24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2006 PAZARTESİ 6 HABERLER HARCAMALAR LÜKS SINIFINDA CHP’li Güldal Okuducu, hükümetin 4.5 yıllık uygulamalarını eleştiren derlemeyi anlattı: Çağdaşlığa duvar ördüler ŞULE KÖKTÜRK Öğretmene bayram yok ? Türk EğitimSen’in araştırması, en düşük derecede çalışan bir öğretmenin çocuğuna bayramlık alabilmek için en az 6 gün çalışması gerektiğini, eğitimcilerin ailesi için yapacağı bayram alışverişinin 1799 YTL ’yi bulduğunu ortaya koydu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk EğitimSen, öğretmen ailelerinin bayramlık alabilmesi ve bayram tatili yapabilmesinin “lüks” olduğuna dikkat çekti. Sendika, en düşük derecede çalışan bir öğretmenin çocuğuna bayramlık alabilmek için en az 6 gün çalışması gerektiğini, eğitimcilerin kendisi, eşi ve çocuğu için yapacağı bayram alışverişinin 579 ile 1799 YTL arasında değiştiğini ortaya koydu. Bir eğitim emekçisinin ailesiyle birlikte 4 günlük bir bayram tatili için ise en az 4 ay çalışması gerektiğine işaret edildi. Türk EğitimSen, “Kurban Bayramı’nda Eğitim Çalışanlarının Masrafları’’ konulu bir araştırma yaptı. Buna göre, göreve yeni başlayan bir öğretmenin kurbanlık koç alabilmesi için maaşının en az yüzde 42’sini ayırması gerekiyor. Bayram çikolatasını bir eğitimci en az 5 saat 50 dakika çalışarak alabilirken bir hizmetlinin 7 saat 13 dakika emek harcaması gerekiyor. En düşük derecedeki bir erkek öğretmen, 240 ile 784 YTL arasında değişen kişisel bayram hazırlığını, en az 9 en fazla 28.5 gün çalışarak yapabiliyor. En düşük derecedeki memurun aynı harcama için en az 11, en fazla 35 gün çalışması gerekiyor. Bayram harcamasını bayanlar için 196 ile 532 YTL arasında hesaplayan sendikaya göre, eğitim emekçileri çocuklarına bayram alışverişi yapabilmek için ise en az 6 en fazla 17.5 gün çalışmak zorunda kalacak. Bir öğretmenin kendine, eşine ve çocuğuna yapacağı alışverişin bedeli en az 579 en fazla da 1799 YTL olurken bunun için bir öğretmenin en az 21 en fazla 65 gün çalışması gerekecek. BAYRAM TATİLİ CEP YAKIYOR Eğitim emekçilerinin bayram tatili yapabilmesinin artık lüks haline geldiğine dikkat çeken Türk EğitimSen, 4 kişilik bir ailenin 5 yıldızlı bir otelde 4 gecelik bayram tatili masrafının 3 bin 440 ile 7 bin 540 YTL arasında değiştiğini belirtti. Araştırmaya göre, yol ücretinin dahil olmadığı bu bedeli ödeyebilmek için bir eğitimcinin en az 4 en fazla 9 ay ter dökmesi gerekiyor. CHP Kadın Kolları’nın hazırladığı, “AKP’nin 100 Karası” isimli kitap, 4.5 yıllık “hükmetme” döneminde AKP’nin eğitim, yerel yönetim, kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları, terör politikaları, sağlık ve bunun gibi birçok alanda yaptığı uygulamalarla, yasal değişikliklerle, ülkeyi nasıl yaşanmaz bir hale getirdiğini ve eğer böyle devam ederse ülkenin hangi siyasi sisteme doğru yol aldığını adeta yüzümüze çarpıyor. Her gün ayrı ayrı duyumlar, haberler halinde izlediğimiz gelişmeler kitapta art arda sıralandığında Türkiye’nin geleceğine yönelik tehdidi çok net ortaya koyuyor. Kitapta yer alan örnekler, dinci basında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde olağan olaylar, kitap da “CHP’nin din karşıtlığı”nın kanıtı gibi yansıtıldı. CHP tarafından 50 bin adet bastırılıp dağıtılan kitabın yeni baskısı için hazırlık yapılıyor. Kitap, AKP uygulamalarını 100 ana başlık altında toplamış ancak, CHP İstanbul Milletvekili ve Kadın Kolları Başkanı Güldal Okuducu’nun ifadelerine göre bu olaylar, AKP’nin yüzlerce “kara”sından yalnızca 100 tanesi. Özellikle kadın ve çocukları ve dolayısıyla Türkiye’nin geleceğini hedef alan bu uygulamaların aslında kitapta yer alanlarla sınırlı olmadığını belirten Okuducu, kitap ve Türkiye’nin AKP’nin politikaları ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Neden böyle bir kitap hazırladınız? GÜLDAL OKUDUCU Toplum olarak 4.5 yıldır, Türkiye’deki gelişmelerin parçasıyız. Bu süreçte hepimizi tedirgin eden bir şey var. O da Türkiye’yi yönetenlerin Türkiye’nin temel felsefesine, kuruluş ilkelerine varoluş altyapısına dönük, saldırgan, kuşatıcı, değiştirmeye, dönüştürmeye dönük, heves ve uygulamaları. Özellikle kadınlara ve çocuklara dönük olarak, laik demokratik değerlerin aşındırılması niteliğindeki kararları, parlamento kararlarını, belediye uygulamalarını, toplumdan gelen tepkileri bir araya getirdik. Parçalara baktığımızda algılayamadığımız şeyi, bütüne baktığımızda daha kolay algılanabileceği anlayışı ile bunu yaptık. İstedik ki bu çaba sergilensin, toplum bunu görsün, hep birlikte bunu görelim ve geleceğimize dönük tehdidin büyüklüğü noktasında da gelişmeleri doğru algılayalım ve toplum olarak üstümüze düşen, sorumluluğun gereğini yapmaya çalışalım. Kuşkusuz biz de Atatürk’ün aydınlığına doğru harekete geçmemiz gereken günleri yaşıyoruz. Kitap dinci basında da haber olarak yer aldı. Bu haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz? OKUDUCU Onlar kendilerini açık, dürüst, aslında ne yapmak istediklerini alenen söyleyerek topluma yansıtmadıkları için, takıyye kavramıyla özdeşleştikleri için, gerçek yüzlerinin teşhir edilmiş olmasından, anlaşılabilirliğinin sağlanmış olmasından rahatsızlık duymaları kuşkusuz ki bizim de anlayabileceğimiz bir şeydir. Ama bence ondan rahatsızlık duymak yerine, bu ülkenin ve bu toplumun asıl ihtiyacı olan noktalara dönük olarak bir özeleştiri yaparak bir duruş almaları çok daha hayırlı olacaktır. Başbakan bir tarihte, “Ben Milli Görüş elbisesini soyundum” demişti. Sonra ne kadar soyunduğunu soyunmadığını, “Laiklik yeniden yorumlanmalıdır” deyince Bülent Arınç, o da “Bu sözü söylemenin zamanı şimdi değil de, 1015 yıl sonra nasıl olsa toplum bu noktaya gelecektir” sözleriyle anlattı. Hiçbir dinci gazete bunları biz yapmadık diye inkâr etmedi, ama belki de kendilerince, “bizim yaptıklarımız yanında, sizin yazdıklarınız ne kalır, daha henüz bilmediğiniz neleri yapıyoruz biz” değerlendirmesini yapmış olabilirler. Kitapta eğitim sistemine, kadınlara ve çocuklara yönelik uygulamalara ağırlık verilmiş? Eğitim sistemine yönelik uygulamaları nasıl ÇOCUKLARI DA KORUMADILAR hükümetinin çocuklar konusunda attığı yanlış adımları da şu örneklerle anlattı: ? Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye’de, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda olmasına karşın, “Türkiye’de Çocuk ve Gençleri Koruma ve Geliştirme Yasası” bir türlü çıkarılamadı. ? 2001’de çocuk şüpheli çocuk sayısı 43 bin 808 iken 2004’te bu sayı 51 bin 900’e çıktı. ? İş Kanunu’nun 85. maddesinde yapılan değişiklikle, ağır ve tehlikeli işlerde 16 yaşından küçük çocukları çalıştıran işverene verilecek ceza 1 milyardan 500 milyon liraya düşürüldü. ? Çalışan çocuk sayısında artış saptandı. değerlendiriyorsunuz? OKUDUCU Çocuklar geleceğimizdir, dolayısıyla yeni yetişen kuşakların, Atatürk’ün ilkelerinin aydınlığında, ışıklı, çağdaş, bilimsel bir yöntemle yetiştirilmeleri ve yarına hazırlanmaları, bizim yarınki güvencemiz. Ama ne yapılmakta, Tevhidi Tedrisat Yasası’nı bütünüyle ortadan kaldıran, eğitimin dinselleştirilmesini amaçlayan ve eğitimin dinselleşmesini sağlayacak olan kararlarla, uygulamalarla atılan adımlar nedeniyle Türk eğitim sistemi bugün ulusal olmaktan çıkmıştır. Tevhidi Tedrisat’ın uygulanabilirliğinden söz etmek artık mümkün değildir. KADINA DÖNÜK KUŞATMA Kadın haklarına yönelik uygulamalar... OKUDUCU Kadın haklarına yönelik uygulamalar özellikle kadın eliyle de yürütülmeye çalışılıyor. Laik demokratik hukuk devletinde sahip olduğumuz haklardan bizi mahrum etmeyi amaçlayan bir sistem kurulmaya çalışılıyor. Bu, merkezi ve yerel yönetimlerce, çeşitli yayınlarla yapılmaya çalışılıyor. Kitapta belediyelerin aileye ve kadına dönük kuşatmasının örneklerini görebiliyoruz. Bunun en uç noktası, bir AKP milletvekilinin, bu nitelikte bir yayını parlamentoda dağıtmasıdır ve hiçbir tepkiyle karşılaşmadan çok olağan bir şey yapmış gibi karşılık görmesi. Şu anlaşılabilir değil: Bir kadının, bir erkeğin sahip olduğu haklardan, olanaklardan ve özgürlüklerden, daha fazlasını aramak ve sahip olmak varken vazgeçmesi, vazgeçmesini sağlayacak eylem, görüş ve davranışlarda bulunması; bu çok çelişkili. ‘ANAYASA’YLA ÇELİŞİYOR’ Böyle bir tablo çizen bir hükümetin cumhurbaşkanını seçme olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz? OKUDUCU Gerek Başbakan gerek onun yakın çalışma arkadaşları hakkında çok geçmiş yıllardan bugüne devam eden çok ciddi soruşturma dosyaları var. Bunlar işin bir boyutu. Bir de 2002’de iktidar olduktan bu yana geçen bu 4.5 yıl içinde, sistematize hale getirilmiş olan bir yolsuzluklar süreci var. Bu iki süreçte de aktörler aynı. Bu iki süreçte de bugün Meclis’te dokunulmazlıklarının kaldırılmasını gerektiren dosyalar olmasına karşın, dokunulmazlığı kaldırılmayan bakan, başbakan ve milletvekilleri söz konusu. Böyle bir kamburla, böyle bir yükle, hakkında böylesine yoğun iddialar ve toplumda böylesine yaşanan gerçeklikler varken, bunlar aydınlanmadan, bunlar bir sonuca bağlanmadan, böyle bir ekibin tek başına, azınlık tahakkümüyle Türkiye’de cumhurbaşkanını seçme eğiliminde, arzusunda olmasının, ne demokrasinin gelişimiyle, ne demokratik bir süreçle, ne demokratik bir çıkarla özdeşleşebilir uyuşabilir bir yanı var mıdır? Dünyada Türkiye’yi Türkiye eden en temel değerlere saldırıyorsa, onları ortadan kaldırmayı amaç edinmişse toplumun da burada bir durup düşünmesi, bir bakması gerekmektedir. Kendi anayasası ile çelişkisi olan, kendi rejimi ile problemleri olan, o ya da bu şekilde bu rejimden kurtulmak isteyen bu anlayışın, ülkenin en yüksek temsil noktasına kendini taşımasına kuşkusuz izin vermemek gerekir. CHP bu durumda ne yapmayı planlıyor? Sinei millet tartışması devam ediyor... OKUDUCU Günübirlik tartışmalar hiçbir zaman ülkenin sorunlarının çözümü değildir. CHP 83 yıllık bir birikime sahip bir parti ve çok iyi görmek ve algılamak gerekir ki, 4.5 yıllık bir parlamento döneminde, en doğru politikaları etkin bir şekilde gündeme getirmiş, kimisinin uygu Güldal Okuducu AKP lanmasında ya da önlenmesinde başarılı olmuş, kimisinde ise kuşkusuz ki anayasa değiştirecek çoğunluğa sahip bir iktidarla yönetildiği için Türkiye, kalıcı ya da etkin adımların atılmasını sağlayamamıştır, hükümetin istedikleri olmuştur ve bütün sıkıntıların temelinde de bu vardır. Geldiğimiz noktada, aynen geride bıraktığımız dönemde taşıdığımız sorumluluk ve doğru görev yapma anlayışı ne ise onun devam ettiği bir süreç olacaktır... Bunun çözümü erken seçimdir, erken seçimin tartışılması sürecidir. Hukuki olarak da bütün olanaklara sahibiz, nisan ayında yaşanacak bir seçimin arkasından Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaşanması Türkiye’ye hangi kaybı getirir? ‘DİNSELLEŞTİRME ÇABASI’ AKP’nin yüzlerce karasından yalnızca 100’üne yer verebilen CHP Kadın Kolları’nın kitabından birkaç örnek: 605 imamın kurumlar arası nakil yoluyla Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişi sağlandı. 1041 yönetici, 167 Talim Terbiye Kurulu uzmanı görevden alındı. Değişmeyen ilçe milli eğitim müdürü kalmadı. 4 bin 13 okul müdürü, 4 bin 573 okul müdür yardımcısı, 552 ililçe milli eğitim şube müdürü, 416 ililçe milli eğitim müdürü, 186 ililçe milli eğitim müdür yardımcısı ve yalnızca 94’ü kadın olmak üzere 9 bin 834 yönetici atandı. Okullar vekâletle yönetilir oldu. İlköğretim öğrencilerinin yararlanması için belirlenen “100 Temel Eser” uygulamasıyla, Atatürk, Cumhuriyet, laiklik karşıtlığının işlendiği, müstehcenliğin, hurafe ve argonun yer aldığı kitaplar okul kütüphanelerine girdi. ENGELLİLERE ENGEL BİR HÜKÜMET Anayasaya aykırı olmasına karşın, 10 bin yoksul çocuğun özel okullarda devlet parası ile okutulması gündeme geldi. Ancak, bunun tarikat okullarına kaynak akıtma çabası olduğu açığa çıktı. Yasa veto edildi. Yaşları 614 arasında değişen 300 bin öğrencinin eğitim gördüğü 582 yatılı öğretim bölge okulları, çocukların gece dini eğitim ve ibadet için uyandırıldığı, dinsel zorbalığın kol gezdiği yuvalar haline geldi. Özürlüler Kanunu’na ve 2005 yılının “Özürlüler İstihdam Yılı” ilan edilmesine karşın gerek bu konuda gerekse özürlüleri ilgilendiren diğer konularda ciddi hizmet sunulmadı. KADINLAR ‘DUA’YA EMANET . Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şiddet gören kadınlara psikolojik ve hukuksal destek sağlamak amacıyla kurduğu Aile Danışma Büroları, yardım isteyen şiddet mağduru kadınlara “itaat ve ibadet” önerdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslam Konferansı Örgütü’ne yaptığı teklifte, “Çağdaş Türk Kadını” yerine “Müslüman Türk Kadını” tanımlamasını kullandı. Haremselamlık, okullardan okul statlarına, AKP kongrelerinden düğün salonlarına kadar her yere girdi. İstanbul’da avukatlık yapan Alparslan Arslan, türbanı bahane ederek düzenlediği saldırıda, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürdü, Başkan Mustafa Birden ve birçok üyenin yaralanmasına neden oldu. Gazetemize yönelik 3 bombalı saldırı düzenledi. Yoksulluk sınırı altında yaşamak zorunda kalan aile sayısı 3 milyon 300 bine ulaştı. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’yla, çalışan hakları geriye götürüldü, “işsizlik”, “az para almak”, “evli olmamak”, “iş kazası geçirmek”, “dul olmak”, “yetim olmak” cezalandırıldı. ENFLASYON FARKI EKLENECEK Emeklilere yüzde 5 zam ? Hükümet, SSK ve BağKur emekli aylıklarına 2007’nin ilk yarısında yüzde 5 oranında zam yapılmasını, 2006’nın ikinci yarısındaki enflasyon farkının da memur emeklilerinde olduğu gibi, aylıklara yansıtılmasını kararlaştırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerini iptal ettiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğü, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na konulan düzenlemeyle 1 Temmuz 2007 tarihine ertelendi. Hükümet, SSK ve BağKur emekli aylıklarına 2007’nin ilk yarısında yüzde 5 oranında zam yapılmasını, 2006’nın ikinci yarısındaki enflasyon farkının memur emeklilerinde olduğu gibi, aylıklara yansıtılmasını kararlaştırdı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle yapılacak düzenlemeler için zaman kazanmak amacıyla 5510 sayılı kanunun yürürlük tarihinin Bütçe Kanunu’na konulan bir maddeyle 1 Temmuz 2007 tarihine ertelendiğini bildirdi. Başesgioğlu, yürürlüğün ertelenmesiyle, sosyal güvenlik konusunda boşluk doğmasının önleneceğini söyledi. ‘MAĞDURİYETLER GİDERİLECEK’ Murat Başesgioğlu, SSK ve BağKur emeklilerine, 2006’nın ikinci yarısında memur emekli aylıklarında yapılacak enflasyon farkının aynen yansıtılacağını söyledi. Başesgioğlu, SSK ve BağKur emeklilerine 2007’nin ilk yarısı için ayrıca yüzde 5 zam yapılacağını açıkladı. Başesgioğlu, eğer düzenleme yapılmamış olsaydı BağKur ve SSK emeklilerine 2006’nın ikinci yarısı için verilebilecek enflasyon farkının yüzde 1’in altında kalacağına dikkat çekti. Başesgioğlu, 2006’nın ikinci yarısına ilişkin enflasyon farkının daha sonra hesaplanacağını kaydetti. Bakan Murat Başesgioğlu, SSK’li olduğu halde BağKur üzerinden ya da BağKur’lu olduğu halde SSK üzerinden yanlışlıkla sağlık hizmeti aldığı için yaklaşık 25 bin kişiden sağlık hizmeti bedelini ödemelerinin istendiğini anımsatarak bu kişilerin mağduriyetinin giderilmesi için de Bütçe Kanunu’na hüküm koyduklarını anlattı. Murat Başesgioğlu, 25 bin kişinin bu şekilde sosyal güvenlik kurumlarına olan borçlarının silineceğini bildirdi. KÜFÜR VE ARGO SİYASETİN PARÇASI OLDU A KP iktidarı döneminde laiklik düşmanlığı had safhaya ulaşırken küfür ve argo da siyasetin bir parçası oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar öncesinde sarf ettiği sözlerden örnekler, perşembenin gelişini zaten göstermişti. CHP İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu’nun verdiği örnekler: ? 1994 yılında Almanya’nın Ausburg kentinde yaptığı konuşmada “Yahu milletin bütünlüğü ‘Ne Mutlu Türk’üm diyene’ ifadesiyle sağlanır mı? Osmanlı 30’u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu. Biz de inanç birliği ile tutacağız” ifadelerini kullandı. ? 1995 yılında Ümraniye’de yaptığı konuşmada, “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor… Yahu bu millet istedikten sonra tabii ki elden gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki… Millete rağmen bu yürümez zaten. Sonra nedir bu laiklik allahaşkına? Bir tarif edin diyorsun, tarif etmiyor. Bu ne menem şey yahu…” “Türkiye Cezayir olur mu, diye soruyorlar. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz, Allah’ın izniyle… Artık bu film tanınmaya başladı. Şimdi artık millet sadece aktörleri değil, senaryoyu değiştirmeye talip. Ve bu senaryonun değiştirilme çabalarıdır bu çalışmalar. Biz onun için geliyoruz. Bu düzenin koruyucusu olamayız, mümkün değil. Bu hukuku hazırlayanlar, bu düzenin kaldırılmasının maşası olacaklardır” diye konuştu. İsmet İnönü anılıyor ‘Yaşamını çağdaşlığa adadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, devlet ve siyaset anlayışı, ilkeli çizgisi, dış politikadaki bilge tavrı ve hizmetleri ile Türkiye’nin çağdaşlaşma ve demokrasi tarihinde özgün yeri bulunduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Sezer, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ölümünün 33. yıldönümü nedeniyle Erdal İnönü ve Özden Toker’e birer telgraf gönderdi. Cumhurbaşkanı Sezer’in telgrafı şöyle: “Ulusal bağımsızlık savaşının kazanılmasında, Cumhuriyetin kurulmasında ve yücelmesinde değerli katkıları olan İsmet İnönü, yaşamını ülkemi zin gelişmesine, güçlenmesine ve Cumhuriyetle başlatılan çağdaşlaşma atılımlarının kesintisiz sürdürülmesine adamıştır. İsmet İnönü’nün devlet ve siyaset anlayışı, ilkeli çizgisi, dış politikadaki bilge tavrı ve hizmetleri ile Türkiye’nin çağdaşlaşma ve demokrasi tarihinde özgün yeri bulunmaktadır. Yüce Atatürk’ün en büyük destekçisi ve dava arkadaşı olan, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için özveriyle çalışan İnönü, ulusumuzun büyük sevgisini ve saygısını kazanmıştır. Türk ulusu, İsmet İnönü’nün değerli hizmetlerini ve saygın kişiliğini her zaman gönül borcuyla ana caktır.’’ TBMM Başkanı Bülent Arınç da mesajında, “Askeri alandaki başarılarını, devlet yönetiminde, diplomaside ve siyasi alanda da sürdüren İsmet İnönü, devletimize büyük katkıları olmuş, Lozan Antlaşması’nın mimarı olmuş, birçok kez başbakanlık yapmış değerli bir devlet adamı olarak milletimizin kalbinde yaşayacaktır’’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bir mesaj yayımlayarak, İsmet İnönü’nün, gerek Kurtuluş Savaşı’nda gerekse daha sonra üstlendiği görevlerde bir devlet ve siyaset adamı olarak ülkeye önemli hizmetlerde bulunduğunu bildirdi. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear