28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Toplumun olaylara seyirci kalmasında medyatik örüntülerin hepimizi seyircileştirmesinin payı var mı acaba? 15 Tiyatro Z’de ücretsiz gösterimler ? Kültür Servisi Tiyatro Z, aralık ayı süresince İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın ‘1 YTL ’ye Tiyatro’ uygulamasına karşılık, ‘Camda Duran Kadın’ ve ‘Krapp’ın Son Bandı’ adlı oyunları ücretsiz olarak sahneleyecek. Tiyatro Z, bu oyunlarla seyircilerin ve hükümetin dikkatini sanatçının alın terine çekmek istediğini belirtiyor. Beş yıllık bir hazırlık aşamasından sonra, 2005 yılında Bengi Heval Öz, Cem Kenar tarafından kurulan Tiyatro Z, Galata’da yer alıyor. Tiyatro Z’nin bünyesinde, aynı zamanda bir resim galerisi de yer alırken ‘yaratının ön plana çıkmasına’ olanak tanınması amaçlanıyor. (0 212 249 16 65) Yeni cinayetler peşinde... örmekle, anlamakla, karşımızda (gerçek ya da kurmaca) olup bitenleri okuyabilmekle ilgili ciddi sorunlarımız var. Hayatımızı dört yandan saran, kuşatan, istila eden imge ve görüntü selleri görmemizi değil, bakmamızı kolaylaştırıyor sadece. Görmek ise ayrı bir emek, ayrı bir birikim, en önemlisi de ayrı bir zaman gerektiriyor. ÖRMEYİ UNUTMAK Başdöndürücü bir hıza ulaşan çağımızda görüntü tezgâhlarının her iki yanındakiler, yani hem üreticiler hem de tüketiciler açısından en önemli sorun zaman. Çünkü her düşünce, her imge, her görüntü, her ses sadece ve sadece anlık tüketim hedeflenerek üretiliyor. Bir haber, bir resim, bir ses, bir efekt, bir yorum, hop, yeni bir haber... Bu yöntem medya üretiminden başlayarak onun en yakınındaki “sanat” üretimine, spora, siyasete ve aslında toplumun genel anlamda kültürüne bulaşıyor. Her yanımızdan fotoğraflar akıyor, bedenlerimiz eterik bir hal almış da filmler içimizden gelip geçiyor sanki. Ama ne ilginçtir ki bu pazarlanan yerkürede baktığımız, hatta deyim yerindeyse içinde yüzdüğümüz “cam hayalleri” gerçekliklerini yitiriyor giderek ve biz onları görmüyoruz, hatta giderek görme duyumuz zayıflıyor. Ama her alanda, her kurumda birtakım tüketici ve kitle uzmanları, “şu anlaşılır”, “bu anlaşılmaz”, “şu seyredilir”, “bu seyredilmez”, “şuna sıkılırlar”, “bu G etrafında akıp giden yüzleri ilgisizce süzen, sadece bakan, en küçük bir görme kaygısı taşımayan insanlara döndük. Tek derdimiz, trafiğin bir an önce açılıp, arabanın bir an önce hareket etmesi. Çünkü zamanımız yok. Bu zamansızlık camın arkasındaki yüzleri, insanları hikâyesizleştiriyor, derinliklerini yok ediyor, yaşam şanslarını alıyor ellerinden ve onlar cansız, iki boyutlu, karton kişilikler gibi gelip geçiyorlar önümüzden. ÜREKLİ ÖLDÜRÜLEN ANLAR Bu sığlaştırıcı bakış, tüketim silindiri altında ezilen yaşamın özünü boşaltıyor. Yaşam bir süreklilik, derinleşen bir bakış, canlı bir süreç olmaktan çıkıp tüketilen anlar toplamına indirgeniyor. Sürekli ölen, gömülen, unutulan anlar... Bellekte ölüm ağır basmaya başlıyor. Bir tiyatro oyununu izlerken, bir kitabı okurken, bir filmi seyrederken de görmeye çok zaman ayırmak istemiyoruz. O anı hızla öldürüp, bir sonrakine koşmalıyız çünkü, acelemiz var... Yeni cinayetler işlemeliyiz. Yeni ve sıradan cinayetler... Görmekle, anlamakla ilgili ciddi sorunlarımız var bizim. Çünkü görmeye zamanımız yok... Kim bilir belki isteğimiz de... Bu yüzden ölüm kol geziyor belki de belleklerimizin yarı karanlık dehlizlerinde. Belki bu yüzden sadece sıradanlığı, yani ölümü seçenler yükseliyor. Belki bu yüzden ayrıksılığı cezalandırmaya gönüllü nüfus bakımından en önde gelen ülkelerden biriyiz. Evet, görme özürlüyüz, çünkü kendimizi görmekten korkuyoruz ölesiye. aemelmesci@yahoo.fr S G Karşı Sanat’ta ‘Merhabarev İstanbul’da’ Kültür Servisi Türkiye’den ve Ermenistan’dan on belgesel fotoğrafçının ‘Merhabarev’ adını verdikleri sergisi,bugün Karşı Sanat Çalışmaları’nda açılıyor. Sergide, Türkiye’den Serra Akcan, Kerem Uzel, Mehmet Kaçmaz, Tolga Sezgin ile Özcan Yurdalan’ın, Ermenistan’dan ise Karen Mirzoyan, German Avagyan, Ruben Mangasaryan, Nelli Şişmanyan ve Anahit Hayrapetyan’ın yapıtları yer alıyor. İstanbul ve Erivan’da günlük yaşam görüntülerinden oluşan sergi ekim ayında Ermenistan’ın başkenti Erivan’da açılmıştı. İstanbul’dan sonra Avrupa ve Asya’nın çeşitli kentlerinde de açılacak sergi için, dört dilde albüm de yayımlandı. Fotoğrafçılar, önyargılar ve iletişimsizlik nedeniyle büyüyen sorunların, ilişkilerin düzelmesiyle daha kolay çözüm yoluna gireceğini düşünerek çektikleri fotoğraflar aracılığıyla iki kentten, Erivan ve İstanbul’dan gözlemlerini yansıttılar. İki ülkeden on belgesel fotoğrafçısının bir araya gelerek Mart 2006 tarihinde başladıkları çalışmalar 8 ay sürdü. 18 bin kare fotoğraf arasından seçilen 130 siyahbeyaz çalışma sergiyi oluşturdu. Fotoğrafçılar kendi deyimleriyle ‘yaşadıkları kentleri birbirlerinin gözlerine emanet ettiler’. Her iki grup kültürel ve coğrafi olarak çok yakın oldukları halde bir o kadar da yabancı oldukları iki kentte bulundukları günler içinde insanları olabildiğince tanımaya ve anlamaya çalıştılar. (0 212 245 15 08) Engelli genç yetenekler sahnede ? Kültür Servisi Bugün saat 20.00’de Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde Bakırköy Belediyesi Engelli Çocuklar Klasik Müzik Eğitimi programına katılan Elif Güler (piyano), Ceren Karakaya (piyano), Cankut Değerli (piyano), Aleyna Akbaba (bale) ile Onur Yılmaz’ın (gitar) konser ve gösterisi izlenebilir. Etkinlikte seyirci karşısına çıkacak olan Değerli ve Yılmaz, halen konservatuvar eğitimlerini de sürdürmekteler. (0 212 225 10 12) ‘Başkalarının Yaşamları’ ödül aldı ? LONDRA(BBC) ‘The Lives of Others / Das Leben Der Anderen’ Varşova’da törenle dağıtılan ‘Avrupa Film Ödülleri’nde büyük ödülün sahibi oldu. Eski Doğu Almanya’da görevli sivil polis memuru Stasi’nin yaşamını konu alan, Florian Henckel Von Donnersmarck’ın yönettiği film, büyük ödül için birçok güçlü adayla yarıştı. Avrupa Film Ödülleri’nde yaşanan önemli olaylardan biri de, kendisine sunulan ‘Yaşamboyu Başarı Ödülü’nü almak üzere Oscarlı sinemacı Roman Polanski’nin anavatanına gelişiydi. Stasi’yi canlandıran Ulrich Muehe’ye de ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü kazandıran filmle, yönetmen, aynı zamanda ‘En İyi Senaryo’ ödülünü de aldı. Polanski ise, yaptığı konuşmada, ‘Küçük bir çocukken Krakov’da tiyatroda çalışıyordum, savaş sonrasıydı, ve şimdi ödül almak için buradayım’ diyerek düşünce ve duygularını açıklardı. na bayılırlar”, “şu tutar”, “bu tutmaz” diye bizim adımıza fetva verip duruyor. “Görmek” ve “göstermek” geçer akçe değil artık, önemli olan “bakmak”, “seyretmek” ve “seyrettirmek”. EYRETMEK VE SEYİRCİ KALMAK Antik çağlarda bilginin ana kaynakları görmek, işitmek ve S okumaktı. Günümüzün (en azından popüler düzlemde) en geçerli bilgi kaynağı seyretmek mi oldu yoksa? Toplumun olaylara bu denli “seyirci” kalmasında tüm yaşam alanlarına nüfuz eden medyatik örüntülerin hepimizi seyircileştirmesinin de bir payı var mı acaba? Trafikte sıkışıp kalmış bir arabanın camları arkasından Günşiray’ın oynadığı ‘Yalnızlıklar’ Oyun Atölyesi’nde... Kültür Servisi Hollanda’nın Rotterdam, Zaandam ve Amstredam kentlerinde ilk gösterimi yapılan, Tiyatro Oyunevi ve Theater Rast’ın ortak çalışması “Yalnızlıklar”, Mahir Günşiray’ın rol aldığı oyun Adana Talkfest01 ve Ankara Tiyatro Festivali’ndan sonra 5 Aralık Pazartesi gününden başlayarak Oyun Atölyesi’nde seyirci ile buluşuyor. Mahir Günşiray’ın rol aldığı oyun, Hasan Ali Toptaş’ın şiirsel metninden yola çıkılarak sahneye uyarlanan, yalnızlık temasının çok farklı yönleriyle ele alındığı, sözün ve müziğin buluştuğu teatral bir gösteri. Celil Toksöz’ün yönettiği oyunun sahne tasrımı Claude Leon’a, ışık tasarımı Yüksel Aymaz’a ait. Oyunun müzik yönetmenliğini ise Alper Maral yapıyor. Oyunda, Mahir Günşiray, “yalnızlık çeşitlemeleri ile hikâye anlatıcılığının sıcaklığını, usta yazar Hasan Ali Toptaş’ın can alıcı kelimeleri ile’’ sahneye taşıyor. Yalnızlığın kelimeleri, Kamucan Yalçın’ın klarneti ve Güneş Özgeç’in viyolası ile bütünleşiyor. ‘Yalnızlıklar’, Oyun Atölyesi’nde 18, 25 Aralık Pazartesi 20.30 ve 26 Aralık Salı 20.30’da izlenebilir. (Oyun Atölyesi: 0 216 345 3939 www.tiyatrooyunevi.com) Üç Nokta Dergisi 70’ler Sayısı ? Kültür Servisi Üç Nokta Edebiyat Dergisi, kasım aralık sayısında ‘1970’ler: Her şey ideoloji!’ başlığıyla bu dönemi edebiyat dünyası açısından mercek altına alıyor. Dergi editörü Cenk Gündoğdu, okura seslendiği yazısında şu sözlere de yer veriyor: “70’lerin politik atmosferi neredeyse her şeyi belirler bir halde idi.’’(...) Kapsamlı bir çalışma ürünü olan derginin bu sayısında yetkin kalemlerden aydınlatıcı ve ilgi çekici yazılara yer veriliyor. Enis Batur, Tahir Abacı, Ahmet Telli, Yusuf Çotuksöken, Salih Bolyat, Ahmet Oktay’ın da aralarında olduğu birçok yazın ustasından şiir, söyleşi ve değerlendirme yazıları, bu sayıda okurla buluşuyor. Portakal Ağacı kışa girerken… ? Kültür Servisi Portakal Ağacı sanat evinde bu mevsim de seminer programları düzenleniyor. Sedef Hatapkapulu yönetimindeki “Resim Okuma” seminerinde sanatçıların eserlerine ve yaşamlarına yaklaşmanın yolları keşfediliyor. Alin Taşçıyan’ın sunduğu “Sinema ve Sanatlar” seminerinde, filmlerden bölümler izleyiciler, onların disiplinler arası boyutunu irdeleme olanağı bulacaklar. Alkan Avcıoğlu’nun sunduğu “Bir Film Nasıl Okunur?” semineri, Ercüment Usluer yönetimindeki “Fotoğraf Okuma” atölyesi, Tayfun Polat’ın sunduğu “Dinlediğin Müziği Biliyor musun?” başlıklı seminer, Payam Koryak yönetimindeki “Sesli Hayat” atölyesi merkezde düzenlenen diğer seminer programlarından.(0 216 368 89 03 www.portakalagaci.org) CUMHURİYET 15 K Dör t bölü Dör t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear