26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 NİSAN 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Üreticiler ABD’nin dış politikalarını, tüketiciler ise OPEC’i suçluyor, siyah altına rekorlar dayanmıyor 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Petrolde bitmeyen kavga! ? OPEC, ‘‘Günlük 28 milyon varillik üretimi arttırmaya gerek yok’’ derken, Çin başta olmak üzere Hindistan ve ABD gibi ülkelerin artan talebi, ham petrolün fiyatına her gün yeni rekorlar kırdırıyor. NECDET ÇALIŞKAN Evrim Bilinci İnsan düşüncesinin gelişiminde 1850’li yılların ayrı bir yeri vardır. O yıllarda, Darwin biyoloji; Marx toplumsal bilimler, Freud da ruhbilim alanındaki büyük buluş ve katkılarıyla, insanlığın bilinç düzeyini çok yukarılara çıkardılar. Bu üçlünün ortak noktası, bilimsel çalışmaların, özellikle de ‘‘insanla’’ ilgili araştırmaların, dinsel kayıtlardan ve bağlardan ayrı ya da uzak tutulmasıydı. Bu ayrı tutma, sonraları, bunların her birinin dinin yerini alma istediği biçiminde yorumlanmasına ve tartışılmasına neden olduysa da, oluşturulan bilimsel araştırma kanalları giderek genişliyor; her gün yeni bir buluşla destekleniyor. ??? Charles Darwin’in (18091882) Türlerin Kökeni adlı araştırması, insanın yaratılışını evrimle açıklıyordu. Darwin, evrimi, ‘‘değişim’’, ‘‘kalıtım’’ ve ‘‘en iyi uyum sağlayanın yaşadığı’’ üçlüsünün bileşimi olarak açıklıyordu. Her biri derinlemesine araştırmalara konu olan bu üçlüye dayanan evrim süreci, son yıllarda, giderek yoğunlaşan genetik araştırmalarıyla kesinlik kazandı. Evrimi doğrulayan bilimsel gelişmelerin ayrıntıları Cumhuriyet Bilim ve Teknik’te yayımlanıyor. Önce, araştırmalar, evrimi moleküler, özdeksel ya da en küçük parçacıklar düzeyinde kanıtladı. Sonra, geçen günlerde, insanın oluşumunda yaklaşık dört yüz elli milyon yıl öncesinde denizde başlayan ve on milyonlarca yıl karada sürüngen ve ayağa kalkan insan olarak devam eden süreç açıklık kazandı. İnsanın oluşumuyla ilgili ‘‘son kayıp halka’’yı oluşturan fosil bulundu. Böylece, evrim kuramının değişim boyutunun tüm noktaları da açıklanmış oldu. Bulunan fosil, ‘‘yarı balık, yarı eklemli, yani, dört ayaklı omurgalı hayvan’’ özellikleri taşıyor. İlk canlıların sularda oluştuğu sonra karaya ulaştığı kanıtlanmıştı. Ancak, ‘‘denizden karaya geçiş’’ aşaması açıklanamamıştı; kol ve bilek kemiklerine benzeyen yapısıyla, bu 1.52.5 metrelik denizkara sürüngeni, bu geçişin kanıtlanmasını sağladı. Kayıp halka tamamlandı; insanın, denizlerde başlayan, sürüngenlerle süregelen geçmişi açıklandı. Doğanın, yeni bir mekanik moleküler parça yaratma sürecinin tüm aşamaları ortaya konuldu. Böylelikle evrim kuramına karşı çıkan akıllı tasarım tezinin yanlışlığı da kanıtlanmış oluyor. Ayrıntıları Cumhuriyet Bilim ve Teknik’te yer alan bu gelişmeler, evrim kuramının doğruluğunun yeni intikamını bu buluş ve genetik araştırmalarla alıyor. ??? Darwin’in devir açan araştırması ilk yayımlandığında İngiltere’de yer yerinden oynuyor. Sarışın saraylı İngiliz hanımları beş çayındalar. Bunlardan biri büyük haberi almış, diğerlerine aktarıyor: Şekerim duydunuz mu, bizim Charles, ‘bizlerin’ maymundan geldiğimizi kanıtlamış!.. Hanımlardan biri atılmış: Aman, dua edelim de halk bunu duymasın!.. Halk duyarsa ne mi olur? İnsanların kökeninin aynı; bu nedenle de kadın erkek; ırk, din ve mezhep farkı olmaksızın eşit olduğu anlaşılır. Herhangi bir insanın diğerine ‘‘atalardan kalma’’ veya ‘‘doğuştan’’ üstün olduğu saçmalığı sona erer. ??? İngiliz Bilim Geliştirme Derneği, Türlerin Kökeni’nin yayımından sonra bir yıl bile geçmeden, tartışmalı bir toplantı düzenliyor. Toplantıda Kilise’nin yaratılışla ilgili görüşleri bir bir çürütülüyor; ve bu tarihten sonra İngiliz Kilisesi bir daha bilimsel araştırma alanına karışmıyor!.. Bizde mi? Bu olaydan 147 yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanlığı tüm bu bilimsel gelişmelere karşın, ‘‘evrim gerçeğini’’, biyoloji ve fen bilgisi kitaplarından çıkarmak için elinden geleni yapıyor! yakupkepenek06@hotmail.com Fiyatlar ABD’yi ateşledi Giderek yükselen petrol fiyatlarının kaygı yarattığı ABD’de, Demokrat Partililer acil önlem çağrısı yaparken Başkan George Bush, halkın benzine günden güne daha fazla para vermek zorunda kaldığının farkında olduğunu söyleyerek ‘‘Sürücüleri zor bir yaz bekliyor. Bir şeyler yapmamız gereken zor bir sorunla karşı karşıyayız’’ diye konuştu. ‘‘Amerikalıların çoğunun kaygılı olduğunu biliyorum’’ diyen Florida senatörü Bill Nelson, bir dev tankerin terörist bir saldırıyla batırılması veya Meksika Körfezi kıyılarındaki rafinerilerin kasırgalar tarafından işlevsiz hale getirilmesinin, bugünkü zor koşullarda derhal bir ekonomik kargaşaya yol açacağını iddia etti. Nelson, ‘‘Sebebi ne olursa olsun, kriz geliyor. Yükselen fiyatlar ve petrol ithalatına bağımlılık ekonomimizi ve ordumuzu boğmadan, Amerika hemen harekete geçmeli’’ görüşünü savundu. Uluslararası piyasada üst üste rekorlar kıran petrol fiyatları 75 doları da geçerken; geçen günlerde Katar’ın başkenti Doha’da biraraya gelen üretici ve tüketici ülkeler birbirlerini suçlamakla yetindi. AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Andris Piebalgs, petrol endüstrisinin, üretim ve sonrası aşamalarda yeterli yatırımı yapmayarak bugünkü yüksek fiyatlarda rol oynadığını dile getirirken; Cezayir Petrol Bakanı Şekip Halil yaşananları ‘‘kısırdöngüye’’ benzeterek, ‘‘Bir taraf (garanti stok) derken diğer taraf (garanti talep) diyor’’ dedi. OPEC delegeleri ise ABD’nin dış politikasının bugünkü rekor fiyatlardan sorumlu olduğuna dikkat çektiler. Uluslararası piyasalarda geçen hafta 75.17 doları gören petrol fiyatlarındaki hareketliliğin temel nedenleri ise şöyle sıralanıyor: İran: Uluslararası baskılara karşın nükleer programdan taviz vermemesi. Suudi Arabistan: Artan sabotaj girişimleri nedeniyle düşen üretim. Venezüella: Devlet Başkanı Hugo Chavez’in ABD’ye karşı yürüttüğü muhalif çizginin uluslararası piyasalarda yarattığı endişe. Irak: 3 yıldır işgal altında olan ülkede bir türlü sağlanamayan istikrar ve petrol üretim bölgelerindeki güvenliğin yetersizliği. Nijerya: Çatışmalar nedeniyle kesintiye uğrayan üretim, günlük bazda yılbaşından bu yana 300 bin varilden fazla düştü. ‘Altında yeni rekorlar kaçınılmaz’ Petrol fiyatlarındaki hareketlilikle birlikte uluslararası piyasalarda artan tedirginlik, altına olan talebin de fırlamasına neden oldu. Dünyanın önde gelen gelen merkez bankalarının da altın rezervlerini arttırmasıyla geçen hafta 644 dolara kadar çıkan altının ons fiyatı, ardından gelen kâr satışlarıyla 614 dolar seviyesine geriledi. Yatırımcıların özellikle İran’daki gelişmeleri dikkatle takip ettiğini belirten Goldaş Kuyumculuk Yönetim Kurulu üyesi Çetin Binatlı, ‘‘ABD bazlı büyük emeklilik ve sigorta fonlarının son 6 ayda emtia piyasalarına olan ve devam eden yatırımları da altın fiyatlarında artışın başlıca nedenlerinden birini oluşturdu. Gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyonist baskı, ABD’deki bütçe açığı ve petrol fiyatlarındaki yükseliş de altın fiyatlarındaki artışın diğer nedenlerini oluşturuyor’’ diye konuştu. ‘‘Kesinlikle yeni rekorlar beklenmeli’’ diyen Çetin Binatlı, şunları söyledi: ‘‘Fiyatların 2 yıl içerisinde 1980 yılındaki tarihi seviye olan ons başına 850 dolar seviyesini test edeceğini öngörüyoruz. Yatırımcılara önerimiz mutlaka yatırımlarını çeşitlendirmeleri. Altına olan yatırımlarının toplam portföylerinin yüzde 25’i civarında olması gerektiğini düşünüyoruz.’’ EN BÜYÜK ALAN TÜRKİYE’YE Sermayesi Hazine’ye, personeli diğer kamu kurumlarına nakledilecek Savunma sanayiinin Malezya çıkarması ? Malezya’da bugün başlayan savunma sanayii fuarına Türkiye ilk kez 31 firma ile katılıyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, fuar çerçevesinde görüşmelerde bulunacak. KUALA LUMPUR (AA) Türk Savunma Sanayii, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bugün başlayan ve 27 Nisan’a kadar sürecek olan Malezya Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na ilk kez 31 firma ile katılıyor. Asya’nın en büyük savunma ve güvenlik fuarı olan DSA 2006’ya, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve sektör temsilcileri de katılıyor. Fuarda Türkiye’den, ASELSAN, Aydın Yazılım, Alp Havacılık, BMC, Coşkunöz, FNSS, Gate Elektronik, Global, Güvenli Yaşam, Girsan, HAVELSAN, Likom, MKE, Milsoft, Meteksan, Mikes, Otokar, Roketsan, Sarsılmaz, Savronik, Selex, STM, TÜBİTAK UEKAE, THY Teknik, Target, TAI, Tisaş, Vestel, Yüksek Teknoloji, YoncaOnuk ve TSKGV firmaları var. Fuarda 2 bin metrekarelik yer ayrılan Türkiye, en geniş alanı kaplayan ülke de olacak. 50 ülkeden 500’ü aşkın firmanın katılması beklenen fuarı, 20 bin kişinin ziyaret edeceği tahmin ediliyor. İller Bankası, İlbank oluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık’ta ilgili kuruluş temsilcilerinin görüşleri doğrultusunda son şekli verilecek ‘‘İller Bankası Anonim Şirketi Kanun Taslağı’’ ile İller Bankası, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzelkişiliğe sahip ve merkezi Ankara’da bulunan İlbank unvanlı, bir kalkınma ve yatırım bankası olarak faaliyet göstermeye başlayacak. Taslak uyarınca, 3 milyar YTL sermayeli bankanın hisseleri, başka bir işleme gerek kalmadan ve bedelsiz olarak Hazine’ye devredilmiş sayılacak. Taslağa konulan bir geçici maddeye göre, bankanın mevcut personeli, yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay içinde, istemeleri halinde özelleştirilen kuruluşlardaki personel gibi diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilecek. Yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, bankada çalışan personelden Emekli Sandığı Kanunu’na göre emeklilik hakkını kazanmış olanlar 6 ay, bu hakkı 2006 sonuna kadar kazanacak olanlar da yürürlük tarihinden itibaren 3 ay içinde emeklilik başvurusunda bulunurlarsa kendilerine yüzde 25 fazlasıyla emekli ikramiyesi ödenecek. TEDAŞ ÖZELLEŞTİRMESİNE VİZE ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay 13. Dairesi, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ’nin (TEDAŞ), özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) kararında hukuka aykırılık görmedi. EskişehirBilecik illerindeki dağıtım işiyle görevlendirilen TEKTAR, TEDAŞ’ın, yeniden özelleştirme kararı alması üzerine dava açtı. TEDAŞ’ın özelleştirme işlemlerinin 31 Aralık 2006’ya kadar tamamlanacağına ilişkin ÖYK kararının iptali istemiyle açılan dava idare mahkemesince reddedildi. Kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay 13. Dairesi, yerel mahkemenin kararını, ek gerekçeyle onadı. Kararda elektrik dağıtım faaliyetlerinin özel sektör eliyle görülmesinin mümkün olduğuna işaret edildi. KRALİÇE KADAR ZENGİN TÜRK Dış Haberler Servisi İngiltere’de yayımlanan The Sunday Times gazetesi, geleneksel ‘‘İngiltere’nin En Zengin Bin İsmi’’ listesini açıkladı. Listede ilk sırayı ünlü Hint asıllı çelik kralı Lakshmi Mittal, ikinci sırayı ise Rus vatandaşı Roman Abromovich alırken, bir finans şirketi sahibi olan eski İstanbul valilerinden Lütfi Kırdar’ın yeğeni ve eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı’nın kuzeni Nemir Kırdar, 300 milyon sterlinlik (yaklaşık 710 milyon YTL) servetiyle 192. sırayı Kraliçe II. Elizabeth ile paylaştı. Aynı sıraları birden fazla kişinin paylaşması nedeniyle bini aşkın ismin yer aldığı listede 1012 erkek ve 77 kadın servetlerinin büyüklüğüne göre sıralanırken zenginlerin 767’sinin, servetini ‘‘miras yoluyla değil, kendi bilek ve emek gücüyle edinenler’’ olduğu belirtildi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ Petrol 75 dolar; İsveç Merkez Bankası, rezervleri içinde doların payını azalttı; Rus Maliye Bakanı, ‘‘Dolar dünyanın tek mutlak rezerv parası değildir’’ diyor. Rumsfeld, Pentagon’la ‘‘savaş halinde’’; Başkan’ın başarı indeksi yüzde 30’un altında; Wall Street Journal silah şirketlerinin bu yıl da büyük kârlar yaptığını yazıyor... Gündemde İran savaşı... Yunan mitolojisinde, tanrıların karşısında bir Hubris (kendini beğenmiş umarsızlık), her zaman bir Nemesis (cezalandırıcı) yaratır. Belli ki küreselleşmeci sermayenin Hubris’i de kendi Nemesis’ini yaratıyor. / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy?tr.net den yaklaşık 1.5 milyon işçi sokağa çıktı. Bu 1920’lerden bu yana en büyük hareketti. Grev bölgelerinde kamu taşımacılığı durdu. Greve çıkamayanlar, örneğin öğretmenler, 1980’lerden bu yana ilk kez yaygın destek eylemleri gerçekleştirdiler. Sanayi atıkları, küresel serbest piyasa projesi sayesinde tüm gezegeni yok olma noktasına sürüklerken küreselleşmenin bir başka ‘‘atığı’’, dağıttığı toplumsal dokulardan dökülen emekçi kesimlerin göç dalgası, kıyılarına vurdukları gelişmiş ülkeleri sarsmaya başladı. NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) balayı bitip de ABD’den gelen sermaye, Çin’den gelen rekabete dayanamayıp Meksika’yı terk etmeye başlayınca, yine açıkta kalan, artık köye de dönemeyen emekçiler yollara döküldüler, ABD’ye doğru göç hızlandı. ABD hükümeti panik halinde bunlara karşı yasa çıkarıyor, sınır boylarında, ırkçı, faşizan, paramiliter güçler güvenliği eline alıyor... Derken, son göçmenlik yasasıyla bıçak kemiğe dayandı, sosyal güvenlikten yoksun, köle gibi çalıştırılan göçmen işçiler isyan etmeye başladılar. Los Angeles’ta büyük çoğunluğu göçmen 1 milyon kişi yeni yasaya karşı sokağa çıktı. Denver’de 50 bin, Phoenix ve Milwokee’de 20 bin, Chicago’da 100 bin ‘‘Latino’’ sokakları doldurdu. Kaliforniya ve Teksas’ta öğrenciler okullardan çıkıp gösterilere katıldılar. Nisan başından beri yayılmaya devam eden gösteriler, gözlemcilere göre, ‘‘Latino devinin’’ uyanmaya başladığını gösteriyordu. Bu ayrıca, göçmenlik yasasını destekleyen beyazevangelikProtestan nüfusla KatolikPentakostal Latino nüfusun karşı karşıya gelmesi demekti. Başka ülkelerin etnik ve dini fay hatlarını kırmaya çalışan ABD, şimdi kendine uygun bir Nemesis ile mi karşı karşıyaydı? ‘‘yeterli kaynağı yoktur’’. Aklına, sermayeye toplumsal sorumluluğunu anımsatıp vergi istemek gelmez de kamunun kaynaklarını sermayeye aktarmaya devam eder. Bu Hubris, devletin karşısına, ‘‘Gittikçe büyüyen yaşlı nüfusa kim bakacak’’, ‘‘Eğitilemeyen, iş piyasasına sokulamayan gençleri kim zapt edecek’’ sorunuyla başlayan bir Nemesis çıkarır: Toplumsal hareket. Nereye Gidiyoruz? Her yerde isyan var Latin Amerika malum, ama esas önemli olan Chavez, Morales, Kirshner gibi liderler değil, onları iktidara taşıyan kitlesel tepki. Küresel serbest piyasa projesine ‘‘Yeter artık!’’ diyen kızgınlık. Irak’ta işgale direniş. Türkiye’de, Güneydoğu’da sokaklara dökülen işsiz Kürt gençliği... Dükkânlara saldırdıklarında... Kürt sorununun, etnik kimliğin tepkisinin ötesine geçmeye başladıklarının ilk işaretleri... Yoksa, bölgede yerel sermaye, eşraf, belediyelere çöreklenmiş seçkinler de şimdi kendi Nemesis’iyle mi karşı karşıya? Fransa’da isyan, kasımda azınlık/göçmen gettolarında patlamıştı. Martta öğrenciler, işçiler, sendikal hareket ve sol sokaklara döküldü. İngiltere’de işçi sınıfı, 1920’lerden bu yana en büyük grev hareketiyle geri döndü. Almanya’da benzer bir konjonktür gelişiyor. ABD’de göçmenlik yasasına karşı, toplumda da destek bulmaya başlayan direniş, 1960’larin sivil haklar hareketini anımsatıyor. Çin’den gelen haberler, hızla gelişen serbest piyasa ekonomisinin kırları ateşe vermeye başladığını gösteriyor. Bir taraftan Irak’ta, Afganistan’da sömürgeciye direniş, gündeme gelmeye başlayan İran savaşı olasılığı, diğer taraftan dünyanın her yerinde polislik yapmaya hazırlanan NATO, atom bombası kullanabileceklerini açıklayan ABD, Fransa... ‘‘Bu adamı kullanın, delikten (Hangi delikten, nereye? E. Y.) atıp ziyan etmeyin’’ diyen bir danışman... Bir Amerikan Kongresi üyesinin, Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektuptaki ‘‘Türkiye’nin büyük dış politika kararlarında ABD’nin yanında olacağına’’ ilişkin sözleri, bölgeye kaydırılan asker sayısının 200 bini geçtiğine ilişkin haberler... ‘‘AKP’nin Nemesis’i ne olacak’’ sorusu... ‘‘küresel yönetişim’’ derken küresel militarizme doğru... ‘Yarın başka bir gündü’ Terry Gillian’ın Brazil filminde, ‘‘küçük adam’’ Sam, yaşadığı faşizan toplumun gerçeğini hep yadsır; geceleri kendi rüya âlemindeki ‘‘yaşamıyla’’ yetinir. Filmin son sahnesinde Sam da işkenceye alınmıştır, fonda ‘‘Tomorrow is an other day’’ (Yarın başka bir gündür) şarkısının ‘‘was an other daybaşka bir gündü’’ olarak değişmiş versiyonu çalmaktadır. Sermayenin dünyasını yadsıyan çağdaş ‘‘Sam’’ler, küreselleşmeci rüyalarda yaşıyorlardı: Sınıf çelişkileri tarihte kaldı, ulusdevlet bitiyor, serbest piyasa demokrasi ve refah demektir... Şimdi, ‘‘yarın’’, dün bekledikleri gibi olmayacak gibi görünüyor. Mart sonunda Fransa’da 3 milyon öğrenci, işçi, işten atmayı kolaylaştıran yeni yasaya karşı, irili ufaklı 150 kentte büyük gösteriler gerçekleştirdi. Nisanın ilk haftasında bu kez 280 kentte sokaklar yine göstericilerle doldu. Hükümet yasayı geri çekti. Bu bir çılgınlıktı, sermayenin 20 yıllık nakaratını, belli ki halk ezberleyememişti. İlginçtir, Fransız medyasından ziyade ABD ve İngiliz medyası söylemediğini bırakmadı: Sokaklardakiler cahildi, hatta muhafazakâr serseriler, hayalciler, makine kırıcılardı. Neoliberalizmin bu iki kalesi, çanların kimin için çaldığını biliyordu, bu İnsan yeme makinesi ‘‘Biriktir, biriktir... dini imanı budur’’ sermaye denen, kendi kendine genişleyen ilişkinin. Kapitalistin elinden bir şey gelmez. Ya sermayenin uşağı olur ya da ‘‘cennetten’’ kovulur. Ne trajedi! Sermaye sürekli birikir; doğa, insan ne bulursa burgacına çeker, çalıştırır, tüketir, birikir... Ta ki elinde çalıştırabileceğinden fazla makine, para birikene kadar. O zaman sermaye ‘‘toplum ve çalıştırdığı insanlar karşısında sorumluluk’’ maskesini çıkarıp atar. Salt çevresini değil, hemcinsini de yemeye başlar, zayıf düşen hemcinsini yiyen vahşi kurt sürüleri gibi. Kâr oranı düşük sermayeler yalanıp yutulur, piyasa paylarına el konur. Ayakta kalanlar, kalmaya devam edebilmek için işçilerine yüklenirler. Örneğin General Motors ve Ford, 60 bin işçi çıkaracaklarını açıkladıklarında, kimse bu insanlara, ailelerine ne olacak diye sormaz. Bu katliamı yapanların hisse senetleri borsada yükselir. Ama çalışan insan ve toplum karşısındaki bu Hubris’i, kendini, giderek daralan talep, yayılan toplumsal çürüme olarak gösteren Nemesis izler: Kriz derinleşir! Dahası, sermaye ister, devlet toplumsal harcamaları kısar, sosyal ve sağlık sigortalarını tasfiye eder, özelleştirir. Çünkü telaş bundandı. Gerçekten de aynı günlerde bu iki ülke, modern tarihlerinin en büyük grev ve protestolarına şahit oldu. İngiltere’de, emeklilik yaşını yükselten yeni yasaya karşı özel ve kamu sektörün CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear