25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 AĞUSTOS 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA J\_ U Lt M. U M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 Kültür ve Turizm Bakanlığı kendi ürettiği, sanatçılann haklanru koruyan 5846 sayılı yasaya uymuyor Kamuoyuna açıkmektup FÜSUN DEMİREL NURETTİN ŞEN Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın son icraatını da pek şaşırmadan, a- rtıa içimizde bir sızı duyarak karşı- ladık Turizmle birleştikten sonra Ba- kanlık ara sıra 'kültür'ün de so- nımluluğunda olduğunu hatırlamış olacak ki, siyasi bir kararla görevi- ni başanyla yürüten birkurumunun genel müdürünü görevden aldı. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin bu durumu ilk kez ya- şamıyor hiç kuşkusuz; daha önce de aynı şekilde görevden alındı ve sonra hukuki yoldan görevıne dön- dü. Bu, ülkemizde sıkça rastlanan bir alışkanlık haline geldi. Olmaz- sa şaşınyoruz! Kültür ve Turizm Bakanlığı bu kadar 'hassas(î)', 'incelikli(!)' ic- raatlar yaparken 1995 yılında AB uyum yasaları düzenlenirken yeni, çağdaş bir düzenleme getirilen ve fikri haklanmızı koruyan yasanın arkasında neden değıldir? Bu ge- çen on yıllık süreçte gelinen son noktadan kamuoyunun haberi var mı, bilemiyoruz; ancak aydınlat- mak da bizim işimiz... Yönetmen, senarist, özgün mü- zik bestecisi, oyunculann.. birlikte ürettiği filmlerimiz yıllardır hiçbir karşılığı olmadan TV kanallannda gösterilmekte, dış ülkelere satıl- makta, DVD ve VCD'lerinın illegal korsanlan işportada, nıtelikli kor- sanlan da müzik marketlerde satıl- maktadır. Slnema yapıtlarına farlclı uygulama Kültür Bakanlığı müzik eserleri ve edebi eserler için bandrol başvu- rusunda yazar, çevirmen ya da ilgi- li meslek birliğinin (MESAM/ MSG gibi) iznini istemektedir. Si- nema eserleri için bandrol başvuru- sunda ise hiçbir izin istenmemekte- dir. Oysa Fikir ve Sanat Eserleri Ka- nunu'nda sinematografik bir ese- rin, eser sahibinin ve bağlantılı hak sahibinin yazılı izni olmadan diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanıla- mayacağı yazar. Eserin yapımcısı, ancak eser sahibi ile yapacağı söz- .ültür Bakanlığı müzik eserleri ve edebi eserler için bandrol başvurusunda yazar, çevirmen ya da ilgili meslek birliğinin (MESAM/ MSG gibi) iznini istemektedir. Sinema eserleri için bandrol başvurusunda ise hiçbir izin istenmemektedir. Oysa Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda sinematografik bir eserin, eser sahibinin ve bağlantılı hak sahibinin yazılı izni olmadan diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanılamayacağı yazar. leşmeye göre mali hakları kullana- bilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu son uygulaması gözden kaçınl- makta, sessız sedasız uygulama sürmektedir. Öte yandan, kendi çıkardığı uyum yasasına rağmen, Bakanlığın istediğı sinema destek başvurusu şartlan arasında eser ve bağlantılı hak sahibinden alınmış mali hakla- n kullanma yetkilerini içerir izin belgesi istenmesi de bulunmakta- dır(madde 15). Zaten çok az film çekilen ülke- mizde bir rol teklif i alan oyuncu, bir noter sözleşmesiyle başbaşadır. Hak sahipleri, sözleşmeyle, yasada belirtilen işletme, çoğaltma, yay- ma, temsil, iletim haklannı 50 yıl+ölümünden sonra 20 yıl yapım- cıya verecektir. Bravo! Kültür Bakanlığı, ölüm- den sonralannı da düşünmüş! Ce- nazelerimize taziyetlerini bildirme- yi de hiç ihmal etmezler! Her şey güvencede! Yapımcılar, TV patron- lan, Bakanlık el ele vermiş eseri ya- ratan bu insanlann ölümden sonra- sına da göz dikmişler. Tabii, işini sağlama alacaksın! Ancak unutturmaya çalıştıkları bir şey var. 1995'te AB uyum yasa- lan çerçevesınde çıkanlan, haklan- mızı koruyan 5846 sayılı o yasa. Bakanlık kendi ürettiği yasayı çiğ- nemeyi sürdürüyor! Bir hukuk ıh- lalı yapıyor. Buna itıraz edecek bir "babayiğit(!)"" çıkıp haklannı ön- ce Türkiye, olmazsa Avrupa mah- kemelerinde ararsa, işte o zaman Bakanlığın ve yapımcılann ödeye- ceği tazminatlar ölümden sonra +20 yılı da geçer! Bir de şu dillere sakız olmuş 'korsan' hikâyesini aktaralım. Ba- kanlığın web sitesinde yanm sayfa- ya yakın bir yer ayrılmış. Başlık 'Korsanın Zararları' (Ağaç kurtçuklan gibi!) Bazı maddeler sı- ralamış, son maddede diyor ki; "Bilgi toplumu/bilgi ekonomisi- nin yarattığı yeni üretim şekli, bilgiye dayalı, katma değeri yük- sek ürünlerden oluşmaktadır ki, bunların tamamı 'fikri haklar' ko- rumasına muhtaçtır. Bu koruma sağlanamadığında, ülkemizin ta- rım/sanayi toplum/ekonomisi çerçevesindeki üretimi değişme- yecek ve ihracat açığımız gün geç- tikçe artacaktır." İzlnslz gösterllen fllm ve dlzller Bravo! Bu dâhiyane fikirler web sitelerinde yazadursun, Bakanlık hiç sorgu sual etmeden yukanda de- ğindiğimiz üzere bandrol satarak yasal koruma altında nitelikli kor- sanlık yapılmasına yol açmaktadır. Örneğin TV'lerde her gün film ve dizilerimiz izinsiz olarak gösterile- rek haklanmız gasp edilmektedir. Oysa ki, Oyuncular Meslek Bir- liği'nin geçmiş yıllardaki itirazlan üzerine, Istemihan Talay ve Hüse- yin Çelik, mağduriyetin gideril- mesi, yasal eksikliğin tamamlan- ması için düzenleme yapmaya söz vermişler, hatta Bakan Çelik, AKM'deki geniş katılımlı toplantı- da "Devlette devamlılık esastır. Size katılıyorum. Bu nitelikli korsanlıkrır. Ancak düzenleyece- ğiz. Ya onlar gidecek ya biz" söz- leriyle bizleri desteklemış ve bizi morallendirmişlerdi. Sayın Çe- lik'in bu sözlerini bir güvence ola- rak almıştık. Oysa yasa güçlünün yanında yer aldı! Yeni Bakanımız da bu işlerle ya- kından ilgili! Ara sıra işportadaki korsanla zabıtanın mücadelesi ya da "Polise teşvik primi verin, o da korsanı yakalasın" türünden dâ- hiyane beyanları ile hedef şaşırt- makta. bu arada atı alan Üsküdar'ı geçmektedir! Meslek insanlannı ürkütme, yıl- dırma, pasifize etme; meslek örgüt- lerini işlevsizleştirme uzun yıllardır sessiz ve derinden uygulanan bir politikadır. Ancak hiç kimse, yara- tıcı haklardan ve emekten çalınan kârlarını üzerine örtü yapıp tath rü- yalara dalmamalı... Sakın ha! Her gecenin bir de aydınlığı var- dır. Siz hiç sabah olmayacak mı sandınız? Öyleyse fena halde ya- nıldınız. Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... Tath Cadı/Bewltched Bir zamanlann en beğeni- len TV dizilerinden olan 'Tath Cadı' (Be- witched) sinema perdesinde yeniden izleyiciyle buluşu- yor. 1964'te başlayan TV, dizisinde 'tat- b cadı' Samantha'yı Eliza- beth Montgomery canlan- dırmıştı. Şimdi ise bu rolü Nicole Kidman üstleniyor. Nora Ephron'ın yönettiğı filmde başrolleri Kidman 'ın yanı sıra Will Ferrel, Shir- ley MacLainepaylaşıyor. Kalifornıya'run San Fer- nando Vadisi'nde, Isabel (Nicole Kidman) kendini baştan yaratmaya çalışmaktadır. Safve iyi huylu bir cadı olan genç kadın, doğaüstü güçlerine başvurma- yarak 'nonnal' bir yaşam sürmeye kararlıdır. Ay- nı sıralarda, şehrin öbür ucunda, uzun boylu ve ya- kışıklı oyuncu Jack Wyatt (Will Ferrell) kariyerini tekrar yoluna koyma mücadelesi vermektedir. Göz- lerini 1960'lann sevilen sitcomu 'Tatü Cadı'nın yeni uyarlamasında fani koca Darrin rolüne dik- miştir. Ve kader bu iki genç insanı karşılaştınr. Iskelet Anahtar/The Skeleton Key Iain Softley'nin yönettiği filmde başrolleri Ka- te Hudson, Gena Rowlands, John Hurt paylaşı- yor. Kiliseye bağlı bir düşkünler evinde hastabakı- cılık yapan Caroline Ellis'in (Kate Hud- son) amacı, hemşire okuluna devam et- mesini sağlayacak parayı kazanmaktır. Bu nedenle Louisi- ana deltasındaki es- ki malikânede yaşa- yan Violet adlı yaşlı bir kadının yatalak kocasına bakmak üzere anlaşma ya- par. Bu gizemli ev- deki odalan merak eden Caroline, tavan arasında gizli bir o- da bulur. Odanın her tarafı, çeşitli antikalarla, evın alt kısımlanndan bu- raya atılmış gibi görünen aynalarla doludur. Aslın- da küçük odadaki her eşyanın birtakım tuhaf bü- yülerle bağlantısı vardır. Terketme Sartatı/The Art of Breaklng Up Michelle Deville'in yönettiği, başrollerini Em- manuelle Beart, Charles Berling, Dominique Blanc'ın üstlendiği 'Terketme Sanatı' seks, para ve komedinin iç içe geçtiği bir film. Bois d'Eng- hien (Charles Berling), yüksek Fransız sosyetesin- den Madam Duverger'in kızı Viviane Duverger'le evlenmek üzeredir. Bu nedenle bir diva olan met- resi Lucette'den (Emmanuelle Beart) aynlmalıdır. Bununla birlikte zengin Irrigua da Lucette'nin met- resi olmasını ister. m ~m 70 ülkeden 342 film gösterilecek Uünya filmleri Mon treal'de... f20:30 YAZ ZAMANI Tuba Ünsal RUKSEL RAND PRIX ~ BUGÜN GULTEN EVREN İLE _ _ f%g% GÛNDEMİN İÇİNDEN M. 1 . V I I U Penn Özei Ropörtoj 22:00 MUHTEŞEM İKİLİ JükteDuru&CenkErm SİNEMA: Kayıp Cennet Ufrr/IUm, Ytpm, Cojkun Dena re Hatonlrm 23:30 Kültür Servisi - '29. Montreal Dünya Filmleri Festivaü" bugün başlı- yor. 5 Eylül'e dek sürecek festivalde 70 ülkeden toplam 342 film gösterile- cek. Montreal'de Uğur Yücel'in 'Yazı Tura' adlı uzun metrajlı fılmi ve Ya- semin Alkaya'nın '5. Kat' belgeseli de yanşma dışı programlarda dünya se- yircisi ile buluşacak. Hollyvvood siste- mine karşıthğı ile tanınan festivalde, 'Dünya Yanşması". 'îlk Filmler Dün- ya Yansması','Yanşma Dışı Dünya- nın En Iyileri', 'Dünyanın Farkh Kı- talanna Sinemasal Bakış', 'Dünya- nın Belgeselleri', 'Saygı Kuşağı' (Çinli yönetmen Chen Kaige), 'Yıl- dızlar Altında Sinema' ve Kanada Öğrenci Filmleri Festrvali' başhkla- nnı taşıyan programlar yer ahyor. Montreal Dünya Filmleri Festivali'nde uzun metrajlı 80 filmin dünya ilk gös- terimi yapılacak. Filmler 10 farklı me- kânda gösterime girecek. Aynca, sine- maseverler Saint Catherine Caddesi üzerinde kurulan dev sinema perdesin- de açık havada ücretsiz film izleyebi- lecekler. Öfkesini paylaşmaktan çekin- meyen, dramatik dogma tarzında bir film olan 'Yazı Tura', on binlerce in- sanın yaşamını yitirdiği Güneydo- ğu'daki çatışmalan konu ediniyor. Kur- maca-belgesel '5. Kat' ise Istanbul'da boğaz manzaralı bir lokanta olan 5. Kat ekseninde, lokantanın sahibi ve filmin yönetmeni olan Yasemin Alkaya'nın serüvenine yerveriyor. Festivalin yanş- malı bölümünde 29 ülkeden 22 uzun metrajlı ve 15 kısa metrajlı film yan- şacak. Ünlü Yunan yönetmen f heo Angelopoulos'un başkanlığını yaptığı jüride, Johanne Bellefleur, Silvio Ca- iozzi, Amira Casar, Claudio Gubito- si, Anna Karina. Pavel Lounguine, Vicente Molina Foix, Jörgen Persson bulunuyor. Montreal'de yanşacak filmler şöyle: Claude Gagnon'un 'Kamataki'si (Kanada). Hans VV'.Geissendoerfer'in 'Schneeland"ı (Almanya) , Robert Connolh ın'ThreeDollars'ı(Avust- ralya), Simon Aeby'ın 'The Heads- man'ı (Avusrurya-Isviçre-Lüksem- burg-Macaristan-Ingiltere), Frank Van Mechelen'ın 'De Indringer'ı (Belçika), Miel Van Hoogenbemt'ın- 'Miss Montigny"si (Belçika- Fransa- tngiltere-Lüksemburg), Ahmed Ima- mo^iç'in 'Go VVest'i (Bosna Hersek- Hınatistan), Xiaogang Feng'in 'Tina Xia \Vu Zei'i (Çin), Teng VVenji'in 'Ri Chu Ri Lousu (Çin), Jocelyne Sa- ab'ın 'Dunia'sı (Mısır- Fransa-Libya), Gerardo Herrero'nun 'Heronia'sı (tspanya), Jose Corbacho ve Juan Cruz'un 'Tapas'sı (Ispanya), Chris- tophe Otzenberger'ın 'Intineraires'i (Fransa), Muhammed Malas'ın 'Bab El Makam'ı (Fransa-Tunus-Suriye), Mohsen Makhmalbarın 'Sex and Philosophy' (Iran-Fransa-Tacikistan), Alessandro D'Alatri'nin 'La Febb- re'si (Italya), Akira Ogata'nın 'Itsu- ka Dokusho Suruhi'si (Japonya), Pi- eter Kuijpers'ın 'OffScreen'ı (Hol- landa), Franco De Pena'nın'Your Na- me is Justine'ı (Polonya-Lüksem- burg), Roy Battersby'ın 'Red Mer- cury'si (Ingiltere), Valery Akha- dovun 'Parnikovniy Efekt'i (Rusya), Lisa Ohlin'in 'Sex, Hope & Love'ı (Isveç-Norveç-Danimarka)... KEDÎ GOZU VECDt SAYAR Çok Geç Olmadan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, son günlerde manşetlerden hiç inmiyor. Sayın Bakan'ın açıklamala- n ve icraatları, nicedir gündemde olmayan kültür- sa- nat sorunlannı gündemin ilk sıralannataşıyarak, olum- lu bir işlev yerine getiriyor. Yiğidi öldür ama hakkını ver demişler, öncelikle doğru bulduğum bazı yaklaşımla- nndan söz etmek istiyorum. öncelikle, Anadolu'nun pek çok kentinde on beş yıldır inşaatı devam eden kültür merkezlerinin iki yıl içinde bitirilmesi için talimat vermesini önemsiyorum. Bunlardan bir bölümünün bu yıl içinde tamamlanıp hizmete girmesi bekleniyor. Peki, bu kadar kısa süre- de bitmesi mümkün de, neden bu kadar yılda tamam- lanamamış bu inşaatlar, sorusu akla geliyor. Tahmini- miz, yıldan yıla devreden inşaatlann bazı müteahhitle- rin zengin olmasına yaradığı yönünde. "Paramızyok- tu" sözünü ciddiye alamıyonjm. Bakanlık Müsteşan Prof. Mustafa Isen de, devletin kültür-sanat alanında temel görevinın altyapıyı tamam- lamak ve kültür-sanata ortam hazırlamak olduğunu söylüyordu geçenlerde birtelevizyon programında. B- bette, doğru bir yaklaşım. Bir başka doğru karar da, kültür ve sanatımızı dış dünyaya tanıtmak için 'Yunus Enstitüsü' adıyla mer- kezlerin açılmasına ilişkin. İlk merkez Japonya'da açı- lacakmış. Bakan'ın açıklamasında, aynca bir de M - marSinan Enstitüsü'nün kurulacağını öğreniyoruz. Küttür ve sanatımızı dünyaya tanrtmakla görevli mer- kezlerin oluşturulması gereği üzerinde o kadar çok ya- zı çıktı ki bu köşede. Hatta, Paris'te küttür müşavirliği yaptığım günlerde de, Bakanlığa bağlı birimler yerine, 'British Council', 'Goethe Institute', 'Instituto Cervan- tes' benzeri bir kurum kurulmasının gerekliliği üzerin- de durmuştum. Benim gibi, bu konuda öneriler geliş- tiren daha pek çok arkadaşım oldu. O yıllarda, Türki- ye'nin kuracağı kurumu nasıl adlandırmalı konusu et- rafında beyin fırtınalan yapıldı. Tabii, ilk akla gelen 7va- zımEnstitüsü' idi. Sayın Bakan'ın önerdıği -galiba Ba- kan'dan birkaç gün önce Prof. llber Ortaylı aynı adı önermişti- Yunus Enstitüsü' ya da 'Sinan Enstitüsü' de makul bir çözüm gibi geliyor, Türkiye'nin farklı kutup- lannın üzerinde mutabakat sağlayabilecekleri adlar olarak... Tabii, işlevleri birbirleri ile çakışmadığı sürece. Bir kurum, dış tanıtımla uğraşırken, diğeri halk kültür- lerine ya da mimariık kültürü üzerine araştırmalarayö- nelen bir kurum olabilir. Bunlann yanı sıra, 'Mevlana', 'Hacıbektaş', 'Nâzım' adlan verilecek başka enstitüler de -bizim tercihimiz enstitü yerine kurum adının kulla- nılması- kurulabilir ve bunlar da farklı kültürel alanlar- da yoğunlaşabilirier. Elbette, biz bu önerileri getirirken, kurumlann özerkliğinin olmazsa olmaz bir koşul ola- cağını düşünmüştük. Peki, Sayın Bakan'ın düşüncesi de bu doğrultuda mı? Pek öyle gözükmüyor. Kültür ve Turizm Bakanlı- ğını son günlerde manşete taşıyan olaylarzinciri, Dev- let Tiyatrolan'na 'söz dinleyen' bir genel müdür getir- me endişesinden kaynaklanmadı mı? Devlet Tıyatro- lan Kanunu'nun verdiği görece özerkliğe bile taham- mül edemeyen bir Bakan, nasıl olacak da 'Yunus Ens- titüsü' ya da 'Sinan Enstitüsü' gibi idari ve bilimsel özerkliliğin zorunlu olduğu kuoırnlan oluşturacak? He- le birde, hükümetin RTÜK veTÜBlTAK'taki uygulama- lannı göz önüne alırsanız, tehlikenin boyutlan daha da belirginleşiyor. Bu yüzden, Sayın Bakan'ın Devlet Tiyatrolan'nda ilk kez gerçekleşen saygın direnişi ve dışardan onlara destek veren sanatçı ve bilim insanlannın çağnlannı dikkate almasında yarar vardır. Söz açılmışken, RTÜK'ü tümüyle siyasete bağımlı kı- lan son değişiklikte, AKP ile çıkar ortaklığına giden CHP'nin bir zamanlar seçim bildirgelerinde ve hükü- met programlannda 'özerk sanat kurumu' oluşumuna yer verdiğini hatıriatmak isterim (hükümet ortağı oldu- ğu yıllarda, bu doğrultuda ciddi bir adım atmadı, ayn mesele). Söz geldi, Türkiye'de 'özerk' bir 'sanat kurumu' ku- aılması ihtiyacına dayandı. Çünkü, dış tanıtıma sıra gelene kadar, önce ülkemizdeki sanat alanlannın siya- setin vesayetinden kurtanlması gerekiyor. Bunun da panzeri özerk bir kurumdur. Elbette, 'demokratik' bir yapı içermeyen bir özerkliğin fazla bir yaran yok. Olsa olsa, başına buyruk derebeyler üretir. Bakan'ın yetki- lerini paylaşan 'bakancıkîar çıkar ortaya. Olması ge- reken, kamu sanat kurumlannın (Devlet Tiyatrolan, opera-bale, orkestralar) tümüyfe demokratik işleyişe sahip, özerk kurumlara dönüştürülmesi ve bunlann dı- şında kalan özel alana -bağımsız küttür/sanat kurum- lannın etkinliklerine- kamu desteğini yönlendirecek bir Türkiye Sanat Kurumu'nun kurulmasıdır. Türkiye'de gelmiş geçmiş tüm iktidarlann (kimileri daha vahşi, kimileri daha ehli olmakla birlikte yaklaşı- mın özü aynı) paylaştığı son söz siyasetçidedir çünkü. "Parayı veren düdüğü çalar" zihniyetinin ortadan kalk- ması gerek, çok geç olmadan. Bu değişiklik olmadan, Anadolu'da açılacak kültür merkezlerinden de bir ha- yır gelmez, yurtdışında açılacak enstitülerden de... Ne dersiniz sayın Bakan? vecdisayar@yahoo.com K Ü L T Ü R * Ç t Z İ K K Â M t L MA S A R A C I r-.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear