Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2005 PERŞEMBE
HABERLER
DimADA BUGUN
ALİ StRMEN
'Amerikan Rüyası'
Amerikan sinemasının en ünlü rejisörierinden
olan Frank Capra, ülkesinin Ikinci Savaş önce-
si ve sonrası önemli dönemlerinı yaşayıp gözle-
miş bir kişidir.
Capra'nın fılmlerini ilk kez izleyen biri, başlan-
gıçta, ondaki sosyal eleştiriye şaşınp kalır. Oysa
o kadar acele hüküm vermeye gerek yoktur.
Her filmine, sosyal eleştiriden bir doz katan,
hatta başlangıçta bayağı acırnasız gibi görünen
Capra'nın bütün eserlerinin sonunda, kötülükle-
rin üstesinden gelinir, iyiler kazanıriar.
Çünkü Frank Capra, "Amerikan Rüyası"na
inanır, Amerikan yaşam tarzının ıçerdiği erdem-
lerin her kötülüğü yenmeye yettiğine iman et-
miştir.
O yüzdendir ki, tüm eleştirel görünüşüne kar-
şılık Capra, *'Amerikan Rüyası"nın sinemacısı,
hatta son irdelemede belki de propagandacısı-
dır.
Filmlerinin bana fazla ağır bir tatlı misaii iç ba-
yıltıcı gelmesi bundandır.
Hoş, Capra döneminde sinemada ABD'nin
kurumlannı ciddi biçimde eleştirmek pek o ka-
dar da kolay değildi.
Yazın dünyasında böyleleri vardı, hatta sayıla-
rı azımsanacak gibi de değildi. Ama sinemada,
"Amerikan Rüyası"n\n, Sydney Pollack, Oliver
Stone örneklerinde görüldüğü üzere, ciddi bi-
çimde sorgulanabilmesi için artmışlı yıllan, Viet-
nam Savaşı'nı beklemek gerekecekti.
• • •
72 ırktan, dilden, dinden, mezhepten insanı
bir araya toplamış olan ABD'nin ayakta durma-
sı, bütün bu insanların Amerikalılık azmiyle dolu
olmasına bağlıdır ve "Amerikan Rüyası" bu bü-
tünleşmeyi sağlayıcı öğelerin en başta gelenidir.
Fırsat eşitliğini, özgürlüğü, dürüstlüğü, daya-
nışmayı da kapsayan "amerikan yaşam tar-
z/"nın gerçekten öyle olup olmaması değil, öyle
algılanmasıdır önemli olan.
Kimi savaşlar, kimi felaketler, bu bütünleşme
ve dayanışmayı pekiştirmiştir.
Ikinci Dünya Savaşı ile 11 Eylül ikiz kuleler
olaylarını bu olgunun örnekleri olarak göster-
mek mümkündür.
Bunun tam tersi olgulara da rastlamak müm-
kündür. örneğin Vietnam Savaşı, Amerikan da-
yanışmasını büyük ölçüde zedelemiş, toplumda
egemen olan siyasal değerlerin sorgulanmasına
neden olmuştur.
Bu türden son olay da Katrina kasırgasıdır.
Canım New Orleans kentini, hiç değilse bir süre
için adeta haritadan silen Katrina kasırgası,
"Amerikan Rüyası"na büyük birdarbe indirmiş,
ortaya altta kalanın canının çıktığı, ırkçı, gemisi-
ni kurtaran kaptan ilkesinin egemen olduğu bir
toplum görüntüsü çıkarmıştır.
• • •
Geleceği zaman belli olan bu fırtına karşısın-
da, tarihin en büyük süper gücü, bir muz devleti
kadar aciz kalmış, resmi bir açıklama yapılma-
sından özenle kaçınılmasına karşın ölü sayısı ki-
mi tahminlere göre 10 bine ulaşmış, gerekli ön-
lemlerin alınmadığı görülmüş, en fazla yoksullar
ve zenciler afetten zarar görmüşlerdir.
ABD yönetiminin afet karşısındaki hazıriıksız-
lığı, iç ve dış kamuoyunda büyük şaşkınlık ya-
ratmış ve tarihin en büyük süper devletinin gü-
cünün, insanlann temel hakkı olan yaşam hak-
kını bile koruyamadığı takdirde, neye yarayaca-
ğı sorusunun sorulmasına neden olmuştur.
ABD, 11 Eylül'de tarihinin en büyük şokların-
dan birini yaşadı. Ama iktidar çevreleri tarafın-
dan iyi manipüle edilen bu olay, Amerikan da-
yanışmasını güçlendiren bir etki yaptı.
Bu kez tam tersine bir gelişmeyle karşı karşı-
yayız. Amerikan dayanışması, büyük bir darbe
yemiş durumdadır. Nasıl ki, Vietnam sendromu
yalnız o savaşa katılan veya ondan zarar gören-
leri değil, herkesi vurmuşsa Katnna kasırgasının
ortaya çıkardığı gerçekler, bütün Amerikalıları,
isteseler de istemeseler de vuracaktır.
Başkan Bush'un, bu darbeden en büyük payı
alacağına kimsenin kuşkusu olmasın.
Tecrübeli bir diplomat olan llter Türkmen,
geçen gün Hürriyet'teki köşesinde, Katrina ka-
sırgasının Bush'un Irak politikasını da etkileye-
ceğini, ABD'nin artık bu politikayı sürdürmek
için eskisi kadar güçlü olamayacağını yazıyor-
du.
Bu görüşteki haklılık payını yadsımak güçtür.
Önümüzdeki günlerde bu gerçeği daha açık
biçimde göreceğiz.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
DENETlM MECLlS'E TAŞINDI
Bcıkamı tanm
ilacı sorusu
ANTALYA (Cumhu-
riyetBürosu)-CHP Ay-
drn Milletvekili Oztem
Çerçioğnı, tanm ilaçla-
nnın kullanımıyla ilgili,
Tanm ve Köy Işleri Ba-
kanı Mehmet Mehdi
Eker'in yanıtlaması is-
temiyle Meclis'e soru
önergesi verdi.
5 Eylül'de gazetemiz-
de yayımlanan "Tanm
üaa yıyoruz'" başhkh ha-
berden yola çıkan Çer-
çioğhı, Türkiye'de üre-
timi yapılan tanm ürün-
lerinin yüzdekaçının ilaç
kontrolünden geçirildi-
ğini sordu.
Kontrolden geçen,
sağhklı olduğu belgele-
nen ürünler ıhraç edilir-
ken iç piyasaya sunulan
ûrünlerin yüzde kaçının
denetimden geçtiğini öğ-
renmek ısteyen Çerçi-
oğlu, önergesinde soru-
lannı şöyle sıraladı:
"Ürünhasatsûresi bd-
li olan tanm ilaçlannın
kııllanımı, hvsan «ıgtıgı-
na zarar vermemesi irin
nasd deneöenmekte? Ib-
racatta sıkmtı yaratan
flaç kulamnı Smitferi ko-
nusunda İspanya, İtarya
ve Yunanistan,Ahnanya
Oe özel anlaşmalar yap-
mtş,saoşlannısünJürür-
ken Türk ürünleri her
an gümrük kapısından
dönme tehükesivJe kar-
şı karşrya. Üaç kuDanım
BmioWkonusundaciğer
ülkelerle özel anlaşma
yapma yönünde çahş-
malannızvar mı? Tanm
ilaçlan kuJlanımı ve bu
kuUammı azaltmak için
çiftçiye döniik, destek-
leyici projeler uy-
gulanıyor mu?"
'Geçmişle bugünkü farklılığın dile getirildiğini' belirten mahkeme, Erdoğan'ın tazminat talebini reddetti
'Dönek' davasını kaybettiANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, kendısıne
yönelik "dönek" benzetmesi
nedeniyle SP Genel Sekrete-
ri Suat Pamukçu ve Milli Ga-
zete'ye karşı açtığı tazminat
davasını kaybetti.
Başbakan Erdoğan partisinin
kimliğı olarak açıkladığı "muha-
fazakâr demokrat" nıtelemesi-
nı eleştirerek "Muhafazar de-
mokrat olduğunu söyle-
yenler dönek oldu" di-
yen SP Genel Sekreteri
Suat Pamukçu ve Pa-
mukçu"nun sözlerinden
• Erdoğan, SP Genel Sekreteri Suat Pamukçu ve Milli Gazete'ye 30 milyar liralık manevi
tazminat davası açmıştı. Mahkeme'nin sözlerin eleştıri sınırlan içüıde olduğunu belirterek
tazminat istemini reddederken Yargıtay da aynı doğrultuda temyız başvurusunu geri çevirdi.
hareket ederek "Demokrat değil
dönek" manşeti atan Milli Gaze-
te'ye karşı manevi tazminat dava-
sı açtı. Kişilik haklanna saldınl-
dığını savunan Erdoğan, 2003 yı-
lında açtığı davada Pamukçu ve
Milli Gazete'den 30 milyar lira
istedı.
Erdoğan'ın açtığı davayı kara-
ra bağlayan 18. Asliye Hukuk
Mahkemesi, "dönek" benzetme-
sini ^kişisel haklara saldın" say-
mayarak tazminat istemini red-
detti. Mahkeme. karannın gerek-
çesinde, "Dönek kelimesi ile geç-
miş ile bugünkü farkhhk dile ge-
tirumek istenmiş, siyasi kişilik ta-
şıyan kişiler için bu nevi eleştirüe-
rin kişisel haklara sakhn niteükve
içerikte ohnadığı kanı ve somıcu-
na vanlarak davanın reddine ka-
rar verümiş" ifadelerine yer ver-
di. Kişının ifade özgürlüğü ve ba-
sının haber verme özgürlüğünün
anayasa ve yasalarla güvence al-
tına alındığını ve kural olarak bır
yayının verdiği haber yönünden
doğru, ölçülü, dengeli ve uygun
bir amaç-araç ihşkisi içinde olma-
sı gerektiğıne ışaret eden mahke-
me. "meşru bir amaca yönelik ol-
duğu takdirde, bu yayından ban
kişilik haklan haleldar olsa dahi
hukuka aykınnktan söz edflemez"
dedı.
Mahkemenın, "dönek" benzet-
mesi için istedığı tazminat talebı-
nı reddetmesme karşın Erdoğan,
"dönek" benzetmesiyle "kişilik
haklanna saldm olduğu" görü-
şüyle tazminat ısrannı sürdürdü
ve karan temyiz etti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Er-
doğan'ın temyiz başvurusunu so-
nuçlandınrken mahkemenin "dö-
nek" benzetmesini hakaret sayma-
yan karannı onaylayarak yargıla-
maya son noktayı koydu. Yargı-
tay 4. Dairesi, mahkemenin "dö-
nek" sözüyle ilgili karanna katı-
larak Erdoğan'ın tazminat tale-
bini reddetti. Daire karannda. Er-
doğan'ın temyiz talebının "yerin-
deobnadığı'" belırtılerek "dönek"
sözüne tazminat vermeyen mah-
keme karannı onadı.
Başbakanlık üç gün sonra 'Erdoğan ile görüşmesinde Öcalan konusunun açılmadığını' bildirdi
Talabanfye gecikmeli yalanlama
• Talabani, Erdoğan'a Öcalan'ın
cezaevinden örgütü nasıl yönlendirdiğini
sorduğunu, Erdoğan'ın da kendisine
'Demokrasi budur' dediğini söylemişti.
Başbakanlık Talabani'yi 3 gün sonra
'yalanlayabildi'.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan-
lık, Irak Cumhurbaşkanı
Celal Talabani'nin bir rö-
portajında. Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan la
görüşmelerinde kendisi-
ne terör örgütü elebaşısı
Abdullah Öcalan'm ce-
zaevinden örgütü nasıl
yönettiğini sorduğunu.
Erdoğan'ın da "Bu de-
mokrasjdir" yanıhnı ver-
diği yönündeki açıkla-
malarmı 3 gün sonra ya-
lanlayabildi.
Irak Cumhurbaşkanı
Celal Talabani, pazar gü-
nü Hürriyet gazetesinde
yayımlanan röportajm-
da Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan'la görüşme-
sine atıfta bulunarak "Bir
keresindeeksetanslan Sa-
\in Erdoğan'a sormuş-
tum. Nasd oluyor da ha-
pishanedeki biri hükü-
mete karşı savaşma em-
ri verebiHyor, diye'' dedi.
Talabani, Erdoğan' m bu
soruya karşılık kendisi-
ne, "Bu, demokrasidir''
dediğini belirtti.
Başbakanlık yalan-
Ia>amadı
Talabanı'nin bu açık-
lamalanna karşın Baş-
bakanlık 'tan 3 gün bo-
yunca "ses çıkmadı".
Başbakanlık yetkilileri
sabah saatlerinde, Erdo-
ğan'uı Talabani ile nere-
de ve ne zaman görüştü-
ğünün incelendiğini, ko-
nuşma kayıtlanmn araş-
tınldıgım söyledi. Yetki-
liler, gerekli incelemele-
rin ardından kamuoyu-
na bir açıklama yapılabi-
leceğini bildirdi. Yetkili-
lerin, Erdoğan'ın, eski
Irak Geçici Yönetim
Konseyi Başkam ve şu
anda Irakın "cumhur-
başkam" olan Talabani
ile "ne zaman" ve "ne-
rede" görüştüğünün bi-
linmediğini açıklaması
dikkat çekti.
Birkaç saatlık bekle-
>ışin ardından Başbakan-
hk Sözcüsü Akif Beki,
Talabani 'yi yalanlayan
bir açıklama yaptı. Beki,
açıklamasında şunları
kaydetti:
"Başbakanımız Saym
Recep Tayyip Erdoğan,
19 Kasım 2003 tarihin-
de Irak Geçici Yönetim
Konseyi Başkam srfaü ile
ülkemizde bulunan Sa-
ym Celal Talabani ile An-
kara'dagörüşmüştür.Bu
görüşmenin tutanaklan
incekndiğinde Savin Baş-
bakamnuzm gazetelerde
yazddığı türden bir soru-
ya muhatap ohnadığı, id-
dia edilen türde bir ce-
vap da vermediği anla-
şılmıştır. Dolayısryia ld-
mi gazetelerdevcraianid-
dialann gerçekle ilgisi
yoktur."
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
KATRİNA KASIRGASI TÜRKİYEYE DE UĞRADI!
DtYANET
Izmir kongresinde Önder Sav'ın konumu sarsıldı, Eşref Erdem'in gücü arttı
CHP <de dengeler değişiyorSERDARK1ZIK
tZMtR- CHP Izmir U kongre-
sinin sonuçlan, bazı genel mer-
kez yöneticileri ve milletv ekille-
ri arasındaki güç dengelerini de-
ğiştirdi. Siyasi aynşmalann değil,
kdşi ve grup çıkarlannın egemen
olduğu Izmir il kongresi, yeni ge-
lişmelere yol açtı.
Seçimlerden önce ortaya çıkan
tabloya bakıp, özünde "Kim il
başkanıotursa obun kazananBay-
kal olacak" değerlendirmesini
yapmışnk. Aynca ortada siyase-
ten muhalifbir yaklaşım ohiıadı-
ğını, kişi ya da grupsal çıkarlann
temelinde bir yanş olacağını be-
lirtmıştik. Öyle de oldu...
Ancak bazı gazeteler atama il
başkam EkremBulgun'un kaybet-
mesinı, yerine Selçuk Ayhan'ın
seçilmesini "Baykal'ınadayı kay-
betti'' biçiminde yorumladı. Bu ya-
nılgı Bulgun'un "Baykal beni is-
tiyor" sözlerinden ve bazı tzmir
milleU'ekillerinin tutumundan
kaynaklandı.
CHP Grup Başkanvekih Ke-
mal AnadoL milletvekilleri Oğuz
Oyaa AhmetErsin, MRızaBo-
dur, Abdülrezzak Ertan, Vezir
Akdemir. EnverÖktem ve Canan
AntmanBulgun'u desteklediler.
Bu grubun kaybetmesi öncelikle
tzmır'deki güç dengesini değiştir-
di. Özelükle grup başkanvekili
olarak yansız kalması gereken
Kemal Anadol'un seçim sonuç-
lannı adliyeye taşıması. bazı çev-
relere göre "kendisine oldukça
büyükpuan" kaybettirdi. Benzer
biçimde Enver Oktem'in Konak
kongresinde de olduğu gibi sonuç-
larayöneük aşın tepkisi, not edil-
di. Öte yandan Baykal'a yakınlı-
ğıyla bilinen MYK üyesi Sedat
Uzunbay ile Bülent Baratah ve
beraberindekiler, seçimlerden güç-
lenerek çıktılar. Kulislere göre,
"SelçukAyhan'ıdesteklerkenBay-
kal'danonayafanayacakkadar si-
yaseti bümediğimi mi sanddar"
diyen Uzunbay, hazırladığı dele-
ge listesi ve il yönetimiyle etki-
sini arttırdı. Sonuç olarak Uzun-
bay, Baratah, Miçoğullan, Kara-
demir ile Kaya'ya kimse "anti
Baykakı" diyemeyeceğıne göre
"seçimleri Baykal kaybetmedi".
Peki ne oldu?
Güç dengeleri tzmir ölçeğinde
değişti. Bu değişimin parti üst
yönetimine yönelik kaçınılmaz
sonuçlan beraberinde getireceği
düşünülürse Önder Sav"ın konu-
mu sarsıldı. Dolayısıyla EşrefEr-
dem'in gücü arttı.
'Alevilik
din veya
mezhep
değil'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Diyanet tş-
leri Başkanhğı, Aleviliğin
müstakil bir din veya
mezhep olmadığını. Ana-
dolu kültürünün ürettiği
özgün bir Islam yorumu
olduğunu düşünüyor.
Başkanlık, Aleviliğin ku-
rumda yapısal olarak tem-
siline de, Islam içi farkh
inanç gruplanndan da
benzer taleplere neden
olabileceği kaygısı ile kar-
şı çıkıyor.
Diyanet Işleri Başkan-
hğı'nın iki yıUık çalışma-
lannın anlatıldığı rapor-
da kurumun Alevi yurt-
taşlann bakış açısına iliş-
kin aynntılı bügiler ve-
rildi. Raporda Aleviliğin
müstakil bir din veya
mezhep olmadığı, Anado-
lu kültürünün ürettiği öz-
gün bir Islam yorumu ol-
duğu kaydedildi. Diya-
net Işleri Başkanlığı'na
göre Aleviliğin Islam dı-
şı olduğu tezini savun-
mak. cemevlerini camile-
rin karşıtı veya alternati-
fı bir mabet olarak gös-
termek doğru değil. Ra-
porda Diyanet Işleri Baş-
kanlığı'mn mezhep esa-
sına dayalı Sünni bir ku-
rum ohnadığı, vatandaş-
lık esasına göre her kesi-
me kamu hizmeti götüren
bir kurum olduğuna da
dikkat çekildi.
Diyanet Işleri Başkan-
hğı Aleviliğin kurumda
yapısal olarak temsili ta-
lebine de karşı çıktı. Bu
durumun üniter de\let ya-
pısı ile laik çizgide kamu
hizmeti olarak yütürütü-
len din hizmetini olumsuz
etkileyeceği görüşü sa-
\ijnuldu. Raporda böyle
bir düzenlemeye gidiüne-
si halinde tslam içi fark-
lı inanç gruplanndan da
benzer taleplerin gün-
deme geleceği belirtildi.
Oğretmen adaylan iş güvenliği istiyor
MiffiEğ^Bakanlığı'run(MEB)sözkşme]iöğ-
retmenffik uygulamasma tepki gösteren bir grup
Fransızca ve Almanca ögretmenliği böhîmü
mezunu, "MEB'in 37 branşta alacağı20bin söz-
leşmeta' oğretmen uygulaması, Kısmi Zamanh
Oğreticilik adı altmda büvük bir aklatmaca, ge-
çici çözümk binlerce oğretmen adayıyla oyna-
nan büyük bir ovunun adımlandır" dedi Oğ-
retmen adaylanna destek veren Eğitim-Sen
Genel Başkam AJaaddin Dinçer, hükümetin
öğretmenleri "mevsimlikişçi" gibigördüğünü
vurguladL Türkçe, Fransızca veAlmanca "Söz-
leşmeh
1
köleüğe hayır, kadrolu öğretmenüğe
evet", "SödeşmeB köleük değil, iş güvenceü öğ-
retmenlik istiyoruz" pankartlan açan oğret-
men adaylan "ÜcretB köletik değil, daimi kad-
ro istivoruz", "AB'ye tek difle mi gireceğiz?''
stoganlanatû. (Fotoğraf: KORAY AVCI)
YÖNETMELÎK TAMAMIYLA DEĞİŞTÎRÎLDÎ
Disiplin suçları adli
skile kaydedilmeyecek
ANKARA (A.NKA)-Adli Sicil Yönetme-
liği tamamıyla değiştirildi. Ceza mevzuatı-
na giren kimi düzenlemelerin de yansıtıldı-
ğı yeni yönetmeliğe göre, tanık koruma prog-
ramıyla kimliği değiştirilenlerin yeni kimlik
bilgileri Adli Sicil ve Istatisrik Genel Mü-
dürlüğü'ne de bildirilecek. Artık kamu ku-
rumu niteliğindeki meslek kuruluşlan da
açık kimlıklerini bildirerek kişilerin adli si-
cil bılgilerini alabilecek.
Adh Sicil Yönetmeliği, kimi değişiklikler-
le birhkte 13 Kasun 1991 tarihinden bu ya-
na uygulanıyordu. Resmi Gazete'de yayım-
lanarak yürürlüğe giren yeni Adli Sicil Yö-
netmeliği ile kimi önemli değişikliklere gi-
dildi. Önemli değişiklikler özetle şöyle:
- Arnk, Türk mahkemeleri tarafindan ve-
ribniş olsa bile; disipon suçlarma ve sırf as-
keri suçlaraflişkinmahkûmiyet hükümleri,
disiplin veya taz>ik hapsine ilişkin kararlar,
idari para cezasına ilişkin kararlar adh' ski-
le kaydedümeyecek.
- Adli sicil bilgileri eskiden olduğu gibi yi-
ne kullanıhş amacı ve verileceği merci be-
lirtilerek ilgili kişiye veya vekâletnamede
açıkça belirtihnek koşuluyla \ ekili ile kamu
kurum ve kuruluşlanna verilebilecek. Ancak
artık kamu kurumu niteliğindeki meslek ku-
ruluşlanna da adh sicil bilgileri verilebile-
cek.
- Eskiden 80 yaşını tamamlamış hüküm-
lülere ait adH sicil ka\ıtları yılda iki kez peri-
yodikolaraktaranarak kendifiğinden siteden
süiniyordu. Yeni yönetmetikle. 'kaydın giril-
dığı tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle ta-
mamen sılıneceği" düzenlemesi geürildl