26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr BelçikaFransa sermayeli banka, Zorlu Grubu’na 2.4 milyar dolar ödeyecek. Zorlu Enerji grupta kaldı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Denizbank’ı Dexia aldı ? Dexia, Zorlu Holding’in elindeki Denizbank’ın yaklaşık yüzde 75’ini alarak çoğunluk hissesine sahip oldu. Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, satış bedeliyle yeni istihdam alanları yaratacaklarını söyledi. Ekonomi Servisi Denizbank AŞ’nin sermayesinin yüzde 74.9965’ini temsil eden Zorlu Holding AŞ’ye ait hisselerin 2.4 milyar dolara BelçikaFransa sermayeli Dexia SA/NV’ye satışıyla ilgili, Dexia ile Zorlu Holding arasında anlaşma imzalandı. Varılan mutabakat çerçevesinde halen Denizbank’ın portföyünde bulunan yüzde 39.77 oranındaki Zorlu Enerji hisseleri, bankanın devrinin tamamlanmasından önce, Zorlu Holding tarafından Denizbank’tan devralınacak. Dexia satış bedelini gerekli izinler alındıktan sonra peşin olarak ödeyecek. Dexia’nın üst yöneticisi (CEO) Axel Miller, uzun süredir Türkiye’de genişlemek için arayışta olduklarını belirterek ‘‘Denizbank’ın alınması bizim için bir dönüm noktası. Faaliyet gösterdiğimiz alanlardaki hedefler açısından mümkün olan en iyi eşleşmeyi gerçekleştirdik’’ diye konuştu. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise hisse satışıyla ilgili olarak ‘‘Çağrıda bulunacağız, azınlık hissedarlarımız da şu andaki alım sözleşmesinin bütün maddi koşullarından aynı şekilde ana hissedarımız Zorlu Grubu gibi yararlanacak’’ dedi. Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu da satış bedeliyle daha fazla istihdam yaratmaya çalışacaklarını söyleyerek ‘‘Bu parayı Zorlu ile birlikte Türkiye kazanmış olacaktır. Hedefimiz, bu ülkeye, nasıl daha yararlı şeyler yaparız, devamlı bunu gözettik’’ diye konuştu. Başbakan’ın Memleketi Başbakanımızın memleketi Rize’ye uzunca bir aradan sonra yeniden giderken, biraz heyecanlıydım. Ne de olsa gazeteciliğimde yöre sadece ilk gözağrım değil, sorunlarıyla çok yoğunlaştığım kentler arasındaydı. 1966’da Demirel’in uçsuz bucaksız konvoyunun toz dumanı arkasından giderken, neşe içinde, gelecekten umutlu, göreceli varsıl insanlarıyla, olağanüstü doğa güzelliklerine çarpılmıştım. Büyümek üzere kentin sahili doldurulmuş, mucize kent(!) yaratma projesinin açılışı, Demirel Apartmanı ile yapılmıştı. Bir kentin gelişme adına yok edilişinin, yağmalanması, akıl almaz çirkinleştirilmesinin gelişmesini zaten uzun yıllar içinde bir bir, içim sızlayarak izlemiştim. Kurtarılmış bir yamaç köyler, kimi Rize tepelerinde kalmış, geleneksel güzelim mimariye ait evler kalmıştı ki.. Onlar da yok olmuş. Şimdi siz kent kirliliği, çirkinliği içinde ekonomik gelişmeyi yansıtan bir apartmanlaşmanın olduğunu sanacaksınız. Oysa tam tersi yoksullaşmadan, sınırlı toprağı çok kalabalık ailenin paylaşmak zorunda kalmasından. Tek ekonomik ürün çayın getirisinin diplere vurduğunu, konunun meraklısı olduğum için İstanbul’dan da izleyebiliyordum. Yine de birkaç yılda bu kadar ağır bir ek yoksullaşmanın olabileceğine akıl sır erdiremiyorum. Merkez çarşının sokaklarında dolaşanlara şöyle bir göz atmak, bir tek çayla 40 yıl öncelerinde toparlanmakta, gelişmekte olan bir kentin, bu ürüne bağlı geriye gidişle nasıl göçtüğünü görmek iç acıtıyor. Tarlası zaten bildik bahçe boyutlarında olan, bu nedenle de ağası bulunmayan yörede, bol çocukla patlayan nüfus bahçeleri bahçecik yaptığı gibi, çayın ekonomik getirisi kilo üzerinden de kelimenin tek anlamı ile dibe vurmuş. Yetmemiş, bu yıl havalar da vurmuş. Nisan sonunda başlaması gereken ilk sürgüne bağlı fabrika üretimi mayısın ikinci yarısına sarkmış. Ben orada iken siyasiler ile sendikacılar tartışıyorlardı. Geçmişte 30 binlere çıkan çay üreticisi işçi sayısı zaten yarı yarıya düşmüştü. Kampanyanın geç başlaması, bağlantılı olarak 15 bine yakın geçici işçi için, yasanın öngördüğü asgari prim gününün tamamlanamaması, sigorta haklarının devamlılığı, sağlık ve emeklilik haklarının tehdit altında olmasını getiriyordu. Tek Gıdaİş yöneticileri moral bozukluğu içinde, hükümetten yasal prim gününün tamlatılmasını istemeleri halinde, Erdoğan hükümetince ceza olarak ÇayKur’da işbaşı yaptırılacak işçi sayısının düşürülmesinden korkuyorlardı. Yıllardır içlerinde olduğum sendikal yönetim kadrolarının böylesine demoralize, hak arayamaz, seslerini çıkaramaz konumda olduklarına hiç tanık olmamıştım. Sorgulayamadım. Önceki gündün, daha önceki Meclis görüşmelerinde de sosyal güvenlik reformu(!) paketi adı altında, ülke çapında işçilerin kazanılmış sosyal güvenlik, emeklilik hakları gasp edilirken, Emek Platformu çatısı altında işçiler direniş koyarlarken, Ankara’da olmayan bir Türkİş gerçeği varken, neyi sorgulayabilirdim ki.. Beğenelim, beğenmeyelim, CHP Meclis’te pakete karşı durmaya çalışıyor. Oturumları terk ederek eylem koyuyor. Cumhurbaşkanı sadece hakhukuk çerçevesinde 15 temel maddesini Meclis’e geri çeviriyor. Hakları gasp edilen işçilerin üye sayısı olarak en büyük örgütü Türkİş hâlâ ortalıkta yok. Biz yine Rize’ye dönelim. İşçilerinin durumundan, çay üreticilerinin durumu da zaten ayna gibi ortaya çıkıyor. 40 yıl önce çay yöreyi iyi kötü beslerken, gündemde olan alternatif ekonomik arayışlar olduğu yerde kalmış. Üstüne üstlük turistik, küçücük getirisi olan Rize bezi bağlantılı üretim nerede ise tükenmiş. Keten artık Rize’de yetişmediği için, Çin’den önce dünyanın başka yerlerine, sonra Rize’ye geliyor. Ayıp olmasın boyutunda biriki dükkânda en vazgeçilemeyen biriki ürün olarak satılıyor. 40 yıl önce deniz doldurularak yapılmış, Demirel’den Özal’a, Yılmaz’a, şimdilerde Erdoğan’a, başbakanların çok sahiplendiği ünlü sahil yolunun her yıl katlanan yolsuzluklar, denizin geri alması bağlantılı hâlâ bitirilememiş olduğunu biliyorsunuz değil mi?.. Rizeli geçmişte memleketlisi siyasetçinin Meclis’te çok olması ile övünür, hemşeri başbakanları ile çok onurlanırdı. Şimdilerde kurtuluş reçetesi olmadıklarına, Rize’ye bir şeyler katmadıklarına inanıyorlar.. Yine de yoksullaşıp, yoksunlaştıkça tarikatlara, Kuran kurslarına sarılmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar... AVRUPA’DA İLK 15’TE 1996 yılında Fransız Credit Local ve Belçikalı Credit Communal’ın birleşmesiyle ortaya çıkan Dexia, ortak para Avro ülkelerindeki bankalar liginde ilk 15 arasında yer alıyor. Hem Brüksel hem de Paris’te merkezi bulunan şirketin geçen yıl sonu itibarıyla aktifleri 509 milyar Avro, net kârı da 2 milyar 38 milyon Avro’yu buluyor. Denizcilik sektörüne destek için kuruldu Denizbank, Türk denizcilik sektörüne finansman sağlamak amacıyla 1938 yılında devlet bankası statüsünde kuruldu. 1992 yılında hükümetin bazı devlet bankalarını birleştirme kararı sonrasında Denizbank, Emlakbank çatısı altına girmiş, 1997’de Emlakbank’tan ayrılarak ayrı bir tüzelkişilik olarak özelleştirilmişti. Özelleştirme aşamasında, 1992’den itibaren pasif konumda bulunan birkaç eski şube dışında, bankanın önemli bir aktifi bulunmuyordu. 1997 yılı başlarında Zorlu Grubu, Denizbank’ı Özelleştirme İdaresi’nden satın alarak aynı yılın eylül ayında faaliyete geçirmişti. Zorlu Grubu’nun finansal hizmetler alanındaki 13 şirketi, Denizbank’ın önderliğinde yapılandırılan Denizbank Finansal Hizmetler (DFH) Grubu’nu oluşturuyor. Denizbank’ın, 12 iştiraki, 1’i yurtdışında olmak üzere 244 şubesi bulunuyor. ‘Bankacılıkta beklentiler iyi’ Ekonomi Servisi Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) 49. Genel Kurulu’nda, birliğin yeni yönetim kurulu belirlendi. Yönetim Kurulu şu bankalardan oluştu: ‘‘Akbank, Finansbank, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası AŞ, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Oyakbank, Şekerbank, Türk Ekonomi Bankası, Türk Eximbank ve Fortis Bank.’’ Yeni TBB başkanının, yönetim kurulunun yapacağı ilk toplantıda belirleneceği ifade edildi. Şimdiki Başkan Ersin Özince, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, ‘‘Ülkemizde geleceğe ilişkin beklentiler daha iyidir. Kısa vadeli her türlü gelişmeye rağmen güven artmıştır’’ dedi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin de, ‘‘Dönem dönem büyük bankalar veya büyüklerle orta ve küçükler arasındaki, pazar payı büyütme tabanlı rekabet dikkatle izlenmeli ve gerekirse müdahale edilmeli” dedi. Ersin Özince. soner?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear