24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Çocuklar için yüzden fazla koro şarkısı bestelemiş, korolar kurmuş besteci Cenan Akın, yaşamını yitirdi 15 DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Çocuk şarkıları öksüz kaldı ocuklar için yüzden fazla koro şarkısı bestelemiş, korolar kurmuş ve eğitim Ç müziğine büyük önem vermiş besteci Cenan Akın, geçen hafta yaşamını yitirdi. “Ben kendimi, kimsenin tanımadığı, meşhur besteci Cenan Akın” diye tanıtıyorum demişti son görüştüğümüzde. Çocuk şarkıları, koro yapıtları, eğitim müziği bir yana senfonik çalışmalara da imzasını atmıştı. Yapıtlarının orkestralar tarafından çalınmamasından yakınan, bu nedenle küskünlüğünü saklamayan bestecilerimizden birisiydi. Onun şarkılarıyla kaç kuşak yetişmişti! Evet, adını pek bilmeseler de ezgilerini ezbere biliyordu genç kuşaklar. Ezgileri, “Cenan Akın” adının önüne geçmiş, Cenan Akın’ı meşhur etmişti. Caddebostan Kültür Merkezi’nde Güler Keskinkaya’nın düzenlediği bir panele katılmıştık 21 Mayıs 2006 akşamı. Gürer Aykal, Cenan Akın ve ben. Cenan Bey, o akşam konuştuklarını toplamakta güçlük çekiyor, arkada yansıtılan barkovizyona takılıp, kendi yapıtlarını dinlemeye koyuluyordu. Bir iki gün sonra beyninde tümör olduğu ortaya çıktı ve kısa süre içinde hastaneye yattı. Geçirdiği ameliyatlar zincirinin ardından bir daha ne yazık ki sağlığına kavuşamadı, 2 Kasım günü yaşamını yitirdi. Onunla ilk kez 2 Mayıs 1983’te, bestecilerimizle "Söyleşiler" adlı radyo program dizisinde konuşmuştuk. Sonra bu dizi Milliyet Sanat dergisinde yayımlanmış, daha sonra da "Müziğin Kanatlarında Söyleşiler" kitabıma girmişti. Cenan Akın 1932’de Şebinkarahisar’da dünyaya gelmişti. Babasının mesleği berberlikti. Yoksul geçen çocukluk yıllarından sonra Beşiktaş'taki Belediye Konservatuvarı’nın Vurgu Sazlar Bölümü’nü parasız yatılı okuyarak 1955’te bitirmişti. Bir yandan orkestrada çalmış, öte yandan okulda armoni öğretmenliği yapmıştı. 1968’de Hamburg’daki koro yönetmenliği kursları onun dünyaya açılışı olmuştu. Dönüşte İstanbul Operası'nda şef yardımcılığı yapmış; dışarıdan sınav vererek Devlet Konservatuvarı'nda yüksek bölümü tamamlamıştı. Yıllarca solfej, armoni, çalgı bilgisi öğretmenliği yapmıştı. 1968’de TRT Çoksesli Korosu'nun kurucuları arasında yer almış, 1975’te Akbank Çocuk Korosu’nu kurmuş ve korolar için sayısı yüzü aşan şarkı bestelemişti. “Söz ve müziğin birleştiği en iyi anlatım yolu şarkıdır” diyordu. Ve ilk şarkısını 1950’de, öğrencilik yıllarında nasıl bestelediğini anlatıyordu. LK YAPITI ŞİİRDEN YOLA ÇIKMIŞTI "Ben müzikten değil de Türk edebiyatından yola çıktım. Türk öykücülüğü ve romanı üstüne tartışmalar yapılan bir dönemdi. Anadolu gerçeğini yansıtan roman nasıl olmalıdır sorusu bana kendi müzik dilimizin nasıl olması gerektiğini düşündürdü. O zamanlar Türk bestecilerinin yapıtlarını duymak, dinlemek olanağımız çok azdı. Ama Varlık dergisinde çıkan şiirleri okuyorduk. Ben de 'Hasret' başlıklı bir şiiri şarkılaştırdım ve Yapı Kredi Bankası’nın yarışmasında ödül aldım.” Şarkının şiirle birleşimini de şöyle açıklıyordu: “Soyut bir dil olan müzik dili, aldığı bir sözcükle birden somutlaşır.” Cenan Akın, çocuklar için eğitim müziğine önem veren birkaç bestecimizden birisiydi. Bu dalda nice ödül kazanmıştı. 1991’de İstanbul Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’nin kurulmasına öncülük etmişti. 1998’de profesör olarak ders verdiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan emekli olmuştu. İlkbahardaki hastalığına dek Kültür Üniversitesi’nde ders veriyor, ayrıca Arıköy Anafartalar İlköğretim Okulu’nda kurduğu çocuk korosunu çalıştırıyordu. Eşi piyanist Nazan Akın ve çalışmalarını Viyana’da sürdüren besteci oğlu Can Aksel Akın, onun gurur kaynaklarıydı. Yapıtlarının dilini şöyle açıklamıştı: “Geleneksel müziğimizin dilinden, kaynağından yararlanmak istedim; zeybek, horon, halay, yazdım. Koro ve solo şarkılarımda uzunhavadan kök alan söyleyişlerim vardır. Geleneksel unsurları kullansam da, kurduğum müzik cümlesinin, armonisinin, biçiminin, kısaca müzik tadının özgün olmasını dilerim.” Son görüşmemizde, Pasakalya adlı orkestra yapıtını birkaç yıl önce geçirdiği bir ameliyat sonrası Çapa Hastanesi'nde yatarken kafasının içinde nasıl bestelediğini anlatmıştı. Acaba son beş aydır sürekli yattığı Cerrahpaşa Hastanesi'ndeki yatağında hâlâ bize duyuramadığı besteler yapıyor muydu? evini@boun.edu.tr Ataç ile Doğan Hızlan Bu yılkı TÜYAP Kitap Fuarı'nın onur yazarı seçilen Doğan Hızlan üstüne bir toplantıya katılmam istenince, onun deneme ve eleştiri edebiyatımızdaki yerini bir kez daha düşündüm. Deneme türü bizde ilk kez Nurullah Ataç ile hayat alanı buldu. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında, tıpkı Muhsin Ertuğrul’un tiyatro alanında “tek adam” oluşu gibi, Ataç da deneme yazarlığında “tek adam”dı. Ataç’ın denemeleri, “eleştirel deneme” özelliğiyle yazarına eleştirmen niteliği de kazandırmıştı. Ataç, aykırı tezler ortaya atmaktan, tartışmaktan, polemiklerden hoşlanıyordu. Okurların ne diyeceğini merak ettiği bir yazardı. Toplum üzerinde çok etkili oluşunun bir nedeni öfkeli, dediği dedik, yargıları sivri ve keskin bir yazar olmasıysa bir başka nedeni de yazılarını günlük bir gazetede yazıyor, yani geniş okur kesimleriyle paylaşabiliyor olmasıydı. Günlük gazetede yazmak, ona bir edebiyat dergisinde yazmanın çok ötesinde yaygın bir etki alanı sağlıyordu. Doğan Hızlan için de, Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden birinde yazması böyle bir etki gücü sağlıyor. Buna karşın Ataç’ın hırçın söyleminin tersine Doğan Hızlan’ın kişiliğinde son derece yumuşak, kendinden çok, söz ettiği sanatçıları öne çıkaran, onların yapıtlarını anlama, paylaşma çabası içinde bir yazar görüyoruz. Tartışmalara girmekten kaçınan, daha çok nitelikli edebiyat ürünlerinin sevilmesi için çaba gösteren bir yazar. ??? Bu karşıtlığın nedenlerini kendisine sorduğumda ilginç bir yanıtla karşılaştım. Doğan Hızlan, Ataç’la arasındaki farklılığın temelinde dönemin koşulları olduğunu söyledi. Ataç kuşağının Cumhuriyet’i kuran kuşak olduğunu, dolayısıyla devrimlerin yerleşmesi, benimsenmesi için çaba göstermek zorunda olduklarını; Ataç’ın öztürkçe konusundaki çıkışlarında, yeni şiiri savunmasında böyle bir kaygının varlığını belirtti. Divan şiirini çok iyi bilmesine karşın bu şiire ilgi göstermemesinin de böyle bir tercihin sonucu olduğunu açıkladı. Buna karşın kendisinin, yaşadığımız dönem de göz önüne alındığında, iyi edebiyattan başka bir kaygısı olmadığını, edebiyat yapıtlarından özellikle de şiirden aldığı okuma ve paylaşma zevkini, okurlara aktarma çabasının öne çıkmasının doğal olduğunu söyledi. Sonra da şu çarpıcı saptamasını ekledi: “Ben de Ataç’ın döneminde yaşasaydım, onun gibi bir yazar olurdum. Ya da Ataç bugün yaşasa benim gibi olurdu.” ??? Aslında bu iki denemecimizi birleştiren bir başka özellik, ikisinin de “beğeni”den yola çıkmalarıdır. Ataç, eski edebiyatın beğenisiyle koşullanmış okura, yeni bir edebiyat beğenisi kazandırmak, yeni edebiyatçıları (özellikle de Garip kuşağını) benimsetmek için çok çaba harcadı. Doğan Hızlan’ın işinin daha mı kolay, yoksa zor mu olduğu da tartışılabilir. Toplumumuz geçen süre içinde çağdaşlaşma yolunda önemli değişimler, gelişmeler yaşadı. Buna karşın çağdaş toplumların giderek daha geniş ölçülerde kimi kültürel yozlaşmalara uğradıkları, edebiyattan uzaklaştıkları da bir gerçek. Bu nedenle bugünkü topluma edebiyatı sevdirmek geçmişten daha zor. Çünkü toplumsal ve küresel koşullar insanları edebiyattan uzaklaştırıyor, her gün yeni ilgi alanları ortaya çıkıyor. Bunların baş döndürücülüğü içinde iç dinginliğini yitirmiş, bilinci allak bullak olmuş bir insan soyuyla karşı karşıyayız. Ancak bu olumsuzluklara karşın Doğan Hızlan, Ataç’tan sonra deneme yazarlığıyla geniş okur kesimleriyle bağlar kurulabileceğini, okurla estetiksanatsal düzeyde bir bağın sürekli kılınabileceğini ve bu yolla ülkenin kültür hayatının önemli ölçüde etkilenebileceğini göstermiştir. Bu da bir yazarın ulaşabileceği çok önemli bir doruktur. turgay@fisekci.com İ Tiyatro eleştirmenleri internette ? Kültür Servisi Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC) Türkiye Merkezi’nin (TEB) web sitesi www.tebbir.org adresinde açıldı. 1990 yılında kurulan birliğin Türkiye Merkezi yönetim kurulu Üstün Akmen, Hasan Anamur, Hami Çağdaş, Sibel Arslan Yeşilay ve Ragıp Ertuğrul'dan oluşuyor. Aralarında Füsun Akatlı, Dikmen Gürün, Zeynep Oral, Seçkin Selvi, Özdemir Nutku, Ayşegül Yüksel, Sevda Şener ve Zehra İpşiroğlu gibi 43 seçkin eleştirmenin özgeçmiş bilgileri ile eleştiri, makale, söyleşi, inceleme ve kitaplarının kayıtlı olduğu sitede, eleştirmenlerin fotoğrafları, 20052006 sezonu boyunca sahnelenen oyunlar hakkında yazılan tüm eleştiriler ve yitirdiklerimiz sayfası da bulunmakta. KENT YAŞAMINDAKİ DEĞİŞİMLER İstanbul’da Yaşam Kültürü Sempozyumu Kültür Servisi İKSV tarafından 1011 Kasım’da tarihlerinde Nişantaşı The Sofa Hotel’de ‘İstanbul’da Yaşam Kültürü Sempozyumu' gerçekleştirilecek... Sempozyumda 2010 yılında 'Avrupa Kültür Başkenti' ünvanını alacak olan İstanbul’un sürekli değişen yaşam kültürü tartışılacak. Bu etkinliğin amaçları arasında, kentin yaşam kültürünüdeki değişimi anlamaya çalışmak ve sorunlu alanları irdelemek de var. Böylece, İstanbul’la ilgili tasarıların üretim sürecinde yol gösterici olabilmesi amaçlanıyor. Sempozyuma, alanında yetkin birçok öğretim üyesi, yazar ve araştırmacı katılacak. OTURUMLARIN ARDINDAN BİLDİRİ DE OKUNACAK Yarın 09.30'daki birinci oturumun konu başlığı “Kent ve Yaşam". Aynı gün saat 11.30'da ‘Göç ve Kültür', 14.00'teki üçüncü oturumda ise ‘Dil, Eğitim ve Gençlik' konuları ele alınacak. 10 Kasım’da saat 10.00' da başlayacak olan ‘Sanat Etkinlikleri' konulu beşinci oturumu, ‘Müzik1' başlıklı altıncı oturum izleyecek. Yedinci oturum ‘Müzik II' ve 15.30'daki ‘Mutfak Kültürü' ile ikinci gün sona erecek. 11 Kasım günü 10.00'da ‘Tarihsel Miras ve Müzecilik' ve 11.30'daki ‘Finans Dünyasının Yaşam Kültürüne Etkileri' başlıklı oturumların ardından, 14.00'te yapılacak genel tartışmanın sonunda bildiri okunacak. (www.iksv.org) CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear