25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Değerli felsefecimizin tüm yazılannda egemen bakış açısı toplumcu dünya görüşüydü Hflav'rn felsefemizdeki yeriARSLA.N KA\TSARDAĞ 14 Mayıs'ta (1) toprağa yerdiğimiz Selahaddin Hilav. Istanbul Üniversite- si Edebıyat Fakültesi Felsefe Bölü- mü'nü 1951 'de bitırdi. Doktora çalış- masıiçin 1953'tegittığiParis'te felse- fe ve sosyoloji okurken babasının ölüm haberi gelınce 1959'da yurda dönmek zorunda kaldı. Paris yıllan "doktora" ile sonuçlan- madı ama, oradaki dersler, katıldığı çevreler felsefe bılgısinın, dünya gö- rüşünün sağlam bır temele yerleşme- sinde çok etkili oldu. Felsefe yanında, sanat ve edebiyat konulannda da de- ğerli bilgiler edindi. Istanbul'da gazete ve dergilerde ya- zıyor, ansiklopedilerde çalışıyordu. Fransızca ve îngilizceden çeşitli düşün ve edebiyat ürünleri çevinneye başla- dı. 1969'daDiyalektikDüşünceninTa- nhı, 1970'te 100 Soruda Felsefe ElKi- tabı yayımlandı. Felsefe Yazılan ve Edebiyat Yazıla- n başlıklan altında 1993 'te iki kitap ha- linde yayımlanan yazılannda Mark- sist bakış açısı, Marksist yorumlar he- tnen bellı olmaktadır. Yazann kimliğı göz önünde tutulunca bu çok doğal bir şey. ÖnemJı olan hiçbir itici yanın bu- lunmaması. Kültür sevgisi olan her- kesin yararlanacağı yazılar bunlar. "Düşünce yasak kabul etmez" Felsefede konuşulup tartışılmaya- cak konu ve düşünce olmadığı arük biz- de de bilınıyor. Düsüncenın yasak ka- bul etmeyeceğini yazar birkaç kez yi- nelemiş. Onun hangi konular üzerinde durdu- ğunu, ne gibi kavramlardan hareket et- tiğini sergıleyebilmek için birkaç ya- zı başlığını aşağıya ahyorum, sonra kimi yazılanndan alıntı da yapacağım. Önce yazı başlıklan: "Başkaldırma Üzerine", "Çağdaş Diyalektik Açıdan Soyut ve Somut", "Toplumculuk ve tnsan Problemi r> , "Yabanalaşma KavramT, "Türk Top- hımcularının Çeüşmeleri", "Asya Tlpi Ün^BiçiımVTürkrve'de SanatGö- revini Yapıyor mu?", "Nusret Hızır Ho- ca'ya SaygT, "Tarihsel Gerçeğiıniz ve Felsefe", "Evrensel Kültür" Değerli felsefecimiz Mant, Sartre, Heidegger, Adorno, Schopenhauer gi- bi filozoflardan uzunca söz ettiği gi- bi, Freud, Lacan gibi yakın tarihin psi- kologlarını da ele alarak diyalektik açı- dan yorumlamış. Bu kadarla kalmıyor; düşünce tari- arih boyunca üretici insanlann hak ettikleri insanlık onurunu bir türlü kazanamadıklannı, hatta insan olarak kabul edilmediklerini görüyoruz. Işte bu olay toplumlann temel özelliklerinden biri olan yabancılaşma olayından başka bir şey değildir. (...) Toplumcu insan görüşü, yabancılaşmaya, yani üreticinin üründen ayrı düşmesi ve onun kölesi olması durumuna son verirken emeğin en yüce değer olduğunu kabul ederek işe başlamaktadır. (Felsefe Yazılan, s. 33 ve 35)" Soldan sağa: Fethi Naci. Selahaddin Hilav, Cevat Çapan. himiz, onun yanında tarihimiz üzeri- ne önemli saptamalan var. Edebiyat yazılanna gelince, insan, toplum ve sanat söz konusu olduğu için orada da felsefe açısırun varlığı bel- li olmaktadır. Alıntılara geçiyorum (2): "Mars'ın düşüncesi bir yandan dev- rimci eylem, öteki yandan bilince bağ- h olan vediyalektiktemdüzerinde ken- dini durmadan aşan bir düşüncedir. (s. 14)" "Çağımızda birçokyazar-devrimci- nin ortaya çıkmasuu, başkaldırmanın ve dünyayı değiştinnenin özünü dile getiren bir beiirti olarak görebiliriz. (s. 25)" "Tarih bovunca üretici insanlann hak ettikleri insanlık onurunu bir tür- lü kazanamadıklannı, hatta insan ola- rak kabul edilmediklerini görüyoruz. Işte bu olay toplumlann temel özelük- lerinden biri olan vabancüaşma olayın- dan başka bir şev değildir. (...) Toplum- cu insan görüşü, yabancılaşmaya, yani üreticinin üründen ayn düşmesive onun kölesi olması durumuna son verirken emeğin en yüce değer olduğunu kabul ederek işe başlamaktadır. (s. 33 ve s. 35)" "Marksizmin bir inanç. bir dogma ohnadığuu, ancak eylemin gerçekleşti- rilmesini sağlayan bir yöntem, bir yol gösterici olarak ele ahnması gerektiği- ni hiç kimse Türk toplumculan kadar derinden duymamıştır. (s. 91)" "Asya toptumlanndaki.özeffikle Tür- kiye'deki üretim biçiminin tarih bo- yunca bugün me> dana getirdiği sorun- lara bilinı adamlanyia poutikacılann dikkat ermeierigerekir. (...) Doğmadan ölmüş, çok kısa sürmüş. başansızhkla karşılaşmısdevrim harekeöeri bize bu- nu gösteriyor. (s. 186)" Kısa bir yazı için bu kadar alıntı her- halde yetecektir. Selahaddin Hilav'ı anlatırken 1980'lerin başlanndaki bir yayın ha- reketini ve onun bu hareket içindeki et- kinlığıni unuönamalıyız: 1982'deYa- zarlar Kooperatıfı kurulmuştu. Ken- dısınden çok şey beklenen bir ginşim- dı bu. Cağaloğlu'nda büyük bir bina katına yerleşen kooperatifin felsefe yayıncılıgını o yönetti. Yayımlanan Yazko Felsefe adlı süreli kitapta, fel- sefemizin dünü ve bugünü üzerine in- celemeler, Baü'nın eski ve daha çok ye- ni felsefecilerinden çeviriler, kaynak- ça çalışmalan yer alıyordu. Benim de yazmamı istemişti Sela- haddin Hilav. Türkiye'de Felsefenin Öyküsü başlıkh uzun yazım, dızinın ilk kitabında yayımlandı. Felsefe hocala- nmız Prof. Haül Vehbi Eralp ve Prof. Takheddin Mengüşoğlu ile yaptığım söyleşiler de o dizide yayımlanmışrır. Yazko Çeviri dergisini yöneten Ab- met CemaL üç gün önce Cumhuri- yet'teki köşe yazısında Yazko anılan- nı anlatırken Selahattin Hilav'a epey- ce yer vermiş. 0 güzel yazıyı zevkle ve yararlanarak okudum. (3) Arkadaşımız Aziz Çahşlar, yayım- ladığı Felsefe Dergisi için 1986'da fo- rum düzenJemişti. Konuşmacı olarak beni ve Uluğ Nutku, Neda Arat, Tü- ten Anğ gibi felsefecilerimizı çağırdı. Konumuz Türkiye'de Felsefe ve Felse- fe Eğitimi idi. Konuşmalar Çalışlar'ın yönetiminde başladı. Biz konuşup tar- tışırken salona Selahaddin Hilav'ın geldığıni gördük, geleceğıni bilmiyor- duk. Birkaç kez söz alarak ılgimizi çe- ken şeyler söylemiştı. Yeri kolay doldurulamayacak Bu forum, Aziz Çalışlar'ın dergisin- de yayımlanmıştır. (4) Yazıma son verirken Selahaddin Hi- lav'ın bir çalışmasından daha söz et- mek istiyorum. Fransa'da 1751 'de fı- lozof Diderot ve D'Alembert yöneti- minde yayımlanan Ansiklopedi 'ye bü- yük değer veriyordu. Onun dünya dü- şünce tarihindeki öneminin bizim ay- dınlanmızca da bilinmesini isterdi. Bu ansikJopediden seçilen yüz on madde- yi çevirerek 1996'da, kendi yazdığı önsözle güzel bir kitap halinde yayım- ladı. Çevirdiği maddelerin çoğu felse- fe ile ilgilidir. Sözünü ettığım bu kı- tabın onun yayımlanan son çalışması olduğunu sanıyorunı. (5) Değerli felsefecimizin yeri kolay doldurulamayacaktır. 1) Ölüm larıhı 12 Mayıs 2005 nr 2) Alıntılar, Yapı Kredı Yavınlan nca 1993 'te yaytmlanan ve 48 yazımn yer aldığı 'Felsefe Yazılan 'ntn 2003 tarihlı 3 baskısmdandır 3) Selahaddin Hilav \a da Boş Kalan Odalar. Cumhuriyet, 14 Mayıs 2005. 4) Felsefe Forumu, Felsefe Dergisi. Hazıran sayısı 1'986 (s 83-133/ 5) Diderot - D 'Alembert, Ansiklopedi ı a da Bı- lımler, Sanatlar, Zanaatlar Açıklamalı Sözlü- ğü. 1996 tstanbul, Yapı Kredi Yayınlan 'Muzır'suçhmasına soru önergesi Namık İsmail'in \atan Çıplak' tabJosu (1925). Kültür Servisi - CHP Izmir Milletv ekili Hakkı Ülkü, Izmir Resim ve Heykel Müzesi'nde sergilenirken 'muzır' olduklan gerekçesiyle tzmir îl Kültür ve Turizm Müdürü Metin Atsal'ın talimatıyla kaldınldığı öne sürülen, Namık tsmail'e ait 1925 tanhlı 'Yatan Çıplak' adlı tablo ile Şeref Akdik'e ait bir nü tablonun durumunu Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'a sordu. Ülkü, TBMM Başkanlığfna, Kültür Bakanı'nın yazılı olarak yanıtlaması ıstemıyle verdiği soru önergesinde, Bakan'a şu sorulan yöneltri: "Söz konusu tablolar hangi ^gerekçeyle kaldınlmışür?", "Bu işlern hangi makamın talinıaUyla gerçekleşmiştir?'', "Kültür ve Turizm Bakanı olarak bu işlemden haberiniz var mıdır?", "Tablolann kaldırümasını onayhyor musunuz?", "Hükümet olarak bir sanat eserinin kamusal alanlarda sergilenebilmesi için hangi özeUikleri taşıması gerektiğini düşünüyorsunuz?", "Bir toplumun kültürel zengüüiklerinin ifadesi olan sanat eserlerinin sergilenip sergilenmeyeceğine karar vermek bürokratik değil ancak siyasi bir karar gereği olabilir. Bu anlamda söz konusu tablolann müzeden sergUenmekten alıkonulnıası nasıl bir siyasi yaklaşun sonucu gerçekleşmiştir?'' DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Sonrası Felaket Edip Canseverin (1928-1986) toplu şiirlerinin fark- lı bir düzenlemeyle yeni basımının yapılması bir tar- tışmayı da birlikte getirdi: Şairin gençlik yıllarında ya- yımlayıp, sonradan pişmanlık duyduğu için toplu şi- irlerine almadığı şiirleri, kendi tercihi yok sayılarak yeniden yayımlanabilir mi? Kuşkunuz olmasın, başlarına böylesi kazalann geleceginr bilseler, bütün şairier arkaiannda şiirferi- ne dokunulmamasını isteyen belgeler btrakırlardı. Ama ne bilsinler, gün gelıp yayıncıların kendiierine böy- lesi oyunlar oynayacaklarını. Sanınm bir Oktay Rifat, bu uzakgörüşlülüğü gös- tererek, ölümünden önce, "yayımlanmamış şiirimyok- tur" diye bir vasiyet bırakmış. Ola ki, pek çok şairin başına geldiği gibi, orda burda yanm yamalak şiir- leri bulunup kendi yapıtlan arasına katılmasın diye. Edip Cansever'i birazcık olsun tanryanlann, henüz yirmi yaşındayken, içinde, "bir lise öğrencisinin, pek sözü edilmeye değmez şiir denemeleri"r\\n bu- lunduğu Ikindi Üstü adlı kitabını yayımlamayı haya- tının en büyük hatalanndan biri olarak gördüğünü bilir. Neredeyse bütün yaşamı bu büyük pişmanlık- la geçmiş, bu kitabın bulabildiği bütün kopyalannı toplayıp kendi elleriyle yok etmiştir. Neden? Şiirie ilgilenenlerin bildiği gibi, bir şairi şair kıtan özel- liklerin başında onun özgünlüğü, yani başka şairle- re benzemezliği gelir. Edip Cansever bu konuda öy- lesine titizdi ki, yaşamının sonraki dönemlerinde de yazdığı kimi şiirierde, bir başka şairin uzaktan da ol- sa havasını sezdığinde bunlan kitaplanna almaktan vazgeçmiştir. İlk kitabını yok sayması, toplu şiirleri yayımlanır- ken ikinci kitabındaki yırmi beş şiirden yalnızca dör- dünü alması, üçüncü kitabından elemeler yapma- sı, hep bu özellikle ilgili. İlk toplu şiirler kitabı Yeni- den (Cem Yayınevi) yayımlandığında, Varlık dergisi- nin Ekim 1981 tarihli sayısında kendtsiyle yapılan söy- leşide bu tavnnı şöyle açıklıyor: "Dirlik Düzenlik adlı yapıtım acemilik yıllanmın ilk ürünlerini kapsıyor. 0 dönemin şiirortamını aşama- dığı gibi, mizacımı belirtmekten de uzak şiirler. Yal- nızca dörtşiiralmamın nedeni, başlangıçla daha son- ra yazdıklanmın arasındaki bağı saptamak kaygısın- dandoğuyor. Yerçekimli Karanfıl'den 'fantezi' ö'0e- si ağır basan şiirleri çıkardım yalnızca. Ben çıkar- masam da kitap onlan dışlıyordu zaten." Şairin tavrı bunca net. Buna karşın yayınevinın gerekçesi daha farklı: Mademki Edip Cansever bu şiirleri yazmış, şair is- temese de okurların bunlan bilmeye hakkı var. Okurfarın kendisini hangi şiirieriyle tanımasını is- tediğine şair sağlığında kendi karar vermiş. Başka şairterin de benzertavırtarı vardır. Kavafis, yaşlılığında şiirferinden tek ciltlik bir seçme yapıp, bunlar benim şiirierimdir diyerek bırakmış, ötekileri de yok etmiştir. Yayınevinin yaptığı bir başka çalışma da şairin dergilerde yayımlandıktan sonra kimi yerterini değiş- tirip düzelterek kitaplanna aldığı şiirleri ilk biçimle- riyle yayımlamak. Yani şairin yaptığı değişiklikleri geri çeviriyor. Bu tavrın sonu yok. Günümüz teknolojisiyle bir tablonun katmanlan- nı birbirinden ayrıştırarak ressamın tablosuna son biçimini vermeden önceki durumunu saptamak ola- naklı. Biri kalkıp Jakond'a bu işlemi uygulayıp, Ja- kond'un önceki hali buydu diye yeni bir resim orta- ya çıkarsa, Leonardo mezanndan kalkıp onu kova- lamaz mı? Diyelim günümüz yayıncılan Cansever'i yeterin- ce tanımıyor olabilirier. Edip Cansever'i tanıyan her- kes bu özelliğini bilirken, en yakını sayılabilecek ai- lesi nasıl bilmiyor, anısına bu haksızlığın yapılması- na izin veriyor.. anlamak zor. turgay@flsekci.com Omer Kavur Günü • Kültür Servisi - Marmara Eğitim Vakfı, Marmara Koleji ve Maltepe Cniversitesi'nin düzenlediği 'Uluslararası Kültür Bayramı 2005' kapsamında bugün Ömer Kavur Günü yapılacak. Saat 11.00'de 'Akrebin Yolculuğu', saat 13.15'te 'Karşılaşma' adlı filminin yani sıra saat 15.30'da da Şaban Özinarın 'Benim Anlayışım Sinema' adlı Ömer Kavur belgeselinin gösterileceği etkinlik saat 16.30"da Dr. Aslı Selçuk, Uğur Polat. Ismail Hacıoğlu, Şaban Özinal'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Bir Ustanın Ardmdan' adlı söyleşiyle sona erecek. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K Â M t L M A S A R A C I 29DEĞİŞİKOYUN, 81İL, 25 İLÇE. 55 KÖYDE SAHNELENECEK 5 . DtYARBAKIRKOLTÜR VE SANATrâsTrVAlİBAŞUTOR DT Aııadohı yoDarmda ' 'Sesler ve renlder barışa' Geçen sezondan beri kış-yaz sezonu uygulamasını başlatan Devlet Tiyatrolan, yerleşik sahnelerindeki temsillerine ara vererek, yaz sezonu uygulaması ile Türkiye'yi dolaşacak. 12 bölgedeki yerleşik tiyatrolanndan seçilen 29değışıkoyunu81il, 215 ilçe, 55 köyde sahneleyecek. Etkinllkler kapsamında Etkinliklerde 850 sanatçı, teknik eleman ve memur görev alacak. Haldun Taner'den Turgut Ozakman'a; Ah'Bej'den CahitAtma; Ajfe Çmaröğhı'ndan Üstün Dökmen'e; Dario Fo'dan Ephraim Kishon'a; Gyula Urban'dan Anton Çehm'a dek birçok yazann yapıtlan sanatseverlerle buluşacak. Sahnelenecek oyunlar şunlar: Ankara De\1et Thatrosu: Miğfer (Çocuk Oyunu), Karımla Evleniyorum, Ölümden Kaçış Yok, Sığıntı, Mavi Köpek (Çocuk Oyunu), Komşu Köyün Delisi, Gözlerimi Kapanm Vazifemi Yapanm. tstanbul Devlet Tîyatrosu: Bir Anarşıstin Kİza Sonucu Ölümü, Çok Yaşa Komedi, Kamyon. İzmir Devlet TîyatrosuıAynlık, Boyacı, Deli Dumrul, Hadi Öldürsene Çanikom. Antah/a Devlet TKatrosıı: Androcles ile Aslan (Çocuk Oyunu), Paşalann Paşası. Diyarbaku* Devlet Tiyatrosu: Benim Güzel Pabuçlanm (Çocuk Oyunu), Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Çıkmaz Sokak Çocuklan. Erzurum Devlet Th-atrosu: Pırtlatan Bal (Çocuk Oyunu), Memurin Faslı. Srvas Devlet Trjatrosu: Zengin Mutfağı, Tarla Kuşuydu Juliette. Konva Devlet Tiyatrosu: Kuyudaki Aslan (Çocuk Oyunu), Ana Hanım Kız Hanım. Van Devlet Tiyatrosu: Sersem Kocanın Kurnaz Kansı. Trabzon Devlet Thatrosu: Ayyar Hamza. Bursa Devlet Tîyatrosu: Töre. Adana Devlet Tîyatrosu: Uçan Şemsiye. Yaz sezonu çerçevesinde Antalya ve Bursa Devlet Tiyatrolan yurtdışı etkinliklere de katılacak. DtYARBAKTR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin geleneksel olarak düzenlediği Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali'nin beşincisi, 28 Mayıs'ta başlıyor. Festival programı, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve ilk kademe belediye başkanlannın katıldığı bir toplantıyla açıklandı. Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği konukevinde düzenlenen toplantıda konuşan Baydemir, festivalin bu yılki sloganını 'sesler ve renkler barışa' olarak belirlediklerini söyledi. Ortadoğu'da banşa duyulan gereksinim nedenıyle bu temayı seçtiklerini vurgulayan Baydemir, festivale 500 sanatçı ve aktivistin. 47 etkinlikle katılcağıru belirtti. Festivalin önemli etkinlikleri arasmda Diyarbakır Demokrasi Platformu ile birlikte düzenlenen 'Ortadoğu'nun Dünü, Bugünü, Geleceği' konulu, üç gün sürecek panel ile Ioanna Kuçuradi'nin 'Etik ve Etikler' başlıklı söyleşisi yer alıyor. Katılacak sanatçılar arasmda Zerrin Özer, Selda Bağcan, Özlenı ÖzdiL Nilüfer AkbaL Burhan Şeşen bulunuyor. 4 Haziran'a kadar sürecek festivalin ilginç etkinliklerinden biri ise saksofoncu MuratTaner'in, sabah gündoğumunda tarihi surlar üzerinde vereceği konser. Yabancı konuklar arasmda tran Halk Danslan Topluluğu ile Süleymaniye Orkestrası bulunuyor. Meryem Ana Kilisesi içindeki Alevi semah gösterisi ile Antalya Kilise Korosu'nun aynı yerdeki eşzamanlı konseri festivalin dikkat çeken etkinliklerinden.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear