Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 ARALIK 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Tüketiciler Birliği, bankaların sunduğu cazip kredi seçeneklerinin can yakabileceği uyarısında bulundu 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yılbaşı alışverişine dikkat ? Tüketiciler Birliği Başkanı Deniz, “Yıl sonu hedeflerini tutturmak için rekabete giren bankalar cazip kredi seçenekleriyle vatandaşı kendilerine çekme yarışına girdi. Kredi tekliflerine ihtiyatlı yaklaşın” dedi. ADANA (AA) Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Bülent Deniz, yılbaşı ve Kurban Bayramı’nın aynı günlere denk gelmesi dolayısıyla bankaların birbirleriyle adeta “bayram kredisi’’ verme yarışına girdiklerine dikkat çekerek vatandaşları uyanık olmaya çağırdı. Deniz, kredi faizlerini bayrama özel düşürüp taksitleri uzatmalarının yanı sıra geri ödemeleri de ötelediklerini söyleyerek yıl sonu hedeflerini tutturmak için rekabete giren bankaların cazip kredi seçenekleriyle vatandaşı kendilerine çekmeye çalıştıklarını vurguladı. Bankaların aktif bir şekilde pazarlama yaptıklarını belirten Deniz şöyle konuştu: “Bu yarışta canı yanacak olan yine tüketicilerdir. Bu nedenle tüketiciler, bankaların kredi teklifleri ile kredi kartlarını ihtiyatla karşılamaları gerekiyor. Alışverişin canlanmasıyla elbette esnafın yüzü gülecek. Ancak, bir süre sonra ekstre ve aylık ödemeler gelince tüketicinin canı yanacak. Tüketiciler halen 2004 yılının bedelini ödüyor. Önümüzdeki aylarda kötü bir durumla karşılaşmamak için bayram kredisi kullanmaya karar vermeden önce hesaplar çok iyi yapılmalı.’’ Bankaların verdiği bayram kredilerinde faizler yüzde 1.59’a kadar düşerken vadeler 18 aya kadar uzadı. Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer de kredi kartı ile tüketici kredileri arasında ağır borç yükü altında kalan birçok vatandaşın, borcunu ödemek için mal almadan kredi kartına taksitle işlem yaptırıp nakit para bulduğunu söyledi. Özer, bir süre öncesine kadar kredi kartı borçlarının tüketici kredisi çekilerek ödenmeye çalışıldığını belirterek “Bankalar borcu olana tüketici kredisini de kolay kolay vermiyor. Bu yüzden çok sayıda borçlu, ilginç yöntemler geliştirdi. En önemlisi de piyasada kredi kartı tefecileri ortaya çıktı. Ağır borç yükü altında kalan birçok vatandaş, borcunu ödemek için mal almadan kredi kartına taksitle işlem yaptırıp nakit para buluyor. Kredi kartı tefecileri, kendisine gelen borçlunun kredi kartına mal satmadan taksit yapıyor” dedi. TÜSİAD’ın Seçimi “Siyasetin başkenti” Ankara, geçen hafta, ekonominin en büyüklerini ağırladı; TÜSİAD’a ev sahipliği yaptı. Yeni yılın bütçe görüşmelerinin yapıldığı sırada TÜSİAD yönetimi de somut siyasal istemlerini dile getirdi. İki seçimin yapılacağı bir senenin başında, ekonominin patronlarıyla hükümetin bu kavşakta buluşması, kuşkusuz ayrı bir anlam taşıyor. TÜSİAD’ın istemlerinin temelinde siyasal istikrarsızlık korkusu yatıyor. Seçimlerin zamanında yapılmasını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplumsal uzlaşma istemenin anlamı budur. Aynı kaygı, “mali disiplinden” ödün verilmemeli, “özerk kurumlara destek olunmalı” sözlerinde de görülüyor. Bu istekleri şöyle okumak gerekir; hükümet ekonomi politikasına karışmasın, esas olarak IMF’nin dediği yapılsın! Hükümetin yapması gerekenler de var: AB üyeliği konusunda kararlılık; yargı, vergi, sağlık gibi konularda reform; bir de laiklik ve kadrolaşma konularında kamuoyunun tedirgin edilmemesi! Toplantı Başbakan ile değil, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ile yapılıyor; bu yaklaşımın ayrı bir nedeni ya da anlamı olabilir mi? TÜSİAD kendi seçimini mi yapıyor? ??? Erken seçimin ve “sinei millete dönüş”ün gündemden çıkarılmasını isteyen TÜSİAD, asıl vurucu darbesini muhalefete indiriyor: “Kısa vadeli bakış açılarıyla yürütülen muhalefetin, orta ve uzun dönemde Türkiye’nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği gözden kaçırılmamalı. Ülkeyi hedeflerine ulaştıracak somut programlarla toplumun önüne çıkan, çağdaş vizyona sahip ve etkili bir muhalefete Türkiye her zaman büyük ihtiyaç duymaktadır.” Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, ama bu sözler için, “acı ama gerçek” dememek olanağı var mı? ??? TÜSİAD’ın “kendi içinde” tutarlı sayılması gereken istemleri içinde eğitim konusuna yer verilmemesi, çok büyük bir eksikliktir. Eğer ülke ekonomisi küresel yarışta yer alacaksa, bunun, nitelikli insan gücü ile olacağı çok açıktır. Ve AKP iktidarı döneminde, ders ve yardımcı ders kitaplarında yer alan Evrim kuramı karşıtı ve diğer bilim dışı yaklaşımlarla, eğitim, tam bir niteliksel çöküntüye sürüklenmektedir. TÜSİAD ekonominin durumu ve geleceği konusunda Ankara’daki istemleri çok farklı olabilirdi; olmalıydı. Yalnızca “mali disiplin”in, ekonominin uzun dönemli gelişmesi için yeterli olmayacağı bilinmektedir. Ekonomik istikrar, devletin borçlanırken, şu sırada, diğer ülkelerde görülmeyen, reel yüzde 13 gibi, en yüksek oranda “faiz” verilmesiyle ayakta duruyor. Böyle gerçekten “yüksek maliyetli” istikrarın üzerinde ayrıca durulmalıydı. Ek olarak, TÜSİAD, rekabeti asıl yok eden “kayıt dışı” ekonominin büyüklüğüne ve bankaların hızla yabancı sermayenin eline geçmesi konusundaki tutumuna da açıklık getirmeliydi. Küresel rekabetin olmazsa olmaz koşulu, işletmelerin araştırma ve geliştirme yapmaları; kendi teknolojik yeniliklerini üretmeleridir. Ülkenin en büyüklerinin, gıda, dokuma gibi geleneksel üretim sektörlerinin ötesine geçmeleri, bilişim ve iletişim başta olmak üzere teknolojik ilerlemenin öncüsü olan sektörleri geliştirmeleri ve kendi üretimleri olan teknolojiyi kullanmaları, toplumsal sorumluluklarının bir gereğidir. TÜSİAD ülke ekonomisine bu bilinci vermeyi ve bunun gerçekleşmesini sağlamayı işlev edinmedikçe, ekonominin geleceği, yalnızca “taşeronlaşma” olacaktır. TÜSİAD, asıl bu görevini eksiksiz yapmalıdır. Gerçekte böyle bir ulusal ekonomik gelişme politikasının oluşmasında “siyasete” büyük görevler düşüyor. Ancak, böyle olmuyor; siyaset kendi işini yapamayınca, TÜSİAD da asıl işini bırakıp siyaset yapıyor! yakupkepenek06@hotmail.com Yılbaşı alışverişine hızlı başlayan yurttaşlar, nakit sıkıntısı nedeniyle ağırlığı kredi kartlarına veriyor. (AA) MORGAN STANLEY Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girmeden Gaziantep’le ticaret yüzde 79 arttı Türkiye’ye sosyal güvenlik uyarısı Ekonomi Servisi Uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley, sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe girmesindeki gecikmenin, orta vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyerek, sosyo ekonomik koşulları kötüleştirebileceğini iddia etti. Morgan Stanley’nin sosyal güvenlik reformu konusundaki analizine göre, reformun gecikmesi ya da uygulamaya geçirilememesi, Türkiye’nin mevcut ekonomik potansiyelini olumsuz etkileyecek. Analizde, Türkiye’de 1990 yılında, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) temelinde yüzde 0.3 olan sosyal güvenlik finansman açığının, bu yıl, GSYH’nin yüzde 5’ine yükseldiği belirtildi. Analizde, Türkiye’nin demografik olarak, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi için halen avantaja sahip olduğu, ancak reformun uygulamasındaki gecikmenin, Türkiye’nin bu avantajını tersine çevirebileceği savunuldu. Suriye ile STA imzalandı ? STA bölgeye hareketlilik getirirken 10. mağazasını Gaziantep’te açan Metro Cash&Carry Suriye’den çok sayıda müşteri bekliyor. Ekonomi Servisi Suriye ile zorlu müzakerelerden sonra imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yürürlüğe girmeden Gaziantep ile olan ticaret yüzde 79 artarken STA’nın en büyük etkisini Metro Grup hissetti. Bir sınır kentinde ilk mağazası açılan Metro Cash&Carry, Suriye’nin en önemli kenti Halep’ten de çok sayıda müşteri bekliyor. Genel Müdür Hakan Ergin, Haleplilerin öncelikle Gaziantepli akrabalarının kartlarını kullanacağını daha sonraki dönemde onlara da kart çıkarmak için çalışma yapabileceklerini kaydederek hac dönemi yüzünden sınırlarda oluşan yoğunluğun azalması ile birlikte müşteri sayısının artacağını ifade etti. Açılış törenine katılan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Metro Grup’un Gaziantep’te üretilen ürünleri satmasının da önemli bir kazanç olduğunu söyledi. STA’nın 1 Ocak 2007’de devreye gireceğini hatırlatan Tüzmen, “Türkiye Suriye’den ithalatçı konumdaydı. Ama bu durum son yıllarda değişti, Türkiye artık ihracatçı ülke ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1.5 milyar dolara ulaştı” diye konuştu. Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer de, STA’nın ticaret hacmini hızla arttıracağını dile getirdi. Koçer, Lübnan’a İsrail tarafından yapılan saldırıdan sonra Suriyelilerin 14 milyar dolarlık mevduatını Lübnan’dan çektiğini hatırlatarak bu paraların bir kısmının Türkiye’ye geldiğini söyledi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Geçen hafta Tayland, yükselen piyasalarda ufak çaplı bir deprem yarattı. Yılın son basın toplantısında, Bush, “2007 yılında, ABD’nin Irak’ta ek fedakârlıklar yapmak zorunda kalacağını” açıkladı. Bu sırada Wall Street Journal ve Financial Times, yatırım bankalarının getirilerinin, mali piyasaların seçkinlerinin yıl sonu ikramiyelerinin yeni rekorlar kırdığını yazıyordu. Bu birbiriyle ilintisiz gibi duran üç olayın arkasında dünya ekonomisini etkilemeye devam eden bir yapısal kriz var. Bu krizin bir bileşeni aşırı birikim/fazla kapasite sorunuysa, öbürü de, ABD’nin, bir hegemonyacı ülke olarak, dünyayı şekillendirme kapasitesini giderek yitiriyor olmasıdır. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Stanley, genel müdürü John Mack’a 40 milyon dolarlık bir yıllık ikramiye vermiş. Bu, Goldamn Sachs’in eski genel müdürü, şimdi ABD Maliye Bakanı Henry Paulson’un geçe yılkı 38.3 milyonluk rekorunu kırıyormuş (14/12). Bloomberg erken konuşmuş; bir gün sonra Goldman Sachs, yeni müdürü Blankfein’e 58 milyon dolar ikramiye vereceğini açıkladı. Bear Sterns, Merryll Lynch, Lehman Brorther müdürlerinin ikramiyelerinin de 4050 milyon dolar arasında gelmesi bekleniyor (Wall Street Journal 15/12). Associated Press’in bildirdiğine göre bu yıl, Goldman Sachs’ın kazancı 16 milyar doları, kârı da 9 milyar doları geçmiş. Kazancı bu yıl yüzde 23 artan Bear Sterns’in kârı da 2.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Haftaya yeni ikramiyeler açıklanacak… Bu kazançların ve kârların yapılmasında önemli payı olan şirket birleşmeleri ve alımlarına (Mergers & Acquisitions) bakınca, Financial Times’ın deyimiyle, “ucuz borç olanaklarının, müdürlerinin ihtirasıyla körüklenen işlemlerin” hacmi bu yıl 3.9 trilyon dolara ulaşmış. M&A işlemlerini küresel değeri bu yıl yüzde 16 artarak, en son borsa krizinin yaşandığı 2000 yılını geçmiş. Tam Başkan’ın halktan kendilerini sermayeye feda etmelerini istediği sırada, bu kârların ve ikramiyelerin ortaya dökülmesi, dünyanın en büyük özel menkul kıymetler (private equity) şirketi (The Economist’in değimiyle “kapitalizmin yeni kralları”ndan, 25/11/04 ) Blacksone’un genel müdürünü Stephen Scwartzman’ı çok rahatsız etmiş. Serveti 2.5 milyar doları geçen Schwartzman, Wall Street Journal ve Financial Times gibi gazetelerde aktarılan demecinde, ABD’de ulusal gelirin gittikçe daha eşitsiz dağılıyor olmasından yakınmış. Bu beye göre, “Amerikan orta sınıfının durumu geçen 20 yılda o kadar da iyi olmadı. Halbuki ABD’deki toplumsal anlaşmanın bir parçası da herkesin durumunun bir biçimde iyileşiyor olmasını gerektiriyor” (Financial Times, 21/12). Adam haklı olarak toplumsal tepkiden korkuyor. Nasıl korkmasın, Fred Bergsten’in işaret ettiği gibi ortalama genel müdür maaşı, ortama işçi ücretinin 400 katını geçti. ABD’de, bu zenginlere hizmet etmek üzere oluşmaya başlayan yeni bir ev kâhyaları (kibar hizmetçi) sınıfının içinde maaşları yılda 100.000 dolara ulaşanlar var. Kimi özel öğretmeler, Amerika’daki ve dünyadaki küreselleşme zenginlerinin çocuklarına 500 doların üstünde saat ücretleriyle ders veriyorlar. Feda ve Kâr lar, ABD askerlerinin, Irak ve Ortadoğu halklarının, Bush’un ve neoconların megalomanyasına, her ikisini de kullanan sermaye gruplarının, açgözlülüğüne feda edilmeye devam edileceğini gösteriyor. Asgari ücrette 3. değerlendirme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2007’de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek için 26 Aralık’ta üçüncü kez toplanacak. Toplantı sonunda yeni asgari ücretin açıklanması beklenirken kayıtlı 7 milyon işçinin yüzde 44’ü, bir yıl boyunca söz konusu maaşla geçinecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yarın saat 11.00’de bir araya gelecek olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu üyeleri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Maliye Bakanlığı’nın kendilerine sunduğu ekonomik ve sosyal göstergelerle ilgili görüşlerini dile getirecek. TÜİK, Yerel İşçi Platformları, toplanacak komisyonunun insanca yaşamaya yetecek ücret kararı vermesini istediler. Taksim’den İstiklal Caddesi boyunca Galatasaray’a kadar “Köle değil işçiyiz. Örgütlüysek güçlüyüz”, sloganları ile yürüyen grup, Galatasaray’da toplandı. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Açgözlülükten söz açmışken… Kapitalist dünya ekonomisi “aşırı birikim” kriziyle boğuşurken, 2001’de gündeme gelen depresyon olasılığına karşı tetiklenen likidite genişlemesi, bugün dünyanın toplam hasılasının 7 katını aşan bir spekülatif kredi köpüğü (GlobalPolitikültür, 13/12/06) ve mali sermayeye de görülmemiş düzeyde kâr olanakları yarattı. Şimdi dünya ekonomisinde (talancı ordulara benzetebilirsiniz) kâr peşinde sağa sola, özellikle, IMF eliyle tümüyle korunaksız hale getirilen, gelişmekte olan ülkelerin piyasalarına saldıran bir spekülatif sermaye (sıcak para) belası yarattı. Bunlar, ülkelerin piyasalarına dalıyor, borsalarını, gayrimenkul piyasalarını şişiriyor, dövizlerinin değerlerini yükseltiyor. İhracatçılar bu dövizin değerlenmesinden büyük zarar görüyorlar. Ama, mali sermayenin “sırrını”, dolayısıyla IMF reformlarının “sırrını”, dolayısıyla da sistemin özünü, bu tehlikeli konuyu kimse konuşmak istemediğinden, çoğu en büyük tahribat son ana kadar gizli kalabiliyor: Aslında olan şu: Bu sıcak para, ülkede oluşan tasarrufları, daha genel ve doğru bir ifadeyle üretilen artıdeğeri, adeta devasa bir hortum gibi emiyor ve bir gün emecek kaynak tükenince, ya da başka bir pazar daha cazip hale gelince, geride tam anlamıyla bir “çorak ülke” bırakarak, çıkıp gidiyor. Geçen hafta Tayland’da, askeri yönetimin, korkakça, başarısız bir biçimde getirmeyi denediği sermaye kontrollerinin arkasında işte bu dinamiği engelleme arzusu var. Bu uygulama hemen vermesi gereken sonuçları verdi: Borsadaki köpük sönmeye, daha mantıklı bir düzeye dönmeye başladı. Ancak, cunta, gereken toplumsal desteğe sahip olmadığından, mali sermayenin blöfünü göremedi, geri bastı. Ya geri basmasaydı, ya Tayland’ı başka ülkeler de izleseydi? ‘Zaferi seçmek’ Washington’daki havayı yakından izleyen Jime Lobe’un aktardığına göre, Irak Çalışma Grubu’nun raporuyla başlayan tartışmalarda, Başkan Bush’un eğilimi, Amerikan Enterprise Institut’ün hazırladığı Zaferi Seçmek başlıklı rapordan yana şekilleniyor. Başkan Bush’un, Irak’a 50.000’e yakın yeni asker göndererek işgali tırmandırmaya niyetlendiği bildiriliyor. AEI’nın önerilerine bakılırsa, bu 50.000 askerin yardımıyla önce Bağdat kontrol altına alınacak, direniş bastırılacak, sonra Bağdat merkezli bir güvenlik çemberi giderek genişletilecek; bu arada, artık Pentagon tarafından “El Kaide’den daha tehlikeli” kabul edilen Sadr milisleri de tasfiye edilecek. Eski Savunma Bakanı Colin Powell, “Bu yöntem daha önce denendi, ben başarılı olacağını sanmıyorum” diyor. Irak’taki komutanlar, General Abizaid ve General Casey de Powell’in yaklaşımını paylaşıyorlar. Pentagon bünyesindeki Savunma İstihbarat Ajansı’nda eski Ortadoğu Masası şefi Pat Lang’a göre de “eğer bu taktik uygulanırsa, sonuç, Dicle ‘kıyısında Stalingrad’ olur” (The Asia Times, 22/12) AEI raporundaki, “Zafer Irak’ta hâlâ bir olasılıktır”… “300 milyon nüfusu, 12 trilyon GSMH’si ve 1 milyondan fazla askeriyle ABD, Irak’ta kontrolü yeniden ele geçirebilir” saptamalarını yorumlayan Sydney Blumenthal, “Bu kaba hesapla Fransa, Cezayir ve Vietnam’ı asla kaybetmemeliydi” dedikten sonra, raporun ABD’nin Vietnam deneyine hiç değmediğine dikkat çekiyor (Salon 20/12) Blumenthal, artık “Bush açısından zafer, iktidarda kaldığı müddetçe savaşa devam etmekten ve dolayısıyla yenilgiyi kendisinden sonra gelecek olana miras bırakmaktan başka bir anlama gelmiyor” diyor. Bun geçen toplantıda komisyona, hesaplama yöntemine göre değişen 543, 560 ve 589 YTL ’ye karşılık gelen 3 farklı ‘’asgari harcama tutarı’’ sunmuştu. Asgari ücret tespitinde en azından TÜİK’in verilerinin dikkate alınmasını isteyen Türkİş, işveren kesiminin tersine, bu rakamların perakende fiyatlarını yansıttığını ve net as gari ücretin belirlenmesinde esas alınmasını istiyor. TİSK ise daha önce enflasyon oranında bir artış taleplerinin olmadığını belirtmişti. Bu arada, 2001 yılından beri, komisyonun belirlediği asgari ücret rakamları TÜİK’in sunduğu “asgari harcama tutarlarının’’ gerisinde kalıyor. Yakıta TSE standardı geldi ANKARA (ANKA) Fueloil türleri, gazyağı, nafta ve denizcilik yakıtlarının piyasa sürülebilmesi, ithalatı ve ihracatının yapılabilmesi için artık bu yakıtların görünüş, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanı sıra, muayene ve deneylerinin TSE koşullarına uygun olması zorunlu hale getirildi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun fuel oil türleri ve gazyağı üretimiyle yakıt nafta ve denizcilik yakıtlarının, “Yurtiçi ve Yurtdışı Kaynaklardan Temini ve Piyasa Arzına İlişkin Teknik Düzenleme” tebliğleri Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu tebliğler 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Tebliğler kapsamında söz konusu yakıt türlerinde görünüş, fiziksel ve kimyasal özelliler, muayene ve deney, piyasaya arz gibi koşullarında TSE standartlarına uygunluk zorunlu olacak. Tebliğ kapsamında bu ürünleri satanların standartlara uyması gerekiyor. Böylece, piyasaya arz edilen fuel oil türlerinin Türk Standartları Enstitüsü’nün hazırladığı “TS 2177 Fuel Oil Standardı”na uygun olması zorunlu hale getirildi. Gazyağı ise “TS 3355 gazyağıısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanılan” standardına uygun olması gerekiyor. Bu standart kapsamındaki gazyağı türü, iç mekân ısıtmasında kullanılan bacasız sobalar ve aydınlatma araçları için kullanılıyor. Bu sırada talancıların dünyasında… Bu sırada talancı orduların komutanları ganimetlerini paylaşıyorlardı. Finansal haberler sitesi, Bloomberg’in aktardığına göre, ABD’de ikinci büyük yatırım bankası Morgan CUMHURİYET 13 K