25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2005 PERŞEMBE HABERLER DimADA BUGUN ALİ StRMEN 'Amerikan Rüyası' Amerikan sinemasının en ünlü rejisörierinden olan Frank Capra, ülkesinin Ikinci Savaş önce- si ve sonrası önemli dönemlerinı yaşayıp gözle- miş bir kişidir. Capra'nın fılmlerini ilk kez izleyen biri, başlan- gıçta, ondaki sosyal eleştiriye şaşınp kalır. Oysa o kadar acele hüküm vermeye gerek yoktur. Her filmine, sosyal eleştiriden bir doz katan, hatta başlangıçta bayağı acırnasız gibi görünen Capra'nın bütün eserlerinin sonunda, kötülükle- rin üstesinden gelinir, iyiler kazanıriar. Çünkü Frank Capra, "Amerikan Rüyası"na inanır, Amerikan yaşam tarzının ıçerdiği erdem- lerin her kötülüğü yenmeye yettiğine iman et- miştir. O yüzdendir ki, tüm eleştirel görünüşüne kar- şılık Capra, *'Amerikan Rüyası"nın sinemacısı, hatta son irdelemede belki de propagandacısı- dır. Filmlerinin bana fazla ağır bir tatlı misaii iç ba- yıltıcı gelmesi bundandır. Hoş, Capra döneminde sinemada ABD'nin kurumlannı ciddi biçimde eleştirmek pek o ka- dar da kolay değildi. Yazın dünyasında böyleleri vardı, hatta sayıla- rı azımsanacak gibi de değildi. Ama sinemada, "Amerikan Rüyası"n\n, Sydney Pollack, Oliver Stone örneklerinde görüldüğü üzere, ciddi bi- çimde sorgulanabilmesi için artmışlı yıllan, Viet- nam Savaşı'nı beklemek gerekecekti. • • • 72 ırktan, dilden, dinden, mezhepten insanı bir araya toplamış olan ABD'nin ayakta durma- sı, bütün bu insanların Amerikalılık azmiyle dolu olmasına bağlıdır ve "Amerikan Rüyası" bu bü- tünleşmeyi sağlayıcı öğelerin en başta gelenidir. Fırsat eşitliğini, özgürlüğü, dürüstlüğü, daya- nışmayı da kapsayan "amerikan yaşam tar- z/"nın gerçekten öyle olup olmaması değil, öyle algılanmasıdır önemli olan. Kimi savaşlar, kimi felaketler, bu bütünleşme ve dayanışmayı pekiştirmiştir. Ikinci Dünya Savaşı ile 11 Eylül ikiz kuleler olaylarını bu olgunun örnekleri olarak göster- mek mümkündür. Bunun tam tersi olgulara da rastlamak müm- kündür. örneğin Vietnam Savaşı, Amerikan da- yanışmasını büyük ölçüde zedelemiş, toplumda egemen olan siyasal değerlerin sorgulanmasına neden olmuştur. Bu türden son olay da Katrina kasırgasıdır. Canım New Orleans kentini, hiç değilse bir süre için adeta haritadan silen Katrina kasırgası, "Amerikan Rüyası"na büyük birdarbe indirmiş, ortaya altta kalanın canının çıktığı, ırkçı, gemisi- ni kurtaran kaptan ilkesinin egemen olduğu bir toplum görüntüsü çıkarmıştır. • • • Geleceği zaman belli olan bu fırtına karşısın- da, tarihin en büyük süper gücü, bir muz devleti kadar aciz kalmış, resmi bir açıklama yapılma- sından özenle kaçınılmasına karşın ölü sayısı ki- mi tahminlere göre 10 bine ulaşmış, gerekli ön- lemlerin alınmadığı görülmüş, en fazla yoksullar ve zenciler afetten zarar görmüşlerdir. ABD yönetiminin afet karşısındaki hazıriıksız- lığı, iç ve dış kamuoyunda büyük şaşkınlık ya- ratmış ve tarihin en büyük süper devletinin gü- cünün, insanlann temel hakkı olan yaşam hak- kını bile koruyamadığı takdirde, neye yarayaca- ğı sorusunun sorulmasına neden olmuştur. ABD, 11 Eylül'de tarihinin en büyük şokların- dan birini yaşadı. Ama iktidar çevreleri tarafın- dan iyi manipüle edilen bu olay, Amerikan da- yanışmasını güçlendiren bir etki yaptı. Bu kez tam tersine bir gelişmeyle karşı karşı- yayız. Amerikan dayanışması, büyük bir darbe yemiş durumdadır. Nasıl ki, Vietnam sendromu yalnız o savaşa katılan veya ondan zarar gören- leri değil, herkesi vurmuşsa Katnna kasırgasının ortaya çıkardığı gerçekler, bütün Amerikalıları, isteseler de istemeseler de vuracaktır. Başkan Bush'un, bu darbeden en büyük payı alacağına kimsenin kuşkusu olmasın. Tecrübeli bir diplomat olan llter Türkmen, geçen gün Hürriyet'teki köşesinde, Katrina ka- sırgasının Bush'un Irak politikasını da etkileye- ceğini, ABD'nin artık bu politikayı sürdürmek için eskisi kadar güçlü olamayacağını yazıyor- du. Bu görüşteki haklılık payını yadsımak güçtür. Önümüzdeki günlerde bu gerçeği daha açık biçimde göreceğiz. asirmen@cumhuriyet.com.tr DENETlM MECLlS'E TAŞINDI Bcıkamı tanm ilacı sorusu ANTALYA (Cumhu- riyetBürosu)-CHP Ay- drn Milletvekili Oztem Çerçioğnı, tanm ilaçla- nnın kullanımıyla ilgili, Tanm ve Köy Işleri Ba- kanı Mehmet Mehdi Eker'in yanıtlaması is- temiyle Meclis'e soru önergesi verdi. 5 Eylül'de gazetemiz- de yayımlanan "Tanm üaa yıyoruz'" başhkh ha- berden yola çıkan Çer- çioğhı, Türkiye'de üre- timi yapılan tanm ürün- lerinin yüzdekaçının ilaç kontrolünden geçirildi- ğini sordu. Kontrolden geçen, sağhklı olduğu belgele- nen ürünler ıhraç edilir- ken iç piyasaya sunulan ûrünlerin yüzde kaçının denetimden geçtiğini öğ- renmek ısteyen Çerçi- oğlu, önergesinde soru- lannı şöyle sıraladı: "Ürünhasatsûresi bd- li olan tanm ilaçlannın kııllanımı, hvsan «ıgtıgı- na zarar vermemesi irin nasd deneöenmekte? Ib- racatta sıkmtı yaratan flaç kulamnı Smitferi ko- nusunda İspanya, İtarya ve Yunanistan,Ahnanya Oe özel anlaşmalar yap- mtş,saoşlannısünJürür- ken Türk ürünleri her an gümrük kapısından dönme tehükesivJe kar- şı karşrya. Üaç kuDanım BmioWkonusundaciğer ülkelerle özel anlaşma yapma yönünde çahş- malannızvar mı? Tanm ilaçlan kuJlanımı ve bu kuUammı azaltmak için çiftçiye döniik, destek- leyici projeler uy- gulanıyor mu?" 'Geçmişle bugünkü farklılığın dile getirildiğini' belirten mahkeme, Erdoğan'ın tazminat talebini reddetti 'Dönek' davasını kaybettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendısıne yönelik "dönek" benzetmesi nedeniyle SP Genel Sekrete- ri Suat Pamukçu ve Milli Ga- zete'ye karşı açtığı tazminat davasını kaybetti. Başbakan Erdoğan partisinin kimliğı olarak açıkladığı "muha- fazakâr demokrat" nıtelemesi- nı eleştirerek "Muhafazar de- mokrat olduğunu söyle- yenler dönek oldu" di- yen SP Genel Sekreteri Suat Pamukçu ve Pa- mukçu"nun sözlerinden • Erdoğan, SP Genel Sekreteri Suat Pamukçu ve Milli Gazete'ye 30 milyar liralık manevi tazminat davası açmıştı. Mahkeme'nin sözlerin eleştıri sınırlan içüıde olduğunu belirterek tazminat istemini reddederken Yargıtay da aynı doğrultuda temyız başvurusunu geri çevirdi. hareket ederek "Demokrat değil dönek" manşeti atan Milli Gaze- te'ye karşı manevi tazminat dava- sı açtı. Kişilik haklanna saldınl- dığını savunan Erdoğan, 2003 yı- lında açtığı davada Pamukçu ve Milli Gazete'den 30 milyar lira istedı. Erdoğan'ın açtığı davayı kara- ra bağlayan 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, "dönek" benzetme- sini ^kişisel haklara saldın" say- mayarak tazminat istemini red- detti. Mahkeme. karannın gerek- çesinde, "Dönek kelimesi ile geç- miş ile bugünkü farkhhk dile ge- tirumek istenmiş, siyasi kişilik ta- şıyan kişiler için bu nevi eleştirüe- rin kişisel haklara sakhn niteükve içerikte ohnadığı kanı ve somıcu- na vanlarak davanın reddine ka- rar verümiş" ifadelerine yer ver- di. Kişının ifade özgürlüğü ve ba- sının haber verme özgürlüğünün anayasa ve yasalarla güvence al- tına alındığını ve kural olarak bır yayının verdiği haber yönünden doğru, ölçülü, dengeli ve uygun bir amaç-araç ihşkisi içinde olma- sı gerektiğıne ışaret eden mahke- me. "meşru bir amaca yönelik ol- duğu takdirde, bu yayından ban kişilik haklan haleldar olsa dahi hukuka aykınnktan söz edflemez" dedı. Mahkemenın, "dönek" benzet- mesi için istedığı tazminat talebı- nı reddetmesme karşın Erdoğan, "dönek" benzetmesiyle "kişilik haklanna saldm olduğu" görü- şüyle tazminat ısrannı sürdürdü ve karan temyiz etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Er- doğan'ın temyiz başvurusunu so- nuçlandınrken mahkemenin "dö- nek" benzetmesini hakaret sayma- yan karannı onaylayarak yargıla- maya son noktayı koydu. Yargı- tay 4. Dairesi, mahkemenin "dö- nek" sözüyle ilgili karanna katı- larak Erdoğan'ın tazminat tale- bini reddetti. Daire karannda. Er- doğan'ın temyiz talebının "yerin- deobnadığı'" belırtılerek "dönek" sözüne tazminat vermeyen mah- keme karannı onadı. Başbakanlık üç gün sonra 'Erdoğan ile görüşmesinde Öcalan konusunun açılmadığını' bildirdi Talabanfye gecikmeli yalanlama • Talabani, Erdoğan'a Öcalan'ın cezaevinden örgütü nasıl yönlendirdiğini sorduğunu, Erdoğan'ın da kendisine 'Demokrasi budur' dediğini söylemişti. Başbakanlık Talabani'yi 3 gün sonra 'yalanlayabildi'. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan- lık, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin bir rö- portajında. Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan la görüşmelerinde kendisi- ne terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'm ce- zaevinden örgütü nasıl yönettiğini sorduğunu. Erdoğan'ın da "Bu de- mokrasjdir" yanıhnı ver- diği yönündeki açıkla- malarmı 3 gün sonra ya- lanlayabildi. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, pazar gü- nü Hürriyet gazetesinde yayımlanan röportajm- da Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'la görüşme- sine atıfta bulunarak "Bir keresindeeksetanslan Sa- \in Erdoğan'a sormuş- tum. Nasd oluyor da ha- pishanedeki biri hükü- mete karşı savaşma em- ri verebiHyor, diye'' dedi. Talabani, Erdoğan' m bu soruya karşılık kendisi- ne, "Bu, demokrasidir'' dediğini belirtti. Başbakanlık yalan- Ia>amadı Talabanı'nin bu açık- lamalanna karşın Baş- bakanlık 'tan 3 gün bo- yunca "ses çıkmadı". Başbakanlık yetkilileri sabah saatlerinde, Erdo- ğan'uı Talabani ile nere- de ve ne zaman görüştü- ğünün incelendiğini, ko- nuşma kayıtlanmn araş- tınldıgım söyledi. Yetki- liler, gerekli incelemele- rin ardından kamuoyu- na bir açıklama yapılabi- leceğini bildirdi. Yetkili- lerin, Erdoğan'ın, eski Irak Geçici Yönetim Konseyi Başkam ve şu anda Irakın "cumhur- başkam" olan Talabani ile "ne zaman" ve "ne- rede" görüştüğünün bi- linmediğini açıklaması dikkat çekti. Birkaç saatlık bekle- >ışin ardından Başbakan- hk Sözcüsü Akif Beki, Talabani 'yi yalanlayan bir açıklama yaptı. Beki, açıklamasında şunları kaydetti: "Başbakanımız Saym Recep Tayyip Erdoğan, 19 Kasım 2003 tarihin- de Irak Geçici Yönetim Konseyi Başkam srfaü ile ülkemizde bulunan Sa- ym Celal Talabani ile An- kara'dagörüşmüştür.Bu görüşmenin tutanaklan incekndiğinde Savin Baş- bakamnuzm gazetelerde yazddığı türden bir soru- ya muhatap ohnadığı, id- dia edilen türde bir ce- vap da vermediği anla- şılmıştır. Dolayısryia ld- mi gazetelerdevcraianid- dialann gerçekle ilgisi yoktur." İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN KATRİNA KASIRGASI TÜRKİYEYE DE UĞRADI! DtYANET Izmir kongresinde Önder Sav'ın konumu sarsıldı, Eşref Erdem'in gücü arttı CHP <de dengeler değişiyorSERDARK1ZIK tZMtR- CHP Izmir U kongre- sinin sonuçlan, bazı genel mer- kez yöneticileri ve milletv ekille- ri arasındaki güç dengelerini de- ğiştirdi. Siyasi aynşmalann değil, kdşi ve grup çıkarlannın egemen olduğu Izmir il kongresi, yeni ge- lişmelere yol açtı. Seçimlerden önce ortaya çıkan tabloya bakıp, özünde "Kim il başkanıotursa obun kazananBay- kal olacak" değerlendirmesini yapmışnk. Aynca ortada siyase- ten muhalifbir yaklaşım ohiıadı- ğını, kişi ya da grupsal çıkarlann temelinde bir yanş olacağını be- lirtmıştik. Öyle de oldu... Ancak bazı gazeteler atama il başkam EkremBulgun'un kaybet- mesinı, yerine Selçuk Ayhan'ın seçilmesini "Baykal'ınadayı kay- betti'' biçiminde yorumladı. Bu ya- nılgı Bulgun'un "Baykal beni is- tiyor" sözlerinden ve bazı tzmir milleU'ekillerinin tutumundan kaynaklandı. CHP Grup Başkanvekih Ke- mal AnadoL milletvekilleri Oğuz Oyaa AhmetErsin, MRızaBo- dur, Abdülrezzak Ertan, Vezir Akdemir. EnverÖktem ve Canan AntmanBulgun'u desteklediler. Bu grubun kaybetmesi öncelikle tzmır'deki güç dengesini değiştir- di. Özelükle grup başkanvekili olarak yansız kalması gereken Kemal Anadol'un seçim sonuç- lannı adliyeye taşıması. bazı çev- relere göre "kendisine oldukça büyükpuan" kaybettirdi. Benzer biçimde Enver Oktem'in Konak kongresinde de olduğu gibi sonuç- larayöneük aşın tepkisi, not edil- di. Öte yandan Baykal'a yakınlı- ğıyla bilinen MYK üyesi Sedat Uzunbay ile Bülent Baratah ve beraberindekiler, seçimlerden güç- lenerek çıktılar. Kulislere göre, "SelçukAyhan'ıdesteklerkenBay- kal'danonayafanayacakkadar si- yaseti bümediğimi mi sanddar" diyen Uzunbay, hazırladığı dele- ge listesi ve il yönetimiyle etki- sini arttırdı. Sonuç olarak Uzun- bay, Baratah, Miçoğullan, Kara- demir ile Kaya'ya kimse "anti Baykakı" diyemeyeceğıne göre "seçimleri Baykal kaybetmedi". Peki ne oldu? Güç dengeleri tzmir ölçeğinde değişti. Bu değişimin parti üst yönetimine yönelik kaçınılmaz sonuçlan beraberinde getireceği düşünülürse Önder Sav"ın konu- mu sarsıldı. Dolayısıyla EşrefEr- dem'in gücü arttı. 'Alevilik din veya mezhep değil' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Diyanet tş- leri Başkanhğı, Aleviliğin müstakil bir din veya mezhep olmadığını. Ana- dolu kültürünün ürettiği özgün bir Islam yorumu olduğunu düşünüyor. Başkanlık, Aleviliğin ku- rumda yapısal olarak tem- siline de, Islam içi farkh inanç gruplanndan da benzer taleplere neden olabileceği kaygısı ile kar- şı çıkıyor. Diyanet Işleri Başkan- hğı'nın iki yıUık çalışma- lannın anlatıldığı rapor- da kurumun Alevi yurt- taşlann bakış açısına iliş- kin aynntılı bügiler ve- rildi. Raporda Aleviliğin müstakil bir din veya mezhep olmadığı, Anado- lu kültürünün ürettiği öz- gün bir Islam yorumu ol- duğu kaydedildi. Diya- net Işleri Başkanlığı'na göre Aleviliğin Islam dı- şı olduğu tezini savun- mak. cemevlerini camile- rin karşıtı veya alternati- fı bir mabet olarak gös- termek doğru değil. Ra- porda Diyanet Işleri Baş- kanlığı'mn mezhep esa- sına dayalı Sünni bir ku- rum ohnadığı, vatandaş- lık esasına göre her kesi- me kamu hizmeti götüren bir kurum olduğuna da dikkat çekildi. Diyanet Işleri Başkan- hğı Aleviliğin kurumda yapısal olarak temsili ta- lebine de karşı çıktı. Bu durumun üniter de\let ya- pısı ile laik çizgide kamu hizmeti olarak yütürütü- len din hizmetini olumsuz etkileyeceği görüşü sa- \ijnuldu. Raporda böyle bir düzenlemeye gidiüne- si halinde tslam içi fark- lı inanç gruplanndan da benzer taleplerin gün- deme geleceği belirtildi. Oğretmen adaylan iş güvenliği istiyor MiffiEğ^Bakanlığı'run(MEB)sözkşme]iöğ- retmenffik uygulamasma tepki gösteren bir grup Fransızca ve Almanca ögretmenliği böhîmü mezunu, "MEB'in 37 branşta alacağı20bin söz- leşmeta' oğretmen uygulaması, Kısmi Zamanh Oğreticilik adı altmda büvük bir aklatmaca, ge- çici çözümk binlerce oğretmen adayıyla oyna- nan büyük bir ovunun adımlandır" dedi Oğ- retmen adaylanna destek veren Eğitim-Sen Genel Başkam AJaaddin Dinçer, hükümetin öğretmenleri "mevsimlikişçi" gibigördüğünü vurguladL Türkçe, Fransızca veAlmanca "Söz- leşmeh 1 köleüğe hayır, kadrolu öğretmenüğe evet", "SödeşmeB köleük değil, iş güvenceü öğ- retmenlik istiyoruz" pankartlan açan oğret- men adaylan "ÜcretB köletik değil, daimi kad- ro istivoruz", "AB'ye tek difle mi gireceğiz?'' stoganlanatû. (Fotoğraf: KORAY AVCI) YÖNETMELÎK TAMAMIYLA DEĞİŞTÎRÎLDÎ Disiplin suçları adli skile kaydedilmeyecek ANKARA (A.NKA)-Adli Sicil Yönetme- liği tamamıyla değiştirildi. Ceza mevzuatı- na giren kimi düzenlemelerin de yansıtıldı- ğı yeni yönetmeliğe göre, tanık koruma prog- ramıyla kimliği değiştirilenlerin yeni kimlik bilgileri Adli Sicil ve Istatisrik Genel Mü- dürlüğü'ne de bildirilecek. Artık kamu ku- rumu niteliğindeki meslek kuruluşlan da açık kimlıklerini bildirerek kişilerin adli si- cil bılgilerini alabilecek. Adh Sicil Yönetmeliği, kimi değişiklikler- le birhkte 13 Kasun 1991 tarihinden bu ya- na uygulanıyordu. Resmi Gazete'de yayım- lanarak yürürlüğe giren yeni Adli Sicil Yö- netmeliği ile kimi önemli değişikliklere gi- dildi. Önemli değişiklikler özetle şöyle: - Arnk, Türk mahkemeleri tarafindan ve- ribniş olsa bile; disipon suçlarma ve sırf as- keri suçlaraflişkinmahkûmiyet hükümleri, disiplin veya taz>ik hapsine ilişkin kararlar, idari para cezasına ilişkin kararlar adh' ski- le kaydedümeyecek. - Adli sicil bilgileri eskiden olduğu gibi yi- ne kullanıhş amacı ve verileceği merci be- lirtilerek ilgili kişiye veya vekâletnamede açıkça belirtihnek koşuluyla \ ekili ile kamu kurum ve kuruluşlanna verilebilecek. Ancak artık kamu kurumu niteliğindeki meslek ku- ruluşlanna da adh sicil bilgileri verilebile- cek. - Eskiden 80 yaşını tamamlamış hüküm- lülere ait adH sicil ka\ıtları yılda iki kez peri- yodikolaraktaranarak kendifiğinden siteden süiniyordu. Yeni yönetmetikle. 'kaydın giril- dığı tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle ta- mamen sılıneceği" düzenlemesi geürildl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear