25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2005 PAZAR HABERLER DUNY4DABUGLTV ALt SİRMEN Türk'ün Ozgüveni Sevgili, Sen de okuriar da bildiğine göre "Türk'ün özgü- veni"r\den söz ederken bir ırkı değil, yalnızca bir- likteyaşamaarzusundaki değişik ırk, dil vedinden insanlann oluşturduğu uluşu kastediyorum. Genelkurmay Başkanı Özkök, bayram mesa- jında, ulusun özgüvenini geliştirmesinin zorunlulu- ğunu vurgulamış ve bunun için neler yapılması ge- rektiğini söylemiş. Türklerin kendine güven konusunda, Osman- lı'dan tevarüs ettikleri (miras olarak aldıklan) ezik- liğin sonucunda, önemli sorunları olduğu yadsına- maz. Yanlış anlaşılmak istemem, Osmanlı'dan bize kalanlann hepsi illa kötüdür demek gibi bir niyetim yok. Unutmayalım ki, kurtuluşu gerçekleştirenler, Cum- hunyetı kuranlar, yola çıkarken Osmanlı paşalany- dılar. Bunda da şaşacak bir yan yoktur. Osmanlı'nın son beş çeyrek yüzyılı hep değişim ve reform pe- şinde koşmakla, bu alanda kâh cesur, kâh korkak, kâh şaşılası derecede ileri, kâh yetersiz adımlarat- makla geçmıştır. • • • Ama Osmanlı'nın bu çok ilginç son dönemi, ya- ni kapitalist çağdaş Batı ile tanışma ve onun ku- rumlannı kendi bünyesine uydurma süreci, kör, ka- yıtsız koşulsuz, büyük bir Batı hayranlığı ile.. onun doğurduğu, anlaşılması güç biraşağılık komplek- si ile geçmiştir ne yazık ki... Tanzimat yazınında satır aralannda bu duyguyu yansıtanlar olduğu gibi, bu tavn, taklitçiliği, aşağı- lık kompleksini açık açık eleştiren yazarlara bolca rastlamak da mümkündür. Ingiliz hayranlığı, halkın günlük deyimlerine bile girmişti. "Asılacaksan Ingiliz ipiyle asıl!" bunlardan biridir. Bu aşağılık kompleksınin çeşitli nedenleri vardı. Sürekli yenilgiler, hatta zaman zaman minyatür Balkan devletleri karşısında uğranılan bozgunlar, Batı'nın görece daha müreffeh yaşamı, bizim top- lumumuzun sefalet içindeolması, sanayi toplumu karşısında henüz kendi rönesansını, reformunu, aydınlanmasını yaşayamamış olması köylü toplu- munun ezikliğini pekiştiren etkenlerdi. "Biz adam olmayız efendim" deyişi Osmanlı dö- nemindeçıkmış, daha amiyaneleşerek, "Bizadam olmayız abiii" biçimine dönüşüp Cumhuriyet dö- neminde de sürmüştür. • • • Oysa Cumhuriyet'in bizatihi kendisi ve ona can veren Kurtuluş Savaşı, toplumsal özgüvenin edi- nilmesi için yeter de artar bir nedendi. Emsali görülmemiş birgalibiyetin temsilcıierini ye- nen, ozamanlar, Düvel-i Muazzamadenen, büyük devletlerin yeniklere zorla kabul ettirdiği teslim şart- lannı Almanya'dan önce yırtıp atan bir toplumun, özgüveninin tam olması gerekmez miydi? Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dogmuş, ama kısa ömrünü, askeri zaferleri bir yana, Cumhuriyet kurmuş, Batı'nın Avrupası'nın bütün kazanımları- nı, saygı duyulacak değerierini ilk kez, Batı dışı coğrafi olarak Avrupa sınırian dışında kalan Hıris- tiyan olmayan bir topluma taşıyarak onlann evren- selliğini, tüm insanlığın ortak değerleri paylaşaca- ğını kanıtlayarak, tarihte örneğine az rastlanır bir başannın temsilcisi olarak tamamlamış olan Mus- tafa Kemal, çok doğaldır ki, özgüvene büyük önem vermiş ve kendinde bulunan bu niteliği top- luma da aşılamak için çok çaba harcamıştır. "Türk övün Çalış Güven!" deyişi veya "Bir Türk dünyaya bedeldir" sözleri bu çabanın ürünü ola- rak algılanmalıdır. Ne yazık ki, toplum bir süredir özgüven yoklu- ğuna iyice batmış, bu toplumun kendi kendine adam olmayacağına ınanmış, aşağılık kompleksi- ne garkolmuş politıkacılann elinde, bir ara edindi- ği kendine güven duygusunu iyice yitirmiş, Avru- pa kapılannda el açıp horianan birduruma düşmüş- tür. Bu yüzdendir ki, Genelkurmay Başkanı'nın çağ- rısı yerindedir. Konuya noktayı koymadan Sevgili, aşağılık komp- leksi konusunda, yıllar yıllar önce üstat Orhan Bo- ran'dan dinlediğim bir fıkrayı nakledeyim. Ünlü sosyoloji profesörlerinden birine, sonradan politikacılığa soyunmuş bir çocukluk arkadaşı, göz- yaşları içinde başvurmuş ve - Ihsancığım demiş, bende fena halde aşağılık kompleksi var, bana yardım et! Kurtar beni bu il- letten! Profesör, arkadaşını ünlü bir psikiyatra götür- müş, durumu anlatmış, doktor hastayı almış oda- sına, konuşmuş, muayene ve tedavi birkaç seans sürmüş. Sonunda profesör sormuş: - Üstat demiş, benim çocukluk arkadaşı aşağı- lık kompleksinden kurtulacak mı? - Sizin arkadaşta aşağılık kompleksi falan yok, demiş doktor. Biraz durduktan sonra da eklemiş: - Üstat, adam düpedüz aşağılık! asirmen@ cumhuriyet.com.tr KESK'ten 'zam1 için önerl 'Kayıtdışı engellenirse ekkaynakyarotdır' ANKARA(Cumhuri- yet Bûrosu) - KESK, Devlet Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı Meh- met AliŞahin'in, ekono- mik imkânlar çerçeve- sinde memur maaş zam- rru için en son limiti sun- duklarını ifade etmesine karşılık olarak hüküme- te kaynak önerisinde bu- lundu. KESK tarafından ha- zırlanan çalışmada, Tür- kiye ekonomisinin çok yiîksek bir oranının ka- yıt dışı olduğu belirtile- rek 2004 yılında toplam 21 milvon 791 olan istih- damın yüzde 53'ünün kayıt dışı olduğu. bunun 11 milyon 549 bin kişi anlamına geldiği vurgu- landı. Çalışmada, "Ka- yrt dışının 3'te Fnin ka- yıt alüna ahnması, 2006 yih için en az 10 milyar YTL ek kaynak yarata- cakür" görüşü belirtil- dı. Yüksek faiz gelirlerı ve finansal hareketler- den vergi alınmasının da önerildiği çalışmada, yal- nızca iç borç faizlerinin yüzde 15 oranında ver- gilendirilmesinin 7.2 mil- yar YTL ek gelir anlamı- na geleceği kaydedildi. ATO'nun raporuna göre yılın ilk altı aymda işlenen 234 bin suçtan 101 bini hâlâ aydmlatılamadı SuçlularyaptıklanylakaldıANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) ra- poruna göre yılın ilk altı ayında işle- nen 234 bin 721 suçtan 101 bin 314"ünün faili bulunamadı. Artışın bu şekilde devam etmesı durumunda yıl sonunda suç rakamının 450 bini, fa- ili meçhul sayısının ise 200 bini bu- labileceğıne dikkat çekildi. ATO'nun "Karanhk Perde: FaiH Meçhul Dosyası"na göre Türkiye'de işlenen suçlarda faili meçhul sayısı giderek artıyor. Rapora göre faili meçhul dosyası sayısal ve oransal olarak da kabarıyor. 2000 yılında yaklaşık 68 bin, 2001 yılında'91 bin. 2002 yılında 85 bin,'2003 yılında 113 bin, 2004 yılında 129 bin olan fa- ili meçhul sayısı, bu yılın ilk 6 ayın- • 2000 yılından bu yana toplam 588 bin 445 faili meçhul suçlu 'aramızda' dolaşıyor. Geçen yılın faili meçhul sayısının yüzde 78'ine bu yılın ilk altı aymda ulaşıldı. Rakamlar böyle giderse yıl sonunda geçen yılın rakamı yüzde 60 artacak. da geçen yılın faili meçhul sayısının yüzde 78'ıne şimdiden ulaşmış du- rumda. Artışın bu şekilde sürmesi durumunda yıl sonunda suç rakamı- nın 450 bini, faili meçhullerin sayı- sının da 200 bini bulacağı tahmin edilıyor. Bu da bir önceki yıla göre faili meçhul ordusunda yüzde 64 ar- tış anlamına gelecek. Emniyet Genel Müdürlüğü verile- rinden yola çıkılarak hazırlanan rapo- ra göre 2002 yılında işlenen her 100 suçun 29"unun faili bulunamazken, bu rakam 2003 yılında 35 'e, 2004 yılın- da 37'ye yükseldi. Faili meçhul suç- larda dikkat çeken bir başka nokta, şah- sakarşı işlenen suçlann failleri göre- ce daha kolay belirlenirken, mala kar- şı işlenen suçlann büyük bölümünde faillerin gizli kalması. Rapora göre şahsa karşı işlenen suçlarda her 100 olaydan ancak 6 sının faili meçhul kalırken, mala karşı işlenen suçlarda bu oran yüzde 70'e çıkıyor. Mala karşı işlenen suçlarda 2000 yılında 138 bin toplam suç olayından yüzde 5 l'ini oluşturan 64 bin olayın failleri meçhul kalırken, toplam 138 bin suç sayısına daha ilk altı ayda ulaşılan 2005 yılında, faili meçhul kalan olay sayısı 95 bin 500'e, yani yüzde 69'a tırmandı. Rapora göre faili meçhul kalan suç- larda ilk sırayı alanlar hırsızlar. 2005 yılı ilk 5 ay istatistiklenne göre oto hırsızlannın yüzde 87'sinin faili bu- lunamadı. Buna ek olarak otodan hır- sızlıklann yüzde 86'sının. evden hır- sızlıklann yüzde 85'inin faili meçhul. Oysa 2004 yılında otodan yapılan hırsızlıklann yüzde 80'inin, evden yapılan hırsızlıklann yüzde 79'unun faili meçhuldü. Büyük kentlerde yaşayanlann baş belası olmayı sürdüren yankesicilik GECEKONDUCULAR BİRLEŞTİ IstanJnılMa 'Yıkımlara hayır mitingT • Yıkımlara Karşı Emekçi Halk Koordinas- yonu tarafından bugün saat 13.00'te Kadıköy Iskele Meydanf nda gerçekleştirilecek " Yıkımlara Hayır Mitingi"ne, gecekondu sahipleri dışında meslek odalan, sendikalar, siyasi partiler de katılacak. ALPERTURGUT Gecekondu bölgelerin- deki evlerin yıkılarak ye- rine sosyal konutlann ya- pılmasını içeren "Kent- sel Dönüşûm ve Sosyal Re- habilitasyon Projeleri''ne tepki çığ gibi büyüyor. Gecekondu mahallelerin- de oruranlar, yıkımlann siyasi bir karar olduğunu belirterek komiteler, plat- formlar kuruyor ve eylem takvimini hayata geçir- meye hazırlanıyorlar. Si- vil toplum örgütlerinin de desteklediği yıkım karşı- h mitıng ise bugün Kadı- köy'de gerçekleştirilecek. Istanbul'u yönetenler, Kentsel Dönüşüm Proje- si kapsamında, 250 bin konutun yıkılacağı, 3 mil- yon insanın da yer değiş- tireceğini ifade ediyor. Kentteki bir buçuk mil- yon kaçak yapıdan yüz bini hakkında yıkım ka- ran çıktığıru vurgulayan Istanbul Büyükşehir Be- lediyesi yetkilileri, son se- kiz ay içerisinde bunlar- dan 1658 tanesinin yıkıl- dığını, 1200 bina için de suç duyurusunda bulu- nulduğunu açıklıyor. Pro- jenin zenginlere yeni ola- naklar sağlayacağını, in- şaat ve emlak sektörüne kazanç getireceğini savu- nan gecekondu sahipleri ise. ""BniçoğumuzişsizoJan bizleri bir de evsiz bıra- lap vfllalar, golf sahalan, tatil köyleri, iş, ahşveriş ve eğlence merkezleri aça- caklar" diyor. "1970'li yıllann sonu- na doğru kurulmaya baş- lanan ilk evlerin ardından başlayan ve 1990'Iann or- talannda artan göçle bir- Bkte hız kazanan gecekon- du gerçeğini dev let ve hü- kümet daha yeni mi fark etti?" dıye yakınan gece- kondu sahipleri şöyle ko- nuşuyor: "Orneğin muhtarhk bi- nası, sağhk ocağı, okul, ca- mi, cemevi, asfalt yol, su, ekktrik, telefon bulunan bir yer nasıl kaçak olabi- Kr? Gazi Mahalksi. Ok- me>dara, Gülsuyu-Gulen- su MahaOesi, Mustafa Ke- mal Mahallesi, Aydos, Nurtepe, Bayramtepe, Ayazma, AKbevköy, Gü- zeitepe- Listc uzayip gider. Buralarda yıllardır bir arada bulunan, komşu- luk. dosthık üişkileri ku- ran \e tek suçlan yoksul- luk olan yüz binlerce kişi yaşıjor." Yıkımlara karşı herke- sin farklı eylem anlayışı olduğunun da altını çizen gecekondu sahipleri şun- lan söylüyor: "Kimi Taksim Meyda- m'ndaki otobiis durakla- nnı kondu haline getirir- ken Idmi Fl yanşlan sıra- sında Akfirat'ta Zengin- lere Formula, yoksullara yıkım' pankartı açıyor. Bunun dışındayıküan ge- cekondusukarşıhgındain- şaat haündekivfllalara sal- dıranlar da var, mokrtof- kokteyü ve taşlarla yıknn- lara direnenJer de. Kent- sel Dönüşüm Projesi'nin ardından gecekondu ma- hallelerinde rant avuıa çı- kan silahlı çeteler peydah oldu. Esnafa saldıran, ai- lelerimizi korkutan bu çe- telere göz yumulduğunu düşünüyoruz. Yüam so- runu ve çetelerin tehdidi nedeniyle ber an istenme- yen olaylar yaşanabiMr." Şenükte Prof. Dr. ErdaJ Inönü'ye hemşerink belgesini Diküi Belediye Başkanı Osman Özgüven verdL Inönü, Dikili 'nin hemşerisi HİCRAN ÖZDAMAR DtKİLl -10. Dikili Banş, Demokrasi ve Emek Şenlikleri kapsamında gerçekleştirilen "banş gecesmde", Prof. Dr. Erdal tnönü'ye hemşerilik belgesi verildi. Dikili Belediye Başkanı Özgüven, önceki akşam gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada, tnönü'ye belediye meclıs karanyla fahri hemşerilik belgesi verilmesinin kararlaştınldığını söyledi. Özgüven, "O arük bir siyaset adanu değü, biz kendisini bilim adanu olarak davet ettik. tnönü, arük Dikili'nin fahri hemşerisidir'' dedi. Belgeyi alan Inönü de, Dikilililer tarafından fahri hemşeri olarak kabul edilmesinin kendisini duygulandırdığını kaydetti. İlk defa hemşerilik belgesi aldığını bildiren Inönü, "Hemşerilik belgesinin ne anlama geldiğini bümryorum ama her yıl buraya gelmemde etken olacak. İlk belediye seçimlerini kazandıgBnızda buradaki u>gar manzara beni çok etkilemiştL Dikili, demokrasi tarihimizde çok önemli bir yer tutuyor. Öncülükyapü, ozamanbr zor gürüerdLCesaret,özgüvenve inanç gerekiyordu. Hepsini Dikilililer gösterdi" dıye konuştu. Prof. Dr. Inönü, belgenin 26 Ağustos Büyük Taarruz'un başladığı gün verilmesinin anlamlı olduğunu da vurgulayarak "Banş,demokrasiveemek yolunda mücadeleye devam edin. Sonuç almak zor ancak devam edin. Burada söylenen banş şarküan Türkiye ve dünyaya örnek olacak" diye İconuşru. ve kapkaç suçlannda aydınlatma oran- lannın giderek düşmesi de raporun dikkat çekici taraflanndan birini oluş- turuyor. Rapora göre kapkaççılık suç- lannda 2004 yılında yüzde 61 olan faili meçhul oranı, bu yılın ilk 5 ayın- da yüzde 65'e, yankesicilik suçlann- da ise geçen yıl yüzde 57 olan faili meçhul oranı yüzde 70'e yükseldi. Mala karşı işlenen suçlarda faili meçhullerin en çok görüldüğü iller sı- ralamasında Istanbul başı çekiyor. 2004 yılı nüfus ve suç verilerine gö- re Istanbul'da her yüz bin nüfusa dü- şen faili meçhul sayısı 515.5 kişi. tstanbul'u yüz bin kişi başına 398 faili meçhul sayısı ile Gaziantep iz- liyor. Ankara 208 kişiyle sekizinci sırada yer ahrken Izmir 174 kişiyle on ikinci sırada bulunu- | yor. Mala karşı işlenen suçlarda faili meçhulün en az olduğu il ise yüz bin nüfusa düşen 5.6 fa- ili meçhul sayısı ile Arda- han. Şahsa karşı işlenen suç- larda yüz bin nüfus başı- na 32 faili meçhul sayısı ile Istanbul birinci, 24.7 faili meçhul ile Denizli ikinci. Sıralamada tzmir 12.8 ile dokuzuncu sıra- da yer alırken Ankara 9.6 ile onuncu. Şahsa karşı işlenen suçlarda yüz bin nüfus başına yüzde 1 'in altında faili meçhul görü- len iller ise şu şekilde sı- ralanıyor: Bayburt, Art- vin, Adıyaman, Çanak- kale, Kütahya, Bitlis, Ar- dahan, Muş, Erzincan Yozgat. ToüsHghtohınca- Rapora ilişkin değer- lendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Ay- gün, son yıllarda artan suç oranlannın kaynağında, ekonomık nedenlerin ya- nı sıra Avrupa Bırliği uyum yasalan nedeniyle yapılan düzenlemeler ol- duğunu savamdu. Aygün, "Avrupa Birliği, Türki- ye'yi meçhule giden bir gemiye bindirdi'' dedi. AB yasalan ile polisin "eB- nin kohınun bağlandığı- m" ileri süren Aygün, "Po- lisimiz light polis haline getirilince, Türkiye faili meçhulcennetinedöndü" diye konuştu. Gazetemiz imtiyaz sahibi Selçuk, Türkiye'ye 'ılımlı İslamın' dayatıldığııu söyledi 'Einpeıyalist tuzak' uyansı tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - Gazetemiz İmtiyaz Sahi- bi ve Yönetim Kurulu Başkanı flhan Selçuk, yaratılmaya çalışı- lan Türk-Kürt kavgasmın bir an önce sonlandınlarak Atatürk'ün tanımladığı biçimde ulusal de- ğerlere sahip çıkılması gerekti- ğini söyledi. Türkler ve Kürtler arasında herhangi bir davanın ol- maması gerektiğine işaret eden Selçuk, "Terörinsanüktarihinde lanetienesi bir olaydn-" dedi. Tür- kiye'ye "ıhmh tslam"ın dayatıl- dığını vTirgulayan Selçuk, ülkenin emperyalizmin tuzağına girdiği- ni kaydetti. îzmir'in Dikili ilçesinde düzen- lenen "10. Dikili Banş, Demok- rasive Emek Festivaü" etkinlikle- ri kapsamında Keçeci"nin Kah- vesi'nde "TürkiyeveDünya" baş- lıklı söyleşiye katılan Selçuk, "TürkçühıkveKürtçülüğün" or- taya çıkardığı tehlıkelere dikkat çekti. Selçuk, "Biz Türk'üz ama Turkçü değüiz. Türkçü de Kürt- çü de ohnak iyi değiL Ama şu an- da ülkemizde Kürtçüler terör ya- pıyorlar. Türk nıedyasında da Kürtçülerneredeyse teröriisavun- ma noktalanna geldüer. Terör in- sanhk tarihinde lanetlenesi bir olaydır. Bizim Kürtleıie aramızda herhangi bir davaolmanıasıgere- kir. Bizim davaımz teröıie, Kürt- lerle değiL Kürtlerin haklannı sa- vıuımak adına Türki>e">ı parça- lama faahy etlere girenler arasın- da Fransızlar da. İngilizler de, Rumlarda,\unanldarda var.Sevr Andaşmasfnın altına imza koyan kinı \arsa onlar da var. Bunlann devletleri var, halklan değiL Haik- lar birbirivie kardeştir" dedi. 'Yapacak çok i§ var' Türkiye'ye "ıhmh tslam" mo- delinin dayatıldığını belirten Sel- çuk, bunun uygarlığa veda etmek olacağını söyledi. Türkiye'de "gayri meşru bir hükümetin ik- tidaroldugunu''\azrgulayan Sel- çuk, ülkenin emperyalizmin tu- zağına gırdiğini kaydetti. Ata- türk'e karşı olanlann bugün ik- tidarda bulunduğuna işaret eden Selçuk, şunlan kaydetti: "Ülke- de birtakun sorunlarm yanmda dincilik büyük bir sorun olarak karşunıza çıkıyor. Kökten din- ciliğJ benimseyenler, Atatürk'e karşı olanlar bizden daha çok çahşularve iktidara geçtiler. Bizim örgütlenecek yeni bir partiye gereksinimimiz var. Hayattan kopuklaıia değiL Kendi içlerinde kendi delegeleriyie başkanlannı seçtiği bir partiye değfl. Sol par- tfler, delegeoyunîanna son verâek, halka açüacak. Bizim yolumuz belli. yapacak çok işimiz var." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr 3 Ekim müzakere tarihi yaklaştıkça, Avrupa Birliği içinde gerilim de artıyor. Türkiye'nin Birliğe katılmasıyla ilgili süreç o tarihten itibaren başlayacak. Buradaki temel sorunlardan birisi, Av- rupa Birliği ülkelerinde yaşanan siya- si ve ekonomik kriz. Fransa'da AB Anayasası'na hayır diyerek başlayan gelişmeler, Chirac'ı zor durumda bı- raktı. Çünkü AB Anayasası'na hayır di- yenlerin çoğu Türkiye'nin AB üyeliği- ne de karşı çıkıyorlardı. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 17 Aralık tarihine kadar Tür- kiye'nin yanında ve üyeliğinin kabulü yönünde tavır alırken, anayasa refe- randumundan beri tamamen iç poli- tikanın etkisiyle Türkiye aleyhtan bir tu- tum içine girdi. Son açıklamalan, Tür- kiye'nin Güney Kıbns'ı tanımasının gerektiği yönündeki ısrarı, siyasette- ki kaypaklığın güzel bir ömeğini göz- ler önüne seriyor. Çünkü Chirac, 17 Aralık'ta Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzalamasının Güney Avrupa Birliği, Fransa ve Türkiye Kıbns'ı tanıma anlamına gelmediğini söyleyen liderler arasındaydı. Türki- ye'ye de bu tutumunu açıkça ifade et- mişti. ••• Chirac bu tutumu alırken, seçimle- re hazırlanan Alman Başbakanı Ger- hard Schröder geçmişteki tutumu- nu daha net bir şekilde sürdürüyor. Tür- kiye'nin müzakerelerle ilgili üzerine düşeni yerine getirdiğini, bundan böy- le görevin kendilerinde olduğunu ifa- de ediyor. Sonuç olarak Türkiye'nin Av- rupa Birliği üyeliği, daha önce Alman Dışişleri Bakanı Fischer'in de dediği gibi, "Avrupa'nıngeleceğinive tercih- lerini belirleyecek". Avrupa, çoksesli, çok dinli, çokkül- türlü bir ortaklığa mı gidecek, yoksa kaplannı farklılıklara kapatarak, ABD'ye karşı farklı bir denge oluşturmaktan vaz mı geçecek? ABD'nin Irak'ı işgaline karşı çıkan Fransa, Almanya gibi te- mel ülkeler, Avrupa'nın geleceği ko- nusunda da ortak hareket etmeyi ka- rarlaştırmışlardı. Türkiye konusunda da düne kadar biıiikte hareket ediyorlar- dı. Şimdi bu noktada aralannda bir ayrılık varmış gibi görünüyor. Tabii önümüzdeki günlerde bu konuda ye- niden bir araya gelip ortak siyaset oluşturacaklannı da söyiüyoriar. ••• Türkiye'nin AB üyeliği, aslında Tür- kiye'nin de Avrupa'nın dayönelimini, kaderini belirleyecek bir unsur haline dönüşecek gibi görünüyor. Türkiye'nin AB'ye katılması çok büyük ve farklı kül- türlü bir ülkenin AB'ye katılması ola- cak. Aynı zamanda kişi başına geliri en düşük olan Türkiye, AB'nin bozuk ekonomik düzeni içinde bir tehlike olarak da görülüyor. Avrupa bu fark- lılığı hazmedecek bir olgunluğa geldi mi, gelmedi mi? 3 Ekim'de başlaya- cak süreç bunu kanrtlayacak. Türkiye açeından ise, bu süreç, zor- lu müzakerelere katlanıp katlanma- mak, demokratikleşmede ısrarlı olup olmamak konusunda bir sınav haline gelecek. AB'ye karşı olan, AB karşı- sında tereddütlü olan çevreler, AB'den gelen çatlak sesler üzerine, "Bak iş- te istemiyorlar" diyerek bu işten vaz- geçilmesini isteyecekler. Yönümüzü Doğu'ya dönelim diyerek ne olduğu belli olmayan birtakım önerilerle mü- zakerelerin kesilmesine gayret edecek- ler. ••• Böyle bir durumda Türkiye'nin ısra- n önemlidir. Bu ısrar, AB içinde yer al- manın ötesinde, bir gelecek tercihi olacaktır. Türkiye'nin AB yolculuğu yalnızca bir coğrafi ve kültürel tercih değil, aynr zamanda siyasi bir tercih- tir. AB içindeki birçok soruna karşın yine de şu anda demokrasi, eşitlik ve adalet açısından ileri örneklere sahip. Bazılan diyorlar ki, AB ülkelerinde de insan haklan ihlalleri var, demokrasi- leri sorunlu, başka ülkeleri sömürüyor- lar. AB ülkelerinde insan haklan ihlalle- ri olduğu, demokrasilerinin sorunlu bulunduğu, azınlıklara karşı aynmcı- lık yapıldığı bir gerçek. Başka ülkele- ri sömürdükleri de. Ancak mukayese içinde dünyadaki en gelişmiş demok- rasilerin, hak ve hukuk konusunda en gelişmiş ülkelerin Avrupa'da olduğu da ayrı bir gerçek. Türkiye, doğusuna döndüğü zaman hangi gelişmiş demokrasiyi kendisi- ne örnek alacak? Hangi eşitlik ve ada- let sistemini tercih edecek? Böyle bir örnek var mı? ••• AB yolculuğunda zor ve çetin bir vi- raja yaklaşıyoruz. Bakalım süreç ne- ler gösterecek?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear