23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17TEMMUZ 2005PAZAR HABERLER DUNYADABUGUIV ALt SİRMEN Sahipsiz Kent Sevgili, Okuryazariığın pek muteber olmadığı Türkiye'de ünlü bir çizer yazanmız var, Behiç Ak. Gerçekten de Behiç yalnız enfes öykü ve oyun- lanyla, parlak bir zekânın, bakış açısını ters yüz ederek çalışmasının ürünü olan biçemiyle çok öz- gün bir yazar olarak çıkmıyor karşımıza. O aynı za- manda, Cumhuriyet'te izlediğimiz çizgileriyle, her gün bir köşe yazısı yazıyor. Mesleği gereği kent, meşrebi gereği doğa başta gelen ilgi alanlan. Onun çizgi köşe yazılannı izlerken, tıpkı Oktay Ekinci'nin düzyazılanndaolduğu gibi, kentimizin sa- hipsiz olmadığını görür, sevinirim. Şimdilerde ayıptırsöytemesi ama, ben doğma bü- yüme, hatta ailemin geçmişine bakılırsa, birkaç yüzyıllık Istanbulluyum. Kenti hoyratça talan eden insanlar içinde, küçük bir azınlık olarak, kendi kentimize sahip çıkamama- nın hüznünü duyarak yaşıyoruz. LJse yıllarımda, 1 milyonluk bir kent olan Istan- bul, şimdi nüfusu 13-15 milyona yaklaşan bir me- gapol oldu. Dışardan gelenler, dünyanın birkaç Ece kentin- den biri olan Istanbul'u vandalizmi aratmayan bir hoyratlıkla talan ettiler. Ece kenti deyimi Sevgili, Enis Batur tarafından Paris için kullanılmıştır; Is- tanbul'a da çok yakıştığını düşünerek, ondan izin- siz olarak ödünç aldım.. sanınm hoşgörü ile karşı- lar. • • • Niteliğin önceliğini yitirdiği, niceliğin egemenliği- ne teslim olduğu demokrasilerde, nitelikli bir azın- lığın, kentine ya da herhangi bir değere sahip çık- masının niteliksiz niceliğin egemenliği karşısında bir anlamı olmuyor. Istanbul, kural dışı olanlann kurallan saptadığı bir kenttir artık. Böyle olunca da, angut çoğunluk, dilediği gibi ca- nına okur bu kentin. Sahiplenenleri azınlıkta oldu- ğu için, henüz yerleşik kentli kıvamına erişmemiş göçebelerin egemenliğine karşı bir şey yapılamaz. Yanlış anlaşılmak istemem. Hiçbir kentin, bizim en güzel yıllanmızdaki anılanmızı, onu ilk gördüğü- müz şekliyle banndıran bir müze gibi donup kalma- sını bekleyemez, isteyemeyiz. Istanbul da değişecek, günün gereksinimlerine ayak uyduracak; eski dokunun yanında, yaşanan her dönemin simgesi yapılarfa yeni dokularia zen- ginleşecekti. Ama gelişme öyle olmadı, çağın yapıları, gerek- sinimlerinden çok, kural ve estetik dışı, kentin kent olmasını sağlayan öğelerden yoksun, garip bir de- ğişme sürecine girdi ve "Ece Kent", bir "UrKent"e dönüştü. Bu gelişmede geniş kitlelerin hamervah- lığı kadar, onlann temsiicilerinin hödüklükleri de rol oynadı. • • • Benim favorim, çizer yazar Behiç, bir avuç tut- kulu insanla birlikte son zamanlarda bu olgu üze- rine eğilmiş durumda.. sahipsiz kenti sahiplenme- ye çalışıyor. Olumsuzluklann olumlu öğeleri geride bıraktığı bir dönemde, şaşıtası bir şey olmakta ve kente sahip çıkmaya çalışan azınlık sesini duyurmaya ve etkili olmaya başlamakta... Marmara'nın simgesi, vapurtanmıza karşı başla- tılan saldında, kentin sahipleri "Vapurumu vermi- yorum" kampanyasında şaşılacak bir etkinlik ser- gilediler. Olayın kendi boyutlannı aşan bir gelişmeydi bu. Şimdi de Haydarpaşa Gan civannı ucubeye çevir- meye çalışan girişimlere karşı gösteriliyor aynı di- reniş. "Bu tür tacizlerin kararını kim verir, nasıl uygula- maya sokar, bu cesareti nereden alır" sorulan, hep kurcalamıştır aklımı. Gerçekte çağdaş bir kent; içinde yaşayanlann, onun değerini bilenlerin ortak zenginliği olduğuna göre bu tür girişimlerin kent halkına danışılarak, uzun uzun tartışılarak yapılması gerekiyor. Burada medyaya da büyük görevler düşüyor. Ama bizim medyamız, ulusal yapısı dolayısıyla ye- rel sorunlarafazla önem vermez olduğu için, bu ken- te sahip çıkma işlevini yeterince yerine getiremiyor- du. Son zamanlarda kentin gönüllü savunuculannın da etkisiyle, basınımızda olumlu bir kıpırdanma gö- rülüyor. "Galiba", diyorum kendi kendime, "bu gelişme böyle sürerse, Istanbul sahipsiz kent olmaktan kur- tulacak ve talan süreci de geride kalmaya başla- yacak." Tabii ki, birden olmayacak bu. Ama kimi gelişme- ler, bu iyimseriiğimi pekiştiriyor. Talandan ve hödük tacizden tümüyle kurtulmuş bir Istanbul'u görmeye ömrüm yeter mi bilmiyorum, ama böyle bir şeyin olabileceğini düşünmek bile be- ni mutlu etmeye yetiyor. asirmen(g cumhuriyet.com.tr 1994'TE PKK SALDIRMIŞTI Uğrnkköyünde öldürülenler unıldı DlYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır'ın Dicle ilçe- sine bağlı Uğrak köyü Diktepe mevkiinde 16 Temmuz 1994'te PKK'liler tarafindan öl- dürülen 7 kişi dün dü- zenlenen birtörenle anıl- dı. Uğrak köyündeki tö- rene Dicle Kaymakamı ÜmitCanuJdakîl Jan- darma Komutan Yar- dımcısı Kunnay Albay SuIhiTîryaki, Dicle Jan- darma Komutanı Hacı Özbek ve yakınlarını kaybeden köylüler ka- tıldı. Olayda yaşamını yıtıren Mustafa Biçer (63), Ensari Dinç (38), MahmutKaya (35), Ra- mazan Biçer (31K Hfi- seyin Kaya (28), Orner Dinç(16),ZahireKaya (15) için bir dakıkalık saygı duruşunda bulu- nuldu, sonrasında Istik- lal Marşı okundu. Duy- gulu anlann yaşandığı anma strasında konuşan Kaymakam Canulak, "BizferbinJerceyıkürbu topraklarda aynı amaç için biıükte kardeşçe ya- şadık. Bu dönemde bir- Uğimize yönelik çok oyunlar oynandı, ancak hiçbirindebaşanhohma- madı ve ohınamayacak da" dedi. TEM Dairesi Emniyet Amiri Kasım Varol, terörün son dönemini ve kalkınmaya etkisini inceledi: Dind ömütlertaşeronAIVKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Terörle Mücadele Dairesi Başkanh- ğı'nda görevli emniyet amıri Kasun Varol, Türkiye 'de yaşanan terörün dö- nemlerini ve kalkınmaya etkisini in- celedi. "Terör-Kalkmma ve Türki- ye'' başlıklı çahşmada, terörün bir kriz olgusu ve bunalımın üriinü oldu- ğuna işaret edıldi. Çahşmada, terör- le, siyasal ıhşkiler, bölgesel ve ülke düzeymdeki siyasi, toplumsal sorun- lararasında ilişki olduğuna işaret edil- di. Varol, dinci terör örgütlerinin bir- çoğunun zamanla yabancı ülkelerin taşeronuna dönüştüğüne de dikkat çekti. Çahşmada, teronzmin çok yönlü, çok boyutlu karmaşık bir sorunlar yumağı olduğu vurgulanırken "En basit ifadeyle terör bir kriz olgusu ve bunahmm ürünüdür" denildi. "Tür- Idye'nin kalkınmasını istemeyen güç- ler, sürekli olarak onu siyasi, ekono- nük, sosyaL pohtik ve küttürel yönler- den baskı aranda tutmanın voDannı • "Terör-Kalkınma ve Türkiye" başlıklı çalışmasında terörün bir kriz olgusu ve bunalımın ürünü olduğuna dikkat çeken Varol, dinci terör örgütlerinin birçoğunun zamanla yabancı ülkelerin taşeronuna dönüştüğüne dikkat çekti. aramaktadırhr" yorumunun yapıldı- ğı çalışmada, iç terör hareketlerinin zamanla birçok ülkeyi kapsayacak şekilde yaygınlaştığına işaret edildi. Dünyadaki terör hareketlerinin peri- yodik olarak ve dalgalar halinde or- taya çıktığı belırtılen çahşmada, "Ba- zen önemini vitirmis, gibi görünse de bilahare yeniden hızkazandığı görül- mektedir. Terörün hız kazandığı dö- nemlerdeterorizmle uhıslararası siya- sal itişkUer, bölgesel ve ülke düzeyin- deki siyasive toplumsal sorunlar ara- smda yakın bir iüşldnin buhınduğu- nu söylemek mümkündür" denildi. PKK'nın eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984 yılından itibaren özel- likle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde eylemlerini yoğunlaştırdı- ğı anımsahlarak "Ulkede refah ve hu- zurortamuuntesisedilmesi için PKK terör örgütüne karşı yürütülen ka- rarh mücadelenin Türkiye ekonomi- sinemaliyeti 120-130 mflyar ABDdo- lannı bulmuştur" değerlendırmesi yapıldı. Dini motifli terörün, 1990 'h yıllar- dan itibaren insanlann dinı inançla- nnı istismar ederek kamuoyu günde- mine geldiği vurgulandı. 1980'li yıl- lardan sonra çeşitli adlar alhnda fa- aliyet gösteren Islami Hareket Örgü- rü, Hizbullah, ÎBDA'C, Kudüs Or- dusu gibi birçok örgütün kurulduğu belirtilen çalışmada, "Kunılan bu ör- gütJerin birçoğu zamanla yabancı ül- kelerin destek veyönlendirmesi sonu- cu bu ülkeler adma taşeron olarak çe- şitli adam kaçınna, bombalama ve sujkast eylemlerİDe kanşnuştır'' denil- di. Çalışmada, 1980'li yıllann ikinci yansmdan sonraözeUikle Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu bölgesindeki iller- de taban bulan ve gelişen Hızbul- lah'ın, 1990'hyıllarlabirliktebatıya açılım yaparak Türkiye'nın birçok iline yayıldığı kaydedildı. Varol, EI Kaide bağlantıh uluslara- rası terorizmin, 1990'h yıllann ikin- ci yarısından itibaren Ortadoğu'da Usame Bin Ladin gibi kontrolden uzak kalanlar tarafindan oluşturuian kamplarda eğıtim alan kişilerin dün- yanın birçok yerinde gerçekleştirdik- leri eylemlerle adını duyurduğunu di- le getirdı. 1988 yılında Ladin tarafin- dan kurulan El Kaide örgütünün, Af- ganistan ve Pakistan'da açtığı kamp- larda dünyanın birçok ülkesinden "ci- hat" amacıyla gelen brnlerce insanın ülkelere gönderildiğı anlatılan çalış- mada, "Birbirinden bağnnsız bu hüc- reler, dünyanın birçok ülkesinde ger- çekteştirdikieri intiharsaktmsa türüey- lemlerle El Kaide terör örgütünün uhıslararası nitelik kazanmasuıı sağ- lanuşlardır. El Kaide terör örgüfü ile bağlannlı olarak gerçekleştirflenbuey- lemlerden ne yaaJk ki Türkiye de et- kUenmBtir. 15-20 Kasun 2003 tarih- lerinde tstanbul'da gerçekkştirDen in- tiharsaldınsında 58vatandaşımız ha- yaünı kaybetnüş, 753 vatandaşımız ise yaralannuşür'' denildi. Türkiye'nin dünyadaki birçok ül- kenin aksine terorizmle mücadelesi- nı demokratik kurallar içerisinde yü- rüttüğü belirtilen çalışmada, "Oysa te- rörle mücadele eden ABD gibi dün- yadaki birçok ülke terörolaylannı ba- haneederek vegüvenlikendişesi Se Öz- gü>tulderiktsrtlayabümekte,bazıvTirt- taşhk haklannı askıya alabilmekte- dir. Baa ülkeler ise terör olaylannın önlenmesi için yabnmlan azaltarak, işçi çıkararak savunma harcamalan- na büyük çapta kavnak aktarmakta- dırlar" değerlendirmesi yapıldı. DYP GENEL BAŞKANI AGAR: Hükümetterörü yoksaytyor • Teröre karşı çok yönlü ve eşzamanlı bir mücadele gerektiğini vurgulayan Ağar, "Bunun temelinde güçlü bir siyasi irade gerekmektedir. Hükümet adeta gözünü kapamış bir şekilde terörü yok saymaktadır" dedi. GtRESUN (Cumhuri- yet) - DYP Genel Başka- nı Mehmet Ağar, artan terör olaylan karşısında AKP hükümetinm tavn- nı eleştirerek "Hükümet adeta gözünü kapamış bir şekfldeterörüyok saymak- tadff" dedi. Giresun Başar Otel'de basm toplantısı düzenle- yen Ağar, erken seçim çağnsını yineledi. Seçun talebinin yüksek sesle di- le getirilmesinin ardından parlamentonun da buna karşı çıkamayacağını ifa- de eden Ağar, "Bugünkü şartiar Türkiye'yi o tara- fa taşunaktadır. Ekono- mik şardardan tutun, dış pohtikalardaki dar alana sıkışmalar ve siyaset aV şmdakaimasmıarzuetme- mize rağmen terördekige- Bşmeler son derece rahat- sız edici boyutta artnuş- ür" diye konuştu. Ağar, bir gazetecmm artan terör olaylanyla ü- gih sorusuna şu yanıü ver- di: "Teröre altyapı hazırb- ğındaki tüm sosyo-ekono- mik sorunlan çözecekted- birier paketi olmah ve bu- nu samimi olarak uygula- mah«iint7- Dolayısıyla çok yönlü ve eşzamanh olarak yürütülecek mücadele bi- çimi ohnah. Bunun teme- Bnde güçlü bir siyasi ira- de gerekmektedir. Hükü- met adeta gözünü kapa- mış bir şekilde terörü yok saymaktadır.' 1 Ağar, toplanünın ardın- dan Giresun Zıraat Oda- sı'nca (GZO) Atapark'ta kurulan "Fındığım 7 Mffl- yon" çaduını ziyaret etti. Ağar, burada yaptığı ko- nuşmada, fındığa sahip çıkmanın Karadeniz'e, onun da Türkiye'ye sahip çıkmak olduğunu ifade ederek "Fındıkkonusun- da bir an önce mifli poö- tika ohıştunıhnah. Fındık üreticisioe sahip çıkrima- h. Bugünkü şaıilara göre findık en az 7 YTL ohna- h. Başlaülan bu kampan- yanın findıktan başka ge- çim alternatifi ohnayan tüm Karadeniz'e yaydma- smı diöyorum" dedi. Ağar, GZO Başkanı Özer Akbaşh'dan, sepet içindeki yeni ürün findı- ğ^ 7 YTIJden sarın aldı. TZD Başkanı Yetküı, Istanbul'da tüketikn etin yüzde 60'uun kaçak olduğunu vurguladL (Fotoğraf: AA) TZD Başkanı Yetkin, yarım milyar dolariık kayıp olduğunu açıkladı: Türkiye kaçak cennefi ANKARA(Cumhuriyet Büro- su) - Türkiye Ziraatçılar Derne- ği (TZD) Genel Başkanı Ibra- him Yetkin, Türkiye'ye cıddi bo- yutlarda kaçak tanm üriinü giri- şi olduğunu belirterek "Türki- ye, kaçak tanm ürünJeri cenneti hatine geldi" dedi. Yetkin, kaçak tanm ürünlerinin girişini önleyecek mekanizma- nın ve sistemin düzgün işleme- diğini, bu konuda gereklı tedbir- lerin bir an önce alınması gerek- tiğini belirterek Türkiye'nin seb- ze, meyve ve tanm ürünlerinde neredeyse yanm milyar dolariık bir net kaybı olduğuna dikkat çekti. Kaçak yollarla tanm ürünleri girişini önlemek için öncelikle tanm ürünleri mahyetlerini düşü- rerek, çiftçinin rekabet edebüir ha- le getirümesi gerektiği görüşünü savunan Yetkin, "Kaçak girişler konusunda da gümrük kapılan- na ve sınniara sahip çıkmamız lazun" dedi. Yetkin, Türkiye'ye kaçak yolla sokulan bazı ürünle- re de şu örnekleri verdi: "Düm-a findık ihrjyacuun yüz- de 75'ini karşılamasuıa rağmen Türkhe'vç, Gürdstan'dan kaçak findık giriyor. Suriye'den çay, Çin'den sarmısak, İran'dan kar- puz, muz, kivi, ehna, kuru üzüm, yerfistğı, ceviz, Irak'tan ça>, pa- muk, nohut ve karpuz gibi tanm- sal ürünler girdi Istanbul'da tü- ketikn etin yüzde 6O'ı kaçak." ADD ve iP'nin öncülüğünde yapılacak eylemden bazı çevreler rahatsız oldu Lozan'a karşı çıkanlar vatan haini • Isviçre'de düzenlenecek "Lozan2005" etkinliği kapsamında panellerin yanı sıra 24 Temmuz pazar günü Lozan'da geniş katılımlı bir yürüyüş gerçekleştirilecek. Istanbul Haber Servisi - Atatürk- çü Düşünce Derneğı Genel Başka- nı Ertuğrul Kazana, Lozan Antlaş- ması'nm Türkiye Cumhuriyeti'nin ta- pu senedi olduğunu belirterek "Lo- zanTaUgüiohunsuz sözsöyieyen, ka- lem oynatan ve Lozan'a karşı çıkan kim varsa vatan hainidir" dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), İşçi Partisi Ulusal Strateji Merkezi ve çeşitli sivil toplum örgüt- lerince Lozan Antlaşması'nuı 82. yıldönümü nedeniyle 22-24 Tem- muz tarihleri arasmda tsviçre 'de dü- zenlenecek olan "Lozan 2005" etltin- liklerinin programı ve amacı konu- lu bir basm toplantısı düzenlendi. Tünel'deki Ulusal Strateji Merke- zi'ndekı toplantıda konuşan "Lozan 2005" etkinliği düzenleme kurulu üyesi Ulusal Kanal Yönetim kurulu Başkanı Ferit İbever, etkinlik için îsviçre makamlanndan tüm izinle- rin alındığını söyledi. "Lozan 2005"ten rahatsız olan çe\Telerin özeUikle internet ortamını kullana- rak tehditler savurduğunu ve tedir- ginlik yaratmaya çahştığmı anlatan Ilse\er, "Ancak Cumhurbaşkanınuz Ahmet Necdet Sezer'in desteği, Tür- kiye'deki ve ynrtdışuıdaki vıırtsever- ler ve dış temsflcttUderimizin çahş- malanyla etkinliğimize karşı yapı- lan tertibi engelledik. boşa çıkardık. Emeği geçenlere teşekkür edh oruz" diye konuştu. llsever, "Lozan 2005" eyleminin, Türk ulusunun özgüvenini pekişti- receğini söyledi. GAZETECt Tarkan son yolculuğuna ıığurlandı tstanbul Haber Servisi - Ankara'daki e\inde ön- ceki gün yaşamını yitiren eski Basm Yayın ve En- formasyon genel müdür- lerinden gazeteci-yazar ÖmerTarkan'ın cenaze- si, dün Karacaahmet Ca- mii'nde öğle vaktı kılı- nan cenaze namazınnı ar- dmdan götürüldüğü Bey- lerbeyi Nakkaştepe'deki aile mezarhğında defhe- dildi. Cenaze törenine, Tar- kan'm ailesi ve yakınla- nnın yanı sıra Devlet Ba- kanı Kürşad Tüzmen, ts- tanbul Valisi Muammer Güler, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve sanatçı Hale Soygazi'nm de ara- lannda bulunduğu çok sa- yıda kişi katıldı. Tüzmen ve Güler, törende Tar- kan'uı kızı Zeynep ve ai- lesine başsağhğı dıleğın- de bulundu. Kürşad Tüzmen, tören- de gazetecilere yaptığı açıklamada, Ömer Tar- kan'ın basın ve medya için son derece değerli, yüksek kaliteli, işini bilen, ciddi bir şekilde çalışan kişi olduğunu ifade ede- rek Tarkan'm en verimli çağında kaybedildiğini söyledi. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin de, Ömer Tarkan' ın çok iyi eğitim almış, iyi yetişmiş bir kişi olduğu- nu ancak Türk basınının Tarkan'dan gereğince ya- rarlamp yararlanamadı- ğmın tartışılır bir konu olduğunu söyledi. Ergin, Tarkan'ın yaşasaydı 2 gün sonra Dışişleri Bakanlı- ğı'nda göreve başlayaca- ğmıanlattı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr PKK eytemlerinin en şiddetli olduğu günlerde Yüksekova, Hakkâri ve Wan gibi kritik yörelerdeydim. Ne olduğu- nu, bölge halkının bu öldürme ve pu- su kurma eylemlerine karşı nasıl bir tepki gösterdiğini oğrenmeye çalıştım. Bölgenin etkili isimlerine, sıradan yurt- taşlara sorular sordum, cevaplar al- dım. Eski HADEP yöneticisi Hikmet R- dan'ın öldürülmesi, er Coşkun Kı- randi'nin kaçırılması ve daha da önemlisi yollara mayın döşenerek on- larca insanımızın ölümüne yol açılma- sı; PKK'nin yeni bir eylem planı içinde olduğunu gösteriyor. Bu eylemlerin esası bölgeyi yeniden ölüm, çatışma ve şiddet ortamına çekmektir. Şimdilik hedefine doğru yürüdüğünü söyleye- biliriz. PKK bu eylemleri neden yapıyor? Bu eylemlerin arkasında hangi güçler bulunuyor? PKK'nin bu eylemlen' ne- den yaptığını tam olarak çözebilmiş değilim. Bölgedeki insanlarla konuş- tuğumda PKK'nin eylemlerini tasvip PKK Bu Eylemleri Neden Yapıyor? etmediklerini gördüm. Ancak, bu öl- dürme olaylanna karşı fazia tepkili de değillerdi. Bu eylemlere kendilerine göre gerekçe bulmaya çalışmalan öne çıkıyordu. • • • PKK bu eylemleri neden yapıyor? Birinçi ve önde gelen ihtimal; Abdul- lah Öcalan. PKK üzerindeki etkisini devlete göstermek istiyor. "Beni cid- diye alacaksınız, benimle oturup ko- nuşacaksınız" demeye çalışıyor. Hatır- layalım, geçen eylül ayııida "Artık ben eylemlere engel olamam" anlamına gelecek sözler etmişti. Aynca PKK'nin yeniden kurulmasını istemişti. Eylem- ler onun istediği doğrultuda gelişiyor. İkinci ihtimal; Kuzey Irak'ta Kürt ör- gütlerinin Irak'ın yeniden kurulması süreci içinde ciddi mevziler kazanma- sı PKK'yi hevestendirmiş olabilir. "On- lar çok haklara sahipler, biz neden değiliz" diye düşünebilirler. Çünkü Kuzey Irak'taki Kürtler kendi dillerinde eğitim yapıyorlar, kendi meclislerine sahipler ve şu anda Irak Devlet Baş- kanı bir Kürt IkJeri olan Talabani. • • • Üçüncü ihtimal ise bölgede çözüle- meyen sorunlann Kürtler üzennde ya- rattığı umutsuzluğu tepkiye dönüştür- mek. Son gezim sırasında bölge hal- kının yaşadığı çaresizliğin tanığı ol- dum. örneğin Yüksekova'da devlet- ten gelecek bir ekmek için bekleyen binlerce insan olduğunu gördüm. Bu kadar yoksulluk ve çaresizlik ister is- temez toplumda tepkiyi ve gerginliği arttınyor. Hakkâri Belediye Başkanı ile soh- betimiz sırasında şunlan söyledi: "Tür- kiye'de adam başına yıllık gelir 4500 dolar, Hakkâri'de 600 dolar. Aynca bu 600 dolar eşit olarak dağılmadığı için toplumun önemli bir kesimi yılda adam başına 100 dolaria geçinmek zorunda kalıyor." Bu tabloyu bölgenin birçok yerinde görebiliriz. Işte bu umutsuzluk ve çaresizlik de şiddet eğilimini körüklüyor. • • • PKK'nin bu eylemlerinin arkasında başka ülkeler ne kadar olabilir? Türki- ye'deki genel bir inanç PKK'nin ABD tarafindan korunduğu yönünde. Bu ne kadar gerçeği yansıtıyor? ABD, Irak'ta içinden çıkılmaz bir belayla yüz yüze. ÖzeUikle Sünni ve Şii bölgelerin- de yıpratıcı bir direnişle karşı karşıya. Kuzey Irak, yani Kürtlerin yaşadığı bölge ise direnişin en az olduğu yer. ABD, Kuzey Irak'taki göreli istikrar durumunun bozulmasını istemiyor. Bu nedenle Türkiye'nin Kuzey Irak'a yap- mak istediği operasyonlara izin vermi- yor. Çünkü böyle bir operasyon, Ku- zey Irak'ta çatışmalara ve sonu gel- meyen kargaşalıklara neden olabilir. Böyle bir olasılık Amerika'yı korkutu- yor. PKK ise bu açmazdan yararlanıyor. Şu koşullarda PKK kendisine karşı Kuzey Irakta bir operasyonun olduk- ça zoriu olduğunu biliyor. • • • Türkiye bu koşullarda ne yapabilir? PKK'nin son eyiemleriyle askeri olarak baş edebilmek o kadar da kolay değil. Yollara mayın döşeyen PKK'lileri takip edebilmek eskisinden daha zor. Aynca bölgenin yoksulluğu, çare- sizliği de PKK'ye psikolojik destek sağlıyor. Işte bu psikolojik ve maddi durumu değiştirmek için siyasetin ha- rekete geçmesi gerekiyor. Bölge halkı- nın gönlünü alacak, onlarda yeni umutlar yaratacak adımlar atılması gerekiyor. Sorun yalnızca bir asayiş sorunu olarak görülürse, "Kuzey Irak'a operasyon yapıp Kandil Dağı'nı bombalayabilsek sorun çözülür" gibi düşünülürse bir başan sağlanamaz. • • • Türkiye, yine önemli bir dönemeç- ten geçiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear