24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2006 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K PB K PB PB B PB PB K 6 4 7 6 10 10 11 10 7 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 8 K 8 K 8 K 8 S 4 K 2 S 3 S 2 PB 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 15 Y 14 S 7 PB 10 S 5 S 7 K 1 S 1 S 6 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Bütün bölgelerimiz parçalı çok bulutlu, Marmara’nın güney ve doğusu, Karadeniz kıyıları, Batı Akdeniz kıyıları, Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun güneydoğusu ile Muğla, Gaziantep ve Adıyaman çevreleri yağışlı, diğer yerler karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y PB PB B B B 2 5 4 9 5 3 3 4 5 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B 1 B 4 K 9 B 0 K 3 PB 2 Y 9 Y 11 PB 3 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB 2 K 7 PB 7 K 6 PB 5 K 3 PB 2 Y 13 PB 9 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ğını, boyacılık mesleğinde öyle ustaymış ki, birçok boyacı ustası yetiştirdiğini söyleyerek övünüyor. Boyacılığın dışında Bakan Çelik bakalım daha hangi konularda başarılı? Eğitimin temel ilkesi olan öğretim birliğini kemiren olanakları başarıyla uyguladığına kuşku yok. Bu nedenle RTE hükümetinde yeri sağlam olan bakanların ön sırasında. Çünkü: RTE’nin bir buyruğunu ikinci kez yineletmeyerek eğitimi dinselleştirmeye yönelik amaçlarını istediği biçimlerde yerine getiren, bir türlü kendi hizalarına getiremedikleri YÖK’e karşı (bugün 15, 2006’da 10 adet daha) üniversite kurarak rektör ve kadrolarını hükümete seçtirerek... yükseköğrenimi yavaş yavaş istedikleri kıvama getirme formüllerini... Bakan Çelik dışında bir başka AKP’li başarıyla yerine getirebilir miydi? İmam hatiplilerin normal üniversitelere girememeleri, imam hatipli RTE’nin kalbinde bir yara. Bakan Çelik, bu yarayı onarmak için üç yıldır çalışıyor. Nihayet şu veya bunun önerisini veya şu veya bunun bulduğu formülü yaşama geçirerek RTE’yi mutlu etti. Ama bulunan ve uygulamaya konulan bu formül, imam hatiplilere düz liselere devam, oradan aldıkları diplomayla diledikleri üniversiteye girme olanağı vererek eğitim sistemini allak bullak ediyormuş. Umurunda değil! Amaç Türkiye’nin eğitim sistemini çağdaş içerikte geliştirmek değil efendim; amaç RTE’yi memnun etmek! ??? CHP milletvekili Mustafa Gazalcı, bir eğitimci. Bakan Çelik’in eğitimi dinselleştirme politikalarının amaçlarını her zeminde seslendiriyor. Atatürkçü, laik, bilimsel düşünen, deneyimli eğitim yöneticilerinin bir biçimde uzaklaştırılarak yerlerine çoğu dinsel eğitimden geçmiş, ehliyetsiz yöneticilerin atandığını söylüyor. Milli Eğitim Teşkilatlandırma Yasası’nın, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun, başta atama, yükseltme, yer değiştirme olmak üzere birçok yönetmeliğin değiştirilerek ve ayrıca bakana yetki tanıyan bir maddeyi kullanarak bu atamaların yapıldığını söylüyor ve... böylece milli eğitimde kadrolaşmanın tamamlandığının altını çiziyor. Ders kitaplarının içeriği dinselleştirildi, eğitimi daha çok dinselleştiren ve ticarileştiren adımlardan biri Açık Lise Yönetmeliği’ndeki değişiklik oldu, diyor. Ayrıntılı bu bilgiler medyanın (zaten tepki göstermeyecekti) ilgisini de çekmiyor. ??? Son bir olay esti ve geçti. Adı olayın kaynağını gösteriyor: ‘‘Karneyle Birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Lobi Mektubu’’. Olay Başbakan’a yaranmaya çalışmanın tipik bir ürünü. Meslek liseleri öğrencilerinin karnelerine üniversite yolunu açtığı için RTE’ye yazılan teşekkür mektubunun tam metni eklendi. Bu skandalı seslendirecek eleştiriler kime yönelecekti? ME Bakanı’na! Velakin Bakan Çelik öyle öfkelendi, öyle öfkelendi ki, bu mektupla Bakan’a eleştiriler yöneltenlerin ‘‘Milli Eğitim camiasından özür dilemesini, ağzını çalkalamasını’’ istedi. Bakan Çelik’in olayı yalanladığı gün... mektup örnekleri İstanbul’da (Kadırga Anadolu Meslek Lisesi’nde) ve diğer bazı liselerde karnelerle birlikte dağıtıldı. Bu olayı yorumlamaya gelince: Bakan Çelik gerçekten usta bir boyacı. ME Bakanlığı’nın dış yüzünü pembeye boyattı ama, binanın içi yeşil! Beşiktaş yenileniyor Çarşı, Levent ve Ortaköy’ün kentsel dönüşüm projelerinin nisanda uygulanmaya başlanacağını belirten Ünal, diğer semtlerle ilgili projelerin sürdüğünü söyledi ÖZLEM GÜVEMLİ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, ilçede 1600’ün üzerinde tarihi yapı tespit edildiğini belirterek bazı sahipsiz yapıların kundaklanarak otoparka dönüştürülmesinden yakındı. Ünal, ‘‘Yeni çıkan yasa ile belli çerçevede proje hazırlamak, o bölge ile ilgili uygulama yaparak kamu adına projeleri hazırlamak ve tekrar kullanılabilir hale getirmek görevimiz. Eski eserlerle ilgili bize verilen yetki çerçevesinde Beşiktaş sınırları içinde önemli binaların restorasyonlarını yapıyoruz. Valilik il özel idaresinden fonlar alarak bu projeleri uygulamaya sokuyoruz’’ dedi. Ünal, ilçedeki görüntü ve gürültü kirliliğine karşı çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Beşiktaş, 8 üniversitesi, sarayları, tarihi dokusu, 8.5 km’lik sahil şeridi ile 18.12 kilometrekarelik alanı ile yapılaşmasını tamamlamasına karşın imar planları eksik bir ilçe. 1970’lerden sonra Beşiktaş’ın göç almaya başladığını anlatan başkan İsmail Ünal, bu tarihten sonra başlayan yapılaşmanın kent dokusunu zedeleyecek boyutlara ulaştığını vurguladı. Beşiktaş’ın ana arterleri olan Dereboyu, Ihlamur Caddesi, Nüzhetiye ve Nispetiye caddeleri ile ilgili kentsel dönüşüm projelerinin tamamlandığını dile getiren Ünal, Dereboyu’nda köprünün ayaklarının olduğu bölgede de çalışmaların başladığını söyle di. İlçedeki görüntü ve gürültü kirliliğine karşı çalışmalar yürüttüklerini anlatan Ünal, ‘‘Ortaköy’ü yeniden elden geçiriyoruz. Meydan korunarak zemin taşları yenileniyor. Esma Sultan ile Ortaköy Camisi arasındaki bölüm düzenlendi. Muallim Naci Caddesi ile deniz kıyısı arasındaki 60 civarında yapı ve 10 bin metrekarelik alan boyanıyor. Tabelalar, havalandırma sistemleri, reklam panoları söküldü. Ev ve işyerlerinin güneşlikleri nefti yeşile, güneşlikler kırmızıbeyaza boyanıyor’’ diye konuştu. Ünal, Ortaköy Meydanı’ndaki kilisenin dış cephe restorasyonunun da başladığını ifade ederek diğer tarihi yapıların tek tek fotoğraflarını çekip kitap haline getireceklerini belirtti. Ünal, ilçedeki 55’e yakın çeşmeden 3’nün restorasyonunun yapıldığını, diğerleri için de Anıtlar Kurulu’ndan karar beklendiğini söyledi. Ünal, kentsel dönüşüm kapsamında Çarşı, Levent ve Ortaköy’de tamamlanan projelerin nisan ayından itibaren uygulanmaya başlanacağını anlatarak Arnavutköy, Bebek ve Kuruçeşme ile ilgili projelerin çalışmalarının da sürdüğünü belirtti. Gürültü kirliliğine karşı ağaç dikme kampanyalarının sürdüğünün altını çizen Ünal, ‘‘2 adet boğaz köprüsü Beşiktaş’ın kalbine giriyor ve çıkıyor. Ağaçların, trafiğin yarattığı gürültüyü önleyebilmesi için en az 56 yıla ihtiyaç var’’ dedi. Beşiktaş Meydanı’nda trafiğin yeraltına ineceğini anlatan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal Balmumcu’dan gelip Ortaköy’e dönen iki şeritli bir trafiğin üstten, diğer trafiğin de yeraltından akacağını söyledi. İTÜ İLE ZEMİN ETÜDÜ PROTOKOLÜ B eşiktaş’ın zemin etüdü için İTÜ ile bir protokol hazırladıklarını belirten Ünal, ‘‘Sit alanındaki bölümler hariç, Beşiktaş, Gayrettepe, Dikilitaş, Balmumcu, Ortaköy’ün bazı bölümleri plansız. Bunların 1/5 bin nâzım planları çıktı. Şimdi 1/1000’lik uygulama planları yapılıyor” dedi. Beşiktaş’ın zemin bakımından diğer ilçelere göre biraz daha şanslı olduğunu ifade eden Ünal şöyle devam etti: “Zemin açısından kötü olan iki ana bölüm var. Biri Ortaköy’ün Dereboyu Caddesi ile ona bakan bazı bölümler. Diğeri de Beşiktaş’ın Ihlamurdere Caddesi ve onun Fulya’ya doğru giden kısmı. Tarihi eserleri koruyarak ada bazında planlama yapmak gerek. O zaman depremin karşısına dikilmiş oluyorsunuz. Bunları tamamladığımızda yeni inşaat teknikleri ile bu işin içinden çıkarız. Afet müdürlüğümüz planlama için tespit çalışmaları yapıyor. Beşiktaş’ta tespitlerimizi yapıp halkımızı uyarmakla görevliyiz. Bütçe belli, güçlendirme projelerini binalara uygulama şansımız yok. ’’ Koizumi,İran Irak savaşında Tahran’da mahsur kalan Japonları kurtaran pilotla bir araya geldi Japon başbakandan teşekkür İSTANBUL (AA) Resmi nında da işbirliği yapmak isteJaponya Başbakanı Juniçiro ziyaret için Türkiye’de bulunan diklerini belirterek Koizumi’ye Koizumi, İranIrak savaşı sıraJaponya Başbakanı Juniçiro ‘‘Sayın Başbakan Japon ge sında Tahran’da mahsur kalan Koizumi, dün İstanbul’da tari mi inşacılarını teşvik ederse Japon yurttaşlarının bu ülkehi yerleri gezerken Marmaray tersane veririz’’ dedi. den tahliyesini sağlayan Türk Projesi platformunda da inceBuradaki temaslarının ardın Hava Yolları uçağını kullanan lemelerde bulundu. Koizumi, dan Koizumi, Topkapı Sarayı, emekli kaptan pilot Ali ÖzdeİranIrak savaşı sırasında Tah Ayasofya Müzesi ve Sultanah mir ile de görüşerek kendisine ran’da mahsur kalan Japon met Camisi’ni gezdi. Topkapı davranışından dolayı teşekkür yurttaşlarının bu ülkeden tahli Sarayı’nda Kaşıkçı Elması’nı etti. Konuk Başbakan Koizuyesini sağlayan Türk Hava Yol inceleyen konuk başbakan, mi, Özdemir’i Çırağan Palace ları (THY) uçağını Hotel Kempinskullanan emekli ki’de kabul etti. ? Koizumi, Bakan Yıldırım ile Marmaray kaptan pilot Ali Yaklaşık yarım saProjesi platformunda incelemelerde bulundu. at süren görüşme Özdemir ile göYıldırım, Koizumi’ye “Japon gemi inşacılarını basına kapalı olarüştü. Başbakan Korak gerçekleşti. teşvik ederseniz tersane veririz” dedi. izumi, Ulaştırma Bu arada, JaponBakanı Binali Yılya’da yayımlanan dırım ile Çırağan Palace Hotel Topkapı Sarayı Müzesi Başka Nikkei Shimbun gazetesi, KoKempinski’nin kıyısından tek nı Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya izumi’nin önceki gün Başbane ile Asya’yı Avrupa’ya deniz elmasın kaç kırat olduğunu kan Recep Tayyip Erdoğan’ın altından bağlayacak olan Mar sordu. Ortaylı, elmas çok bü onuruna verdiği yemekte, Jamaray Projesi’nin platformuna yük olduğu için kıratının he ponya’daki sumo güreşi ligine gitti. Koizumi teknede içtiği saplanamadığını söyledi. Ge Türk güreşçilerinin de katılmaçayı beğenerek ‘‘çayın çok gü zisi sırasında turistler ve yurt sını önerdiğini yazdı. zel olduğunu ve insanın içini taşların yoğun ilgisiyle karşıKonuk başbakan dün akşam ısıttığını’’ söyledi. Yıldırım laşan Koizumi, birçok kişiyle saatlerinde özel bir uçakla Türda, Japonya ile gemi inşası ala anı fotoğrafı çektirdi. kiye’den ayrıldı. durumda. Adalet Bakanı Cemil Çiçek çareyi, ‘‘Ortada bir karmaşa var’’, ‘‘hukuk da hata yapabilir’’ gibi tanımlamalar eşliğinde konuyu yeniden araştırtacağını söylemekte buldu... Olay aslında Türkiye’deki hukuk sisteminin basit bir özeti. Ağca, Papa’yı yaralamaktan İtalya’da 19 yıl hapis yattı, İpekçi’yi öldürmek ve iki gasptan Türkiye’de 6 yıl yattı! Bu iki rakamı yan yana koymak bile durumu açıklıyor... Hata nerede? ??? Türkiye’deki kırık dökük giden sistemi en çok yaralayan unsur, af. Bu sadece hukuk alanında değil, ekonomiden eğitime her alanda böyle. Gecekondu affı, prim affı, vergi affı, kaçakçılık affı, öğrenci affı... Aklınıza ne gelirse, her konuda af var. Cezaevleriyle ilgili olarak ise adı af olmayan bir af var. Hukuktaki adı şartlı salıverme, yaşama geçen adı genel af! Şartlı salıvermenin Türkçesi şudur: Salıvermek şarttır! Afallaya afallaya gidiyoruz... Af çıkaran siyasilerin genel savunması şudur: Sakın yanlış anlaşılmasın, bizimki af değil, genel af hiç değil. Sadece kader kurbanlarının cezaevinde daha fazla çile çekmemesi için düzenleme... Bir balon düşünün... Küçücük bir topluiğne batırsanız ne olur? Patlar! Balonu bıçaklamakla, topluiğne sokmak arasında fark yoktur. Bizim siyasilerin ‘‘biz küçücük bir af istedik. Sadece şu suçları, şu yıldan sonrakileri kapsayacak’’ sözleri balona ne batırıldığını açıklamaya çalışmaya benzer! Çok dar bir kesim için bile af çıkarsanız, yargı bunu eşitlik zemininde genişletiyor ve ortaya Ağca benzeri olaylar çıkıyor. ??? Ağca’nın durumunda ise ayrıca bir hesap hatasından söz ediliyor. Tartışılan şu: Ağca, 1991 Özal affından mı yararlandı, 2000 Rahşan affından mı yararlandı? Ortaya çıkan tablo ise şunu gösteriyor: Ağca her iki aftan da yararlandı. Üstüne bir de 2005’te yürürlüğe giren AKP’nin yeni Türk Ceza Yasası kondu. Ağca’nın cezaevinde yatması gereken yılları topladılar, bunun yanına bu zaman dilimi içinde çıkan afları ve ceza hafifleten yasaları koydular. Hapis yıllarından af yıllarını çıkardılar, 2006’nın başında arkadaşı bırakalım, dediler! Ağca olayına tarihsel kinle bakmıyoruz. Af konusunu, gündeme geldiği dönemde de yukarıdaki yaklaşımla işlemiştik. Bir genel af havası esmişse, bundan şunlar yararlanır bunlar yararlanamaz mantığının geçerli olamayacağını da biliyoruz. Ancak ortada hukuka olan güveni sarsacak bir tablo var. Adalet Bakanı bile hesap yapmakta zorlanıyorsa, ne denir! Bu durum rakamlardan habersiz birinin mühendisliğe soyunması gibi bir şey... İtalyan hükümetinin bir temsilcisinin dün çıkıp şu öneriyi yapmasına ne dersiniz: ‘‘Ağca’yı biz koruyalım. Vereceği kilit bilgiler, hem Papa suikastının arkasında kimlerin olduğunu açığa çıkartabilir hem de araştırdığımız başka konularda yardımcı olabilir.’’ Papa olayı ile İpekçi cinayeti arasında sadece iki yıl var. İtalyanlar hâlâ dosyayı açık tutuyor. Türkiye’de ise İpekçi dosyası tozlanmaya devam ediyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr 3 TÜRK DE YAŞAMINI YİTİRDİ 250 BİN YTL TAZMİNAT İSTENİYOR Şeytan taşlamada yine facia: 367 ölü ? Baştarafı 1. Sayfada Üç bakanlığa sahte içki davası İSTANBUL (AA) Gaziosmanpaşa’da içtikleri sahte rakı nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşayan 5 kişi, kusurlu olduğunu düşündükleri İçişleri ve Sağlık ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarının tazminat istemlerini reddetmesi üzerine, İstanbul İdare Mahkemesi’nde toplam 250 bin YTL tutarında maddi ve manevi tazminat istemiyle davalar açtı. Gaziosmanpaşa’daki bir restoranda içtikleri sahte rakıda bulunan metil alkolden zehirlenen Arif Kaya, Bünyamin Yıldız, Mücahit Erman, Nevzat Ünal ve Şerif Uyanık’ın avukatı Hikmet Şenses’in, kusurlu olduğunu düşündükleri Sağlık ve İçişleri ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarından istediği tazminat reddedildi. İçişleri Bakanlığı’ndan gönderilen cevap yazısında, ‘‘içkili yerlerin ruhsatının artık belediyelere devredildiği, bakanlığın görev alanına girmediği’’ belirtildi. Sağlık Bakanlığı da, ‘‘şahıslarda kalıcı hasar bulunmadığı, hastanelere geç müracaat edildiği ve tıbbi müdahalenin eksiksiz yapıldığı’’ şeklinde yanıt verdi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise talebe ilişkin yanıt göndermedi. Avukat Hikmet Şenses, bunun üzerine 5 müvekkili adına ayrı ayrı 3 bakanlık aleyhine İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne tazminat davaları açtı. Dilekçelerde özellikle alkollü içki üretimi ve denetimi konusunda tek yetkili kurum olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtildi. Dilekçede İçişleri ile Sağlık Bakanlığı’nın da sorumlu olduğu belirtilerek idarelerce hizmetlerin işleyişinden dolayı ortaya çıkan zararın tazmini gerektiği ifade edildi. Dilekçede toplam 50 bin YTL’si maddi ve 200 bin YTL’si de manevi olmak üzere toplam 250 bin YTL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı 3 bakanlıktan alınması istendi. alana sokarak ezilen insanları belli noktalarda toplamaya başladı. İki noktada toplanan hacılar, daha sonra gelen bir kamyonun içindeki beyaz kefenlere sarıldı ve yere yatırıldı. Ardından alana gelen kamyona cesetler tek tek yüklendi. Ölen hacıların cesetlerinin Mina’da bulunan Muaysem Hastanesi’ne, yaralıların Nur Hastanesi ile diğer hastanelere götürüldüğü bildirildi.Suudi Arabistan Sağlık Bakanı Hamid bin Abdullah El Mane, izdihamda 367 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklarken yaralı sayısı hakkında bilgi vermedi. İzdihamda İstanbul 15. kafileden Aysun Şen ile Gülendam Kurt ile Konya 8. kafileden Kadir Pınar da yaşamını yitirdi. Olayda 3 Türk hacının da hafif şekilde yaralandığı öğrenildi.Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, Türk hacılarının şeytan taşlama bölgesine genelde akşam saatlerinde götürüldüğü açıkladı. Bu arada, 3 Aralık 2005 tarihinden bu yana ölen Türk hacı sayısı, dünkü izdihamda yaşamını yitirenlerle birlikte 43 oldu. Koizumi’nin emekli pilot Ali Özdemir ile görüşmesi yaklaşık yarım saat sürdü. (Fotoğraf:AA) Binlerce kişi öldü Hac sırasında yaşanan facialar çoğunlukla ‘‘şeytan taşlama’’ sırasında yaşanıyor. Ölümle sonuçlanan bazı olayların kronolojisi şöyle: ?1987 Mekke’de Batı karşıtı protestolar yapan 400 İranlı Şii hacı adayı çıkan çatışmalarda öldü. ?1990 Mekke’de yaya tünelinde çıkan izdihamda, 1462 hacı ezilerek öldü. Aralarında Türk hacı adayları da bulunuyordu. ?1994 Şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamda 270 hacı öldü. ?1997 Mina’da hacıların kaldığı kampta çıkan yangında 343 hacı yaşamını yitirdi. ? 2004 Şeytan taşlama yine faciayla sonuçlandı, 244 hacı yaşamını yitirdi, yüzlerce hacı yaralandı. Harakiri yapan samuray ? Baştarafı 1. Sayfada önemli rol oynadılar. Samuraylar, kendi ‘‘onur yasalarına’’ körü körüne uymak zorundadırlar. 2. Dünya Savaşı’nda ‘‘müttefikler’’ Almanlara imzalatacakları barış antlaşmasını görüşmek üzere 17 Temmuz’da Potsdam Konferansı’nda buluştular. Konferans 2 Ağustos 1945’te aralarında ‘‘savaş suçlularının yargılanması’’ gibi konuları da içeren bir dizi ilkeyi kabul etti. Sinçi’nin eşi Miyoko ile birlikte yaşamlarına Ankara’da son vermelerinden 11 gün sonra, Japonya’da insanlığın 20. yy’da yaşadığı en acımasız günü olan 6 Ağustos ile bağlantılı bir başka olayı genç Japon diplomatı şöyle anlattı: ‘‘Babam Kazuo o tarihte Japon donanmasında 20 yaşında bir denizci idi. 6 Ağustos sabahı açık denizdeyken, Hiroşima’da patlayan ilk atom bombasını gözleri ile gördü. Babası ve annesinin ölüm haberlerini alamadan tarihin en acı olayına tanıklık etti.’’ Türkiye, Tokyo’daki büyükelçiliğini Haziran 1952’de açacak, Japonya da bir yıl sonra mayısta Ankara’ya diplomatlarını gönderecektir. Bu arada, baba Kazuo, Japonya Dışişleri Bakanlığı’na girecek, Tahran’da görev yaparken konuştuğumuz sözcü yardımcısı Akira 1959’da orada doğacaktır. Baba Kazuo, bakanlıkta Ortadoğu ve Kuzey Afrika Genel Müdürü iken 1979’da Ankara’ya gelecek, babası ile annesinin kemiklerini alarak Tokyo’ya dönecektir. Kazuo Çiba, 198891 yılları arasında İngiltere’de büyükelçi olarak görev yapmış, sonraki yıllarda imparatorun sözcülüğü görevini yüklenmiş, kısa bir süre önce ölmüştür. ‘‘Samuraydiplomat’’ ailenin ‘‘sözcü’’ torunu öyküsünü şöyle noktaladı: ‘‘Dedem, o tarihlerde, bugün Kennedy Caddesi denilen cadde üzerindeki bir evde yaşıyormuş. Orada samuraylığın gereğini eşi ile birlikte yapmış. Bu nedenle orayı ziyaret ettim ve onlara saygı için oraya ‘sake’ (japon rakısı) döktüm.’’ CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear