22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2005 SALI HABERLER PUN1ADABUGIM AIİ SİRMEN Soruna Doğru Bakmak Açık, IMet Konuşmak -6- Türkiye Cumhuriyeti, ırk ve etnisite esasına dayanan bir devlet olmadığı için, sınırfarı içinde n e kadar Arnavut, Çerkes, Laz veya Kürt kö- kenli vatandaş yaşadığı konusunda kesin ra- kamlar verrnek olanağı yoktur. Kürt asıllı vatandaşlanmızın sayısı konusun- d a doğum yerlerine bakarak karar verrnek de olanaksızdır. Anadolu'daki büyük iç göç, artık doğum yeri ölçütünü de geçersiz kılmaktadır. Bu bakımdan bu konuda verilecek olan ra- kamlar, tahrninlere dayanmaktadır. Ana kesin olan bir şey var ise Kürt kökenli vatandaşlanmızın çoguniuğunun, hatta büyük bir çoğuniuğunun Ankara'nın batısında yaşa- dığıdır. En fazla Kürt kökenli nüfusu barındıran kent, kimilerinin hâlâ Amet diye adlandırdıklan Diyarbakır değil, Istanbul'dur. Bu olgu kimilerinin, çare olarak önerdikleri özerklik ve federasyon gibi çözümlerin önünde engel oluşturmaktadır. Böyle bir çözümün hukuki temellerinin olma- masını bir yana bırakarak pratiğe baktığımız zaman şu soruyla karşılaşınz: Eğer Kürt kökenli vatandaşlara özerklik veri- lecekse, bunlann nüfus çoğunluğunu oluştur- dukları, kent ve bölgelere mi verilecektir bu özerklik? Böyle bir çözüm, Kürtlerin az bir kısmının özerklik statüsü içinde yaşarken, çoğunluğun bu durumun dışında kalması sonucunu doğu- racak, ortaya özerk olan ve olmayan Kürt asıl- lılar olmak üzere garip bir durum çıkacaktır. • • • Herhalde, batıdaki kimi kentlerde de, Kürt asıllı yurttaşların çoğunlukla olduğu mahalle ve semtlerde özerk alanlar oluşturulacak değildir. Böyle bir çözüm ne düşünülebilir ne de Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğunun ka- bulüne mazhar olabilir. Unutmayalım. Anayasal yapılar, vatandaşla- nn çoğuniuğunun mutabakatı ile değişir. Acaba kim Türkiye'de böyle bir çözümün çoğunluğun desteğini alabileceğini ileri süre- cektir. En radikalini de kapsamak üzere, herhangi bir anayasal statü ve sınır değişiminin demok- ratik yolu, halkın ama bu topraklar üzerinde yaşayan tüm halkın mutabakatını gerektirmek- tedir. Böyle bir mutabakatı sağlamak mümkün müdür? Bırakalım olayın bu yönünü de bir yana, bu- gün Türkiye'de yaşayan Kürt asıllıların büyük bir çoğunluğu batı bölgelerine yerleştiklerine göre, kendilerini yerlerinden edecek bir statü değişikliğine oy verirler mi? DEHAP'ın son seçimlerde Türkiye çapında aldığı oy, aynı doğrultudaki öbür partilerin da- ha önceki oylamalarda yurt sathında sağladık- ları destek, Kürtlerin büyük çoğuniuğunun, DEHAP ve benzerlerinin önerdiği çözümler ko- nusunda mutabakatı olduğu konusunda ciddi kaygılar uyandırmaktadır. En doğru yol, toplumun önünde, bağımsızlık dahil ileri sürülen çözümlerin doğurabileceği sonuçları açık açık tartışmak olmalıdır. Böyle bir demokratik tartışma, nelerin ola- mayacağının anlaşılmasını, ileri sürülen bazı çözümlerin yaşama geçmesi halinde de nele- rin olacağının görülmesi sonucunu doğuracak, tartışma daha sağlıklı bir zemine oturacaktır. • • • Daha önce de belirtildiği gibi, Türkiye'de Gü- neydoğu'dan batıya kaynak transferi olmuyor, tam tersi gerçekleşiyor. özerklik veya federas- yon gibi çözümleri önerenler, bu yoksul bölge- lere bundan böyle batıdan kaynak transferini nasıl isteyebileceklerdir? Geçmişte olmuş ve şu anda da olmakta olan bu transfer "biz"\n yani bir birliğin bütünleşmiş bir bütünün içindeki dayanışmanın sonucu olarak olmaktadır. Bir evde oturan aile bireyle- rinin gelirierini paylaşmalan gibi bir olaydır bu. "Biz yokuz, sen, ben varız" dendiği anda dayanışmanın aynı düzeyde devam etmesini istemek mümkün müdür? Bir ailenin aynı çatıyı paylaşan çocuklan reşit olduklarında, başka bir yuva kurmaya kaJktık- larında, "Ben ayn eve çıkıyorum, sen yine ba- na yardım edeceksin" demek hakkına sahip olabilirler mi? Böyle bir durumda hangi politikacı, batıdan kaynak aktarımı konusunda seçmenini ikna edebilir? Bu konuda, Bask ve Flaman örneklerine de bakın! Bu özerk bölgeler kendi yağlarıyla kav- rulmaktadırlar, Valonlardan, Flamanlara ya da Ispanya'nın öbür bölgelerinden, Basklara kal- kınmalannı sağlamak için öncelik tanıyan kay- nak transferieri söz konusu değildir. Bu gerçeklerin hepsini doğru görmeli, tartış- malı ve açık, net konuşmalıyız ki, gerçekten demokratik bir çözüm elde edebilelim. (Sürecek) asirmen@cumhuriyet.com.tr Otel Club NİNA HER3EY tl&Hll D-8 Vaf- ücretsiz ' Oenas Stftf-difeı ' Klmiı OdalvdsTV Yiumt Hwuaı Çoojt ttevuîiı ÇooıtPjrto 49JWYTL KişibaşıGeccük 3x1(533 Wuf!d Vikıîbanl" Krcdi Karlıru 3 TakSit BIZDEN k ' Mrtttı aari 0266 41E 4İ 32 • 416 43 33 - İ1Ç 36 73 Fax: 0266 4^6 36 07 Ülkenin çeşitli bölgelerinde gerginlik yaşanırken Bakanlar Kurulu ağustosta yalnızca 2 kez toplanabildi HükümetyaztatilindeFDUTKOZOK ANKARA - Son zamanlarda ülke- nin çeşitli bölgelerinde yaşanan ger- ginliklere karşın, hükümet gerekli adımlan atmıyor. Bakanlar Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "diğer" programlan nedeniyle ağus- tos ayı boyunca yalnızca 2 kez topla- nabildi. CHP Genel Başkan Yardım- cısı Mustafa Özyürek, "Bakanlar Ku- rulu böyle bir dönemde toplanmaya- cak da ne zaman toplanacak.>" dedi. Hükümet, son olarak önceki gün De- nizli'nin Sarayköy ilçesinde bıçakla ya- ralama olayına kanştığı için gözaltın- da tutulan bir kişinin polis merkezin- den alınarak linç edilmek istenmesiy- le yükselen "iç gerttune" seyirci kah- yor Son dönemde Trabzon-Maçka, • CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, toplantılann, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın diğer programlan nedeniyle yapılamadığını belirtti. Hiçbir bakanın da toplantı talebinde bulunamadığını söyleyen Özyürek, "Kurulun toplanıp toplanmamasının aslında pratikte bir anlamı yok. Bakanlar birer piyon haline dönüşmüş vaziyette" dedi. Izmir-Scferihisar ve Balıkesir-Ayva- lık'ta yaşanan olaylara karşın hükümet, herhangi bir adım atmıyor. Gelişme- lerle ilgili kamuoyunu rahatlatacak kararlar almakla yükümlü Bakanlar Kurulu ise düzenli olarak toplanamı- yor. Ağustos ayı boyunca normalde 5 toplantı yapması gereken Bakanlar Kurulu, Erdoğan'ın başka programla- n nedeniyle iki kez toplanabildi. Ku- rulun, l Ağustos, 15 Ağustos ve dün- kü toplantılan gerçekleştirilemedi. Birtoplantı Başbakan'ıntatilinerast- larken, diğer toplantılar, Formula-l 'in bağlantı yollannın açılış töreni ve Is- tanbul'daki çeşitli programlara "kur- bangftti". Kurul, ağustos ayı boyunca 15 Ağustos Pazartesi ve 22 Ağustos Pa- zartesi günleri bir araya gelebildi. Erdoğan, eski Başbakan BûientEce- vitin rahatsızlığı nedeniyle toplana- mayan Bakanlar Kurulu toplantılany- la "dalgageçmiştT. Erdoğan, 29 Tem- muz 2003 'teki konuşmasında eski hü- kümeti şöyle eleştirmişti: "Bir yd ön- ce ülkemizde Bakanlar Kurulu topla- namıyordu. Yazıh ve görsel medya ba- layorsunuz şu sonıyu hep soruyordu: 'Bakanlar Kurulu ne zaman toplana- cak, hastanede mi toplanacak, Meclis'te mi toplanacak, Başbakanlık'ta mı top- lanacak? Yoksa mobil zemınde mi top- lanacak?' Bunun arayışı içindeydüer. Tarih befirleniyordu, tarih gefa'yordu. 'Fevkalade bir olay oldu, Bakanlar Kurulu toplanamıyor' deniyordu. Şim- diysekabtnasığnıayanbir hükümet,ka- bına sığmayan bir parlanıento var." Konuyu değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek "Zaten Bakanlar Kurulu'nunpek bir işlevi kalnıadı. Başbakan kafasuıa gö- re, dilediği şekilde konuşuyor. Dilediği şekilde tafimat veriyor. O nedenle Ba- kanlar Kunıhı'nun toplanıp toplan- mamasının ashnda pratikte bir anla- mı yok" dedi. Bakanlar Kurulu üye- lerinin "pjyon" haline geldiğini vur- gulayan Özyürek, Başbakan Erdo- ğan'ın da ülkeyi "yan padişah" gibi yönettiğini söyledi. Terörün son dönemde "cid<ti bir ür- manıs içerisinde" olduğuna dikkat çe- ken Özyürek, bunun yanı sıra gün- demde memur maaşlannın ne olaca- ğı, Irak anayasasmın durumu gibi çok önemli konular olduğunu anımsattı. "Böyle bir dönemde Bakanlar Kuru- lu toplanmayacaksa başka ne zaman toplanacak" diye soran Özyürek. "Hü- kümetgörevinivapmıyor. Başbakan'a karşida hiçbirbakanın herhangi bir gö- riiş iletmesi ya da talep etmesi müm- kün görünmüyor, çünkü herkes Baş- bakan'dan çeküuyor" diye konuştu. HlLMlOĞLU: Denetim siyasal yıpratmaya aonuştu MALATYA (Cumhu- riyet)- Inönü Üniversite- si(IU) Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğtu, ünıver- sitede yolsuzluk yapıldı- ğı iddialanna sert tepki göstererek "tnönü Üni- versitesi'nde parayenme- miştir, yedirilmemiştir" dedi. Mahalle ve Köy Muh- tarlan Derneği Başkanı tbrahim Yûcekaya'yı zi- yaret eden Rektör Prof. Dr. Hilmioğlu, çıkıştaba- sın mensuplannın soru- lanm yanıtladı. Sayıştay denetçilerinin yaptığı de- netim ve ardından AKP il Başkanı Ihsan Koca'nın üniversitede yolsuzluk yapıldığı yönünde açık- lamalanyla ilgili bir so- ru üzerine Prof. Dr. Hil- mioğlu şöyle konuştu: "Anayasal bir kurum olan Sayıştay sadece bizi değil, her yıl tüm kurum- ları denetier. Sanuım ay- nı dönemde üniversitenin dışında başka kurumlan da denetledikr. Denetim doğaL Doğal olmavan tek bir şey var. Hazırlanan sorgıüarm birkaç gün son- ra bir siyasal kimliğe sa- hip ktşfaiin eüne geçerek, buldşininbasınaçıkİama- sı yapmasıdır. İşin sadece rutin bir hukuki incele- meden çıkıp bir siyasal yıpratma, bir siyasal hnç kampanyasma dönüşme- si bizleri rahatscetmiştir. tnönü Ünhçrskesi'nde ve- rflemeyecekbir hesabnnız yoktur. tnönü Ünh ersite- si'nde para yenmemiştir, yedirflmem^tir." Kendisinin tnönü Üni- versitesi'nde 9 yıldan be- ri idarecilik yaptığını anımsatan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, "9 yıkür Sa- yıştaydenetimkrinde hiç- bir şey çıkmryor da, bu yıl mı bir şeyler çıkıyor" diye konuştu. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN HAK-PAR VE ELÇİHAREKETE GEÇTl DTH'ye karşı yeniparti girişimi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Hak ve Öz- gürlükler Partısı (HAK- PAR) ile Şerafettin Elçi grubu, eski DEP millet- \ekillerinin öncülük etti- ği Demokratik Toplum Hareketi'ne (DTH) kar- şı harekete geçti. DTH'nin partileşme sürecine hız vermesi, ay- nı tabana seslenen grup- lan harekete geçirdi. HAK- PAR Genel Başka- nı Abdülmelik Fırat, 4 Eylül'de DEHAP ve DTH'ye muhalif isimler- le bir toplantı yapacak. Fırat, davet mektubunda, Başbakan Tajyip Erdo- ğan'ın Diyarbakır'daki açıklamalanndan sonra Kürt sorununun çözümü konusunda asıl konuşma- sı gerekenlerin etkili bi- çimde ses çıkaramadıkla- nnı \Targulayarak şunla- n dedi: "Sürece ilişldn derlenip toparlanmaya, soruna itişkui etkili bir ses vermeye ihtiyaç var. Ka- muoyunun doğru bilgi- lenduümesi,Kürtsorunu- nun bütün boyudanyla bilince çıkanhnası, çözü- me yönetikönerilerin da- ha çok netkşmesi için biz- lere görev düştüğü inan- cındavız." Şerafettin Elçi grubu ise yeni bir parti için ha- rekete geçti. Elçi'nin, "Kürtlerin kendi kendi- ni yönetnıesine olanak sağiayacak, ancak şiddet- ten uzak duracak, Tür- kiye'nm bütünlügünesay- gıh, sosyal demokrat bir parti" hedeflediği kay- dedildi. Batman^da cenaze gerginliği PKK'lilerin cenazelerini almakisteyen grubayapılan müdahaledeyaşamınıyitirenyürttaşın ölümüyle ilgili emniyetten 'cinayet' açıldamasıyapılırken Belediye Başkanı Kalkan,'Arbedesırasında öldü' dedi ARİFARSLAN BATMAN-Batman'ın Beşiri ılçesi kır- salında öldürülen PKK'hlerin cenazelen- ni almak isteyen gruba polisin müdaha- lesi sırasında Hasan tş (25) adlı yurttaşın öldüriilmesi bölgede gerginliği arttırdı. Emniyet yetkilileri, Iş'in olaylar çıkma- dan önce cınayete kurban gitmiş olabile- ceğini savunurken DEHAP'lı Batman Be- lediye Başkanı Hüseyin Kalkan, "Kesin- likle arbede sırasında öldürüldü" dedi. Beşin kırsalında öldürülen PKK'lile- rin cenazelerini almak isteyen grup önce- ki gün Batman Belediyesi önünden Ka- dın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne doğ- ru yürüdü. Polisin uyansına karşın dağıl- mayan gruba önce biber gazı ve tazyikli suyla müdahale edildi. Bu sırada çıkan ar- bedede 25 yaşındaki Hasan Iş, başına isa- bet eden kurşunla yaşamını yitirdi. Iş'in cenazesi otopsi yapümak üzere Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne gönde- rildi. Hastane önünde toplanan 300 kişi PKK lehine sloganlaratöîctan sonra Dağ- kapı'ya kadar yürüdü. Otopsinin ardından yeniden Batman'a getirilen cenaze Bat- man Devlet Hastanesi morguna konuldu. Bu sırada hastane önünde toplanan yak- laşık 5 bin kişi "Şehitier ölmez", "Bura- sı Batman, Trabzon değD", "Katiller he- sapverecek" sloganlan attı. Baydemir ve Ozçelik'ten ziyaret Cenazeyi alan Özgür Yurttaş Girişimi üyesi bir grup, yeşil, kırmızı ve san renk- lerde beze sanh tabutla Batman Asli Me- zarhğı'na doğru yürümeye başladı. Abdul- lah Ocalan'ın posterlerini taşıyan ve ör- güt lehine slogan atan grubun önünde, kol kola girmiş olarak Hüseyin Kalkan, Kurtalan Belediye Başkan MuratCeyian, Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak, Si- lopi Belediye Başkanı Muhsin Kunur ve Idil Belediye Başkam Resul Badak yer aldı. Yürüyüş sırasında AKP il bınası ve Şehit Polis Memuru Keskin Kıran Kara- kolu'nu taşlayan grup, cenazenin topra- ğa verilmesinden sonra olaysız dağıldı. DEHAP'lı Diyarbakır Belediye Başka- nı Osman Baydemir ve DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik, Ha- san Iş'in mezannı ziyaret ederer ailesine başsağlığı dileğinde bulundular. Hasan Iş'in ailesinin a\ r ukatı SerhatBa- ymdır, Adli Tıp Kurumu'ndan alman otop- si raporunun Iş'in saat 12.00 ile 18.00sa- atleri arasında öldürüldüğünü ortaya koy- duğunu belirterek "Bu da Iş'in çaüşma SH rasuıda yakm mesafeden başına sıküan si- lahla sıkuantek kurşunlaöldürüldüğü an- lamına getiyor" dedi. Hasan Iş'in ağabe- yı Seüm Iş, kardeşinin olaylar sırasında vu- rulduğunu gören tanıklar olduğunu ifade ederek "Tanıklann mahkemede dinle- nmesini sağlayacağız. Gerekirse konuyu AİHM'ye götürüceğiz ama kardeşimin katflkrini bulacağız" diye konuştu. •kesinükle cinayet (kğiT Iş, yaralı kardeşini hastaneye kaldırma- ya çalıştığı sırada polis engeliyle karşılaş- tığuıı iddia etti. Batman Belediye Başka- nı Kalkan, Iş'in öldürülmesiyle ilgili "Ola- yın sorumhılan ortada" dedi. Hasan Iş öldürülürken çok yabnda olduğunu an- latan Kalkan. "Kesinlikleçıkan arbededen önce cinayet işlenmemiştir. Hasan İs, olay- lar arasuıda vurulmuştur" dedi. Arbede- yi önlemek için arabulucu olduğunu vur- gulayan Kalkan, şunlan söyledi: "Güven- likgüçlerininküfiirvesaldınlannamaruz kaldım. Kurşunlar bana da isabet edebi- HrdL Bunlar Emniyet Müdürii Arif Ök- süz'ün önünde meydana gekü." 'Kaza ya da cinayet' Emniyet Müdürü Öksüz ise Cumhuri- yet Caddesi'ni 1.5 saat süreyle kapatan ldt- leyi birçok kez uyarmalanna karşın gru- bun dağılmadığını belirterek "Karanb- ğm çökmesiyle buükte bir anda olaylar başladL Bdediye başkanunıza y önelik bir salduıda bulunulmamışür. Bazen güven- Bkgüçleriolaylar sırasında benide&rk ede- meyebiliyor. Hasan İş olayı da ya bir kaza ya da bir cinayettir. Çünkü Hasan tş'e 15 metre mesafeden ateş edflmiş" dedi. Beşiri ılçesi kırsalında öldürülen PKK'li- lerin sayısı ise 8'e çıktı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr IETT pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. SERHA T CİHAN KESKİN Adalara gelenler ve yaptıklan ko- nusu, önce internet sitelerinde yer al- dı, bu sitelerdeki haberler gazetelerin sütunlanna sıçradı. Ardından Insan Haklan Demeği'nin açıklaması geldi. Iddialar çeşitliydi. Birinci ve en vahim iddia, Kınalı- ada'ya gelen hafta sonu tatilcilerinin, birileri tarafından yönlendirilerek bu- radaki Ermeni cemaatini hedef alan tacizde bulunmalarıydı. Hatta iddia daha da ileri götürülüyor: Fatih'teki camilerde hocaların gidip Adalıları rahatsız edin diye vaaz verdiklerini ve hatta bedava jeton dağıttıklan iddia ediliyor. Bir başka konu ise günübirtikçile- re Adalı bazı çevreler tarafından gösterilen tepki. Bu tepki de hafta sonu Adalara gelenlerin sebep ol- duğu gürültü ve pislik. Bu konuda da son zamanlarda yazılann dozu giderek artıyor ve hafta sonu ge- lenleri hedef alıyor. • • • Bir Adalı olarak önce durumu doğ- Adalara Hafta Sonu Akını ru saptamaktan yanayım. Hafta son- ları Adalara günübirlik çok sayıda yerli ve yabancı insan geliyor. Bu bü- yük kalabalık, Adalann yetersiz altya- pısı nedeniyle öncelikle büyük bir so- runa neden oluyor. örneğin Kınalıada Iskelesi'nin he- men yanındaki sahil denize girmeye çok uygun. Ancak günübirlik gelenler için ne soyunma kabini ne de tuvalet gibi çok temel altyapı hizmetleri yok. Yüzlerce insan denize girdikten son- ra en temel ihtiyaçlarını giderecek yer bulamayınca çevredeki evlere gi- dip ihtiyaçlarını gidermeye çalışınca film kopuyor. Kim evine, adını sanını bilmediği yabancılann girmesini ister ki! Bu arada kalabalığın içinde müna- sebetsiz, hoyrat insanlar da çıkıyor ve çevreye çeşitli rahatsızhklar veri- yorlar. özel yüzme havuzlarına gir- meye kalkanlann olduğunu da biliyo- ruz. Tabii o kadar çok insan çevrede karnını da doyurmaya kalkınca çev- redeki çöp ve kirlilik daha da artıyor. Adalılar da haklı olarak bu durum- dan rahatsız oluyorlar. Fakat burada Ermenileri hedef alan bilinçli bir tacizi biz şimdiye kadar duymadık, görme- dik. Tek tük olursa da bunun siste- matik bir şey olmadığını tahmin edi- yoruz. önce bu yanlış kanaatin dü- zeltilmesi gerekiyor. • * • Günübirlik gelenlere duyulan ra- hatsızlık giderek toplumun aft sınıfla- nna, yoksullara bir tepkiye dönüşü- yor. Şu noktada anlaşalım: Insanlanmı- zın hafta sonlan serinlemek için Ada- lara gelmelerine karşı çıkamayız. Bu onların hakkı. Ikincisi, Adaların altyapısı bu in- sanlann ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde düzene sokulmalıdır. örneğin Kınalıada sahiline mutlaka bir duş ve tuvalet sistemi -belki diğer adalara da- kurulmalıdır. Küçük bir ücret kar- şılığında insanlar bu hizmetlerden ya- rarlanmalıdır. Büyükada'da Dil Burnu piknik yeri- ne giriş insan başına 1.7 YTL. On ki- şilik bir grup gelse 17 YTL gibi bir para ödemek zorunda kalıyor. Hafta sonlan çok para toplayan Orman Idaresi'nin doğru dürüst bir hizmet verdiği söylenebilir mi? Gelen insan- lara kızmadan önce hizmetlerin ge- lişmesi için çaba sarf etmek daha önemli değil mi? ••• Bu yanlış yaklaşımlann düzeltilme- si gerekiyor. Ortada Adalarda yaşa- yanlara yönelik ırkçı bir saldırı söz konusu değil. Bu nedenle bu tür söy- lentiler, yanlış ve aynı zamanda doğ- ru olmadığı için rahatsız edici. Ikincisi ise Adalara gelen günübirtikçilerin de Adalardan yararlanma haklan var. Bir kısım münasebetsizin davranış- lan nedeniyle şehir yoksullanna tep- kiye dönüşen yazı ve tutumlan doğru bulmuyorum, çağdaş Adalıların böy- le düşünmediğini ifade etmek istiyo- rum. ••• Bu vesile ile Adalarla ilgili bazı so- runlara da dikkat çekmek istiyorum. Geçen gün Büyükada Emniyet Mü- dürlüğü'nün yanında tam sekiz tane motorlu araç saydım. Bu yıl Büyüka- da resmi ve gayriresmi araç patla- ması yaşıyor. Bu felakete karşı ne yapacağız, gelin onu düşünelim. Motorlu araçlar yüzünden yoilarda yürümek bile teh- likeli hale geldi. Arabacılar hiçbir ku- rala uymuyorlar. Her taraf çöp. Daha neler neler... Adalara sahip çıkmamız gerekiyor. Dışarıdan gelenlere kızmadan önce kendi idarecilerimizi uyarmamız önem kazanıyor. Gelin Adalarımıza sahip çıkalım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear