzyıla girerken beslediği umutlar, iki dünya savaşındaki darbelere karşın, sağlık ve eğitimde görece fırsat eşitliği sağlayan, sosyal güvenceleri getiren sosyal refah devleti ile bir dönem daha sürdü. Ancak yüzyılın sonlarına doğru küreselleşmenin dayattığı koşullar, en gelişmiş ülkelerden başlayarak, bunları teker teker geri almaya koyuldu. Artık haklar ihtiyaç oluyordu. Hak olanı devletten talep etmek mümkündü, ama ihtiyaç, bireyin kendi olanaklarıyla karşılayacağı bir şeydi. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik haktan ihtiyaca dönüşüyor, kamu alanı daraltılıyor, kamu hizmetleri özelleştiriliyor, kamu hizmetlerinden yararlananlar müşteriye dönüşüyordu. Artık, birey müşteri olabildiğince vardı ve özgürdü. Ne kadar iyi müşteri olabiliyorsa o kadar hakkı vardı. Türkiye’de de aynı gelişme yaşanıyor. Dünkü Cumhuriyet’te özel okulların ücretleri yayımlandı. Vatandaşın yüzde 90’ının ulaşmayı hayal bile edemeyeceği bir gelir düzeyini gerektiriyor bunlar. Kamu okullarımızın eğitim düzeyi hızla düşüyor, başarı artık özel okullardan geçiyor, sağlık hizmetleri büyük hızla metalaşıyor. Yeni bir döneme giriyoruz, gelişmiş ekonomilerde, tarih içindeki evrimi kuldan vatandaşa, vatandaştan sosyal refah devletinin bireyine şeklinde olan insan, şimdi artık müşteri oluyor. Artık ne kadar müşteriysen o kadar insansın ve o kadar özgürsün. Yaşasın ‘‘Homo cilentus (müşteri)’’ dönemi! Yargıyı yönlendirme planı MEHMET FARAÇ Hükümet ve yandaş basının Cumhuriyet ve Danıştay’a saldıran gerici organizasyonla ilgili hedef saptırma çabaları, giderek yargıyı baskı altına almaya dönüşüyor. Tetikçi Alparslan Arslan’ın ‘‘Saldırıyı türban için yaptım’’ itirafına karşın Başbakan Erdoğan, ‘‘Kendini neden bıçakladı?’’ diyerek dikkatleri emekli Yüzbaşı Muzzafer Tekin üzerine yoğunlaştırmaya çalışıyor. AKP lideri, yanlış yönlendirmeyle içine düştüğü çıkmazı derinleştirmekten öteye gidemiyor. Mayıs ayının ortalarında karanlık mihrakların hedef aldığı Cumhuriyet ve Danıştay’ın, özellikle laiklik ve türban konusundaki duyarlılığı ısrarla göz ardı ediliyor. Üstelik bu merkezlerin, Cumhuriyet kurumlarını yıp ratmak için 8 yıldır psikolojik savaş yürüten şeriatçı basın tarafından sürekli hedef yapılması da unutturulmaya çalışılıyor. Gözden ısrarla kaçırılan bir nokta daha bulunuyor ki bu konu olayın en vahim tarafı olarak öne çıkıyor. Bülent Arınç’ın seçimler öncesi ‘‘namus sorunu’’ diye tanımladığı türban vaadi nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarında Danıştay’ı hedef alması dezenformasyona kurban ediliyor. Tüm bu gerçeklere karşın soruşturmanın seyrini ulusalcı çevreler üzerine yıkmaya yönelik hem medyanın hem de siyasilerin çabaları hız kesmiyor. Özellikle gerici kesimin orduyu yıpratmaya yönelik planları, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in serbest kalmasıyla boşa çıkmasına karşın, bu doğrultudaki umutlar bitmiyor. Erdoğan, partisinin MYK toplantısında ‘‘Kendini niye bıçakladığına bakmak lazım’’ diyerek dikkatleri ısrarla Tekin üzerine yoğunlaştırmaya devam ediyor. Bu da yetmiyor, ‘‘Tekin’in serbest kalmasının olayla bağlantısı ol madığı anlamına gelmeyeceğini’’ belirterek yargıyı baskı altına almaya çalışıyor. Ne ilginçtir ki Erdoğan’ın bu çıkışını en iyi, hükümet destekçisi Yeni Şafak gazetesi görüyor. Gazete dünkü sayısının manşetinde, ‘‘Savcı ,Ergenekon ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği oluşumları hakkında Emniyet’ten bilgi istedi’’ diye yazarak hükümetin yargıya yönelik yönlendirme çabalarını adeta kanıtlamaya çalışıyor. Şeriatçı kesimlerin, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kaşlalı cinayetleri, Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday’ın türban nedeniyle öldürülmesi olaylarında da hedef saptırdığının kanıtlanması, Cumhuriyet ve Danıştay saldırılarının enkazının, gerici kesimin asparagasa dayalı tezgâhını altüst ettiğini gösteriyor. Hükümet ve yandaş basını, Danıştay olayının ardından kimi zanlıların sosyal ilişkilerini gerekçe göstererek olaya hem orduyu bulaştırmaya çalışıyor hem de cinayetin türban olayından kaynaklandığı gerçeğinin üzerini örtmeye çabalıyor. AKP iktidarı, Danıştay’ı basan gerici organizasyonu ‘‘çete’’, ‘‘örgüt’’ gibi temelsiz ve çelişkili tanımlamalarla örtbas etme çalışmalarından bir türlü sonuç alamıyor. Olayların arkasındaki gücü çözmekte de âciz kalan hükümet, soruşturmadan beklediği ‘‘sürpriz’’in aslında kendisini tuzağa çeken bir bomba olmasının şaşkınlığıyla çırpınıyor. ANADOL ’DAN ERDOĞAN’A ATEŞİ YÜKSEK ‘Danıştay dosyasından elini çek’ ? CHP, Danıştay saldırısı sonrasında Erdoğan ve hükümetin sürekli yargıya müdahale ettiğini belirterek savcıları göreve çağırdı. CHP’li Anadol, Başbakan’a “Sen Başbakan mısın, savcı mısın. Elini bu dosyadan çek” diye seslendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümetin Danıştay’a saldırıyla ilgili sürekli ‘‘yargıya müdahale’’ ederek anayasal suç işlediklerini belirterek yargıçları, hükümet üyeleri hakkında işlem yapmaya çağırdı. Anadol, düzenlediği basın toplantısında, Danıştay’a yönelik saldırının ardından hükümetin, ‘‘olayı derin devlet yaptı, asker yaptı’’ diyerek kamuoyunu yanılttığını, etkili bir dezenformasyon sürecinden geçildiğini belirtti. Anadol, gelinen aşamada Erdoğan’ın, olayın kilit ismi olarak kamuoyuna sunulmak istenen Muzaffer Tekin’in serbest bırakılmasının ardından da ‘‘Mahkemenin serbest bırakması sanık olmayacağı anlamına gelmez. İlişkiler, telefon kayıtları ve kendini bıçaklaması ilginç’’ açıklamasına dikkat çekti. Olayının yargı aşamasına geçilmesine karşın hükümetin hâlâ bu dosyadan elini çekmediğini belirten Anadol, hükümetin yargıya müdahale ederek açıkça anayasal suç işlediğini bildirdi. Başbakan ve hükümet üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu vurgulayarak savcıları işlem yapmaya çağıran CHP’li Kemal Anadol, ‘‘Sen Başbakan mısın, savcı mısın? Elini bu dosyadan çek. Anayasanın 138’inci maddesini açıkça ihlal eden, hukuka saygısız bu başbakan hakkında işlem yapılmalıdır. Pervasızca bu dosyaya, yargıya müdahele eden bir Başbakan cumhuriyet tarihinde görülmemiştir’’ dedi. Ecevit’e antibiyotik veriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara GATA’da tedavisi süren eski Başbakan Bülent Ecevit’in yüksek ateşinin antibiyotikle düşürülmeye çalışıldığı bildirildi. DSP Ankara İl Başkanı Melahat Özdemir, Ecevit’in sağlık durumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı. Ecevit’in yüksek ateşinin geniş spektrumlu antibiyotik uygulanarak düşürülmeye çalışıldığını ifade eden Özdemir, eşi Rahşan Ecevit’in de doktorların istemi üzerine, Bülent Ecevit’in bilincinin açılmasına yardımcı olması amacıyla zaman zaman başucunda kitap ve gazete okuduğunu belirtti. Hastane önünde de partililerin bekleyişi sürerken Şebinkarahisar’dan gelen bir heyet ‘‘Enişte, sevgimiz sizin şifanız olsun’’ pankartı açtı. Devlet Konukevi’nde yemek İsveç Kralı Karl 16. Gustav ve Kraliçe Silvia, Türkiye ziyareti çerçevesinde Devlet Konukevi’nde yemek verdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün davetli olmasına karşın katılmadığı yemeğe, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve eşi Münevver Arınç, Devlet Bakanı Beşir Atalay ve eşi Yıldız Atalay, Enerji ve Tabii Kaynak lar Bakanı Hilmi Güler ve eşi Mehtap Güler, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ve eşi Müşerref Nehrozoğlu ile Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Sermet Atacanlı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan, AB Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ve çok sayıda davetli katıldı. Sezer’in yemekte türbanlı katılım dolayısıyla yer almayacağı belirtilmişti. (AA) Ankara’da baskın: 9 gözaltı Operasyonda patlayıcılar ve bombalar ele geçirildi. Yakalananlar arasında 2 subay ve 1 astsubayın da bulunduğu, gözaltına alınan kişilerin bir siyasetçiye yönelik eyleme hazırlandıkları ileri sürüldü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin Eryaman’da yaptığı operasyonda, C4 patlayıcı, TNT kalıpları, zaman ayarlı bomba, el bombaları ile bir adet Glock marka silah ele geçirilirken 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan ikisinin subay, birinin astsubay olduğu bildirildi. Operasyon yapılan evde ‘‘Atabey’’ adlı bir gruba ilişkin belge ve bilgilere ulaşılırken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki evinin güzergâh krokisinin de bulunduğu öğrenildi. Gözaltına alınan kişilerin bir siyasetçiye yönelik eylem hazırlığında oldukları iddia edildi. Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aldıkları bir istihbaratı değerlendirerek Eryaman’da bir eve baskın düzenlediler. Jandarma ekiplerinin izlediği operasyonda, biri yüzbaşı, biri astsubay, biri subay ve 6 sivil olmak üzere 9 kişi gözaltına alındı. Subayın izinde olduğu ve askeri birimlerce yakalanarak gözaltına alındığı öğrenildi. Gözaltındaki askeri personel, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gelen inzibatlara teslim edildi. Bir şirkete yönelik eylem çalışması içinde oldukları da öne sürülen bu kişilerin aynı zamanda bir siyasetçiye de eylem hazırlığında oldukları iddia edildi. niyet yetkilileri, kendilerine Atabey adını veren gruba yönelik yapılan operasyonda, çeşitli malzemeler de ele geçirildiğini bildirdi. Grubun kendine ait özel yemin metni ile flamasının da evde bulunduğunu bildiren emniyet yetkilileri, ‘‘Flamada Türk bayrağı ve ondan çıkan oklarla 16 Türk cumhuriyetinin küçük bayrakları bulunuyor’’ dediler. Ayrıca gruba ilişkin yemin metninde ‘‘Biz Atabeyler Gerilla Grubu mensubu olarak, her zaman ve her şart altında vatanımıza ve milletimize bağlı kalacağımıza, ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını sonuna kadar savunacağımıza ve bize emanet edilen şanlı bayrağımızı kanımızın son damlasına kadar koruyacağımıza namusumuz ve şerefimiz üzerine ant içeriz’’ ifadelerinin bulunduğu bildirildi. Erdoğan’ın güzergâhının krokisi Öte yandan el konulan evraklarda Erdoğan’ın Keçiören’deki evinin gidiş ve geliş güzergâhlarının krokilerinin bulunduğu iddia edildi. Baskında polis ekiplerine jandarmanın da eşlik ettiği bildirildi. Emniyet yetkilileri, operasyonun Danıştay’a düzenlenen silahlı baskın olayıyla ilgili olmadığını belirtirken bu yönde de soruşturma yürütüldüğü kaydedildi. Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, öğleden sonra Adli Tıp Kurumu’nda M.E, E.T. ve Y.A. adlı kişileri sağlık kontrolünden geçirdiler. asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘Atabeyler Gerilla Grubu’ ANKA Ajansı’nın haberine göre, em AKP’li hukukçular, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşerek TMY Tasarısı’na son biçimini verecek ‘Öcalan’ maddesi değiştiriliyor ? TBMM Adalet Alt Komisyonu, Abdullah Öcalan’a af getirdiği ileri sürülen TMY Tasarısı’nın 6. maddesinin ilgili fıkrasında değişiklik yapılmasına karar verdi. Terör örgütü liderleri ve üyelerinin TCY’nin 221. maddesine göre etkin pişmanlıktan yararlanmasına ilişkin tümcenin fıkradan çıkarılması kararlaştırıldı. EMİNE KAPLAN ANKARA AKP, CHP’nin Abdullah Öcalan’a af getirdiğini ileri sürdüğü Terörle Mücadele Yasa Tasarısı’nın 6. maddesinin ilgili fıkrasında değişiklik yapılmasına karar verdi. Terör örgütü liderleri ve üyelerinin Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesine göre ‘‘etkin pişmanlık’’tan yararlanmasına ilişkin tümcenin metinden çıkarılması kararlaştırıldı. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, bu değişiklikle Öcalan ile ilgili durumun büyük oranda düzeltilmiş olacağını söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün görüşü alındıktan sonra tasarıya son biçimi verilecek. TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda, dün TMY Tasarısı’nın Abdullah Öcalan’a af getirdiği ileri sürülen 6. maddesi ele alındı. Komisyon, farklı görüş ler, soru işaretleri ve kuşkular nedeniyle tasarının söz konusu maddesine son biçimini vermekte zorlandı. Maddenin ‘‘Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır. Kişi etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilir’’ hükmünü içeren fıkrasındaki ‘‘Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır’’ tümcesinin çıkarılması benimsendi. AKP’nin bu değişiklikle Öcalan ile ilgili kamuoyunda oluşan soru işaretlerini gidermeyi hedeflediği kaydedildi. Tartışmalı durum sürecek CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, söz konusu fıkrada böyle bir değişikliğin yapılması durumunda Öcalan ile ilgili durumun büyük oranda düzeltileceğini, ancak yine de tartışmalı durumun süreceğini söyledi. 6. maddenin ‘‘Suç işlemek üzere terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar TCY’nin 314. maddesine göre cezalandırılır’’ hükmü, komisyon üyeleri arasında tartışmaya neden oldu. TCY’nin 314. maddesi, silahlı örgüt suçuna verilecek cezaları düzenliyor. Buna göre, silahlı örgüt kuran ve yöneten kişiye 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Bazı AKP’liler, söz konusu düzenlemeyle, ‘‘silahsız örgüt’’ kuranların da ‘‘silahlı örgüt’’ kuranlarla aynı cezayı almasının haksızlık olacağını belirterek değişiklik yapılması gerektiğini kaydettiler. Toplantıya katılan bazı uzmanlar ise terör amacına yönelik kurulan örgütün silahsız da olsa ağır bir biçimde cezalandırılması gerektiğini dile getirdiler. Yapılan tartışmaların ardından silahsız terör örgütlerine, TCY’nin 314. maddesinde öngörülen cezaların üçte bir oranında indirilerek uygulanması benimsendi. ‘‘Örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması’’ suç olmaktan çıkarılırken terör örgütünün amacının propagandasına da ceza verilmemesi benimsendi. Parti yönetimiyle değerlendirme Komisyon üyeleri, tasarıda yapılması öngörülen değişiklikleri parti yönetimiyle değerlendirme kararı alırken AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da, bir süre toplantıya katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan komisyon başkanı Hakkı Köylü, tasarıya bugün yapılacak toplantıda son biçiminin verileceğini belirterek Başbakan Tayyip Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile de görüşeceklerini bildirdi. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear