26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MAYIS 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Sponsor sorunu Geçen hafta bu köşede T.C. Başbakanlık Insan Hakları Başkanlıgı'nın, insan hakları ile ilgili 48 sayfalık "Bilgi Dosyası" başhklı kitapçığının arka iç kapağında "Bu kitabın basımı ve dağıtımı Ingihere Büyükelçiliği tarafından desteklenmlştir" duyurusuna yer verildiğini yazmıştık. Türkiye Insan Hakları Kurumu Başkanı Nevzat Helvacı anımsıttı. Insan Hakları Danışma Kurulu toplantılarını düzenli olarak Devlet Konukevi'nde yapıyormuş. Başbakanlık geçen yıl "masraflı oluyor" gerekçesiyle merkez bhaya almış toplantıları... Helvacı acı acı gülümsodi, "Anlaşılan" dedi, "Başbakanlık, bunca savurganlık arasında birkitapçığı b'le bastıracak paradan yoksun ki, insan hakları konusunu yabancı sponsorlara hevale ediyor..." Helvacı, bir de soru ekledi sözlerine: "Bir kitapçığın bastınlrrası için Ingiltere Büyükelçiliği'nin kapısını çalanlar, bilmem bu ayıbın utancını yaşıyorlar mı?" Bilen varsa beri gelsin.. Koro cınkarcı ku ISIK KANSU Paratoner Yunan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye ziyareti- nin hemen öncesinde, kimi siyasetçilerin de- yimiyle "damdan düşergibi" konuştu ve "Yu- nanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasının savaş ilanı sayılacağına ilişkin TBMM kararı kaldırılmalıdır" dedi. Hükümetsözcüleri, "Yok böyle bir şey" diyemediler, demediler. Türban yasağına ilişkin Anayasa Mahke- mesi ve Avrupalnsan Hakları Mahkemesi ka- rarlarını bir kez daha vurgulayan Anayasa Mahkemesi Başkanı'nayanıt verdi, "Gerekir- se Anayasa Mahkemesi'ni kaldırırız" dedi. Hükümet sözcüleri "Olmaz böyle bir şey" di- yemediler, demediler... Bilesiniz ki, son çıkışları ile TBMM Başkanı Bülent Arınç, bir paratoner işlevi üstleniyor: Gerek AB, gerek devlet organları, gerek seçmen, gerekse kendi parti tabanından gi- derek daha fazla tepki çeken Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelen şimşekleri üs- tüne çekiyor, sonra da toprak yerine kimin gerilimi yüksekse oraya veriyor. Kimi kez Yu- nanistan ya da AB'ye, kimi kez de parti taba- nına... Böylesine, siyasette genellikle "danışıklı dö- vüş "deniyor... Fransız yapımı "Koro" lilmini izlemediyseniz, kaçırmayın! Bir öğretmenin, müziğin gıcüyle çocukların ruhunu nasıl güzel kavrîdığınatanıklık edeceksiniz... Filmi, ilk bakışta bir "retörmist" görüntüsü veren, ama uygulamala'i değerlendirildiğinde kaiası karışık bir yönetici konumuna daha yakın düşen Talim Terbiye Kurulu Başkanı Ziya Selçuk ise mutlaka izlemeli... Kendisini ziyarete giden Kamu Kültür ve Sanat Platformu üyelerine, "llköğretimin müzik, resim ve beden zorunlu olacağını, ancak daha sonraki sınıflar için böyle bir sö.r veremeyeceğini" söylemişti ya, filmi izledikten sonra düşüncesi değişir belki.. ilk beş yılında ığitimi derslerinin Hoş beyanname Dernek kurdunuz ya da ku- racaksınız... Içişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni res- mi "Dernek Beyannamesi"n\ doldururken Bölüm lll'te "Tüzük- te yer alan kuruluş amac/"nıza ilişkin şu kutucuklar karşınıza çıkacak: "Araştırma I geliştirme (rese- arch & development) faaliyet- leriyapmak, Izleme I değerlendirme (mo- nitohng & evaluation) faaliyet- leriyapmak. Savunu (advocacy) faaliyet- leri yapmak." AB sürecinde dernek beyan- nameleri bile bir "hoş", diğer birdeyişle "n/ce"oldu canım... Attila Jozsef Farkında mısınız, Atti- la Jozsef 100 yaşına gir- di. Hani, "Sonunda ulaşı- yorinsan Ikumlu, sulakbir ovaya. I Kederle bakıyor çevresine, I 'Umut yok' derken kendikendine" di- zelerindeki kadar karam- sar, "Insan çocuk daha, bunubiliyorum I Ama bü- yümek istiyor; işte bu onun deliliği. I Ebeveyn- leri sevgi ve akılI Ona göz kulak olsalarbari" dörtlü- ğündeki kadar umutlu, "Bilirsin, yalan söylemez hiçbir zaman ozanlar" tümcesindeki kadar ken- dini bilen Macarşair Atti- la Jozsef var ya, işte o... Bugün saat 14.30'da Uğur Mumcu Araştırma- cı Gazetecilik Vakfı'nda, konuşmalarla, fotoğraflar- la, müzikle anılacak Atti- la Jozsef... Insanların uçu- rumlara itilmiş yalnızlığı- na, Tuna kıyılarından bir asırlık yankı ile seslene- cek: "Mutluluk ve üzüntü gibi haberliyiz birbirimiz- den. I Geçmiş benimdir, şimdiki zamansa onlann. I Şiir yazıyoruz - onlann elinde kalem, I bense on- lan duyarakgeçmişianım- sıyorum." Gizlilik altında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şe- ner'in, Başbakanlık özelleş- tirme Idaresi Başkanlığı adı- na 7 Mart 2003 tarihinde Ulaş- tırma Bakanlığı'nagönderdi- ği "g/z//"yazıylaTürkTeleko- münikasyon AŞ'nin özelleş- tirilmeden önce borçlandırı- larak hisse değerlerinin düşü- rülmesini istediğini ortayaçı- kardı CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu. TBMM'yetaşı- dı bu akıl almaz oyunu ve de- di ki: "Telekom giderse, teleko- münikasyon alanımızyaban- cılann eline geçmiş olacak. Erdemir giderse, demir-çe- lik sanayimizi dünya tröstle- ri vutacak. TÜPRAŞ, PET- KIMgidersepetro-kimya te- sislehmizyabancılara pazar- lanacak. 21. yüzyılda birül- keyi ele geçirmeninyolu; ile- tişim, demir-çelik, çimento, petro-kimya, bankacılık gibi sektörlerine, kısaca güçlü ekonomik kurumlanna sahip olmaktan geçiyor. Türkiye, işte bu olumsuz sürece so- kulmuştur." Ülkenin biricik değerleri gizlilik örtüsü altında tuzağa düşürülüyor. örtüyü kaldırdı- ğınızda bir bakıyorsunuz, ege- menlik göz göre göre ayak- larımızın altından kayıyor... Cumhuriyet okurları, Gazetenizin 82 kuruluş yıldönümünü kutlamak için Güney llleri Bürosu'nda buluşalım. 7 Mayıs 2005 Cumartesi (bugün) Siiat: 12.00 Adres: Inonü Aksoğan Işh Tel:0 2002/182 Davacı Sefer Aşkar veki hine mahkememize açılan sonunda; Sübut bıılan davanın kabı 58, hane: 138'de nüfusa ka; Sefer Aşkar ile aynı yer nü 03.06.1950 d.lu Tamilla Aş şiddetli geçimsizlik nedeniy Cad. 5 Sok. anı Kat: 1 ADANA 22 363 12 11 KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakia turk.net IĞD1R ASLlYE Hl|KUK MAHKEMESİ'NDEN îsas 2003/741 Karar tarafından davalı Tamilla Aşkar aley- ıoşanma davasının yapılan yargılaması lü ile Iğdır ili merkez Bağlar Mah. cilt: tlı Cevat ve Zehra'dan olma, 1337 d.lu fusuna kayıtlı Bilal ve Gözel'den olma car'ın TMK. 166/2. maddesi gereğince le boşanmalarına dair karar, bulunama- yan davalı Tamilla Aşkar'a ı an tarihinden itibaren 7 gün sonra teb- liğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 20576 PENDİKl.AİL Esa: memizce yapılan duruşmas Davalı Mehmet ve Seher'c Yüksel'e (Sıvas ili, Suşehri, diğinden dava dilekçesi ve madığı gibi tüm araştırmala adresi tespit edilemediğind MAHKEMESİ'NDEN No: 2004/453 Davacı Ürnmügülsüm Yüksel tarafından davalı Şener Yüksel hakkında açılan 2004/453 Hsas sayılı boşanma davasının mahke- sırasında verilen ara kararı uyarınca; en 05/03/1950 yılında doğma Şener Güngören c: 78, hane: 5'de nüfusa ka- yıtlı) bilinen en son adresi Ahmet Yesevi Mh. Aydınlı Cd. lşılay sk. N: 15 Pendik/lstanbul olduğıı, daha önce bu adreste oturduğu bilin- luruşma gününün tebliği mümkün ola-ğ ra rağmen de teblıgata uygun başkaca n, ilanen tebligat yaptırılmasına karar verilmiştir. Adı geçen davalının 21.0İ6. 2005 günü saat 10.30'da mahkeme- mizde yapılacak dııruşmada hazır bulunması ya da kendini bir ve- kille temsil ettinnesi, ayrıca savunmaya yönelik tüm delillerini de duruşma gününe kadar sunması, geçerli mazeret bildirmeksizin du- ruşmalara katılmaması halinde ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebligat yapılmış sayılarak yokluğunda yargılamanın sürdürülüp karar verileceği, ilanen teblig olunur. 29.04.2005 3asın: 20635 ÇANAKKALE L ASLİYİE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1993'183 Karar No: 2001/113 Mahkememizin 15.02.20(j5 tarih 1993/183 Esas 2001/113 Karar sayılı ilamı davacı vekili tamfından temyiz edilmiş olmakla, Yargı- tay 4. Hukuk Dairesi'niıj 26.5.2004 tarih 2004/ 5260 Esas 2004/6793 Karar sayılı ilam Moukahal E. Ahmet Hassan sinin meçhul olması nedeni> ile onama gelmekle Farouk Rasem W. Zeido Union gemisi donatanının adre- e tebligat yapılamadığından 7201 sayı- lı Tebligat Kanunu'nun 28 ve müteakip maddeleri gereğince davalı- ya ilanen tebliği ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tebligatın yapılmış sayılacağı 15 gün içerisinde tashihi karar talebinde bulun- madığı takdirde kararın kesi ıleşmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 03.03.2005 Basın: 20314 İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NDEN 2001/558 Davacı Ali Gürbay tarafından davalılar Mustafa Bodur, Ümmü Bodur, Neşe Bodur, Ali Bodur aleyhine açılan kayyum tayini dava- sının yapılan açık yargılamajsı sonunda verilen "Ticaret Sicil Mü- dürlüğü'nün 358719/3063011 sicilinde kayıtlı Akkonaklar lnşaat Ltd. Şti. ortaklanndan Kemll Bodur'un 15/01/2001 tarihinde ölü- mii ile şirket işlerinde mirasçılannı temsil ve ilzam etmek üzere Raif oğlu Nusret Büyüksaray'ın kayyum olarak atanmasına" ilişkin 28.09.2004 gün 2001/558 Esjas 2004/904 Karar sayılı mahkeme ka- rarının TK. 31. maddesi uyarınca yasal süre içinde temyiz edilme- diği takdirde kesinleşeceği. Davalılar Mustafa Bodur, dur'a çağrı yerine geçmek Ü2 Ümmü Bodur, Neşe Bodur, Ali Bo- ere ilanen tebliğ olunur. 05.04.2005 Basın: 20793 SEHAVETDİNÇEh Nüfııs cüzdanımı ÇİZGlLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciı mynet.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepik(q mynet.com BAKANIMIZ, OĞLUNUN TtCARÎ FAALIYETLERINE; t MAHREMtyETİ" DÎYEREK AÇIKLAMA YAPMAMIŞ.. TORBANLA SAR MAHREM OLUR. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7 Mayıs wwnj.mumtaz-arikan.com Cooper; ClaudeHe. Colber-f ile "Mavı Sakalm 8-Karısı" fıfminde.- GARY COOPER : ISTEKSIZ KAHRAMAN.. 19Ot'P£ B U G Ü M r Ç PO&OU. ONCELE£< GRAFIK SAfJATÇI^I OIARAK YAŞ/1MIHI S'UKDueMEYE ÇAL/fA- MHA SONRA HOLWU/ooD 'DA ŞANSlfiJr DEM£y£C£K7İ. COOPE&, <926 OA .' Y/LDIZI PARiAy/A/CA, BAfeOLLERDe OYMAM/İYA 8O V AfKW FfLM ÇEV/REM OYUNCU, SİUEMAD -ZJİC AMA K-EMDİ ZUGALLJÇR/AJPAN öOÜfJ ÇO6U D£ /STEĞi DtÇINDA J ) VE NOOM) F/LMLEeıMOEItJ ikCİ k£:z OSCAIS ÖOÜLÜ ALACAK OLAAJ COOPER, I3ĞOTA DA SİUEM/IYA UİZMETUEeiAlP£M ÖTÜ/5Ü ÖZEL BifZ OSCAfZA' LÂYIK Nüfus cüzdanlarırrjızı kaybettik. Hükümsüzdür. / MEHMETALt DİNÇER kaybettim. Hükümsüzdür. OÜMANAYDIN BAK1RKÖY 3. AİLE MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN 2004/226 ESAS, 2005/394 SAYILI KARAREVIN ÎLANEN TEBLİĞt Davacı: Fikret Bingöl Vekili: Av. Nuray Gör Davalı: Raife Bingöl Dava: Boşanma. Davalı Raife Bingöl'ün belirtilen adreslerinde bulunamadığından ve yapılan araştırmalar sonucunda adresi temin edilemediğinden, dava dilekçesinin ilanen tebliğ edildiği, mahkememizce verilen 18.04.2005 tarih ve 2004/226 E. 2005/394 K. sayılı karar ile davanın kabulü ile lstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Şenlik Mah. cilt no: 57, hane no: 662'de nüfusa kayıtlı bulunan Abdulhamit ve Sebahet'ten ol- ma, 02.03.1937 doğumlu davacı Fikret Bingöl ile yine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan Rıfat ve Beyaz'dan olma, 08.10.1943 doğumlu davalı Raife Bingöl'ün TMK.'nun 166/1. maddesi uyannca şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanmalarına karar verilmiş olup, işbu karar yasal süresi içinde temyiz edilmediği takdirde hükmün aynen kesinleşeceği, tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 20451 SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 'Burnun mu Yanıyor?' Bahar nezlesi mi oldun.. gibilerinden bir soru. Ama Doğu'da bir kadına yöneltildiğinde; "Hesabın tamam!" anlamına gelebiliyor. Dehşetin pençesine düşen ka- dın, o andan itibaren önceden yazılmış bir senaryo- nun esiri olduğunu biliyor. Ağzını açamıyor. Konuşa- mıyor. Kaçamıyor. Kimseye sığınamıyor. Vahşetin kimin eliyle, nerde, ne zaman, nasıl gele- ceğini düşünüyor sadece. Çaresiz bir hayvan gibi kö- şeye kıstırılmış, beklemekten başka bir şey gelmiyor elinden. Kalan günler ve saatlerinde kendisinden ön- ce onlarca, yüzlerce hemcinsine "reva görülen kaçı- nılmaz sonun" kâbusuyla yaşıyor. Sahip olduğu en kıymetli şey: "yaşam hakkı" dahil; kaybedecek hiçbir şeyi olmasa da, "kaçmak" ya da "is- yan etmek" aklının ucundan geçmiyor. Bu "yazgıya mahkûm olan kadınlar"; kaçmaya teşebbüs dahi etmi- yorlar. "Kuşatma", en sevdikleri yakınlarından; eşten, dosttan, komşudan; ele güne dek herkesten geliyor... Insanlık serüveni; makineli tüfekler, elektrikli teller, dişlerine dek silahlı askerler, bekçiler, azgın köpekler, güvenlik güçleriyle çevrili en umarsız kamplardan, ha- pishanelerden kaçmaya çalışanların öyküsüyle dolu. "SingSing"den, "Auschwitz"ten, "Gulag"dan kaçma- ya çalışan tutsakları gözünüzün önüne getirin. ölüme mahkûm olan insanlar en olmayacak yerlerden, en ol- mayacak yöntemlerle tünel kazıp kaçmayı düşleyebi- liyor; "töre mahkûmu" düşleyemiyor. Törenin hâkim olduğu topraklar, baştan sona hapishane çünkü. Baş- tan sona... Aptal bir kapıyı.. geçemedim "Bizde isyan nedirbilinmez... Ağlamak, saklanmak, dayak yemektense yalan söylemek.. ama isyan bilin- mez. Bu da yalnızca baba ve koca evinden başka ya- şanacak bir yer olmamasındandır. Yalnız yaşamak, anlaşılamaz, kabullenilemez." "Djri Diri Yanmak"ta (Bilgi Yayınevi) "töre"yi anla- tan Ürdün'lü Souad (SuatJ'ın sözleri bunlar. Ortaçağ cadıları gibi ateşe verilen Suat'ın öyküsü Avrupa'yı sarstı ve "best seller" oldu. Bir insani yardım örgütü tarafından tedavi gördüğü hastaneden mucize eseri Isviçre'ye kaçırılan Suat, "kıstırılmışlığın" acısını, ba- kın nasıl sözcüklere döküyor: "(Aile meclisinde) kulaklarımla ölümüm için verilen kararı duymuştum... Uyumadım. Duyduğumu tam olarak anlayamıyordum. Bu bir düş müydü? Karaba- san mı? Gerçekten yapacaklar mı? Beni korkutmak için mi? Yaparlarsa ne zaman? Nasıl? Kafamı kese- rek mi diye kendime sorup durdum... Bazen avluyu yıkarken, kapıya bakıp boğulurgibi olurdum. Asla or- dan çıkamayacağım. Bu kapının aptal bir kapı oldu- ğunu bile fark etmedim; çünkü bahçe ve onu koru- yan taşyığınıgeçilmeyecekengellerdeğildir. Oradan birçok kez geçtim. Benim durumumda hangi kız olur- sa olsun, hapis kaçınılmaz. Dışarsı daha kötü olur. Dı- şarda utanç, aşağılanma, taşlanma, yüzüme tüküre- cekya da saçlarımdan sürükleyip eve geri götürecek komşu kadınlar var. Dışarıyı düşünmüyorum bile..." Koyundan beter "Köyümde ölüm korkusu hep var. Babam aşağıda dururken merdivene çıkmaya korkuyordum. Odun yarmakta kullandığımız baltadan da, su almaya gitti- ğim kuyudan da korkuyordum. Koyunların bizle geri dönüşünü izleyen babamdan da korkuyordum... Ba- bam herkoyunya da tavukkestiğinde.. ölürcesine tit- rerdim. Ailem için birbebeğin ölümü, aynı birhayva- nınki gibi sıradan, basit bir şeydi ve bu bende, birgün onlargibi kolayca ve çarçabuk ortadan kaldırılma kor- kusu yarattı. Ineğe, koyuna, keçiye daha iyi davranı- lıyordu; inekya da koyun hiç dövülmezdi!" Günlük yaşamın akışında ölümün soğukluğunu sü- rekli ensenizde hissetmek... Aşiret anlayışının tarif et- tiği bir "yanlışta" (!) "çarçabuk ortadan kaldırılabilir" olmanın bilinciyle yaşamak.. Ne uçsuz bucaksız, ne dipsiz bir vahşet bu böyle... Suat'ın öyküsünü; "izinsiz çıkıyor, erkeklerle konu- şuyor" mazeretiyle "burnu kesilen" Rojda'nın traje- disini okurken hatırladım. Ha Ürdün, ha bizim doğu... Hiç fark etmiyor. Hayvandan değersiz kadın. Sorarlarmış önce: "Burnun muyanıyor?". Bu "göz- dağından" sonra; burun, parmakgibi organlar kesilir, saçlar kazınırmış. Aç bırakma, cinsel organ dağlama, kezzap atma.. diğer cezalar arasında. "Töre cinaye- ti", nihai aşama: Boğmak, nehre atmak, traktörle üs- tünden geçmek, diri diri yakmak, intihara zorlamak... Bir asır öncesinde işlendiği iddia edilen "Ermeni soykırımından" daha beter bir vahşet bu. Gözümüzün önünde cereyan ediyor. Hepimiz gördük, tanığız. Bun- dan âlâ "insanlık suçu" olur mu? B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Seyhanlrma- ğı'nı oluşturan önemli kolla- rdan biri. 2/ Buğday tanesi- nin olgunlaş- 4 mış içi... Buğ- day ve arpa tar- lalarında ekin- le kanşık ola- rak yetişen ve "deliceotu" da denilen bir çe- şit ot. 3/Yaprakları yü- rek biçiminde bir ra- vent türü... Kırsal ke- simde büyük toprakla- rı olan, varlıklı ve sö- zü geçer kimse. 4/Bü- yük demiryolu dura- ğı...Notadadurakişa- reti... Kahn bükülmüş sicim. 5/Topluya da tu- ristik geziler için ya- pılmış büyük otobüs. 6/Çatal bıçak takımı yapmakta kullanılan gümüşlü bir alaşım. 7/Var sözcüğünün karşıtı... Ölen kimsenin vü- cudu. 8/Bir tür çörek... Kenar süsü. 9/Yabanıl hayvan barınağı... Yabancı... Azerbaycan ve Kars yöresine öz- gü telli bir çalgı. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/Gaziantep ilinde, BirecikBarajı'nm sulan altında ka- lacak olan ünlü antik kent... Atasözlerine dayanan di- daktik Çin şiiri. 2/ Marmara Denizi'nde turistik bir ada... Fransa'da bir kent. 3/ Sesi uzağa iletmeye yara- yan elektrikli araç. 4/ Sümerlerde gök taıınsı... "Ah- met Tarık —-": Sinema oyuncumuz. 5/Aydınlatma araçlarmda kullanılan bir gaz... Vilayet. 6/ Bir cetvel türü... Kurak bölgelerde yaşayan bir sürüngen. 7/Ka- rakter... Soyundan gelinen kimse. 8/ Su kıyılarında ye- tişen ve kökü hekimlikte kullamlan otsu bir bitki... Baston. 9/Osmanh ordusunda ve donanmasında hafif piyade askeri... Hatay yöresine özgü, buğday ve etle yapılan bir yemek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear