22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK VE NAMU51-U AMA, PARA5)OVUMM v MANûi PARTİYt ?' Bir kez elektrik aldıktan sonra kendisi eneıji üretmeye başlayan cihaz her alanda kullanılabilecek Türk mucitten önemli buluşZEYNEPŞAHtN ANKARA -Türk mucit Muanımer Yıldız, fiziksel bağlantısız elektrik üretebilen cihaz geliştirdi. Yıldız, uzun zamandır üzerinde çalıştığı ci- hazına patent de aldı. Mucidin Avrupa'dakı temsilcisi VeysiAdüOzdiker, klasik akü düze- niyle bir kez elektrik aldıktan sonra kendisi elektrik üretmeye başlayan cihazın, mucit Yıldız tarafından yer- li ve yabancı gözlemciler önünde yapılan pek çok deneyle ispatlandı- ğını kaydetti. Özdiker, Hollanda Tek- • Türk mucit Yıldız'ın Avrupa'daki temsilcisi Özdiker, istenen güç ve voltajda yapılabilen cihazın, yer altında ve yer üstünde havalı-havasız ortamlarda çalışabildiğini ve hiçbir yakıt türüne veya dışandan bir enerjiye ihtiyaç duymadığını vurguladı. Özdiker, icadın kara, deniz, hava ve uzay taşıtlannın yanı sıra; aydınlatma, ısıtma ve enerji ihtiyacı olan her yerde kullanılabileceğini söyledi. nik Üniversitesi Elektrik Mühendis- liği, Elektromekanik ve Güç Elekt- roniği Bölümü Uzmanlar Grubu Baş- kanı J. L. Duarte tarafından ince- lendiğini ifade ettiği prototip ciha- zın, farklı çalışma sistemleriyle ana- log ve digital olarak 4 ayn kanaldan ölçüldüğünü söyledi. Bu ölçümlerde değişken olmayan ve ortalama 12.5 V çıkışının ve akı- mın 5 saat test edildiğinin rapora bağlandığını belirten Özdiker, "Bu buluşa önce inanmayıp gülen insan- lar, akadenüsyen ve uzman ölçümle- rinden sonra hayretie bakarak fızik- sel olarak imkânsız olan \çrimlivçin- sanbğa büyük hizmet edecek sonu- cu çok heyecan verici buluyoriar" diye konuştu. Özdiker, söz konusu buluş için önemli araştırma enstitü- leri ile sürekli temas halinde olduk- lannı ve büyük endüstriyel şirketler- le anlaşma yapmaya hazırlandıkla- nnı belirtri. îstenen güç ve voltajda yapılabilen cihazın, yer alünda ve yer üstünde havalı-havasız ortamlarda çalışabildiğini ve hiçbir yakıt türü- ne veya dışandan bir enerjiye ihti- yaç duymadığını da vurgulayan Öz- diker, icadın kara, deniz, hava ve uzay taşıtlannın yanı sıra; aydınlat- ma, ısıtma ve enerji ihtiyacı olan her yerde kullanılabileceğini söyledi. Veysi Adil Özdiker, Hong Kong'da 10 Eylül'de yapılacak "Dön- ya Enerji Toplantısrnda da Prof. Duarte tarafından yaklaşık bin ka- dar katıhmcı bilim adamına, Yıl- dız'ın buluşunun açıklanacagını be- lirterek Duarte'ye bu konuda bilgi ve gözlemlerini bildirme yetkisi ve- rildiğini kaydetti. Burhaniye'nin şirin tatil köşesi Ören'in iskelesi Izmirli sanatçılann merkezi oldu Zeytinyağı fabrikasında sanat şöleni EROL OZKAN Son yıllarda tarihsel mekânlarda ya da artık kullanılmayan eski mima- ri doku içinde, sanat olaylannı ser- gileme modası giderek yaygınlaşı- yor... Ancak her şey bir tarafa 150 yıl- lık eski bir zeytinyağı fabrikasının içini elden geçirip, onanp restore ederek sanat galerisi yapma fikrinin en çarpıcı örneklerinden bıri ise Bur- haniye Ören'deki tskeleMahallesi'n- de yaşanıyor şu günlerde... Artık kullanılmayan, unutulmuş bir yağ fabrikasının iç bölümlerini sanat galerisine dönüştürme fikri ise Işık Dere Erkal'a ait. Işık Hanım, Burhaniye'de son iki yıldır başlatılan kültür ve sanat etkin- îiklerinin kilit isimlerinden biri. As- lında bir ressam ve eğirimci olan Işık Hanım Ankarah. TED Koleji ve Ga- zi Üniversitesi Resim Bölümü'nden mezun olup yaşamıru sanata adamış, duygu yüklü bir sanatçı... Yıllardır ya- şadığı Burhaniye'nin Ören'inde önün- den her geçişte onu en çok etkileyen köşe iskele ve iskeledeki bir eski ya- pıolmuşhep!.. 150 vıllık vapı Ören'deki iskele mahallesi bilenle- rin bildiği gibi o eski romantik görü- nümüyle, balıkçılann ağlannı onar- dıklan, ünbat serinliği içinde salaş ba- lıkçı kahveleri ve lokantalanyla pek çok insanı etkilerdi eski yıllarda... Günümüzde betonlaşmaya kucak açan iskelede eski dokuyu ve oranın kişiliğini tamamlayan tek yapı ise bir köşede unutulmuş gibi duran eski bir yağ fabrikasıdır. Evet iskeleye kişilik katan olanca eskiliği ve bırakılmışhğı ile bu zeytinyağı fabrikastna kafayı takar Işık Hanım. Az buz değil, 150 yıllık bir geçmi- şin yorgunluğu yüzünden okunan bu garip yapının pitoresk eskiliği için- deki mekânlar en çok da Işık Ha- nım'ın gözünden kaçmaz. Her şeyin birer birer yıkılıp yok edildiği günü- müzde böyle tahminen 1841 yıhnda yapılmış bir zeytinyağı fabrikasının sanat galerisine dönüşümü ise şu ge- çen birkaç ay içinde gerçekleşmiş... Ancak tabii ki bu iş biraz da fabrika- nın sahibi Yağcı ailesinin bütün olum- lu ricalara yerinde ve iyimser yanıt- lar vermeleriyle oluvermiş... Aslında fabrika ve sabunhanenin ta- rihi eser olarak korunması ve yapıya yeni işlevler kazandırılarak ayakta tutma isteği, Yağcı ailesinin bir yer- de anılara çok önem vermelerinden Işık Dere Erkal'm (solda) öncülüğünde açılan sergfye ilgj büyük. Başkan 'dan büyük katkı Geçen haftalarda pek çok sanat olayının peş peşe yaşandığı Burhaniye'nin ünlü iskelesinde, yansımn bar, yansının da çok iyi bir seçimle sanat galerisi olarak sanatçılara açılması düşüncesi ise olayın en sevindirici yanı... Dolayısıyla, bütün bu olaylann peş peşe yaratılmasında sanatsever Burhaniye Belediye Başkanı Rkret Akova'nın katkılannın da büyük payı olduğunu defalarca anlatan Işık Hanım, Fikret Akova'nın bu eski zeytinyağı fabrikasını bir sanat galerisine dönüştürmede hiçbir öz\ r eriden kaçınmadığını. sanatçılann ve eserlerin tzmirden Ören'e taşınması, tüm sanatçılann misafir edilmesi, fabrikanın onanmı, boyanması, elektrik sisteminin yenilenmesi, çiçeklendirilmesinde maddi-manevi her türlü katkıyı esirgemediğini bildirmiştir. Bu nedenle, tüm sanatseverler kendisine çok şey borçlular... kaynaklanıyor olmalı. Sanatçı bakış açısı ile bu mekânı bir anda sanat galerisine dönüştüren Işık Erkal Hanım'la hayli sıcak bir günde Oren'de buluşup da iskeleye git- tiğimde ben de şaşırmıştım. Yıllarca depo olarak kullanılmış, üstüne ait kattaki düzenlemelere takılıp an- tika bir masanın başuıda soluklanı- yoruz... Aklım fikrim yapının sahip- leri ile tanışmakta. Yanm saat geçme- den zeytinyağı fabrikasının sahibi Hatice Yağcı Hanımefendi ve oğlu tdris Bey'le evlerinin terasında bu- mış. Uzun yıDaryağhane ve sabunha- ne olarak kullanılan bu binanın ük sa- hibi ise Yiınanta bir armatör olan Ju- va admda biri> miş. YıDarca burada üretüen ze\1in>ağı ve sabunlar, avn- ca binanın hemen önündeld iskele- den gemüerie ihraç ediürnüş». Daha 1Oeramik eserlerden heykellere, çarpıcı desen çahşmalanndan suluboya resimlere vanncaya i 3 kadar her şeyin özenli bir şekilde yerleştirilmesi de başanlı. Sergilenen yapıtlar arasında dikkat çekenler çok. Resim sanatçılan Ali Açıkalın, Serkan Adın, Elmas Dorukkaya, Safiye Mine Erdurak, Nadide Acar Karaca, Faden Suzan Kutsioğlu, Ertuğrul Saraç, Dilek Topaç, Kemal Varol; heykel sanatçılan Sabit Baytan, Yıldanur Ketenci; seramik sanatçılan Öder Ünsal, Erkuter Leblebici ve fotoğraf sanatçısı Ahmet Esmer'in yapıtlan sergileniyor. bastıkça taban tahtalan gıcır- dayan ve yer yer dış sıvalan dökül- müş ancak içi hâlâ daha kekremsi zeytin ve sabun kokan, adeta hurda haldekı bir yapıdan istenildiğinde na- sıl da bir sanatevinin yaratılabüece- ğine bir kez daha taruk oldum orada! Ve sevindim. Işık Hanım'la daha sonra binayı enine boyuna geziyoruz ve ardından luşup söyleşiyoruz... Hatice Hanımtipik bir Egeli... Son derece konuksever. Bize kahve ik- ram ediyor, tanışıyoruz... Yer yer gözleri ıslanarak fabrikanın geçmişi- ni ve iskelenin o çok eski dönemle- rini anlatıyor, sayıp döküyor: "Ah_ ah_ neydi kmm o eski günlerde bu iske- le" diyor ve ekliyor: "_Fabrika, eü- mizdeki kayniara göre 1841 'de yapd- sonra, mübadeledeJu\a Yunanistan'a gidince fabrikanın işletmesini de tb- rahim Yağcfnın babası Bahadınhlı Hafiz tdris Yağcı üzerine ahr." Yine o yıllarda Burhaniye'de as- keri doktor olarak bulunan tbrahim Ethem Koşumdak adlı bir doktorun anılannı süsleyen aynntılarda, yapı- nuı önemini belirtmesi açısından il- ginç sayılmalı. Ilginç çünkü, Kurtu- luş Savaşı sırasında Türk ordusunun zeytinyağı ve sabun gereksinimini bu fabrikanın karşıladığını Yağcı ai- lesine anlatıverir Doktor tbrahim Et- hem Bey.. Ve fabrika önem kazanır ailenin gözünde. Daha sonra Hatice Hanım 1948 yılında evlenir. O vakitler, Sus ve Trak adlı gemi- lerin buraya yanaşmasını ve mavna- lara yüklenen sabunlann daha sonra Midilli'ye taşınışını hiç unutamaz Hatice Hanım.. Ve bu yapı artık on- lann da düşlerinin bir parçası olur çıkar... Evet, neredennereye... Anti- ka bir sabunhanenin olduğu gibi -bi- raz da tesadüfen- korunmasının ya- nı sıra bir de bu köhne yapıdan bir sa- nat merkezinin oluşması ise Yağcı ailesi için de bir sürpriz olur çıkar... tlk etapta, şimdiye dek adı sanı du- yulmamış eski bir fabrikada toplu sergi fikri, biraz "uçuk" gibi kaçsa da herkesin eserlerini yollaması Işık Hanım'ı heyecanlandınyor. Hepsi, kendi alanında deneyimli ve ödüller almış sanatçılann güzel eserlerini bir arada görmek de başka bir sevinç!.. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Bugünlerin Geleneksel Konusu... Işçi niteliğini taşımayan kamu görevlilerine sen- dikalaşma hakkının verilmesi ve hükümetle toplu görüşme yapma yetkisinin tanınması ertesinde başlayan süreç bu yıl da geçmiştekilere benzergö- rüntülerle sürüyor. Bütçe tasansını 15 Ekim'den önce Türttye Bü- yük Millet Meclisi'ne sunmak zorunda olan siya- sal iktidar, biryandan gelir ve giderini aynntılandı- nrken bir yandan da genel olarak memur sözcü- ğü ile tanımlanan kamu görevlilerine dönüp soru- yor: - Ne kadar zam istersiniz? Bir çeşit abesle iştigal. Yani akla ve mantığa uy- gun düşmeyen biryaklaşım. Çünkü maaşlar için aynlacak ödenek zaten aşa- ğı yukarı belirlenmiş durumda. Ama Uluslararası Çalışma örgütü (ILO) ile Av- rupa Biriiği'ne (AB) verilmiş sözler var. Bu sözlere uygun düşsün diye Başbakan'ın vermiş olduğu "Grevli toplusözleşmeli sendikal haklar" sözü de bunlara eklenmiş durumda. Hem ILO'da hem de AB'de kara listeye alınma- manın başlıca güvencesi de yürütülmekte olan toplu görüşmeler. "Dostlar alışverişte görsün" halk deyişinin so- mut örnegi bu sayede yaşanmış oluyor. Ayrıca Uluslararası Para Fonu'nun (IMF-UPF) şimşekle- rinden de korunuluyor. • • • Anayasanın çalışma yaşamına kurallaröngören maddelerinde iki tanım var. Birincisi "işçiler", ikincisi de "çalışanlar". "Çalışanlar" tanımı kapsamında işçilerin yanı sı- ra kamu görevlileri de var. Ancak siyasal yaklaşım, konu kamu görevlileri olduğunda "dunın bakalım" demeye bayılıyor. Dün böyleydi, bugün de... Kamu görevlilerinin sendikalaşması söz konu- su olduğunda anayasa devreye sokulup "cevaz ver- me" koşulu getiriliyor. "Cevaz verme" sözcüğünün karşılığı sözlükler- de "caiz görme, izin verme". "Cevaz verecek" belli de hangi alanlarda verileceği belli değil. Baş- ka bir deyişle, siyasal iktidarın istemediği bir ça- lışma alanında örgütlenmek anayasaya göre ya- sak. Oysa anayasada, kamu görevlilerinin sendika- laşmasına olanak sağlama amacının da yer aldı- ğı çeşitli değişiklikler 3 Ekim 2001 günü yapılmış ama 23 Temmuz 1995'te yapılan değişiklikle ge- tirilen "cevaz verme" sınııiamasına dokunulmamış- tı. Hiç olmazsa "cevaz verilmeyecek" örgütlenme alanlan varsa öznel değeriendirmelere bırakılma- yıp nesnelleştirilebilirdi. Bu süreçte de tartışılma- lanna olanak sağlanırdı. • • • Yapılan çeşitli araştırmalara ve ankettere göre dev- let, kendi adına iş yaparak yurttaşlarla muhatap olan kamu görevlilerine, yoksulluk sının olarak belirle- nen tutariann çok altında maaş ödüyor. Bunu art- tırmaya da niyetli değil. Yetkililerin açıkiamalann- da ortaya çıkan da bu. Tabii memur maaşlan yoksulluk sınınnın altında kaldıkça emeklilerinkiler açlık sınınnda kalıyor. Bu durum, yalnız Emekli Sandığı'na bağlı me- mur emeklileri ya da şehit, dul ve yetimleri için de- ğil, SSK ve Bağ-Kur için de geçerti oluyor. "Gelirimiz ancak buna elveriyor" savunmasının arkasına sığınmak da tutarlı bir yaklaşım olmuyor. Kayıt dışılığın hem vergi hem de çalışma alanın- da en üst noktaya çıktığını duyuran haberler ne ya- zık ki yetkililerin önlem alma sorumluluklannın ayır- dına varmalanna yetmiyor. oerinc@cumhuriyet.com.tr. BARIŞAROCK FESTtVALÎ ScmışcıKarşı BirSes Çıkar tstanbul Haber Servisi - "Savaşa. tşgak, tşgaki- ye Karşı Festival Banşarock" bugün Sanyer Mehmet Akif Ersoy Parkı'nda başlıyor. Coca Cola'nın düzenlediği Rock'n Coke Festivali'ne karşı ilki 2003 yılında gerçekleştirilen Banşa- rocîc, geçen yıl da Rock'n Coke'la aynı tarihte düzenlendi. Banşarock Festivali'nin üçüncü yı- hnda Bulutsuzluk Özlemi. Moğoflar, Büknt Or- tacgiL Işığın Yansunası, Ihthaç Molası, Banş Akarsu'nun da aralannda bulunduğu 35 grup ve sanatçı sahne alacak. Ücretsiz olan iki gün- lük fesrivale, Cumhuriyet gazetesinde yayımla- nan Banşarock ilanındaki kuponla girilebile- cek. Festivalde çeşitli sivil toplum kuruluşlan, açtıklan standlarda Coca Cola işçilerinin işten aülması, küresel ısınma, ABD'nin Irak işgali, ilaç firmalannın bebekleri denek olarak kullan- ması gibi dünya ve Türkiye'nin çeşitli sorunla- nnı tartışmaya açacak. Çeşitli yayın organlan- nın yanı sıra Cumhuriyet gazetesi de stand aça- cak. Festivalde iki gün boyunca söyleşiler, bel- gesel fıbn gösterimleri, tiyatro oyunlan sergile- necek. Fotoğraf, sinema, karikatür atölyelerinin yanı sıra Banşarock'ın küresel direniş atölyele- rinde Şenol Karakaş, Memet AH Alabora, Tay- fiın Mater küresel saldınya karşı ne yapılabile- ceğini tartışacak. Festivalde konserler saat 12.00'de başlayacak. Bu akşam saat 22.00'ye dogru "Savaşa Karşı Bir Ses Çıkar" etkinliğin- de katılımcılar savaşa tepkiierini kendilerince ortaya koyacak. 2003'teki festivale katılan ama artık aramızda olmayan Cem Karaca ve Kazmı Koyuncu anısına hazırlanan belgeselin gösteril- mesinin ardından festival yann gece geç saat- lerde sona erecek. tsteyenler çadır getirerek festival alanında konaklayabilecek. Festival ala- nını özel araçlar dışında IETT'nin 42,42M ve 42T numaralı Taksim, 4. Levent, Bahçeköy hattında çalışan otobüsleriyle de ulaşılabihr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear