24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2006 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S B B S B B B S PB 16 18 19 18 20 19 21 20 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y S S S S B 17 18 17 17 14 16 14 10 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B PB PB Y 21 22 17 17 14 14 9 9 7 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile Kars ve Ardahan çevreleri yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar Doğu Karadeniz kıyıları ile Artvin çevrelerinde etkili olmak üzere yağmur ve sağanak, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 9 7 10 12 13 11 12 14 18 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y B PB PB Y PB Y 16 18 13 10 17 18 20 19 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K B Y Y Y Y Y B B 0 17 8 15 17 14 12 23 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada yola çıktı. Bu politika mehter yürüyüşünü geride bıraktı. Bir adım ileri atıyor gibi görünürken üç adım geriye gidiyor. Üyelik görüşmelerine başlama tarihi almak için Kıbrıs’ı kullandı bu hükümet. Batı kurnaz mı kurnaz. Medyanın da desteklediği hükümet politikasını fırsat bildi. AB’ye kimi ödünler verildi. Bu arada hükümetten hava ve deniz limanlarımızı Güney Kıbrıs’a açacağımıza ilişkin yazılı güvenceler aldı. Bu olanak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmen tanıyacağımızı ilan ediyor. Ne yazık ki hükümet verdiği sözün dramatik sonuçlarını çok sonra kavradı. Sen Ankara’da, limanların açılmasını veya Kopenhag ölçütlerinde Kıbrıs sorununun üyelik için temel bir koşul olmadığını, limanları açmak için önce söz verdiğin gibi KKTC’ye uygulanan izolasyonları kaldır diye söyleyedur. Verdiği sözleri anımsamaz AB. Yazılı, sözlü verdiğin ödünleri ön plana çıkarıverir. ??? KKTC’nin kuruluşunun 23. yıldönümünde Dışişleri Bakanı Gül ile adadaki başlıca sorumlu MA Talat’ın yaptığı sert çıkışlar yakın geçmişin hatalarını anımsattı. AB, Kıbrıs sorunuyla yakın günlerde ilgilenmeye başlamadı. Özellikle Güney Kıbrıs’ı üye olarak bünyesine aldığından beri sorununun çözümüyle doğrudan ilgilendi. Bu hükümet yıllardır BM’nin yanı sıra soruna doğrudan el atan AB’nin tutumuna karşı çıkmadı. Kayıtsız kaldı. Ya bugün? Limanlar açılmazsa, Güney Kıbrıs’ı içine alan bütün üyelere aynı hakları tanıyacağımıza söz veren ek protokol tam anlamıyla uygulanmazsa... AB’nin irili ufaklı yetkilileri üyelik görüşmelerinin askıya alınacağını ifade etmeye başlayınca: Dışişleri Bakanı Gül patladı. AB’nin inanılırlığını yitirdiğini söylüyor. Kıbrıs sorunuyla Türkiye’nin AB üyeliği arasında bağlantı kurulmasını, ‘‘kesinlikle yanlış bir hesap’’ diye niteliyor. Rumların şantajına boyun eğmeyeceğimizi söylüyor... Düne kadar AB dayatmalarını üyeliğe karşı şantaj olarak niteleyenleri, yazanları, söyleyenleri çözüm istemeyen marjinal bir grup diye suçlayan Dışişleri Bakanı... Şimdi çıkmış sahneye, pek çok kesimde, üstelik de Lefkoşa’da Ankara’nın Kıbrıs’ı AB üyeliği uğruna ‘‘malzeme olarak kullandığı’’ yargısına hak verircesine; ‘‘Kıbrıs sorunu Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine karşı kullanılmamalıdır’’ diyor. Ya MA Talat? Tencere yuvarlandı, kapağını buldu. Gül’ün koşutunda konuşuyor. Ne ki bir gerçek sırıtmaya başladı. Gül de MA Talat da kurtulmak için türlü çareye, önleme başvuruyor; Batı’ya, AB’ye karşı sert tavır sergileyen Rauf Denktaş üslubunda, aynı tonda konuşuyorlar. ??? AB’ye dünlere kadar yeterli ve gerekli ölçüde karşı çıkmayacaksın; Türkiye’yi Kuzey Kıbrıs’taki ulusal yararlarından arındırmaya, soyutlamaya çalışan AB’ye, şimdi efeleneceksin ve bu davranışı üyelik görüşmelerinin askıya alınıp alınmayacağının tetiklendiği bir sırada sergileyeceksin. Hadi canım sen de derler adama! Bakan Gül, Talat’ın cumhurbaşkanı olduktan sonra davet edildiği birçok ülkenin KKTC’yi de facto (filli olarak) tanıdığını söylüyor. Ne var ki örneğin, MA Talat’ı Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ülkesine ‘‘cumhurbaşkanı sıfatıyla’’ davet ediyor. Talat orada bu fırsatı değerlendirerek Müşerref’ten Pakistan’ın KKTC’yi resmen tanımasını istemiyor. Gül’ün işbirlikçisi Talat ise dünyada bağımsızlığını, resmen tanınmayı istemeyen tek bir lider kimliğiyle orada burada dolaşıyor. Papadopulos Batılı yayın organlarına asla üniter devlet kimliğinden vazgeçmeyeceklerini, Kıbrıslı Türklere cemaat statüsü vereceklerini açıklıyor. Rum liderinin bu çıkışlarına ses çıkarmayan Gül, demagojik bir yaklaşımla, hiçbir çaba göstermediği bir konuda, KKTC’nin fiilen tanındığını öne sürüyor. Bu politika, herkesi kör ve sağır sanan bir politika. Maaşlar vakıflardan ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Türkiye, Diyanet İşleri Başkanlığı kanalıyla ‘‘geçici süreli din görevlisi’’ kadrosuyla yurtdışına din görevlileri gönderiyor. Din görevlileri ilk görevlendirmede birer senelik süreyle gönderiliyorlar. Görevlendirme uzatılarak bu süre dört seneye kadar çıkıyor. Bine yakın din görevlilerinin maaşları devlet bütçesinden karşılanıyor. Bu kapsama giren din görevlilerinin dağılımı resmi rakamlara göre şöyle: ? Avrupa ülkelerinde: 877. ? Türk Cumhuriyetlerinde: 52 ? KKTC’de: 61. 5 görevliden birinin maaşını devlet ödemiyor Şu anda yurtdışında toplam ‘‘1265 din görevlisi’’ görev yapıyor. Bu görevlilerden 990’ının maaşı devlet bütçesinden karşılanıyor. 275 din görevlisinin ma aşını ise yurtdışındaki vakıf ve dernekler ödüyor. Konuyla ilgili görüştüğümüz Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, yurtdışına gönderilen her beş din görevlisinden birinin maaşını yurtdışındaki vakıf ve derneklerin ödediğini gazetemize doğruladı. Üst düzey yetkilinin açıklaması aynen şöyle: ‘‘Evet... Kadro sayımız belli.Ancak, son dönemlerde oluşturulan yeni dernekler, yeni camiler sürekli din görevlisi talebinde bulunuyorlar. Fakat bizim bu kadrolarımız pek çok bakanlığın ortak kararıyla belirlenen bir kadro. Biz bu kadroyu istediğimiz kadar çoğaltamıyoruz. Bunlar standart kadrolar. Ancak geçen sene burada ilgili bakanlıklara teşekkür ediyor bu kadroya 170 ilave yaptılar.Ama takdir eder siniz ki o kadar çok birikme vardı ki bunu 170 artış da karşılamıyor. İşte kadro vermek suretiyle taleplerini karşılayamadığımız, yani bir ödeme yapamadığımız için, bir görevlendirme yapamadığımız için yurtdışındaki ilgili vakıfların, derneklerin maaşlarını ödemesi yoluna başvuruldu. Yani bu görevlileri, ‘maaşları ve masrafları yurtdışındaki vakıflar, derneklerce karşılanmak suretiyle’ gönderiyoruz...’’ Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan üst düzey yetkili, söz konusu vakıf ve derneklerin yurtdışındaki dış temsilciliklerimize paralel çalışan vakıfdernekler olduğunu belirterek, ‘‘Bu vakıfların talepleri bize Dışişleri üzerinden geldiğinde değerlendirmeye aldık. Ve biz elimizden geldiği kadar buralara da din görevlisi gön derdik. Ama bunların maaşını devlet bütçesinden değil de ilgili vakıflardanderneklerden ve oradaki mahalli imkânlardan ödenmesi kaydıyla’’ dedi. Diyanet yetkilisi din görevlilerinin gönderilmesinin amacını ise şu sözlerle açıkladı: ‘‘Kadro veremediğimiz yerler mağdur olmasınlar, kabul ettikleri takdirde, bu masrafları karşıladıkları takdirde onlara da din görevlisi gönderelim denildi.Ama biz yurtdışı maaşını bu kadro dışından ödeyemediğimiz için maaşlarını bu vakıflardernekler ödemeliydi. Dışişleri Bakanlığımızla işbirliği içerisinde çalışan vakıflar, dernekler bunlar. Özetle, Dışişlerimizle paralel çalışan derneklere maaşı ödedikleri ve masrafları karşıladıkları takdirde din görevlisi gönderiyoruz.’’ DOLANDIRICILIK Fadıl Akgündüz’e 4 yıl hapis İSTANBUL (AA) Siirt’teki seçimlerin iptaliyle milletvekilliği düşen Fadıl Akgündüz, ‘‘Almanya’daki bazı Türk yurttaşlarını yüksek kâr payı vaadiyle kandırarak dolandırıcılık yaptığı’’ iddiasıyla yargılandığı davada 4 yıl 2 ay hapis ve 10 bin 400 YTL adli para cezasına çarptırıldı. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Akgündüz ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı. Mahkeme heyetine verdiği esas hakkındaki görüşünü özetleyen Cumhuriyet Savcısı Ömer Korkmaz, sanığa isnat edilen ‘‘dolandırıcılık’’ eyleminin gerçekleşmediğini belirterek bu nedenle Akgündüz’ün beraatını istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık Akgündüz’ün zincirleme olarak ‘‘nitelikli dolandırıcılık’’ suçunu işlediğinin iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığını belirterek sanığın lehine olan ve eyleme uyan 5237 sayılı TCK’nin 158/h maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi de göz önüne alınarak 4 yıl hapis ve 500 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Aynı suçun birden fazla işlenmesini dikkate alarak Akgündüz’ün cezasını 5 yıl hapis ve 625 gün adli para cezasına yükselten mahkeme heyeti, sanığın duruşmadaki halini lehine indirim nedeni sayarak Akgündüz’ü sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis ve 520 gün için günü 20 YTL’den hesaplanmak üzere 10 bin 400 YTL adli para cezasına çarptırdı. Sanığın tutuklu kaldığı sürenin cezasından mahsup edilmesini öngören mahkeme heyeti, İsviçre yetkili makamları tarafından sanığın İsviçre bankalarındaki hesaplarına konulan tedbirin sürmesine ve yurtdışına çıkış yasağının devamına hükmetti. Mahkeme heyeti, Fadıl Akgündüz’ün tahliye edilebilmek için yatırdığı kefaletin ise karar kesinleştiğinde kendisine iadesine karar verdi. Lübnan’a yaklaşık 1 ay önce giden Türk birliği, kapılarını ilk defa basına açtı. (AA) Türk birliği ‘örnek’gösterildi BAHADIR SELİM DİLEK DAR KANUN/SUR Lübnan’da konuşlanan 28. Mekanize Piyade Tugayı’na bağlı Türk İstihkâm Bölüğü, UNIFIL’ın 10 Kasım’da yaptığı karargâh denetlemesinde, ‘‘örnek birlik’’ olarak gösterildi. Türk birliği, 21 Kasım’da yine UNIFIL’ın yapacağı ‘‘ilk harekât değerlendirmesinin’’ ardından, görev bekliyor. Genelkurmay Başkanlığı Lübnan’da görev yapan Türk birliğinin tanıtımı için bu ülkeye dün bir basın turu düzenledi. Göreve ilişkin bir brifing veren Birlik Komutanı Binbaşı Serdar Fatih Yılmaz, ilk geceden itibaren çalışmaya başladıklarını belirtti ve görev yapan askerlerin gereksinimlerinin giderilmesi için her türlü önlemin alındığını dile getirdi. Birlik içinde patlayıcı madde imha timi de bulunduğunu belirten Yılmaz, kendi üs böl gelerinde yapılan aramatarama çalışmalarında patlayıcı madde bulunmadığını dile getirdi. Yılmaz, Türk askerine yönelik tehdit olup olmadığı yönündeki bir soruya, ‘‘Türk askerine karşı bir tehdit değerlendirmemiz yok’’ yanıtını verdi. Yılmaz, birliğin görev yaptığı bölgede radyasyon olduğu iddialarının anımsatılması üzerine, ‘‘Askerimizi tehdit edecek düzeyde bir radyasyona rastlanmadı’’ dedi. kapsama alanı içine aldı. AKP, 11. cumhurbaşkanını seçme fırsatını eline geçirdi, ne olursa olsun bırakmak istemiyor. Başbakan Erdoğan’ın son 15 gün içinde verdiği ipuçları, kendisinin Köşk’e hazırlandığını, kendisinden sonra AKP’nin durumuyla ilgili düzenlemeleri de usul usul planladığını gösteriyor. Görünen şu: Yeni cumhurbaşkanı bugünkü Meclis’in içinden biri olacak, adayın belirlenmesinde AKP tek başına hareket edecek. Uzlaşmaya yanaşmayacak. Hemen vurgulayayım; bu yol krizlere açık! Her şeyden önce, AKP’lilerin kendi yaptırdıkları anketlerde bile oyları yüzde 30’un altına düşmüş durumda. Daha tarafsız anketler yüzde 20’nin biraz üzerini gösteriyor. Meclis böyle bir tabloda tarafsızlığını tümüyle yitirmiş bir kişiyi Köşk’e çıkaramaz, çıkarmamalı. ??? Son 3 cumhurbaşkanı seçiminde Meclis’in yapısını sütuna yatıralım: Turgut Özal liderliğindeki ANAP, 1983 seçimlerinde yüzde 45.1 oyla tek başına iktidara geldi. Özal, 1987 seçimlerinde de yüzde 36.3 oy aldı. Seçimden iki yıl sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu. Son derece tartışmalı bir süreç yaşandı. Yüzde 36.3’ün kendisini Çankaya’ya çıkarmaya yetmeyeceği her fırsatta gündeme getirildi. ANAP’ın 1989’daki yerel seçimlerde hüsrana uğraması da Özal’ın cumhurbaşkanlığının önüne kondu. Özal’ın 1993’te ölümüyle Çankaya boşaldığında ilk demeçlerden biri dönemin Başbakanı Demirel’indi: ‘‘Orası çok önemli bir makamdır!’’ Demirel, İnönü’nün de desteğini aldı. O Meclis’i oluşturan 1991 seçimlerinde DYP yüzde 27, SHP de yüzde 21 oy almıştı. Demirel’in cumhurbaşkanlığı toplam yüzde 47’lik bir zemine oturuyordu. Demirel’in 2000 yılında görev süresinin dolmasıyla birlikte, dönemin Başbakanı Ecevit’in önerisiyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer aday gösterildi. Sezer’in cumhurbaşkanlığı da 1999 seçimleri sonucunda oluşan koalisyonun toplam yüzde 52’lik oy tabanına karşılık geliyordu. AKP, 3 Kasım 2002’de oy kullanan seçmenin yüzde 35, toplam seçmenin yüzde 25’lik oyuyla tek başına iktidar oldu. Bu ayrımı yapmamızın nedeni şu: 2002 seçimlerine katılım çok partili yaşamın en düşük oranıydı. Tablo, AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanının yakın tarihimizin en düşük oy tabanına dayanacağını gösteriyor. ??? Erdoğan’ın ya da onun işaret edeceği kişinin cumhurbaşkanı olması halinde oy tabanının yanı sıra ciddi bir rejim tartışmasının da yaşanacağı gün gibi ortada. Çankaya’ya; Danıştay’ın yerine ulemayı yetkili kılmak isteyen, devlet kadrolarını tek tip kendi anlayışındaki insanlarla dolduran, bir anlamda tarafsızlığını yitirmiş bir yapının temsilcisi oturursa, bütün krizlere açık bir dönem başlamış demektir. Dün sona eren 17. Milli Eğitim Şurası da gösterdi ki, AKP hâlâ Türkiyeleşemedi. Her şeyi ama her şeyi kendileştirmeye çalışıyor. Türkiye bunu belli bir dönem kaldırdı, bu aşamadan sonra AKP sınırları zorluyor! Önümüzdeki dönem halkın da söz söylemesi gereken günlere gebe... Türkiye 2007 yılını tek başına AKP’ye bırakamaz... AKP’nin inadı 2007’yi bir final havasına da sokabilir! Böyle bir ortamda halk tribünde oturamaz! ankcum?cumhuriyet.com.tr Koza Altın’a yargı dersi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bergama Ovacık Altın Madeni’ni kesinleşmiş yargı kararlarına karşın işletmede tutan Koza Altın Firması, gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya ve sorumlu müdür Mehmet Sucu hakkında açtığı tazminat davasını kaybetti. İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme heyeti, ‘‘Hikmet Çetinkaya hakkında açılan davanın reddine’’ karar verdi. Çetinkaya, ‘‘Politika Günlüğü’’ başlıklı köşesinde 22 Mayıs 2005 tarihinde Bergama Ovacık Altın Madeni’nin kesinleşmiş yargı kararlarına karşın işletmede tutulmasını eleştirdi. Yazıda, Türkiye’nin en doğusundan en batısına kadar olan doğal ortam ve çevre mirasının altın madenlerine feda edilmek istendiğine değinildi. Çetinkaya, Bergama Ovacık Altın Madeni için İzmir Valiliği’nin verdiği çalışma iznine vurgu yaparak, AİHM kararına karşın madenin yeniden açılmasını eleştirdi. Koza Firması yazı üzerine şirket kişiliğine saldırı olduğu gerekçesiyle yargı yoluna gitti. Firma dava dilekçesinde, şirketlerinin kamuoyunda küçük düşürüldüğünü savunarak ‘‘Yazıda geçen siyanürcü ahtapotun kolları her yere uzanıyor vurgusuyla firmamız karalanmak istenmiştir’’ denildi. Gazetemiz avukatları savunma dilekçesinde, ‘‘Dava konusu yazının yayımlanması haksız eylem olmayıp basın özgürlüğünün gereğidir’’ görüşlerine yer verdiler. Yazıda gerçeklik, güncellik ve kamu yararı olduğu vurgulanan savunmada, ‘‘Bir yayın bu unsurların tümünü taşıyorsa, artık hukuka aykırılıktan söz edilemez ve kişilik haklarının zarar görmesi söz konusu olamaz’’ görüşüne yer verildi. Mahkeme, firmanın dava dilekçesinde suçlu olarak gösterdiği sorumlu müdür Mehmet Sucu’nun da husumet yokluğu nedeniyle yargılamayla ilgisi olmayacağını belirtti. İNGİLİZ THE TIMES’IN İDDİASI PKK VE SUÇU ÖVME İDDİASI Özgür Gündem 15 gün kapatıldı İstanbul Haber Servisi Ülkede Özgür Gündem gazetesinin yayını, çeşitli tarihlerde PKK KongraGel propagandası yapıldığı, suç ve suçluyu övücü yayınlara yer verildiği gerekçesiyle 15 gün süreyle durduruldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazetenin 26, 27, 30, 31 Ekim, 1, 2, 3, 8, 9, 10, 13, 14 ve 15 Kasım 2006 tarihli sayılarını inceleyerek PKK Kongra Gel propagandası yapıldığı, “terör örgütünün işlediği suçlarla suç ve suçlunun övüldüğü” iddiasıyla yayınına tedbir konulmasını talep etti. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi de 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 6. maddesinin son fıkrası uyarınca gazetenin basım ve dağıtımının tedbir olarak 15 gün süreyle durdurulmasına karar verdi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın Haber Türk’te yaptığı açıklamaları konu alan yazılarda da suç unsuru olduğu ifade edilen kararda, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların ve örgüt mensuplarının açık şekilde övüldüğü kaydedildi. Bazı yazılarda PKK KongraGel terör örgütünün elebaşının açıklamalarının yayınlamlandığı belirtilerek, “Düşünce ve ifade özgürlüğü mutlak değildir. Düşünce ve ifade özgürlüğü aynı zamanda birtakım görev ve sorumluluklar da içermektedir. Ayrıca dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde silahlı terör örgütlerinin propagandasının yapılması, bu örgüt mensupları ve işledikleri suçların açıkça övülüp bunun gazetede yayımlanması habercilik anlayışına sığmaz” denildi. Camileri Suudiler finanse ediyor Dış Haberler Servisi İngiliz The Times gazetesinde yayımlanan bir makalede, Suudi Arabistan’ın Türkiye’de de İslamcı teröristlerin eğitildiği cami ve medreselere mali destek sağladığı belirtildi. Irak sorununa ilişkin makalede ABD’nin Vietnam’ı kaybettiği dönemde Nixon yönetiminin yürüttüğü sessiz diplomasinin sonucunda Çin ile diplomatik ilişkilerin kurulduğu anımsatılarak bunun da küresel güvenlik açısından Vietnam kaybından çok daha önemli olduğu kaydedildi. ‘‘ABD’nin Irak politikasının küllerinden benzer bir diplomatik anka kuşunun yükselebileceği’’ ifadesinin yer aldığı makalede İran’a yönelik diplomatik açılımın Irak’ın istikrar kazanmasına yardımcı olabileceği, İran’ın değişmesini de sağlayabileceği belirtildi. Bunun sonucunda da İsrail’e yönelik önemli bir tehdidin ortadan kalkması sağlanırken Şii İran’ın, Sünni köktendinciliğiyle dünyadaki İslamcı terorizmin en büyük esin kaynağı olan Suudi Arabistan’ın karşısında bir denge unsurunu oluşturabileceği iddia edildi. Makalede şu görüşlere yer verildi: ‘‘En koyu İslamcı teröristlerin beyninin yıkandığı ve eğitildiği Pakistan, Afganistan, Türkiye, Endonezya, Kuzey Afrika ve giderek artan bir biçimde İngiltere ve Avrupa’daki Sünni camii ve medreselere finansman sağlayan İran değil, Suudi Arabistan’dır. Köktendinci Şiilerle Sünni unsurların arasındaki çatlağı derinleştirecek bir ABDİran yakınlaşması cihat terörü ağını dağıtacaktır. Tıpkı soğuk savaş döneminde Moskova ile Pekin arasındaki çatlağın komünist bağı koparttığı gibi.’’ Şili’de bir Atatürk hayranı ? Baştarafı 1. Sayfada la ilgili pek çok kitap okuduğunu, son olarak da elinde Andrew Mango’nun “Atatürk” kitabının bulunduğunu söyledi. Atatürk’ün ülkesinin yerini daha o zaman Avrupa olarak belirlediğine işaret eden Lagos, bunu yaparken de kendi köklerini, ülkesinin konumunun önemini göz ardı etmediğini vurguladı. Lagos, Atatürk’le ilgili düşüncelerini, “Kaç ülkenin tarihinde Atatürk gibi bir isim vardır? Ben çok olduğunu zannetmiyorum. Şili’de reform yapmak isteyen gençleri biz hep ‘Türk gençleri’ olarak adlandırırdık’’sözleriyle ifade etti. Türkiye’nin konumunun çok önemli olduğunu kaydeden Ricardo Lagos, iki ülke arasında askeri konularda yakın ilişkiler bulunduğunu, ticaret ve ekonomik yatırımlar konusunda da aynı şekilde ilerleme gerçekleşmesini umduğunu kaydetti. Devlet başkanlığı görevini bıraktıktan son ra kurduğu vakıf aracılığıyla çalışmalarını sürdüren Lagos, bundan sonraki döneme ilişkin bir soruyu yanıtlarken ülkesinde iki dönem üst üste seçime katılmanın yasal olarak mümkün olmadığını, ancak bir dönem ara verdikten sonra yeniden aday olunabileceğini hatırlattı. Latin Amerika ülkelerinde art arda yapılan seçimlerde alınan sonuçlar ve solun yükselişine yönelik bir soru üzerine Lagos, “Eğer bir toplumda demokrasinin iyi işlemediği gö rülürse tabii ki, o toplum başka yollar bulacaktır’’ dedi. Lagos, Şili’de halkın refahını yükseltmeye ve altyapı sorunlarını çözmeye yönelik politikalar uyguladıklarını kaydetti. Şili ile Türkiye ilişkilerindeki yakınlık geçmişe dayanıyor. Şili Türkiye Cumhuriyeti`ni ilk tanıyan (1926’da) Latin Amerika ülkesi ve ayrıca başkentin merkezinde Atatürk Koleji ile Türkiye Caddesi`nde bir Atatürk anıtı bulunuyor. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear