23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 1 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Batılı ülkeler, Londra'ya yönelik saldınlan kendi duruş ve saldırgan tavırlannı haklı göstermek için kullanacak Savaş içinyenibahanebuldular• Londra'da patlayan bombalar Batı'nın doğru şeyi yapma konusundaki kararlılığım pekiştirseydi teröristlerin son derece aleyhine olurdu! Batı'nın böyle durumlardaki tavn saldırganlann işine yarayacağma onlann oksijenini tüketmiş olurdu. Ancak görünen o ki bu kez de ders almayacaklar... POLLY TOYNBEE D ehşet! Tıpkı yıllardır, günler- dir üzerinde konuşulduğu, düşünüldüğü gibi. Bilmediği- miz tek şey tarihin 7 Temmuz olaca- ğıydı. Londralılar işe gidiş veya işten dönüş saatinde trende, metroda. oto- büste defalarca olabilecekleri akılla- nndan geçirdiler. Etraflanndaki tor- ba ve paketlere şüpheli gözlerle bak- tılar. Bir patlama olması an mesele- siydi... Madrid'de seçim öncesinde meyda- na gelen patlamalardan sonra Lond- ra nasıl kûrtulabılirdi? Terörle müca- dele ekiplerinin başkanı, "Önleme şansı yoksa ne zaman' sorusunun üzerinde durmalıyız" demişti uzun süre önce önce. Başbakan TonyBla- ir bile aynı soruyu yinelemişti. Seçim sürecinde saldın bekledik ve korktuk. Ancak olmadı. Alarmı- ze olunan zamanlar oldu. Terönst ol- duğundan şüphelenilen kişiler gizli servisler tarafindan sıkıştınldı. tstih- barat servislenmizin gerçekten başı- mıza gelecek bu belayı önleme yete- neği olduğunu umduk. Neredeyse kendimizi güvende hissetmeye baş- lamıştık. Ortadoğu'da kutlayacaklar Dün yaşananlann El Kaide'nin ma- rifeti olduğu tahmin edildiğine göre saldınların New York'taki ikiz kule- Londra bombalann açtığı yaralan sarmaya çalışıyor. Kimi Kings Cross Metro İstasyonu'ndaki tngiliz gibi ölenterin anısına çiçek bırakıyor. Poüs ve diğer uzmanlar ise en ince dctaylan bile kaçırmamak^ ipucu bulmak için otobüsteki patiamanın meydana geldîği Tavistock Meydanı ve diğer saldın noktalannda gece gündüz durmadan çauşıyor. (AP) lerin yıkılmasından sonra olduğu gi- bi Ortadoğu'nun bazı sokaklannda şarkılar söylenerek kutlanacağına da- ir şüphem yok. Avrupa'nın bazı aşı- rı uçtaki Müslüman toplumlannın köşe yazarlan da sevinçten havaya firlamış olabilir. Sonuçta önemli olan tek şey saldınlan kimin düzenlediği ve neden düzenlediği. Yinelenen vahşet modern dünyanın bir parçası oldu. Bunu yapanlar an- lamamamız için bizden çok uzakta. Öç alma isteğiyle var olan susamış- lık ve öfke ardından giden bir top gi- bi yuvarlanır halde olmalan da bize yabancı bir duygu. Fanatizme ilişkin bin soru vardır belki sonsuza dek ya- nıtı bulunamayacak olan. Tabii dedektörlerle arama yapma- h, engellemeli ve olanlann üzerine eli- mizden geldiği kadar sünger çekme- ye çalışmalıyız. Ancak ortada fikir üretmenin sınırlannı zorlayacak, ca- navannkini andıran gücü olan bir teh- like var. Demokrasi ve refah daha hakça paylaşılmadığı takdirde ise bu yaşananlar modern çağın ödettiği be- deller olarak kalacaktır. Bu ilginç ve kötü bir zamanlama. Londra'nın beklenmedik şekilde 2012 Olimpiyat Oyunlan'na ev sahipliği yapma hakkını kazandıktan bir gün sonra düzenlendi saldınlar. Birçok kişi, îngiltere, Irak savaşına dahil ol- duğu için olimpiyatlara ev sahipliği yapmasının olanaksız olduğunu dü- şünüyordu. Ancak öyle olmadı. Afrika'ya destek için düzenlenen Lı- ve 8 konserleri ise bir anlamda ahla- ki değerlerimizi geri verdi. Ülkede- ki savaş karşıtlan iktidardaki Işçi Par- tisi'nin Afrika'ya destek ve çevre ko- nusunda gerekenlerin yapılması için öncülük etmesinden hoşnuttu. Dün Londra sokaklan aniden yüz- leri isle, kanla kaplı dehşetli ifadeler- le koşuşturan insanlarla doldu. Cep telefonu şebekesi çöktü. Herkesin sorduğu soru, yakınlan- na bir şey oldu kaygısıyla "O nere- de, sen neredesin, iyi misin"di. Kâbus gerçek oldu Duman ortadan kalktığında herke- si şaşırtan sanıldığından az kişinin ölmüş ve ağır yaralanmış olmasıydı. "Metroda bomba" bu ülkenin en bü- yük kâbusuydu. Ve dünkü saldınlar tngiltere'nin yaşadığı en büyük, en çok kayıp verdiği saldınydı. Ancak dört bomba binlerce kişiyi öldürebilirdi. Tony Blair'in dediği gibi, terörist- lerin Iskoçya'da Afrika'daki koşulla- n iyileştirmeyi ve küresesel ısınma için önlem almayı planlayan G8 zirvesi ya- pılırken saldırması "Ne kadar barbar- ca". Gerçekten öyle. O zaman ABD'deki 25 bin koton üreten çiftçı ticareti engellediği için Afrika'da her gün 30 bin çocuğun ölmesi ve Bang- ladeş 'te küresel ısınma yüzünden ya- şananlar da barbarca! Ve dünyadaki diğer vahşi olaylar... Suçlu kim? Elbette ilk bakışta Lond- ra'yı bombalayanlar. Seçim sürecin- de düzenlenecek bir saldınnın Tony Blair'in sandıkta, ülkeyi Irak, dünya ve tngiltere'nin yaranna olmayan bir savaşa soktuğu için bedel ödemesi- ne neden olacağı düşünülüyordu. Ama bu olmadı. Zaten geçmişteki örnek- lerin çoğu lidere desteğin eksildiği- ni değil arttığını gösteriyor (Ispanya ömeği hariç). Şimdi Ingiltere'de kimlik uygula- ması başlatılması anlamlı gibi görü- nüyor. Ve gizli servisler bu ülkede yasadışı şekilde yaşayan yüz binler- ce yabancıya yönelik daha sıkı kont- rol mekanizmalan kullanabilir. Londra, Olimpiyat Oyunlan'na ev sahipliği yapma hakkını büyük ölçü- de dil, ulus ve din konusundaki çok- kültürlülüğüyle kazandı. Şimdi işle- rin sıkılanması buna gölge düşürebi- lir. Biz kimin neden bu ülkede oldu- ğunu biliyor muyuz? Bu durumda Müslümanlar üzerinde baskı oluş- masından korkuluyor. Bush her zamanki glbl... Müttefikine destek olmak için bu felakete yönelik bir şeyler söyleme- si konusunda kendini borçlu hisset- mesi gereken bin varsa o da ABD Başkanı George W. Bush'tu. Ancak her zaman olduğu gibi Bla- ir'e karşı destek vermek konusunda da dünyaya iklim değişikliği, Afri- ka'ya destek konusunda mesaj ver- mede de yetersizdi. Bu saldınlar Batı'nın doğru şeyi yapma konusundaki kararlılığım pe- kiştirseydi teröristlerin son derece aleyhine olurdu. Batı'nın böyle du- rumlardaki tavn saldırganlann işine yarayacağma onlann oksijenini tü- ketmiş olurdu... Büyük olasılıkla her zaman oldu- ğu gibi bu saldınlardan sonra da bir- çok çe\Te teröristlerin vahşetini ken- di duruş ve tutumlannı haklı göster- mek için bahane olarak kullanacak. Bush, terorizme karşı yürüttüğü sa- vaş için yeni girişim başlatılması için çağn yapacak. Putin, Çeçenistan'a yönelik sava- şını hızlandıracak. Berlusconi îtal- ya'nın bir sonraki hedef olabileceği- ni öne sürecek. Birçok kez, "Bensöy- lemiştim" sözü duyulacak. George Gallovvay dün, bu yaşanan- lann savaşın sonucu olduğu konu- sunda uyanda bulunduğunu söyledi ama nedense saldın riski olimpiyat- lann ev sahibinin belirlenmesine iliş- kin kararda belirleyici olmamıştı. Belki olimpiyatlar "Hiçbir şey yo- lunda değfl" söylemindeki Evening Standart gazetesınin bile bu söyle- mini bir kenara bıraktıracak, ulusal an- lamda göğsümüzü kabartacak gurur kaynağı olur. Dün yaralanan ve ölen- ler için bir anma töreni niteliği taşır. (The Guantian, tngütere, 8 Temmuz) ABD 'yi neden seviyor?ANNE APPLEBAUM R akamlar çok tanıdık ve bu verilerin analizinin yapıldığını o kadar çok gördük ki geçen hafta uluslararası arenada ABD karşıthğına ilişkin yapılan kamuoyu araştırmalannın sonuçlan dalga- lanma yaratmadı. Pew Küresel Yaklaşım- larProjesi'nin araştırması bir kez daha Fran- sızlann ABD'ye bakış açılannın fazlasıy- la olumsuz olduğunu, Ispanyollann Çin'i ABD'ye tercih ettiğini, Kanada'da ise ABD'ye karşı bakış açısının önemli dere- cede olumsuzlaştığını gösteriyor. Ve, araş- tırma bir kez daha hikâyenin sadece bir ya- nsını anlatıyor. Çünkü anket sonuçlanna göre anti Amenkancılığın en yüksek doz- da olduğu ülkelerde bile kayda değer bir ABD yanlısı kesim var. Yeni araştırmaya göre ise ABD'yi seven- ler Fransa'da nüfusun yüzde 43'ünü, Al- manya'da yüzde 41 'ini, Çin'de ve Lübnan'da 42'sini oluşturuyor. Başka deyişle bu ülke- lerde ABD karşıtlan ABD yanlılanndan daha fazla olabilir. Ancak bu verilerin gös- terdıği gibi ABD'yi sevenlerin oranı da o kadar düşük değil. Peki kim bu ABD yan- hlan? ABD karşıtı ve yanlısı görüşlülerin ge- lir, eğitim seviyeleri ve yaş gruplanna ba- karsak ortaya belirgin tablolar çıkıyor. Ör- neğin ABD taraftarlarının çoğunlukta oldu- ğu Polonya'da 30-44 yaş grubundakıler ara- sında ABD'yi destekleme oranı daha yük- sek. Bu, 10'lu, 20"li yaşlardayken yaşam- lan Dayanışma Hareketi'nden daha fazla et- kilenen ve Polonya için ABD'nin desteği- ne ilişkin en taze anılan olan grup. Kana- da, Ingiltere, ttalya, Avustralya gibi anti Amerikancılığın yüksek oranda olduğu ül- kelerde ise 60 yaşın üstündekilerin çocuk- lanna ve torunlanna oranla ABD hakkın- da daha olumlu görüşleri var. Çünkü bu ku- şağın ABD'nin 2 'ncı Dünya Savaşf nda ül- keleriyle yaptığı işbırliğinden kaynaklanan olumlu deneyimleri var. Bunlardan bir ders çıkarabiliriz. ABD karşıtlığı hemen hemen her dönemde dün- yanın birçok merkezinde bir moda olarak. hatta bir virüs gibi tanımlansa da ABD'nin okyanus ötesinde yaptıklan -komünizm karşıtı hareketleri desteklemesi veya baş- ka işbirlikleri- bazılan için bir anlam ifade ediyor. Bu ülkeyle ilgili olumlu deneyim- leri olan insanlann haliyle ABD'ye ilişkin görüşü de olumlu oluyor. Araştırmalar siyasi deneyimin yabancı- lann ABD hakkındaki görüşünü şekillen- diren tek unsur olmadığını gösteriyor. Na- sıl dergilerde. reklam panolannda hiçbir zaman satın alamayacaklan kıyafetleri gö- renler bunlan giyen kadınlara özeniyorsa ABD'ye de bu şekilde özenenler var. Ör- neğin tngütere'de gelir sevıyesi düşük olan- lar arasında ABD'nin dünya üzerinde olum- lu bir etkisi olduğunu düşünenlerin oranı yüz- de 57.6, gelir seviyesi yüksek olanlann ora- nı yüzde 37.1. Anket sonuçlan eğitim seviyelerine gö- re değerlendirildiğinde de farklılıklargöze çarpıyor. Güney Kore'de eğitim seviyesi düşük olanlann yüzde 69.2'si ABD'nin olumlu etkisi olduğunu düşünüyor. Yüksek eğitim alanlarda bu oran yüzde 45.8'e dü- şüyor. Avrupa'da da böyle ülkeler var. Cellşen ülkelerde tablo farklı Gelişmekte olan ülkelerde ise bu duru- mun aksi gözlenebiliyor. Örneğin Hindis- tan'da daha iyi eğitimli, daha yüksek gelir seviyesinde ve daha genç olanlar arasında da ABD yanhlannın oranı yüksek. Çünkü bu ülke dış yahnmlara yeni açıldı ve baş- ka ülkelerin aksine burada anne-babalan- na oranla gençlerin ABD'yi içeren olumlu deneyimleri var. Onlar Amerikalı şirketler- de çalışıyor. Hindistan'da yüksek gelirlile- rin yüzde 69'u, düşük gelirlilerin ise yüz- de 29"u ABD hakkında olumlu görüşlere sa- hip. ABD yanlılığının artması Vietnam, Endonezya, Brezilya ve Filipinler'de de gö- rülüyor. Bu ülkeler şimdilik kalkınıyor, var- sıllaşıyor. Ancak ABD'yle yanşacak kadar varsıl değiller henüz. Uzun lafın kısası ABD yanlılan ülkele- rinde ve dünyada çoğunluğu oluşturmuyor olabilirler. Ama sayılan önemsenmeyecek kadar küçük değil. Onlar ülkelerinde ABD yanlısı siyasetçilere oy verecekler -ki bun- lar Avrupa'da bile bazen seçim kazanabili- yor. ABD üretinü mallan alacaklar, vize alabılirlerse ABD'de tatil yapacak ve Ame- rikan şirketleriyle iş anlaşması yapacaklar. Pazarlar daha da serbestleşirse, ekonomik durumlan gelişirse küresel ekonomiyi bir tehdit olarak değil bir vaat olarak görebi- lirlerse ABD yanlılann sayısı artabilir. Bu nedenle diplomatik ve başkan ziyaretleriy- le bazı kitlelere yatınm yapmaya değer. (YVashington Post, ABD, 5 Temmuz) FINANCIALTIMES Şimdi domates atmak moda...MAKStM KONONENKO VTadimiro- viç Putin Krem- lin'de, TV'deGan' Kasparov "un üzerine ahlan ketçaplı yumurtalan nasıl karşıladığuıı seyrediyor- du. "Bu kesüüikk Krem- Kn'in planladığı bir eviem" diyordu Kasparov voımur- talan kenara atmaya çalı- şırken. (Satranç Şampiyo- nu Kasparov martta sat- rançtan emekli oldu. Poli- takaya atıldı. Putin'in dik- tatörlüğüne karşı gelmek için elinden geleni yapaca- ğınıaçıkladı.) Vladimir Vladimiroviç gülümsedi ve Federal Gü- venlik Ser\isi Başkanı Ni- kobv'PlatanoviçPatruşev'i yanınaçağırdı. "Dinleah- bap" dedi gülümseyerek: " Yİımurtalann üzerine ne- den ketçap sardunüz?" "Bu işin nasıl yapıknğı- nı bühorsunuz" dedi Pla- tanoviç:"Yumurtalan ha- zırlanusük Sonra ben bir aptalhk ettim \e bugünler- deaşmuçfraksnonlannbu tür e\lemlerde neler firlat- üğını uzmanlara sordum." Vladimir Vladimiroviç meraklı bir şekilde sordu: "Peki onlar ne dedi?" "Bana,'domates' ytaa- tuu verdiler. Ancak biz yo- la çıkmak üzerevdik. Son dakikada nereden domates bulacaktun'* dedi Platano- vıç. Vladimir Vladimiro- viç, "Peki ama neden ket- çap" dedi. Ve, aldığı yanıt şöyle oldu: "\\ımurtalar domatese benzesin, herkes aülan şe\- lerin aşm milü>çtcûertara- findan atıldığını sansın.. bizden bilmesin diye." "Tamam" dedi* Vladi- mir Vladimiroviç vePla- tono\ıç'ten sonra "Sabk- lar, bunlann hepsi salak" diye söylendi. (Mosctnv Times, Rusya, 5 Temmuz) Eski bürokrat, yeni özel sektör çalışanı J aponya Karayollan Kurumu'nun açtığı çelik köprü ihalelerinde yol- suzluk yapıldı. Adil Ticaret Ko- misyonu'nun mahkemeye başvurup şi- kâyetçi olması üzerine kurumun mer- kezine Tokyo Başsavcılığı taranndan baskın düzenlendi. Merkezde yapılan araştırmanın ne- deni üst düzey yetkililerin yolsuzluğa adlannın kanşıp kanşmadığını araş- tırmak ve özel şirketlerle bürokratlann nasıl böyle usulsüz bir ilişkiye girdiği- ni çözmekti. Bayındırhk, tskân ve Ulaş- tırma Bakanlığı'na bağlı Karayollan Kurumu'nun açtığı ihaleler konusun- da ortaya çıkan skandalda köprü inşa- atı yapan 26 firma ve kurumdan sekiz yetkili suçlandı. Ancak kurumun mer- kezinde yapılan araştırma ve soruştur- malarda bürokratlann ihaleye yolsuz- luk kanştırma işine kanştıgına dair hiç- bir kanıt bulunamadı. The Asahi Şimbun gazetesinin araş- tırmalanna göre Japonya'nın karayol- lanndaki yolsuzluk sistematik bir şe- kilde yapıl- mışh. Kara- yollan Kuru- mu'nuneski yetkilileri emeklüikten sonra köprü inşa eden müteahhithk fırmalannda çahşmaya başlamış ve eski kurum- larındaki yet- kililerden ihaleye açıla- cakyenipro- KarayoDan Kurumu'nun eski bürokratlarmın mü- teahhittik lîrmalannda yönetici olarak ihalelere usulsüzlük kanştırması çalışkanlık ve dürüstiiikle- riyle ünlü olan Japonların inıajına gölge düşürdü. jelerle ilgili bilgi sızdırmışlardı. Eski bürokrat yeni özel sektör çalışanı bir mü- dür ihalelerin nasıl dağıtılacağının ka- rannı veriyordu. Karayollan Kurumu'nun eski ve ye- ni yetkilileri birlikte hangi müteahhit- lik firmasının hangi ihaleyi alacağını kararlaştınyordu. fiıalelere yüksek fi- yat veren tek şirket giriyor- du.Verekabet ortamı olma- dan rahatça ihaleyi kaza- nıyordu. 1993'te patla- yan bir şantaj skandalı hü- kümetin bi- rimlerinin açıkça ihale- lere kanşma- sını zorlaşnr- dı. îhaleleri yönlendiren bürokratlara verilen cezalan arttırmak için yasal uygulamalarda değişiklikler yapıldı. Ancak bugünkü duruma bakı- lırsa yolsuzluğun önü alınamadı. Japonya Karayollan Kurumu Baş- kan Takeşi Kondo'nun öncülüğünde dışandan da uzmanlann dahil olacağı bir komite kurmayı ve bu komiteyi iha- lelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıl- masını önlemek için görevlendirmeyi planlıyor. Kısıtlama getlrilsin Komitenin en önemli görevi dünün bürokratlannın bugünün yüksek maaş- lı özel şirket müdürü olmasının önünü açan yapılanmayı düzenlemek. Bu alanda kısıtlamalar getirmek. Ülkede- ki dört kamu karayolu şirketi ekimde özelleştirilecek. Ve bu şirketler gerek- siz karayollan projelerini iptal etmek yerine planlanan rum projeleri hayata geçirecekler. Bu özelleşme süreci hü- kümetin yolsuzlukla mücadele konu- sunda samimi olduğuna ilişkin kaygı ve şüphe uyandınyor. Buna artı olarak bürokratlar ve özel sektör iç içe ve ahlaka aykın olan iliş- kilerinden vazgeçmedikleri sürece atı- lacak hiçbir adımın anlamı yok. (TheAsahiŞimbun, Japonya, 1 Temmuz)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear