28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MAYIS 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA CUMHURİYET’İN 83. YILI 9 İsmini Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet gazetesi, 83 yıldır laik ve demokratik çizgisinden ödün vermedi Baskı ve tehditler yıldırmadı aber Merkezi Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt Cumhuriyet gazetesi bugün yayın hayatına başlayışının 83. yılını geride bırakıyor. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nde ‘‘Yeni Gün’’ gazetesiyle Anadolu’ya destek veren gazetemiz kurucusu Yunus Nadi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını verdiği gazetemiz ‘‘Cumhuriyet’’le ‘‘aydınlanma’’ savaşımı verdi. Gazetemiz, ilk sayısını çıkardığı ‘‘7 Mayıs 1924’’ten günümüze değin geçen 83 yılda laik ve demokratik çizgisinden ödün vermeden yayın hayatını sürdürdü. Cumhuriyet gazetesinin ‘‘gericiliğe’’ savaş açan, fikirlerinden ödün vermeyen yazarları, köktendinci örgütlerin hedefi oldu; Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok şeriatçı örgütlerin saldırıları sonucu katledildi. Ancak Cumhuriyet gazetesi ilk günden bugüne değin hiç değişmeyen ‘‘Gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnızca Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir’’ yayın ilkesi doğrultusunda okurlarının bugün de verdiği büyük destekle yoluna devam ediyor... H CUMHURİYET VAKFI Gazeteyi yaşatmak için kuruldu Y MİLLİ MÜCADELE VE YENİ GÜN Yukarıda bir bölümünü alıntıladığımız yayın ilkesini Cumhuriyet’in yayımlandığı ilk gün gazetenin sütunlarından ilan eden Yunus Nadi, Bağımsızlık Savaşı’nın en zorlu dönemlerinde Anadolu’ya geçerek Gazi Mustafa Kemal’in yanında yer alacaktı. Ölümkalım savaşı veren Anadolu halkı açtı, çıplaktı!.. Anadolu hem ateşi ve hem de ihaneti görmekteydi. Mazlum milletler de gözlerini, kulaklarını Anadolu’ya çevirmiş, iyi haber beklemekteydi. Gazeteciliğe 1900’de ‘Malumat’ gazetesinde başlayan; 1901 yılında 2. Abdülhamit’e karşı ‘‘gizli bir derneğe girmekle’’ suçlanarak Midilli Kalesi’nde üç yıl hapse ve sürgün cezasına mahkum edilen; 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a gelen; İkdam ve Tasviri Efkâr gazetelerinde yeniden yazmaya başlayan; daha sonra İttihat ve Terakki Fırkası’nın yayımladığı ‘‘Rumeli’’ gazetesinde başyazar olan Yunus Nadi, işte bu ortamda İstanbul’da 1918 yılında Yeni Gün gazetesini çıkarmaya başladı. Ulusal direniş hareketini destekleyen Yeni Gün gazetesi, baskı ve zor koşullar altında çıkarılıyordu. Nadi, 2 Nisan 1920’de gizlice İstanbul’dan ayrılarak Ankara’ya geçti. Matbaa da gizlice Ankara’ya taşındı. Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek, Mustafa Kemal’in yanında yer almak için Anadolu’ya geçen Nadi, 23 Nisan 1920’de Meclis’e milletvekili olarak girdi. İzmir Milletvekili olarak Ankara’da bulunan Nadi, Sakarya Savaşı öncesinde önlem olarak gazeteyi Kayseri’ye taşıdı. Ancak Yunus Nadi Ankara’da kaldı. Gazetenin Yazıişleri Müdürü Kemal Salih’e (Sel) verdiği 18 sayfalık talimatnamede de, Yeni Gün’ün siyasal çizgisini kesin ve keskin bir çerçeve içine aldı. Yeni Gün, Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nı destekleyecekti ama eleştiriden de kaçınmayacaktı... B atı’da bir örneği var mıdır? Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk, 1984’te Cumhuriyet’in 60. yılı nedeniyle yayımlanan yazısında Nadir Nadi’yi şöyle anlatıyordu: ‘‘Nadir Nadi, yarım yüzyıllık gazetecilik yaşamında yazarlığının yanı sıra kırk yılı aşkın bir süreden beri Cumhuriyet’in sorumluluğu ve yönetimini de taşımaktadır. Dünya basın tarihinde bile bu bir rekor olmalıdır. Batı’da bir örneği var mıdır? Bilmiyorum. Ama böyle bir olayın Türkiye’de yaşanmasının ayrı bir anlamı olsa gerektir. Çünkü bizde bir lokantanın, kahvehanenin, bakkal dükkânının bile ömrü kısa oluyor. Siyasal yaşamında zaman zaman en güçlü kurumları yok eden zorlu fırtınalar geçirmiş toplumumuzda ilk günden beri belirlenmiş ilkeleri savunarak kurumsallaşmış bir Cumhuriyet gazetesi olağanüstü bir olaydır. Yunus Nadi’nin işi hem çok güçtü hem de çok kolaydı. Güçtü, çünkü devrimleri karşıdevrimcilere, çağdışılığa karşı savunuyordu. Kolaydı, çünkü arkasında devlet kurucusu koca Atatürk vardı. Nadir Nadi’nin böyle bir talihi olmamıştır.’’ ‘EZAN’ YAZISI Nadir Nadi’den tarihi uyarı unus Nadi’nin 28 Haziran 1945’te Cenevre’de yaşamını yitirmesiyle Cumhuriyet’i zaten bir süreden beri yöneten Nadir Nadi, gazetenin sorumluluğunu üstlendi. Köy Enstitüleri’nin ürünlerine, köy kökenli yazarların yazılarına 1950’lerde sayfalarını açan Cumhuriyet gazetesi, 1960’larda emekçi halkın uyanışını, çağdaş uygarlığa doğru bir adım sayarak gerekli önemi verdi. 1960’ların ortalarına kadar toplumsal bilinçlenme yolundaki yayınlarla büyük çaba harcayan gazetemizin hakkında açılan davaların tümü beraatla sonuçlandı. 12 Mart 1971’de Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve üç kuvvet komutanının muhtırasının ardından sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetim ilanıyla birlikte Cumhuriyet gazetesi 10 gün kapatıldı. İlhan Selçuk ve Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke tutuklandı. Kurtböke ve Selçuk beraat etti, ancak o dönem ortaklar arasında huzursuzluk ortaya çıktı. Cumhuriyet Matbaacılık Gazetecilik TAŞ 1971 Temmuzu’ndaki toplantıda yönetim kurulunu değiştirdi. Nadir Nadi gazete yönetiminden ve başyazarlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Yeni yönetimin yayın politikasını değiştirme girişimlerine okurların yanıtı belki de dünya basın tarihinde eşi görülmemiş bir olaya neden oldu. Cumhuriyet okurları yayın çizgisini değiştiren gazeteyi almadı. 1971 Martı’ndaki 130 binlik satış 45 bine düştü. Bunun üzerine yeniden yönetime çağrılan Nadir Nadi, 1972’de gazetenin başına geçti. 12 EYLÜL BASKI VE SANSÜR GÜNLERİ 12 Eylül askeri darbesi binlerce genci cezaevlerine tıkarken basın üzerinde de büyük baskı ve sansür uyguladı. İlhan Selçuk’un 11 Kasım 1980 tarihli ‘‘Kemalizm İdelojisi Muz mudur?’’ başlıklı yazısı nedeniyle gazete 10 gün kapatıldı. 12 Kasım 1981’de gazetenin Doğu ve Güneydoğu yöresine girmesi 5 gün süreyle yasaklandı. 34 Nisan tarihleri arasında ise Ankara, Kastamonu ve Çankırı’da gazete yasaklandı. 15 Ocak 1983’te Nadir Nadi’nin ‘‘Tuhaf Bir Tasarı’’ başlıklı ve Atatürkçülük adına onun kurduğu kurumları yıkanları eleştiren yazısı nedeniyle gazete bu kez 25 gün kapatıldı. 12 Eylül anayasasına, Özal’lı yıllara karşın 80’lerin ikinci yarısında yeniden filizlenen muhalefet, Cumhuriyet’in sayfalarında kendine yer buldu. İşçi eylemleri, 1990’daki ‘‘Büyük Madenci’’ direnişleri okura aktarıldı. Nadir Nadi’nin 1991 yılında ölümünün ardından gazete yönetiminde değişiklikler yaşandı. Berin Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Hikmet Çetinkaya ve yazarlar değişiklikten rahatsız olunca Cumhuriyet’ten ayrıldı. Okurların bir kez daha boykotu sonucu gazete iflas aşamasına geldi. Berin Nadi, Selçuk ve yazarlar gazeteye döndü. Cumhuriyet’i yaşatmak üzere ‘‘Cumhuriyet Vakfı’’ kuruldu. Eşi Nadir Nadi’den kalan bütün varlığını Cumhuriyet Vakfı’na bağışlayan Berin Nadi, Cumhuriyet devrimlerini, Atatürk ilkelerini, Cumhuriyet gazetesini yaşatmayı ilke edindi. Berin Nadi’nin ‘‘Atatürk devrimlerinin bekçiliğine adanmış Cumhuriyet gazetesini, özel yaşamından özveride bulunarak büyük bir sorumlulukla ayakta tutan Nadir Nadi’den sonra kapattırmamak, ayakta tutmak benim sorumluluğumdur. Başaramazsam kendimi hiç affetmem’’ sözleri, yaşama gözlerini yumduğu 4 Kasım 2001’e kadar süren yaşamının temel amacını anlatmaya yetiyordu. ARİHİ MEKÂNA VEDA... T82 yılı Cağaloğlu’nda geçiren Cumhuriyet gazetesi 2006’yı yeni binası Şişli’de karşıladı. Cumhuriyet çalışanları eski binalarından sadece eşyalarını değil ‘‘aydınlanmayı, özgürlüğü, bağımsızlığı, emeği, alın terini, demokrasiyi, onurlu dış politikayı savunmak’’ gibi gazetemizin kâğıdına, mürekkebine sinen değerlerini de yeni binasına taşıdı. ‘‘Tehditlerden ve saldırılardan’’ yılmadan yoluna devam eden; okurlarıyla bütünleşen Cumhuriyet gazetesi, köklü ve devrimci geleneğiyle 83. yılında ‘‘tehlikenin farkına’’ vararak laik ve demokratik Cumhuriyete sahip çıkıyor, geleceğe güvenle bakıyor... D Nadir Nadi ve Berin Nadi. emokrat Parti 14 Mayıs 1950’de seçimleri kazandı. Demokrat Parti listesinden Meclis’e girmiş bağımsız bir milletvekili olmasına karşın Nadir Nadi’nin 7 Haziran’daki ‘‘Ezan’’ başlıklı yazısı bir uyarı niteliğindedir: ‘‘Din işlerini dünya işlerinden fiilen ayırmadıkça cemiyetimizi zaman zaman rahatsız eden birtakım sürçmeleri önlemekte güçlük çekeceğiz. Yok eğer sahiden laik bir cemiyet seviyesine ulaştığımızdan şüphemiz varsa, Atatürk yasaklarından bir tekine olsun dokunmaya kendimizde hak görmemeliyiz. Çünkü ancak o yasaklar sayesindedir ki gerçek vicdan hürriyeti bu memlekette kök salabilecektir.’’ İSMİNİ BÜYÜK ÖNDER KOYDU Ulusal Mücadele tüm dünyaya örnek olacak Kurtuluş Savaşı’yla kazanılmıştı. Ancak Büyük Önder’e göre ‘‘asıl mücadele’’ yeni başlamaktaydı. Yunus Nadi, 1923’ten sonraki büyük mücadelede de Büyük Önder’in yanında yer alacaktır. Cumhuriyet; laiklikten; aydınlanmadan; bağımsızlıktan yana taraf olan Yunus Nadi’nin yeni rejimi halka anlatması, geniş kitleleri Cumhuriyetin aydınlık yüzüyle buluşturması gerekiyordu. Nadi, işgalcilerin çekildiği İstanbul’da yeni bir gazete çıkarmayı planlamaktaydı. Mekân seçilmişti... Nadi’ye en büyük desteği Gazi Mustafa Kemal verecekti. İttihat ve Terakki’nin Merkezi Umumisi, İstanbul işgal altındayken İngiliz İşgal Komutanlığı’nın yerleştiği ‘‘Pembe Konak’’, Gazi Paşa’nın isteğiyle, Nadi’nin çıkaracağı yeni gazeteye tahsis edildi. Gazetenin adını da yine Kemal Paşa koyacaktı: ‘‘Cumhuriyet...’’ Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetin ilanından yedi ay sonra yayın hayatına başladı. ‘‘Bir gün İstanbul’a yeniden ve zaferle döneceğine’’ inanan Yunus Nadi, 83 yıl önce ‘‘7 Mayıs 1924’’te, gazetesinin ilk sayısında bu sevincini okurlarıyla paylaştı. Bunu paylaşırken de, gazetenin vazgeçilmez varlık nedenini ve yayın politikasını ortaya koydu: ‘‘Cumhuriyet’in siyasi programı isminden belli olduğu gibi, onu yayımlayanların siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet, Türkiye’de büyük kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur. Biz elde edilen bu amaç uğrunda fiilen çalışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve galip fikrin çok kuvvetli tarafları vardır. Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan sonra kesin olarak söyleriz ki gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir. Memlekette her anlamı ile gerçek bir demokrasi kurulması için gazetemiz bütün varlığı ile çalışacaktır. Memlekette halkın halk tarafından halk için idaresi bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz. Başka bir kuvvetin değil.’’ 3 Kasım 1928’te harf devrimiyle cesur bir adım daha atıldı. 1 Aralık 1928’den itibaren gazetelerin sadece Latin harfleri ile çıkmasına karar verildi. CUMHURİYET 9 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear