17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 NİSAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur('<cumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Koca Usta ölümünün 417. yıldönümünde doğum yeri olan Ağımas'ta anıldı... Sinan'ı 'Sinan' yapan mekânlarda'Sinan Haftası'ndayız . Her yıl 1588'deki ölüm günü olan 9 Nisan'da andığımız Mimar Si- nan için düzenlenen etkınlıkler sürüyor... Bu yıl Koca Usta'nın Süleymaniye'deki al- çakgönüllü türbesının başında Istanbul Büyük- şehirBelcdiye Başkam da vardı... Bilebildiğimız kadarıyla 196O'lı yıllardan bu yana tstanbul'da- ki anma törenıne ilk kez bir belediye başkam ka- tılmış oldu. Gerçi Başkan Kadir Topbaş aynı zamanda mimar olduğu için de bu 'ilk'i yaşat- mıştı ama örneğin Bayındırlık Bakam Zeki Er- gezen dc 'mimar' değıl mıydı? Edime'de, yillardır artık gelenekselleşen Si- nan Haftası etkinlıkierinde de Mimarlar Oda- sı'nin Istanbul Büyükkent Şubesi ile Edırne Temsilcilığı yıne önemli bir katılım sağladılar. Sinan'm doğum yeri olan Kayseri'nin Ağırnas Beldesi'ndeki kutlanıalardan ötürü istanbul ve Edirne'deki törenlerde bulunamadık ama özel- lıkle Edirne'de geçen yıl yitirdığımız Vali Fah- ri Yücel'in anılanyla yüklü bir hafta yaşandı- ğını biliyoruz. Vali Yücel, Sınan'ın Selimiye'yi arnıağan ettiği bu tanhsel başkentteki 'mimar- lık mirası'na öylesıne içtenlikle sahip çıkmıştı ki... Aflırnas'ta büyük buluşma Ağırnas'ta ise sözün tam anlamıyla 'tarihsel bir buluşma' yaşandı. Mimarlar Odası yurt dü- zeyindekı tüm şubelerindcn katılımla özellikle 2005 yılı Sinan Günü'nün doğduğu yerde kut- lanmasını yeğlemişti. Bu karar geçen haziran ayındaki Ağırnas ziyaretımız sırasmda günde- me gelirken, onümüzdekı temmuz ayında îstan- bul'da yapılacak olan Dünya Mimarlık Kong- resi için de anlamlı bir hazırlık olacağı doğru- su pek de düşünülmemişti. Ne var ki gerek Ağırnas buluşmasındakı ko- nuşmalar, gerekse burayı ilk kez gören mımar- lann ve tüm katılımcılann 'mimaruk'la 'ya- şam çevresi' arasındaki iç ıçe geçmış ilişkilere ait gözlemleri Dünya Mimarlık Kongresi'nin ülkemiz için ne denli yaşamsal mesajlar taşıya- cağını şimdiden göstermış oldu. Sinan'ın ülİce- sinde mimarhktan uzaklaşmanın sadece tarih ve uygarlıktan değil, gelecekten de uzaklaşmak an- lamına geldiği Koca Usta'nın yaşadığı mekân- larda hemen tüm konuşmacılann ortak düşün- cesiydi. Örneğin Ağırnas'ın, kendisinı beldesine ve Mimar Sinan'a adamış Belediye Başkam Meh- met Osmanbaşoğlu köyün hemen tüm kadın ve çocuklannın da bulunduklan toplantıda dedi ki: "Mimarlar Sinan'a karşı görevlerini yap- mak istiyorlarsa hetn kcndi kentlerine hem de Ağırnas'a sahip çıksınlar. Sinan burada yetişti ama bfitün ülkcyc hizmet etti. Yapıla- rının bulunduğu her kentte, orayı daha da • YARATICIL1ĞIN ESlN KAYNAĞI MEKÂNLARDA... Mimar Sinan'ı anma etkinliğindc Ağırnas'taki buluşmaya katılan Make- donyalı 'Koçani' orkestrası tarihi sokaklarda... (Fotoğraf: Süleyman Boz) Kültür vc Turizm Bakanlığı desteğiyle restore edilcn simgesel 'Sinan Evi' vc etkinlik katıhmcıları... (Fotoğraf: Defne Bcnol) güzelleştirmek için mimarlığını gösterdi." Demek ki 'Sinan'a yakışır bir mimar' ola- bilmenin önkoşulu hızmet verılen 'arsa'yı de- ğil tüm kentı 'bir btitttn oiarak' düşünmek... Nitekım Kayserı Valisi Nihat Canpolat da aynı konııya değinerek Koca Usta'nın sadece yapılanyla değil, kentlerc kattığı kimlık değer- lerıyle de tarihsel büyüklügüne ulaştığını vurgu- layarak özetle şunlan söylüyordu: "Mimarlık özünde ve önceliklc kent plan- lamasıyla bütünleşen bir sanattır. Yapıyı ta- sarlayabilmek için kentin geçmişini ve gele- ceğini düşünmeden harekct ctnıck mimarlık sayılamaz. Bu nedenle günümüzdeki kent- lerle uyıımsuz yapılaşmaya karşı Sinan'dan alınacak ders hem mimarlık hem de planla- ma olmah" Kayseri Büyükşehir Beledıyesı ve Tarihi Kentler Birliği Başkam Mehmet Özhaseki de mimarlıkla kent tarihi arasındaki ılışkinin sade- ce anıtsal yapılann korunması ıle sınırlı kalama- yacağını ammsattığı konuşmasında; "Beledi- yeler imar hizmetleri ilc kent kültiirü ve kent kimliği konularını artık birlikte düşünmek durumundalar. Bu nedenle mimarların bu hizmetlcıic daha fa/la ilgilenmeleri ve katıl- maları Tarihi Kentler Birliğimizin de önce- likli hedefleri arasında..." Sınan'ın ve yaşadığı mekânlann verdıği buil- hamlara derinlemesine bir katkıyı da ÇEKÜL Başkam Prof. Dr Metin Sözen yaptı. Türki- ye'nin tüm bolgelerınden gelen nıiıııarlara, va- linin şahsında bütün kamu yöneticilerine, be- lediye başkanlannm şahsında bütün yerel yöne- ticilere, toplantıda bulunan milletvekillennın şahsında tüm siyasetçilere ve Ağırnaslılara bir çağn ruteliği taşıyan sözleri arasında şu vurgu- lamaları öne çıkıyordu: "Sinan eminim ki bu kentte her sabah uyandığmda çocukluğuna ve gençliğine rağ- men, üreteceği ve yararlı olacağı işlcrini düş- leyerek güne başlıyordu.. Yaşamı boyunca da bunu terk etmedi. İştc bizitn kentliler oiarak, yurttaşlar oiarak, hatta düııyalılar oiarak on- dan alacağımız en büyük ders bu. Lütfen, kentinizi ve ülkenizi aklınızdan çıkarmadan uyanın, yaşayın ve üretin." Kültür'unve Etlkinslmpesl Türkiye'de mimarlığı kent planlamasından hatta iç mekân tasanmından ve dahası pey- sajdan, inşaattan, yapı denetımınden uzak- laştırmaya çahşanlara karşı son yıllann bel- ki de en çarpıcı uyanlarını içeren bütün bu konuşmalann ardından iki bayan mimarın Koca Usta'dan esinlenilmiş düşünce ve tasa- rımlan aktarmaları ise Ağırnas buluşmasını adeta bir eğitim çahşmasına dönüştürdü. Doç. Dr. Deniz İncedayı, 'mimarlık eği- timi'nde Sinan'dan nasıl yararlanılması ge- rektiği üzerinde dururken yapılannı tanıma- nın yetmeyeceğini, bütün o eserlen meyda- na getiren 'mimarlık kültürü'nün ve 'mes- lek etiği'nın de öğrenilmesi gerektigini vur- guladı Ağırnas'ta iki yılı aşkındır süren 'Mimar Sinan Evi ve Mekânları Koruma ve Res- torasyon Projesi'nin emektar ve çalışkan mimarı Nüvit Bayer de deneyimlerini ve he- deflerini anlatırken; "Bu yeraltı mekânları- nı ortaya çıkarıp yaşatmak dcmek Si- nan'ın nasıl ortaya çıktığuıı, yaratıcdığımn bunlardan nasıl etkilcndiğini belgelemek- le de eşanlamlı" diyordu. Doğumunun 515. yılındakı Mimar Sinan Etkinliği, işte bu düşüncelerle birlikte çocuk- luğunu ve gençlik yıllannı yaşadığı mekân- ların gezilmesiyle devam ettı. Aynı günlerde Vecdi Sayar'ın çabalarıyla Kayseri'de dü- zenlenen Kultür ve Sanat Festivali'nin katı- lımcılanndan Makedonyalı 'Koçani Orkest- rası'nın Sinan Evı'nde verdiği konser ile mi- marların 'fahri mimar' ilan ettikleri Meh- met Osmanbaşoğlu'nun, onca katılımcının doyasıya yediği 'yöresel bulgur pilavı' ık- ranıı ise unutulmazdı. Bu etkinliği yaşayanlar, bir günlük dolu dolu anılarıyla birlikte Muhsinllyas Suba- şı'nın derlediği 'Ağırnaslı Sinan' ile Abidin Dino'nun 'Sinan' kitaplanyla birlikte Ağır- nas'tan ayrıldılar. Ağırnas Belediyesi yayın- lanndan çıkan 'Ağırnaslı Sinan'ı Mehmet Osmanbaşoğlu; Yapı Kredi Yayınlan'ndan baskısı tükenen 'Sinan'ı ise Mehmet Özha- sekı tüm katılımcılara armağan ettiler. Levent Arşiray farklı dizilerden oluşan son dönem çalışmalarmı sergiliyor Resmin gittigi yere kadar git SELCEN AKSEL Resmin yaşamia buluştuğu yere 'Sonsuzlu- ğun Ayııası Onünde' bir yer de denebilir bel- ki. Böyle bir sözün sanatçıdaki karşılığı sayısız deneyim için bir durak olmaktır kimı zaman. Bu tanım, aslında, içsel görüşün tartışılmaz duy- gusallığıyla birlikte, sanatçının istediği ölçüde açıkladığı bir yolculuktur. Levent Arşiray, son dönem çalışmalanyla Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galensı'nın ko- nuğu... 'Savaş', 'Duruşlar', 'Alacakaranlık', 'Soyut Portre ve Figürler', 'Geri Dönüşüm' resimleri... Her bir başlık, farklı bir izleğin yıl- lara uzanan duruşlanndan örneklcr. Sanatçının tuval üzerine çalışmaları, uç boyutlu ışleri ve arayış sürecinde denediği degışıkyöntemler, öz- günbirbütünü oluşturuyor. Soyutlama, tuvaller- de pentürün olanaklarının ustaca kullanımıyla, kişisel bir yorumu dürüslçe destekliyor bu ser- gıde. Gündemdeki 'erozyon'agönderme yapan işler, burada zamansız bir durulukta karşımıza çıkıyor, belirgin bir çağrışıma uzanan simgeler değil, yapmak bozmaktan kaçınmayan bir sıire- cin duru ve dolaysız anlatımıyla. Sergi kolay açılmıyor Levent Arşıray'a göre. "Çünkü sanatçının iç hesaplaşması kolay bir şey değil..." Atölyeye tam anlamıyla kapanıp, aynı arayışlan yinelemek değil, sadece son beş yılda bile belki beş ayrı değişıklığın kendinde- İci yansımalannı karşılamak, anlatmak... "Bun- ların hepsinde, ne yaşıyorsanı onlar var. Çün- kü ben kinıse için resim yapmıyordum, ken- dim için sadece. Ne hissediyorsam, ne yapı- yorsam onu..." Tuvalde verilen savaş Sergıde, sanatçının eski hamur teknelerini kullanarak hazırladığı üç boyutlu çalışmalan da yer alıyor. Sanat yaşamınm başından bu yana üç boyutlu düşünmeye özel bir önem verdiğini söy- lüyor Arşiray. Bu hamur teknelerini, kendi de- yimiyle Anadolu'dan toplanmış bu beş bın yıl- lık kültür yapıtlarını bitpazannda bulduğunda çok heyecanlanmış, üç ay sadece onlann bakı- mına adamış kcndini. "Kurtlarını ayıkladım ve ağaçları dikey konuma getirdim; onlann, dünya heykelinden birer sade örnek olduğu- nu keşfettim. Çünkü bir köylü vatandaş, bel- Tuval üzerine yağlıboya, 80x90 cm. ki 100-150 yıl öncc bir tek keser kullanarak bu kadar güzel bir yontuyu o sert ağaçtan yapmıştı. Belki yaptığının zanaat olduğunu bile bilmiyordu. Onları sanat objesi haline getirmek bana düşen görevdi. Anadolu kül- türüne olan saygımdan dolayı..." Söz resimlerine geldiğınde, bu yapıtlannın iz- leyicisiyle ilişkısınin çok önemli olduğunu söy- lüyor Arşiray. Beş yıllık bir sürecin sonucu ol- malannın nedenini, değişerek oluşmalanyla açıklıyor. "Çok güzel resimler çıktığı halde, tekrar bozarak, hesaplaşmama sadık kala- rak... Kendiliğinden de olsa, tenıiz işler çık- nıası çok önemli sonunda..." Arşiray'a göre, resmin nerede, ne zaman bi- teceğine bir tek ressam karar verebilir. Içsel sor- gusu durdemediyse, yeni sorularüretiyorsa, on- ları ızleyip bozmak sözü edilen llişkiler, kentler, insan bozuluyor. "Bireysel olmanın sadeliğini, güzelliğini, iç doğayı, her şeyi, her şeyi terk etmeye ve unutmaya başla- dık" diyor. Bir tüketim toplumunun tutsağı ol- maya isyanı olduğunu da belırtıyor Arşiray. Böylesi insancıl olgulann bile bırer iktidar ala- nına çevrildiği görüşüne katıhyor. Savaş, yok olan kentler, çeşitli duruşlarla özetlenen kadın- laryapıtlannda... Tüketlcl klmllğln yansıması Boyayla tuvalin ilişkisi dikkat çekıcı. Bu ko- nuda yöneltilen soruyu şöyle yanıtlıyor Arşi- ray: "Tuvalin içinde, özünde bir savaş ver- mek bence çok değerli. Bir müzik gibi, ko- kusuyla, o bezin, o fırçanın o teknikle yoğ- rulması... Pentür tadından vazgeçemiyo- rum. Kâğıtlar üzerine yaptığım işler, onla- nn yapım süreci çok kısa." Resimlerinde on kurgunun olmadığım, tu- valde soyut bir çizgıyle başladığım ve resmin • Levent Arşiray'ın, 'Savaş', 'Duruşlar', 'Alacakaranlık', 'Soyut Portre ve Figürler', 'Geri Dönüşüm' resimleri... Her bir başlık, farklı bir izleğin yıllara uzanan duruşlanndan örnekler. Sanatçının tuval üzerine çalışmaları, üç boyutlu işleri ve arayış sürecinde denediği değişikyöntemler, özgün bir bütünü oluşturuyor. zenginleşerek olgunlaştığını da belırtıyor. Çağdaş olma iddiası üzenne görüşü sorul- duğunda, böyle bir sınırlamanın sanatçıyı top- lumdan uzaklaştırabileceğinı söylüyor. Halen İstanbul Kültür Ünıversıtesi'nde öğre- tim görevlisı oiarak çalışan Arşiray, eğitımcı yanı ve sanatçı kimliğiyle, devlet galerilerine olan genel ilgisizlığın, yakın bir zamana dek merkezi yerlerde bulunan ve birçok kışıyı çe- ken bu yerlerin bu kadar az ızleyıcisınin olma- smm iyi bırgösterge olmadığım belirtiyor Top- lumda tüketici kimliğin kotü bir yansıması... "Resmimi 10 yıl sonrası, farklı bir gözle görüyorum. Beş yıl gibi kısa bir zamanda bi- le beş ayrı şeyi hissetmek mümkün, ama özünde Levent Arşiray olmak koşuluyla <a- bii..." Sergı 17 Nisan 'a dek görülebilir. (0212 251 56 00) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Yol, Çok Önceden Belliydi (1) Hasan Rıza Soyak'ın Yapı Kredi Yayınları ara- sında çıkan "Atatürk'ten Hatıralar" başlıklı anıları, bu türden kitapların bize anımsattıklarını, yani ne- relere gelebilecek ıken, bugün hangi nedenlerle çok farklı yerlerde olduğumuzu bir kez daha vur- guluyor. Kitabın en ılginç pasajlarından biri, Mustafa Ke- mal Atatürk'ün, Büyük Zafer'ın ikinci yıldönümü olan 30 Ağustos 1924 tarihinde, Dumlupınar'ın Çal Tepesi'nde düzenlenen büyük tören sırasmda verdiği söyleveaıt. Hasan Rıza Soyak'ın "Busöy- lev aynı zamanda atimiz için çok hayati ve kıymet- li tavsiye ve direktifleri de ihtiva etmektedir" sap- tamasıyla girişini yaptığı pasajda Atatürk, önce Milli Mücadele'ye ve Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi'nin cereyanına aıt ayrıntılı bilgi verdikten sonra, bir ülkenin işgali konusun- da şöyle demektedir: "Efendiler! Kendilerıne bir milletin talihi tevdi olunan adamlar milletin kuvvet ve kudretinı yalnız ve ancakyine milletin gerçek ve elde edilmesikabilmenfaatlan yolunda kullanmak- la ödevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarma- malıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki bir mem- leketi zapt ve işgal etmek, o memleketin sahiple- rine hâkım olmak için yeterli değildir. Bir milletin ru- huzaptolunmadıkça, bir milletin azim veiradesikı- nlmadıkça o milletehâkim olmanın imkânıyoktur... Yüzyıllann doğurduğu bir milli ruha, kavi ve sürek- li birmilli iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz. Mah- kûm olmak istemeyen bir milleti esirlik altında tut- maya gücü yetecek kadar kuvvetli istilacılar artık yeryüzünde kalmamıştır. Türkmilleti; son mücade- leleriyle, bilhassa burada kazandığızaferle, göster- diğiazim ve irade ile bilinen gerçekleri, birdefa da- ha tarihin sinesine çelik kalemle hakketmiş bulu- nuyor..." Sadece Türk tarihinin değil, ama dünya tarihi- nin kaydettiği en büyük zaferlerden birinin yıldö- nümü coşkusu içersinde bile bir milleti yöneten- leri, o milletin güçlerını yalnızca gerçek ve elde edilmesi kabil menfaatları yolunda kullanmaları yolunda uyarmaktan geri kalmamış olması, Ata- türk'ün bir ülkeyi uçurumlara sürükleyebilecek ha- yallerden ne kadar uzak bir gerçekçi devlet ada- mı olduğunun çarpıcı kanıtıdır. Zaten bu eşsız ger- çekçiliktir ki, hazır çok büyük bir zafer kazanılmış- ken Türk ordusunun Osmanlılar zamanında yıtıril- mış bazı topraklara da gırmesini isteyenler karşı- sında Atatürk'ü, zaferi amacıyla sınırlamak gibi isabetli bir karara götürmüştür. Atatürk, aynı söylevın, egemenliğin artık mille- te ait olmasının anlamı üzerinde durduğu bir baş- ka bölümünde ise şöyle diyor: "Efendiler! Bu mu- azzamzaferin çeşitli amillerinin üstünde en önem- li ve en yükseği Tük milletinin kayıtsız, şartsız ege- menliğini eline almış olmasıdır. Olayın tarihimizde, bütün cihanda ne büyük ve feyizli bir devrim oldu- ğunu izaha lüzum görmem. Milletimizin uzun se- nelerden beri, hanlar, hakanlar, sultanlar, halifeler elinde, onlann baskı ve istibdadı altında ne kadar ezildiğini, onlann hırslarını tatmin yolunda ne ka- dar büyük felaketlere vezararlara uğradığını düşü- nürsek, milletimizin egemenliğini eline almış olma- sı olayının bütün azamet ve ehemmiyetı gözlerimiz önünde belirmiş olur. Gerçi büyük zaferin ertesi- ne kadar Istanbul'da Halife ve Sultan adı altında bir kimse ve onun işgal ettiği Halifellk ve Sultanlık adıyla birmakam vardı. Fakat zaferden sonra mil- let o makamlan ve o makam sahiplerini layık oldu- ğu akıbete götürdü. Efendiler! Milli egemenlik öy- le bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, yok olur... Saraylannm içinde Türk'ten gayri unsurlara istinat ederek, düşman- larla ittifak ederek Türklüğün aieyhlne yürüyen çü- rümüş gölge adamlannın Türk vatanından kovul- ması, düşmanın denize dökülmesinden daha kur- tarıcı bir harekettir..." Kanımca "Atatürk'ten Geleceğe Yönelik Ders- ler" diye de adlandırılabilecek bu söylevden alın- tıları gelecek hafta da sürdüreceğim. e-posta: ahmetcemalfı superonline.com acem20c( hotmail.com İSTANBUL FÎLM FESTİVALl • EMEK'te saat 10.00'da 'Polyester', 12.30'da 'Nakış Gibi', 16.00'da 'Lila ve Düşleri', 19.00'da 'Boş Ev', 21.30'da 'Gizli Skandal'. (0 212 293 84 39) • ATLAS'ta saat 10.00'da 'Kanlı Saltanat', 12.30'da 'Darwin'in Kâbusu', 16.00'da 'Kız Alnıak', 19.00'da 'Sürgündekiler', 21.30'da 'Aşkın Getirdikleri'. (0 212 252 85 76) • SİNEPOP'ta saat 10.00'da 'Avrupa Ekspresi', 12.30'da'Masumiyet', 16.00'da 'Manda Çobam', 19.00'da 'Cafe Lumiere', 21.30'da 'Dünden Sonra'. (0 212 25111 76) • BEYOĞLU StNEMASI'nda saat 12.30'da 'Meleğin Düşüşü', 16 OO'da 'Gönül Yarası', 19.00'da 'Nâzım'a Armağan + Pina Bausch', 21 30da 'Balans ve Manevra'. (0 212 251 32 40) • REXX'te saat 19.00'da 'Üvey Kardeşim Frankenştayn', 21.30'da 'Silmi Adası'. (0 216 336 01 12) BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da 'Akbank Oda Orkestrası'ndan 'Llygarhk ve Soykırım' konseri. Şef: Cem Mansur, Stephen Kovacevich (piyano). (0 212 232 98 30) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZI'nde saat 18.30'da Teoman Madra'dan 'Multi Media Klipler 200S' başlıklı söyleşi. (0 212 292 06 55) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde saat 19.00'da Merih Akoğul ve Haydar Ergülen'den 'Deneme Üzerine' söyleşi. (0 212 252 35 00) • İFSAK'ta saat 19.30'da Hacer Karanlık'tan 'Renkler ve Tapınaklar Diyan' başlıklı saydam gösterisi/O 212 292 42 01) M İSTANBUL BtLGİ ÜNtVERSİTESt Dolapdere Kampusu'nda saat 15 OO'te 'M - Bir Şehir Katilini Arıyor', 17.00'de 'Ölüm Ustası', 20.00'de 'Belleville'de Randevu'. (444 0 428)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear