23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2005 CUMA 14 J V U i J İ LJt\ kultur@cumhuriyet.com.tr 'TüıkAydınlanması Tarihi'nin gerçek birkilometre taşı olanbüyük şairin ölümünün bugün 90. yılı TevfîkFikret'ianmakbkbotçturAZİZNACİDOĞAN Bugün Tevfîk Fikret'in 90. ölüm yıldönü- mü... Dünyadaki her uygar ulus, Fıkret gibi değer- lerini unutmamak, unutturmamak ıçın her şe- yi yapar. 0 uluslan uygar yapan, biraz da bu değerbilirliklerdir. İngilizler Thomas Moore'un, Shakespe- are'in; Fransızlar Voltaire'in, MctorHugo'nun: Almanlar Goethe'nin. SchiDer'in; Italyanlar Dante'nin, Petrarca'nın; Amerikalılar Mark Twain'in, Walt\Vhitman'ın üzerine titrer. Hol- landahlar Rotterdamlı Erasmus'a, îspanyol- lar Cervantes'e, Çinliler Konfiiçyüs'e, Hint- lilerTogoreatozkondurmaz. RuslarPuşkin'ı, Gogol'ü, Dostoyevski'yi, Tolstoy'u, Çehov'u, Gorki'yi kımselere tartıştırmaz. 24 Aralık 1867'de dünyaya gelen Tevfik Fikret, büyük yazınsal değerlerinin yanı sıra, "Türk Aydınlanması tarihi"nın gerçek bir ki- lometre taşı olarak da Türk ulusunun yetiştir- digi en büyük birkaç insandan biridir. O, Ah- med Haşim ın coşkulu deyişiyle, "bir kudur- muş denizin ortasında yükselen bir alün ışık, biraltuıkuk r 'dir... Sayın Ortaan Karaveli, çok yakınlarda yayım- ladığı "Ölümünün 90'ıncı Yüında Tevfîk Fik- ret veHalûkGerçeği" adlı degerli yapıtının ge- nişçe bir özetini, 10-13 Ağustos günleri ara- sında bir dizi yazı olarak Cumhuriyet okurla- nna sundu; kıtabında olduğu gibi. Cumhuri- yet'in sayfalannda da "Sis şairTnı yetkınce an- lattı. Kendısine, bir okuru. AtatürkCumhuri- yeti'nin bir yurttaşı kimliğimle borçlu oldu- ğum içten teşekkürü belirtmek, değerli yaza- n yürekten kutlamak isterim. Flkret'l unutturmak Istiyorlar Benim bu anma yazısında vurgulamaya, gü- cüm yettiğince dile getirmeye çalışacağım nokta; Türk ulusunun, yukanda adlannı andı- ğım uluslardan uygarlıİc yeteneği yönüyle hiç- bir eksiği bulunmazken, büyük Fikret'i, gaze- temiz Cumhuriyet' ın unurulmaz başyazan Na- dir Nadi'nın 6 Eylül 1952deki başyazısında acı acı yakındığı gıbı "unutulanadam" duru- muna getirmesi. buradaki kahreden çelışkı... Artık bu yürek burkucu görünüm değişme- h! Her şeyden önce açıklıkla belirtilmeli ki Ba- tılı anlamda çağdaş yazınırruzın kurucusu Tev- fik Fikret'tir. Bu yalın gerçeğin bildirimini öncelikle yazın insanlanmızdan bekliyoruz... Bir büyük Rus yazannın, "Biz hepimizGogoTün ' Palto' su alündan çıkük" sözündeki haktanır- lığı bu bağlamda kendi yazın dünyamızdan da umuyoruz... Insanhğın Aydınlanma yürüyüşünde bay- rağı Türk ulusu adına kaldınp dımdık tutan; zorbalığa, yobazlığa, bağnazlığa karşı ödün- süz savaşımıyla bir kahraman konumuna yük- selmiş olan; yüce Atatürk'ün başta gelen dü- şünsel ülküsel beslenme kaynağını oluşturan "fikri hür, irfanı hür, \icdaru hür şair" Tevfik Fikret'i hakkıyla anmak, Türk halkı için bir borçtur. "Uygar dünya uluslan arasında ünk, onur- la yaşayabilme"nin kaçınılmaz kıldığı bir ça- badırbu... Hele hele ülkemiz "gitgide yoğunlaşan bir akkarannk" içinde belirsiz bir geleceğe doğ- ru sürüklenırken Fikret'e dört elle sanlma- mak hiç olur mu? Ona kulak verelim, "Haki- M. nsanlığın Aydınlanma yürüyüşünde bayrağı Türk ulusu adına kaldınp dimdik tutan; zorbalığa, yobazlığa, bağnazlığa karşı ödünsüz savaşımıyla bir kahraman konumuna yükselmiş olan; yüce Atatürk'ün başta gelen düşünsel/ülküsel beslenme kaynağını oluşturan "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür şair' Tevfik Fikret'i hakkıyla anmak, Türk halkı için bir borçtur. kat Her Zaman HakJkattir" şıınnin son dört- lüklennde: Soruyorsunuz, soruyorsunuz, Mütemâdiyen. mütemerriden: Bize hikmetin ne lüzûmu var? Bize san'atin ne lüzûmu var? Hadi san'atuı da lüzûmu yok, Bize hikmetin de lüzûmu yok; Fakat anlatüsa da anlasak: Şu cehâletin ne lüzûmu var? Şu mezelletin ne lüzûmu var? Şu sefâletin ne lüzûmu var? Şu esâretin ne lüzûmu var?! B 34 sanatçının katılacağı 'Free Kick' sergisi 15 Eylül -30 Ekim tarihleri arasında ienalin 'misafîrperverliği[ Kültür Servisi - Küratörlüğünü HaGl Altinde- re'nin üstlendiği Free Kkk (Serbest Vuruş) ser- gisi, 9. Uluslararası îstanbul Bienali'nin Misafir- perverlik Alanı'na konuk oluyor. 34 sanatçının katılımıyla düzenlenecek olan sergi, 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında Fındık- lı 5 No'lu Antrepo'da görülebilecek. Sergiye, Songül Boyraz, Erkan Ozgen, Nurul- lah Görhan. Ferhat Özgür. Hatice Güleryiiz, Ah- met Öğüt Hüseyin Karabey, BebninSöylemez, De- met Yoruç, Merve Berkman, Cengiz Tekin, Gül- şah Kıhç, Neşe ÇoğaL Erinç Seymen, Murat Tos- yah, Ramazan Bayrakoğhı, Cülsün Karamusta- fa, Canan ŞenoL \ahit Tuna. Bashir Borlakov, Özlem Günyol, SeKm BirseL, Hakan Onur, Taner Ceyten, Mustafa Kunt, Berat Işık, Fatma Çiftçi, Burak Deber, Köken Ergun, İnci E\iner. Hunera Berx>vedani Nejat Saü, Sefer Memişoğlu \ e Os- man Bingöl yapıtlanyla katılıyor. Sergıdekı yapıtlann büyük bir bölümü, Türki- ye yakın tanhınde yer alan, ama konuşulmayan, bılınen sebepler yüzünden belleğın dışına mlmış, ertelenmış, söylenmesi gecıkmış- geciktınlmiş du- rumlar, olgular, yaşantılar ve sözler üzennden, raınör bir tarıh yazımının olasılıklarını deniyor. Sergı, şiddetin hem iktidar, hem bıreyler düzeyin- de coğrafı ve tanhsel alanda meşruiyet kazandı- ğı zamanlan yansıtılan, korku \e kaygının kilit- iedığı, kısıtladığı, duraksattığı var oluşlara serbest vuruş hakkı tanıyor. Birbırini kesen bütünleyen (iten ve çeken) katmanlar arasında; asker, ordu, ünıfor- ma, ıntihar, şüphe şüphelılık. yasak, erotızm, kut- sal ve ıdolü, geçmış ve şimdınin deneyimlennı, alışılmışın dışında bir yaklaşımla yoklayan, kur- calayan Free Kick (Serbest Vuruş) sergısı, ızleyi- cıyı de bu dılin kurallan ıçinde tavır alma\ a zor- luyor. Gülsün Karamustafa Türkıye'de kez sergilenecek 'Sahne 1 adlı fotoğraf ç lışmasıyla, bir darbenın yansımalanru kışısel tanhı üstünden ıkı defa mühür- le>erek sunarken, Demet Yoruç, baba-av ker-iktidarla özdeşleşen güç göstergesı- nı Hulk'ın dev yumruklanyla, içi boş bir imge>e ındırgiyor. Burak Delıer arkasında gızledığı sa- tırla, mılıtanzme karşı gardını alıyor, bı- zı de bu tehhkelı o> r una dahil edıyor. Hü; rabey'in filmı, düşle, gerçek arasında n kurken, Cumartesı Annelen'nın arayışl gelıyor. Murat Tosyalı ise, bir idol olarak Yıl ney'ı, yapıtına verdiğı 'Yılmaz' adıyla, çınliyor, hem de pop kültürün renklenylt biçimhyor. ağustos cumartesi saar: 20.00 ' 1 I harbiyeaçıkhavatiyatrosu Bilet Satış Noktaları İletişim Tel: 0212 245 00 70 , . c o m Beyoğlu: îdîlKültürMerkezi•İmren Kltabevi«MetropolMüzik 0216 556 98 oo Şişii: KelepirKitobeviıAvcılar: SedirKafeıKadıköy: SeyhanMüzik Kartal: ConverseMağazası•Beşiktaş: Meydan Fotokopi | H . Şirinevler: Ânololia KafeıBakırköy: BeyazÂdam Kitabevi Mozartda korsan tezgâhlam düştü ANKARA (ANKA)- Türkiye'de klasik müzik alanında üretilmiş albüm- ler de korsan tezgahlanna düştü. Beethoven, Mozart gibi bestecilerin yapıtla- nyla ünlü operalann kor- san CD'lerini artık kimi korsan tezgahlannda gör- mek mümkün. Sinema ve Telif Hakla- n Genel Müdürii Halil Yıl- maz yaptığı açıklamada, yeni çıkan Ceza Muhake- meleri Usulü Kanunu'nun korsana karşı denetimleri gerçekleştiren zabıta ya da polislerin yetkilerini sınır- ladığını, bu nedenle Ada- let Bakanlığı ile konu hak- kmda görüşeceklerini söy- ledi. Diğer yandan Yıl- maz, 18 Ekim gününe ka- dar kitap, kaset ya da CD satan işyerlerinin sertifika alması gerektiğine deği- nirken, bu uygulamayla kimin ne sattığının belli olacağını ve korsanın ön- lenebilmesi için bunun önemli bir adım olduğunu belirtti. YAZI ODASI SELİM İLERİ Dîyorlar ki Ruşen Eşref Ünaydın ın eseri Diyorlar ki'yi, 1972'de Şemsettin Kutlu'nun sadeleştirme- sinden okumuştum. Kitap Milli Eğitim Bakanlı- ğı Yayınlan'ndan yayımlanmıştı. Ve bu kitap be- ni hep büyüledi. Diyorlar ki, Milli Eğitim'inöğrencileresalıkver- diği eserler arasında. Bu seçime şaşıranlar çık- tı. Söz konusu 100 kitap ıçinde, edebiyat tarihi- mizi ve edebiyatımızı anlamak, öğrenmek, du- yumsamak için en iyi örneklerden biri bence. He- le şaşılacak başka kitaplar varken... Diyorlar ki'yl yeniden okuyorum. Bu kez Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı basımdan. Necat Bi- rinci'yle Nuri Sağlam yazarın diline ve üsiubu- na ilişmemişler. Şemsettin Kutlu'nun sadeleştir- mesiyle karşılaştırıldığında; Birinci'yle Sağlam iyi ki ilişmemişler diyorsunuz. Diyorlar ki bir söyleşi kitabı gibi başlar. Ruşen Eşref, 1917'de günün ünlü edebiyat adamlany- la söyleşir; söyleşiler Türk Yurdu dergisinde ya- yımlanır ve 1918'e kadar sürer. Bununla birlikte Diyorlar ki yalnızca bir söyle- şi kitabı değildir. Gizli bir romancının tavnnı ya- kalanz: Ruşen Eşref, söyleştiği kişileri çarçabuk roman, öykü kişilerine dönüştürür. Daha ilk söyleşilerde, sözgelimi Şair Nigâr Hanım benim için çok renkli bir roman kişisi olup çıkmıştı. Zaten o günden sonra Nigâr Ha- nım'a, yaşamına, güncesine, defterierine büsbü- tün merak sardım. Nigâr Hanım'ı Abdülhak Şi- nasi Hisar'ın eşsiz kaleminden okuyunca, han- diyse âşık olmuştum. Nigâr Hanım, Diyorlarki'de, birçok süs ıçinde görünür. Ev, herhalde Nişantaşı'ndaki evdir. Per- deler mor kadife, kornişler yaldızlı, yirminci yüz- yılın başında, fakat on dokuzuncu yüzyıl sonu- nun havasını estiren bir îstanbul evine tanıklık ede- riz. Yaldız konsol diyor Ünaydın, yaldız çerçeve- li ayna, konsol mermerinde kırmızı şişeii lamba- lar ve boş şekerleme kutulan, taçlı kartvizitler... Bana öyle geliyor ki, kitapları, eserleri nasıl okuyacağımız konusunda şaşkınhğımız söz ko- nusu. Diyorlar ki, Abdülhak Hamid'e aynlmış bö- lümden başlayarak, tümüyle bir îstanbul dünya- sı sunar, belli bir kesimin îstanbul yaşantısını. Ese- ri bir îstanbul kitabı diye de okuyabilirsiniz. Doğum ve ölüm tarihlerinin, eser isimlerinin öte- sinde, öğretim, genç insanlara edebiyat adam- larımızı bir türlü tanıtamıyor. Bir türlü sevdiremi- yor, okutamıyor. Oysa Diyorlar ki, istihzasındabi- le, edebiyat dünyamızın kişilerini sevmiş, be- nimsemiş bir eserdir. Sergüzeşt yazarı Sezai'nin yalnızlığını galiba en çok ben orada hissettim. Bu yalnızlıkla öz- deşlik kurmuş olmalıyım; çünkü Kamelyasız Ka- dınlar'da Sezai'ye öyle açıldım... Diyorlarki'y'\, söyleşilen edebiyat adamlarının ruh dünyalannı, yaradılışlannı kavramak, yakın- dan hissetmek için de okuyabilirsiniz. Evler, yaşama bıçimleri, insanlar, yirminci yüz- yılın başındaki îstanbul derken, ufak ufak çekiş- tirmeler, birbirini çekememeler belirir. Küçük sa- lon ifsaatlan, rahmetli Sevim Burak'ın deyişiy- le. Demin andığım Şair Nigâr Hanım, "Bugünkü edebiyatı ben tadamıyonım" der, "Belki deye- tişemiyorum. Hele hece vezni! Ben şiiri yalnız aruzla anlarım. Hece vezniyle okuduktan sonra o zaman nesrin ne kabahati vardiyorum". Işte, bir başka okumafırsatı: D/yor/ar/o'ninbu satırlanndan yola çıkarak, Türk şiirinde aruzla he- cenin savaşımı enine boyuna dile getirilebilir, çözümlenebilir... Diyorlar ki, îstanbul prtoreski için okunabilir. Ha- lid Ziya'yı görmek için Yeşilköy'e giden Ruşer Eşref, bize, kış ortasında nefis bir îstanbul pey- zajı sunar. Tren yolu boyunca ahşap mahallele- ri, sur diplerini, uçsuz bucaksız bostanlan, Ye- dikule kapılarını, yangın harabelerini biz de san- ki görürüz. Ve bu görünümü, tarihi bir kenti ne kadar ko- ruyabildiğimiz açısından, bugünle kıyaslayarak yorumlayabiliriz... Bütün değerli yazınsal eserler gibi, Diyorlar ki de pek çok perspektiften irdelenebilir, Imkânım olsaydı, bütün bir ders yılı boyunca, genç insan- ları bu eserle haşır neşir eder, modern edebiya- tımıza giden dikenli yolu gözler önüne sererdim. Öneriler Kitap / Bütün Eserleri, Ruşen Eşref Ünaydın, TDK Yayınlan. R Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear