24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 KASIM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 6 milyon çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatının fona devri ya da kaldırılması olasılığı sendikaları harekete geçirdi 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tazminata grevli koruma ? DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, genişletilmiş başkanlar kurulunun yapılması gerekenleri takvime bağladığını dile getirirken Petrolİş Başkanı Mustafa Öztaşkın’a göre, kıdem tazminatının varlığı sendikaların varlığının kanıtı olacak. OLCAY BÜYÜKTAŞ Papa Niye Geldi? Günlerdir medyamızda bu soruya yanıt aranıyor. Doğrusu dünya medyasında da çok çelişkili yorumlar, analizler var. Yine de giderek ağırlaşan kanı dinler arası, kültürler arası diyalog çabaları ile bir ilişkisi olmadığı. Bizim Patrikhane’nin Basın Sözcüsü’nün çok yalın altını çizdiği üzere KatolikOrtodoks yakınlaşması ile ilişkili olduğu. Tabii ki Patrikhane sözcüsü, görevi gereği, mezhepler arası yorum farklılıklarının giderilmesi boyutunda bir içerik çizdi. Batı medyasında çok daha net olarak İstanbul Patrikhanesi’ne destek verme, şu ünlü tartışmalı ekümenik sıfatını pekiştirme, dünya ölçeğinde tanıtma içeriğinde olduğu vurgulandı. Türk kamuoyu olayın anlamını çok da kavramış değil. Dahası, Hıristiyanlık dünyası da anlamını tam kavramamış olarak yönlendirilmiş oluyor. Öncelikle yalın bir durum saptaması yapalım; Lozan sonrası İstanbul Patrikhanesi’nin kaybettiği Ortodoksların ruhani merkezi olma kimliğini Moskova Patrikhanesi üstlenmişti. Aslında ikili, tartışmalı bir durum olsa da, Ortodoksların çoğunluğu zaten eski Doğu Bloku ülkelerinde yaşadıklarından siyasal, ekonomik, sosyal bağlılık, bağımlılık otomatik dinsel merkezin kabulünü de getirmişti. Sovyetler Birliği’nin dağılması, Doğu Bloku’nun, Rusya’ya, Batı’ya daha yakınlar, arada kalanlar olmak üzere dalgalanması; özellikle de tek kutuplu tek ideolojili, küreselleşme dayatmasında, yok edilen ideolojilerinin boşluğu din ve ırk ayırımcılığı ile doldurulmaya kalkışıldığında; dinsel kimlik, bilimsel teknolojik devrim çağı ile çatışan bir önem ve öncelik kazandı. Batı demokrasilerinde bile, hele de demokrasiye geçişi hastalıklı, sandıkla yapan eski Doğu Bloku ülkelerinde dinsel kimlik acayip öne çıktı. Tabii Ortodoksların liderlik olarak Moskova’ya mı, yoksa İstanbul’a mı bağlı olacakları önem kazandı.? ‘‘Dini inanç bu, özel yaşam alanı sonuçta.. siyaseti, çıkarları, çıkar savaşlarını neden bu kadar ilgilendirsin? Ülkelerin patrikhanelerinin, tek tek Ortodoksların hangi merkeze bağlı olacaklarının dünya siyasetinde, toplumsal düzeninde anlamı olabilir mi’’ türünden sorular sormak ne yazık ki safdillik oluyor.. ??? Harp akademilerinin birkaç yıl önce İstanbul’da düzenlediği 21. yüzyılın ilk 25 yılına yönelik stratejik gelişmelerin sorgulandığı toplantının rakamları ezbere belleğimde kalmamış. Ama kabaca eski Doğu Bloku ülkelerinin ürettikleri petrolün yüzde 25’inin altında kalan bir oranı kendi ülkelerinde kullandıkları, ürettikleri petrolün büyük ağırlıklı Avrupa ülkelerine aktığı, sonuç olarak stratejik anlamda AB’den, bu ülkelere yönelik bir tehdidin varlığının reddedilemeyeceği içerikli idi. Şimdi bir de Rusya ile bağlarını kavgalı koparmaya çalışan Ukrayna’nın, Batı, özellikle de ünlü ABD’li banker Soros’un fonları desteğinde iktidara gelmiş lideri Yuşçenko’nun Türkiye ziyaretini anımsayın. Bir gün Ankara’da kalmış, ertesi gün İstanbul’a koşup Patriğe bağlılığını gösteren fotoğraf kareleri çizmişti. Aynı hafta içinde bizim medyaya yansımayan bir haber ve fotoğraf kareleri ise Ukrayna Ortodoks Patrikhanesi’nin Moskova merkezini reddedip İstanbul’a bağlılık kararı aldığını duyurmuştu. Dinsel kimliğin öne çıkarıldığı siyasal, toplumsal, ekonomik ilişkilerde elbette dinlermezhepler çatışmaları, ittifakları önem ve anlam kazanacaktı. ABD, AB’nin, küreselleşmenin çıkar dayatmalarında dinler ve mezheplerin rolü, ağırlığı giderek öne çıkıyor. Biz bir zamanlar medyatik yönlendirme ile Polonya ve Valesya başkaldırısını demokratik, özgürlükler, sendikal haklar boyutunda okumayı yeğlemiştik. Oyunu yutmuştuk. Dinsel, mezhepsel boyutunu, işçi haklarından, sendikal haklardan kopukluğunu çok sonra, sonuçları ile ancak görebildik. Özetle emperyal güçler, ABD ve AB’nin siyasi çıkarları, Ortodoksların yüzünün Moskova’ya değil, İstanbul’a dönük olması yolunda. Papa’nın bu seyahatinden beklenen en anlamlı sonuç da, bu dönüşüme ağırlık verme üzerine. Eğer bu gezinin gerçekten bir başka önceliği, yani dünya için, insanlık için gerçekten tehdit oluşturan dinlerkültürler çatışmasını yumuşatma maksadı olsaydı, Papa’nın gezi programı çok farklı düzenlenirdi. Yani denildiği gibi öncelik; laikliği sayesinde Papa’yı karşılamayı içine sindirebilen bir ülkede, laik tek Cumhuriyet olan TC aracılığı ile, Papa’nın Müslümanlara yönelik potunu düzeltme, çatışmalı HıristiyanYahudiMüslüman ilişkilerini yumuşatma olsaydı.. Dinlerkültürler diyaloğu organizasyonunda başrol üstlenmiş, aynı ayın içinde İspanyol Başbakanı ile bir dizi toplantı, etkinlik içinde olmuş, Başbakan Erdoğan NATO zirvesine katılmayı seçerek bu öncülük fırsatını elinden kaçırır mıydı? Ya da Papa’nın programına eğreti eklenmiş bir havaalanı karşılaşması, cami ziyaretiyle sınırlı bir gündeme sıkıştırılır mıydı? Papa, İstanbul’a gelmeden önceki mesajında dinlerkültürler diyaloğunu böylesine es geçer miydi? soner@cumhuriyet.com.tr Ç A L I Ş M A VA R , S O M U T S O N U Ç Y O K Çalışanların en önemli güvencelerinden biri olan kıdem tazminatının kaldırılması ya da hesaplanan gün sayısının azaltılmasına yönelik taleplerin gerek IMF gerek OECD aracılığıyla gündeme getirilmesi sendikaları harekete geçirdi. DİSK gelecek yıl tüm yıla yayılan bir eylem planı hazırlarken Petrol İş, kıdem tazminatının varlığının korunmasının, sendikaların varlığının kanıtı olacağı için genel grev, genel direniş hazırlıklarına başladı. Özellikle son dönemlerde gerek IMF, gerekse OECD’nin Türkiye raporu aracılığıyla gündeme getirilen kıdem tazminatına yeni bir düzenleme yapılmasına ilişkin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Baş Bir kısım işverenin özellikle OECD’nin kasım ayı Türkiye raporunu gerekçe göstererek kıdem tazminatının kaldırılması talebine kaynak teşkil eden işsizlik sigortası, Türkiye’de 2000 yılından itibaren uygulanmaya başladı. Ancak gerek ödenen işsizlik ödenekleri, gerekse ödenek süresi yetersiz kaldığı gerekçesiyle eleştirildi. Çünkü işsizlik sigortasından ödenek alabilmek için işten atılmadan önce, üç yıl içinde en az 600 gün sigorta primi yatırılmış olması, ayrıca iş akdinin feshinden önce de 120 gün kesintisiz çalışkanı Süleyman Çelebi, geçen hafta sosyal politikalar kongresinin toplandığını, cumartesi günü de genişletilmiş başkanlar kurulunun bir araya geldiğini söyleyerek “İktidarın ve sermayenin kıdem tazminatına karşı bir saldırı başlattığını biliyoruz. Başta kıdem tazminatına yönelik saldırılar olmak üzere, kazanılmış haklara yapılan saldırılara karşı bir eylem planı yapıldı. DİSK’in 40. kuruluş yılında, bir yıla yayılan bir takvimle kazanılmış hakların önüne konulan ya da konulmak istenen engellere karşı mücadele edeceğiz” dedi. Kıdem tazminatının 1936’da yü mış olması, daha doğrusu işçi adına kesintisiz prim yatmış olması şartı aranıyor. Bu koşulları yerine getiren işsiz, aldığı ücrete göre en az asgari ücretin yarısı, işi varken aldığı ücret ne olursa olsun en fazla da asgari ücret kadar işsizlik ödeneği alabiliyor. Bir işsize en fazla 300 gün, yani 10 ay ödeme yapılıyor. Son dönemde Çalışma Bakanlığı tarafından gerek hak etme koşullarının hafifletilmesi, gerekse alınan ücterin artırılması yönünde çalışmalar yapıldığı açıklanıyor. Ancak henüz somut bir sonuç yok. devri ya da sosyal güvenlik yasaları çıkarken yeterli şekilde gösterilmeyen tepkilerin, elde kalan son kazanım olan kıdem tazminatı konusunda gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Türk İş Genel Kurulu’nda bu konuda genel grev, genel direniş kararı alındığını hatırlatan Öztaşkın, işvrene bu konuda mutlaka genel grevle yanıt verilmesi gerektiğini vurguladı. rürlüğe girdiğini hatırlatan ve 1960’lı yıllara kadar kaldırılması yönünde çabaların sarf edildiğini anlatan Petrol İş Başkanı Mustafa Öztaşkın da hem 2003’te yürürlüğe giren 4857 sayılı yasanın geçici 6. maddesi hem de IMF’nin istihdam üzerindeki sözde maliyeti azaltmak için gün sayısının azaltılması yönendeki taleplerinin işveren tarafından sıkça teleffuz edilir hale geldiğini belirtti. “Kıdem tazminatına sahip çıkmak ve korumak, sendikaların varlığının kanıtı olacaktır. Aksi takdirde sendikaların varlığı tartışma konusu olacaktır” diyen Öztaşkın, SSK hastanelerinin 70 yıldır var Kıdem tazminatı, halen sigortalı 6 milyonun üzerinde çalışanı kapsıyor. 1936 yılından beri uygulamada olan kıdem tazminatı, 2003’te yürürlüğe gi ren yeni iş yasasıyla yeni bir düzenlemeye tabi tutuldu. Yeni yasanın gecici 6. maddesi gereği, kıdem tazminatının fona devredilmesi öngörüldü. Buna göre, bir kıdem tazminatı fonu kurulacak, işveren işçinin ücretinin yüzde 3.5 tutarı kadar bir miktarı her ay bu fona yatıracak, işçi tazminatı hak eder şekilde işten ayrıldığında, emekli olduğunda ya da atıldığında tazminatını bu fondan alacak. Ancak, yapılan istatistikler, ödenecek bu miktarın zaman içinde fonda açığa yol açacağını gösteriyor. Çünkü kıdem tazminatının sendikalı işyerilerinde maliyet payı yüzde 5.5, TİSK üyesi olmayan, ama asgari ücretle işçi çalıştıran işyerlerinde yüzde 8 civarında. Bu nedenle bir kısım işveren aslında fon değil, kıdem tazminatının 15 gün üzerinden hesaplanmasını istiyor. Bir kısmı ise işsizlik sigortasını gerekçe göstererek tazminatın tamamen kaldırılmasından yana. Hükümet tercihini fondan yana kullanırken işçi sendikalarının bir kısmı fondan bir kısmı ise kazanılmış bir hak olarak görülen kıdem tazminatında herhangi bir değişiklik yapılmamasından yana. ENERJİDE TRANSİT ÜLKE Gazprom’dan Türkiye’ye stratejik öneri MOSKOVA (ANKA) – Türkiye’nin enerji alanında Rusya’nın etkisi altında kalmasından yakınan ABD’ye, Rus enerji devi Gazprom yanıt verdi. Gazprom Başkanı Aleksey Miller’in Sözcüsü Sergei Kupriyanov, “ABD Avrupa’nın neresinde yer alıyor? Okyanus ötesinden denizaşırı kararlar alınması ne kadar doğru? Bu insanlar bizi siyasi etki yapmakla suçluyor. Asıl onlar müdahale ediyor” derken Türkiye’ye enerji alanında stratejik transit ülke olmayı teklif ettiklerini açıkladı. Türkiye’nin öneri ile ilgilendiğini söyleyen sözcü, “Görüşmelerimiz sürüyor” dedi. ABD ve Rusya’nın Türkiye üzerinden enerji rekabeti büyüyor. Moskova’da bir grup Türk gazeteci ile bir araya gelen Gazprom sözcüsü Kupriyanov, Türkiye ile Rusya arasında görüşmeleri süren enerji projeleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Rus doğalgazı konusunda işbirliğinin “stratejik eksende” geliştirilmesi için Türkiye ile yoğun görüşmelerde bulunduklarını açıklayan sözcü, “Gazımızın Güneydoğu Avrupa ve Ortadoğu’ya ulaştırılması konusunda Türkiye’ye transit ülke olmayı önerdik. Bu çok önemli teklif ile Türkiye enerji pazarında yeni ve stratejik bir konuma sahip olacaktır” dedi. Kupriyanov bu önerinin hayata geçirilmesi konusunda iki farklı yöntem üzerinde görüşüldüğünü belirterek “Ya mevcut boru hattı kullanılır ve gaz miktarı artırılır ya da Mavi Akım2 inşa edilir” diye konuştu. Sözcü, bu işbirliği ile doğalgazın Türkiye üzerinden bir yandan Güneydoğu Avrupa ülkeleri Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan ve İtalya’ya, diğer yandan da İsrail başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerine ulaştırılabileceğini söyledi. Türkiye ile bu konuda görüşmelerin sürdüğünü anlatan Kupriyanov, “Bu, Türkiye’ye birçok kazanç sağlayacaktır. Ancak her iki taraf da bunun zorlu bir süreç olacağının farkında. Birçok ülkenin bu konuda onayı gerekmekte” diye konuştu. Diyarbakır kendi modelini kurdu ? Büyükşehir Belediyesi’ne hibe yoluyla devredilen Diyar AŞ işsizlik ve yoksulluğa karşı, toplu konuttan benzin istasyonlarına, boru imalatından mobilya fabrikasına kadar birçok yatırımı hayata geçiriyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ DİYARBAKIR Diyarbakır Belediyesi birçok alanda proje başlatmış durumda. Bu projelerin en önemlilerinden biri, kent genelinde yüzde 30’u büyük göçlerle son dönemde oluşmuş birçok yoksul mahallede ise yüzde 70’i aşan işsizlikle mücadeleyi hedefleyen “Kentsel Gelişim Projesi”. Yoksul ve eğitimsiz kesimlerin kentle bütünleşmeleri, kalifikasyon eksikliklerini gidermeleri için yürütülen projenin ilk etapta 150 kişiye istihdam olanağı sağlaması bekleniyor. Proje koordinatörü Selma Yılmaz özellikle kadınlar, çocuklar, gençler ve engellilere yönelik bu projenin 2008 yılının ilk yarısında eski Sümerbank fabrikasının alanında oluşturulan Sümerpark içinde hizmete açılmasının planlandığını belirtiyor. Belediye Diyarbakır Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi çatısında okuma yazma kurslarından çamaşırevlerine, Diyarbakırlı kadınların hayatını kolaylaştırmaya ve zenginleştirmeye yönelik birçok faaliyet gerçekleştiriliyor. Belediyeye ait 3 çamaşırevinde 30 bin kişiden fazla nüfusun ücretsiz olarak çamaşırı yıkanıyor. Dikiş makinelerinden 1500’e yakın kadın faydalanıyor. AÇEV ile ortak yürütülen çalışmalarla da 2 bin kadına okuma yazma öğretilmiş. Ayrıca 6 bin kadına da üreme sağlığı ve aile planlaması konusunda eğitimler verilmiş. Diyar AŞ Genel Müdürü Mehmet Samih Ökmen, amaçlarının tek başına kâr etmek olmadığını kaydederek ancak, hizmet verebilmeleri için yapmaları gereken harcamaları karşılayacak gelire ihtiyaç duyduklarını söyledi. Diyarbakır’ın işadamları açısından geleceği çok parlak bir kent olduğuna işaret eden Ökmen, “Bir de dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Kürşad Tüzmen serbest bölge ruhsatı verirse ticaret patlar burada. Diyarbakır ihya olur” dedi. Diyarbakır’ın en eski mahallelerinden Suriçi’ndeki Hasırlı’da bulunan Diyar AŞ’ye bağlı Yeni Yaşam Atölyesi de kadın ve genç kızlara sanatsal beceriler kazandırmayı amaçlıyor. ‘Kalkınırsa Türkiye hamle yapar’ Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır’ın ekonomik potansiyelinin çok yüksek olduğunu, gelişimin önündeki tek engelin istikrasızlık olduğunu söyledi. Baydemir, “Yurttaş kaliteli hizmet anlayışını bekliyor. Eğer Diyarbakır başarırsa Türkiye başaracaktır. Diyarbakır kalkınırsa Türkiye hamle yapacaktır. Burada yoksulluk, işsizlik sürdüğü müddetçe Türkiye’nin batısına göç devam edecektir. Ama buradaki yoksulluk sadece burayı vurmayacaktır, her yeri vuracaktır” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebilmesi için bölgeler arası kalkınmışlık farkını mutlaka ortadan kaldırması gerektiğine dikkat çeken Baydemir, şu andaki yürürlükteki teşvik yasası ile sorunların çözülemeyeceğini, bu yasa ile hiç kimsenin Şırnak’a Hakkâri’ye yatırıma gitmeyeceğini vurguladı. Baydemir, “Yatırımcı risk üstlenmek istemiyor. Özellikli ve sıkıntılı olan iller var, bölgesel ve sektörel teşvik yasası şart. Bir tane metropol kent Türkiye’ye yetmez. Bazı kentlerimize pozitif ayırımcılıkla yaklaşırsak, tüm altyapı sorunlarını çözersek belki Türkiye’de 5 yıl sonra 56 İstanbul yaratırız” dedi. Diyarbakır’a yatırım çekmek için yurtdışına ve Türkiye’nin farklı ilerine gittiğini, Diyarbakır’ın potansiyelini anlattığını dile getiren Baydemir, “Diyarbakır’ı anlatmaya başladığımızda işadamları çok büyük heyecan duyuyor ve büyük ilgiyle karşılıyor. Ama görüşme sonunda kulağıma eğilip bu şiddet meselesi ne olacak diyor. Yatırımcı güven, huzur istiyor; risk üstlenmek istemiyor. Bu sadece yerel yönetimin tek başına sağlayacağı bir şey değil. Bazen de işadamlarını yatırım için ikna ediyoruz. Ama burada bir bomba patlıyor ya da farklı bir olumsuzluk oluyor, her şey tekrar başa dönüyor” diye konuştu. LETONYA’NIN EN YÜKSEK BİNASI TÜRKİYE’DEN 4 konut kulesi yükseliyor. Riga’da projeyi yöneten mimar Ozan Turhan’ın verdiği bilgiye göre “Panorama Plaza’’ olarak adlandırılan çalışma, Letonya’da bu sektördeki ilk Türk projesi olarak tanınıyor. Türkiye’de geliştirilen ve Türkiye’den 15 milyon Avro’luk malzemenin kullanılacağı, yaklaşık 250 milyon Avro’ya mal olması beklenen proje, 350 Letonyalıya da iş sağlıyor. Letonya’daki ilk anahtar teslimi inşaat projesi olan Panorama Plaza çerçevesinde, 130 bin metrekare alan üzerinde, 4 kulede toplam 700 konut dairesi yapılıyor. SPOR VE SPONSORLAR BULUŞUYOR Ekonomi Servisi Türk sporuna sponsorluklarıyla yatırım yapan kuruluşlarla spor federasyonları, “Türk Sporu Sponsoru ile Buluşuyor Fuar ve Kongresi”nde bir araya geliyor. Başbakanlık Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Marketing Türkiye dergisi tarafından hayata geçirilen Marketing&Management Institude desteğiyle, 45 Aralık 2006’da, Hilton Convention Center’da düzenlenecek organizasyon, olimpiyat oyunları ve çeşitli müsabakalarda çıtayı yükselten Türkiye’nin, bu alandaki başarısını arttırmayı hedefleyen etkinlik, tüm spor kurumlarını, yerel yönetimleri, spora sponsorluklarıyla yatırım yapan kuruluşları bir araya getirecek. Özerkleşmeye başlayan 56 spor federasyonunun pazarlama ve sponsorluk bilincine kavuşmalarını hedefleyen organizasyonu, Türkiye’de spor, spora yapılan yatırım ve spor pazarlamasının gelişiminde önemli rol oynayacak. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, spora verilen desteğin son iki yılda 35 milyon YTL ’yi aştığı Türkiye’de, kendilerine oyun alanı bulan yeni spor dalları ve sporcular toplumla kucaklaşırken arkasına aldıkları markaları da kendi kulvarında üst sıralara taşıyor. TA R İ Ş ’ İ N U L U S L A R A R A S I İ Ş B İ R L İ Ğ İ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TARİŞ Üzüm Birliği, üzümde yaşanan arz fazlasını gidermek amacıyla İtalyan Apofruit frmasıyla işbirliğine gidiyor. Birlik, sofralık üzüm üretimi ve bunun pazarlanması amacıyla firmayla niyet mektubu imzaladı. Tariş Üzüm, İncir ve Pamuk Genel Müdürü Sebahattin Gazanfer, TARİŞ Üzüm Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Türker, Apofruit Genel Müdürü Renzo Piraccini’nin imza attığı anlaşmayla, sofralık üzümde her iki kuruluş arasında işbirliği yapılacak. Gazanfer, anlaşmayla yüzde 50’şer ortaklı bir şirket kurulmasına karar RİGA (AA) Letonya’da, ülkenin en yüksek binasını da içeren en büyük inşaat projesini bir Türk şirketi yürütüyor. Başkent Riga’da, havaalanına giderken yol üzerinde bulunan inşaatta Mesa Şirketler Topluluğu’nun projesi çerçevesinde verildiğini belirterek, üretimin TARİŞ ortakları tarafından gerçekleştirileceğini söyledi. İşbirliği kapsamında ilk olarak patent gerektirmeyen ürünlerde yeni üzüm türleri geliştirileceğini ve 2007 yılında pazara sunulacağını belirten Gazenfer, 2007 yılı için 300 tonluk deneme üretimi yapılacağını aktardı. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear