23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER ARADABHİ/ Dr. MEHMET MURAT tLDAN Tiyatro Yasakları Üzerine... Yazıma önce birkaç haber alıntısıyla başlamak isti- yorum: 1) Muş'un Malazgirt ilçesinde, "Inancı istismar ettiği, müstehcen olduğu ve bölge insanını rencide et- tiği" gerekçeleriyle Aziz Nesin'in "Yobaz" adlı tiyatro oyunu yasaklandı. 2) Şarap tannsı Dionysos ile şair Can Yücel'in konu edildiöi "Babalar" adlı tiyatro oyunu Ti- re Kaymakamı'nca "Izleyenlerarasında görüş aynlığı- na yol açabileceği" gerekçesiyle yasaklandı. 3) Bur- sa'da ilköğretim okulu öğrencileri Yaşar Kemal'in Te- neke" oyununu oynamak istedi. Ancak oyun metni sa- kıncalı bulundu. 4) Bitlis'te pansiyonlu ilköğretim böl- ge okulunda sahnelenmek istenen Aziz Nesin'in "Bi- zim Memlekette Eşek Yok mu" adlı oyununa kayma- kamlık tarafından izin verilmediği iddia edildi. Bu örnekleri daha onlarca çoğaltabiliriz; bunlann faz- lasını okumak insana sadece sıkıntı verir ve gereksiz- dir. Temel saptama şudur: Ülkemizde (ve tabii başka bazı ülkelerde de) oyunlar çok çeşitli nedenlerden san- sürfenmekte ya da yasaklanmaktadır. Olaya farklı bir açıdan bakarsak, bu yasaklamalar esasen tiyatronun gücünü göstermektedir. Tiyatronun toplumu etkileme gücü olduğuna inanıldığı, onun gücünden korkulduğu için bu yasaklar konulmaktadır. Hiç kimse çıkıp da "Gölgeye" yasak koymaz, çünkü "Gölgenin" bir gü- cü, bir etkisi, bir şeyleri değiştirebilecek bir yapısı yok- tur; gölge, birhiçtir... Türkiye'deki tiyatro yasaklannda öncelikle büyük bir çelişki var. Bir oyun, örnegin Istanbul'da veAnkara'da serbestçe oynanıyor, ancak ülkenin başka bir yerine gidiyor, oradayasaklanıyor! Işte böyle "federaldevlet" görüntüsü veren tuhaf bir yaklaşım var. Oysa Türkiye kantonlardan oluşmuyor! Yani yasak olayı kendi için- de dahi tutarlı olmayan, çok keyfi ve sübjektif bir yak- laşımdır. Yasaklama gerekçelerinin çoğu safsatadır. örnegin bir oyunu "müstehcen" diye yasaklamak abesle işti- galdir; sanata çarşaf giydirmeye çalışmak gibi bir şey- dir bu. Bir oyunu, "inancı rencide eüiği" gerekçesiyle yasaklamak da yanlıştır. Tiyatro, özü itibanyta eleştirel bir mekanizmadır. Tiyatro uslu çocuk değildir; o hay- laz, o yaramaz, o gözü pek çocuktur. Tiyatro, kutsal ki- taplara, cennete, meleklere ve öteki dinsel kavramla- ra bir dindann bakışıyla yaklaşmak zorunda değildir, on- ları hakaret alanına girmeden eleştirebilir; dinsel ritüel- lerie ilgili eleştiri, değerlendirme yapabilir, kutsal konu- larda bile özgürce espriler üretebilir; tiyatronun, sana- tın doğası bunu gerektirir. Sendika Seçme Özgürlüğü Dünyanın iki ayrı yöresinden işçi örgütlerinin ve işçilerin, çalışanlann sendika seçme özgürlüğüne hükümetlerin müdahalesine karşı tutumlannın örtüşmesi çok ilginç ama yeni değil. Yard. Doç. Dr. Engin UNSAL I Temumz 2005 tarihli Cumhuriyet gaze- tesinde birbirinden binJerce kilometre uzakta iki ülkeden birbiri ile örtüşen iki haber vardı. Ga2etedeki resimaltrnda Avustralya'nın Melbournekentınde yüz bin işçi hükümetin işçi haklan konusunda ge- tirdiği yeni düzenlemeleri protesto için sokak- lara döküldüğünü yazıyor ve işçiler, "İşçi hak- Ianna yapıian saJdınlan durdurun" diyen pan- kartlar taşıyorlardı. Öte yandan Türkiye 'nin önemli bir işçi kuruluşu olan DlSK. gazetelere verdiği tam sayfa ilarda. "Bu hukuksuzhığu dur- durun" başlığı altında 2004 yerel seçimlerinin ardından AKP'li belediye başkanlannrn baskı, tehdit ve zor yolu ile DlSK'e bağlı Genel-Iş Sendikası üyesi belediye çahşanlaruıın Hak-Iş Konfederasyonu'na bağlı Hizmet-îş Sendikasrna üye yapma çabalanndan yakınıyordu. Dünyanın iki ayn yöresinden işçi örgütlerinin ve işçilerin, çalışanlann sendika seçme özgür- lüğüne hükümetlerin müdahalesine karşı tutum- lannın örtüşmesi çok ilginç ama yeni değil. Sen- dikacılıgın tarihi boyunca sendika özgürlüğüne siyasilerin müdahalesi hep yaşandj ve bundan sonra da başka nedenlerle de daha çok yaşana- cak. Avustralya ve Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) üyesidir ve bu örgütün kabul et- tiği 87 sayıh Sendika Özgürlüğüne ve Örgütien- me HakJana tfişldn Sözteşme'yi her iki ülke de onaylamıştır. (Türkiye bu sözleşmeyi 1993 ta- rihinde onaylamış ve R.G.'de 25.2.1993 tarihin- de yayımlamıştır.) Anayasamızın 90. madde- sinde 5170 sayılı yasa ile yapüan değişiklikle ulus- lararası anlaşmalarla ulusal yasalar aynı konu- da farklı hükümleriçerirse uluslararası anlaşma- nın hükümleri geçerli olacaktır. Gene anayasa- Maltepe Üniversitesi Hukuk Fak.Öğr. Üyesi mızın 51. maddesi, çalışanlann sendikalara öz- gürce üye olma, üyelikten çekilme haklannı ka- bul etmiş ve yeni Ceza Yasası, 118. maddesin- de bu haİdan kullanılmasını zor kullanarak en- gelleyenler için iki yıla kadar hapis cezası ön- görmüştür. Tüm bu yasal güvencelere karşın çahşanlann diledikleri sendikaya üye olma hak ve Özgürlükleri aşağıdaki nedenlerle engellene- cektir: KüreseDeşme: Emperyalizmin mızrak başlı- ğını yapan çokuluslu şirketler ucuz emek peşin- dedir. Gidecekleri ülkede işçi haklannın en alt düzeyde olması onlariçin çekim nedenidir. Da- ha çok kâr etmek için önce işçinin sendikasız- laşnnlmasını isteyeceklerdir ve bunda da başa- nlı olmaktadırlar. ÖzeDeştirmeter: Tüm dünyada olduğu gibi devletin sahip olduğu üretim araçlan bizde de hızla kişi ve kunımlara satılmakta, satın alanlar ya tesisleri kapanp taşınmaz ve makineleri sa- tarak büyük kâr elde etmekte ya da sendikasız işçi çalıştırmayı yeğlemektedir. Siyasal etktfeşbn: Örgütlü halk siyasal ikti- darlann en büyük korkusudur. Onlann sergile- dikleri tutum tüm kamuoyunu etkileyecek güç- tedir. Bu nedenle bu gücü denetleyebilecek bir konumda olmaya özen gösterirler. Iktidarda hız- la gücü aşınan AKP, önündeki en önemli top- lumsal muhalefet adayı işçi sendikalannı dene- tim altına alma girişimindedir. Bu girişim ileri- de daha da belirginleşecektir. 1960'h yülarda Genel-lş Sendikası'nın Istan- bul bölge temsilciliğini uzun yıllar yapmış, si- yasal iktidarlann özellikle belediye çalışanlan- na yöneltrikleri baskılara yakından tanık olmuş biri olarak DlSK'in yakınmasında ne kadarhak- lı olduğunu biliyorum. AKP yanlış üstüne yan- lış yapmaktadır. Ekonomiyi IMF'nin insafsız is- temlerine göre yönetmektedir. Siyasal Islamın gerçekleştirilmesi ve kadrolaşması, ülkenin Ata- türkilkelerinden sapnnlması ve laikliğin üstü- ne şal örtülmesinde en büyük engel olarak gör- düğü ordunun, bu cumhuriyeti Atatürk ile bir- ükte ordunun kurduğu gerçeğini unutarak, cum- huriyeti koruma ve kollama görevini karartmak içinAB 'nin tüm önerilerine gözü kapalı evet de- mektedir. Bunlan gerçekleştirmek için örgütlü halkın ve özellikle işçi sendikalannın direncini kırmak, sendikalan siyaseten kendi yanına çek- mek, işçilerin kendisini destekleyen sendika ve konfederasyonda örgütlenmesini sağlamak AKP için çok önemlidir. AKP 2007 seçimlerine ka- dar bunu yapmak hevesindedir. Türkiye AKP yönetiminde hızla laik, demok- ratik cumhuriyet çizgisinden uzaklaşmaktadır. DlSK, AKP'nin amacına işçi sendikalannı ken- di denetimine alarak yürümek isteğinin ayırdı- na varmıştır ama bunu engellemeye gücü yet- meyecektir, çünkü işçinin üretimden doğan gü- cü sendika ve konfederasyon çokluğu nedeni ile paramparçadır. Aralannda uyum yoktur. Işçiler ve sendikalar arasında bu uyumu sağlayabile- cek CHP anlaşılmaz bir biçimde işçi sendika- lanndan (ve sivil toplum örgütlerinden) uzak durmaktadır. Yapılacak şey işçi sendikalannın bu parçalı görünümden kurtarüması ve tek ça- tı altında işçinin gücünün birleştirilmesidir. Hiflerikndaryürüyüşundetoplumungüç nok- talannı tek tek ele geçirirken kimse sesini çıkar- madı ve sonunda sesini çıkaracak kimse kalma- dı. Eğer sendikalar da siyasal Islamın torbasına girmek istemiyorlarsa bir an önce işçileri tek ve güçlü bir örgütün çaüsı altında toplamalıdırlar. Tek çatı altında toplanmış ve güçlenmiş sendi- kalann solda siyaset yapan partileri birleştir- mesi Türk soluna iktidar yolunu da açabilecek tek çözümdür. Türk sendikalan DÎSK'in yakrn- masından ders almalı ve kendilerinin, çalışan- lann ve toplumun güvenli geleceği için siyasi tarihimizde büyük yankı yapabilecek bu sorum- luluğun gereğini yapmalıdirlar. Olaylan Görün Iktidardakiler... ÇACIN MOTEL felsefe devam ediyor... en temız denızı, her oğün balığı. kalabaiıktardan ve kabalıklardan uzak sessiz tatili özlediyseniz... 1 kişi TP. 45 YTL ASSOS Bektaş Köyü Sivrice mevkii Tel: (0 286) 723 44 60 / (0 286) 723 44 61 Av. Burhaneddin AKDAGEski CHP Sakana Mılletvehli G ünlerdirgörselba- sın, televizyonlar- daki şempanzeler, görme, işitme, algılama özürlü kişiler, Türk hal- kının, 2500 dolar olan ge- lirinin 15.000 dolara çıka- cağım, 2 milyon işçinin ya- nına kara lahana rurşusu- nu, tarhanasını ve bulguru- nu alarak aş ve iş bulacağı şeklinde kandırmakta ve Türkiye'nin ekonomik is- rikrara kavuşacağıru ve Av- rupa'dan milyarlarca dolar yatınm alacağını duyur- maktadırlar. Halbuki bu Av- rupa Birligi hiçbir zaman Kızılay yardım deraegi de- ğildirve olmamıştır. Bu Av- nıpa Birliği Topluluğu ken- di aralanna aldıklan devlet- lerin donlanna kadar al- maktan zevk duyan bir top- luluktur. Bu A\Tupa Birli- ği'nin daha ne anayasası var ne de hükmi bir sıfat kazanmıştır. Bu topluluk eskiden hakikaten bir or- tak pazar, Ekonomik Av- rupa Birliği Topluluğu ola- rak adlandınlmaktaydı. O Avrupa Topluluğu ki Güney Kıbns'ı bir günde şak diye koşulsuz olarak kendi bün- yesine ahruş, fakat Türki- ISTEK İSTEK VAKFI ACIBADEM - ATANUR OĞUZ- BELDE BİLGE KAĞAN - KEMAL ATATÜRK - KAŞGARU MAHMUT SEMİHAŞAKİR - ULUĞBEY OKULLARINA YURT ÇAPINDA %100 EĞİTİM BURSLU ÖĞRENCİ ALINACAKTIR. 144ü FEN LİSELERİMİZE, 208 i YABANCI DİLLE ÖĞRETİM YAPAN ANADOLU STATÜSÜNDEKİ LİSELERİMİZE OLMAK ÜZERE YATILI, GÜNDÜZLÜ, KIZ VE ERKEK TOPLAM 352 ÖĞRENCİYE %100 EĞİTİM BURSU ARANAN KOŞULLAR: 1. OKS Sınavında 307 v e üzeri puan almalan, 2. Fen Lisesi için Fen Lisesi tercihinin yapılması, 3. Özel okullar sınavında ilk 1000 arasına girmeleri, 4. Başvuranların 1990 doğumlu ve daha küçük olmaları, NOT: Başvurular arasında başarı sırasına göre seçim yapılacaktır. ACIBADEM 0216 325 30 75 - 325 30 96 acibadem@istek.org.tr ATANUR OĞUZ 0212 211 34 60 - 61 atanuroguz@istek.org.tr BELDE 0216 495 96 23 - 24 belde@istek.org.tr BİLGE KAĞAN 0212 663 29 71 - 73 bilgekagan@istek.org.tr KAŞGARLI MAHMUT 0212 594 26 11 - 12 kasgarlimahmut@istek.org.tr KEMAL ATATÜRK 0212 262 42 57 - 262 75 75 kemalataturk@istek.org.tr SEMİHA ŞAKİR 0216 356 90 92 - 360 12 18 semihasakir@istek.org.tr ULUĞBEY 0216 488 13 08 ulugbey@istek.org.tr GENEL MÜDÜRLÜK 0216 326 34 15 istek@istek.org.tr ye ile yaptığı görüşmeler- de çirkin yüzlerini ve kötü emellerini bir kez daha or- taya dökmüştür. Bu toplu- luğun, her bir üyesi dün Is- tanbul, îzmir, Hatay gibi Türkiye topraklannı işgal eden, doğuda Enneni ve Kürt devletini kurmak iste- yen ve Sevr Antlaşması'nın fıkir babası olan emperya- üst düşmanlanmızdır. Bu topluluğun bütün insanla- n Türkiye'nin başkenti An- kara'ya hiç uğramadan hep- si cız tutmuş inekler gibi Diyarbakjr'a koşmuşlardır. Partinin dizinin dibinden aynhnayan ve sadece azın- hk haklan peşinde koşturan bu şahıslann niyetlerini an- lamamak, gerçek amaçla- nnı görmezliğe gelmek akıl dışıdır. Dün Türk ordusu- nun gücüyle Saddam'ın elinden kurtulan Türk pa- saportlan ve Türk silahlı gücü ile ayakta duran Bar- zani ve Talabani, Ameri- ka'nm elinde uşak olmuş, Türk şoıorlerinin ve polis- lerinin kanına giren gerçek birer düşman olmuşlardır. Dün kol kola gezip kardeş ilan ettiğiniz ve kızınızm düğününe özel uçakla ge- len Bertusconi 100.000 ki- şi ile kendi memleketinde Türk halkının Avrupa Bir- liği'ne girmesini protesto etmiştir. Berlusconi son de- meçlerinde ağzından bak- layı çıkarmışnr. Avrupalı- ların çıplak deniz kızı hey- kelini kara çarşafla örtme- si Türkiye'ye ve Türk ka- dınlanna bir mesajdır. Politikaya atıldığınız ilk günden beri cami kubbele- rini miğfer, minarelerini süngü yaparak işe koyul- dunuz. Şimdi de "halkın dualannı arkanıza alıp ka- ûk\aparakgec£gündüzça- hşü^nızı'' söylüyorsunuz. Halkın dini duygulannı sö- mürmeye devam ediyorsu- nuz. Kıbns'ta RaufDenk- taş'ı devreden çıkaran, Kıb- ns Türk halkına evetdedir- teo sLdersiniz. Bu evet so- nucunda Kıbns Türk halkı- na ve Türk milletine ne ka- zandırdığmızı açıklamanız gerekmektedir. Ayda 6 mil- yar TL almanıza karşın "Ben ticaret yapmazsam geçinemem" diyen sizsiniz. Ülkerve Kola Turkabaşba- yiliği aldığınızdan beri ge- çinebiliyor musunuz? Her türlü imkâmmz oknasına karşın, çocuklanruzı neden Ramsey şirketinin sahibinin okuttuğunu açıklamanız ge- rekmektedir. Ramsey şir- ketinin bu işten çıkan ne olmuştur? Yüzbinlerce me- mur ve işçi emeklisinin so- kaklardaki feryatlannı duy- muyormusunuz? Bütün ca- mileri politik çıkarlannıza alet etriğinizin bir gösterge- si olan ve her cuma nama- zı çıkışı türban çığırtkanlı- ğı yapan cici üniversiteli kızlanruz şimdi neredeler? Amerika Felluce'de, Mu- sul'da, Kerkük'te yüzbin- lerce Müslümam öldürüp boğazlarken genç militan- lannız hangi delikten bu vahşeti seyrediyorlar, ne- den hiç ses çıkarmıyorlar?.. Yoksa hepsi putperest mi oldular? Müslüman Fas Fran- sa'nın sömürgesidir. Orada açlık, sefalet ve gözyaşı diz boyudur. Almanya iseken- di işçisine bile iş olanağı saglayamamaktadır. Bu ger- çekler karşısında Avrupa Birliği'ndenmedetummak ve bu topluluğa bel bağla- mak tam bir saflık ve hayal- perestliktir. Avrupa Birliği senaryo- sunda Avrupa'nin samimi olduğuna inanmıyorum. Hele 15 yıl gibi ucu sonu belli olmayan bir macera- ya girmek, Türk ulusunun onuru ile oynamaktan baş- ka bir şey değildir. Aynca Fransa gibi kolluk rejimi- nin yüzde yüzüEnneni olan bir halkın Türkiye'nin Av- rupa Birliği'ne girmesine evet demesini beklemekha- yalciliktir. Almanya ve Fransa'da okullarda türban yasaklandığı halde, sizler Türkiye Cumhuriyeti'nde ve TBMM'de -kadınmah- kûmlara kadın doktorlar bakar" diye kanun çıkara- rak erkek eh sıkmayarak ve türbaruçarşan teşvikede- rek mi Avrupa Birliği'ne gireceksiniz? Büyük Atatürkhiçbir za- man dış devletlerin ayağı- na gidip yalvarmamış, bü- tün devlet başkanlan ken- disine gehnişlerdir. Hatta topraklanndagüneş batma- yan Ingiltere Kralı 8. Ed- ward'ı da Dolmabahçe Sa- rayı'nda el çırparak oyna- tan bir devlet adamıdır. A\- rupa hayali 1839 yılında Osmanlı sadrazamı Reşit Paşa ile başlamıştır. Reşit Paşa, Avrupa Toplulu- ğu'nun katı Hıristiyan yü- züne dayanamamış, "tsbm ie küffar. küffarflelsbmteş- riki mesai yapamaz" diye- rekmasaya yumruğunu vu- rarak buhmduğu yeri terk et- miştir. Sizler de Osmanh'nrn to- runlan ve Atatürk çocukla- n olarak artık olaylan gö- rün, işitin, algılaymve yum- ruğunuzu masaya \iu-arak kalkmasım bilin. PENCERE Geçmişe Bakışta Tirfillenme... Şu tarih denen mereti neresinden tutacaksın?.. Avrupa'daki krallar saymakla bitmez, Doğu'nun şahlan, padişahlan belleğin kütüğüne sığmaz, sa- vaşlarla banşlann çetelesi ne kadar çabalasan tu- tulamaz... Tarih bir umman.. Insan bir damla.. Peki, neyapmalı?.. Çocuklanmıza tarihi belletirken ruh sağlıklannı nasıl korumalı?.. • Karatahtada tebeşirfe soldan sağa bir zaman çiz- gisi çekerken bir noktada durmalı; dikey bir çen- tik atmalı... - Işte, demeli, bu tarihe dek dört ayak üstünde yürüyen insan ilk kez iki ayak üstüne kalktı... Insanlık tarihinin en önemli devrimi belki o gün gerçekleşti; çünkü iki ayaklının elleri özgürieşti, işaretleşmek olanağı dogdu?.. Sonra?.. Tarihin en etkileyici ikinci devrimi insanın ekıp biç- mesini öğrenip göçerlikten kurtulmasıdır; yerleşik düzene geçmeden uygarlığa nasıl adım atılabilir- di?.. Tanm devriminden sanayi devrimine dek kral- lar, padişahlar, savaşlar, kiliseler, havralar, cami- lerie yaşanan süreci okullarda ögrencilere ezber- letmek yerine, bu tarihin ortak püf noktalannı kü- çüklere anlatmak daha akılcı olmaz mı?.. Tanm düzeninde, kaç bin yıl, toplumsal ve siya- sal içerik akıl yerine inançla örgütlendi?.. • Sanayi devrimi şunun şurasında kaç yüzyıl?.. İki!.. Insan Haklan Bildirisi'nin geçmişi de bu kadar... 1923'te Atatürk, Cumhuriyet devrimini gerçek- leştirdiği zaman Anadolu'da yaşayan insanın kim- liğinde "Osmanlı" yazıyordu... Osmanlı'nın doğru dürüst tarihi yoktu.. Tarih bilimi de yoktu... Islam tarihi üzerine tevatür, toplumda ve eğitim- de ağır basıyordu.. Mustafa Kemal, Türkiye'yi kurtardıktan sonra Türklerin tarihini de yazmak zorunda kaldı... Günümüzde bu konuyla ilişkili aptallığın âlemi bir kuşak önceki geçmişe bakışımızdaki geri ze- kâlılıktan kaynaklanıyor... Ülkemizde tarih tartışmalan bu nedenle siyasal çatışmaların kuyusunda boğuluyor... • Tarih boyalara bulanmış gazetelerin dedikodu- sal atışmalannda aydınlanacak değildir; üniversi- te rektörünün evine durup dururken baskın düzen- leyen bir Islamcı iktidann yönetiminde geçmişe pa- dişahçılık özlemiyle bakılmasına da şaşılmaz!.. Atatürk yalnız ülkeyi düşman işgalinden kurtar- makla kalmadı, yurttaşına dedi ki: - Sen Osmanlı değilsin!.. - Neyim?.. -Türkyurttaşısın!.. Ancak kimliğinin bilincine erişen toplumda ta- rihsel bakış bilimselleşebilir. HERKESE BİR RENK DÜŞTV, MAVİGÖKOVAVA TAMPANSİYON YARIM PANSİYON 00A+MHVALT1 HAZİRAN^YLÜL 35.0OO.0O0.-TL 30.000.000.-TL 20.000.000.-TL TEMMUZ/AĞUSTOS «.0M.0O0.-TL 35.000.000.-TL 25.0W.0O0.-TL 0-7 YAŞ ARASI ÇOCUKUR ÜCRETSİZ 7-10 YAŞ ARASI ÇOCUKLAR %50 İNDİRİMLİ YALI/ÖREN MİLAS MUĞLA Tel: 0 252 532 33 57 - 532 28 96 e-mail: aliatila// hotmail.com ORA1AN DENİZ SESŞİZLİK ODA KAHVALTI BİR KİŞİ 35 YTL 0380 6114436 www.mesenotel.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear