25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2006 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Genç Cumhuriyet’i tanıtmak için Avrupa seferine çıkan Karadeniz’de birçok müzisyen vardı ‘Piyanist’imiz matador olacak ? Kültür Servisi Roman Polanski’nin ‘Piyanist’ filminin Oscar’lı oyuncusu Adrien Brody, efsanevi matador Manolete olmaya hazırlanıyor. Gerçek bir öykü üzerine kurulu olan ‘Manolete’de Brody’ye Penelope Cruz eşlik edecek. Film, 1940 İspanyası’nın boğa güreşi tutkusunun yanı sıra efsanevi matador Manolete’nin oyuncu Lupe Sino’ya olan saplantılı aşkını da konu edecek. Steven Spielberg’in yönetmenliğini yaptığı ‘The Color Purple’ın (Mor Yıllar) senaryosunu da kaleme alan Menno Meyjes’in hem yazıp hem yöneteceği filmin çekimleri için hedeflenen tarih ise Mart 2006. Türkiye’nin sergi gemisi ERSİN ANTEP Yıl 1926... Türkiye Cumhuriyeti kurulalı henüz üç yıl olmuş. Üretimi, araçgereci, maddi birikimi olmayan, elde avuçta olanı da Kurtuluş Savaşı’nda yitirmiş olan Türkiye Cumhuriyeti; çağdaş dünyada yerini almak için önemli atılımlar yapıyor. Avrupa ülkelerine Türkiye’yi en iyi biçimde tanıtmak; kültürel, sanatsal, siyasi ve ticari temelli işbirlikleri oluşturmak, anlaşmalar imzalamak, tarımdan tekstile tüm ürünlerine pazar bulmak amacıyla Atatürk bir doğru karar daha veriyor: İki yıl önce Hollanda’dan satın alınan Karadeniz gemisi 7 Haziran 5 Eylül 1926 tarihleri arasında 12 Avrupa ülkesinin 16 limanını kapsayan bir geziye çıkıyor. Gemide Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti (Cumhurbaşkanlığı Müzik Topluluğu), Ticaret Odası Başkanı ve yetkilileri, siyaset, ticaret ve kültürsanat adamlarından oluşan 285 kişilik bir kadro yer alıyor. Kafilede dalında en yetkin ve bilgili isimler, modern giyimli bayanlar, usta müzisyenler, kusursuz biçimde yabancı dil anlayan, yazan ve konuşan kişiler bir aradadır. İtalya’dan İspanya’ya, İngiltere’den Almanya’ya, Hollanda’dan Rusya’ya kadar pek çok ülkeyi ziyaret eden gemide bulunan bayanların modern ve şık giyimlerinin yanı sıra dans becerileri de; Batı kaynaklarında büyük bir hayranlık ve şaşkınlıkla belirtiliyor. Aynı kaynakların; Türk kadınını peçeli, kara çarşaflı bildiklerinden ötürü yaşadıkları şaşkınlık da gözlerden kaçmıyor. Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti özgün müziklerini ya da hoşlandıkları tür müziği öğrenip orkestrasıyla seslendirmişti. Üngör, bu yolla da dinleyenlerin sempatisini topluyordu. Üngör, 1917’de Kızılay ve Kızılhaç yararına gerçekleştirdiği ilk ve kısıtlı Avrupa turnesinin deneyimi ve çok iyi bir eğitime dayanan bilgi birikimiyle; 1926 turnesinin hem müzikal hem de kültürelsanatsal anlamda başarıya ulaşmasına büyük katkı sağlamıştı. Orhan Veli’nin babası ve İhsan Künçer... Bon Jovi ‘West Wing’ dizisinde... ? LOS ANGELES (AA) Jon Bon Jovi, Beyaz Saray’ı konu alan ‘West Wing’ (Batı Kanadı) dizisinde rol alacak. Variety dergisinin haberine göre Jon Bon Jovi (43), ABD’nin NBC kanalında 26 Mart’ta yayımlanacak bölümde, başkanlık seçimi adaylarından birini desteklemek amacıyla şarkı söyleyen bir ‘‘şarkıcıyı oynayacak’’. Beyaz Saray’ın çalışma kanadından adını alan dizide geçen yıl Türkiye’nin, zina yapan kadınları başlarını keserek cezalandıran bir ülke olarak tanıtılması Türk toplumunda tepki yaratmıştı. Musiki Heyeti üyeleri bir liman ziyaretinde geminin güvertesinde (üstte). Orhan Veli’nin babası, klarnet sanatçısı Mehmet Veli Kanık (solda). Keman sanatçısı ve şef Zeki Üngör (sağda). ? 1924 yılında Hollanda’dan satın alınan, daha önce Hollanda Krallık Gemisi olarak görev yapmış Willis adlı gemiye, Türkiye’ye gelince ‘Karadeniz’ adı verilmişti. Karadeniz, Atatürk’ün isteğiyle alınalı 2 yıl bile olmadan Hollanda’nın da aralarında bulunduğu Avrupa ülkelerine geziye çıktı. İçi özel olarak düzenlenerek sergi gemisine dönüştürülen Karadeniz’i, uğradığı limanlarda gezenlere, Türkiye hakkında ticaret, kültür ve sanat adamlarının bilgi verilmesi öngörülmüştü. Avrupa basınında kimi çevreler; ‘‘Türk propaganda gemisi’’ diye tanımlasa da, bu durum, gidilen kentlerde yaşayan insanların ilgisini olumsuz yönde etkilememişti. ren Armoni Muzıkası’nın şefi İhsan Künçer’e, Halil Onayman’dan Enver Kapelman’a, günümüzün MFÖ pop topluluğu üyesi Mazhar Alanson’un dedesi İhsan Mazhar Alanson’dan ünlü keman virtüözümüz Suna Kan’ın babası Nuri Kan’a, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası piyano sanatçısı Ayşe Ediz’in babası Sedat Ediz’den dayısı Mustafa Özgür’e kadar.. pek çok usta müzisyen bulunuyordu. Rahmetli sinema sanatçımız Adile Naşit’in babası bariton sanatçısı Naşit Bey ile Fasıl Heyeti’nden Münir Nurettin Selçuk ise; gezi sırasında Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti’nden yeni ayrılmışlardı. İstiklal Marşı’nın bestecisi Zeki Bey Adeta bir fuar alanı olarak donatılmış, kusursuz, titiz ve zengin bir tanıtımın yapıldığı gemiye giren bir ziyaretçinin çıkışta ülkemiz hakkındaki bilgisizliğinin hayranlığa dönüşmemesi söz konusu değildi. Konunun bu kısmında biz; 1933 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Armoni Muzikası olarak iki kuruma dönüşecek olan Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti’ne ilişkin bilgilere ağırlık verelim. Ziyaret edilen şehirlerde, gemide ve uygun yerlerde konser veren toplulukta pek çok önemli sanatçı yer almaktaydı. Üstelik orkestra Avrupalıları hayran bırakacak bir ustalık sergiliyordu. Tüm müzik kurumlarının müdürü olan Osman Zeki Üngör’ün yanında heyette; şair Orhan Veli’nin babası klarnetçi Veli Kanık’tan 1960’a kadar süren radyo konserlerini ve İstiklal Marşı’nın unutulmuş bestecisi Osman Zeki Üngör, Musiki Heyeti’nin şefiydi. Aynı zamanda ilk Türk keman virtüözü olan Üngör; Atatürk tarafından Musiki Müesseseleri Müdürü olarak görevlendirilmiş ve 1924’te ilk eğitim kurumlarının başında gelen ve Atatürk’ün ‘‘Benim okulum’’ dediği Musiki Muallim Mektebi’ni kurmuştu. İyi yetiştirdiği topluluğuyla birlikte gemide, limanda ve kentin önemli salonlarında verdiği konserlerin yanı sıra, ziyaret edilen kentin üst düzey yöneticilerinin onuruna düzenlediği balolarla da ilgi odağı oluyordu. Yalnızca Hollanda’daki bir konseri 8 bin kişi izlemiş ve çok beğenmişti. Hollanda basını, günlerce orkestra ve gemiyle ilgili haberler yapmıştı. Heyetin şefi Üngör; müzikal bilgisinin ve yöneticilik becerisinin yanı sıra yakışıklılığı ve karizmatik kişiliği ile de pek çok kişiyi kendine hayran bırakırdı. Beethoven yapıtları başta olmak üzere, klasik dağardaki pek çok besteciyi ve yapıtı orkestraya çaldıran Üngör; gidilen ülkelerin İstanbul’da yabancıların işlettiği Tepebaşı ve Taksim çay bahçelerinde Osmanlı döneminde düzenli olarak yabancı orkestra konserleri yapılırdı. Gelen topluluklar klarnetçilerini getirmezdi. Bunun nedeni, İstanbul’da Veli Kanık ve öğrencisi İhsan Künçer gibi klarnet ustalarının bulunmasıydı. Bu iki becerikli klarnetçi, kısa zamanda partilere ve orkestraya uyum gösterip özgün bir çalış ortaya koyarak yabancı orkestraların gereksinimini karşılıyorlardı. Şair Orhan Veli’nin iyi bir klarnetçi olan babası Mehmet Veli Kanık 1926’da kurumun şef yardımcısı ve Armoni Orkestrası şefiydi. İhsan Künçer ise; eğitimini yeni tamamlamış, adından söz ettiren bir müzisyendi. Klarnetteki becerisinin yanında Musikai Hümayun’daki disiplinli eğitim sayesinde 1926 Avrupa turnesinde gidilen ülkelerin müziklerini dinleyip bir çırpıda orkestraya uyarlaması; orkestranın dinleyiciyle kaynaşmasını, beğenilmesini sağlamış, bu sayede heyetin başarısını olumlu yönde etkilemişti. Böyle bir tasarıyı ortaya attıktan sonra gelişigüzel isimler ve etkinlikler düzenlenebilirdi. Ancak titizlik, bilgi ve dışarıdanbir gözle yapılan değerlendirmenin, zengin bir sunumun ve etkinin oluşmasını sağladığı anlaşılıyor. Gerçek şu ki; Avrupa Birliği müzakere sürecinde ne yazık ki bu tür etkinlikler düzenlemiyor, Avrupa insanının asıl kimliğimizi anlamasını sağlayamıyoruz. Atatürk’ün henüz bütçesi bile oturmamış olduğu bir dönemde devletin tanıtımı için öngördüğü ve uygulattığı (gemisini de bizzat denetlediği) böyle tasarıları günümüzde, böylesine önemli bir zaman diliminde uygulamamak bir talihsizlik değil midir? Çeşitli olumsuz ve eksik bilgilerle tanınan ülkemizin ve kültürümüzün en doğru ve güzel yönlerini böyle önemli çalışmalarla tanıtmak doğru olmaz mı? George Clooney ‘Syriana’da ? Kültür Servisi ABD’de gösterime giren ve George Clooney’nin rol aldığı ‘Syriana’, eski CIA ajanı Robert Baer’in ‘See No Evil’ adlı kitabından uyarlandı. Jeopolitik bir gerilim olan ‘Syriana’da Ortadoğu’da terör ve petrolle bozulan güç dengeleri ele alınıyor. Stephen Gaghan’ın yönettiği filmde George Clooney’nin yanı sıra Kayvan Novak, Amr Waked, Christopher Plummer, Jeffrey Wright, Chris Cooper ve Matt Damon da rol aldı. Filmin çekimleri Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas’ta gerçekleştirildi. George Clooney film için ‘‘Bir konudan başlayıp birtakım ipuçlarıyla izleyiciyi sarsan bir film. Bir dedektif öyküsü gibi. Aynı zamanda karşılıklı ilişkilerdeki yozlaşmayı da anlatıyor’’ yorumunda bulundu. Stephen Gaghan da ‘‘Şimdiye kadar petrolle ilgili yapılmış en büyük film’’ açıklamasında bulundu. Film, ülkemizde önümüzdeki nisan ayında gösterime girecek. ‘blackAcetate’ Eylül 2005’te EMI’den yayımlandı John Cale&Band 18 Ocak’ta saat 20.30’da İstanbul Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde müzikseverlerle buluşacak Kültür Servisi John Cale&Band , ‘blackAcetate Tour 2006’ turnesi kapsamında 18 Ocak’ta saat 20.30’da İstanbul Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde müzikseverlerle buluşacak. Cale, klasik ve avantgarde müzik eğitimi almış olmasına rağmen kariyerini underground rock şarkıları yönünde yaptı. Besteleri ilk kez 12 yaşında BBC’de çalınmıştı.1963 yılında New York’a giden sanatçı, üç yıl sonra tanıştığı şarkıcı Lou Reed ve gitarist Sterling Morrison’la birlikte Velve Underground’ı kurdu. Çizgi dışı bir avantgarde topluluk olan Velvet Underground’da bas, viyola ve tuşlu çalgıları çaldı. Topluluğun menajeri ise popart ikonu Andy Warhol ’du. 1969’da topluluktan ayrılmasının ardından solo çalışmalarına yönelen John Cale, bu arada punk ve new wave tarzlarının ortaya çıkışında çok önemli roller oynadı. Patti Smith’in ilk albümü ‘Horses’ın prodüktörlüğünü yaptı. 1993’te Lou Reed’le Velvet Underground’ı kısa bir süreliğine diriltti ve Lou Reed’le beraber ‘Songs For Drella’ atölye performanslardüzenledi. 1995 yılında ‘I Shot Andy Warhol’ ve 1996’da ‘Basquiat’ filmlerinin müziklerini yaptı. 2004 yılının bilgisayar ağırlıklı ‘HoboSapiens’ albümüne kıyasla daha rock eğilimli ‘blackAcetate’ albümünü Eylül 2005’te EMI’den yayımladı. Biletler 39 YTL ve VIP balkon ile koltuk 45 YTL olarak belirlendi. SON KATILIM TARİHİ 6 ŞUBAT Serkan Adın’ın ‘Özgünb askı’ dalında ‘Başarı Ödülü’ alan yapıtı: Bosnalı Kız, linolyum baskı, 4’lü Triptik 139x188 cm. Mithat Alam belgeselcileri bekliyor Kültür Servisi Belgesel Proje Geliştirme ve Uluslararası Ortak Yapım Atölyesi’nin düzenlediği tasarı ile katılım başvuruları sona erdi. Tasarısız katılım başvuruları için son tarihse 6 Şubat olarak belirlendi. erişebileceklerini öğrenecekler. Tüm katılımcılarn ücretsiz olarak katılabileceği bu atölyenin amacı, uluslararası ortak yapımlara Türkiye’li yapımcıların yolunu açmak ve ortak yapımlar yoluyla üretilecek belgesel filmlerin sektöre yeni finansal kaynak akışı getirmesini sağlamak. 5 günlük çalışma atölyesinin ilk üç gününde uluslararası ortak yapım sisteminin temel çerçevesi, işleyiş mekanizmaları; Avrupa belgesel piyasasının başlıca kurum ve kaynaklarının anlatıldığı paneller gerçekleştirilecek. Son iki gün ise uygulamalı olarak uluslararası piyasaya yönelik tasarı geliştirme konuları ele alınacak. Atölyeye yurtdışından katılacak uzmanlar şöyle: Leena Pasanen (Danimarka), Heino Deckert (Almanya), Esther Hoffenberg (Fransa), Wessel Van Der Hammen (Hollanda), Florin Iepan (Romanya). Bilgi için: (www.bsbadf.org) Resim ve Heykel Yarışması sergisinin kataloğu basıldı Kültür Servisi Geçen günlerde ödül töreni yapılan ‘‘66. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’’ sergisinin kataloğu basıldı. Katalogda 20 Aralık’ta sona eren sergide ödüle ve sergilenmeye değer görülen toplam 100’ün üzerinde yapıta yer veriliyor. Yarışmada bu yıl ‘Resim Yarışması Başarı Ödülü’ Berrin İlhan, Mustafa Özbakır ve Barış Sarıbaş’a verilirken heykel dalındaki başarı ödüllerini Tanzer Arığ, Ali Rıza Ballı, Ercan Sağlam ve Necmettin Yağcı aldılar. ‘Özgünbaskı Dalı’nda başarı ödülü kazanan sanatçılar Serkan Adın, Tezcan Bahar, Cem Kara ve Erdal Kuruzu oldu. ‘Seramik Dalı’nda ise Burcu Öztürk Karabey, Funda Susamoğlu ve Efe Türkel ödüle değer bulundular. 1939’dan bu yana Türkiye’de plastik sanatlar alanında ürün veren sanatçıları desteklemek amacıyla düzenlenen yarışmanın seçici kurulunda bu yıl Prof. Fevzi Karakoç, Yrd. Doç. Nusret Başöner, Yrd. Doç. İhsan Çakıcı, Prof. Sevim Çizer, Doç. Mümtaz Demirkalıp, Yrd. Doç. Dr. Ali Düzgün, Yrd. Doç. Söbütay Özer, Doç. Candan Dizdar Terwiel ve Bakanlık Temsilcisi Cesim Çelebi yer alıyordu. (0 312 384 42 00) ? Atölye tasarısı 2428 Şubat tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde gerçekleştirilecek 2428 Şubat tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan atölyeye tasarısıyla başvuranlar yabancı uzmanlar eşliğinde tasarılarını uluslararası alanda geliştirip yurtdışındaki eğilimleri tanıyacak, ortak yapım için olasılıkları değerlendirip finansman kaynaklarına nasıl CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear