02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2005 PERŞEMBE 14 IX. I 1 I ı I U J \ kultur(âcumhuriyet.com.tr Para karşılığı portre çizen sokak ressamları resim sanatının başlangıç aşamasının temsilcileridir Sanatm ilk 'göz ağrısı'KAYA ÖZSEZGİN Kıyı kentlennin canlı mekânlan marinalarda, karakalem portre çi- zen "alaminüt" sokak ressamlan, eski yıllarda da var mıydı, bilmiyo- rum. Ama şımdi gözde mekânlara yerleşmiş müşteri bekleyen bu ben- zetmeci ressamlar, o kadar fazla rağbet görmemenin ezikliği içinde meslekknnı sürdürmekte, çalışır- ken kendilennı zaman zaman yakın- dan izleyen, çoğunluğu yerli merak- lılann bakışları altında. karşılanna oturttuklan modelin yüz hatlannı kâ- ğıda geçirmeye çalışmaktalar. Mo- dellerin yüzlerindeki saygılı ifade- ye bakarsanız, çevreye toplanan merakJı bakışlannın çızılmekte olan portreyle model arasındaki gelgit- lerini izlerseniz, " s a n a t " adına olumlu düşüncelere kaptırabilirsi- tıiz kendinizi. Resmi, konu aldığı nesneye benzerliğı ölçüsünde değer- lendirmekte direnen çoğunluğu al- datan, çelişkinin tipik bir "teza- hür"ü karşısındayız oysa. Yargı ha- zırdır: Tıpatıp benzedi, ya da pek benzemedı.. Saçlan oturttu da, ba- kışlan yeterince yakaJayamadı.. Go- rüşler bu minval üzre sürüp gıder modellik süreci boyunca. Resim sanatıyla ilk Hlşkl Kımlik ve kendilik kavramlan ("Identite" ve "entitf") sanatsal çerçeve ıçmde değil, bu çerçeve- den tümüyle yalıtılmış bır zemin üzerinde algılandığı sürece, portre, model aldığı kişiyi yansıtıp yansıt- madığı bağlamında "değer" kaza- nacak, bu kimliğin ve kendiliğin, ay- nı zamanda resim için de, hatta bi- hncisinden daha fazla söz konusu olabileceğı hesaba katılmayacak- tır. Isimsiz sokak ressammın çizdi- ği portre, doğaldır ki, bu noktadan itibaren, bu- "desen" değil, ait ol- duğu modele benzeşimi dolayısıy- la, olsa olsa sıradan bir çizimdir. Bu çizim, model duran kişi açısın- dan, kendı fiziğinin bir izdüşümü- dür. Daha başlangıçta, modelle çi- zimci arasında, yazılı olmayan bır I, Henri Matisse (1906) Otoportre. sözleşme yapılmış, çızımci oluştu- racağı portrenin modele benzeye- ceği garantisini vermiştir. Aslında resim sanatıyla ilk ıliş- kinin tohumlan gizlıdir bu sözleş- mede. Sanata ilgi duyan ve bu ilgi- yi, sonradan ana kaynaklannda bes- leyip geliştırecek olanlar, fotoğraf- lan kareleyerek başlatırlar ilk giri- şimlerini. Ressamlann otobiyogra- f i notlannda, bu itiraflar sık sık di- le getirilmıştir. Eski Yunan'da, res- samlar arasındaki rekabetin de do- ğa kopyacıhğındaki başandan kay- naklandığma, bilinen anekdotlar- da tanık oluruz. Ressamlann mo- delden yaptıkları ilk etütler, bu "benzetme" kaygısı etrafinda bi- çimlenir. Deyim yerindeyse, resim sanatının "ilk göz ağnsı"dır bu; aşılması ise hem gerekli, hem de zo- runludur. Yaz aylannda marinalarda tez- gâh kuran, benzeşimci sokak res- samlannın Türkiye'deki öncülleri, 1950'li yıllarda büyük kentleri do- laşan gezgin ressamlardı. İlk genç- lık yıllanmda, bunlardan biri, bir- kaç haftahğına Diyarbaku-'a gel- miş, bir büyük otelin lobisinde vit- rinlere yerleştirdiği örnek çizimle- riyle siparişlen kabul etmeye baş- lamıştı. Önemli bir para karşılığın- da bu çizimleri gerçekleştiriyor ol- malıydı ki, kentin varlıklı kişileri, aile büyüklerının fotoğraflaruu ve- rerek ilk müştenler olmuşlar; port- recı ressam da, o zaman için sanı- nm önemlice bir gelir elde etmiş- ti. Şımdıkı manna ressamlan gibi, bu fotoğraftan büyütme uzmanı da karakalemle -belki de fuzenle- çiz- diği örnek çizimlerden bir köşe yap- mıştı kendine kaldığı otelin lobisin- de. Resim sanatındaki portre yaygın- simsiz sokak ressamının çizdiği portre, doğaldır ki, bu noktadan itibaren, bir "desen" değil, ait olduğu modele benzeşimi dolayısıyla, olsa olsa sıradan bir çizimdir. Bu çizim, model duran kişi açısından, kendi fiziğinin bir izdüşümüdür. Daha başlangıçta, modelle çizimci arasında, yazılı olmayan bir sözleşme yapılmış, çizimci oluşturacağı portrenin modele benzeyeceği garantisini vermiştir. laşmasının modern çağda usta res- samlann elinde ulaştığı ayncalık, çok başka bir konudur kuşkusuz. Bu fasıla gıren portre örnekleri, otoport- relerden başlayarak, sanatçuıuı ki- şisel seçimi yönünde, onun sanat- sal tercihlen doğrultusundabiçim- lenir ve ticari kaygılarla örtüşmez. Insan çehresindekı engebeler res- samlar için. portre çahşmalanna yol açan ve onu yönlendiren başlı- ca unsurlardır. Ressamı model kul- lanmaya yönelten şey, resımde plas- tik karşılıklannı bulmakta zorlan- mayacağı çehresel ginnti-çıkıntı- lardır. Bunlar ressam için doğal re- feranslar yerine geçer ve gene res- sam için vazgeçilmeyecek esin kay- naklannı oluşturur. Somut bir örnek vermek gerekir- se, Picasso'nun Gertrude Stein portresi böyledir. Hafıfçe yana dön- müş, ressama bakan modelin duru- şundan bakışına ve bir döneme kım- likselliğiyle damgasını \r urmuş ki- şiliğine kadar, bu portreyi ayıncı yapan her şey, Picasso'nun mode- le bakışında düğümlenır asluıda. Izleyici bu düğümü çözdükçe, çöz- meye çalıştıkça. portre onun önün- de yeni anlamlar kazanır. Benzer başka örnekleri, Cezanne'dan Ma- tisse'e, Modigliani'den Soutine'e, portreye gönül bağlamış ve bu tü- rün seçkin yapıtlannı vermiş olan başka ressamlarda da buluruz. Marina ressamlan, arkalanna koy- duklan panolann üzerine genel- likle sınema yıldızlannın fotoğraf- lanndan büyüttükleri çizimleri ko- yarlar. Sokak ressanHarının glzl Bununla, kendilenne model du- rarak portrelerim yaptıracak olan- lara hafiften göz kırparak örtük bir mesaj da vermiş olurlar. Ken- dini alımlı bulan her ınsanın ıçın- de bir "resmegiderlik" ("pho- togerie") tutkusu yatar çünkü. He- men hemen ortak bır tutkudur bu. Marina ressamı, bu tutkuya prim verirbir bakıma, model olmaya ve resmini yaptırmaya kışkırtır böy- lece tezgâhına yaklaşanı. Bize özgü bir meslek değil ma- rina ya da sokak portrecilıği kuş- kusuz. Başta Paris, Avrupa'nın metropollerinde de, sokaklarda tu- ristlerinportrelerini çizen meslek- ten kişiler vardır. Hatta bunlar ıçın- de kımileri, meraklısına sırnaşa- rak mesleklermi icra etmenin yol- lannı bilirler. Çizdirdığiniz portre- nin altındaki imzayı okuyamamış- sanız dert değil; imzayı okumanı- zuı da bir anlamı yoktur zaten. Na- sıl olsa onu çizen "kayıp" bir ki- şidir ya da kayıp bir kişi olarak ka- lacaktır sonunda. Doğayla ya da gerçeklikle ban- şık olmak, ilk aşamasıdır sanatın. Doğayla hesaplaşmak ve bundan bir sonuç çıkarmak ıse onu izleyen ikinci ve daha önemli bır aşamadır. Benzetmecilikten yorumsalcılığa yönelmek, gerçek sanatm olmaz- sa olmaz kuralıdır. TOBAV Başkanı Tamer Levent, DT'ye aynmcılık tohumlan ekildiğini söyledi 'Koç, DT'yi ateşe atıyor' 'Avrupa 'nın Kaymağı' bölümü İLKAY ATA ANKARA - Tiyatro, Opera Bale Çalışanlan Vakfi (TOBAV) Başka- nı Tamer Levent, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un "Görevini yapmayanlar daha çok konuşu- yor. £yİem yapmaları iyi oldu; hiç olmazsa yıİlardır uğramadıklan tiyatroya geldiler. Eylemciler ara- sında az sayıda DT sanatçısı var- dı" sözleriyle kendini mutlu etme- ye çalıştığını söyledi. DT'ye yapılan haksız atamalan protesto etmek için lstanbul, Ankara ve Izmir'de yapı- lan eylemlerin kendiliğınden oluştu- ğunu vurgulayan Levent, bu eylem- lere bırçok DT sanatçısının yanı sı- ra sivil toplum örgütlerinin de katıl- mış olmasının anlamlı olduğunu be- lirtti. Levent, "Bakan bej, eylemlerde çok az DT sanatçısı olduğunu id- dia etmiş. Ben Ankara'da yapı- lan eyleme katıldım; şehir dı- şında olmayan arkadaşlanmızın hemen hemen hepsi oradaydı. Tiyatro dışından insanlann des- , teği ise belki de daha önemli. >, Bu, toplumun DT'de yaşanan- lara karşı ne kadar tepküi oldu- ğunu gösterir. Bakan bey hariç, herkes sanata sahip çıkma so- rumluluğu hissediyor kendin- de" diye konuştu. 'DT'ye ayrılıkçılık sokacaklar' însanların DT üzerinden kendi- lerini tatmin etmeye çalıştıklannı di- le getıren Levent şunlan söyledi: "Sonınlar burada bitmeyecek. Bakan, DT'ye huzursuzluk sok- tu. Şimdi yönetimde olan arka- daşlar Ankara İ niversitesi (AÜ) Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Kürsüsü mezu- nu - konservatuvar mezunu ayrı- mı yapıyorlar. DT'de bugüne ka- dar böyle bir ayrım yapılmadı. Ama zorla yönetici olmaya çalı- şan bu arkadaşlar DTCF - konser- • TOBAV Başkanı Tamer Levent, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un Devlet Tiyatrolan'nda yaşanan sorunlann ciddiyetini kavrayamadığını söyledi. Levent, Koç'un davranışlannm Devlet Tiyatrolan sanatçılan arasında aynmcıhğa neden olacağım vurguladı. vatuvar çatışması yaratıyorlar. Bu yönetim gider, yenileri gelir ama bu çaöşmanın yaratacağı sorunlar hep sürer. Bu insanlar aynı sahne- de oyun oynayamaz hale gelirler. Bakan bey, DT'yi nasıl br ateşin içine attığının farkında bile değil. Şu anda yönetimde olan arkadaş- lar o kadar çıkarcılar ki böyle ay- nmcıhk tohumlan ekmeye çahşı- yorlar." DT Genel Müdür Yardımcılığı gö- revinden istifa eden Sabri Özmener, Lemi Bilgin'in görevden alınması- na gerekçe olarak göstenlen teftiş kurulu raporunun basına yansıdı- ğına değinerek "Henûz raporda adı geçen kişilere tebliğ edilme- miş bir rapor. nasıl oluyor da bir basın orgamnda yer aİıyor" di- ye sordu. Teftiş kurumu raporunun gizli- liğinin hıçe sayılarak basına sızdı- nldığını belırten Özmener, "tler- leyen günlerde bu raporu hazır- layan teftiş kurulunun ve bakan- hğın başı çok ağrıyacak" dedı. Cumhuriyetln kazanımlannı yok edlyorlar 1 Kamu Kültür ve Sanat Platfor- mu'na bağlı kuruluşlar, AKP ikti- dannın Kültür ve Turizm Bakan- hğı birimlenndeki uygulamalannm "Cumhuriyet tarihi boyunca el- de edilen kazanımları yok et- meye yönelik" olduğunu bildir- di. Platformun açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve sanat kurumları- mızın tüzel yapısını zedeleyen müdahale ve uygulamalar, AKP iktidarının sanat ku- rumları üzerinde başlattığı olumsuz sürecin devamıdır. DT Genel Müdürlüğü'nde ya- şanan kaos ve tartışmalar. an- cak mevcut yasanın gerekle- | rinin bir an önce uygulanma- sı ve yapılan yanlış uygula- maların sona erdirilmesiyle ortadan kalkacaktır." DT de tepkl ml var?1 Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ise DT'de yaşanalarla ılgıli şaş- kınlık yaratan açıklamalanna devam ediyor. tncelemelerdebulunmaküze- re dün Osmanıye'ye giden Koç, ga- zetecilerin DT'dekı son gelişmeler- le ilgili sorusu üzenne "Burası Os- maniye, buraya DT mi geliyor? DT'de tepki mi var? Ne tepkisi" yanıtuu verdı. 'AKPatamalanpervasızca' Izmir H Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne atanan Atsal'ın 'geçmişine' dikkat çekildi İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) - CHP Izmir Mületvekıli Erdal Karademir, Kültür ve Turizm Ba- kanı Atilla Koç'un yanıtlaması is- temiyle verdiği soru önergesinde, Izmir îl Kültür ve Tunzm Müdür- lüğü'ne atanan Metin Atsal'ın geç- mişte resmi tutanaklara da geçen davranışlannın, AKP hükümetinin bu konudaki yaklaşımını ortaya koy- duğunu belirtti. Karademir, öner- gesınde olayı şöyle anlattı: " Yenihisar Kaymakamh- ğı'nın Aydın Vahiiği ma- kamma 01.07.1997 tarihli yazısında, söz konusu şah- sın, Aydın İl Kültür Müdür Vekili olduğu 20.06.1997 Cu- ma günü saat 15.15 sıralann- da Milet Müze- si'ne gelerek mü- ze bünyesinde ça- \ lışan Milet Derne- ği'nden 1 milyar 500 milyon lira para istediği, ancak dernek yöneticilerinin, ya- sal olmadığını söylemek suretiy- le bu parayı vermedikleri yer al- mıştır. Bunun üzerine Metin At- sal'ın gişe görevlilerini ve müze personelini tehdit ederek bu defa 700 milyonluk çek istediğini, bu- nu da alamayınca Didim bilet gi- şesinden 100 milyon lirayı alarak kültür müdürlüğüne ait makam aracıyla oradan uzaklaştığı belir- tümiştir. Olayın ciddiyeti ve konu- nun bakanlığa intikal ettirilmesi üzerine, söz konusu şahıs, 21.06.1997 tarihinde Aydın Di Sö- ke ilçesi Güllübahçe Priene Ören Milletvekili Erdal KarademİT, AKP'nin \ devleti siyasi ve ideolojik görüşleri doğrultusunda biçimlendirmeye çalıştığını belirterek bunun özellikle atamalardaki pervasızlıkla kamuoyuna yansıdığuıı Yeri'ne gelerek aldığı 100 milyon lirayı tesüm etmek istemiştir. Der- nek başkaunın para\ı almak is- tememesi üzerine, tehditler savu- rarak Priene'den Milet'e giderek müzedeki görevKlere küfürler ve tehditler savurarak parayı iade ettiğine dair zorla bir de "tutanak" hazırlattirarak oradan uzaklaş- tığı bilgisi yer almıştır. Yenihisar Kaymakamhğı, yazının bitimin- de Aydın Valiliği'nden 'bu kadar olumsuz ve çirkin da\Tanış içinde bulunan bu şahıs t : hakkında tahkıkat ya- pılmasını ve daha önce aldığı 100 milyon paranın Milet Müzesi Deraeği'ne ia- desi' istenilmiş- tir. Bilahare, söz konusu şah- smbuda^Tanışı- nın teftişe konu olduğu ve 'zinıme- vurguladı. te para geçirmekten' suçlu bulunduğu. ancak müteakip tarihlerde çıkar- tılan sicil aflan ile bugün Izmir Kültür ve Müze Müdürü olarak görev yaptığı kamuo>ıında iddia edilmektedir." Karademir, Bakan Koç'a"Atsal'ın etik olmayan bu davranışınm top- lumun devlete güvenini de zede- lediğini düşünüyor musunuz? Ba- kanhğınızca Atsal hakkında so- ruşturma ya da herhangi bir da- va açümış mıdır? Açılmışsa soruş- turma ve yargılama sonucu ko- nusunda kamuoyuna bir açıkla- ma yapmayı düşünüyor musu- nuz" dıye sordu. 'Sevgili Wendy' sinemaseverlerle buluşacak Kültür Servisi - Bu yıl Türkiye Sinema ve Audiovisual Kültür Vakfı (TÜRS.-VK) ve Antalya Kültür Sanat Vakfı'nın (AKSAV) ışbırlığıyle 24 Eylül-1 Ekım tanhlerınde gerçekleştmlecek '42. Antalya Altın Portakal Film Festivali' ıle eş zamanlı yapılacak olan '1. Uluslararası A^rasya Film Festivali'nde, 'Avrupa'nın Kaymağı* bölümünde Thomas Vinterberg'ın 'Sevgili VVendy'sı (Dear Wendy) göstenlecek. Senaryosunu Lars Von Trier'in yazdığı 'SevgUi Wendy'nın başrolünde 'BUI EUot' filmınde canlandırdığı kuçük dansçı rolüyle herkesuı beğenısını toplayan Jamei Bell oynuyor. Fılmde yer alan dığer ünlü isımler ise sinemaseverlerin 'Kayıp Otoban" ve 'Kurtuluş Günü' fılmlerinden tanıdığı Bill Pullman ve "Amerikan Pastasf ıle 'Lady KUlers' fılmlennın oyuncusu Cris Owen rol alıyor. 2005 Moskova Film Festıvah"nde 'En İyi Yönetmen Ödülü'ne değer görülen Thomas Vınterberg, 1989'daDanımarka Ulusal Film Okulu'na kabul edilen en genç öğrencı oldu. 1993 'te yönetmen olarak mezun olan Vınterberg, mezurüyet filmı 'Last CaU' ile 1994'te Oscar'a aday gösterüdı. I997'de *Dogme Manifestosu'na dayalı ilk kurmaca uzun metraj fılmı 'The Celebration'ı yönettı. Fransc oyııncu Jacques Duflho ÖMÜ • PARİS(AA) - Fransız tiyatro ve sinemasının eski kuşak oyunculanndan Jacques FJufilho, 91 yaşında yaşammı yitu"di. Dufihho'nun menajen yaptığı açıklamada, ölüm yen ve nedenı konusunda bılgı vermedi. 80 yaşına kadar sahnelerde kalan ve filmlerde oynayan sanatçı, 100'e yakın tıyatro oyununda ve 100'den fazla da filmde yer almıştı. Sanatçı, sınema ve tiyatro alanlannda birçok da ödül kazanmıştı. Kadı Kalesi kazı çalışmalan • KUŞADASI (AA) - Kadı Kalesi Kazısı Başkanı Prof. Dr. Mercangöz. yaptığı açıklamada, Kadı Kalesi'nin, yaklaşık 5.000 yıl öncesinden başlayan kültürel varlığına karşın hak ettiği ilgiden yoksun olduğunu söyledi. Kalede 4 dönemdır süren kazılarda çok önemli bulgulara raslandığuıı belırten Prof. Dr. Mercangöz, dünyada sadece 3 adet bulunan fırtına heykellennın dördüncüsünün bu alanda bulunduğunu ve bunun dışında, Aziz Pavlov mermer ıkonası, Bızans kurşun posta mührü, Rodos Şövalyeleri gümüş sikkeleri, düğümlü palmet bezemeh Bizans tabaklan gibi önemli yapıtlann da ortaya çıkanldığım belirtti. Orhan Pamuk'un davası 16 Arafck'ta • Kültür Servisi - Yazar Orhan Pamuk hakkmda,' Türklüğü alenen aşağılama' suçundan 3 yıla kadar hapıs cezası istemiyle Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesı'nde açılan davanın, 16 Aralık 2005 tarihinde görülmeye başlanacağı bildinldi. Pamuk'un, Isviçrelı bir gazeteciye Ermem tehciri konusunda yaptığı açıklamanın çevirisinin Türkiye "de bir dergide yer alması üzerine, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı konuya ilişkin soruşturma başlatmış; soruşturma sonucunda Pamuk hakkında, yeni TCY'nin 301/1. maddesi uyannca 6 ay ile 3 yıl arasında hapıs cezası istemiyle 30 Haziran 2005 tarihinde kamu davası açılmıştı. Söz konusu dava, 16 Aralık 2005 tarihinde Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Çanakkale savaş batridarı belgeseN • tSTANBUL (AA) - Çanakkale Savaşlan sırasında batınlan 'Goliath' ve 'Triumph' adlı Ingilız savaş gemilerinin öyküleri belgesel oluyor. 'The Sea Hunters' (Deniz Avcılan) adıyla yayunlanacak belgesel için dalış ekibi, Türkiye ortaklan olan belgesel yapuncısı Savaş Karakaş ve Enes Edis ile bir basın toplantısı düzenledi. Morto koyunda 70 metre derinlikteki 'Goliath' adlı geminin bugüne kadar hiç göriilmediğini belirten Karakaş, bu yıl ilk kez görüntüleneceğini dile getırdi. National Geographic televizyonu için çekilen belgesel, aralık ya da ocak ayında yayımlanacak. Belgesel, daha sonra Türkçenin de aralannda bulunduğu 16 farklı dile çevrilerek 172 ülkede ekrana gelecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear