23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Kadastro Kadastro ihalelerindeki rüşvet ve yolsuzluk iddialanyla ilgili olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Hüseyin Kavlak, somut bilgi ve belge gönderilmesini istiyor. Ihalelerden yakınan kadastro çalışanlarına duyurulur. Elekb-onik posta: denizsomecumhuriyetcom.tr www.ctenizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - ABD, Irak'ta çocuklan öldürüyormuş... "Öldürür tabii; demokrasi çocuk oyuncağı değil!" 13 Erdoğan: "Biz ^ ebediyen e kardeşiz." *f "Deş" kısmı doğru! Yumurta Suat Özbilgi: "Başbakan'a yumurta atan işçinin akli dengesi yerinde değilmiş. Doğru, akli dengesi yerinde olsaydı, yumurtayı ziyan etmez, yerdi." Genel Anıl Öçal: "Avrupa Biriiği baskısı ile lise egitimini 4 yıla çıkartan Başbakan'ın, egitim yılı açış konuşmasında hiçbir yönetmelikte yeri olmayan 'genel lise' deyimine dikkat! HER yıldönümünde ^12 Eyiül darbecileri yargılansın" dendiğini anımsatan Ankara'dan Mustafa Yıldınm dostumuz, "12 Eylül sonrastnın tüm davalan, eksik soruşturma ve yargılama nedeniyle geçersizdir. Yargılama isteyeceksen, adam gibi isteyeceksin" diyor: "12 Eylül öncesi kanlı kargaşa döneminde Ankara ve Istanbul'da yerieşik CIA istasyon elemanlarının ve onlarla bilgi alışverişinde bulunanlann ifadeleri alınmalıdır. 12 Eylül öncesi dönemde CIA istanbul istasyon şefı Paul Bernard Henze de yargılanmalıdır. Henze'nin yanında 'Türkiye'de Kimlik ve Demokrasi' ve 'Nurculuk' araştırmalan yapan eski istasyon şefi Graham Edmund Fuller de yargılanmalıdır. 12 Eylül öncesinde yurttaşlanmızı 'Komünist- Milliyetçi' ve 'Alevi-Sünni' çatışması yaratarak Maraş'ta, Çorum'da, Amasya'da, Sıvas'ta kan •• • •• I 12 Eylulculerdöktürenler de yargılanmalıdır. Maraş ve Çorum katliamlanndan hemen önce Maraş- Sıvas- Amasya-Çorum gezisi boyunca yerii siyasal partilerle özel görüşmeler yapan CIA elemanı Alexander Peck bu davalann olmazsa olmaz tanığı olmalıdır. Amerikalılan yalnız bırakmak olmaz! Özellikle 1975-1980 arasında görev yapan yabancı elçiliklerde görev yapmış olan askeri ataşelerin, ticaret ataşelerinin ve elemanlannın ifade ve görüşlerine başvurulmalıdır. Elleri silahlı hem 'sol' hem de 'milliyetçi' örgütlere Bulgaristan'dan silah ve cephane kaçınlmasına göz yuman Bulgar yöneticiler, bu silahlan gümrüklerde yakalamayanlar, yollarda gereken titizliği göstermeyen öteki güvenlikçilerin ve o dönem Içişleri bakanlannın ifadeleri kesinlikle alınmalıdır! Katliamlar sırasında, bilerek ya da bilmeyerek görevini savsaklayanlar yargı önüne çıkarılmalıdır. Ülke ekonomisinin çökmesi için 'kriz' yaratanlar davadan ayrı tutulmamalıdırlar. Özellikle '24 Ocak 1980' kararlan sürecine katkıda bulunanlann yabancılarla ilişkileri gözden geçirilmelidir. CIA maşası olan Amerikan 'Hür Sendika Enstitüsü' ile içli dışlı olan sendikacılann da ifadeleri alınmalıdır. Zamanın medyasında kanlı çatışmalann büyümesi için 'yanlış bilgilendirme' ve 'eksik bilgiyle yönlendirme' yapmış olan elemanlann ifadeleri alınmalı ve dış ilişkileri sorgulanmalı, mal varlıklannın hesabı sorulmalıdır." Ne dersiniz? Sadece darbecileri değil; 12 Eylülcülerin tümünü yargılayıp da mı saklasak yoksa yargılamadan mı bir 25 yıl daha saklasak! Ömer Hayyam'ın 'Cami'li şiiri Emekliyarbay MehmetSin, yaşadığımız günlerin anlamına uygun fakat şairini anımsayamadığı bir dörtlük göndermişti: "Camiye geldikse namaz niyaza Sanmayın bir sevap almaya geldik Evdeki seccade parçalandı da Bir yenisini çalmaya geldik." Eskişehir'den Feyyaz Uysal, bu dörtlüğün Ömer Hayyam'a ait olduğunu belirterek başka bir çevirisini iletmiş: "Gerçi mescide ben niyazla gelmişim Ama vallah niyaz değil asıl işim Bir gün buradan bir seccade çaldımdı da O eskidi onun içindir bu gelişim." Kamil Şekerkaran ise Hayyam'ın bu şiirini Sabahattin Eyüboğlu'nun çevirisinden okumamızı öneriyor: "Camiye gittim, ama Allah bilir niye Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden O eskidi, gittim yenisini yürütmeye." Yüksek Yerilim Hattı erdincutkui'- yahoo.com ABD ile sevişmesi ah ne hoştur AB yıldızlannın altında! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 'îmar Faşizmi'nde 25 Yıl... Geleceğıntarihçilen. 1980 son- rasının Türkiye için ne anlama geldığini, sadece siyasal ve hu- kuksal belgelerden değil. "kcntle- rin. layılann ve ormanlann görii- nümü""ndekj değişime ait fotoğ- raflardan da ka\Ta\abılecekler. Çünkü " 12EyKiİ 1980 DarbesT. insan haklan ve özgüriüklerle bir- likte "kent ve çevre" alanında da "kabcı tahribaflar yarattı.. Dahası, bu süreç yannlara doğ- ru da devam etmekte... Rant terörü 25 yıl önce, demokrasi ile plan- lı kentleşmenın "birfikte" askıya alınması rastlantı değıldı... "Ekonomide iiretimyerine tala- nın yeğlendiği. imarda da planla- ma yerine nrsatçıhğa dayah potiti- kalar". kent ve çevre haklannın ihlali olmadan nasıl yaşama geçe- bılırdı ki?... 12 Eylül, "yagmaahk ve çıkara rinin yanı sıra Belediye Mecli- si "nin "resnıi görüş verme hakkT bileelındenalındı... Ayru anlayış, yine Istanbul'da- ki "Galata-PorT, Ege ve Akde- niz'deki "onnan turizmi"(!) tesis- leri gibi. kıyrlara ve kentlerin en değerli yerlerine u el kwma r pro- jelennde de egemen... 12 Eylül kenfleri Son zamanlardaki "kentsd dö- nüşûm" modasının temeli de 1982'dekı imar aflanna dayalı ola- rak 1984"te çıkartılan "ıslah imar planları" yasası değil midir?.. Bu planlar ile gecekondu ve ka- çakyapılar. aynı arsalarda "apart- mana dönüştürülerek" yıllardır ruhsata. hatta tapuya bağlanıyor. "Planszhğı kendeştirme" deni- lebilecek bu uygulama da 25 yıl- dır imar düzenının temeli haüne geldi. Sosyal \e teknik altyapıla- n da olmavan kimlik ve mimarlık KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakı yahoo.com.tr ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACl kamilmasaraci >ı mynet.com Mustafa tzberk'e teşekkürierimizle.. dayah imarcüıkiçin en uygun siya- sal ortanu" da yarattı... Adına an- cak "imar faşizmi" denebilecek bir "rantterörü'"nü kurumsallaş- tırdı... Geçen 25 yıldaki hükumetle- rin. imar \e çe\xede tarihi, doğa- yı ve kentli haklannı yok sayan > '80yasalanıır kaldımiak yerine. "aynı anlayış''taki yenı düzenle- melen devreye sokmalan da "darbeci donemin yağma huku- ku"yla olan çıkar bağlannın karu- tıdır. ^İşgaT projeleri Kentlerin ve doğanın imar den- gelerine aldınlmayan yüksek rant projelerine. doğrudan hükümet karanyla "ayncahkh yapılaşma" sağlanması. TBMM'nin "lağve- dildiği" ortamdaki "MiBi Güven- KkKonseyi" yasalanyla başlamış- tı... Bu "faşEan" anlayış. son yıllar- da da -göl kenarlannda endüstri bölgeleri", ^tanm arazikrinde fabrika izni", "özelleştirnıede müşteriye özel imar haklan" vb. düzenlemelerle sürüyor... İmarda üst düzey "siyasal kayır- ma^cılık öylesine dorukta ki, ör- neğin Haydarpaşa'da İstanbul'un tüm planlama ilkelerini çiğneyen bir "işgaT projesini "engebiz" gerçekleştırebılmek için. Büyük- şehjf Belediyesi'nin imar yetkıle- yoksunu apartman yığınlanndan oluşmuş *12 Evlûl kentkri" yara- tıldı... 0 kadar ki 1984'ten bu yana i- mar affi yasasuıın çıkmamış ol- ması da hükümetlerin "geçmişten ders almalan" yüzünden değil. Hâlâ yürürlükte tutulan Islah İmar planlanyla zaten "sürekti imar af- fi"ruyaşıyoruz... Demokrasinin 'kahcı* engeü Evet... 12 EylüTün 25. vılında. sadece demokratikleşme, huku- kun üstünlüğü ve ulusal çıkarlar açısından değü, kent ve çevre ala- nında da "'imar faşjzmi"nin yarat- hğı sorunlarla iç içeyiz... Üstelik bu sorunları gidermek; sağlıklı ve yaşanabilir bir kent do- kusunu ya da korunmuş bir doğa- yı, ormaru yenıden elde etmek, çoğu \erde artık "olanaksız"... Köyde, kasabada ve kentte or- tak yaşam kültürü yerine "firsat- çın^'' egemen kılan: hayatın her alanında birliktelik yerine "birey- cihgm" 1 yeğlenmesinı körükleyen "işbitirici yapüaşma darbele- ri"nın, demokrasi ve insan hakla- nnda da özlenen "toplumsal ve si- yasal bütnç"lenmenin en etkin "kaha" engeli olduğunu, bakalım ne zaman önemseyeceğiz... oekinci f cumhuriyetcom.tr TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAN 14 Eylül irtnc.mumtaz-arikan.com FEIAK£TLERLE DOLU BİR YAŞAM! •1926 'DA 8U6ÜN, ÜNLÜ BeSTECt SAMTUflîETHEM EPEUDİ YANAGAK ÖLMÜŞTU! 19. yuZY/Ç SONLAR.tND/4 Y£TİÇ- i EM SÜYUK SANTUR VrBTİİOZU S4YfLAfJ MLİZİK- Çİ,AYMI ZAMANOA ÇOK t/eeİMLİ BİH SESTECJYPİ- 21 pE^eev, s£ s/tz SEMAISI, 1 I/ALS, 2 POLKA, 4-fl*A#ş:,1S L.ONSA, £ S£ ŞASK/j SU O& ÜLON&A'Sl, TÜHKİYE DlŞINbA f>A yAAJDteMtŞTf. AUCAK, STHEM EFSNOİ'NİN ÖMRÜ Ç£ŞİTLİ FELAKETl££E SAHfJB OLMUÇTU. 191i 'PE, \SU BASIClNtNPA MOTALAK1 KAY8OLMUŞ, \ 1313 'TE- F£LÇ OLMUŞ; 1326 DA İSE, -i-, yATXĞWM yAMAGAK Öt-MÛÇTÜ.. V Şükran Güngör Ölümünün 3. yıldönümünde, 15 Eylül Perşembe günü, öğle namazından sonra, Turgut Reis'teki kabri başında anılacaktır. Yıldız Kenter SARIYER SULH HUKUK HÂKtSILİĞl'NDEN PAZARLIK USULÜ İLE MENKLX SATIŞ İLAM Dosya No: 1994 8 Tereke Terekesının ıflas usulü ile tasfıyesi mahkeme- mizce yapılan müteveffa Kemal Ilıcak'ın İstanbul ticaret'sicilinde 141959 89446 no ile kayıtlı 1.565 OOO.OOO.-TL sermayeli mûflıs Güntur Basın %e Yayın AŞ'de sahibı bulunduğu "olO. 7 oranm- daki tiissesi 1.366.00 YTL'den asağı olmamak ûzere pazarlık usulü ile satılacaktır. Alıcı adaylan- nın tekliflerini en geç 23.09.2005 günu saat P.OO've kadar Yalıköşkü Caddesı, Mühürdarzade Han Katl No. 126-127 Sirkeci-lstanbul adresirıde hulunan tereke tasfıye memuru Av. tbrahim Bül- böl'e vennelen gerekmekiedır. Teklifler daha son- ra değerlendınlerek uvgun alıcı adaylan pazarlığa davet edılecek ve pazarlık sonucunda satış yapıla- caktır tlan olunur. (W.09.2005 Basın: 42434 BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo:2004 1925 Davacı Maliye Haztnesı vekili Av. Sibel Burul tarafmdan davalı Gönül Akşen aleyhine mahkememize açılan tapu iptali meni müdaha- le ve kal davası nedeniyle; llgıli davacının dilekçesinın ve davayla ilgili 22.12.2005 tarihinde saat 09.00'da yapüacak duruştna gününün yapılan araştırmalarla bulunamayan Gönül Akşen'e ılanen tebliğine karar venlmiştir. Yukanda yazılı davayla ilgili mahkememiz duruşma salonunda yapılacak 22.12.2005 tarihinde saat 09.00'da yapılacak duruşmaya da- v'ah Gönül Akşen' in gelmesi gerektiğı ve kendisini bir vekılle temsil ettirmesi, varsa diyecekleriru ve belgelerini dosyaya ıbraz etmediğı takdirde yokluğunda duruşmaya devam edilip karar verileceğı hususunun davalıya ilanen tebliğ olunur. 24.08.2005. Basm: 42550 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 12EyNÜÜzePineBtNotlap Murat Yetkin tarafından Sayın Süleyman Demi- rel ile yapılan ve 11 Eylül 2005 tarihli Radikal'de ya- yımlanan uzun röportajda yer alan eski cumhur- başkanının şu sözleri sizce ne anlama geliyor sev- gili okurlar? Askerler, "mevcut yetkileri iyi kullanmadılar. önce mevcut yetkileri kullanmalısınız. (?) Yetkilehnizi ne- den kullanmadınız? Bu sorunun cevabını hep bera- ber bulmamız lazım. Yetmiyor dedikleri yetkiler, da- ha sonra kâfi geldi, 12 Eylül de o yeikilehe yapıldı. Yedi yıl sonra, benim yasağım kalktıktan sonra Ke- nan Evren'e sordum: 11 Eylül ile 13 Eylül arasında birgüngeçti. Yenı yetki yoktu, değişen neydi de kan hemen durdu? Neden mi böyle oldu? Cevabı hâlâ yoktur." Gerçekten yok mudur, sevgili okurlar? Bu ülkede yaşayan her akli başında insan bu sorunun yanıtını çok iyi bilmez mi, sırası geldiğinde de yüksek sesle söylemez mi? "Yokolan", sorunun "resmi"yanıtıdır, daha dogrusu ancak yargı tarafından resmileştirile- bilecek yanıtıdır. Bu ise burası Arjantin, Şili ya da Yu- nanistan olmadığından olanaklı değildir, çünkü "12 EylülAnayasası"n\n 15. maddesi "12 Eylüldarbeci- ferTnin yargılanma olanağını ortadan kaldırmıştır. ör- negin, Yunanistan'da 1967 darbesini yapan cunta üyeleri 1974 sonrası yargılanmış, ömür boyu hapis cezasına mahkûm olmuşken, hayatta kalanlan hâlâ bir adada cezalannı çekmekteyken, bizimkiler kendi koydukları maddenin koruması altında "özgürce" yaşamaktadırlar. Bizim demokrasimiz işte böyle bir demokrasidir, bir darbe anayasasının üzerine bina edilmiş aksak bir demokrasidir. Aksak demokrasili ülkelerin insanlannın demok- ratlıklan da pek sağlıkiı olamıyor. Böyle olmasa bu ül- kede "demokrat" geçinip aynı zamanda da darbele- re ve darbecilere övgüler düzenlere, yeni darbelere çağn çıkaranlara rastlayabilir miydik? Ya da darbe- cilerin adlannın verildiği caddelerde yürümeyi, alan- larda dolaşmayı, darbecilerin adlannın verildiği okul- lara çocuklanmızı göndermeyi "hiçbir şey olmamış gibi" içimize sindirebilir miydik? Bir de bellek aksaklığımız var bizim. En unutulma- ması gereken şeyleri bile çabucak unutuveriyoruz. Sözgelimi, Güneydoğu'da etnik kaynaklı kıpırtılann ilk başladığı 1980'lerin başında darbecilerin aldıgı "kar- şı önlemleri" kaç kişi anımsıyor bugün? Askeri heti- kopterierle Kürt köylerinin üzerine "Kuran'dan ayet- ler" atılıyordu havadan! Kürtler okusunlar, iman ta- zelesinler de "us/u dursun/ar" diye. Tankla, topla ik- tidarael koyan 12 Eylül darbecilerinin başı Kenan Ev- ren'in "Kürt" sözcüğünün kardayürijrken çıkan "kan, kurt" seslerinden türediğini sandığı yıllardı. Anımsa- dıkça insanın yüzü kızarıyor. Okullara zorunlu din derslerinin konulduğu. çocuklara Kuran ayetleri ez- berletildıği dönem de aynı yıllara rastlar. Hem bunla- n yapıyoriar hem de laikliği, Atatürkçülüğü dillerinden düşürmüyorlardı. "Takıyye"nın bir başka türiüsüydü tanık olduğumuz. Bir süre önce Fatih Camii'nin av- lusunda yasananlarla 12 Eylül'ün "din popülizmi" arasında hiç mi bağlantı yok, diye sormak gerekmi- yor mu? Bellek aksaklığımız var, dedik ya, bir baktık ki, de- mokratik seçimle göreve gelmiş Sayın Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel, kendisini Zincirbozan'a ka- patmış, kendisine yedi yıl süren siyaset yasağı koy- muş olan Kenan Evren'le tokalaşıyor; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin bir masada onunla yemek yiyor, hiçbir şey olmamışçasına. Eskisi olsun, yenisi olsun cumhurbaşkanlan Türki- ye Cumhuriyeti'nin bir "sosyal hukuk devleti" oldu- ğu noktasmda birieşiyorlar, "hukukun üstünlüğünü", "demokrasiyi", "laikliği" savunuyorlar doğru olarak. Peki nasıl oluyor da demokrasiye bağlı bu saygın in- sanlar bir darbe lideriyle aynı havayı soluyabiliyorlar, ona protokol adına yanlannda yer verip elini sıkabili- yorlar? Bundan hiç rahatsızlık duymuyoriar mı? Bunlann yaşandığı bir ülkenin toplumunda "de- mokrat vicdan", "demokrasi ahlakı" nasıl oluşacak? Sokaktaki insan kendisine "olumlu model" olarak kimleri ömek alacak? Yaşadığımız günlerde geçmişe daha sık göz at- makta yarar var, diye düşünüyorum. e-posta: dkavukcuoglutg superonline.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAVSAĞA: 1/ Adını Ber- gama kentin- ^ den alan, say- 2 dam bir kâğıt 3 cinsi. 2/ Ya- bancı...triya- n, güçlü kuv- 5 vetli ve er- keksi kadın. 3/lkinamlulu av tüfeği... Düz ve geniş arazi. 4/ Yok sözcüğünün karşıtı... Ayakkabı ve çanta yapımında kullanı- lan parlak deri. Nasihat... Tavlada "üç'" sayısı. 6/Tenis- 5 te kullanılan oyun 6 aracı... Bir tür erkek deve. 7/ Savaş gemi- 8 lerinde sualtı silahı 9 olarak kullanılan büyük bomba. 8/Kimiyiyecek- lere lezzet ve renk katmak için eklenen suluca malzeme... Makat. 9/Gölgede kalan yan... Rey... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ *Kırkpare,yamalıbohça'' gibi adlar da verilen, geometnk biçimde kesilmiş değişik renk ve de- senlerde kumaş parçalannın yan yana getirilip di- kilmesi teknıği. 2/lzmir'in bir ilçesi... Kenar sü- sü. 3/Meyve şekeri. 4/ Sığ sularda ağır yükleri ta- şımak için kullanılan altı düz tekne... Izmir'in Se- ferhisar ilçesinde antik bir kent. 5/Dört Halife'nin ikincisi... Türkiye'ninplaka imi. 6/Eski dilde su... "Sözün—- ile düşürgil" (Yunus Emre)... Bir tür küçük pasta. II Kırmızı mercimekle yapılan bir tür çorba. 8/ Parlaklığı geçici olarak artarak pat- layan yıldız... " — adın kalleş olsun" (Enver Gökçe). 9/Bir alay işareti... Selenyum elemen- tinin simgesi. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. BUKAY ÇAKIR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear