26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2006 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Sait Faik 100 yaşında ? Kültür Servisi Türkiye Yazarlar Sendikası, 100. Doğum Yıldönümü’nde Sait Faik’i, Tünel’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde anacak. Eşik Cini Öykü Kültürü Dergisi işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte Tahsin Yücel, Selim İleri ve Ayfer Tunç, Sait Faik’in yazınsal dünyasını anlatacaklar, Yetkin Dikinciler ise yazarın şiirlerini seslendirecek. Yönetmenliğini Adil Yalçın’ın, yapımcılığını Turan Baş’ın yaptığı “Sait Faik Belgeseli”nin de gösterileceği anma toplantısı 18 Aralık’ta saat 18.30’da başlayacak. Bu yıl 9.’su düzenlenen ve ana konusu imparatorluklar olan etkinlik yarın başlıyor Sinema, tarihi sorguluyor ASLI SELÇUK 1522 Aralık tarihlerinde TÜRSAK Vakfı’nın gerçekleştireceği gelenekselleşen 9. Uluslararası SinemaTarih Buluşması’nın bu yılki ana konusu imparatorluklar. Etkinliğin Macar sinemacı Istvan Szabo’ya Saygı bölümünde yönetmenin Klaus Mann’ın romanından uyarladığı Mephisto (1981), John Osborne’un oyunundan çektiği Albay Redl (1985) ve Hanussen (1988) üçlemesi izleyiciyle buluşuyor. Nazi Almanyası’ndan Roma İmparatorluğu’na Nazi Almanyası’nın bir Avrupa imparatorluğu kurma sürecinde yazgıları erkçe belirlenen sıradışı karakterlerin, medyum Hanussen’le aktör Hoefgen’in çarpıcı öykülerinin anlatıldığı Hanussen’le Mephisto, AvusturyaMacaristan İmparatorluğu ordusunda hızla yükselen, içinde bulunduğu aristokrat ortamla yaşadığı kültürel uyuşmazlıklar nedeniyle canına kıyan yoksul, Yahudi kökenli Albay Redl’ın dramı, Szabo’nun filmografisindeki en önemli çalışmalardır. Ana temasının güven arayışı olduğunu belirten Szabo: “Kahramanlarım güvenlik duygusuna erişmek için savaşırlar. Hepsinin değerleri, yetenekleri ve kafalarında bir şeyler vardır. Sonuçta hepsi toplumun, tarihin gözdağı verişine uğrarlar. Buna karşı koyamayıp özgüvenlerinin yitmesiyle yılgınlaşırlar” diyerek antikahramanlarını tanımlıyor. Bölümdeki Polonya yapımı Quo Vadis? (Nereye?/Jerzy Kawalerowicz, 2001) İmparator Neron yönetimindeki Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlığın yayılma sürecinde insanların ya Uluslararası SinemaTarih Buluşması kapsamında gösterilecek filmler arasında ‘Quo Vadis?/ Nereye?’ (solda) ve ‘Albay Redl’ (sağda) bulunuyor. Eleştirmenlerin ödülü DOT’un ? Kültür Servisi UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin (IATC) Türkiye Merkezi’nden (TEB) yapılan yazılı açıklamada, geleneksel hale gelen “Yılın Tiyatro Oyunu” ödülünün, 2005–2006 sezonu için DOT tiyatro topluluğuna verildiği bildirildi. DOT’a ödülü, 21 Aralık Perşembe akşamı saat 20.30’da kendi salonlarında oynayacakları Tracy Letts’in “BugBöcek” adlı oyunundan önce verilecek. DOT, Beyoğlu’ndaki tarihi Mısır Apartmanı’nın 4. katında faaliyet gösteriyor. şamlarını, duygularını, inançlarını erkin ne denli çıkmaza soktuğu vurgulanıyor. Joshua Sobol’un romanından uyarlanan AlmanyaLitvanya ortak yapımı Getto (Audrius Juzenas, 2004) Avrupa’da yeni bir imparatorluk kurmak için Nazi Almanyası’nın başlattığı 2. Dünya Savaşı’nda Litvanya’daki Vilnius Yahudi Gettosu’nda sanatlarını sunarak yaşama sarılan, başka yaşamları kurtaran insanların etkileyici öyküsü üstüne kurulu. Cenneti Beklerken (Derviş Zaim/2006) minyatür ustası Eflatun’un veziri tarafından zorla buyrulan işi yapabilmek için atıldığı serüvene odaklanarak Osmanlı İmparatorluğu’ndaki hanedanlık çatışmalarını, ayaklanmaları yansıtıyor. Kadının özgürlüğü, annelik, evlilik, çocuklar, sevgi, kültürelsosyalcinsel çatışmalar, politik savaşımlar, kuşaklar arası ilişkiler gibi konuları işleyen Ma car sinemasının feminist yönetmeni Marta Meszaros’un günce serisi de (Çocuklarıma Günce/1984, Sevgililerime Günce/1987, Anneme ve Babama Günce/1990, Küçük Vilma: Son Günce/2000) etkinliğin Bir Ustaya Saygı bölümünde. Açılış filmi ‘The Queen’ SinemaTarih Buluşması açılışı Prenses Diana’nın ölümünden sonra Kraliçe 2. Elizabeth’le Başbakan Tony Blair arasındaki çatışmayı politik bir yüreklilikle veren Stephen Frears’ın The Queen’iyle (Kraliçe/2006) yapılıyor. Bu gerçek öykü, 31 Ağustos 1997’de İskoçya’daki Balmoral Şatosu’nda olan kraliyet ailesinin, prensesin ölüm haberini nasıl karşıladıklarıyla başlıyor, Elizabeth TV’deki haberleri tepkisizce izliyor, Prens Philip geyik avlamada, Ana Kra liçe ise cinini yudumluyor. Londra’da yeni başbakan seçilen Tony Blair’le danışmanı Alastair Campbell’sa medyanın lincini yaşıyorlar. The Queen’le tabuları kıran Frears: “Shakespeare bunu çağlar önce yaptı. Çekim hukukçular eşliğinde gerçekleştirildi. Kraliçe filmin çıkışını engellemedi, baskı da uygulamadı. Kraliyet ailesi hem tutucudur hem de esnektir, her duruma uyum sağlar. Filmim tarihi bir film, monarşi ve demokrasi arasındaki çatışmayı inceliyor, sınıfsal bir raporu açımlıyor” diyor. Frears, Helen Mirren’ın insancıl, tek boyutlu olmayan Elizabeth yorumundan hoşnut. Venedik kadın oyuncu ödüllü aktris: “Savaş yıllarının psikolojik travmalarını yaşayan, on başbakan gören Kraliçe’nin değişmezliğini sürdürmesi olağanüstü” açıklamasını yapıyor. Frears’ın hükümetle ilgili düşün celeri ise şöyle: “Erk, içinde her zaman serserileri barındırır. İşçi Partisi’nin yanlışları oldu. Blair lider olunca Campbell ona, Rupert Murdoch’la anlaşırsan seni seçmeyiz, dedi. Blair şeytanla anlaştı, bedelini de ağır ödedi. Altmışlarda Lyndon Johnson İngiltere’nin Vietnam’a asker göndermesini istemişti, Harold Wilson buna izin vermedi. Vietnam’a göndermedik ama Irak’a gönderdik, Wilson Blair’den akıllıydı.” Buluşma’nın onur ödülleri Işık Saçan Apollonlar Macar sinemasının usta kadın yönetmeni Marta Meszaros’a, yaşayan en büyük Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık’a, güçlü oyuncumuz Hülya Koçyiğit’e veriliyor. Yedi ana bölümdeki 50 film, Mars Sinema KanyonLevent, Beyoğlu Alkazar Sineması ve Fransız Kültür Merkezi’nde izlenebilir. (www.sinematarih.com) Altay Öktem’le söyleşiler ? Haber Merkezi Altay Öktem’in Beyoğlu Cezayir Sokak’taki A La Folie cafebar’da her perşembe düzenlediği “Ay Doğarken” başlıklı söyleşiler edebiyat, müzik, sinema, tiyatro, karikatür gibi alanların önemli isimleriyle sürüyor. Şimdiye dek Ahmet Ümit, Murat Ertel, Ersin Karabulut, Haydar Ergülen, Vega, Hayko Cepkin ve Nevzat Çelik’in konuk olduğu söyleşiler, özellikle gençlerin yoğun ilgisini çekiyor. Bugün Nilüfer Açıkalın ve Gökhan Dabak’ın hem konuşup hem de çalıp söyleyecekleri programın başlangıç saati 20.30. Söyleşiler Levent Tülek, Pelinsu Pir ve Yiğit Özgür’le 2006 sezonunu kapatacak. Ankara ozanını, Gürhan Uçkan’ını, yitirdi... A. KADİR PAKSOY Daha önce de yazmıştım: “Ankara’nın ozanı olmak için Ankara’da yaşamak gerekmez. Ankara adıyla özdeşleşen düşünceye sahip çıkıyorsanız; şiirlerinizde estetiğiniz ve lirizminizle bu düşünceye dayalı imgelemi yaratabiliyorsanız Ankara’nın ozanısınızdır…” (Cumhuriyet Ankara eki, “Ankara’nın Ozanı Olmak”, 26 Kasım 2004) Bu bağlamda, otuz yıldır İsveç’te yaşayan Gürhan Uçkan da bir Ankara ozanı idi. Kafasıyla, yüreğiyle hep Ankara’ya bağlı kaldı. Ankara’ya ihanet etmedi, edenlere yüz vermedi. Bu nedenle de çok rahat yazabileceği halde, günümüzün “yükselen değerleri”nin yayın organlarında yer aramadı kendine. Tam tersine, kendi yağıyla kavrulan, çoban ateşleri gibi biri sönünce biri yanan Ankara/Anadolu dergilerinde yazmayı yeğledi. Bu nedenle, ben de onun son şiir ve yazılarını yayımlayan amatör bir yayıncı olarak sanırım övünebilirim. En son, onun “YazdıklaYunus Nadi Armağanı Yarışması, 1946’da kuruldu; hem geçmişe hem geleceğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti’yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; rımın görülmesini istemiyorlar, çünkü ben gördüklerimi yazıyorum” diyen İspanyol şairi Blas De Otero’dan “Nâzım Hikmet’e Şiirler ve Mektuplar” adlı çevirisini yayımladığım için mutluyum (Tan Edebiyat, Kasım 2006). Ancak ben, bu onu uğurlama yazımda, onun bizi (Ankara ozanlarını) çok iyi anlatan bir şiirini (kitaplarına girmeyen son şiiri) paylaşmak istiyorum sizinle: “Kısa Bir Kaçıştan Sonra bir kış gecesidir uzakta, koyu karanlıkta ne yazılar seninle konuşur, ne sen onlarla kitaplar bile yaban bakar sana, tanıyamazsın aynanın önünden geçemezsin, hiç geçemezsin gidip gelirken başını başka yana çevirirsin ayna bir yana sen en çok kendin kendine yabancı biz umut dolu şiirler okuturduk bir zamanlar bakkalın adı bakkaldı, mobilyacının adı mobilyacı insanlar kuş gribinden ölmezlerdi, çocuklar tinerden elbet yine doğru söyleyenler kovalanırdı ama her şeyin bir raconu vardı, bir selamı sabahı bir başbakan çıkıp da lan demezdi sana dünya daraldı biliyorum, yalnızca içimiz değil çocuklar yine ölüyor ‘kendi özgürlükleri’ için kadınlar örtünüyor, gençler kurşunlanıyor askerler yüzünü görmedikleri insanları öldürüyor tersaneler, limanlar, tekeller, madenler satılıyor evet Nâzım Usta evet, rotatifler yalan söylüyor birden bir telefon geliyor, dost bir ses, o da ne? önümdeki buzlar eriyor, insanlarım birbirini buluyor bir dergi çıkıyor postadan mis gibi mürekkep kokuyor hadi kalk yerinden devam et bildiğin tek işi yapmaya bak kimler neler yapıyor, ne ışıklar yakılıyor yazılar seni bekliyor, zamanın yok artık oyalanmaya” (Tan Edebiyat 3, Mayıs 2006) *** Onun dediği gibi, “bir kış gecesinde koyu karanmaları da bu alanda kaçınılmaz çoğulculuğu yansıtıyor. Kimi bankaların, şirketlerin, ticari tekellerin reklam amacıyla düzenledikleri yarışmaların ödülleri, parasal açıdan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çerçevenin dışındaki anlamda odaklaşıyor. Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Yarışması adıyla aralıksız olarak kırk yılı aşkın bir sürede düzenli olarak gerçekleştirildi, kültür ve sanat hayatımıza amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bütün baltalanmalara ve olumsuz yatırımlara karşın sürekli gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye’de tam değil; siyasal iktidarların lıkta.. birden bir telefon geldi” ve ozanın ölüm haberini verdi bir ortak dostumuz. Üç yıl emeklilikten sonra “medarı maişet motoru” teklemeye başlayınca, elimden gelen tek iş olan öğretmenlik görevine dönmüş, ilk haftanın yorgunluğu ile eve kendimi yeni atabilmiştim. Üstümdekileri çıkaracak gücü bulamadım kendimde. “Bunu bize yapmayacaktın Gürhan Baba” sözcükleri döküldü ağzımdan. Evet, ona ben “Gürhan Baba” diyordum. İri gövdesi, göbeği, güleç yüzü ile tam bir “baba”ydı. Bu yaz Ankara’da kendisine yine “Gürhan Baba” diye seslenince takılmıştı bana: “Ne babası Kadir’ciğim? İskele babası mı, mafya babası mı yoksa aile babası mı?” diye. Ben de “Hiçbiri değil Gürhan Baba, sen Bektaşi babasısın, baba erenlerdensin” demiştim. *** Evet, otuz yıldır mı İsveç’te yaşıyordu ozan? Bana sorarsanız bu “kısa bir kaçıştı” Ankara’dan… baskıları hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik ortamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna karşın fikir, sanat, bilim, kültürde çabalar sürüyor. Tarihsel gelişim sürecinde elbette ‘aydınlanma’nın önüne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 1999 yılında başlanılan iki ana başlık altında dört ödül verilmesi yöntemi geçen yıl değiştirildi. 2007 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Ana Dalı’nda karikatür; Bilimsel Araştırma Ana Dalı’nda Sosyal Bilimler Araştırması olarak belirlendi. Adaylara başarılar diliyoruz. tek parti dönemiydi ve yalnız CHP’nin koyduğu bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları Türkiye’de de izleniyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncülüğü üstlendi, altmış yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağanı’yla sanat ve kültür yaşamımızda bir yarışma coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yıllarda Türkiye’de de yarışmaların ve ödüllerin sayısı çoğaldı, yirmiyi aştı. Bugün belki ödül enflasyonundan söz açılabilir; eleştirel bir yaklaşımla sakıncaları gündeme getirilebilir, ama yine de kültür, bilim ve sanat konularında yapılan yatırımların çok yararlı olduğu rahatlıkla söylenebilir. 61. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2007 Zamanla ödüller arasında ayrımlar ortaya çıkar; bir yarışma kurumsallaştıkça, amacı, nitelikleri, karakteri belirginleşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçlarına yönelik yarışmalar düzenlemeleri ve ödüller dağıt ÖYKÜ Ödüle 1 Nisan 2006 ile 1 Şubat 2007 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap dosyası’yla aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Mehmet Başaran, Tarık Dursun K., Sami Karaören, Emin Özdemir. Ş İ İ R Ödüle 1 Nisan 2006 ile 1 Şubat 2007 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap dosyası’ ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Cevat Çapan, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Kemal Özer. Emre Kongar, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. Türkel Minibaş, Prof. Dr. Ahmet Mumcu. K A R İ K A T Ü R Karikatürlerin boyutu 30x40 cm.’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla 5 karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Kâmil Masaracı, Tan Oral, Ferit Öngören, Turhan Selçuk, Tonguç Yaşar. HER DAL İÇİN GEÇERLİ Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması şartı geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları 28 Haziran 2007 Perşembe günü açıklanacaktır. R O M A N Ödüle 1 Nisan 2006 ile 1 Şubat 2007 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap dosyası’yla aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, Ahmet Cemal, Konur Ertop, Prof. Dr. Şara Sayın, Prof. Dr. Tahsin Yücel. S O S Y A L B İ L İ M L E R A R A Ş T I R M A S I Ödüle 1 Nisan 2006 ile 1 Şubat 2007 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayıma hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul ödülü kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. GENEL KOŞULLAR Ödüller, her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. (Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar gerçek ad ve adreslerini ve telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtları yarışma dışında tutmak zorundayız. Adayların yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılma belgesini ve yaşamöykülerini 15 Şubat 2007 Perşembe günü saat 17.00’ye kadar ‘Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Ö D Ü L Her dal için: 2.000 YTL KATILMA BELGESİ ADIM, SOYADIM: ADRESİM: TELEFONUM: KATILDIĞIM DAL: CUMHURİYET 16 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear