Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 AĞUSTOS 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J\_ U Lt M. U M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
Kültür ve Turizm Bakanlığı kendi ürettiği, sanatçılann haklanru koruyan 5846 sayılı yasaya uymuyor
Kamuoyuna açıkmektup
FÜSUN DEMİREL
NURETTİN ŞEN
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın
son icraatını da pek şaşırmadan, a-
rtıa içimizde bir sızı duyarak karşı-
ladık
Turizmle birleştikten sonra Ba-
kanlık ara sıra 'kültür'ün de so-
nımluluğunda olduğunu hatırlamış
olacak ki, siyasi bir kararla görevi-
ni başanyla yürüten birkurumunun
genel müdürünü görevden aldı.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü
Lemi Bilgin bu durumu ilk kez ya-
şamıyor hiç kuşkusuz; daha önce
de aynı şekilde görevden alındı ve
sonra hukuki yoldan görevıne dön-
dü. Bu, ülkemizde sıkça rastlanan
bir alışkanlık haline geldi. Olmaz-
sa şaşınyoruz!
Kültür ve Turizm Bakanlığı bu
kadar 'hassas(î)', 'incelikli(!)' ic-
raatlar yaparken 1995 yılında AB
uyum yasaları düzenlenirken yeni,
çağdaş bir düzenleme getirilen ve
fikri haklanmızı koruyan yasanın
arkasında neden değıldir? Bu ge-
çen on yıllık süreçte gelinen son
noktadan kamuoyunun haberi var
mı, bilemiyoruz; ancak aydınlat-
mak da bizim işimiz...
Yönetmen, senarist, özgün mü-
zik bestecisi, oyunculann.. birlikte
ürettiği filmlerimiz yıllardır hiçbir
karşılığı olmadan TV kanallannda
gösterilmekte, dış ülkelere satıl-
makta, DVD ve VCD'lerinın illegal
korsanlan işportada, nıtelikli kor-
sanlan da müzik marketlerde satıl-
maktadır.
Slnema yapıtlarına
farlclı uygulama
Kültür Bakanlığı müzik eserleri
ve edebi eserler için bandrol başvu-
rusunda yazar, çevirmen ya da ilgi-
li meslek birliğinin (MESAM/
MSG gibi) iznini istemektedir. Si-
nema eserleri için bandrol başvuru-
sunda ise hiçbir izin istenmemekte-
dir. Oysa Fikir ve Sanat Eserleri Ka-
nunu'nda sinematografik bir ese-
rin, eser sahibinin ve bağlantılı hak
sahibinin yazılı izni olmadan diğer
gerçek ve tüzelkişilerce kullanıla-
mayacağı yazar. Eserin yapımcısı,
ancak eser sahibi ile yapacağı söz-
.ültür Bakanlığı müzik eserleri ve edebi eserler için bandrol başvurusunda
yazar, çevirmen ya da ilgili meslek birliğinin (MESAM/ MSG gibi) iznini
istemektedir. Sinema eserleri için bandrol başvurusunda ise hiçbir izin
istenmemektedir. Oysa Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda sinematografik bir
eserin, eser sahibinin ve bağlantılı hak sahibinin yazılı izni olmadan diğer gerçek
ve tüzelkişilerce kullanılamayacağı yazar.
leşmeye göre mali hakları kullana-
bilir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın
bu son uygulaması gözden kaçınl-
makta, sessız sedasız uygulama
sürmektedir.
Öte yandan, kendi çıkardığı
uyum yasasına rağmen, Bakanlığın
istediğı sinema destek başvurusu
şartlan arasında eser ve bağlantılı
hak sahibinden alınmış mali hakla-
n kullanma yetkilerini içerir izin
belgesi istenmesi de bulunmakta-
dır(madde 15).
Zaten çok az film çekilen ülke-
mizde bir rol teklif i alan oyuncu, bir
noter sözleşmesiyle başbaşadır.
Hak sahipleri, sözleşmeyle, yasada
belirtilen işletme, çoğaltma, yay-
ma, temsil, iletim haklannı 50
yıl+ölümünden sonra 20 yıl yapım-
cıya verecektir.
Bravo! Kültür Bakanlığı, ölüm-
den sonralannı da düşünmüş! Ce-
nazelerimize taziyetlerini bildirme-
yi de hiç ihmal etmezler! Her şey
güvencede! Yapımcılar, TV patron-
lan, Bakanlık el ele vermiş eseri ya-
ratan bu insanlann ölümden sonra-
sına da göz dikmişler. Tabii, işini
sağlama alacaksın!
Ancak unutturmaya çalıştıkları
bir şey var. 1995'te AB uyum yasa-
lan çerçevesınde çıkanlan, haklan-
mızı koruyan 5846 sayılı o yasa.
Bakanlık kendi ürettiği yasayı çiğ-
nemeyi sürdürüyor! Bir hukuk ıh-
lalı yapıyor. Buna itıraz edecek bir
"babayiğit(!)"" çıkıp haklannı ön-
ce Türkiye, olmazsa Avrupa mah-
kemelerinde ararsa, işte o zaman
Bakanlığın ve yapımcılann ödeye-
ceği tazminatlar ölümden sonra
+20 yılı da geçer!
Bir de şu dillere sakız olmuş
'korsan' hikâyesini aktaralım. Ba-
kanlığın web sitesinde yanm sayfa-
ya yakın bir yer ayrılmış. Başlık
'Korsanın Zararları' (Ağaç
kurtçuklan gibi!) Bazı maddeler sı-
ralamış, son maddede diyor ki;
"Bilgi toplumu/bilgi ekonomisi-
nin yarattığı yeni üretim şekli,
bilgiye dayalı, katma değeri yük-
sek ürünlerden oluşmaktadır ki,
bunların tamamı 'fikri haklar' ko-
rumasına muhtaçtır. Bu koruma
sağlanamadığında, ülkemizin ta-
rım/sanayi toplum/ekonomisi
çerçevesindeki üretimi değişme-
yecek ve ihracat açığımız gün geç-
tikçe artacaktır."
İzlnslz gösterllen
fllm ve dlzller
Bravo! Bu dâhiyane fikirler web
sitelerinde yazadursun, Bakanlık
hiç sorgu sual etmeden yukanda de-
ğindiğimiz üzere bandrol satarak
yasal koruma altında nitelikli kor-
sanlık yapılmasına yol açmaktadır.
Örneğin TV'lerde her gün film ve
dizilerimiz izinsiz olarak gösterile-
rek haklanmız gasp edilmektedir.
Oysa ki, Oyuncular Meslek Bir-
liği'nin geçmiş yıllardaki itirazlan
üzerine, Istemihan Talay ve Hüse-
yin Çelik, mağduriyetin gideril-
mesi, yasal eksikliğin tamamlan-
ması için düzenleme yapmaya söz
vermişler, hatta Bakan Çelik,
AKM'deki geniş katılımlı toplantı-
da "Devlette devamlılık esastır.
Size katılıyorum. Bu nitelikli
korsanlıkrır. Ancak düzenleyece-
ğiz. Ya onlar gidecek ya biz" söz-
leriyle bizleri desteklemış ve bizi
morallendirmişlerdi. Sayın Çe-
lik'in bu sözlerini bir güvence ola-
rak almıştık.
Oysa yasa güçlünün yanında yer
aldı!
Yeni Bakanımız da bu işlerle ya-
kından ilgili! Ara sıra işportadaki
korsanla zabıtanın mücadelesi ya
da "Polise teşvik primi verin, o da
korsanı yakalasın" türünden dâ-
hiyane beyanları ile hedef şaşırt-
makta. bu arada atı alan Üsküdar'ı
geçmektedir!
Meslek insanlannı ürkütme, yıl-
dırma, pasifize etme; meslek örgüt-
lerini işlevsizleştirme uzun yıllardır
sessiz ve derinden uygulanan bir
politikadır. Ancak hiç kimse, yara-
tıcı haklardan ve emekten çalınan
kârlarını üzerine örtü yapıp tath rü-
yalara dalmamalı... Sakın ha!
Her gecenin bir de aydınlığı var-
dır. Siz hiç sabah olmayacak mı
sandınız? Öyleyse fena halde ya-
nıldınız.
Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... Yeni Başlayanlar...
Tath Cadı/Bewltched
Bir zamanlann en beğeni-
len TV dizilerinden olan
'Tath Cadı' (Be-
witched) sinema
perdesinde yeniden
izleyiciyle buluşu-
yor. 1964'te
başlayan TV,
dizisinde 'tat-
b cadı' Samantha'yı Eliza-
beth Montgomery canlan-
dırmıştı. Şimdi ise bu rolü
Nicole Kidman üstleniyor.
Nora Ephron'ın yönettiğı
filmde başrolleri Kidman 'ın
yanı sıra Will Ferrel, Shir-
ley MacLainepaylaşıyor. Kalifornıya'run San Fer-
nando Vadisi'nde, Isabel (Nicole Kidman) kendini
baştan yaratmaya çalışmaktadır. Safve iyi huylu bir
cadı olan genç kadın, doğaüstü güçlerine başvurma-
yarak 'nonnal' bir yaşam sürmeye kararlıdır. Ay-
nı sıralarda, şehrin öbür ucunda, uzun boylu ve ya-
kışıklı oyuncu Jack Wyatt (Will Ferrell) kariyerini
tekrar yoluna koyma mücadelesi vermektedir. Göz-
lerini 1960'lann sevilen sitcomu 'Tatü Cadı'nın
yeni uyarlamasında fani koca Darrin rolüne dik-
miştir. Ve kader bu iki genç insanı karşılaştınr.
Iskelet Anahtar/The Skeleton Key
Iain Softley'nin yönettiği filmde başrolleri Ka-
te Hudson, Gena Rowlands, John Hurt paylaşı-
yor. Kiliseye bağlı bir düşkünler evinde hastabakı-
cılık yapan Caroline
Ellis'in (Kate Hud-
son) amacı, hemşire
okuluna devam et-
mesini sağlayacak
parayı kazanmaktır.
Bu nedenle Louisi-
ana deltasındaki es-
ki malikânede yaşa-
yan Violet adlı yaşlı
bir kadının yatalak
kocasına bakmak
üzere anlaşma ya-
par. Bu gizemli ev-
deki odalan merak
eden Caroline, tavan
arasında gizli bir o-
da bulur. Odanın her
tarafı, çeşitli antikalarla, evın alt kısımlanndan bu-
raya atılmış gibi görünen aynalarla doludur. Aslın-
da küçük odadaki her eşyanın birtakım tuhaf bü-
yülerle bağlantısı vardır.
Terketme Sartatı/The Art of Breaklng Up
Michelle Deville'in yönettiği, başrollerini Em-
manuelle Beart, Charles Berling, Dominique
Blanc'ın üstlendiği 'Terketme Sanatı' seks, para
ve komedinin iç içe geçtiği bir film. Bois d'Eng-
hien (Charles Berling), yüksek Fransız sosyetesin-
den Madam Duverger'in kızı Viviane Duverger'le
evlenmek üzeredir. Bu nedenle bir diva olan met-
resi Lucette'den (Emmanuelle Beart) aynlmalıdır.
Bununla birlikte zengin Irrigua da Lucette'nin met-
resi olmasını ister.
m ~m 70 ülkeden 342 film gösterilecek
Uünya filmleri
Mon treal'de...
f20:30 YAZ
ZAMANI
Tuba Ünsal
RUKSEL
RAND
PRIX
~ BUGÜN
GULTEN EVREN İLE _ _ f%g%
GÛNDEMİN İÇİNDEN M. 1 . V I I
U Penn Özei Ropörtoj
22:00
MUHTEŞEM İKİLİ
JükteDuru&CenkErm
SİNEMA:
Kayıp Cennet
Ufrr/IUm,
Ytpm, Cojkun Dena re
Hatonlrm
23:30
Kültür Servisi - '29. Montreal
Dünya Filmleri Festivaü" bugün başlı-
yor. 5 Eylül'e dek sürecek festivalde
70 ülkeden toplam 342 film gösterile-
cek. Montreal'de Uğur Yücel'in 'Yazı
Tura' adlı uzun metrajlı fılmi ve Ya-
semin Alkaya'nın '5. Kat' belgeseli
de yanşma dışı programlarda dünya se-
yircisi ile buluşacak. Hollyvvood siste-
mine karşıthğı ile tanınan festivalde,
'Dünya Yanşması". 'îlk Filmler Dün-
ya Yansması','Yanşma Dışı Dünya-
nın En Iyileri', 'Dünyanın Farkh Kı-
talanna Sinemasal Bakış', 'Dünya-
nın Belgeselleri', 'Saygı Kuşağı'
(Çinli yönetmen Chen Kaige), 'Yıl-
dızlar Altında Sinema' ve Kanada
Öğrenci Filmleri Festrvali' başhkla-
nnı taşıyan programlar yer ahyor.
Montreal Dünya Filmleri Festivali'nde
uzun metrajlı 80 filmin dünya ilk gös-
terimi yapılacak. Filmler 10 farklı me-
kânda gösterime girecek. Aynca, sine-
maseverler Saint Catherine Caddesi
üzerinde kurulan dev sinema perdesin-
de açık havada ücretsiz film izleyebi-
lecekler. Öfkesini paylaşmaktan çekin-
meyen, dramatik dogma tarzında bir
film olan 'Yazı Tura', on binlerce in-
sanın yaşamını yitirdiği Güneydo-
ğu'daki çatışmalan konu ediniyor. Kur-
maca-belgesel '5. Kat' ise Istanbul'da
boğaz manzaralı bir lokanta olan 5. Kat
ekseninde, lokantanın sahibi ve filmin
yönetmeni olan Yasemin Alkaya'nın
serüvenine yerveriyor. Festivalin yanş-
malı bölümünde 29 ülkeden 22 uzun
metrajlı ve 15 kısa metrajlı film yan-
şacak. Ünlü Yunan yönetmen f heo
Angelopoulos'un başkanlığını yaptığı
jüride, Johanne Bellefleur, Silvio Ca-
iozzi, Amira Casar, Claudio Gubito-
si, Anna Karina. Pavel Lounguine,
Vicente Molina Foix, Jörgen Persson
bulunuyor.
Montreal'de yanşacak filmler şöyle:
Claude Gagnon'un 'Kamataki'si
(Kanada). Hans VV'.Geissendoerfer'in
'Schneeland"ı (Almanya) , Robert
Connolh ın'ThreeDollars'ı(Avust-
ralya), Simon Aeby'ın 'The Heads-
man'ı (Avusrurya-Isviçre-Lüksem-
burg-Macaristan-Ingiltere), Frank
Van Mechelen'ın 'De Indringer'ı
(Belçika), Miel Van Hoogenbemt'ın-
'Miss Montigny"si (Belçika- Fransa-
tngiltere-Lüksemburg), Ahmed Ima-
mo^iç'in 'Go VVest'i (Bosna Hersek-
Hınatistan), Xiaogang Feng'in 'Tina
Xia \Vu Zei'i (Çin), Teng VVenji'in 'Ri
Chu Ri Lousu (Çin), Jocelyne Sa-
ab'ın 'Dunia'sı (Mısır- Fransa-Libya),
Gerardo Herrero'nun 'Heronia'sı
(tspanya), Jose Corbacho ve Juan
Cruz'un 'Tapas'sı (Ispanya), Chris-
tophe Otzenberger'ın 'Intineraires'i
(Fransa), Muhammed Malas'ın 'Bab
El Makam'ı (Fransa-Tunus-Suriye),
Mohsen Makhmalbarın 'Sex and
Philosophy' (Iran-Fransa-Tacikistan),
Alessandro D'Alatri'nin 'La Febb-
re'si (Italya), Akira Ogata'nın 'Itsu-
ka Dokusho Suruhi'si (Japonya), Pi-
eter Kuijpers'ın 'OffScreen'ı (Hol-
landa), Franco De Pena'nın'Your Na-
me is Justine'ı (Polonya-Lüksem-
burg), Roy Battersby'ın 'Red Mer-
cury'si (Ingiltere), Valery Akha-
dovun 'Parnikovniy Efekt'i (Rusya),
Lisa Ohlin'in 'Sex, Hope & Love'ı
(Isveç-Norveç-Danimarka)...
KEDÎ GOZU
VECDt SAYAR
Çok Geç Olmadan
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, son günlerde
manşetlerden hiç inmiyor. Sayın Bakan'ın açıklamala-
n ve icraatları, nicedir gündemde olmayan kültür- sa-
nat sorunlannı gündemin ilk sıralannataşıyarak, olum-
lu bir işlev yerine getiriyor. Yiğidi öldür ama hakkını ver
demişler, öncelikle doğru bulduğum bazı yaklaşımla-
nndan söz etmek istiyorum.
öncelikle, Anadolu'nun pek çok kentinde on beş
yıldır inşaatı devam eden kültür merkezlerinin iki yıl
içinde bitirilmesi için talimat vermesini önemsiyorum.
Bunlardan bir bölümünün bu yıl içinde tamamlanıp
hizmete girmesi bekleniyor. Peki, bu kadar kısa süre-
de bitmesi mümkün de, neden bu kadar yılda tamam-
lanamamış bu inşaatlar, sorusu akla geliyor. Tahmini-
miz, yıldan yıla devreden inşaatlann bazı müteahhitle-
rin zengin olmasına yaradığı yönünde. "Paramızyok-
tu" sözünü ciddiye alamıyonjm.
Bakanlık Müsteşan Prof. Mustafa Isen de, devletin
kültür-sanat alanında temel görevinın altyapıyı tamam-
lamak ve kültür-sanata ortam hazırlamak olduğunu
söylüyordu geçenlerde birtelevizyon programında. B-
bette, doğru bir yaklaşım.
Bir başka doğru karar da, kültür ve sanatımızı dış
dünyaya tanıtmak için 'Yunus Enstitüsü' adıyla mer-
kezlerin açılmasına ilişkin. İlk merkez Japonya'da açı-
lacakmış. Bakan'ın açıklamasında, aynca bir de M -
marSinan Enstitüsü'nün kurulacağını öğreniyoruz.
Küttür ve sanatımızı dünyaya tanrtmakla görevli mer-
kezlerin oluşturulması gereği üzerinde o kadar çok ya-
zı çıktı ki bu köşede. Hatta, Paris'te küttür müşavirliği
yaptığım günlerde de, Bakanlığa bağlı birimler yerine,
'British Council', 'Goethe Institute', 'Instituto Cervan-
tes' benzeri bir kurum kurulmasının gerekliliği üzerin-
de durmuştum. Benim gibi, bu konuda öneriler geliş-
tiren daha pek çok arkadaşım oldu. O yıllarda, Türki-
ye'nin kuracağı kurumu nasıl adlandırmalı konusu et-
rafında beyin fırtınalan yapıldı. Tabii, ilk akla gelen 7va-
zımEnstitüsü' idi. Sayın Bakan'ın önerdıği -galiba Ba-
kan'dan birkaç gün önce Prof. llber Ortaylı aynı adı
önermişti- Yunus Enstitüsü' ya da 'Sinan Enstitüsü' de
makul bir çözüm gibi geliyor, Türkiye'nin farklı kutup-
lannın üzerinde mutabakat sağlayabilecekleri adlar
olarak... Tabii, işlevleri birbirleri ile çakışmadığı sürece.
Bir kurum, dış tanıtımla uğraşırken, diğeri halk kültür-
lerine ya da mimariık kültürü üzerine araştırmalarayö-
nelen bir kurum olabilir. Bunlann yanı sıra, 'Mevlana',
'Hacıbektaş', 'Nâzım' adlan verilecek başka enstitüler
de -bizim tercihimiz enstitü yerine kurum adının kulla-
nılması- kurulabilir ve bunlar da farklı kültürel alanlar-
da yoğunlaşabilirier. Elbette, biz bu önerileri getirirken,
kurumlann özerkliğinin olmazsa olmaz bir koşul ola-
cağını düşünmüştük.
Peki, Sayın Bakan'ın düşüncesi de bu doğrultuda
mı? Pek öyle gözükmüyor. Kültür ve Turizm Bakanlı-
ğını son günlerde manşete taşıyan olaylarzinciri, Dev-
let Tiyatrolan'na 'söz dinleyen' bir genel müdür getir-
me endişesinden kaynaklanmadı mı? Devlet Tıyatro-
lan Kanunu'nun verdiği görece özerkliğe bile taham-
mül edemeyen bir Bakan, nasıl olacak da 'Yunus Ens-
titüsü' ya da 'Sinan Enstitüsü' gibi idari ve bilimsel
özerkliliğin zorunlu olduğu kuoırnlan oluşturacak? He-
le birde, hükümetin RTÜK veTÜBlTAK'taki uygulama-
lannı göz önüne alırsanız, tehlikenin boyutlan daha da
belirginleşiyor.
Bu yüzden, Sayın Bakan'ın Devlet Tiyatrolan'nda ilk
kez gerçekleşen saygın direnişi ve dışardan onlara
destek veren sanatçı ve bilim insanlannın çağnlannı
dikkate almasında yarar vardır.
Söz açılmışken, RTÜK'ü tümüyle siyasete bağımlı kı-
lan son değişiklikte, AKP ile çıkar ortaklığına giden
CHP'nin bir zamanlar seçim bildirgelerinde ve hükü-
met programlannda 'özerk sanat kurumu' oluşumuna
yer verdiğini hatıriatmak isterim (hükümet ortağı oldu-
ğu yıllarda, bu doğrultuda ciddi bir adım atmadı, ayn
mesele).
Söz geldi, Türkiye'de 'özerk' bir 'sanat kurumu' ku-
aılması ihtiyacına dayandı. Çünkü, dış tanıtıma sıra
gelene kadar, önce ülkemizdeki sanat alanlannın siya-
setin vesayetinden kurtanlması gerekiyor. Bunun da
panzeri özerk bir kurumdur. Elbette, 'demokratik' bir
yapı içermeyen bir özerkliğin fazla bir yaran yok. Olsa
olsa, başına buyruk derebeyler üretir. Bakan'ın yetki-
lerini paylaşan 'bakancıkîar çıkar ortaya. Olması ge-
reken, kamu sanat kurumlannın (Devlet Tiyatrolan,
opera-bale, orkestralar) tümüyfe demokratik işleyişe
sahip, özerk kurumlara dönüştürülmesi ve bunlann dı-
şında kalan özel alana -bağımsız küttür/sanat kurum-
lannın etkinliklerine- kamu desteğini yönlendirecek bir
Türkiye Sanat Kurumu'nun kurulmasıdır.
Türkiye'de gelmiş geçmiş tüm iktidarlann (kimileri
daha vahşi, kimileri daha ehli olmakla birlikte yaklaşı-
mın özü aynı) paylaştığı son söz siyasetçidedir çünkü.
"Parayı veren düdüğü çalar" zihniyetinin ortadan kalk-
ması gerek, çok geç olmadan. Bu değişiklik olmadan,
Anadolu'da açılacak kültür merkezlerinden de bir ha-
yır gelmez, yurtdışında açılacak enstitülerden de... Ne
dersiniz sayın Bakan?
vecdisayar@yahoo.com
K Ü L T Ü R * Ç t Z İ K
K Â M t L MA S A R A C I
r-.