24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2006 PAZAR 2 Victor Hugo 93 adlı romanında kral taraftarı bir markiyi şöyle konuşturur: ‘‘Eğer Voltaire’i asmış, Rousseau’yu küreğe göndermiş olsalardı bütün bunlar olmayacaktı. Ah bu aydın kişiler, ne bela!’’ 1793 yılında böyle düşünen bir marki kendi açısından haklıdır elbet. Ama şimdi de, bu çeşit düşünceleri aklından geçiren hatta açıkça yazıp söyleyenler yok mu? Voltaire’i asmış olsalardı, Rousseau’yu küreğe gönderselerdi Fransız İhtilali olmayacaktı! Öyleyse yazar, düşünür takımını yaşatmamalı, soluk aldırmamalı? Vendee köylü isyanının elebaşılarından Marki de Lantenac’ın sözleri ilginç... Hugo konuşturmuş onu, ama marki de herhalde başka türlü konuşmazdı zamanında! ??? ‘‘Kâğıt karalayan yazar taslakları oldukça katiller de eksik olmayacaktır. Dünyada mürekkep bulundukça leke de olacaktır. İnsan eli kalem tuttukça önemsiz işlerden korkunç sonuçlar doğacaktır. Kitaplar cinayetleri hazırlıyor ve meydana getiriyor. Haklar diye ileri sürdüğünüz şeylerle ne demek istiyorsunuz? İnsan hakları! Millet hakları! Bu kelimeler kadar boş, değersiz şeyler var mıdır?’’ Bir aristokrat böyle konuşur ancak... EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Voltaire’ler Rousseau’lar... Yalnız kendi ‘‘hakları’’ vardır onların. Eli kalem tutanlar gerçekleri yığınlara duyurdukça, gözlerini açtıkça mutlu azınlığın çıkarı bozulacaktır! Bozulunca da ‘‘Kitaplar cinayetleri hazırlıyor’’ denecek, kitaplar ve onları yazanlar suçlanacaklardır. Böyle gelmiş, böyle gidecek mi bu? Gitmiyor! Gitmiyor ama.. nice emek, nice gözyaşı, nice ıstırap karşılığında!.. ??? Günümüzde de marki gibi konuşanlar az m? Bunlar üstelik atalardan kalma ‘‘hakları’’ savunan marki çeşidinden soylular da değil!.. Onlar, Tanrı’nın verdiğini insanlar elimizden alamaz diyorlardı. Ama şu veya bu yoldan, yükünü tutmuş olanlar, halkın oylarını almayı becererek iktidara çıkmış bulunanlar da marki gibi düşünüyorlar: Şu ya da bu yazarı korkutur sak, döversek, ortadan kaldırırsak bütün bu işler başımıza gelmez! Aramızdan çıkmış insanlar, bir daha iktidardan aşağı inmemek için şu yazarı dövmekle, şu düşünürü susturmakla, şu gazeteciyi, bu milletveklini içeri tıktırmakla kendi ‘‘haklarını’’ savunacaklarını sanırlar. ‘‘93’’ romanının soylu kahramanı ‘‘Siz bitmiş bir milletsiniz artık’’ der Fransız ulusuna.. Niye? Seçkin asilzadelerin mutlu azınlık derebeyleri düzenine son veriliyor diye! Oysa Fransız ulusu hiç de bitmiş bir ulus olmayacak, ihtilalden sonra daha da gelişecek, uygarlık alanında daha da ileri gidecektir. ??? Bir sorun, daha doğrusu bir soru: Rousseau’lar, Voltaire’ler sindirilse, öldürülseydi acaba Fransa’da ihtilal gene de olmayacak mıydı? Eski düzen bugüne dek sürüp gidecek miydi? Hayır... Er geç yeni yeni Voltaire’ler Rousseau’lar çıkacaktı. Belki birkaç yıl gecikirdi kaçınılmaz sonuç, ama ‘‘olacak olan’’ gene olurdu? Yazarlar, düşünürler tohumları ekerler, akışı hızlandırırlar, biri olmazsa biri... Baskı, zulüm, korku değiştirmez bu akışı!.. Not: Bu eski yazımı şu günlerde gerekli gördüğüm için okurlarıma sunuyorum. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Atatürk’ün Kızları IProf. Dr. Tülay ÖZÜERMAN tatürk’ün kızları var. Ata’nın Cumhuriyetle kimlik kazandırdığı Cumhuriyet kadınları. Onlar en büyük bedeli ödeyenler oldu hep. Cephede, cephe dışında, sosyal yaşamda, siyasal yaşamda... Anne, bacı, eş, sevgili, çocuk olarak hep bedel ödeyen. Onlar çalıştırılırken çalışma yaşamının en az koruduğu oldular. Tarla, bağ, bahçe her yerde onlar. Yaşı kaç olursa olsun sırtında kocaman bir yükle yüklenen kadınlarımız. Bazılarımızın isyanı var, tüm hemcinslerimiz adına... Kadının insan hakları diye tutturmuşuz, çaba üstüne çaba. Giderek insan haklarından uzaklaşırken dünya, daha bir duyulmaz oluyor sesimiz, daha gür çıkacağına. Ve gün geldi Ata’nın manevi kızı, Atatürk ilkelerine tam tersinden bakanlara, Atatürk’ün yaşayan en köklü kurumunu şikâyet etti, daha fazla maddi destek uğruna ve Atatürk’ün kemiklerini sızlatırcasına. Bağda, bahçede çalışan boğaz tokluğuna, sabah erken saatte düşen fabrika, mağaza yol PENCERE Vatandaş!.. Arkadaşlarla birlikte şairin Kadıköy’deki evindeyiz, Dağlarca karşımızda Buda heykeli gibi oturuyor, biz çaylarımızı yudumluyoruz... Dedim ki: Belki saçta, başta, kaşta, gözde zamanla değişiklik var; ama, bilincinizde yok!.. Şiir devam ediyor sizde!.. Şiirin sürmesi bilinci de sürdürüyor... Dağlarca neredeyse sözümü keserek yanıtladı: ‘‘ Bilinç bıçak ya da keman gibidir, ne kadar kullanırsanız o kadar bilinçtir.’’ Özlemiştik şairi, görmeye gelmiştik; ama, Cumhuriyet’e yazmaya başlamasını da istiyorduk... Şairin ulusal bayramlarda gazeteye şiir yollama göreneği sürüyordu, süreyi haftada bire dönüştürsek nasıl olurdu?.. ? Dağlarca için evrende her şey şiirdir... Türk Lirası’nın ve Amerikan Doları’nın üzerine ekonomi sayfalarında uzmanların bitmez tükenmez yazılarını okursunuz, oysa her şey o denli açık seçiktir ki!.. İşte Fazıl Hüsnü’nün ‘‘Para’’ adlı şiirinden iki dörtlük: ‘‘Değerim düştü demektir Paranın düştü değeri. Yine bölüştü demektir Açla çıplak geceleri. Sararmadı, kurudu yaz Geldi beterin beteri. Nere gider anlaşılmaz Ata ters vurmuş eyeri.’’ ‘‘Ağa’’ başlıklı şiir: ‘‘Suyun kuşu varsa Kuşun göğü var. Kuşun göğü varsa Göğün gecesi var. Göğün gecesi varsa Gecenin yıldızı var. Gecenin yıldızı varsa Yıldızın çobanı var. Yıldızın çobanı varsa Çobanın ağası var.’’ Fazıl Hüsnü Türk dilinin şairidir, evrensel ozanıdır, yeryüzü yurttaşıdır, insanlığın vatandaşıdır, sınır tanımayan sanatsallığın pasaportunu yüreğinde taşıyan Dağlarca, Atatürk devriminin bize armağanıdır... Şiirleriyle birinci sayfamıza buyur etmek istedik onu... Kırmadı bizi... Tüm alçakgönüllülüğüyle ‘evet’ derken Cumhuriyet için güzel sözler söyledi... ? Fazıl Hüsnü’nün evinden ayrıldık, arkadaşlarla birlikte yürürken binbir düşünce geçiyor kafamdan... İçim rahat değil.. Hepiniz gibi kaygılıyım.. Karamsarlık kuşu yüreğimde kanat çırpıyor.. Ama kendi kendime diyorum ki: Bir ‘Ulusal Kurtuluş Savaşı’ ardından bir ‘Aydınlanma Devrimi’ni gerçekleştirmiş Türkiye, varoluşunu uygarlık boyutlarında koruyabilecek birikimlere sahiptir.. Neden?.. Çünkü Dağlarca gibi bir şair yetiştirmiştir... ? Öyle zaman gelir ki bir toplumun bir şaire kaçınılmaz gereksinmesi olur... Fazıl Hüsnü Dağlarca’yla Cumhuriyet’te sık sık buluşmayı yaşamın umuduna, güzelliğine, güvenliğine eşanlamlı sayacağımıza inanıyorum... Şairin ‘‘Vatandaş’’ adlı şiiri: ‘‘Sabah vakitler ağarmadan, Açmadan dağlar yeryüzünü; Hanginiz uyanır, Uyanırım. Tarlalarda rüzgâr, çarşılarda ses, Bir yeniliği var yaşamanın; Hanginiz acıkır, Acıkırım. Ne kadar çirkin olursa olsun ayırdedilmez Fark edilir üşüyen sıcaklığı; Hanginiz sever, Severim.’’ A larına, yıllarca kitap üzerine kitap deviren en okumuşuna kadar hiçbir Cumhuriyet kadınının almadığı ücreti alırken şikâyet etmesi bir yana, geldi oturdu yüreğimize bir yumruk gibi, kadının kimliğini Cumhuriyet öncesine taşımak isteyen zihniyetin temsilcilerine şikâyet edilmenin acısı... Çalışan kadının büyük kesimi üretiminin karşılığını alamıyor biliyor musunuz? Ve biliyor musunuz çoğunun iş güvencesi yok. Sanıyor musunuz ki, şikâyetçiler asgari ücretten iş buldukları için şükretmekteler. Çoğu okuma yazma bile bilmiyor. En temel insan haklarından, eğitimden yoksunlar. Çoğu doktor yüzü görmemiş, sağlık hakkından mahrum. Anayasa haklar listesini sıralamış, ne anlamı var ki yaşamda yoksa. Çoğunun haberi bile yok!.. Karnında sıpa, sırtında sopa, yeri sofrada öküzden sonra... Şiddetin en büyük mağdurları, çilekeş kadınlarımız. Sürecek İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI “Çanakkale’yi geçilmez kılan, özgürlük ve bağımsızlık ruhudur” 2526 Mart 2006’da Çanakkale’deyiz. YAŞAR HACISALİHOĞLU ‘Dünü ve Bugünü ile Çanakkale’ ve Prof. Dr. METE TUNÇOKU ‘Çanakkale 1915’i Anlamak’ KATILMAK İSTEYEN CUMHURİYET OKURLARI, LÜTFEN AŞAĞIDAKİ TELEFON NUMARALARINDAN YERİNİZİ AYIRTINIZ. Program: 24 Mart Cuma gecesi hareket edilecek, Turgut Reis Tabyası, Hasan Mevsuf Şehitliği, Çanakkale’de konferansa katılım, Askeri Deniz Müzesi, rehber eşliğinde Abide ve Şehitlikler ziyaret edilecek, 26 Mart Pazar gecesi İstanbul’da olunacaktır. Rezervasyon Bilgi: 0 216 449 34 86 0 533 235 03 14 0 533 438 50 22 www.cumok.org CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear