Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
istanbul
Edirne
Y 27 Sinop B 30 Adana B 34
Y 28 Samsun
Kocaelı Y 26 Trabzon
B 29 Mersın B 33 i
Çanakkale PB 28 Giresun
Izmir B 3T Ankara
Y 29 Dıyarbakır B 41
_B 28 Şanlıurfa B 39
B 33 Mardin B 38
Manisa _B 32 Eskışehır B 31 Siırt B 39
Aydın
Denizlı
B 30 Konya
B 31 Sıvas
B 33 Hakkân B 34
B 34 Van B 30
Zonguldak Y 23 Antalya B 35 Kars
YurduH kuZSy kes*Mi-
len parçalı bulutlu Mar-
mara'nın doğusu, Batı
Karadenız'ın batısı, Do-
ğu Karadenız ıle Doğu
Anadolu'nun kuzeydo-
ğusu sağanak ve gok
gurultulu sağanak yagış-
tı dığer yerter az bulutlu
ve açık geçecek Hava
stcakltğı yurdun kuzey
kesımlennde azalacak,
dığer yerterde onemlı bır
degışıklık odnayacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
B
Y
B
Y
Y
Y
Y
Y
23
19
25
25
24
24
22
24
Münih Y 25 Zünh
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
Y
Y
B
Y
Y
B
B
2b
22
34
25
25
22
29
33
Moskova B 20
Aşkabat B 38
Astana B 33
Taşkent B 37
Bakû B 37
Bışkek B 32
Tiflıs B 22
Kahire
Y 25 Şam B 40
Taşkent
•Tahran
Parçalı buiutlb > Çok bulut'u • Yagmorlu iKari Sulu kar > Gok gumltülü
AÇl
BfUMTAZ SOYSAL
Kavram Pısırıklığı
GÖRÜNÜRDE hepsi "cumhuriyetçi"d\r\er; ama
Cumhurıyet kavramının temelinde "vatandaş, eşittir
insan" denkleminin yattığını görmeden Batı'nın yan-
lı-ş reçetelerine borazancılık yaparlar.
O denklemin önemini sezmedikleri için, gerisinde
yatan "ulus" kavramını da önemsemezler. Hatta, ara-
lannda bunu çoktan aşılmış, tarihte kalmış, köhne bir
kavram sayanlar çoktur. Bilmezler ki, insanları etnik
kökenlerine, renklerine, dinlerine, mezheplerine, dil-
lerine, servetlerine göre çeşitli kategorilere ayıran si-
yasal düzenlen yıkan hareketlerin gerisinde "vatandaş,
eşittir ınsan" denklemını getiren Fransız Devrimi'nin
"ulusal egemenlik" ilkesi yatar O devrimi yapanlar, yö-
netim yetkilerinin hepsini elinde tutan ve "devlet, be-
n/m'diyen yüce "kral'ın egemenliğine son vermek için
çok daha yüce, ezelden gelip ebede gittiğini iddia et-
tikleri bir "ulus" kavramı yaratarak başkaldırmışlardı.
Evet, soyut bir iddiaydı bu; ama, vatandaşlar için ge-
tirdiği "insan olarak eşitlik" anlayışı, hem soyutluğu so-
mutlaştırmakta hem de böyle bir iddianın herkesçe
benimsenmesini kolaylaştırmaktaydı.
Bizdeki "aydın ve düşünür"\er de herhalde kabul
ederler ki, şimdi Avrupa Birliği gibi "uluslar ve dev-
letlerüstü" kuruluşları meydana getirenler hep böy-
le bir "ulus" kavramından geçerek bugüne gelmiş-
lerdir. Geçmişlerinde, etnik köken, din, dil ayrılığını
aşıp ulus kavramında birleşen insanlann iradesi ya-
tar. Ulus kavramından geçmeden evrensellik, hatta
Avrupalıhk iddia etmek olmaz.
Böyle olduğu içindir ki, bugünkü AB'lilerin Mus-
tafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne
dönüp "etnik kimlik, etnik özerklik" formülleri öner-
meleri, "ulusaleğitim" yerine "anadildeöğretim"ko-
şulu koşmaları ve bunlan demokrasi, özgürlük ve in-
san hakları adına istemeleri hem kendi geçmişlerini
inkâr hem de büyük bir tutarsızlıktır.
Peki, bizim "aydın ve dü£ünür"lerimizin o yaban-
cılara dönerek bu çelişkiyi gösterip "Utanmıyor mu-
sunuz, yoksa yolunu şaşırtarak bu Cumhurıyeti zayıf-
latmak, sömürgeleştirmek gibi bir niyetiniz mi var?"
diye sormaları gerekmez mi? "Aydın ve düşünür"
olup aynı zamanda AB'ci olmak, AB'nin her istedi-
ğini doğru bularak şıpşak yerine getirmek yerine, Ba-
tılı "aydınlanma"run aslında ne anlamageldiğıni ken-
dilerine anımsatmaya engel midir?
Niçin böyle oluyor? insanlarımız, kendi donanım-
lanndan cesaret alarak, bu ülkeyi şaşırtmak iste-
yenlere niçin tepkı veremez ve direniş gösteremezler?
Din ağırlıklı eğitimlerden gelenlerimizin, böyle bir
isyan duygusuna kapılsalar bile, kendi suçları olma-
yan bir donanım eksikliğiyle ya da yanlış yönlendir-
melerin etkisiyle bu tepkiyi ve direnişi ortaya koya-
mayışlarını anlamak ve bir ölçüde hoşgörüyle karşı-
lamak mümkündür. Ya pahalı okullarda, kolejlerde,
yabancı diyarların ünlü kurumlarında okuyup da et-
kili mevkilere gelenlerimiz? Onlar da mı suskunluk,
eziklik ve baş eğiş öğrendiler?
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
"...Zafer'den Sonra, 'Şekl-i
Hükiimet'!.
• Baştarafı Arka Sayfada
...Zaferden sonda şekl-i
hükümet Cumhuriyet ola-
caktr bu bir; iki: padişah
ve hanedan hakkında za-
manı gelince icâb eden mu-
âmele yapılacaktır; üç: te-
settür kalkacaktır Dört fes
kalkacak, medeni milletter
gibi şapka giyilecektir..."
Mazhar Müfit Bey (Kan-
su) deftennde hayretını şoy-
le ıfade etmıştır. "...bu anda
gayr-ı ihtiyari kalem elim-
den düştü. Yüzüne batcbm.
O da benim yüzüme bakti:
bu gözlerin, birtakılışta bir-
birine çok şeyi anlatan ko-
nuşuşuydu. Paşa ile, za-
man zaman, senli benli ko-
nuşmaktan çekinmezdim;
'-...neden durakaldın?' de-
yince: '...danlma ama Pa-
şam, sizin de hayalperest
taraflannız var* dedim; gü-
lerek '-...bunu zaman tayin
eder, sen yaz' dedi. Yazma-
ya devam ettim: '...beş: Lâ-
tin hurufu kabul edilecek...
'- Paşam kâfi, kâfı' dedim
ve biraz da hayal ile uğraş-
maktan bıkmış bir insan
edâsı ile: 'Cumhuriyet ilânı-
na muvaffak olalım da, üst
tarafı yeter1
diyerek defteri-
mi kapadım..." (a.g.e. cılt 1,
s. 131.)
Aynı hatıra defterının, 22
Temmuz 1335 (1919) tanhlı
sayfasında ıse, aynı konuyla
ilgilı şu satırlar göze çarpıyor:
"...bugün Mustafa Kemal
Paşa ile öğle yemeğinden
sonra, bazı meseleler hak-
kında müzâkerelerde bu-
lunduk (...) Aramızda her
şeyi görüştük, görüşmeye
de devam ediyoruz fakat,
'...muvaffakiyet takdirinde,
ki bundan şüphem yok, hü-
kûmetin şekli ne olacak?...'
diye bir kere daha sordum
ve ilâve ettim: '-...muhak-
kak ki mevcût şekl-i hükü-
met, bu memleketin refah,
saadet ve terakkisine kâfi
gelmeyecektir. Başka bir
hükümet şekli arayıp bul-
mamız lâzım geldiği kana-
atindeyim..'
"...Paşa, devamlı şekitde
benim bu nokta üzerinde
dolanmamdan usanmış
olacak ki, gülerek ve fakat
kat'i ifâdesini vererek:
ıı
'-Açıkça söyieyeyim: şekl-
i hükümet zamanı gelince,
Cumhuriyet olacaktr!' de-
di. Çok sevinçliyim: nihâyet
bütün kat'iyeti ve cidddiye-
ti ile Paşa'ya bunu söylet-
miş bulunuyorum. Bu sa-
tırianmı yazarken, gözle-
rimden adetâ sevinç yaşla-
n boşanıyor..." (a.g.e cilt
1,s. 174)
Gâzi'nin tasariadığı plan
farklıydı...
(Tesbit / 19. "...Bilmem
Süleyman, bunlan okuduk-
tansonra ne dıyecek?Bence,
şu nokta açık ve seçık: Mus-
tafa Kemal Paşa'nın Ana-
dolu'ya intikal ederken ta-
sariadığı plan; Dersaadet'in
(yâni Bâbıâli'nin, yâni Sad-
razam'ın, yâni Padişah'ın,
yâni ingiliz IstihbâratTnın)
öngürdüğü gibi, Anado-
lu'yu yekpâre olarak, Rus-
ya'ya karşı bir demir per-
de'ye dönüştüımek değil;
tam tersine savaşı, emper-
yalizm'e karşı bir Kurtuluş
Savaşı'na dönüştürüp;
sonra ülkenin kaderini kö-
künden değiştirecek, bir ih-
tilâl'e yönelmektir."
O zaman, sonj şu: pekı bü-
tün bunlan. Mazhar Müfit
Bey, hayalınden uydurmuş
olamaz mı'' Bunun ıkı cevabı
var; ılkı şudur:
"...eskiAdliyeVekilive Iz-
mir Milletvekili Mahmut E-
sat merhum, bir gün Ata-
türk'e müracaat ediyor.
'Paşam, üniversitede inkı-
lap derslerinde okutmak
üzere, taraftnızdan Cumhu-
riyet sözlerini ilk önce nere-
de, ne şekilde ve kimler ara-
sında telâffuz buyurduğu-
nuzu öğrenmek istiyorum'
diyor, Atatürk kendisine şu
cevabı veriyor; '-...Bunu
Mazhar Müfitten öğreniniz;
o günü gününe bütün hadi-
seleri not etmiştiıi'..."
Pekı ya ıkıncısı? O da
Cumhuriyet'ın ılânınatekad-
dum eden gunlerde, sorunu
kurcalayan Avusturyalı ga-
zetecıyı de. (Neue Freie
Presse) aynı gerekçeyle ay-
nı yere, yâni Mazhar Müfit
Bey'ın hatıra defterıne yon-
iendırmesıdır. (a.g.e. cılt, II. s..
595 / 596)
Baykal, Imrah'yla pazarlığa kadar götürülecek bir sürecin başlatıldığını söyledi
6
Erdoğan siyasallaştırıyor'
ANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal. Başbakan'ın
da içinde yer aldığı süreç ile gırişımin pazar-
lık havası taşıdığına işaret ederek "Terörün
arka planındaki siyasi proje adım adım
uygulamaya konulacak. Hükümetin ve ba-
zı çevrelerin önemsemediği, görmediği ve-
ya görmek istemediği tehlike budur. Bu sü-
reç, Erdoğan'ı İmralı'yla pazarlığa kadar
götürecek bir süreçtir" dedi. Erdoğan'ın
yanlış oynadığını vurgulayan Baykal, "Te-
röre başvuranlann siyasal taleplerini kar-
şılayarak terörii önleyemezsiniz. Terörü si-
yaset yöntemi olarak görenler ödün aldık-
ça teröre başvururlar. Elinizi verirseniz
kolunuzu. kolunuzu verirseniz vücudunu-
zu kaptınrsınız" görüşünü kaydetti.
Baykal, dün yaptıgı yazılı açıklamada, Er-
doğan'ın Kürt sorunuyla ilgili yaptığı açık-
lamalarla terörle mücadeleyi zaafa uğrattığı-
ru, etnisiteyi siyasalJaştırdığını söyledi. Erdo-
ğan'ın söyleminın "İmrah'yla pazarüğa gö-
türecek bir söylem" olduğunu kaydeden
Baykal, bunun tehlikeli olduğunu vurguladı.
Başbakan'ın da içinde yer aldığı süreç ile gi-
rişimin pazarlık havası taşıdığına dikkat çe-
ken Baykal, şu görüşleri dile getirdi:
"Ne deniliyor, hele silahlan bir bırakın,
arkası gelir? Ne demek bu? Ne>in arkası
gelecek. vani silah bırakılacak, arkadan af
gelecek, sonra siyasi haklann iadesi vs.Te-
rörün arka planındaki siyasi proje adım
adım uygulamaya konulacak. Hükümetin
ve bazı çevrelerin önemsemediği, görme-
beutschland
Türkei SARIG
Şişli Belediye Başkanı, Frankfurt'ta "Başbakan Sarıgül" sloganlarıyla karşılandı.
Sarıgül, SPD için oy istedi
FRANKFURT (Cumhuriyet) - Alman
Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) davetlisi
olarakAlmanya'ya giden Şişli Belediye Baş-
kanı Mustafa Sarıgül, Almanya'daki Türk
seçmenlerden SPD'ye oy vermelerini istedi.
Avrupa Parlamentosu eski milletvekili ve
SPD'nin Türk seçmenlerle ilgili Yeni Yerler
tnisiyatifî Başkanı Ozan Ceyhun'un Alman-
ya'da 18 Eylül'de yapılacak erken seçimde
destek istediği Şişli Belediye Başkanı Mus-
tafa Sangül, dün eşi Aylin Sarıgül ile birlik-
teAlmanya'yagitti. Sangül, Frankfurt Hava-
limanı'nda Avrupa Alevi Bektaşi Federasyo-
nu'na bağlı dernekler, Köln Galatasaraylılar
Derneği yöneticileri, Alman IGM Sendikası
üyeleri ve yüzlerce Türk'ün "Başbakan Sa-
rıgül" sloganıyla karşılandı. Sangül, daha
sonra kendisine eşlik eden uzun bir konvoy-
la SPD'nin Frankfurt'taki genel merkezine
geçerek burada Türk seçmenler için düzen-
lenen seçim kampanyasının açılışına katıldı.
Toplantıda konuşan Sangül, Almanya'da-
ki Türk seçmenlerden SPD'ye oy vermeleri-
ni istedi. Türkiye'ninAB üyeliğini Avrupa'da
sosyal demokrat partilerin desteklediğine
dikkati çeken Sangül, "Hıristiyan Demok-
ratlann Avrupa'sı aydınhk bir Avrupa ol-
mayabilir. Insanlığın geleceği için sosyal
demokratları dünyanın her yerinde ik-
tidara taşıyalım. En bü>ük dileğim, Tür-
kiye'de de sosyal demokratlann iktidar ol-
ması. Bunu başaracağız" dedi.
diği veya görmek istemediği tehlike budur.
Bu süreç, Erdoğan'ı ımralı'yla pazarlığa
kadar götürecek bir süreçtir."
PKK-KONGRA GEL Başkanı Zübeyir
Aydar'ın örgütün eylemsizlik karannı açık-
larken "Bu Imrab'nın talimatı ve o bizim
liderimiz" dediğını anımsatan Baykal. "İm-
ralı, bu Başbakan'ın girişimiyle kendisini
yeniden otorite olarak kabul eftirdi. iç ve
dış kamuoyuna da tescil ettirdi" dedi
"Demiry ollarına sabotaj yapmanın, ka-
rayollanna mayın döşemenin, turizm böl-
gelerinde çöp kutularında, ha\aiimanın-
da taksi bagajında bomba patlatmanın,
masum insanları öldürtmenin demokra-
tikleşme çabalarıyla ne ilgisi olabiu'r" di-
ye soran Baykal, bunlann ürkutüp, korkutup.
masaya oturrma zorlamalan olduğuna
dikkat çekti.
Türkiye'de terörün "Kürtçe müzik
yapalım ve dersane açılım" diye baş-
latılmadığını anlatan Baykal. terörün
arkasında siyasi bir proje olduğuna
dikkat çektı. Bu projenin sahıbinin ve
bayrağının Imralı olduğunu kaydeden
Baykal, şöyle devam etti:
" Bugün geldiğimiz noktada artık
şunu herkesin kabul etmesi gerekir
ki, insanlar kendi etnik kimliklerini
açıkça ortaya koyabilirler. DUJerini
konuşabilir, müziklerini yapabilir,
yayın yapabilir, kitap çıkarabilir,
radyo ve televizyon kurabilirler.
Bunlann sakıncası yoktur. Diyorsa-
nız ki, 'Bu yetmez o toplumun bütün
unsurlan birçaraya gelmelidir, bu dev-
leti yeniden yapılandıralım, etnik ka-
tegon olarak bizlerden oluşan bir dev-
letin söz konusu olduğunu kayda geçi-
relim ve anayasaya koyalım' işte bu
kabul edilemez."
"Kürt sorunu", siyasal niteükte bir
sorun denilerek terörü gözden kaçır-
ma, önemsizleştirme, meşrulaştırma ve
doğallaştırmanın çok tehlikeli olduğu-
nu vurgulayan Baykal, siyasi projenin
belli bir süreç sonucunda aşamalardan
geçerek bölgedeki siyasi haritayı de-
ğiştirmeyi öngördüğünü kaydetti. Bu-
nu arabuluculuk yapmaya kalkan aydı-
nın da anlaması gerektiğini \-urgulayan
Baykal, "Ben terörü durdurmaya
arabulucuk yapıyorum demekle iş
bitmez. Senin durdurmaya kalktığın
terörün arkasında ne var? O terör
niçin var? Sen o amaç karşısında ne
düşünüyorsun? O amaca, terör dı-
şında ulaşın mı diyorsun? Herkesin
bu ve benzeri sorulan kendisine so-
rup düşünmesi ve yanıtını çok açık
vermesi lazımdır" dedi.
Başbakan Erdoğan, ülkenin hıtzuru için atılmasıgereken adımlan attıklannı savundu
'Kürt sorunu terörden farklı'İstanbul HaberSenisi- Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan,
"Kürt sorunu farklı olaydır. P-
KK terörü ve terör sorunu
farklı bir olaydır. Bunlan bir-
birine karıştırmayacağız" de-
di.
Erdoğan, Formula 1 yanşlan-
nı izledikten sonra gazetecilere
yaptığı açıklamada. "Kürt soru-
nu"na ılişkin açıklamalan ve te-
rör örgütü PKK'nin eylemsiz-
lik karan ile ilgili sorulan yanıt-
ladı. Erdoğan, "Kürt sorunu
farklı bir olaydır, PKK terörii
veya terör sorunu farklı bir
olaydır. Bunlan birbirine ka-
nştırmayacağız. Bunlan birbi-
rinden ayıralım. Kürt vatanda-
şı benim vatandaşımdır. Bun-
• Erdoğan, aydmlarla görüştüğü için kendisine
yöneltilen eleştirilere, "Onlarla görüşmemeliymişim.
Kiminle görüşüceğimi, kiminle oturup dertleşeceğimi,
bunun hesabmı ben yapanm" diyerek tepki gösterdi.
lar birer alt kimliktir. Bu alt
kimliği biz kimlikle karıştırma-
yacağız" dedi.
LTkenın huzuru, mutluluğu
için atılması gereken adımlan at-
tıklannı dile getiren Erdoğan,
"Bu adımı atarken de biz bü-
tün progratnımızı birilerine gö-
re yapmış değiliz. Ülkemizde
bundan 10 yıllarca önce tartışı-
lan şeyler, bunlar, bugün farklı
bir zemine oturmuştur. Bu
farklı zemine oturan, özeUikle
ifade ettiğim Kürt sorunu ko-
nusunun çözümünü belirtmek
üzere bu adımı attık" diye ko-
nuştu. Başbakan Erdoğan, bu so-
runun sadece bugün konuşulma-
dığım, geçmişte de farklı siyasi
liderlerin konu üzerinde görüşle-
rini ifade ettiğini vurgulayarak
kendisinin de belediye başkanlı-
ğı dönemi ve daha öncesinden de
bu konulan konuştuğunu söyledi.
Erdoğan, "Kürt sorunu be-
nim sorunumdur, derken sade-
ce kendimi ortaya koymadım.
Konuşmamı herhalde bazı si-
yasi liderler duymak isteme-
mişler. Bu, Türkiye'de herkesin
ortak sorunudur. Doğu'da da
bir sorun olsa benim sorunum-
dur, Güneydoğu'da da, batıda
da, Akdeniz'de, Karadeniz'de,
akhnıza neresi gelirse ülkenin
her yerinde, her metrekaresin-
de bir sorun olsa, bu, Başbakan
olarak benim sorunumdur"
diye konuştu.
Ankara'da 'Aydınlar Heye-
ti'yle yaptığı görüşmeye de atıf-
ta bulunan Erdoğan. "Ben 12 ta-
ne bu ülkenin düşünürü ile, ay-
dınıyla oturup konuşuyorum.
'Onlarla görüşmemeliymişim'.
Kiminle görüşeceğimi, kiminle
oturup dertleşeceğimi, bunun
hesabını ben yapanm" dedi.
Kazanamayan birincfler doğudan
• Baştarafı 1. Sayfada
nedenlerden kaynaklandığını dile getirdi.
Ince, şöyle konuştu: "Neredeyse bütün
üniversitelerde tıp fakülteleri açıldı. Bu
bölümlere öğrenciler çok düşük puanlar-
la girebiHyor. Ne yazık ki sağlığımızı ema-
net edeceğimiz insanlann yetişeceği bu
kurumlar gittikçe niteliksizleşiyor ve göz-
den düşüyor. Bu noktada iktidarın hâlâ
tıp fakültesi açma ısrarı düşündürücü.
Maddi boyutundan bakıldığında ise öğ-
renciler verdikleri emeğin karşüığını ala-
mıyorlar. Devlet hastanelerinde doktor-
luk yapanlann durumu ortada. Bu iki
boyut tıp fakültelerinin tercih oranını dü-
şürüyor."
ÖSS'de 1900 okul birincisinın açıkta kal-
masının "yanlış tercih" yapmakla açıkla-
namayacağını söyleyen tnce, asıl sorunun
doğu ile batı arasındaki eğitim olanaklanrun
eşitsizliği olduğunu kaydetti. Açıkta kalan
okul birincilerirün büyük bölümünün doğu-
daki okullardan mezun olduğunu belirten
tnce, "Bu okullarda bırakın birincileri,
ne yazık ki bir tek öğrenci bile sınavı ka-
zanamıyor" dedi.
Ince, OSS'de ilk yüze girenlerin 44'ünün
vakıf üniversitelerini tercih ettiğini de anım-
satarak bu üniversitelere yönelik artan tale-
bin devlet üniversitelerinden daha "aktif"
olmalanndan ve daha iyi "olanaklar" sun-
malanndan kaynaklandığını söyledi.
'ÖSS değişikliği zamansız'
ÖSS sisteminde yapılan değişikliğin za-
mansız olduğunu dile getiren tnce, bu duru-
mun gelecek yıl ÖSS'de ciddi başansızlık-
lar yaşanmasına neden olacağını söyledi.
Öğrencilerin, çalışmalannı bugüne kadarki
sisteme yönelik olarak yürüttüğünü belirten
tnce, bu noktada öğrencilerin, öğretmenle-
rin ve ailelerin normalden çok daha fazla
çahşması gerektiğine işaret etti.
Anadolu ve fen liselerinin en başanlı okul-
lar ohnasının ise şaşırtıcı olmadığını kayde-
den Hasan Uğur tnce şöyle konuştu:"Ana-
dolu ve fen liseleri seçilmiş öğrencilerden
oluşuyor. Bu öğrencilerin sınavda ilk sıra-
ları almaları doğal ve bu devam edecek.
Ama bir sıkıntı var ki o da şu: Liselerin 4
yıla çıkanlmasımn ardından, bu öğrenci-
ler fen-matematik-Türkçe derslerinde
başanlı olmaya devam edecekler ama ya-
bancı dil düzeyleri çok düşecek."
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı dün Formula 1
yarışlarında göründü.
Yarış sonrası yaptığı açıklamalar, tatilde bir neb-
ze hazırlık yaptığını gösteriyordu.
Peşrevı bırakıp konuyagirersek, Başbakan Erdo-
ğan'ın iç ve dış sorunlara çözüm olarak ortaya koy-
duğu yöntemler, çözümden çok sorun olarak kar-
şımıza çıkıyor.
AKP iktıdarının üçüncü yılı yaklaşıyor. Erdoğan,
göreve geldiği gunlerde kendilerinden hemen ba-
şarı istenmemesi gerektiğini soylemiş, üçüncü yıl-
dan ıtibaren AKP'nin Türkıye'ye gerçek anlamda
damgasını vuracağını anlatmıştı. Gerçekten bir
damga vurdu, ama bu pek de hayra yorulacak cins-
ten değıl!
• • •
Dışarıdan başlarsak... Yunanistan Başbakanı Ka-
ramanlis'le Kıbrıs Rum Yönetimı lideri Papadopu-
los Atına'da bir araya geldiler. Türkçeye şöyle çe-
virebıleceğimiz bir karar aldılar:
- Biz 3 Ekim'de Türkiye ile müzakerelerin başla-
masını engellemeyelım. Türkiye'yi AB kapısında tu-
talım. Aksı halde ıstediklerimizi alamayız. Türkiye bi-
zımle muhatap bile olmak istemez. Ama karşısına
AB'yı koyarsak adım adım istediğımiz her şeyi alı-
rız!
Atina'dakı kararın özetı aynen böyle. Her iki lider
de Erdoğan'ın müzakerelerin başlamasından baş-
ka bir şey düşünmedığini, bunun için her türlü ödü-
nü vermeye hazır olduğunu biliyor. Bu yüzden de
böyle bir strateji kuruyor.
Erdoğan'ın "kazan-kazan"diyeözetlediğidış po-
litıka ne yazık kı "/(az;/c/cazan"adönüştü. Bu anlam-
da Türkıye'de bir "yönetim sorunu" var!
Türkiye'nın dış politikası aklın yolundan çok Er-
doğan'ın kışısel dostluğa dayalı ilişkilerine bağlı iler-
liyor. İş kişısel dostluğa dönünce ıster istemez ba-
zen çok sıkı dost oluyorsunuz bazen kızıp ters bir
laf ediyorsunuz ve ilışkilerı borsa gıbı dalgalanma-
ya bırakıyorsunuz. Bunun somut örneğı Almanya
Başbakanı Schröder'le olan "sıkı dost-omurgasız
s/yasefç/"çelişkisi!
önümüzde 3 Ekim süreci var. Bu süreç de Erdo-
ğan'ın kişisel ilişkileri ve danışman kabinesiyle şe-
kıllenecekse, yandık!
• • •
İç politikada da aynı sorunun yansımalarını görü-
yoruz. Başbakan'ın "Kürt sorunu"nun adını koyup
ortadan kaybolmasının üzerinden bir hafta geçti.
Herkes kendine göre yorum yapıp tanımın altını dol-
duruyor.
Bugün Bakanlar Kurulu, yann Milli Güvenlik Ku-
rulu (MGK) toplantısı var. Her iki toplantıda geçen
10 günün değerlendirmesi elbette yapılacaktır. An-
cak Erdoğan'ın, Başbakanlığı yürütme bakımından
birincil derecede görmediği bu toplantılar neredey-
se danışma görüşmelerine dönüştü desek, abart-
mış olmayız.
Zira Erdoğan, kendisinin de sık sık dile getirdiği
gibi kararlarını kendi iç kabinesiyle birlikte veriyor,
devlet organlarının işlevlerini kullanarak vermiyor!
Etrafı da öyle örülü ki; örneğin, kalkınmada ön-
celikli yörelerle ilgili listenin yanlış olduğunu, bu uy-
gulamanın kökünden değiştirilmesi gerektiğini pek
çok AKP'li de biliyor. Ama durumu şöyle yorumlu-
yorlar:
- Haklısınız, bunu değiştiımek gerek, ancak Baş-
bakan'ın ağzından böyle bir söz çıkmış bulundu. Ar-
tık dönemez. Çok karizmatiktır!
Bu "karizma" giderek "krizma"ya dönüşüyor!
ankcum(g cumhuriyet.com.tr
Erdoğan'a sanatçılardan destek
• İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın Ankara ve Diyarbakır'da
"Kürt sorunu"na ilişkin verdiği mesajlara, Kürt
yazar ve sanatçılardan destek geldi. Aralannda
Murathan Mungan, Mahsun Kırmızıgül,
Muhsin Kızılkaya, Ferhat Tunç gibi isimlerin
yer aldığı 50 kışilik "Kürt yazar ve sanatçı
girişimi", ortak bir yazılı açıklama yaparak
Erdoğan'ın mesajlaruıın devamının gelmesi için
ımza kampanyası başlattıklanm bildirdiler.
Açıklamada, "Başbakan Erdoğan'ın yaptığı
açıklamalar ve verdiği mesajlar sonrasında banşa
dönük umutlar yeniden canlanmıştır" denildi.
Bahçeü: Oniter yapı tehükede
• ESKİŞEHlR (AA) - MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, Eskişehir'in Sıvrihisar ilçesinde
partililere hitaben yaptığı konuşmada, AKP'nin
verdiği sozleri rutmadığıru kaydederek çiftçinin,
esnafın, dar gelirli memur ve emeklinin
durumunun sıkıntılı olduğunu savundu. Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın aydınlarla yaptığı
görüşmeyi ve "Kürt sorunu" tanımlamasını sert
bir dille eleştiren Bahçeli, "devletin üniter
yapısının, toprak bütünlüğünün, milletin birliğinin
ve dırlığinın tehlike altında olduğunu'' savundu.
Trafik canavarı 26 can aldı
• Haber Merkezi - Yurtta dün meydana gelen
trafik kazalannda 26 kişi öldü, 65 kışi yaralandı.
Uşak'ta, tzmir'den Ankara yönüne giden Turan
Avcı yönetimindeki otomobilin Uşak Kiremit
Fabrikası'nın önünde Sedat Sandağ (30)
idaresindeki otobüsle çarpışması sonucu, aynı
aileden 5 kişi yaşamını yitirdi. Kazada, otomobil
sürücüsü Turan Avcı, eşi Şenay Avcı, oğlu Tufan
Avcı, kızı Demet Altındağ ve torunu S.A (1)
hayatını kaybetti. Yurtta meydana gelen diğer
kazalarda 21 kişi öldü, 65 kışi yaralandı.