23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 HAZİRAN 2005ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J\_ |J |_j X U M\ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Anadolu kültürünü Avrupa sahnelerine taşıyan usta yönetmen Mehmet Ulusoy yaşamrnı yitirdi Türk tiyatrosuyastaHaber M c rkezi- Ünlü tıyatro yö- netmeni Mehmet Ulusoy. Paris'te- ki Saint Joseph Hastanesı" nde ya- şamıru yitirdi. Hastane doktorlan, nzun zaman- du akciğer lcanseri teşhisıyle teda- vi gören 6 4 yaşındaki Ulusoy'un kalp krizinden öldüğünü açıkladı- laı. Türk tiyatrosunun sesini Avıg- nonPapalar Sarayı'na kadar taşıyan usta tiyatrocu Mehmet Ulusoy, Fransız miz-ah yazınının özgün ad- lanndan Roland Topor'u. Devlet Ti- yatrosu oyunculanyla Türkçe ola- rak sahneledi. Ulusoy, en son Pa- ris'te Theatre de l'Epee de Bois sah- nesinde 31 Mart 2005 'te, "Bener- ci Kendini IN~içinÖldürdü"yü özel biı gösterimle, Topor'dan uyarlanan "Topor-Party" adlı oyunu ıse program dalıiunde sahneledi. Fransa'da Theatre de Liberte'nin (Özgürlük Tiyatrosu) kurucusu olan Ulusoy "un sahneye koyduğu oyunlar defalarca sahnelendi. Ulu- soy sahneye koyduğu, Nâzıra Hık- met'in "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" eseriyle, "Afıfe Jale Ti- yatro Ödülü"nü aldı. Mehmet Ulusoy'un en büyük he- defi, Devlet Tiyatrolan ve Istanbul Şehir Tiyatrolan ile Fransa Devlet Tiyatrosu ve Fransa Şehir Tiyatro- lan arasında oyun ve oyunculann değişimiyle bir kültür ağı ve bağı oluşturmaktı. Mehmet Ulusoy, "Mustafa Kemal Atatürk'e min- nettarım. O n u n sayesinde Anado- lu'nun eşi olmayan kültürünü Av- rupa'va götürebildim" demişti. Brecht'e hayranlığıyla bilınen Ulu- soy, Charlie Chapİin'e ve Buster Keaton'a benzetiliyordu. 1942 yılında doğan Mehmet Ulu- soy, orta ve lise eğitimıni, Istan- bul'da Saint Josep ve Galatasaray liselerindetamamladı. 1963 yılında Fransa'da " Theatre de la Cite'de P.aris 'teki Saint Joseph Hastanesı doktorlan, akciğer kanseri teşhisıyle tedavi gören Mehmet Ulusoy 'un geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini açıkladılar. Ulusoy son olarak "Benerci Kendini Niçin Öldürdü " adlı oyunu Paris 'te sahneliyordu. Sahneye konulduğu dönenıde büyük ilgi gören "Simyacı" adlı oyunun da yönetmeni olan Mehmet Ulusoy, Atatürk'e duyduğu minnettarlığı, "Onun sayesinde Anadolu 'nun eşi olmayan kültürünü Avrupa 'ya götürebildim " sözleriyle dile getirmişti. Roger PlanchoıT'un yanında staj- yer ve asistan olarak çahşmaya baş- layan Ulusoy, 1965 yılında Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nin Tiyatro Bölümü'ne girdi. 1966 yılında Mi- lano'daki Piccollo Teatro'da yönet- men yardımcılığı yaptı. 1968 yılın- da Sarbonne Üniversitesi'nden me- zun olduktan sonra Türkiye'ye dö- nüp, Araştırma ve Sokak Tiyatro- su'nu kurarak 2O'ye yakın oyun sahneledi. Ulusoy, 1972 yılında tekrar Fran- sa'ya dönüp, Theatre de Liberte'yi (Özgürlük Tiyatrosu) kurdu. 1973'te "Sevdah Bulut" ovunu Fransa ve çeşitli ülkelerde 167 kez sahnelenen Ulusoy'un "Bencil He- saplann Buzlu Sularında", "Pat- ronun Gömme Töreni", "Ölü Canlar". "thtiyar Adam ve De- niz", "Memleketimden tnsan Manzaraları" admı taşıyan oyun- lan defalarca sahnelendi. Tiyatro Eleştırmeni Dikmen Gü- rûn, Mehmet Ulusoy'un kaybından büyük üzüntü duyduğunu belirte- rek, "Çok erken gitti. Daha yapa- cağı güzel işler vardı" diye konuş- tu. Dikmen Gürün, Ulusoy'un Türk tiyatrosu için çok değerli bir isim olduğuna ışaret ettı. Evin Üyasoğlu Teodora'nın Düşmanlan' adlı ilk romanında eski Arnavutköy'ü ve insanlannı anlatiyor Düş diinyasınayolculuk AYÇA TEZ.ER 'Yirmibeş Türk Bestecisi', 'Mü- ziğin Kanatlannda SöyleşUer', 'tl- han Usmanbaş'a Armağan', 'Za- man tçinde Müzik', 'Cemal Reşit Rey', Galatasaraylı Besteciler', 'Çağdaş, Türk Bestecileri'. 'Zeh- ra'nın Oyküsü', 'Necil Kazım Ak- ses', 'Ayla'yı Dinler misiniz?' adlı müzik ve müzikçüerüzerine kitapla- nyla tamdığımız Evin tlyasoğlu şimdı bir romanla karşımızda: 'Te- odora'nın Düşmanlan1 Remzi Kı- tabevi'nden çıkan ve kısa süre önce ikinci baskısı yapılan kitapta Arna- vutköyde bir konakta kâhya olarak çalışan Rum Teodora'nın düşleri, eski Amavutköy ve oradaki insan ilişkileri anlatıhyor. Teodora gerçek bir karakter - Şimdiye kadar hep müzikle il- güi kitaplar yazdımz. Bu kez neden roman? EVİN tLYASOĞLU - Aslında 'Ayla'yı Dinler misiniz?' de bir ro- mandı. Ayla Erduran her ne kadar beni denetliyorsa da bir yerden son- ra deneme yapabilmem için çok ra- hat bir ortam vardı. Bunun en zor ya- nıysa yazarken birine karşı sorumlu- luk duymaktı. Hep müzik ve müzik insanlanyla ilgili ve sorumluluk iste- yen kitaplar yazdığım için birdenbı- re müziğin dışına çıkmak, başkasına sorumlu ohnamak bana birazcık öz- gürlük yaşattı. Bu da benim için ka- natlanıp uçmak gibi çok keyifli oldu. - Romanınızda eski Arnavut- köy'ü ve insanlannı anlatıyorsu- nnz. Bu konuyu seçmenizde eski Arnavutköylü olmanızın bir etkisi oldu mu? İLYASOĞLU - Bu roman Arna- vutköy'de büyüdügüm köşkün ço- cukluk anılanndan esinlenme. Tabıi ki bire bir aynı degıl. Büyüklüklen- min bana anlattıklanndan kulağımda kalanlar ve kendi yaşadıklanmı bir araya getirdim. Sonunda da hepsini gerçekten anlatümaya değer buldum. Ve böylece bu roman ortaya çıktı. Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki gün geçtikçe kültür binkimimiz daralı- yor, sığlaşıyor. İnsanilişkileri, bir ko- nuğun karşılanTnası. bir sofranın ha- zıılanması, bir toplumun içine çıka- cafcsa insanlann kendine çekidüzen EVÎN tLYASOĞLU ocukluğu Amavutköy de geçen Evin Üyasoğlu, ilk romanı Teodora 'nın Düşmanlan 'nda çocukluk anılanndan ve büyüklerinden dinlediklerinden yararlandığını söylüyor. Roman, Amavutköy de bir konakta kâhya olarak çalışan Rum Teodora 'nın düşleri, eski Amavutköy ve oradaki insan ilişkileri üzerine kurulu. vermesi gibi değerler artık yok oldu. Bu kitapta işte bu kaybolan değerle- rimizi toplumumuza anımsatmak is- tedım. - Kitabınız Rum hizmetçi Teodo- ra üzerine kurulu. Bu tipleme ger- çek mi, yoksa hayal ürünü mü?... İLYASOĞLU - Rumlar Arnavut- köy'de kültürümüzün zenginliğiydi bence. Onlann ev, aile, yaşama bi- çimlerinden öğrendiğimiz çok şey vardı. Teodora gerçek bir karakter. Orta katuı, yani büyük dayımın evi- nin kâhyasıydı. Teodora gerçekten böyle bir kadındı, ama tabii erotik rüyalar gören, cinselliğini hiç yaşa- mamış. yaşamı hırslarla, gündelik çekişmelerle dolu, evin gündelik dü- zenınin bekçiliğini yapmakla yü- kümlü bir kadın olarak işleyerek o karakten zenginleştirdim. Aynca Te- odora adının çağnşunlan da çok il- ginç. Rumlarda isim günü kutlama- sı vardır. O isim gününde bütün Te- odora'lann isimleri kutlanır. Krali- çe Teodora, evin sahibi Kara Te- odori Paşa gibi. Oradan yola çıka- rak Teodora'nın düşlerini ve Teodo- ra'nın sahiplenmeye çalıştıklannı bi- raz da kraliçe Teodora edasıyla tra- jikomik bir biçimde yansıtmaya ça- hştım. - Romanınızda o dönemin sınıf farklılıkları da çok belirgin. Bu özellikle vurguladığınız bir yön mfl? İLYASOĞLU - Özellikle vurgula- dım bunu tabii. Genellikle eski köşk- lerde, eski konaklarda bu tip bir ya- şam tarzı olurdu. Hizmetliler genel- likle en alt katta yaşardı. Onlar da ai- lenin bir parçasıydılar. Bir de aılede bir çocuk doğduğu zaman bir de ök- süz çocuk alınırmış ve iki çocuk bir arada büyürmüş. Bu şekilde eve ahn- mış birçok evlathk, besleme vardı bi- zim evde. Tabii ben onlann son za- manlanna yetiştim. Hepsi artık çoluk çocuk sahibiydiler. Onlar evlendiri- lirmiş, onlara çeyiz yapılırmış, onla- ra ev sahn aluurmış. Ama işin garip yanı, o insanlar da fevkalade bağlı olurlarmış evin diğer sakinlerine. Bi- raz bunu işlemeye çahştım. Onlar her ne kadar değişik suuftan da olsalar, o aileyle ilgili her türlü olayda bir arada soluk ahp veriyorlar. - Öykü bir gün içinde geçiyor a- ma geri dönüşlerle bütün bir ya- şam anlatüıyor. tLYASOĞLU - Kesinlikle. Bir gün içinde geçme tekniği çok zor- muş meğerse. Romanın sonuda bir de büinçaltı akımı denemem bile var. Bir belkemiğinın üstüne oturtmak gerekiyordu Teodora'nın düşlerini ve düşmanlannı. - Sizce bu roman ilerde filme çe- kilebilir mi? İLYASOĞLU - Fihncılere çok ha- zır bir senaryo aslında Teodora'nın Düşmanlan. Daha öyle bir tasan yok ama olmasını çok isterim. - Kitabınız Yunancaya çevrili- yormuş. " İLYASOĞLU - Evet. Yunanis- tan'daki Livani Kitabevi 'Teodo- ra'nın Düşmanlan'nı çevirmek için izin istedı. Bu beni çok mutlu etti. Aynca, Teodora'nın torunlan yaşı- yor Yunanistan'da. - Yeni kitap çalışmalannız var mı? İLYASOĞLU - Cemal Reşit Rey ile ilgili kitabımın yeni basımı için kitapta birtaknn değişiklikler yapı- yorum. 'Zaman tçinde Müzik' ner- deyse 40 bin sattı bugüne dek. Onu baştan aşağı yenilemek niyetinde- yim. Bülent Tarcan ile ılgüi bir ki- tap yazdım. Bülent Tarcan'uı ve Ce- mal Reşit Rey'in kitaplan temmuz ayına kadar Dünya Kitaplan'ndan çı- kacak. GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Aydemir Atalay Nevzat Metin, AKM salonlarını bu kez Aydemir Atalay'ın çiçekleriyle bezedi. Aydemir'i, 2001'de MR'de açtığı sergide tanıdım; o sergiyi de bana or- tak dostumuz Ismail Avcı, üstüne basa basa du- yurmuştu; daha sonra hemen bütün galerilerde, özellikle Doku'da görür oldum. AKM'deki sergisini ve kitabını bana aylar önce- sinden haber verdi; gıttiğimde gözüme inanama- dım: İki salonu da doldurmuştu resimleriyle, hem de hep orta ve büyük boy yapıtlarla. Renklerine, konu- lanna, anlatımına bayıldım. Ne yazık ki kitabı sergi- nin açılışına yetişmemişti; dün ona da kavuştum. Kitabın metni Umrt Gezgin'in; Ingilizce'ye Cey- lan Mutlu çevirmiş; kullanılan saydamlan Aydemir kendisi çekmiş. Çizimsel tasanm Gaye-Murat Efe ikilisinın. Kitaptan öğrendiğimıze göre Atalay, 1937'de An- kara'da, Fatma-Şakir Atalay çiftinın altı çocuğun- dan biri olarak doğmuş; babası, dürüst, çalışkan, ül- kücü, ilkeli bir öğretmen, 0 yıllarda, öğretmen ka- zancıyla bu kadar çocuğu okutmak, yetiştirmek ola- naksız elbet; bereket Köy Enstitüleri var. Aydemir'i de Düzıçi'ndekine veriyorlar. Kendini Iblise, ABD'ye, AB'ye satmamış olanlar hâlâ biliyoriar o okullarda nasıl yetişildiğini: Nitekim, Aydemir de, okulu bitir- dikten sonra atandığı Kayseri'nin Küçükbürüngüz Köyü'nde, edindiği bütün birikimi değerlendiriyor: Boş laf yerine, öne düşüp örnek oluyor, okulun önündeki çeşmenin suyunu arkadaki devedikenli bahçeye yöneltiyor; dikenleri söktürüp yerine elma ağaçları diktıriyor; koyunlan merinosa, inekleri mon- tafona çevirtiyor; iki koç alıp yapay tohumlamayı başlatıyor. Tavukçuluğun en iyisini gösteriyor, in- sanları halıcılığa özendiriyor; su kıyısına söğütler, kavaklar diktiriyor. Kısacası, en çorak sayılan bir köyden bile yaşam fışkırtıyor. Aynı verimliliğe Tunceli öğretmen Okulu'nda da tanık oluyoruz. Bu üretim içinde eğitim-öğretimi öy- lesine kusursuz benimseyip uyguluyor ki, bir ara atandığı babasının okulunda, beylik yöntemle ye- tişmış iyi niyetlı, elinde olmadan biçimci babasıyla ters düşüyor. Çocukluğundan beri iki tutkusu var: Güreş, resim. O arada, babası gibi, o da erkenden evleniyor, bir dizi kız. Ancak resim kazanı içinde fokur fokun gö- receli ileri yaşına karşın, Gazi Eğitim'in sınavlannagi- rip, ikincisinde, hem de ikincilikle kazanıp okuyor, başanyla bitiriyor. 1970-80 arasında, Istanbul Eği- tim Enstitüsü'nde öğretmenlık, yöneticilik; ardından Marmara Üniversitesi. Derken aileden beri sürüp gelen geçim sıkıntısı; öğretmenliği bırakıp tecimsel üretıme geçiş; ta başında öğrendiği fotoğraf sanatı da içinde, elindeki bütün hünerlerin kullanılışı. Ve, 2000'de, resme dönüş. Sergiye gidebildiniz mi bilmem? Köy evterini, köylüleri, tarlalan, kayaları, göçe zorianan insanla- rı, sokaklara atıp tiner çekme cezasına çarptırdığı- mız çocuklarımızı, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını, Bağdat'ta insanlann kafasınatüfeğini dayayan ser- semleri kendine özgü biçim ve renklerle belgelemiş; aynca, doğadan, gece gündüz, kırda deniz kıyısın- da, inanılmaz şiirsellikte görüntüler. Doğrusu, olması, yaratılması gereken insana çok güzel bir örnek Aydemir Atalay: Gücünün, yetenek- terinın dolu dolu bilincinde; tam bir güreşçi gibi, ya- şam onu kündeye getirirken yepyeni bir oyunla sıy- rılıp bastıran; o arada yüzündeki gülümseyişi hiç eksık etmeyen bir dünyalı. Ne mutlu ona da, yakın- lanna da, dostlanna, sanatsevertere de. Bu güzel sergı ve kitap için de, bin bir sıkıntıyla boğuşurken olanaksızı gerçekleştirip onlan bize si- ze sunan Nevzat Metin'e sonsuz teşekkür. sbonaranfe yahoo/hotmail. com Kadın bedenhie siyah beyaz bakış I Kültür Servisi - Reklamcı, tasanmcı, fotoğraf- çı, işadamı. yönetmen ve dekoratör Alinur Velide- deoğlu geçtiğimiz günlerde Passage Markiz'de aç- tığı 'Alinurv ' Cadrage' başhklı fotoğraf sergisini kitaplaşnrdı. Alternatıf Yayıncıhk'ın yayımladıgı kitapta yer alan 36 fotoğraf, kadın bedeninin bütün aynntılanyla estetik olabileceğinin bir kanıtı. Si- yah- beyaz fotograflarla kadın bedenine olan düz, yerleşik bakışı ters yüz eden sergisi büyük ilgi gö- ren Alinur Velidedeoğlu. sergisiyle aynı adı taşıyan kitabını 11 Haziran Cumartesi günü saat 16.00 - 17.00 arasında Nişantaşı Beymen'de imzalayacak. (ww-w.alinurv.com www.alinurvelidedeoglu. com.) Piyanist Birsen Ulucan'dan dinteti M Kültür Servisi - Akbank Kültür Sanat Merke- zi'nde yann akşam 20 00"de yapılacak konserin so- listı uluslararası alanda başanlara ımza atan piyanist Birsen Ulucan. Ünlü kemancı Maxim Vengerov, 2002-2004 yıllannda Almanya'nın Saarbrücken Mü- zik Akademisi'nde öğrencisi olan sanatçının 'sıra dı- şı yeteneği ve çarpıcı müzikal kişiligiyle en yüce an- lam ve duygulann ardından giden duyarh ve güçlü bir müzisyen" olduğunu söylüyor. (0 212 252 35 00) IİSTANBUL (AA) - Profilo Alışveriş Merke- zi'nce 4'üncüsü duzenlenen 'Liselerarası Tiyatro Buluşması'nda dereceye gü-enlere ödülleri verildi. Acarlar Kolejı" Yann Cumartesi' adlı yapıtla 'En İyi Oyun' ödülüne değer görüldü. Saint Joseph Fransız Lisesi'nce sergilenen "Oscar' da 'Övgüye Değer Oyun' ödülünü aldı. 'En iyi Erkek Oyuncu' ödülüne 'Yann Cumartesi''deki rolüyle Efe Can Tank. 'En iyi Kadın Oyuncu' ödülüne ise aynı oyundaki rolüyle Begüm Er değer görüldü. Istanbul Amerikan Robert Lisesi'nce sahnelenen 'Ferhat ile Şirin' oyunu da 'En lyi Dekor' ve "En iyi Kostüm' ödüllerini kazandı. MÜZİK FESTİVALÎ^NDE BUGÜN • AYA İRİNt MÜZESl'nde 20.30'da 'Metafor' adlı gösten. Ney: Kutsi Erguner. (0 212 334 07 34) BUGÜN • tFSAKta 19.30'da 'Doğa Grubu Toplantm' (0 212 292 42 01) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 1900 da Hatice Ezgi'den 'Sait Faik'in Adası Bur- gazada' konulu saydam gösterisi. (0 212 252 35 00) • OSMANLI BANKASI MÜZESt SİNEMA- Sl'nda 18.30'da 'Düş tstasyonlan' adlı filmın gös- terimi. (0 212 334 22 70) M tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde 20.00'de 'Aile' adlı filrrin gösterimi. (0 212 293 98 48)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear