23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 1 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET EKONOMİ ekonomi(g cumhuriyet.com.tr Yeni ve canlı pazarlardan pay almanm yolu, pazann dinamizmine uygun ürün üretmek Tekstilyeniyüzanyor • Uatün taknoloji sayeainda yakrt tasarrufu * Oüvanilir aarvia va parçs hizmati • ITHİB Başkanı İsmail Gülle'ye göre, dünya tekstil sektörü hızlı bir biçimde d^ğişiyor. Türkiye'de sektörü bu değişime hazırlamak gerekiyor, bunun için de bir yandan yeni pazarlar aranırken bir yandan da okul ve tasanm yanşmalan gibi etkinliklerle sektör değişime hazırlanıyor. OLCAYBÜYÜKTAŞ Gerek dünyada gerekse Türkiye'de cıddı ve büyük değışimler yaşandığına dikkat çeken tstanbul Tekstil ve Ham- maddelen îhracatçılan Birliği Başkanı (ITHIB) tsmail Gülle, tekstil ve ham- maddeleri sektörü olarak bu değişime ayak uydurabilmek üzere bir dizi çalış- ma yapıldığını anlatrı. Hem 2005 sürecinin başlamasına yakın bir dönem hem de ekonomik yapının des- teklediği hızlı bir değişim yaşandığını be- lirten Gülle, iş yaşamındakı koşullann sert ve acımasız olduğunu hatırlatarak " Ya değişeceksiniz va da iş yaşamuun dı- şmda kalacaksnuz. Sektör olarak kendi- mizi yenikmek durumundayız" dedi. Bir yandan sektörün değişime ayak uydurması için okullar açılıp tasanm ya- nşmalan düzenlenirken bir yandan da yeni pazarlar ve iş ortaklıklan aranıyor. Kısa bir süre önce Fas ve Tunus ile im- zalanan Serbest Tıcaret Anlaşmalan'nın Cezayir, Mısır, Ürdün, Fılistin ve Israıl'ı de kapsaması için toplantılar yapılıyor. Rusya pazan mercek altına alınıyor. HedefRusyapazarı Tasarianan ürünlerin, hemen sanayive dönük olarak iiretilmese de kataloglara girebüeceğmi, bunun tüketiciye ulaşmasııun kolaylaşünlmaya çahsıldığını beürten Gülle, yanşmanın her yıl tekraıianacağuu dik getirirken isteyen fırmalann da tasanmlan ister aynen ister farkklaştırarak üretebileceğini söylüyor. GüJle'nin dikkat çektiği bir diğer nokta ise Rusya. "tyi gfyinmeyi seven, dinamik, kültüıiü bir nüfus var. Çok hareketli bir pazar. Geleceği de çok parlak" sözleriyle özetlediği Rusya pazannın kahcı olması da yine ürün ganunın hedef kitieye uygun ohnasından geçiyor Gülle'ye göre- Yeni yapılan anlaşma ve toplantılann tekstil ve hammaddeleri ihracatına kat- kısı yüzde 40'lar düzeyinde... 'Urün gamı farkblaşmalı' New York, Ispanya, Italya, Ingiltere, Portekiz ve değışik ülkelerde yapılan fu- arlarda, özellikle îtalya'da büyük deği- şimlenn yaşandığını gözlemlediğini an- latan Gülle, her kesimin ürün gamını farklılaştırma çabasında olduğunu belirt- ti. Gülle, yanşma sürecinı, "Hem fabri- kalann içindeki tasanmcüar hem usta- lar kaülsın, hiçbir kısıtiama, eğitim, >aş ve benzeri suurlama olmasın, yaratmak isteyen herkese açık olsun istedik. Ük kez yapük, kaühm da çok yüksek oldu. Biz bununla sevinirken eski yöneticiler ken- di hayallerinin gerçekleştiğini söylediler, bu da biam için ayn bir keyifoldu" söz- lenyle özetlerken yanşmayla sektörde, söz konusu değişim isteğinin ne kadar sahici olduğunun da görüldüğünü vur- guladı. îhracata kath yüzde 40 Ydın ilk aln ayında 5 milyar dolara yakın ih- racat gerçekleştiren tekstil ve hammaddele- nnın, her yıl ortalama yüzde 17'lik artış gös- terdiğini anlatan Gülle, ıhracat artışındaki en büyük etkenlerden biri- nin komşu ülkelerle ya- pılan anlaşmalardan kaynaklandığını belutti Özellikle Akdeniz'e sahilı olan Afrika ülke- leriyle görüşmelenn ya- pıldığını anlatan Gül- le'nın verdigı bılgilere göre, Mısır, Cezayir, Fas ve Tunus'ta cıddi bir tekstil altyapısı var. 3.2 mılyar dolar Fas'ın, 2.5 miryar Tunus'un ihraca- n var ve bunlann yansı tekstil. Türkıye'nın he- defı de buralardan pay almak. Göstenlen çabalann sonucu da tekstil ihraca- tının artışına yüzde 40'lık etki sağlıyor. Yabancı sermayede tarihi rekor Şaban Erdikler GAZİANTEP (AA) - Türk Telekom'un yüzde 55 hıssesi için açılan ihalede Oger Te- lecom-Saudi Oger ve Telecom Italia Mobile (TIM) konsorsiyumu tarafindan verilen 6 milyar 550 milyon dolarla Tür- kıye tanhınm en büyük özelleştirmesi- ne ımza atılırken özelleştirme kaynak- lı yabancı sermaye girişınde de tarihi rekor gerçekleşti. 2005 yılında hükümetin yabancı sermaye gınşı hedefinin 4 milyar dolar olduğunu ha- rırlatan Yabancı Sermaye Derneği (YASED) Başkanı Şaban Erdikler, "Sennayegirişi2OO5 sonunda 8-10 miK'ar dolara doğru gidecek. Sı- rada TÜPRAŞ, ERDEMTR, Yapı Kredi Ban- kası, Uzan Grubu şirkeüeri var. Türk Tele- kom'un özelleştirilmesiyle şu anda bile tarihi rekor tanldı" dedi. DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGİIV YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildi20glu@gmail.com Sabah işlerine gitmekte olan, hemen her dinden Londralı çalışanlan, işçile- ri hedef alan bu bombalı saldınnın ar- kasında kimler var, amaç ne? Bu so- rulann cevabını bulmak çok zor. Bu- nun yerine bu saldırıların üzerinde gerçekleştiği (ekonomik siyası-psiko- lojik) zeminin özelliklerini anlamayı de- nemek bence daha yarariı. Ancak bir 0 kadar da moral bozucu. Çünkü ve- riler "terörist" eylemleri yetiştiren ba- taklığın her gün bıraz daha yayılmak- ta olduğunu gösteriyor. Mekân, zaman ve küttür Popülerdeyimle "küreselleşme" ve "teknolojik devrim" çağındayız. Kısa- ca anımsarsak: Küreselleşme dün- yanın ekonomik ve kültürel "yüzeyi- nin " sermayenin serbestçe dolaşabi- leceği, engellenmeden "av/anabıfe- ceği" bir mekân olarak düzenlenme- si (verili mekânlann, onlara bağlı ya- şam alanlannın, tarzlannın, "psikolo- jikcoğrafyalann" serbest piyasa pro- jesine yer açmak için yıkılması), me- kâna ilişkin hızlı bir değişim, dönü- şüm, hatta bir altüst oluştur. Teknolo- jik devrim ise hız, mekânlann zaman aracılığıyla fethedilmesıyle, verili za- man kavramının, buna bağlı psikolo- jik yapılanmanın/kimliklerin kınlması ile ilişkiliydi. Bu, yerleşik kımliklerin hem mekân, hem zaman boyutlann- dan saldınya uğraması, bir yabancı kültürün (ötekinin) egemenliği altında değişmeye zorlanması anlamına ge- liyordu. Bu zorlama, zorlayana karşı korkuyu, nefreti ve direnişi de tetikle- yecekti ister istemez. Ve ekonomik kriz Zaman ve mekân düzenlenmesi süreçlerinin kaynağında, sermaye gruplannın kriz eğilimlerini hafifletmek için yeni coğrafyalara kaçmaya, so- runlan zamana yaymaya veya değer- lenme sürecini hızlandırmaya yönel- mesi olduğunu da tartıştık (David Harvey, Giovanni Arrighi). Dolayı- sıyla zaman ve mekânın yeniden dü- zenlemesinin toplumlar ve bireyler üzerine getirdiği basınçların, kimlik parçalanmalannın vb. ile kapitalizmin krizi arasında organik bir bağ olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu krizin en önemli dışavurumlan şöyle: Dünya ekonomisinde büyük güçler arası rekabetin giderek sert- leşmesine yol açan fazla kapasite ve pazar/talep yetersizliği ve spekülatif sermayede olağanüstü büyüme. Bu fazla sermaye, atıl kapasite, talep ek- sikliği sorununu gidermek için ya yok ediliyor ya da bu fazlaları emecek, spekülatrf sermayeye yüksek prim getirecek yeni ekonomik coğrafyalar kullanıma açılıyor. Açılma sırasında 'Nihilon'da Gezintiler bu mekânlar, yerleşik zaman kavram- ları, öznellikler, dönüşmeye zorlanı- yor, direnenlerse yıkılıyor. ılımlı radikal Zaman ve mekân düzenlemesinin başını çeken ekonomik ve siyasi güç odaklan, yıkımın etkilerini gizlemeye, özellikle Müslüman topluluklann ya- şadığı bölgelerden gelen sert tepkile- ri, hem şiddetle ezmeye hem de "ra- dikal Islam" olarak niteleyip sözde "ılımlı Islam" dedikleri bir modelle ste- rilize etmeye çalışıyorlar. Aslında, bu "modelin" yaşamda karşılığı yok. Ama dönüşümden, yıkımdan nema- lanan kimi "yeıiilere", içlerini rahatla- tacak bir ideolojik emzik (fantezi) su- nabilir. Bunu görebilmek için dinin en temel özelliğinin, "mutlak", "yüce've "saf" olana ilişkin olduğunu anımsamak ye- ter. O "mutlak"ve "yücenin" anlatımı, temel prensipleri bir kitapta yazılıdır. O anlatım ne ılımlıdır ne de radikal. Yalnızca vardır. Bir başka açıdan ba- karsak, din eğer tannnın çağnsıysa, "yüce" ve "mutlaksa", "radikal" ya da "ılımlı" gibi kavramlar, kategorik olarak zaten ona uygulanamaz. Ama, bu kavramlar tek tek öznelere (ki öz- ne sosyal bir varlıktır- "adeta bir üre- tim tarzı gibi yapılandınlmıştır^ ve on- ların kendi yaşamlannı dinle ilişkilen- diriş tarzına uygulanabilir. Bu özne, eğer kendini maddi ya- şam koşullanyla uyum içinde hissedi- yorsa, ekonomik siyasi sorunlannın çözülebilir, katlanılabilir olduğunu dü- şünüyorsa, kendisinin ve sevdiklerinin geleceğine umutla bakıyorsa, KHa- bından, dininden, yaşamına düzen verecekahlaki prensiplerin kaynağı, iç huzurunun desteği olarak faydalana- caktır. Yok eğer, kendisine dayanıl- maz gelen toplumsal baskılar, ekono- mik sorunlar altındaysa, bunlan de- ğiştirmek için bir yol düşleyemiyorsa, dine (yüceye) ilişkin metinleri, umu- dun yerine koyabilecek durumunu değiştirmek için bir silah olarak kulla- nabilecektir. Ozetle birinci durumda karşımızda ılımlı bir özne, saldırgan olmayan, günlüksivilyaşamatümüy- le entegre olmuş bir Islam, ikinci du- rumda da radikalleşmeye başlayan bir öznenin elinde bir mücadele sila- hı, yasama dışından müdahale etme aracı olarak "radikal" Islam? Dü; kırıklığından nihilizme Mekân ve zaman düzenlemesinin yıkıcı etkileriyle karşılaşan kimi özne- ler, yaşamına anlamını veren, onun, koruyacağına inandıkları "yücenin" ve dinin bu yıkım karşısında güçsüz kaldığını görmeye başlayınca, önce düş kınklığı yaşar, arka- sından dağılmaya başlayan anlamlar sistemi karşısında, inancını yitirmeye başladığını da kendine itiraf edemediğinden, artık gerçekleşmesi olanaksızlaşmış olmasına karşın ar- zusunu ısrarla, şiddette tekrarlayarak bir fasit daireye girmeye başlar. Bu "histehli" fasit daire onu, umutsuzca istemeye devam ederken kendi ego- sunun arzusu dışında hiçbir şeyin var- lığını kabul etmeyen bir noktaya, bu- radan da kendi variığından kolaylıkla (umutsuzca) vazgeçme noktasına ge- tirir. Bu yalnızca kendi egosunun dı- şındakilerin (ötekinin) variığını değil kendi variığını da "yok" sayan bir ego- izm, düpedüz nihilizmdir. Bu özne, di- nine sadık kaldığını sanarken aslında nihilizme düşerek, tüm dini inaçlan- nı farkında bile olmadan terk etmiş- tir. Radikal Islam denen olgu da Isla- mın radikal bir biçimi değil, (ılımlı bir biçimi olmayacağı gibi) radikalleşmış bir din değil, nihilistleşmiş bıreyin elindeki dindir. Fasit daire Bu saptamalardan ne yazık ki iyim- ser bir sonuç üretmek olanaklı değil. Kapitalizmin krizi devam ediyor, ser- maye gruplan ve büyük güçler arasın- daki çelişkiler derinleşiyor, böylece ekonomik krize bir de jeopolitik çatış- malar ekleniyor (ya ekolojik kriz), me- kâna kaçışa ilişkin çözüm arayışlan daha da yıkıcı bir biçimde aciliyet ka- zanıyor. Bu süreç, nihilizme veteroriz- me yönelmeye hazır bireyler üretiyor. Üstelik, benzer umutsuzluğu, salt ge- lişmekte olan ülkelerde değil, bizzat Londra gibi krizin etkisiyle kimi me- kânlan, özellikle, göçmenlerin mahal- lelerinde (gettolannda) çözülmeye, çü- rümeye başlayan metropollerde gele- cek umudunu hızla kaybeden işsiz, deviet/polis ve kurumsal ırkçılık tara- findan sürekli taciz edilen, bunaltılan gençlerin arasında da göruyoruz. Bu madalyonun öbür yüzündeyse, kendi aralarında acımasız bir müca- deleye tutuşmuş devasa siyasi güç- ler var. Bu güçler de zaman zaman yu- karıda irdelemeye çalıştığım patlayıcı kanşımdan, gerektiğinde kendi öz- gün, en az "teröristlerinki" kadar öl- dürücü projeleri için faydalanma şan- sını yakalıyoriar. Israrla (histerik bir ısrarla) krizini aş- maya çalışan sermaye, yarattığı yı- kım, yıkımdan kaynaklanan nihilist öz- nellikler ("terohzm"), bunlara karşı, daha çok baskı, şiddet, daha çok umutsuzluk, yıkımın hızlandırılması, daha çok nihilizm ve terör? Sermaye- nin ufkunu aşan bir gelecek umudu- nu yeniden kazanmadan bu fasit da- ire kınlmayacak ve "Nihilon"dan asla çıkamayacağız. ABD'den Çin'e yeni uyan geldiEkonomi Servisi - ABD Dışişlen Bakam Condoleezza Rice, Çin'in ekonomik gelışmesıni olumlu bulduklannı söyledı, ancak uluslararası ticaret kurallan ile telif haklanna uyması konusunda uyanda bulundu. Çin'e resmi bir zıyarette bulunan Rice, temaslannın ardından yaptığı açıklamada, "Çin ekonomisi gjttikçe büyüyor. Bunu olumlu karşüıyonız. Ancak, Çin'in de üyesi olduğu Mm^ Ticaret Örgütü kurallan, bu bü\üklükte bir ekonominin uluslararası ekonomiye olumlu katkıda bulunmasının tek garantisidir. Büyünıenin bu kurallar içinde gerçekleştirilmesi gerekiyor'' diye konuştu. Çin'in telif haklan ihlalleri ABD ekonomisinin her yıl milyarlarca dolarlık zarar etmesine yol açıyor. Telif haklan ıhlallen, başta tekstil oknak üzere sinema, müzık ve yazılım alanlannda yaygın. Giderek ABD alyeyhine büyüyen dış ticaret açığı ikı ülke arasında gerginlıği arttmyor. Son olarak Çin devlet petrol şirketi CNOOC'nin Kalifornıyo merkezlı Amerikan Unocal şırketıni satın ahna girişımı de ABD'de Çin'in ekonomik büyümesi konusundaki endişelen arttırdı. ANKARAPAZARI Y4KUP KEPENEK Yasama Yaralıysa... Meclis, Kasım 2002 sonrasının üçüncü yasama yılını, yasa kavgalan arasında tamamladı. Demokrasinin temeli ve varlığı, siyasal gücün "üç ayağı", yasama, yargı ve yürütme arasındaki "denetim ve dengeye" dayanır. Bunlardan birinin diğerini ya da diğerlerini "belirlemesi", özellikle de yürütmenin, yasamayı ve yargıyı elinde tutması ile demokrasi kesinlikle bağdaşmaz; böyle bir durum demokratik bir uygulamada, hiçbir biçimde söz konusu değildır. • • • Ülkemizde, siyasal parti yapılan, milletvekillerini parti yönetimine aşırı ölçüde bağımlı kılıyor. Parti- ler, "hükümet" olunca, milletvekillerinin bağımlılığı çok daha aşırı boyutlara varıyor. Değişık nedenler- le siyasal "güce" yakın olma isteği, iktidar partisi milletvekillerini hükümetle bütünleştiriyor; yürüt- me, yasamayı her yönüyle beliriiyor. Bu olumsuz durum, bir başka olumsuzlukla ta- mamlanıyor. AB aday üyeliği ve özellikle de IMF'ye verilen sözlerın bir gereği olarak, belirli yasalann, belli bir süre içinde çıkanlması amacıyla, özel bir çaba gösteriliyor. Hızla ve çok sayıda yasa çıkarılması, yasama görevınin doğru yapılmasını sıkıştınyor. Çıkanlacak yasalann var olan hukuk yapısını ta- mamlayarak geliştirmesi ana kuraldır. Oysa, esas olarak böyle olmuyor; yasalar, hukuk yapısı bir ya- na, genel hukuk kurallarıyla da bağdaşmayabiliyor. Bu nedenlepek çok yasa Cumhurbaşkanı veAna- yasaMahkemesi'nin hukuk duvarına çarpıyor; an- cak yere düşmüyor; hükümet, yanlışta ısrar ediyor; Meclis de onaylıyor. Meclis, bir kez daha onaylar- ken, "yasamanın mutlak üstünlüğü" gibi olmayan bir kavrama sığınılıyor; aslında, hükümetin isteği yerine geliyor; yasama, tam olarak yürütmenin "emrine" girmiş oluyor. Hızlı yasa çtkarma arzusu, kimi zaman, birbiriy- le hiçbir ilgisi olmayan pek çok hükmün, "bazı ka- nunlarda değişiklik yapılmasına dair" başlığı ile bir araya getirilerek yasalaştırılmasına neden oluyor. Böylelikle, hukuk kavramındayeri olmayan "torba" yasa ya da "çorba" yasa çıkanlması yoluna gidili- yor. İktidar partisi milletvekilleri, aynı nedenlerle, hü- kümeti denetimden kaçınıyor. Böyle olunca da hü- kümetin denetimi, yerine getirilmiyor; kimi soru önergelerinin görüşülmesi, ikı, üç yıl sonraya kala- biliyor; böyle olunca da soru, güncellığını yıtıriyor; iyice anlamsızlaşıyor. Diğer denetim süreçlerinin ne ölçüde işleyeceği de tümüyle iktidar partisinin, daha doğrusu hükümetin tutumuna bağlı kalıyor. Biçimsel de olsa bu büyük eksikler, yasamanın nrteliğinin göstergeleridir. • • • Meclis tatile girmeden hemen önce, iktidar par- tisi, aslında çok sınırlı olan bu yasama sürecini bi- le, Içtüzük değişikliği yapıp muhalefetin sesini iyi- ce kısarak budadı. CİHP'nın Meclıs'ı terk etmesi, esas olarak bu noktadan ve kimi yasalann "içeri- ğinden" kaynaklandı. Tıpkı yanm asır öncesi, 1955 sonrasında olduğu gibi, yasama süreci derin bir yara aldı. Kimi yasa- lann içeriği ayn bir yazının konusudur; ancak, ya- ralı bir yasama, ülke demokrasisinın geleceği için çok ciddi ve büyük tehlikeleri içinde taşıyor. yakupkepenek06@hotmail.com ^AIRFEL Herkes için son teknoloji Üstün teknoloji Sessiz çalışma Estetİk tasanm Enerji tasarrufu Yaygın satış ve servis ağı Klima teknolojisinden bekledikierinizin hepsi ve daha fazlası Airfei'de. lyi Bir Karar İçin İnce Düsünün S«niKSArGINEt Dîny lıtonio Şonpiy AIRFEL demirsogutma@mynet.com Soğutma San. ve Tic.Ltd.Şti. DEMİR SOĞUTMA İSKENDER PAŞA MAH. DEĞNEKÇİ SOK. NO: 9 FATİH - İSTANBUL TEL: (0212) 635 63 23 FAX: (0212) 635 62 98
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear