14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARALIK 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm S S S S B B B B B 12 12 17 14 17 15 17 15 13 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB B B S S S S B 14 12 11 11 8 8 8 6 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B PB PB PB 18 18 12 15 10 11 2 2 1 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun Kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Rize ve Hopa çevreleri yağmurlu diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun iç kesimlerinde sabah saatlerinde sis bekleniyor. Hava sıcaklığı tüm yurtta artacak. Rüzgâr Güney ve Güneydoğu, yurdun Güneydoğu kesimlerinde, Kuzey ve Kuzeydoğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 5 B 7 B 5 Y 7 Y 9 Y 6 Y 7 Y 6 Y 10 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB PB PB PB SY B B 10 7 13 9 12 21 17 16 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 8 PB 9 PB 5 PB 9 PB 9 PB 6 PB 8 B 19 B 12 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada veren bir açıklamayı bizimkiler ve de KKTC’deki uydu hükümet, sessiz bir sevinçle karşıladı. AB daha önce verdiği sözü yerine getirmeye kararlı görünüyor. KKTC’nin doğrudan ticaret yapmasına olanak tanıyarak hükümetin dilinden düşürmediği ambargoları kaldırmaya hevesliymiş gibi bir izlenim veriyor. Hatta ocak ayı ortasında bu konuda uygulamaya geçilebileceği umudunu yayıyor. Hükümet ve KKTC, doğrudan ticaretin Magosa Limanı’ndan yapılmasını öneriyor. Dışişleri bakanları toplantısında ve zirvede onaylanan karara Güney Kıbrıs tepki göstermedi, zira başka bir manevranın peşinde. Doğrudan ticareti engellemeyecek ama ufak bir değişiklikle. KKTC’nin ticareti, Magosa Limanı yerine Güney Kıbrıs’ın egemenlik alanında bulunan Limasol’dan yapmasını istiyor. Bu konuda Rumların Merkel hükümetiyle uzlaşmaya vardığı haberleri geliyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair’in, dün gece geldiği Ankara’da hükümeti “teskin etmeye çalışacağı” ve dostu RTE’den yeni kimi ödünler isteyeceği söyleniyordu. Bu ödünler arasında Rumların istediği gibi Magosa yerine Limasol Limanı’nı kabul etmemiz de olmasın? ??? Doğrudan ticaretin gerçekleşmesini istiyordunuz; işte karar. Evet ama KKTC ihraç malları Limasol’a gidinceye kadar, Rum denetimindeki topraklarda ve limanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bürokratik engelleriyle karşılaşması olası değil mi? Olası. Ne ki AB için Güney Kıbrıs yok. Adayı temsil eden egemen Kıbrıs Cumhuriyeti var. Ankara’dan henüz ses çıkmadı. KKTC Başbakanı’na göre, dönem başkanlığına gelen Almanya’nın desteğini alan Rum önerisi “kabul edilemez”. AB’den hükümeti tatmin edecek elma şekeri niyetine girişimler. Türkiye’nin önüne yine ve de yeni engeller! ??? Hükümetin dayatmalara gerekli tepkiyi göstermemesi yüzünden geldiğimiz son dayatmayı kamuoyunun gözünden kaçırmak için bulduğu olanak, erken seçim baskısına karşı koro halinde karşı çıkmak! RTE’nin saygısızlığa varan saldırılarına AKP Grup Başkanvekili Kapusuz’un, hemen aynı gün biriki cümlede özetlenecek bir sonucu çoğu zaman uzun konuşmalarla anlatma yeteneğine sahip hükümet sözcüsü Çiçek Cemil’in saldırıları eklendi. AKP iktidarının erken seçimden ne kadar çekindiği, sözü geçtiğinde RTE’nin tüylerinin diken diken olduğu böylece bir kez daha kanıtlandı. Cumhurbaşkanı Sezer’in ülkeyi bunalımlardan kurtarmak için nisan ayında erken seçim önermesine karşı sergilediği saldırgan tutuma RTE; önceki gün haftalık görüşme için çıktığı Çankaya Köşkü’nde gerekli yanıtı aldı. Her zamankinin aksine Köşk’te yarım saat fazla kalması, çıktıktan sonra bu denli önem verdiği bir konuda Çankaya ile görüşmesinden edindiği izlenimi açıklamaması ve... nihayet Çankaya’nın inandığı doğruları söylemekten asla geri durmayan doğası dikkate alındığında RTE; kuşku yok sordu ya da konuyu açtı Cumhurbaşkanı’na ve... gerekli karşılıklarla donanarak Sezer’in yanından ayrıldı. Demokrasilerde yazılı kurallar kadar gelenek ve göreneklerin de önemli ve geçerli olduğunu bir türlü içlerine sindiremeyen bir iktidar, bir hükümet... onun sözcüleri... Örneğin Cemil Çiçek, erken seçim istemlerini, “...vatandaşın gündeminden farklı olarak kendi kafalarındaki gündemi konuşturmak...” diye nitelerse... yüzde 10 barajının altında kalarak Meclis dışında kalan partileri, süpermarketler yanında mahalle bakkalına benzetirse... muhalefeti “ipiyle kuyuyla inilmeyecek kurum” diye nitelerse... Bir an önce ülke yönetiminden gitmesinde sayısız yarar olan bu iktidarın, bu sözcünün, bu Başbakan’ın vesairelerin... Durmadan sözünü ettikleri anayasaya, demokrasiye bağlılıklarına ne ölçüde inanabilirsiniz? İSVEÇ’TEN KÜSTAHÇA TAVIR GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY TRT’ye müdahale etmeye çalışıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Banu Avar’ın “Sınırlar Arasında” adlı programının Nobel Edebiyat Ödülü ve İsveç’le ilgili bölümünün ardından TRT’ye tepki gösteren İsveç, bugüne kadar radyo ve televizyonlarında Türkiye aleyhtarı birçok programa imza attı. Yayın organlarında Türkçeyi kaldıran İsveç, buna karşın Kürtçe radyo ve televizyonlara izin vermişti. TRT’de yayımlanan Sınırlar Arasında adlı programda, İsveç’in soykırım yaptığı yönündeki ifadeler üzerine tepkisini Dışişleri Bakanlığı’na ileten İsveç hükümeti, bir süre önce radyo ve TV’lerde Türkçeyi yasaklamıştı. İsveç’te yaşayan en büyük göçmen dilleri arasında yer alan Türkçe yayınının kaldırılması kararıyla ilgili olarak İsveç radyosundan yapılan açıklamada, “Türkçe, İsveç’teki Süryani ve Kürt grupları için çok hassas bir siyasi dil. Bu dilde yayın, bu kişiler üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bu nedenle kaldırılacaktır” denilmişti. İsveç’in tepkisi ve Dışişleri Bakanlığı’nın uyarısı ile programın TRT INT’te yayımlanacak tekrarını iptal eden TRT yönetimine daha önce de İsrail ve Yunanistan aynı program nedeniyle baskı yapmıştı. Tüm bunlara karşın Türkiye, başta İsveç ve Danimarka olmak üzere, yabancı ülkelerdeki Türkiye aleyhtarı programlarında sonuç alıcı bir politika izleyememişti. Konuyla ilgili tartışmalar sürerken programın TRT 2’de yayımlanması gereken tekrarının yayımlanıp yayımlanmayacağı da merak konusu oldu. TRT yönetiminin tersi bir karar almaması durumunda tartışma yaratan program bugün saat 11.10’da tekrar yayımlanacak. Programın yapımcısı Banu Avar’ın da tavrını buna göre şekillendireceği belirtiliyor. TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney ise tartışmalarla ilgili ilk kez konuştu. Programla ilgili kendilerine İsveç Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’ndan tepkiler geldiği yönündeki haberleri yalanlayan Güney, “Burası özerk bir kurum. Bir baskı söz konusu olamaz” dedi. Güney, programla ilgili bir soruşturma başlatılmadığını, sadece inceleme yapıldığını belirtti. ze, AB’ye giremediniz ama Kuzey Irak’a girebilirsiniz, diyorlar! Bu tür haberlerin çıkmasının başlıca nedeni şu: ABD, Irak’ta çıkış arıyor! Yeni Savunma bakanı ile birlikte ABD’nin Irak politikasında değişiklik olup olmayacağı tartışmalarında da yine Türkiye’nin Irak’a girme olasılığı öne çıkmıştı. ABD’nin Irak’a getirdiği demokrasinin nimetlerini en çok terör örgütü PKK yiyor. Örgüt, sonsuz özgürlük olanaklarını tümüyle kullanırken hem Irak’taki varlığını güçlendiriyor hem de Türkiye’deki ağırlığını artırıyor. Geçen eylül ayında davulzurna ile duyurulan ABD’nin terör örgütü özel temsilcisi Ralston’dan da bir haber gelmez oldu. O günlerde heyecanla terörle mücadele haberleri duyuranlar, ABD’nin çok samimi olduğunu, artık PKK terörüne aman vermeyeceğini müjdeliyorlardı. Gelinen noktada ABD’nin Türkiye’ye uçurduğu haber şu: Terör örgütünün Avrupa’daki para musluklarını keseceğiz! Bunun Türkçesi şu: Irak’ta bir şey yapmadıkyapamadık, Avrupa’da yapıyormuş gibi görünelim! ??? Irak’ı irdelerken çoğunlukla Türkiye’yi ilgilendiren boyutunu da paylaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde de benzer tutumu sürdürmek durumundayız. Zira, Irak’ın durumu her hal ve şartta Türkiye’yi doğrudan ilgilendirecek. Kaldı ki, Türkiye’nin Irak’tan ders alması da gerekiyor. Kim en çok Müslüman yarışına girilirse ne olur? Mezhepsel ayrılıkları öne çıkarmanın faturası nedir? Yabancıyı kurtarıcı gibi gören ülkelerin başına neler gelir? Bu ve benzeri soruların yaşanmış yanıtını almak isteyenler Irak’a baksın yeter! Irak’a dönersek... Öncelikle başta Bağdat olmak üzere üçlü bir göç olgusunun yaşandığı dikkati çekiyor: 1. Kentlerin dış kesimlerinden merkeze göç sürüyor. 2. Yetişmiş insan gücünün ve olanağı olanların Irak dışına göçü sürüyor. 3. Sünnilerin Sünni bölgelerine, Şiilerin de Şii bölgelerine göçü sürüyor. Kısacası, Irak göçüyor! Bu her şeyden önce bir ülkenin toplam gücünün parçalanması ve erozyona uğraması, iç barışının giderek daha fazla zedelenmesi anlamına geliyor. ??? Bu tablo karşısında ABD ne yapacak? Bilse, sanırız dünya ile paylaşacak, ama onlar da bilmiyor. Attıkları hemen her adımın kanla ve hezimetle kendilerine döndüğünü görünce yeni arayışlara giriyorlar. Son arayışların unsurları şöyle: 1. Kürt kartını en güçlü şekilde oynamak. Irak’taki en güvenli bölge olarak Kuzey Irak’ı elde tutmak. Son zamanlarda burada büyük üsler kurulmasının planlandığına ilişkin haberler daha sık geliyor. ABD, Kürtleri yüzde yüz kendi ekseninde tutarak Türkiye, İran ve Suriye içindeki bu bölgenin uzantılarına dolaylı biçimde de olsa ulaşmış oluyor! ABD’nin Kürt kartı bugün elini güçlü tutuyormuş gibi görünüyor, ama şu da unutulmamalı; ABD bölgeden çekildiği ya da bölgedeki gücünü azalttığı an Irak’ın öteki unsurları Kürtlerle yüz yüze değil, boğaz boğaza gelebilir. 2. Şii kartı ABD’nin elinde kaldı. Önce güneydeki Şiileri Sünnilere karşı kullandı. Zamanla gördü ki, Irak’taki Şii renklerin bütün tonlarında İran izi de var. Şimdi bu kartı ne yapacağını düşünüyor. Onlara çıkıştı, yoksa fena olur dedi, olmadı. Şimdi “Görüşsek, birlikte çözüm bulsak fena mı olur” diyor. 3. Sünni kartı ABD’nin çok da benimsediği bir kart değildi. Saddam döneminde Irak iktidarının bütün meyvelerini yiyen Sünniler, Bush döneminin diktatörlüğünden memnun değillerdi. Başlangıçta direnişçilerin çoğunun Sünnilerin içinden çıkması da ABD’nin canını ayrıca sıkmıştı. Aynı ABD şimdi de Şii hilale karşı Sünni bir cephe nasıl kurulur, bu sorunun yanıtını arıyor. Sünni cephenin içinde öncelikle Ürdün ve Suudi Arabistan var. Bunun içine Türkiye de girse fena mı olur diye düşünüyor! ABD her üç kartın artılarını eksilerini yan yana koyuyor... Tüm taraflara çıkışıp “Gerilim bölgeye sıçrar” diye ürkütüyor... Olmayınca direnişçiler dahil herkesle görüşmenin yolunu arıyor. Görünen o ki, ABD’nin ne çıkış yolu kaldı ne de çıkışacak hali! ankcum?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear