24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2006 PAZARTESİ 4 Müftüye soruşturma ? TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) Şeker Bayramı’nda ‘‘başı açık olan gelini ve kızıyla bayramlaşanların Allah’ın lanetine uğradığı’’ yönünde açıklamalar yapan Tekirdağ’ın Malkara ilçesinin müftüsü M. Hamdi Güner hakkında soruşturma başlatıldı. Müftü Güner, Malkara’da yayımlanan Emek gazetesinin 30 Ekim tarihli sayısında ‘‘Bayramı tebrik edebildik mi?’’ başlıklı bir yazı yazdı. Güner yazısında, ‘‘Ailenin bütün kadınlarının başı açık olduğu mevzubahis ise bunların gittiği hiçbir yerde tebrik ve takdisleşmenin faydası olmamış, belki de Allah’ın lanetine düçar olunmuştur (uğranılmıştır)’’ ifadelerine yer verdi. HABERLER Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’ndan itiraf: Cemaatlerin yönlendirme riski var 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Camiler denetimsiz TÜREY KÖSE Akıl ve Vicdan... İnsanın birbirini tamamlaması gereken iki niteliği. Vicdansız akıl tehlikelidir, akılsız vicdan çaresiz. Onun için de tarih boyunca bütün egemenler aklı bastırarak, vicdanı susturarak kitleleri istedikleri gibi yönetmişlerdir. Devrimler aklın ve vicdanın isyanlarından doğmuştur. Karşılaştığımız bütün sorunları bu açıdan irdelersek konuyu daha iyi görürüz. Sel felaketi dediğimiz olay, çaresiz vicdanla yetersiz aklın sonucudur. Çaresiz insanlar dere yataklarına ev yapmışlar, selin buraları vuracağını düşünmemişlerdir. YİMPAŞ olayında parayı kaptıranlar aklını çalıştırmayan vicdanlılar, parayı kapanlar da aklını çalıştıran vicdansızlardır. Pompalı tüfekli katiller vicdanlarını yok etmiş, akıllarını bulandırmış zavallılardır. Uyuşturucu kullananlar, akıllarından vazgeçmiş, vicdanlarını koydukları yeri unutmuş bağımlılardır. Kredi kartı mağdurları aklını kullanmaktan vazgeçerek yaşamayı deneyenlerdir. Trafik canavarı denilen de aklı hızla sislenmiş, vicdanı hızın rüzgârıyla uçup gitmiş sürücülerdir. Hızın yerini alkol de alabilir, “Bir şey olmaz canım” sersemliği de. İnternet, aklını kullananların elinde yararlı bir iletişim yolu, aklından vazgeçenlerin önünde ekran uyuşturucusudur. Sorunlarından kaçanlara sığınak olur. Eğitim, aklını kullanıp hedefini seçerek öğrenmek isteyenler için yararlı bir süreçtir. Hiçbir şey düşünmeyip bir şey olmaya çalışanlar için ise zaman, emek ve para kaybıdır. Akılcılık (rasyonalizm), insanlığın dogmalarla boğuşarak, kimi zaman savaşarak bin yıllar boyunca filozofuyla, yazarlarıyla, onlardan esinlenen askersivil yöneticilerle, tarihin devrimcileriyle, reformcularıyla kazandığı büyük bir aşamadır. Akılcılık, bir dönüşümdür. Günümüzde de akılcılık, dogmacılığın tehdidi altındadır. Çünkü dogmacılık, düşünmenin, karar vermenin, harekete geçmenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Dogma, “Sen bir şey düşünme” der, “ben senin yerine düşünmüşüm”. “Sen sadece bana inan, benim dediklerimi yap, kararları bana bırak, o kadar.” Dogma, seslendiklerine “Kendi aklını sadece benim dediklerimi yapmak için kullan” der. Sorumluluktan korkan, sorumluluktan kaçan insan da bu çağrıya itaat eder. Dogmanın bütün gücü, işte bu itaattir. Dogmanın kaynağı din olabilir, gelenek olabilir, töre olabilir, herhangi bir öğreti olabilir. Sorgulamadan inanılan, eleştirilemeyen, tartışılamayan her şey dogmadır. İnsanlığın en büyük kazanımı “eleştirel akıl”dır. Bundan vazgeçen insanın aklı da işe yaramaz, vicdanı da. Ahlak, aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Akılsız olanın vicdanı ahlaklı olmaya yetmez. Vicdansız olanın aklı da ahlaka ulaşmaz. Ahlak, korkunun ürünü değildir, akılla vicdanın ortak sonucudur. İşte, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiriniz” sözünün büyüklüğü de buradadır. Özgür düşünce, özgür vicdan, özgür kültür. Dogmaların esaretinden, sultanların vesayetinden, yabancıların ipoteğinden kurtulmuş insanlar olmak. Bugün öyle bir Türkiye’de mi yaşıyoruz? Sorunlarımızın çözümünü akılla ve vicdanla mı arıyoruz? Yoksa, Cumhuriyetin 83. yılında bütünüyle ortaçağa doğru yol mu alıyoruz? 10 Kasım’da Atatürk’ün karşısına nasıl geçeceğiz? Düşünelim, karar verelim, harekete geçelim. 10 Kasım 2006’da görev budur. email:erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com SES: Sağlıkta yıkım bütçesi ? ANKARA (AA) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Köksal Aydın, bu haliyle 2007 bütçesinin ‘‘sağlıkta yıkım bütçesi’’ olduğunu savundu. Aydın, Güneydoğu Anadolu’daki sel felaketinin ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın salgın riski olmadığı konusundaki sözlerini eleştirdi. Hükümetin ‘‘sağlıkta yıkım programına devam ettiğini’’ savunan Aydın, 2007 bütçesi ile birlikte IMF politikaları çerçevesinde yatırımcı bütçe döneminin bitirildiğini kaydetti. ANKARA Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu’nun camilerdeki tarikat örgütlenmesiyle ilgili soru önergesini yanıtlarken ‘‘camilerde verilen din hizmetinin denetiminin on beş bini aşkın camiye din görevlisi atanamamış olması, resmi din görevlisi bulunmayan camilerde ücreti cami derneği ve cemaati tarafından ödenen fahri din görevlisinin görev yapması gibi bir dizi sorunla bağlantılı olduğunu’’ bildirdi. CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu, İstanbul Fatih ilçesinde eski imam Bayram Ali Öztürk’ün öldürülme ? CHP’li Kesimoğlu’nun soru önergesini yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, kadro yetersizliği nedeniyle 15 bin camiye atama yapılamadığını belirtti. Bardakoğlu bu camilerde görev yapan fahri din görevlilerinin ve derneklerin denetlenememesi nedeniyle tarikatların yönlendirmesine açık bir yapı oluşma riski olduğunu kaydetti. si ve katil zanlısının linç edilmesinden sonra bu caminin ‘‘Nakşibendi İsmailağa tarikatına ait olduğu’’ haberlerinin basına yansıdığına dikkat çekti. Kesimoğlu, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde camilerin denetimiyle ilgili sorular yöneltirken bu sorulara Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu yanıt verdi. Bardakoğlu camilerin yönetimi ve denetiminin başkanlıklarına ait olduğunu vurgularken şu açıklamaları yaptı: ‘‘Ancak camilerde verilen din hizmetinin denetimi meselesi; ülkemizde halen on beş bini aşkın camiye din görevlisi atanamamış olması, camilerin mülkiyeti ve cami müştemilatının sevk ve idaresinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkisiz oluşu, din görevlilerinin eğitimi ve özlük hakları, cami derneklerinin duyarlılıkları, resmi görevlisi bulunmayan camilerde ücreti cami derneği ve cemaati tarafından ödenen fahri din görevlisinin görev yapması, camiyi çevreleyen sosyal muhit ve sivil yerleşimin cami cemaatini de etkiliyor olması gibi bir dizi sorunla bağlantılı bir konudur. Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut şart ve imkânlar içinde camilerin denetimi görevini, kadrosu bulunan camilere din görevlisi atayarak din görevlilerini hizmet için eğitime alarak, onların doğru dini bilgiye dayalı din hizmeti sunmasını destekleyerek ve denetleyerek yerine getirme gayreti içindedir. Ülkemizde halen bazı camilerin çevresinde dini cemaatleşme tü ründen sivil ve sosyal bir olgunun varlığı ve bunun da hem cami cemaatinin oluşumuna, hem de camide verilen din hizmetinin belirtilen sorunlarla bağlantısı nispetinde dolaylı biçimde etkileme ve yönlendirme riski taşıdığı izahtan varestedir.’’ CHP’li Kesimoğlu bu yanıt üzerine Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından yanıtlanması istemiyle yeni bir soru önergesi verdi. Kesimoğlu, İsmailağa Camisi’ne atanmış din görevlisi olup olmadığını sorarken ‘‘fahri din görevlilerini’’ kimin denetlediğini de öğrenmek istedi. Kesimoğlu, ‘‘Verilen cevapta ‘Cami derneklerinin duyarlılıkları’ derken ne kastedilmektedir? sorusuna da yanıt istedi. CHP’Lİ SAV’DAN SERT YANIT Seçmen Erdoğan’ı süpürecek ? Başbakan Erdoğan’ın “CHP’liler erken seçim istemiyor” sözlerine sert tepki gösteren Önder Sav, “Seçimde Türk seçmeni Emine Hanım’la onu el ele tutup, çok öykündüğü, dizlerinin önüne çöktüğü Hikmetyar’ın önüne süpürecektir’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘CHP’li milletvekilleri erken seçim istemiyor’’ şeklindeki sözlerine sert yanıt verdi. Sav, ‘‘Seçimde Türk seçmeni Emine Hanım’la onu el ele tutup, çok öykündüğü, dizlerinin önüne çöktüğü Hikmetyar’ın önüne süpürecektir’’ dedi. Sav, partisinin Keçiören ilçe örgütü seçim komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, Erdoğan’ı sert bir dille eleştirdi. Erdoğan’ın ‘‘CHP milletvekilleri Meclis kulisinde arkadaşlarımıza ‘sakın erken seçime gitmeyin’ diyorlar’’ şeklindeki sözlerini anımsatan Sav, şunları kaydetti: ‘‘Şimdi buradan Sayın Başbakan’a sesleniyorum. Erken seçime yüreğiniz yetiyorsa hodri meydan diyorum. 2 gün içinde CHP grubunun 154’ünün de erken seçim imzalarını almaya hazırız. Soruyorum Erdoğan’a ve AKP yetkililerine, siz de hazır mısınız? En erken derhal gidilebilecek tarihte erken seçime gidelim ve sizden sizi de kurtaralım Türkiye’yi de kurtaralım.’’ Sav, Erdoğan’ın özelleştirme ve yabancılara satışlar konusundaki eleştirilere karşı kendisini ‘‘Ben Türkiye’yi pazarlıyorum’’ diye savunduğuna dikkat çekti. Erdoğan’ın Danışmanı Cüneyd Zapsu’nun, ABD’de söylediği belirtilen ‘‘Bu adamı süpürmeyin, kullanın’’ sözlerine gönderme yapan Sav, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Seni Amerika’da pazarlayanlar olabilir. Cüneyd Zapsu gibi mahir taşeronların olabilir. Gidiyor Amerika’da Bush yönetimine, ‘Daha 67 yıl iktidardayız. Bize müsaade edin’, onun tabiriyle Başbakan’ı kastederek, ‘Bu adamı delikten aşağı süpürmeyin, bir süre daha kullanın.’ Şimdi buradan sesleniyorum. Bush yönetimi, Erdoğan’ı kullanır mı kullanmaz mı onu bilmem. O Amerikalıların bileceği iş. Ama ben bir şeyi çok iyi biliyorum. En geç 4 Kasım’da, olası yürekleri yetiyorsa yapacağımız bir erken seçimde, Türk seçmeni, Emine Hanım’la onu el ele tutup, çok öykündüğü, dizinin önüne çöktüğü Hikmetyar’ın yanına süpürecektir, götürecektir.’’ ‘Akarsu’ Operasyonu ? HAKKÂRİ (AA) Hakkâri Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, bir ihbarı değerlendiren Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, İran’dan Hakkâri’ye uyuşturucu madde getirerek batı illerine götürecek şebekeye yönelik operasyon düzenledi. ‘‘Akarsu’’ ismi verilen operasyonda, M.T.B. yönetimindeki 65 AB 194 plakalı kamyonda 101 kilo 426 gram eroin ele geçirildi. Operasyonda 8 kişi tutuklandı. Şeriat yanlısı görüşleriyle tanınan Emine Şenlikoğlu Milli Eğitim Bakanlığı logolu kürsüde seminer verdi. Şenlikoğlu’nun konuşması sırasında Halk Eğitim Merkezi salonundaki erkekler dışarı çıkartıldı. Halk eğitim merkezinde kara çarşaflı aile ‘eğitimi’ FARUK KIRTAY DTP’ye polis baskını ? İSTANBUL (AA) İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nden alınan arama izniyle, Bağcılar Çınar Mahallesi İstanbul Caddesi üzerindeki DTP binasına gitti. Burada inceleme yapan polis, 7 kişiyi gözaltına aldı. DTP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada ise polis baskınının hukuksuz olduğu savunuldu. YALOV A İslamcı yazar Emine Şenliklioğlu, Yalova Halk Eğitim Merkezi’nin Konferans Salonu’nda çarşaflı olarak kürsüye çıkarak konferans verdi. Türbanlı küçük kız çocuklarının da izlediği konferans sırasında salona erkek alınmadı. İdeal Aile Derneği Yalova Şubesi cumartesi akşamı Halk Eğitim Merkezi’nde ‘‘Aile Eğitimi’’ konulu bir konferans düzenlendi. Konferans öncesinde salondaki türbanlı ve çarşaflı kadınlara seslenen derneğin kadınlar kolu başkanı Kader Türkyaşar, Emine Şenlikoğlu’nun bastırılmış ve hakları elinden alınmış kadın portresinin aksine bir örnek temsil ettiğini savunarak bu nedenle konuşmacı olarak seçtiklerini söyledi. Türkyaşar’ın ardından Şenlikoğlu, çarşaflı olarak kürsüye çıkarak konuşmasını yaptı. Bu sırada salonda bulunan erkek gazeteciler kısa süreli görüntü aldıktan sonra dışarı çıkarıldı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanlığı’na ait konferans salonunda böyle bir etkinliğe izin verilmesine tepki gösterdi. Halk eğitim merkezleriyle ilgili düzenlemeleri içeren Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nde 14 Şubat’ta yapılan değişiklik sırasında bu tür organizasyonlara karşı uyarılarda bulunduklarını anımsatan İnce şöyle konuştu: ‘‘Bu yönetmelik değişikliğine daha o tarihlerde dikkat çekmiş gelecekte bu tür gelişmelerin yaşanacağını belirtmiştim. Çünkü bu kurumların ve eklentilerinin nasıl kullanılacağı yönündeki karar değiştirildi. Yönetmelikteki ‘‘bu tür salonlarda politika ile uğraşılmaz, siyasal toplantılar yapılamaz’’ hükmü kaldırıldı. Yeni yönetmelik gereği, bu tür etkinlikler serbest bırakılmış gibi gözükse de yasal açıdan buraları okul statüsündedir. Çünkü bu merkezlerin tam adı Halk Eğitim Merkezi ve Aksam Sanat Okulu’dur. Okul denilen yerler bütün eklentilerini de içerdiğinden buraların bu tür siyasal etkinliklerin yapılmaması gerekir. Bu etkinlikler AKP zihniyetinin bir ürüdür.’’ İZMİR ATATÜRK LİSESİ Laikliğe savaş açan öğretmen HAKAN DİRİK Saddam Hüseyin, ABD işgali altındaki Irak’ta idama mahkum edildi. Yargıyı ve yargılananları işgalci güçler belirlediler. Irak halkına soran olmadı. Egemenler kararlarını verdiler. Bütün dünya onları izledi. Saddam, bağımsız bir ülkenin diktatörüydü. Yıllarca Irak halkına kan kusturdu. Bir zorbaydı. Irak halkı ondan çok çekti. Küçük bir azınlık mutlu yaşarken milyonlar zorbalık ve yoksulluk içinde inliyordu… ABD’nin Irak’a müdahalesini kolaylaştıran en önemli nedenlerden birisi Saddam’ın acımasız rejimiydi. “Dünya diktatöre mi kalsın… ABD iyi bir şey yapıyor” diyenler, gerçekten bu ülkeye işgal yoluyla demokrasi gelebileceğini düşünüyorlardı. ABD ve ortağı işgal kuvvetleri, Irak’a girecek Saddam rejimini devirecek ve onun yerine demokrasiyi kuracaktı. Irak halkı böylece refaha, huzura mutluluğa ulaşacaktı. Tez buydu, buna gerçekten inananlar vardı. Bırakın dünyayı Türkiye’de de böyle düşünüp George Bush ve Saddam Hüseyin böyle yazanlar vardı. Hatta hâlâ böyle düşünenler olduğunu bile söyleyebilirim. ??? Irak’a iddia edildiği gibi demokrasi geldi mi? Yüz binlerce Iraklının yanı sıra işgal kuvvetlerinden de binlerce insan yaşamını yitirdi. Irak halkı daha da ağır bir yoksulluğun ve can güvensizliğinin içine itildi. Irak’taki belirsizlik ve kargaşa ortamı, çevreyi de olumsuz yönde etkiliyor. Filistin’den Türkiye’ye kadar uzanan coğrafyada terör eğilimi eskisine göre daha güçlü hale geldi. Bölgeye demokrasi değil, acı ve şiddet egemen oldu. Saddam’ı işgalcilerin belirlediği bir kurum idama mahkum etti. Asılacak mı, asılmayacak mı? Onu önümüzdeki süreç içinde göreceğiz. Saddam’ın yaptığı bir katliam nedeniyle idama mahkum edildiği açıklandı. Irak’ta üç yılı aşkın zamandır süren katliamın sorumlusu da mı Saddam? Yüz binlerce masum insanı bombalayan da mı Saddam? ABD Başkanı Bush, ülkesini ve dünyayı sonu belirsiz bir maceranın içine sürükledi. Silah tekellerinin iteklemesiyle büyük katliamların yolunu açtı. ??? Saddam’ı yargılayan bir mahkeme bulundu. Ondan hesap soracak bir ortam yaratıldı. Küçükler için her zaman bunlar yapılabiliyor. Peki Bush’u yargılayacak bir mahkeme olmayacak mı? Onun işlediği suçların hesabını soracak bir dünya mahkemesi, bir ABD mahkemesi oluşmayacak mı? Saddam’ı dünkü mahkemede sanık sandalyesinden izlerken garip duygulara kapıldım. Küçük zorba, büyük zorbanın karşısında hesap veriyordu. Tiyatro gibiydi her şey. Adil olmayan, insanın vicdanını zorlayan bir sahneydi. ABD Başkanlık seçimlerine hazırlanırken Saddam’ın idam kararını mı infaz etmeyi planlıyor? Bu yolla Cumhuriyetçiler seçimleri mi kazanacaklarını düşünüyorlar? ??? Irak’ta direniş sürüyor. Saddam, Sünni kökenli. Irak’taki direnişin ana gücünü da Sünniler oluşturuyorlar. Saddam’ın idam kararı infaz edilebilir mi? Irak Devlet Başkanı Talabani, daha önceki bir açıklamasında Saddam’ın idam kararını onaylamayacağını söylemişti. Şimdi ne yapacak? Irak’taki yönetim asıl olarak üç toplumun koalisyonundan oluşuyor: Sünniler, Şiiler ve Kürtler… İdam cezasını önce sanırım Irak parlamentosu, ardından cumhurbaşkanı onaylayacak. Talabani’nin idam cezasını onay laması, Irak’ta Kürtlerle Sünniler arasında telafisi mümkün olmayan büyük bir kan davasını başlatabilir. Böyle bir çatışma bir arada yaşamayı da iyice zorlaştırabilir. ??? Saddam’ın idam kararı, bölgede yeni sorunları da beraberinde getirecek. Zaten kargaşa içindeki Irak şimdi daha da büyük bir kaosun içine yuvarlanacak. ABD seçimleri yaklaşıyor. ABD’de başkanlık seçimleri akıl almaz bir çatışmayı ve rekabeti de içinde taşıyor. Bu nedenle seçimleri kaybetme korkusu içindeki Cumhuriyetçiler daha da büyük çılgınlıklar yapabilirler. Bölgeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirecek gelişmeleri tetikleyebilirler. ??? Saddam Hüseyin’in idamıyla şimdi bir yeni döneme daha girdik. Kanlı ve korku dolu bir dönem olacak. Saddam’ı bile mazlum duruma sokan bu sistem gerçekten korkutucu… İZMİR Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan, İzmir’in en köklü okulları arasında yer alan İzmir Atatürk Lisesi’nde, din bilgisi derslerinde laiklik karşıtı propaganda yapıldığı ileri sürüldü. Öğrencilerin ve konuyu ilettikleri bazı velilerin iddialarına göre, lise son sınıfta 11 K, L ve M şubelerinde eğitim veren din bilgisi öğretmeni Ali Dinçer’in son günlerdeki dersleri, tartışma içinde geçti. Bu tartışmalar sırasında Dinçer, laiklik karşıtı görüşler ileri sürerek ‘‘laikliğin 34 seneye kadar anayasadan da kalkacağı’’ iddiasını dile getirdi. Dinçer, ayrıca kadınerkek eşitliğinin de anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Öğrenciler, Dinçer’in sözlerini hem velilerine hem de okul müdürü İrfan Urhan’a iletti. Ancak Urhan, ‘‘Biz bunu kendi içimizde çözelim’’ diyerek öğrencilerden konuyu ‘‘dışarıya’’ taşımamalarını istedi. Bunun üzerine veliler, okul yönetimine şi kâyet dilekçesiyle başvurdu. Veliler arasında yer alan, aynı zamanda CHP Aydın İl Başkanı olan Bülent Tezcan, öğrencilerin iddialarının ‘‘ciddi’’ olduğunu belirterek konunun mutlaka soruşturulması gerektiğini söyledi. Okul yönetimine şikâyet dilekçesi veren Tezcan, ‘‘Milli eğitimin temel amacı, Atatürkçü, çağdaş, laik bir kuşak yetiştirmektir. Çocuklarımızı bu inanç ve güvenle okullara gönderiyoruz. Ancak genç dimağların, daha okul çağında, böyle çağdışı düşüncelerle tanışması, bir öğrenci babası ve laik Cumhuriyete inanmış biri olarak seyirci kalabileceğimiz bir durum değildir’’ dedi. Müdür Urhan ise konuyla ilgili olarak öğrencilerin görüşünü aldıklarını, bugün de öğretmenle görüşerek ‘‘gereğini’’ yapacaklarını söyledi. Urhan, ‘‘Öğrencilerimiz, öğretmenin müfredat dışı konuşmalar yaptığını söylüyor. Okulumuzun böyle bir olayla anılmasını istemeyiz’’ diye konuştu. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear