23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA 14 J v L J L i l L j l \ kulturcgcumhuriyet.com.tr Folkvvang Müzesi'nde dört yıl sözleşmeli olarak görev yapan Necmi Sönmez'le bir değerlendirme Seıgiyapımasıoknak...YÜKSEL PAZARKAVA Avrupamn en tanınmış müze- lerinden Essen kentındeki Folk- vvang Müzesi sözleşmeli sergi ya- pımcısı (küratörü) olarak dört yıl uluslararası modern sergiler dü- zenleyen Necrai Sönmez ile küra- törlük üzenne konuşmak istedım. Ama önce Cumhuriyet gazetesin- de de zaman zaman sanat ve ser- gi yazıları yayımlanan Sön- mez den, doktorayla tamamladığı sanat tarıhı ve eleştirisı eğıtımı konusunda bılgi vermesini dile- dim "Sanat tarihi eğitimime 1989 yı- bnda Heidelberg Üniversitesi'nde başladım. Daha sonra, Bizans sa- nat tarihi ve erken Hıristiyan ar- keolojisine olan ilgim yüzünden, Mainz Ünh ersitesi'ne geçtim. Ana sanat dalı eğitimim modern Avru- pa sanatı olmasına karşın, çok geç- meden çağdaş sanatın beni daha da içine çektiğini gördüm. Master te- zim, yaşayan bir Alman soyutçu olan Albert Fürst üstüneydi. Dok- torama Frankfürt Üniversitesi'nde çağdaş sanat tarihi konusunda en yetküı otorite konumundaki Pro- fesör Stefan Germer ile başladım -heykeluraş Wolfgang Laib iize- rine bir tezle. 1960 sonrasında Av- rupa ve Amerika sanatuıda heyke- lin yorumlanması, Mınımal Art. Fluxus, Joseph Beuys Estetiğı üze- rine eğilerek çalışmamı geliştir- dim. Ancak büyük bir şanssızhk ör- neği olarak tezimi yürüten, yakuı arkadaş olduğum hocam kemik kanserinden vefat etti. Tezimdeki kimi fikirler oldukça yeni olduğu için, ancak Profesör Manfred Schneckenburger benim doktora- nıı tamamlamayı kabul etti. 2001 Ocak ayında savunmamı yapüm, çalışmam ancak dört yıl sonra ya- yımlandL Akademik sınırlan aşan sorgulamaya dayalı bir eğitim al- "B Sanat üzerlne yazılar - Türk asıilı bir sanat tarihçisı ola- rak Museum Folkvvang ile dört yıllık sözleşme yaparak bu büyük müzenın çağdaş sergilerini hazır- lamak, kanımca büyük bir başan. Nasıl gerçekleştı? " Doktora öğrencisiyken öncele- ri Türk gazete \e dergilerine, son- ra da Alman yayın organlarına güncel sergflerle ilgili yazılar yaz- dığım için, her önemli sergiyi gö- rüyordum. Sanatçılarla, sergi ya- pımcılanyla. müze müdürleriyle yakın bir diyalog içindeydim. Ön- ce Hollandada, sonra Fransa'da genç sanatçılann işlerini sergile- dikleri küçük sergiler açtım. Bu sergflerin hazuianışında o kadar il- ginç olaylar oluvordu ki. imkânsız- lıklan aşmak için çalmadığım ka- pı kalmıyordu. Bu sayede Viya- na'daki Museum Ludvvig'de ve Museum VV iesbaden'de staj yap- ma imkâm başta olmak üzere, bir- çok gea ve inceleme bursu aldım. Museum Folkvvang modern sa- naün savunuculuğunu 100 yıldan beri üstlenmiş, nıüthiş koleksiyo- nu olan bir müze olarak Çağdaş Sa- natlar Bölümü'nü yönetecek genç bir sergi yapımcısı anyormuş. On kadar kişidcn liste istemişler. Be- nim adını da bu listelerde geçtiği için, telefonla arayarak beni tanı- mak istediklerini sö\ lediler. Müze nıüdürü Dr. Georg Költzsch ve müdür yardımcısı Ute Eskildsen ile ikj uzun görüşme yapüktan son- ra, on kişiyle beraber mülakata davet edildim. Cenç sanatçılann müze sergllerl Doktora tezimi savunmamdan bir hafta sonra, 1 Şubat 2001 tari- hinde göreve başladım. Sergilerim genç sanatçılar üzerine voğunlaş- ü. Çünkü. müzemizin en önemli ge- lenegi, genç sanatçılann ilk müze sergilerini gerçekleştirmesi, onla- en küratör yerine sergi yapımcısı îanımını tercih ediyorıım. Bu iş Baîı da kurumsallaşmış çerçevede geliştiği için, son derece önemli bir yaratıcı meslek alanını kapsar. Sanatçılann işlerini belli kavramlar çerçevesinde, yeni yorumlama olanaklarını gündeme taşımak, yaratıcı sergi yapımcısının görevidir. Kabul etmek gerekir ki, dünyamn en zorlu kişileri yaratıcı sanatçılardır. Onlarla çalışmak bazen eşine rastlanmaz tecrübe zenginligi, bazen de unutulması mümkün olmayan kâbus anları yaşatır." ra müze mekânlanmız için sipariş işler yapnrmasıydı. Mano Merz, Jannıs Kounellis, Ulnch Rückri- em. Carl Andre başta olmak üze- re birçok sanatçı müzemizde ser- gilemişti. Ben de bu yolu izledim. Her biri kataloglarla belgelenmiş yirmi sergide yaklaşık elli sanatçıy- la birlikte çalışma fırsatım oldu. Halka açık alanlarda giriştigim de- neyler ilgi çekti. Aynı zamanda Re- iner Ruthenbeck, \Volfgang Laib, Kiki Smith başta olmak üzere ta- nınmış sanatçılar, bana aynlan me- kânlarda yeni işlerini sergflediler." - Son zamanlarda Türkıye'de kü- ratörlük konusunda bır tartışma sürdürülüyor. Küratörlük nedır, küratör kımdir, siz bu tartışmaya nasıl katıhrsınız? "Ben küratör yerine sergi ya- pımcısı tanımını tercih ediy orum. Bu iş Batı'da kurumsallaşmış çer- çevede geliştiği için, son derece önemli bir yaraücı meslek alanını kapsar. Sanatçılann işlerini belli kavramlar çerçevesinde, yeni yo- rumlama olanaklarını gündeme taşımak, yaratıcı sergi yapımcısı- nın görevidir. Kabul etmek gerekir ki, dünyamn en zorlu kişileri yara- ücı sanatçılardır. Onlarla çalışmak bazen eşine rastlanmaz tecrübe zenginligi, bazen de unutulması mümkün olmayan kâbus anlan yaşaür. Birlikte çalıştığım sanatçı- dan yeni iş gerçekleştirmesini rica ertiğinı için, sergılemek bir süreç- tir benim için. İtirafederim ki, ben sanatçrv a adeta taparun. Onun is- tediklerini, ricalannı gerçekleşnrir- ken hem kurumsai, hem kişisel hem de ahşılagelmiş çerçevelerin dı- şma çıkarak ortaya çıkan serginin hem sanatçı hem de çalışüğun ku- runıiçin 'öncesi sonrası olmayan' bir düzeyi tutturmasını hedefle- rim. Ülkemizdeki tartışmalan ko- nıik bulmamın nedeni de bu. Eğer sergi yapımcılann aciz durumlan- m görnıek isti> orsanız İstiklal Cad- desi'nde bir tur atmanız yeterlL Celecekle llglil tasarılar - Folkvvang Müzesi ile yaptığı- nız dört yıllık sözleşme başanyla sona erdı. Sanat tanhçısi. sen ya- pımcısı ve eleştirmen Necmi Sön- mez şımdı ne yapacak? Tasanla- nnızdan söz eder misıniz? "Yeni yorumlaruı ön plana çık- ması için müzemizin sözleşmeli ele- man politikası \ ardı. Benim sözleş- mem iki kere uzaüldıktan sonra bu çerçevede tamamlandı. Halen hedefî AJmanya De Türkiye arasın- da çağdaş sanatçı değişimi olan 'Transfer' projesinde çalışıyor, Kunsthochschule Kassel'daöğre- tim üyesi olarak ders veriyorum. Al- manya ve diğer komşu ülkelerde üstlenebileceğim yeni görevlerie il- gili olarak aldığım teklüleri değer- lendirme sürecindeyim. Mayıs ayın- da Kuzey Fransa'daki Château de Vaudremont'da sunulacak olan büyük bir sergi projem de var. Öte yandan. uzun süreden beri bir Mü- bin Orhon biyografisine, Leylâ Er- bil üzerine bir denemeye ve resim yapan edebiy atçılanmızla ilgili an- tolojiye de çalışıyorum." - Başanlar. Teşekkürler. sından evren yorumlan Orhan Büyokdoğan'uı sergide yer alan yaprtlanndan " Quantart" enerji tophımu 1991. Kontrbasın cama yolculuğu Kültür Servisi - Fındıklı'daki Akustik Art Gallery, ülkemızın yetiştirdiğı öncü çizgı ustalanndan, canlandırma film çalışmalarıyla da tanıdığımız Orhan Büyükdoğan'ın Quantart adını verdıği kişisel sergisıne ev sahıplığı yapıyor. Evrenblllmden eslnlenlyor Bugün açılacak olan sergi, 2 Temmuz'a dek görülebilir. Büyükdoğan'ın bu sergisın de. farklı teknik olanaklan kullanarak gerçekleştirdiği yapıtlan yer alıyor. Tema olarak da, sanatçı, doğa bilimlerinden yola çıkarak, özgün bir yaklaşımı ışliyor. Doç. Ayşegül tzer. Büyükdoğan'ın yapıtlanm şöyle tanımlıyor: "Orhan Büyükdoğan, sanat yaşamı boyunca. son derece titiz bir dille resmin birçok ifade biçimini denemiş ve farklı bir tekniki geliştirmiş bir sanatçıdır. Kozmosa, evTenin oluşumu ve yapısına ilgi duyan sanatçı. resimlerinde evrenbilimde karşılıgı olan soyut fîgürleri ve kozmik öğeleri yoğunlukla kullannuş, düzenlemelerdeki irrasyonel kompozisyonlarda sürrealizme yakuılaşnuşnr. Leke, işaret, figür ve soyut biçimleri bir arada kullanarak kendine özgü bir kompozisyon anlayışı sergileyen Büyükdoğan 'uı resmi, giderek imgelerden annnuş, renk ve ışığa yönelerek neredeyse dijital resim etkisi yararmaktadır. Sanatçı müthiş bir araşnrma, çalışma temposu ve sürekli yaraümla oluşturduğu yapıtlanm izleyicüerle buluşturuyor(.)" (0 212 243 97 07) Kültür Servisi - C a m Ocağı, Metin Belgin'in 'Kontrbas' adlı o}iınuyla ressam Ismail Acar ve Murano u camcı Davide Salvado- re'nin kontrbası cam iizerinde ölümsüıleştirecekleri çok özel göstenyı 4 Hazıran Cumartesı günü sait 14.30'da sunacak. Gösteride önce Acar. müzis- yen ile kontrbasını fırçasıyla cam üzerine aşıyacak ve Salvadore de bu resrni graal adı verilen çok özel birteknikle cama aktaracak. Izleyicıyle ıç içe sergilenecek oyunun Lk kez 1200 derece sıcak- lıktakı Mr fınnla aynı yerde su- nulmas! ve yapıtlan bienal sıra- sında Vmedık'te sergilenecek ts- mail Acar'ın. İtalya'nm en önem- li camcılarından binyle buluşa- cak olması, bu etkinlığe ayn bir değer katıyor. Cam Ocağı, yaz dönemine gi- rerken gerçekleştırilen bu çok özel göstenyle. Türkiye'nin ilk cam okulu olarak farklı bir et- kinliğe ımza atmış olacak. Bir müzısyenin kontrbasıyla olan ilış- kısini renkli dıyaloglarla sahne- ye taşıyan oyunun sahnelenme öyküsü de konusu kadar ilginç. Metin Belgin, yüz yıllık bir kontr- bas ile dekorlann başına gelen- lere ve oyunu Almanya"ya taşı- mak isteyen Zehra Yıldız'ın ani ölümüne karşın Kontrbas'tan vaz- geçmemış ve izleyıciyi bu oyun- dan yoksun bırakmamak için "Bu ülkede sanat yapmamn bedeli barlara düşmek nıi olmalıy dı" kara mizahıyla oyunu bılinen bar- lardan bırinde bıle sergılemış. Bu tarz göstenlerin farklı yerler ve arayışlarla daha da zenginle- şeceğıne inanan Belgin. oyunu bu etkınlık ıçın sıcak cam atöl- yesının özellıklerıne uyum sağ- layacak bıçımde yeniden kurgu- lamış. Aıleden gelen cam kültürünü Murano'dakı atölyesinde yaşa- tan ve Italyan camcılığının dün- yadaki önemli temsılcilerinden bi- n olan Davide Salvadore ıse bir dönem kontrbas çalabılmek ıçın çok özel bır çaba göstermış ve bu nedenle Salvadore ıçın bu buluş- ma ayn bır önem taşıyor. Bu et- kinlikle, ressam Ismaıl Acar ve Cam Ocağı'nın birlikte gerçek- leştırmeyı düşündüğü graal ta- sansı için de ilk adım atılmış ola- cak. (0 216 433 36 93) DEFNE GÖLGESI TURGAY FİŞEKÇİ lOOYaşında, Ama32 Ataol Behramoğlu yönetimindeki Militan der- gisinın Mart 1975 tarihli 3. sayısının şıirseverlerin anılarında özel bir yeri vardır. Çünkü derginin o sayısında Macar şiirinin bü- yük isımlerinden Attila Jozsef, doğumunun 75. yılı nedeniyle kapsamlı bir bölümle tanıtılıyordu. Birbirinden çarpıcı şiirierinin yanı sıra, çok ilginç bır yaşamöyküsüyle de karşı karşıyaydık. Taze bir söyleyiş, benzersiz imgelerle etkileyici bır şiir. 20. yüzyıhn başlarında yazgısıyla Mayakovs- ki'yi andıran bır şiir kaynağı. Ikisi de devrimci dü- şüncelerine karşın parti örgütlenmesiyie çelişki- ler yaşıyor. Ikisinin firtina.li yaşamı da intiharla tra- jik bir biçimde sonlanıyor. Attila Jozsef'in 'Flora' şiiriyle, Mayakovski'nin 'Seviyorum'u, taşıdıklan güçlü lirik öğelerle bir- birine çok yakın Attila Jozsef, derin yoksulluk ıçindeki çocukluk ve ilkgençliğinden sonra fırsat bulup Paris'e, üni- versrte öğrenımıne geldiğınde 21 yaşında, ama Te- miz Yürekle' adlı şıınyle tanınmış bır şairdir. Ger- çeküstücülük bildinsıne daha bir yıl vardır. Yüz- yılın başında Fransız şiirini yenileştiren Apollina- ire'e ilgi duyar. Onun yaratıcılığından ve lirizmin- den etkilenir. Ülkesıne döndüğünde geçim sorunlan, siyasal kavgalar, aşk duygusu ve ortaya çıkan şizofreni hastalığı yaşamını güçleştinr. Bütün bu sorunlara karşın umutsuz ya da ye- nılmiş değıl, insanı yücelten şıirler yazar. O denli pınl pınl insan ve toplum sevgisiyle doludur ki şi- irler, hastalığından bir iz görülmez. Attila Jozsef, tıpkı aynı dönemde dilımize çev- rilen Ritsos gıbi, 70'li yıllarda yazılan şiırimizi et- kilemiş bir şairdir. __ Şıirlerının dılımizde kitaplaşması ıse Kemal Özer'ın çabalanyla gerçekleşti, Macar Türkolog Edit Tasnadi ile birlikte yaptıklan çeviriler ilk kez 1986'da Temiz Yürekle adıyla yayımlanmıştı. Temız Yürekle, şu günlerde şairin doğumunun 100. yılı nedeniyle Evrensel Basım Yayın tarafın- dan bir kez daha yayımlandı. Şiırierin yanı sıra in- celeme ve tanıtma yazılanyla da şairin bütün yön- leriyle okura sunulduğu özenli bir çalışma. Kitabın tanıtımı için geçtığimiz cuma akşamı Makine Mühendisleri Odası Salonu'nda yapılan toplantıda Kemal özer ve Müslim Çelik'le şair ve şııri üzerine birer konuşma yaptık. Orada Atti- la Jozsef ile ilgili bir kıtap daha yayımlandığını gördüm: Evrenle ölç Kendini, Edebiyatçılar Der- neği tarafından yayımlanmış bır saygı kitabı. Kıtapta, Attila Jozsef üzerine ülkemızde yazıl- mış şiir ve yazılarla, şıirlerinden seçmeler bir ara- ya getınlmış. 26 yazar ve şairin imzası var kitap- ta. Ozellıkle de onunla ilgili yazılmış şiirlerin çok- luğu, şiirımizi ne denli etkilediğini gösteren bir başka kanıt. Kitapta Edit Tasnadi'nin Attila Jozsef ile ünlü Macar bestecı Bela Bartok arasındaki ilişkiyi an- lattığı çok ilginç bır yazı da yer alıyor. Attila Jozsef, dünyamn ağırlıklanna dayanama- yarak 3 Aralık 1937 günü Balaton Szarszo istas- yonunda kendini raylann altına attığında 32 ya- şındaydı. Bütün fotoğraflannda öyle kaldı. Bugün 100 yaşında ama 32 yaşındaki gözle- rıyle aramızda. Ülkesı Macaristan'ın ulusal değerlerinden biri. Alanlarda heykelleri, yaşadığı yerlerde müzeleri. turgay@fisekci.com 'Savaş ve Çocuk' • Kültür Servisi- 1993 yılında Sıvas Cankınmı'nda 32 arkadaşıyla birlikte yakılarak öldürülen DivTİğı Kültür Derneği Yönetım Kurulu üyesi Mehmet Atay adına resim, şıır ve kompozisyon dalında düzenlenen '2 Temmuz Mehmet Atay Ödülleri'nın konusu 'Savaş ve Çocuk" olarak belirlendı. Yanşmaya ilköğretin öğrencileri resim. lise öğrencıleri şiir ve ünıversıte öğrencileri ile öğrenci olmayanlar kompozisyon dallannda katılabilecekler. Yanşmanın son katılım tarihi 19 Hazıran 2005 olarak belirlendı. Yanşmanın seçici kurulu Tayfun Mater. Mete Çubukçu, Erdoğan Aydın, Cezmi Ersöz, Irfan Ertel, Yavıız Demir, Şengül Altıok. Gülsüm Cengiz, Öztürk Tatar ve Sennur Sezer'den oluşuyor. w divrigi.org tr - 0 212 292 19 29) K Ü L T Ü R # Ç t Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear