Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB PB PB PB Y PB 18 24 21 23 27 27 28 21 19 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y Y Y Y Y PB 17 17 17 18 18 20 17 19 24 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB PB 28 24 28 32 28 28 22 21 19 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, İç Ege, Akdeniz’in iç kesimleri İç Anadolu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri orta ve doğu Karadeniz, doğu Anadolu’nun batısı ile Adıyaman çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı yurdun batı kesimlerinde azalırken diğer yerlerde değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 10 14 20 17 20 21 25 22 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB Y B PB PB B Y 24 27 35 24 24 22 22 24 22 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB Y Y PB B PB B B B 15 28 23 41 24 34 12 29 40 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Cumhuriyet’e bombalı saldırılar genelde Cumhuriyet rejimine yapılan saldırı diye nitelendi. RTE’den saldırılara devlet kültürü olan bir başbakan gibi sert davranış göstermesi zaten beklenemezdi. Temel atma törenlerini bahane ederek, aslında partisinin kongrelerine giderken kullandığı devlet uçağında sıra sıra kabul ettiği gazetecilere yine bilinen kimliğini, kişiliğini ve Cumhuriyet’e karşı beslediği olumsuz duyguları sergiledi. Saldırılara bu denli büyük tepkiyi bir türlü sindiremiyor. Şu mantığa bakın: AKP’ye bu kadar saldırı oluyormuş da neden hiçbir yerde yer almıyor, ama neden partinin genel başkanı aranıp geçmiş olsun, sorumlular bulunsun denilmiyormuş. Oysa partisine yapılan saldırılar farklı nedenlere dayanıyor. AKP, din yolunda daha fazla adım atmadığı, din devleti kurulmasına daha büyük emek sarf etmediği veya türban yasağını, imam hatiplerle ilgili engelleri kaldırma vaatlerini bir türlü yerine getiremediği için saldırıya hedef olabilir. ??? Halkın, cumhuriyetine sanki aksini savlayan varmış gibi Cumhuriyet Gazetesi kadar sahip çıkacağını söylüyor. Peşine takılan yobazlar, türbanlılar, karafatma örneği çarşaflılar, takkeliler, cüppeliler dışında kuşku yok, 73 milyonun büyük çoğunluğu Cumhuriyet’e sahip çıkıyor ve çıkacak. Ama hangi Cumhuriyet’e? RTE’nin düşlediği, artık takıyyeyi terk ederek 25 Nisan’da grupta açığa vurduğu şeriata koşan Cumhuriyet’e mi? Cumhuriyet Gazetesi, Türk halkının geleceği için, Türk halkının tekrar şeriatın karanlıklarında yaşamaması için laik, demokratik, sosyal TC’yi savunuyor. Tabii RTE’den gazetemizin bu savaşımını anlamasını beklemek, anlayabileceğini umut etmek abesle iştigal etmektir. ??? Yumurtladığı bir başka cevher kısır bir görüşü yansıtıyor. ‘‘İrtica haberleri Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmasıyla artmış.’’ Cumhurbaşkanlığı seçimi ile giderek çoğalan irticaı yansıtan haberleri ilgili kılmak, ancak irticaı gözden kaçırmaya çalışan bir mantığın eseri olabilir. Bir yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimini bugünden gündeme getirmeye de karşı. Şayet imamlıktaki konuşmalarını hazırlamak için İslam tarihini, din kurallarını ezberlemekten fırsat bulup yakın tarihi okumuş olsaydı; 1960’lardan bu yana Cumhurbaşkanlığı sorununun seçiminden en az bir, hatta bir buçuk yıl önce gündeme geldiğini, zaman zaman sert tartışmalara yol açtığını görebilirdi. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi bizde rejimle ilgili bir sorun. Dinci bir siyaset adamının Çankaya’ya çıkması olasılığı elbette laik rejimle çoook yakından ilgili bir konu, bir sorun. Bir yandan da kendi bünyesinde, başta Meclis Başkanı Arınç’ın Çankaya için başlattığı yarışı görmezlikten gelen hayret verici bir vurdumduymazlık örneği sergiliyor. Muhalefet gündem yaratmak istiyormuş. AKP’nin içine Cumhurbaşkanlığı virüsü atıyormuş! Bir virüs olayı var olmasına var: O da RTE’nin laik rejime attığı dinci virüs! Sezer, Atatürk’ün 125. doğum yılı için düzenlenen sempozyumda konuştu GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Sönmeyecek bir ışık’ ? Baştarafı 1. Sayfada Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda başladı. Sempozyuma, Cumhurbaşkanı Sezer’in yanı sıra Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu ve bazı bakanlar ile kuvvet komutanları katıldı. Sezer, yaptığı konuşmada, Atatürk’ün, insanlığın sevgisini kazanan, ulusunun tüm bireyleriyle gönülden bağlandığı, tarihte ender karşılaşılan bir dahi, üstün bir kişilik, yürekli bir kahraman, yenilmez bir komutan, büyük bir devrimci ve devlet adamı olduğunu vurguladı. Sezer, ‘‘Atatürk, ‘Avrupa’nın hasta adamı’ndan, tam bağımsız, ulus egemenliğine dayanan, laik, demokratik, çağdaş bir devlet kuran, devletin ve toplumun yapısını çağdaşlaştıran, cemaatten toplum, ümmetten ulus, kuldan yurttaş yaratan, Türk Sempozyuma, Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök ve davetliler katıldı. (Fotoğraf: AA) insanını uygarlığın kavram ve değerleriyle buluşturarak hak ve özgürlüklerine kavuşturan önderdir’’ diye konuştu. Sezer, sözlerini şöyle tamamladı: ‘‘Atatürk, güçlü ilkeleri, sarsılmaz düşünceleri ve yıkılmaz eserleriyle gönüllerde yaşamaktadır. O, bir güneş gibi her gün doğmakta, insanımızın gönlünde yücelmekte ve yolumuzu aydınlatmayı sürdürmektedir. Atatürk’ün, erişilmez yeri, hiçbir zaman değişmeyecektir.’’ Erdoğan da konuşmasında, Atatürk’ün tarihi şahsiyeti üzerine romantik değerlendirme yapmaktan çok onun günümüze ışık tutan fikirleri ve Cumhuriyetin kuruluş idealleri üzerinde düşünülmesi gerektiğini söyleyerek ‘‘Bu ülkenin bütün bireyleri, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları hasebiyle eşittirler’’ diye konuştu. Atatürk’ün yaşama geçirdiği kavram ve ilkelerin çağdaş demokrasinin evrensel normlarına göre yorumlanması gerektiğine işaret eden Erdoğan, şunları kay detti: ‘‘Atatürk’ün yaptığı doğru tercihler ve bu tercihlerin ifadesi olan kavramlar, milletimiz tarafından içselleştirilmiş, birleştirici kavramlardır. Bu kavramları ‘toplumsal ihtilaf’ alanları haline getirmekten kaçınmalıyız. Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında öncelik sıralamasına gitmek, fikri değerlendirmelerimizi yanlış bir mecraya sürükleyecektir.” Erdoğan, laiklik ilkesinin Cumhuriyetin temel ve birleştirici bir niteliği olduğunu söyledi. Erdoğan’a şikâyet Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Saray ise ‘‘çok eşlilik’’ konusunda din adamlarını ve hukukçuları göreve çağırdı. Saray, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı ‘‘Cumhuriyet döneminde demokratikleşme, eğitimin dünü, bugünü’’ adlı projelerine destek olmadığı için Erdoğan’a şikayet etti. KÜRESEL ISINMA Milyonlarca insan ölebilir ? Baştarafı 1. Sayfada Baybaşin’e 22 yıl hapis ? LONDRA (AA) İngiltere’de uyuşturucu ticareti ve tehditle haraç toplamak gibi suçlardan yargılanan ve şubat ayında yargıcın suçluluğuna karar verdiği Abdullah Baybaşin’e 22 yıl ağır hapis cezası verildi. Woolwich Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın son oturumunda Baybaşin’in cezasını açıklayan yargıç, 22 yıllık cezanın 14 yıl 8 aya tekabül eden üçte ikisinin mutlaka uygulanacağını, bu bölümden herhangi bir indirim ya da affın söz konusu olamayacağını da karara bağladı. Yargıç ayrıca, İçişleri Bakanı’na Baybaşin’in cezasının bitiminde ülkeden sınır dışı edilmesini önerdi. Bu konudaki kararı İçişleri Bakanı verecek. Libya terör listesinden çıkarılıyor ? WASHINGTON (AA) Washington yönetimi, Libya’yı terorizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarma ve bu ülkeyle çeyrek asırdan bu yana ilk kez yeniden tam diplomatik ilişkiler kurma kararı aldı. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, yaptığı açıklamada, ‘‘ABD’nin Libya ile tam diplomatik ilişkileri yeniden tesis ettiğini ilan etmekten memnuniyet duymaktayım. Yakında Trablus’ta büyükelçilik açacağız’’ ifadesini kullandı. Rice, ‘‘Libya aynı zamanda ABD’nin terörle mücadele çabalarında tam olarak işbirliği yapmayan ülkelerin yıllık listesinden de çıkarılacak’’ dedi. Uluslararası yardım kuruluşu Christian Aid’in Londra’da yayımladığı ‘‘Yoksulun İklimi: Gerçekler, Korkular, Umutlar’’ başlıklı raporunda, ısınmanın yol açacağı ‘‘taşkınlar, kıtlıklar, kuraklıklar ve savaşların’’ insanlığı tehdit ettiği belirtildi. Rapora göre, sözgelimi Himalayalar’daki buzulların erimesiyle Hint Okyanusu’nun suları yükselecek, bu da milyonlarca kişiyi evini terk etmek zorunda bırakacak. Raporda, dünya çapında bir kriz olan iklim değişikliğine karşı fosil enerji yerine çevreyi kirletmeyen yenilenebilir enerji kaynakları kullanılması için çağrıda bulunuldu. UNICEF de ‘Afrika Boynuzu’ndaki kuraklık yüzünden 40 bin çocuğun ölüm tehdidi altında olduğunu bildirdi. Raporda, altı aylık kuraklığın ardından geçen ayki yağmurun su kaynaklarının kirlenmesine, hastalıklara ve ekili alanlarda tahribata neden olduğu kaydedildi. Raporda Kenya, Somali ve Etiyopya sınır bölgelerinde dolaşan, 1.6 milyonu çocuk olmak 16 milyonluk göçebe toplumunun yarısının ciddi tehdit altında olduğu ve acil yardıma ihtiyaç duyduğu bildirildi. Öte yandan Irak’ta 6 aylık ile 5 yaş arasındaki 10 çocuktan 9’unun yetersiz beslendiği bildirildi. Hükümet tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, nüfusun yüzde 15’ini oluşturan 4 milyon Iraklı, acil insani yardıma muhtaç durumda bulunuyor. Bu oran, 2003’te yapılan bir araştırmada yüzde 11 olarak belirlenmişti. Geziden Dışişleri Bakanlığı’nın haberinin olmamasına elbette şaşırmadık! Yeri geldikçe vurguladığımız gibi, Türkiye’de 4 dışişleri politikası var: Erdoğan’ın, Dışişleri’nin, Arınç’ın, devletin... Erdoğan’ın ABD sevdası siyasi yaşamının bir parçası diyebiliriz. 2002 yılı baharında ABD’de yapılan Davos zirvesine Türkiye’den davet edilen 3 kişiden biriydi. 3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen sonrasında Erdoğan daha Başbakan bile değilken ABD’den bir davet daha geldi; AKP Genel Başkanı unvanıyla Aralık 2002’de Washington’a uçtu. Böylece Türkiye’den ilk kez bir siyasi, devlet görevi almadan Amerikan başkanıyla görüşmüş oldu! ABD’nin bu geziye, Erdoğan ve AKP hükümetine verdiği önemin temelinde tabii ki Irak olayı vardı. Bush yönetimi Ecevit hükümetinden göremediği tam desteği, AKP’den görecek miydi? Erdoğan’ın şu sözü ABD’ye yetti: ‘‘Saddam bir diktatördür. Biz bir diktatörle komşu olmak istemiyoruz.’’ ??? Aradan 4 yıla yakın süre geçti. Irak’la ilgili olup bitenler ortada... AKP, Meclis’ten geçiremediği desteği, değişik yöntemlerle yine ABD’ye verdi. Tabii ki ABD’nin arzu ettiği biçimde değil! Bugün gündemde Irak’ın yanı sıra İran var ve Başbakan ilk haberlere göre, apar topar ABD’ye gidiyor! Büyük devletlerin öteki ülkelere bakışının özeti şöyledir: Bir şey istemek için gelirler, bir şey istemek için çağırırlar! İran konusunda Türkiye, kendisini şöyle bir zemine oturttuğunu ilan etti: Uluslararası kurumların alacağı kararlara uyarız! Doğrusu bu, zemin etüdü tam iyi yapılmamış bir zemin. Uluslararası kurumlar deyince akla ilk BM geliyor. BM’nin genel açılımı Buşlaşmış Milletler olsa da ABD buradan istediği kararı çıkaramazsa NATO’ya gidecek. Orada Türkiye, ABD politikalarına daha bağımlı... Elbette her NATO üyesi karara uyar, ama Kanada’nın uymakla karşılaşacağı sorunlarla Türkiye’ninki bir değil. ??? ABD, uzun süredir derinden dillendirdiği Karadeniz politikasını askıya aldığını açıkladı. Dikkat buyurun, iptal yok, askı var! Bu ‘‘askı’’ sözcüğü biraz lastiklidir, bir bakmışsınız başına ‘‘b’’ harfi gelmiş! ABD, tıpkı Akdeniz gibi Karadeniz’de de istediği gibi gemi koşturmak istiyor ama, Montrö Antlaşması buna engel. Türkiye, bu antlaşmanın delinmesi halinde İstanbul ve Çanakkale Boğazı’yla ilgili tartışmaların gündeme gelmesinden endişe ediyor. Washington’dan gelen haberlere göre ABD, ‘‘Türkiye mademki istemiyor, kırmayalım, Montrö’yü delmeyelim. Karadeniz’i askıya alalım’’ dedi! Doğrusunu isterseniz biz bunu Türkçeye şöyle çevirdik: ‘‘Türkiye’nin istediği bir şeyi kabul etmiş görünelim, karşılığında da arkadaş, sen de bizi gör, diyelim...’’ Tabii bir de ‘‘Faraşla süpüreceğinize, kullanın’’ politikası var. Yoksa gezinin arkasında baskın bir seçim için ABD’den destek arayışı mı var? Başbakan, İran konusunda şimdilik sır vermiyor, seçim sorulunca da zamanında yapılacak diyor ama, bize göre yanıt ‘‘e’’ şıkkı: Hepsi! ankcum?cumhuriyet.com.tr Gaziosmanpaşa’da polisin ihtarına uyulmaması üzerine çıkan çatışmada 3 polis yaralandı. Polislerden birinde beyin ölümü gerçekleştiği öğrenildi. İki zanlı yaralı olarak ele geçirildi. (AA) Gaziosmanpaşa’da çatışma Süzer, ABD’den ? Baştarafı 1. Sayfada Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ‘‘Geçen hafta da böyle bir olayla karşılaştık. İstanbul huzur istiyorsa, biz kanunları uygularız’’ dedi. Cerrah, saldırganların kullandıkları ‘‘Glock’’ marka 2 silahın da ele geçirildiğini söyledi. Eyüp’te yaralı yakalanan 2 kişinin üzerlerinden İlhan Seyrekbasan ve Muhammet Akaydın adına düzenlenmiş kimlikler çıktığı belirlendi. Gaziosmanpaşa’daki çatışmada başından ağır yaralanan polis KENTBANK DAVASI memuru Metehan Şahbaz, bacağından yaralanan Coşkun Kaya ve Orhan Karataş hastanede tedavi altına alındı. Şahbaz’ın beyin ölümünün gerçekleştiği öğrenildi. İstanbul Valisi Muammer Güler yakalanan şahısların hayati yerlerinden vurulmadan ele geçirilmesinin polisin duyarlılığını gösterdiğini bildirdi. Bu arada üzerinden ‘‘İlhan Seyrekbasan’’ sahte kimliği çıkan ve hakkında cinayetten arama kararı bulunan zanlının adının Nevzat R. olduğu öğrenildi. ifade verdi İstanbul Haber Servisi TMSF’nin el koyduğu Kentbank’ın zararından sorumlu oldukları iddiasıyla 35 sanığın yargılandığı davada, bankanın kanser tedavisi nedeniyle ABD’de bulunan eski yönetim kurulu başkanı Mustafa Süzer, sesli ve görüntülü sistemle ifade verdi. Mahkeme aracılığıyla TMSF’ye anlaşma teklif eden Süzer, bankasına el konulması nedeniyle evine haciz giden ve kendisi gibi ABD’de kanser tedavisi gören Erdal İnönü’yü utancından ziyaret edemediğini söyledi. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya rahatsızlığı nedeniyle ABD’de bulunan Mustafa Süzer, salonda kurulan sesli ve görüntülü iletişim tekniği aracılığıyla, ABD’nin Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’nin konferans salonundan duruşmaya katıldı. Süzer, savunmasında, hakkındaki iddiaları kabul etmenin mümkün olmadığını belirterek Türkiye’deki ekonomik krizler nedeniyle zor duruma düştüklerini ve hukuka aykırı işlemler nedeniyle bankalarına el konulduğunu söyledi. /IŞIL ÖZGENTÜRK Mutluluk nedir? Bırakmıyorlar ki.. güzel, insanın içini açan, insanın kendisini sorgulamasına, hayatını değiştirmesine neden olan konulardan söz edelim. Ama yılma yok, bugün inadına mutluluk!.. Peki nedir mutluluk? Bir yerlerde okumuştum, şöyle diyordu: ‘‘İnsanın sevdiği bir işi yapması ve sevdiği biriyle birlikte olması...’’ Yaşım gereği bu tarifin birinci bölümüne itirazım var. Bugünlerde insanın çalışma hakkı kadar tembellik yapma hakkını da savunur oldum. Belki de mutluluk, mavi bir denizde, hiçbir şey düşünmeden, ertesi gün için hiçbir şey yapmadan öylesine uzanıp gökyüzünü seyretmektir. Anlaşılan bu uzayıp giden kış havaları beni iyice sıkmış, benim denizim gelmiş. Şaka bir yana.. dünyadaki en büyük şans elbette insanın sevdiği bir işi yapıyor olması. Bunu başarmak, aslında mutluluğun ta kendisi. Bu nedenle ansızın işini değiştirenleri, yaşamını sil baştan yeniden kurgulayanları severim. Onların bu becerileri beni mutlu eder, belki de mutluluk böyle bir şey... Geçenlerde duydum, çok zengin ve sosyetenin çok önemli simalarından bir hanım, yaza doğru önce Amerika’ya gidip bir aylık bir kür yaptırıyormuş, bu kür süresinde hanımefendinin kanı tümüyle yenileniyormuş, ardından bir aylık bir kür daha başlıyormuş, bu iş için de seçilen yer Uzakdoğu’ymuş. Bin çeşit masaj ve hücre yenileme operasyonu. Birden sıkıldım ve bana bunu anlatan kişiye ‘‘Eee’’ dedim, ‘‘bütün bunlar ne için? Hanımefendinin öyle çok parası var ki, çivisi çıkmış bu dünyada istediği erkeği ya da kadını satın alabilir!.. Bu kadar eziyete ne gerek var?’’ Anlatan kişi şaşırdı, ‘‘Gerçekten hiç böyle düşünmemiştim, haklısın’’ dedi ve başka bir konuya geçtik. Şimdi düşünüyorum da, mutluluk, her biri ayrı bir anı taşıyan kırışıklıklarla, sarkmış memelerle hâlâ bikini giymek ve eski çapkınlık maceralarını gülümseyerek anımsamak olabilir... Tabii, ‘‘Ah biraz daha genç olsaydım’’diye iç geçirerek. Bunları yazarken annemle babamın eski Galata Köprüsü üstünde çekilmiş fotoğrafına bakıyorum. Annem olağanüstü güzel, babam acayip yakışıklı, kol kola girmişler, gülüyorlar. O da ne? Elli yıl sonra sımsıcak bir bahar gününde, Ağrı Dağı’nın eteklerinde gene birlikteler ve gene gülümsüyorlar. Belki de mutluluk, bir yaşam boyu, önce aşk sonra arkadaş, dost olarak birini sevmek, onunla binlerce anıyı birlikte biriktirmek. Gözlerim yaşarıyor, belki de bu huzurlu birlikteliği beceremediğim için.. ama eski eşimin bugünlerde çocuğu olacak, buna sevinmeyi becerdim. Ve mutluluğun, sizi üzeceğini sandığınız şeylere sevinmek olduğunu bir güzel öğrendim. Bana hep sorarlar: ‘‘Çocukken ne olmak istiyordunuz?’’ Klasik soru.. ‘‘Asla bir yazar ya da sinemacı olmak istemezdim, hep doktor olup insanlara yardım etmeyi isterdim’’ diye yanıt veririm. Olmadı ama, şimdilerde pek pişman değilim. Arada sırada yazdıklarımdan ötürü beni sevenlerle, küçücük bir yazıdan yola çıkıp hayatına yeni bir yön vermek isteyenlerle karşılaşıyorum; demek ki, doktor olmadan da hayat değiştirilebiliyormuş, bu da bir mutluluk olsa gerek. Bütün bunları aklıma yeniden düşüren bir olayı anlatıp huzurlarınızdan çekilmek istiyorum. Çok yakın bir arkadaşım, kankam önemli bir operasyon geçirdi, mesanesinden kocaman bir kist alındı ve tam 48 saat kendimizi en kötü ihtimale hazırlayarak sonucu bekledik. Sonuç geldiğinde hem ağlayıp hem sevinç çığlıkları atıyorduk. Yaşasın.. temiz raporu gelmişti! O günün gecesinde arkadaşımla biraz şaşkın, ne yapacağımızı bilemeden televizyon izliyorduk. NTV’de bir belgesel karşımıza çıktı. Belgesel, mutluluğun sırrını keşfetmiş insan portrelerinden oluşuyordu. Birine bayıldık; adam yetmiş beş yaşında; o bölgenin en güzel kızı, adama âşık olmuş; tüm taliplerini reddedip adama varmış ve çocukları olmuş. Belli ki, çevresindeki herkes adama kuşkuyla bakıyor, gerçekten çocuğun babası mı diye... Adamın yanıtı muhteşem, filmde dokuz aylık kızına sarılmış şöyle diyordu: ‘‘Bu çocuk tabii ki benim, çünkü beni öpüyor.’’ isilozgenturk@superonline.com Presley’in evi 905 bin dolara satıldı ? CHICAGO (AA) Rock and roll müziğinin kralı Elvis Presley’in Memphis kentindeki evi medyum Uri Geller ve iki ortağı tarafından 905 bin 100 dolara satın alındı. ABD’nin Tennessee eyaletinin Memphis kentindeki evi, internetten açık arttırma yöntemiyle aldıklarını belirten Geller, çok mutlu olduklarını belirterek ‘‘Burası tarihin bir parçası’’ dedi. İsrail doğumlu Geller, evi tadilattan geçirmeyi amaçladıklarını belirterek Filistin, İsrail ve Amerikalı hasta çocuklar için eve turlar düzenlemeyi istediklerini, belki bir gün izin aldıkları takdirde evi müzeye dönüştüreceklerini kaydetti. ‘Utancımdan ziyaret edemiyorum’ ‘‘Kentbank’a el konulmasıyla bütün yatırımlarını kaybetmenin yanı sıra itibar ve şereflerinin yerle bir olduğunu’’ anlatan Süzer, ‘‘Çok sayıda yakınımı bankacılık yüzünden kaybettim. Bankaya el konulunca Erdal İnönü’nün evine haciz gitmişti. Şu anda buradaki hastanede bulunan Erdal İnönü’yü utancımdan ziyaret edemedim. Eşini görünce yüzümü çeviriyorum’’ dedi. Gruplarının malvarlığının, borçlarının kat kat üstünde olduğunu belirten Süzer, mahkeme aracılığıyla TMSF’ye anlaşma teklif etti. Süzer, ‘‘Biz iyi niyetliyiz. Borçlarımızı ödemek istiyoruz. Anlaşma teklifini mahkemeniz aracılığıyla da bir kez daha yineliyorum’’ dedi. Duruşma, dosyadaki eksiklerin tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi. 4 kişi, 31 biner YTL kazandı ? ANKARA (AA) On Numara Oyunu’nda, 10 bilen 4 kişi 31 bin 178 YTL 10 YKr ikramiye kazandı. Kazanan numaraların; 2, 11, 14, 16, 23, 30, 32, 36, 42, 52, 55, 56, 58, 60, 63, 64, 65, 70, 74, 76, 78 ve 79 olarak belirlendiği çekilişte, 9 bilenler 2 bin 38 YTL 30’ar YKr, 8 bilenler 104 YTL 30’ar YKr, 7 bilenler 12 YTL 5’er YKr, 6 bilenler 1 YTL 70’şer YKr, hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler de 95’er YKr ikramiye kazandı. CUMHURİYET 08 K