25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER OMÜ Rektörü Prof. Bernay ile AKP’li vekiller arasındaki gerginlik komisyon tutanaklarına yansıdı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Hangi Akıllı Yapıyor Bu Komik Hesapları? Filistin’deki seçimleri Hamas’ın çok büyük farkla kazanması, oyların yüzde 58’ini alarak 132 üyeli parlamentoda 76 sandalye kapması beni çok güldürdü. Aslında sonuç hiç de yüz güldürecek türden değil. Hamas’ın bırakın salt çoğunluğu büyük oy farkıyla kazanmasını bir yana, El Fetih ile boy ölçüşebilecek bir düzeye erişmesi bile, hem İsrail’i hem de Batılıları ciddi olarak endişelendirmekteydi. Çünkü Hamas, bütün İsrail Amerikan planlarının özüne karşı olan, yani İsrail’in varlığını bile kabul etmeyen, Filistin’in kurtuluşuna kadar (buna Kudüs de dahil) silahlı mücadeleyi sürdüreceğini ilan etmiş, Batı tarafından ‘‘terör örgütü’’ olarak nitelenen bir kuruluştur. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından, İsrail gibi ABD de Hamas ile görüşme yapılamayacağını açıklamışlardır. Hamas da, Batı’nın önkoşul olarak öne sürdüğü silah bırakma çağrısını reddetmiş, yalnızca ateşkes kararlarına uyacağını söylemiştir. Kısacası son seçimler barışa giden yolu kolaylaştırmamış, tam tersine güçleştirmiştir. ??? Peki şimdi ne olacak? Hamas daha hemen seçimin ertesinde, El Fetih’e işbirliği önerisi yaparken tıpkı ateşkes kararlarına uyacağını açıklaması gibi bir yumuşama açılımı sergilemiştir. Ancak Hamas’ın önerisi El Fetih tarafından geri çevrilmiş ve Filistin’in yeni efendilerinin kurnazca müzakere sorumluluğunu El Fetih’e yükleme operasyonu yarım kalmıştır. Hamas’ın seçim zaferinde yalnızca İsrail’e karşı tepkinin değil aynı zamanda içerde uygulamayı öngördüğü halkçı politika ile rakibinin itibarının yolsuzluk söylentileri ile sarsılmış olmasının ve şeriatı uygulama vaatlerinin de rol oynadığını belirtmek gerekir. Ancak Hamas’ın ekonomik ve sosyal alanda yaşam koşullarını düzeltecek önlemler alabilmesini sağlayacak araçlardan yoksun olduğu düşünülürse bu alanda halkın istemlerine yanıt verebileceğini söylemek zordur. Bu durumda, katı bir şeriat uygulamasının dışında sosyal alanda Hamas’tan yeni bir şey beklemek hayalcilik olacaktır. Bütün bu koşullar altında, Hamas’ın, İsrail’e karşı daha yumuşak ve daha gerçekçi bir politika izlemesi zor. Ama İsrail’e karşı sert ve uzlaşmaz bir tutum, içerde ne denli yandaş bulursa bulsun, Filistin’in izole edilmesi sonucunu doğuracağı gibi, sert tutumun Yahudi devletini korkutmayacağı tam tersine, daha şiddetli bir politikaya iteceği de açıktır. ??? Kısacası, son seçim içinden çıkılması güç bir sorunlar yumağı oluşturmuştur. Neyse, olayların nasıl gelişeceğini ömrü olanlar yaşayarak görecekler. Şimdi gelelim sonuçların beni neden güldürdüğüne. Bütün bu gelişmeler, artık siyaset sahnesinden ebediyen uzaklaşmış olan Şaron ile son dönemini yaşayan Bush ikilisinin, uzlaşmaz buldukları, ‘‘terörist!’’ olmakla ya da onlara boyun eğmekle suçladıkları Yaser Arafat’ın tarih sahnesinden silinmesi ve yerine daha uysal bir muhatap ikame edilmesi için başlattıkları sürecin sonucudur. Yaser Arafat’ı uzlaşmaz ve terörist ilan edenler, akıllarınca dünya kamuoyu önünde, Filistin trajedisinin sorumluluğundan kurtuluyorlar, daha kendi meşreplerine uygun birini yerine geçirerek isteklerini kolayca kabul ettirebileceklerini umuyorlardı. Ve Yaser Arafat, önce izole edilip etkisizleştirildi sonra da öldürüldü. Peki sonuç ne oldu? Sonuç, Yaser Arafat’ın etkin olduğu dönemlerde bir ölçüde denetleyip, dengeleyebildiği Hamas bu kez ABD ile İsrail’in maşallah pek ‘‘akıllı!’’ planıyla tek başına iktidar oldu. ABD’de CIA ile diğerleri, İsrail’de de MOSSAD, yeryüzünün en büyük, en ileri tekniklere sahip enformasyon ve analiz gruplarıdırlar. Buna karşın yaptıkları hesabın ne kadar akıllıca olduğu da ortadadır. Şimdi gelin de bu çok etkili, bilgili, akıllı kişilerin hesabına gülmeyin... ‘Zencibeyaz’ atışması TÜREY KÖSE ANKARA Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay’ın üniversitedeki keyfi kadrolaşma savlarıyla ilgili olarak kurulan TBMM araştırma komisyonuna bilgi verdiği toplantıda yaşanan gerginlikler tutanaklara da yansıdı. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay’ın yaklaşık 10 saat boyunca komisyona bilgi verdiği toplantının tutanakları, yaşanan birçok gerginliği ortaya koydu. Rektörün ‘‘akrabaları’’ ile ilgili tartışma, tutanaklara şöyle yansıdı: Ferit Bernay: Sayın Başkan, ‘‘Rektörün Türkiye’de akrabası yok’’ demişsiniz... Mehmet Yüksektepe (AKP): ? AKP’li Yıldırım, ‘‘Üniversitede zencilerle beyazlar olduğu söyleniyor’’ derken OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, ‘‘Öyle bir ayrım yok. Gençleri Atatürk devrimleri çerçevesinde yetiştirmek görevimiz’’ yanıtını verdi. Burası Ferit Bernay araştırma komisyonu değil. Ferit Bernay: Ben sadece başkanın söylediği cümleye alındığımı ifade ettim. Ailemin kökeni anne tarafından Elazığ, babamın İstanbul’dur. Dedem İzmir’e giren ilk subaylardan biridir. Dolayısıyla belli bir insanım. Cemal Yılmaz Demir: Akrabanız yoktur, demedim. Az sayıda da olsa Bernay soy isimli akrabanız olduğunu biliyorum. Fransa’da, Almanya’da yaşayan akrabalarınız olabilir. Bernay ile AKP’liler arasında yaşanan kadrolaşma konusundaki tartışma, tutanaklara şöyle yansıdı: Murat Yıldırım (AKP): OMÜ’ye irticai ve bölücü kadroları sokmuyoruz. Çağdaş ve Atatürkçü bilim adamlarıyla çalışmayı tercih ediyoruz. Eğer bu kadrolaşmaksa evet, diyorsunuz, doğru mu? Ferit Bernay: Bu konuşmanın önü, arkası var... Cemal Yılmaz Demir: Bunu nasıl ölçüyorsunuz, bir terazisi mi var? Murat Yıldırım: Atatürkçülüğü ve çağdaşlığı nasıl ölçüyorsunuz? Ferit Bernay: Bu zaten anayasanın bize verdiği talimattır. Sayın komis UZLAŞMA SAĞLANAMIYOR İĞNELİ FIRÇA Komisyonda Şemdinli krizi ? TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda ‘Şemdinli’ ile ilgili taslak rapordan bazı bölümlerin çıkarılması üzerine AKP’li Faruk Ünsal, imzasını geri çekti. MAHMUT ORAL EMİNE KAPLAN asirmen?cumhuriyet.com.tr DİYARBAKIR / ANKARA Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım’da Umut Kitabevi’ne bomba atılmasıyla ilgili soruşturmasnın kapsamı genişletilirken, olaylar sırasında Emniyet Müdürlüğü’nden de ateş açıldığı iddiaları tartışma yarattı. Şemdinli’de eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’ne düzenlenen bombalı saldırı olayından sonra soruşturmayı yürüten Van Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı genişletti. Savcılık, itirafçı Veysel Ateş gözaltında olduğu sırada, Terörle Mücadele Daire Başkanı Selim Akyıldız tarafından bilgisayar ortamında alındığı iddiaları ortaya atılan ‘‘ilk ifade’’nin varlığını araştırmak için, ilçe emniyet müdürlüğünün bilgisayarlarına da el koydu. Olayın ardından savcılık keşif yaparken kalabalığa ateş açılmasıyla ilgili olarak yargılanan ve ilk duruşmada beraat eden uzman çavuş Tanju Çavuş’la birlikte Emniyet Müdürlüğü’nden de ateş açıldığı iddia edildi. Çavuş’un dosyasını çete kapsamından çıkaran Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevsizlik kararı vererek Hakkâri Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği dosyada, emniyet binasından açılan ateş sonucu yaralandığını iddia eden bir kişinin ifadesine de yer verdiği ortaya çıktı. Olayla ilgili TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda da çarpı cı gelişmeler yaşanıyor. Olayların ardından Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın astsubay Ali Kaya için ‘‘Tanırım, iyi bir çocuktur’’ demesi, Yüksekova’daki cenaze töreni sırasında savaş uçaklarının alçak uçuş yapmasına yönelik eleştiriler ve JİT, JİTEM gibi örgütlenmeler konusunda yetkililerin açıklama yapmamasına ilişkin bölümlerin yer aldığı taslak rapor değiştirildi. Başkan Mehmet Elkatmış ve CHP’li üyelerin ısrarı üzerinde taslaktaki sözkonusu 3 bölüm çıkarılarak yeni taslak rapor hazırlandı ve alt komisyon üyelerine imza için gönderildi. AKP’li Faruk Ünsal, önce raporu imzaladı. Ancak söz konusu bölümlerin metinden çıkarıldığını görünce imzasını çekti. evet çaba gösteriyoruz. Bunu yapmazsak zaten hesabının sorulması lazım. Cemal Yılmaz Demir: Bunun kriteri ne? Yani şu anda Atatürkçü, çağyon, sizler de aynı şekilde milletveki daş bilim adamı yetiştirme konusunli olarak zaten çıktığınızda aynı, kür da hiç kimsenin farklı bir düşüncesi yok süde yemin ettiniz. Ben de onu yerine zaten. getiriyorum. Ferit Bernay: Yok, pek öyle de deMurat Yıldırım: Evet, yalnız, bize meyelim. Türkiye Cumhuriyeti’nde gelenler arasında üniversitede zencile farklı düşünceler var bu konuda, her gün rin ve beyazların olduğu söyleniyor. gazetelerde okuyoruz. Ferit Bernay: Böyle bir şey olmaCemal Yılmaz Demir: Yani nasıl dığını uzun uzun anlatıyorum. Bu, si anlıyoruz, bunlar irticacı veya Atazin de yemin ettiğiniz bir konu. Benim türkçü? Kadrolaşmayı hangi kriterlede... anayasa olarak ve 2547 sayılı ya re göre yapıyorsunuz? sanın da talimatıdır zaten. Atatürk ilFerit Bernay: Elbette ki bilimsel krike ve devrimleri ışığında gençlerin ye terlere göre. Bir çıta koyduk. Eğer o çıtiştirilmesi, talimat bu zaten. Şimdi ha, tayı geçebilecek bilimsel aktiviteyi yabu konuda biz çaba gösteriyor muyuz, pıyorsa arkadaşımız, o zaman bilimsel yönde de zaten Atatürk’ün talimatları ve izinZAFER TEMOÇİN de gidiyordur diye düşünüyorum. Cemal Yılmaz Demir: Yani gözünden anlarım, diyorsunuz. Ferit Bernay: Ben anlamıyorum, şahsımla ilgili değil. (...) Kaldı ki her atama yargı işlemine tabi. Tutanaklarda, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a destek amacıyla Samsun’da yapılan eylemler de gündeme geldi. Cemal Yılmaz Demir: Sizin rektörlük görevine başladığınız günlerde yürüyen arkadaşlarla ilgili olarak, 8 tanesi hariç, diğerlerini affettim, dediniz. Önümde bir yerel gazete var, bir grup öğretim üyesi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü’ne kötü muamele yapıldığı iddiasıyla bir gösteri düzenlemiş. Bu konuda bir yorumunuz var mı? Ferit Bernay: Çok basit. Biliyorsunuz, bu 2000 yılındaki bir izinsiz yürüyüş eylemi, o zaman Samsun’da olduğu zaman, polisle çatışma filan da oldu. İsterseniz videolarını veririm. Bu çeşit eylemlerle ilgili yasalar da Avrupa uyum çerçevesinde değişti. Şimdi daha serbest bir zafertemocin@postamatik.com ortam vardır. ERBAKAN’A KIRK KATIR, KIRK SATIR FORMÜLÜ AĞCA’NIN AVUKATINDAN AÇIKLAMA Hapiste 11 ay, evde 28 ay İLHAN TAŞCI ‘Paranın izini sürün’ ROMA (AA) Mehmet Ali Ağca’nın 15 yıl boyunca avukatlığını yapmış olan Doğan Yıldırım, 2. Jean Paul suikastının arkasında ‘‘bir devletin değil, bir örgütün’’ olduğunu ileri sürdü. İtalya’da yayımlanan haftalık haber dergilerinden L’Espresso dergisine açıklamalarda bulunan avukat Yıldırım, ‘‘eski dönemlerde Ağca arkadaşlarından oluşan grubun beyni’’ olarak nitelendi. Papa’ya suikastın Ağca’nın fikri olduğunu söyleyen Yıldırım, Maltepe Cezaevi’nde iken Ağca’nın Papa’yı vurma düşüncesini kendilerine açtığını, ancak buna karşı çıktıklarını anlattı. Yıldırım, ‘‘Ağca, hırslı biriydi. Siyasete atılıp ön plana çıkmak, ünlü olmak ve bol para sahibi olmak istiyordu. Bu hedefe ulaşabilmek için de (Papa’yı hedef alan) o türden bir planı gerçekleştirmeye ihtiyacı vardı’’ görüşünü dile getirdi. Ağca’nın suikast planını, kendisini finanse edecek birilerine ihale etmiş olabileceğini belirten Yıldırım, ‘‘Planın uygulanıp sonuçlandırılması için gönderilen çok miktardaki paranın nereden geldiğini bildiğimi zannediyorum. Ama bunu açıklayamam’’ dedi. Doğan Yıldırım, ‘‘Papa suikastının azmettiricilerini bulmak için bahsettiğiniz paraların izini mi sürmek lazım’’ sorusunu ise ‘‘Bence evet’’ diyerek yanıtladı. Yıldırım, Ağca’nın İstanbul’da yaklaşık 1.5 milyon dolarlık soygun gerçekleştirdiğini de söyledi. ANKARA AKP’nin cezaevinden kurtarma girişimi yasalaştığında Necmettin Erbakan cezaevinde 11 ay yatacakken bu süre ev hapsinde 28 aya çıkacak. İnfaz Yasası’na göre, Erbakan cezasını hapiste çekmiş olsaydı 11 ay yatacaktı. Ancak yasa ‘‘özel infaz’’ usulü uygulananlarda (ev hapsi gibi) koşullu salıverilme hükmünün uygulanamayacağı öngörülüyor. Bu nedenle de özel infaz uygulanacağı için Erbakan’ın, aldığı 2 yıl 4 aylık sürenin tamamını çekmesi gerekiyor. AKP’nin TBMM Başkanlığı’na verdiği yasa önerisi ile Erbakan’a ‘‘Kırk satır mı, kırk katır mı?’’ formülü getiriliyor. Kamuoyunda ‘‘Kayıp trilyon’’ olarak bilinen dava nedeniyle Erbakan ‘‘özel belgede sahtecilik’’ suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezası almıştı. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun değişiklik önerisi ile İnfaz Yasası uyarınca Erbakan’ın bu ceza karşılığında cezaevinde 11 ay yatması gerekiyor. AKP’nin getirdiği yeni düzenlemeyle Erbakan’ın cezasını evde çekmesinin yolu açılıyor. AKP’nin düzenlemesi yasalaşırsa şartla salıverilme hükmü uygulanamayacağı için Erbakan’ın ev hapsinde geçireceği süre, aldığı 2 yıl 4 aylık cezanın tamamını kapsıyor. Bu durumda Erbakan, 28 ay boyunca evinden dışarı çıkamayacak, çıkması ancak infaz savcılığının izniyle mümkün olabilecek. JİTEM’cilerin davası Çete itirafçısı Aygan’a tutuklama DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Güneydoğu’da 8 faili meçhul cinayetin sorumlusu olarak görülen, aralarında ‘‘Yeşil’’ kod adlı Mahmut Yıldırım ile ‘‘Devlet Övünç Madalyası’’ ile ödüllendirilen emekli subay Abdulkerim Kırca’nın da bulunduğu itirafçı ve JİTEM elemanlarından oluşan çete, dün askeri mahkemede yargı karşısına çıktı. Mahkeme, çetenin faaliyetlerini ortaya çıkaran Abdulkadir Aygan hakkında tutuklama kararı verirken, diğer sanıklar hakkında böyle bir karara gerek görmedi. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Mithat Özcan tarafından 29 Mart 2005’te hazırlanan iddianamede ‘‘Yeşil’’ kod adlı Mahmut Yıldırım, emekli subay Abdulkerim Kırca, uzman çavuş Yüksel Uğur, PKK itirafçıları Abdülkadir Aygan, Muhsin Gül, Fethi Çetin, Kemal Emlük ve Saniye Emlük’ün Harbi Arman, Lokman Zuğurli, Zana Zuğurli, Servet Aslan, Şahabettin Latifeci, Ahmet Ceylan, Mehmet Sıddık Etyemez ve Abdülkadir Çelikbilek’i öldürdükleri ileri sürüldü. Filistin’de yapılan seçimleri Hamas kazandı. Hamas, radikal bir örgüt olarak bugüne kadar silahlı eylemleriyle tanındı. Bir başka yönü de İslamcı radikalizmiydi. Filistin’deki değişim, aslında bölgedeki değişimi anlamak için önemli ipuçlarını da içinde taşıyor. 1960’ların, 1970’lerin Filistin’inde sol örgütler önemli bir ağırlık oluşturuyorlardı. O dönemde ElFetih, Filistin’deki ortalamanın sağında yer alıyordu. Zaman geçti, Filistin’deki sol örgütler, diğer Arap ülkelerindekine paralel olarak neredeyse tamamen yok oldular. ElFetih sağa kaydı ve onun daha da sağında Hamas örgütü ortaya çıktı. Hamas, İsrail’in işgalci siyasetlerine, Filistin halkını yok sayan ve ezen ırkçı politikalarına tepki içinde gelişti, büyüdü. Hamas, Filistin’de uç radikalizmin temsilcisiyken giderek ortalama Filisin yurttaşının temsilcisi olmaya doğru hızla yol aldı. Özellikle geçen yıllarda kurucusu Ahmet Yasin ve ardından onun yerine seçilen Abdülaziz Rantisi’nin de İsrail tarafından suikastla öl Filistin Halkının Tercihi dürülmeleri, Filistin’de büyük tepkilere neden oldu ve Hamas’ın etkisinin daha da genişlemesini beraberinde getirdi. ??? Hamas, Filistin’de ilk kez genel seçimlere katıldı. İlk katıldığı seçimde de tek başına çoğunluğu sağladı. Aslında Ortadoğu’daki İslamcı hareketlerin izlediği çizgi az çok Hamas’ın da çizgisi oldu. İslamcı radikal örgütler, yıllarca silahlı mücadele dışındaki mücadele metotlarını reddettiler ve yasal mücadeleyi savunanları da ‘‘uzlaşmacılık’’ ve ‘‘işbirlikçilik’’le suçladılar. Mısır’da ‘‘Müslüman Kardeşler’’ , Lübnan’da ‘‘Hizbullah’’ bu örgütlerin en dikkat çekici olanlarıydı. Zaten Hamas da bu örgütlere yakın bir çizginin parçası olarak Filistin’de ortaya çıkmıştı. Gün oldu, devran değişti, Ortadoğu’nun radikal İslamcı örgütleri, yasal mücadeleye sıcak bakmaya başladılar. Geçen yıl Lübnan gezimiz sırasında görüştüğümüz Hizbullah’ın lideri Nasrallah, o sırada Lübnan’da yapılmakta olan yerel seçimlere katıldıklarını, listelerini değişik görüşten ve inançtan kişilere açtıklarını anlatmıştı. Mısır’da Müslüman Kardeşler, yıllardır yasallaşma mücadelesi veriyorlar. Seçimlere katılmaları yasak olmasına rağmen bağımsız isimlerle seçimlere katılıp Meclis’e temsilci gönderiyorlar. Benzer örneğe Ürdün’de de rastlamıştık. Hamas da yıllarca legal mücadele yolunu ve metotlarını reddetti. İsrail’le ‘‘silahlı mücadele’’ dışındaki yolları ‘‘uzlaşmacılık’’ olarak gördü. Zaman Hamas’ı da değiştirdi. Seçimlere katılmaya karar verdiler. Beklenenin çok üstünde bir oy desteğiyle Filistin’de yönetimi kazandılar. Muhalefette olmakla iktidarda olmak aynı şey değil. Şimdi Filistin sorununu yönetmek onların sırtına bindi. Bomba atarak politika yapmak bundan sonra onlar açısından o kadar da kolay değil. Hamas’ın önünde iki yol bulunuyor: Birinci yol İsrail’i artık yasal bir muhatap olarak görüp ona göre siyaset yapmak. Bu onlar açısından çok radikal bir değişikliği gerektiriyor. Zaten seçime katılarak önemli bir değişime adım attılar. Bu süreç normal olarak İsrail’le muhatap olmayı getirecektir. İkinci yol ise İsrail’i muhatap kabul etmemek ve ‘‘intihar eylemleri’’ni sürdürmek. Böyle bir yolda ısrar etmeleri, bölgedeki kan ve çaresizliği daha da artırır. Filistin halkı da bundan çok zarar görür. ??? Burada asıl sorun İsrail ve ABD açısından yeni başlıyor. Hamas, eğer eski çizgisini yumuşatır ve İsrail’le muhatap olmayı kabul ederse, İsrail ve ABD ne yapacaklar? Düne kadar terörist örgüt saydıkları Hamas’la masaya nasıl oturacaklar? Unutmayalım ki siyaset pragmatik bir iş. Geçmişte de Arafat ‘‘terörist’’ sayılmış ve muhatap kabul edilmemişti. Zaman birçok şeyi törpüledi. Hamas radikalizmi İsrail’in ve ABD’nin bölgedeki acımasız politikalarının ürünüdür. Ortadoğu bu noktalara kendiliğinden gelmedi. Arap halkları, İslamcı radikalizmle ABD işbirlikçiliğinin dar alanına sıkıştırıldılar. Onlara sağlıklı bir çözüm yolu ve çıkış olanağı bırakılmadı. Hamas da böyle bir sürecin ürünü olarak seçimleri kazandı. Kader, şimdi bölgenin en radikal örgütlerinden birisini iktidara taşıdı ve sürecin en önemli muhataplarından birisi haline getirdi. Bazen en çözüm karşıtı olanların, çözümde daha etkin bir rol oynadıkları görülmüştür. Umarız İsrail ve ABD yönetimleri, Filistin halkının haklarına uygun bir çözüm için gereken adımları atarlar. Ortadoğu’da birçok şey belki de yeni başlıyor, yeniden başlıyor. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear