Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
'PKK, Kürtler adına konuşamaz' diyen Başbakan, Norveç'te terör örgütü PKK'lilerin protestosuyla karşılaştı
Erdoğan'ayumurtalı saldırı
*W da
OSLO (AA) -
Norveç'te Kiirt
sorunu veErme-
ni soykınmı sav-
lanyla ilgili Av-
rupa Birliği ve
Batı'yaağırsuç-
lamalar getiren
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Nobel Enstitü-
sü'nde verdıği
konferans sırasında
da kcndilerini Kür-
distan Ulusal Kong-
4 resı'nın temsilcisi
^ olduklannı söyle-
yen katılımcıla-
rın sorularına
sert yanıt ver-
di. Erdoğan,
konferansın
• Erdoğan, Nobel Enstitüsü'ndeki konferansta kendilerini Kürdistan Ulusal Kongresi'nin
temsilcisi olarak tanıtan katılımcılara sert yanıt verdi. PKK'nin bölge halkının huzurunu
ve güvenliğini tehdit ettiğini vurgulayan Erdoğan, Norveç Parlamento Başkanı Jorgen
Kosmo ile yaptığı görüşmenin ardından PKK'lilerin yumurtalı saldınsma uğradı.
ardından PKK'li bir grubun "yumur-
talısaldınsına" uğradı, yumurtalar Er-
doğan'ın korumalanna isabet ettı.
Erdoğan, dün Nobel Enstitüsü'nde
"Küresel Banş Arayışı ve Tiirkiye'nin
Kütkısr konulu konuşmasının ardın-
dan soruları yanıtladı. Erdoğan, ken-
dilerini Kürdislan Ulusal Konseyi üye-
len olarak tanıtan bazı kişilerin ''Tür-
kiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Kiirt
varhğuu kabul etmediğT, Türkiye'de
Kiirtsorunuolduğu" ve "Türkgüven-
lik güçlerinin yaptığı opcrasyonlann
savaş olduğu" yönündeki açıklamala-
nna tepki gösterdı. "Çirkin bulduğum
artniyeüidüşüııceteripavlaşmammüm-
kiin değil. Ordumuzun başlattıgı bir
operasyonu, bir olayıniteleyemezsiniz"
diyen Erdoğan şöyle konuştu:
"Teröre karşı güvenlikgüçlerimizin
duyarsız kalması mümkün dcğildiı.
Güvenlik güçlerimizin yapmış olduğu
mücadele, obölgelerdeyaşayan insanı-
mızın huzurunayöncliktir. PKK, o böl-
gede insanlanmızın huzurunu,güveni-
nitehditetmektedir. PKK, aslaKiirtva-
tandaşlarımızın temsilcisi olamaz, de-
gildir. Bunun altını çiziyonım. PKK
Kürtler adına konuşamaz."
"Türkiye'de Kiirt sorunu vardır"
demenin sanal sorunlar olarak ortaya
çıktığını ifade eden Erdoğan, sözleri-
ne şöyle devam etti: "Bizim için böyle
bir sorun yoktur. Bi/im leıncl yaklaşı-
mınuz, vatandaşhk bilinci içinde tüm
vatandaşlanmızaolanyaklaşımdır. 30'a
yakmetnikunsurvarTürkiye'de™ Bun-
lan görmeyeceksiniz, Türkiye'de bir
bölgcyiKürtvatandaşlanmızınyaşadı-
ğı bölgelcr olarak ilan edcceksiniz. Bu
mümkün değil. Böyle bir temsili kinı-
seâzevermez. Birifadekullandnnız. 'Sa-
vaşı durdururuz' diyorsıınuz. Sizkim-
siniz de savaşı durduruyorsunuz? Tür-
kiye'nin içerisindebir defa böyle bir ay-
n devlet mi var da siz savaşı durduru-
yorsunuz? Bunun anlamıterorizmi ka-
bul ettiğuıizi ifade etmektir. Terörün
bir odağı olarak sizi beıı şu anda görü-
yonım. Bizim ortak paydanıız,Türki-
yeCumhuriyetivatandaşlığıdır. Bu üst
kimlik içerisinde bütün etnik unsurlar
yerini almışür."
Erdoğan, daha sonra Norveç Parla-
mento Başkanı Jorgen Kosmo ıle bir
araya geldi. Erdoğan-Kosmo görüş-
mesinin devam ettiği sırada, PKK men-
suplarıyla aralannda Norvcçlilerin ve
çocukların da bulunduğu yaklaşık 30
kişilik bir grup, protesto gösterisinde
bulundu. Grubun, Kürdistan bayrağı ve
terör örgütü liden Abdullah Öcalan' ın
posterlerini taşıdıklan, Türkçe ve Kiirt-
çe PKK ve Öcalan lehinde sloganlar
attıklan gözlendi. Erdoğan ve berabe-
rındekı heyet görüşmenin ardından
parlamento binasından çıkarken Er-
doğan yumurtalı saldınya maruz kal-
dı. Atılan yumurtalardan eğilerek ko-
runmaya çalışan Erdoğan ile berabe-
nndekı heyet binanın yanındaki otele
girdi. Yumurtalardan bazılan Erdo-
ğan'ın korumalanna isabet ettı.
Baykal, AlHM'nin aldığı kararı resmi yoldan öğrendiğini söylerken hükümeti de eleştirdi
'Ocalan yeniden yargdanacak'
• Son dönemde Irak, Suriye,
Türkiye'deki Kürtler için
konfederasyon oluşumımun
gündeme getirildiğini belirten
Baykal, "Konfederasyon
bayrağı Türkiye sınırları içinde
dalgalandırılıyor. Hükümet ise
bu olaylar karşısında suskun,
çekingen tavır sergiliyor" dedi.
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu)-CHPGenel Baş-
kanı Deniz Baykal, Avru-
pa însan Hakları Mahke-
mesi'nin (AÎHM) Abdul-
lah Öcalan'ın yeniden yar-
gılanması yönünde karar
aldığını açıkladı.
CHPlideri Baykal, par-
tisinin grup toplantısında
Trabzon ve Mersin'de ya-
şanan olaylara değinerek
insanlann Türkiye'de "yet-
kili,teslim olmanuş, boyun
eğmemiş otoritelerin bu-
lunduğundan emin olma-
dığıiçin" tepki gösterdiği-
ni belirtti. Son günlerde
Türkiye'ye yönelik azın-
lık tartışmasının yeniden
şekillendirilmek istendiği-
ni kaydeden Baykal, say-
gınuluslararası kuruİuşla-
rın bile Türkiye'den azın-
lıkların kabul edilmesi ta-
lebınde bulunmaya başla-
dıklanna işaret etti. Bu tar-
tışmanın yeniden başlatıl-
mak istenmesinin cıddi bir
gelişme olduğunu kayde-
den Baykal, azınlıkkavra-
mıyla "matematikser de-
ğil, "kanıu hukuku ayrışı-
mına" temel olacakbir ta-
rif getirilmek istendiğine
dikkat çekti. Türkiye'de bir
süredir anayasal rejimin
öngördüğü egemenlik an-
layışının dışında yeni bir
egemenlik alanının oluş-
turulmak istendiğini, bu
gelişmeleri kaygıyla izle-
dıklennı ifade eden Baykal,
"fVansa'da azınlıkolduğu-
nu sola da sağa da kabulet-
tiremezsiniz. Ama Türki-
ye'deolmayan bir azınlığuı
üretilmesi için yapılan ça-
balar, demokratikleşme-
nin gereği gibi sunuluyor.
Nasıl Fransa iiniterdevlet-
se, Türkiye Cumhuriyeti
de üniterdevlettir,öyleka-
lacaknr" dedi.
Baykal, bütün bu geliş-
meler olurken AlHM'nin
"Öcalan'ınyeniden yargı-
lanması karart aldığını"
söyledi. Öcalan'myenı bir
siyaset aşamasına geldiği-
ni kaydeden Baykal, son
dönemde de Irak, Suriye,
Türkiye'deki Kürtler için
konfederasyon oluşumu-
nun gündeme getirildiğini
belirtti. Konfederasyon
bayrağının Türkiye sınırla-
n içinde dalgalandınldığı-
nı, buna da kimsenin sesı-
nin çıkmadığını kaydeden
Baykal, "Hepimizaynkö-
kenlerden, geleneklerden
geliyoruz. Ama bu bizûn
siyasal bütünlüğümüzün
ortadan kaldırümasımn
bahancsine,gcrekçesinedö-
nüştürülemez" diye ko-
nuştu. Hükümetin bütün
bu olaylar karşısında "sus-
kun, çekingen" bir tavır
sergiledigini kaydeden
Baykal, "Türkiye üzerin-
deoynananoyunlarateslim
olunmayacağı,flrsatveril-
meyecegi net şekilde orta-
ya konulmalıdır. Susarak,
pusarakbiryerevarılmaz.
Siz susarsanız nüllet tepki
gösterir" dedi.
AİHM'nin Öcalan ko-
nusunda karar aldığı yö-
nünde resmi bir bılgı gel-
mediği için gazeteciler da-
ha sonra Baykal'a bu bıl-
ginin "kesin olup olnıadı-
ğuu" sordu. Baykal da ken-
disine "resmi yollardan"
yeniden yargılama kararı
alındığı yönünde bilgi gel-
diğini ifade etti.
IĞNELl FIRÇA ZAFER TKMOÇtN
AB yetkilileri, Başbakan'ıntavnnın 'kabul edilemez' olduğunu söylediler
AçıMamalarAB'yi endişelendirdi
ELÇİN POYRAZLAR
BRUKSEL- Başbakan TayyipEr-
doğan'm Norveç'te yaptığı açıklama-
lar, AB içinde Türkiye'ye yönelik
endişelen arttırdı.
Cumlıuriyet'e konuşan üst düzey
bir AB yetkilisi Erdoğan'ın son dö-
nemde yaptığı açıklamaların Batı
karşıtı bir çizgide olduğundan söz
ederekülkedeki gelişmeleri kaygıy-
la izledıklerını söyledi. tsminin açık-
lanmasını istemeyen yetkilı, Türki-
ye'de 6 Mart'ta lstanbul'da kadınla-
nn polislerce dövülmesiyle başla-
yan olunısuz gelişmelenn ve hükü-
metin bu olaylara yönelik tavnnın
birlik içinde kaygı yarattığına işaret
etti. Başbakan'ın Avrupa'yı suçla-
yan tavnnın kabul edilemez olduğu-
nu söyleyen yetkili, Erdoğan'ın
'AB'den alacak dersimiz yok' deme-
si endişe verici" şeklinde konuştu.
Hükümetin iç politikada zorlukve so-
runlar yaşadığını öne süren yetkili,
Erdoğan'ın iktidarı kaybetmemek
için "milliyetçiveBatıkarşıö'' birtu-
tum içine girdiğini belirtti.
Ülkede oluşan havanın giderek
olumsuz bir hal aldığını söyleyen
AB yetkilisi, son aylarda AB'de kay-
gı yaratan gelişmeler arasında 6
Mart'ta polisin gösterici kadınlara
şiddet kullanmasını, Orhan Pa-
muk'un açıklamalarından ötürü teh-
ditler almasını, Trabzon'da yaşanan
linç girişimlerini, Erdoğan'ın pek
çok gazetecinin yanı sıra karikatürist
Musa Kart'a dava açmasını ve son
dönemdeki olumsuz söylemini say-
dı AB'nin nasıl bir tutum içine gi-
receğı konusunda görüş bildirme-
yen yetkili, "Avrupa ihtiyatlı bir tu-
tum ve ciddi bir endişe içinde Türki-
ye'deki gelişmeleri izliyor" dedi.
AİHM'NtN KARARI
ABile
yeni
gerilim
sinyali
Haber Merkezi - Terör
örgütü PKK'nin lideri Ab-
dullah Öcalan'ın "yeniden
yargılanmaistemiyle'' Av-
rupa însan Haklan Mahke-
mesi'ne (AİHM) yaptığı
başvurunun lehine sonuç-
lanma ihtimalinin artması,
Türkiye ile AB arasında
"yeni bir gerilimin" işare-
ti olarak değerlendirildi.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın AB üyesi ol-
mayan Norveç gezisinde
"AB'ye verdiği nıesajlar"
Türkiye'nin hassasiyetle-
rini bir kez daha gündeme
taşıdı. öcalan'ın "yeniden
yargılanına istemini" de-
ğerlendiren AÎHM Büyük
Dairesi'nin kararım önü-
müzdeki hafta açıklaması
bekleniyor. Hukukçuların
"yeniden yargılama kara-
rı'' alınması durumunda
"yargdamanmanayasalhü-
küm gereğioloınatikolarak
başlayacağı" yönündeki
uyanlan, "Öcalan lehine
bir karann" sonuçlannın
ağır olacağına işaret ediyor.
Hükümetin, "Öcalanle-
hine verilecek kararı uy-
gulamamasunn" AB ile 3
Ekim'de başlaması plan-
lanan üyelik müzakerele-
rinin de tamamen kopaca-
ğı anlamına geleceğine dik-
kat çekiliyor. Başbakan'ın
Norveç'te AB'ye yönelik
sertmesajlannın da bu yön-
deki bir karann "doğura-
cağı sonuçlann işaretleri"
olarak yorumlandı.
Başbakan, Norveç'te
AB'nin Türkiye'nin hassa-
siyetlerini dikkate almadı-
ğını vurgulayarak ağıreleş-
tirilerde bulunmuştu. Öca-
lan'ın yeniden yargılan-
ması durumunda hakkın-
da verilen ömür boyu ha-
pis cezasının değişmesi
beklenmiyor.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
"Ülkeyi koruma ve kollama " mis-
yonu, Osmanlı'nın dağılma döne-
minden miras kalan bir misyon.
Sonyıllarındasüreklitoprakyitiren
ve imparatorluk sınırları içindeki
uluslardan "milliyetçi" darbeleryi-
yen Osmanlı'nın aydınları, "bölün-
me sendromu"r\u bir yaşam fel-
sefesi yapmışlardı. Jön Türkler iş-
te böyle bırfelsefenin, yıkım ve da-
ğılmaya karşı direnmenin temsil-
cileriydiler. Türk milliyetçiliğini kö-
rükleyen ve geliştiren, özellikle Bal-
kanlar'da yükselen millıyetçilıkti.
Ulus devlet kurma milliyetçiliği
tarihsel bir ihtiyaca cevap veriyor-
du. Imparatorluğun yönetici ulusu
olan Türkler, Türk miiliyetçiliğine
sarılıp bu dağılmaya karşı direndi-
ler. Cumhuriyetin kuruluşu da bu sü-
recin devamıydı, bir ulus devletin
yaratılması çabasının başarıya ulaş-
masıydı.
• ••
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru-
cuları milliyetçiydıler. Onlar, dağı-
Memleketi Kurtarma Görevlileri
lan bir imparatorluktan bir ulus
devlet çıkarırken, milliyetçiliği ih-
yaettiler. Bu millıyetçilikemperya-
lizmin hesaplarını da bozmuştu.
Bu nedenle o dönemin ilerici ha-
reketlerinden birisi olarak kabul
görmüştü.
Milliyetçiliğin her zaman ırkçılı-
ğa dönüşmesi tehlikesi mevcuttur.
Nitekim, ülkemizin tarihinde de her
dönemde ırkçı akımlarçıktı. Zaman
zaman devlet içinde ırkçı uygula-
malaragirişıldi. VarlıkVergisi,azın-
lıklara yönelik ırkçı bir uygulama ha-
line geldi.
6-7 Eylül olayları ise bir ırkçı
komploydu. önce Atatürk'ün Se-
lanik'teki evine bomba atıldı. Bu
bombanın bir kışkırtıcının elınden
çıktığı daha sonra anlaşılsa da, he-
deflenen gerçekleştirildi. Azınlıkla-
rın malları yağma edilerek, ticari ola-
nakları yıkıma uğratıldı.
Cumhuriyet döneminde zaman
zaman, azınlıkları hedef alan uy-
gulamalarlayüzyüzegelindi. Bel-
li mesleklerin gayrimüslim azınlık-
lartarafından yapılmasının yasak-
lanması da bir ırkçı uygulamaydı.
Daha buna benzer çeşitli uygula-
malardan söz edebilirız.
•••
Milliyet ya da din, insanın kendi
tercihi değildir. Bu nedenle, din ve
milliyet kimsenin özel bir üstünlü-
ğü olarak görülemez. Bir insan Al-
man ya da Ermeni, Fransız ya da
Arap olduğu ıçın ne üstündür ne
de aşağı. Milliyetçilik asıl olarak
kendi mensup olduğu milliyeti ve
dini üstün gören biranlayışın ürü-
nü olarak ortaya çıkar.
Tabii bununlasınırlı kalmaz. Mil-
liyetçilik, farklı olanı bastırma, de-
ğışım isteyeni ateşe atma rolünü
en iyi şekilde yerine getirir. Okul-
da yemek paralarının ya da harç-
ların fazla olduğunu söyleyen öğ-
rencileri taş ve sopalarla dövme-
ye kalkanların "milliyetçi" olma-
sıyla, Trabzon'da bildiri dağıtanla-
rı linç etmeye kalkanların "milli-
yetçi" olması arasında hiçbir fark
olmaması bir rastlantı sayılabilir
mi?
•••
Milliyetçilerin, militarizmle hep
aynı düzlemin parçaları olmaları
damı rastlantıdır? Milliyetçilerin, sü-
rekli olan düzenin değişmesine
karşı çıkmaları, dıncılıkle milliyet-
çilik arasında geçişler yapmaları da
mı rastlantıdır?
Son gelişen olaylarda asıl dü-
şünülmesi gereken şey, milliyet-
çilik temelli gelişen saldırganlığın
yeni müttefikleredinmesidir. Geç-
mişte zıt kutuplarda gibi görünen
farklı milliyetçi eğilimler giderek
aynı zeminde birleşmeye başlıyor-
lar. Sonuç olarak milliyetçilik, mil-
liyetçiliktir.
•••
"Kurtarma misyonu" da çoğu
zaman milliyetçi bir formül altında
önümüze sunulur. Bu kez de öyle
oluyor. Milliyetçilik kurtarıcı misyo-
nuyla önümüze çıkıp, yakıp yıkıp
tehdit ediyor. "Kurtarmak" büyülü
bir sözcük. Artık kurtarılmaktan bık-
tık. Çok canımız yandı. Her kurta-
rılma girışımin ardından Türkiye da-
ha yoksul hale geldi, daha geri bir
ülke haline dönüştü.
"Memleketi kurtarma" psikozu
son dönemde yine bazı kesimlerin
asıl gailesi hale geldi. Bu kurtarma
operasyonu, bazılarını iktidar ve
güç sahıbi yapıyor, ancak toplu-
mun önemli kesimi ise mutsuz ve
çaresiz bir hale geliyor. Bu psiko-
zun acılarını yeniden yaşamamak
için, "kurtarıcılarımız"üan kurtul-
mamız gerekiyor.
Acaba ne zaman?
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Devlet İnşa Et
(Ulusu Boş Ver!)
Fukuyama'nın son kitabı Devlet Inşası... Içeriği
biryana, adıaçısından "yeni" birparadigmayage-
ri dönüş olduğunu düşündürüyor; özellikle, mart ayın-
da açıklanan ABD Ulusal Savunma Stratejisi'nde-
ki kimi saptamalar göz önüne alınarak okundu-
ğunda.
Bir zamanlar Batı'da
1990'larda "uluslararası topluluk" "vardı". Bu, NA-
TO, ABD ordusu aracılığıyla kimi ülkelere, egemen-
lik haklarına aldırmadan, "insani amaçlı müdaha-
lelerde" bûlunabiliyordu. Çünkü Vaclav Havel'in
deyımiyle "Tanrının yarattığı insanın hakları, ulusal
egemenliklerin önündegelmeliydi". Zizek, Havel'i
bu saptamasından dolayı "köktendincilikle" suç-
layacaktı ama, liberal sol entelijansiya içinde genel
mutabakat "uluslararası topluluk" varsayımından
yanaydı. Dahası, "uluslararası topluluk" müdaha-
le ettiği yerlerde "ulus inşasına" (nation building)
girişiyordu -teorik olarak-. Diğer bir deyişle, etnik-
dini çelişkilerin üstünde, ortak biraidiyet, bir vatan-
daşlık, bunu destekleyecek bir piyasa ekonomisi
üzerinde yükselen ve "uluslararası topluluk" bün-
yesinde yaşayabılecek bir toplum/ulusun oluştu-
rulması söz konusuydu. 1990'larda parlamaya baş-
layan "sivll toplum örgütleri" de bu "ulus inşası"
süreci açısından, çöküşten önce ve sonra önemli
işlevlere sahip olacaklardı.
Bırçokyorumcu, ulusun, her zaman özgün birsı-
nıflar ilişkisi matrisine oturduğunu, dışardan, mü-
hendislik faahyetiyle kurulmasının olanaksızlığını
ileri sürdü. Kimileri de, bunlara şimdi Fukuyama da
katılmış, bu "ulus inşası" projesıni, verimli olmadı-
ğı, USAID bünyesinde para akıtılan "sivll toplum
örgütlehnin" aslında topluma nüfuz edemediği,
paraları kesilınce de çöktükleri için eleştiriyorlardı.
Bush yönetiminin, ilk adımlarından biri "ulus inşa-
sı" politikasını rafa kaldırmak oldu. Nitekim, Afga-
nistan ve Irak deneyimleri "ulus inşasının" değil, da-
ha çok Fukuyama'nın kitabında teorize etmeye
başladığı "devlet inşası" süreçleriydi.
Devlet, ama hangi ulusun?
Fukuyama'nın kitabına ve lafı uzatmadan, tam ne
demek istiyorsa onu söylediği için, kitabı üzerine
yaptığı konuşmalarına bakınca, onun, "ulus inşa et-
meyi" başarılması olanaksız bir proje olarak eleş-
tirdiğini, yerine "politikanın, yeniden, daha çokya-
pılabilecek ve daha çok devletin yönetim kapasi-
tesiyle ilgili şeyler üzerine odaklanması ve yoğun-
laşması gerektiğini" önerdiğini görüyoruz (Carne-
gie Council'deki konuşması).
Fukuyama'nın bu önerisi, 1990'lara kıyasla,
önemli bir paradigma değişikliği anlamına geliyor.
"Ulus inşasında", sivil toplum örgütlerinin de işle-
vi göz önüne alındığında esas ilgi, toplumsal do-
kunun belli bir ekonomiksiyasi kültürel dünyayı ta-
şıyabilecek biçimde inşa edilmesi üzerinde odak-
lanmaktaydı: Demokrasi, insan hakları, vatandaş-
hk, azınlık haklan, serbest piyasa modeli vb... "Dev-
letinşasında"ysavurgu, Fukuyama'yagöre, Max
VVeber'e atıfla devletin en temel özelliği dediği şid-
det ve yasaları uygulama tekeline yapılmaktadır.
Ancak, devlet çok daha karmaşık biroluşumdur:
Hem bir kurumdur ama hem de canlı bir organiz-
ma gibidir. Devletin girdileri vardır (mali kaynak,
teknoloji, personel, ideoloji), bunlarlabeslenir, bun-
ları kurumsal yapısı içinde işler ve bir çıktı (politi-
kalar dizisi) üretir.
Peki, Fukuyama'nın "devlet inşa" süreci, top-
lum/ulus inşası süreçlerine ilgisiz olduğuna göre,
inşa edilecek devletin politikalarını belirleyecek
"glrdllerinin" kaynağı neresi olacaktır? Mali, tekno-
lojik kaynaklar bir yana, personel ve ideolojik kay-
nak nasıl sağlanacaktır? Toplumsal dokuda bir ye-
niden yapılanmaya girişilmediğine göre, eski sınıf
ve iktidar ilişkileri gereğince, eski "yoz" kadrolar ye-
niden iktidara gelmeyecek mi? Yoksa bu devletin
personeli, dışarıda bulunan bir başka kaynak/top-
ium tarafından mı seçilecektir? Durum böyle olun-
ca bu "devletinşası", aslındatümüyle dışa bağım-
lı bir şiddet ve yasaları uygulama araçlan yaratma
süreci değil midir? Peki bu devletin şiddet araçla-
rı hangi yasaları uygulayacaktır? Bu sorunun ce-
vabını Türkel Minibaş'ın pazartesi yazısında, Fu-
kuyama'nın kitabıyla ilgili değerlendirmesindeki şu
saptamada bulabilirsiniz: "Kısacası... Fukuyama'nın
söz ettiği ulus devlet, hem küresel sermayenin ko-
ruyucusu hem de sermayenin küreselleşmesiyle
ortaya çıkan urları temizlemekle yükümlü bir dev-
let biçimidir."
Şimdi, Fukuyama'nın önerdiği "devlet inşa" te-
zini, onun sık sık yazdığı The National Interest der-
gisinde, 2003 Kasım sayısındaönerilen "Ağa bağ-
lanmış ulus devletler" teziyle birleştirir, Yeni Savun-
ma Stratejisi'nde, ulus devletin güçlendirilmesine
yapılan vurguda, sorumluluk kavramından hare-
ketle, bunların egemenliklerinin sınırının Beyaz Sa-
ray'ın ölçütlerine bağlı kılındığını anımsarsak, kar-
şımıza, salt şiddet aracına indirgenmiş, dışardan kay-
naklanan devletlerden oluşan birağ, dolayısıyla bir
sömürge imparatorluğu projesi çıkmıyor mu? Evet
karşımızda bir devlet inşası var, doğru, ama bu
"ulus" devlet, başka bir ulusun emrinde bir devlet!
MECLİS'E YASA TASARISISUNDU
Türk-Iş: 1 Mayıs
rrsıııi lalil olsıın
tstanbul Haber Ser-
visi-Türk-lş 1. Bölge
Temsilcisi Faruk Bü-
yükkucak, 1 Mayıs lş-
çi Bayramı için Taksım
Meydanı'nm verilme-
mesını "çiftestandart"
olarak değerlendırdı.
Sivil toplum örgütle-
rine de Taksim Meyda-
nı'nm açılması gerek-
tiğini belirten Büyük-
kucak, "Bkortamıger-
memekiçinbanşve kar-
deşüksinıgesiolan 1 Ma-
yısl^iBayraını'nıııKa-
dıköy tskele Meyda-
nı'nda olıııasıııa karar
verdik. Türk-İş olarak1
Mayıs'ın resmi tatil ol-
ması ile ilgili Mcclis'e
yasa tasarısı sıınıluk"
dedi.
Türk-lşl. Bölge Tem-
silcisi Faruk Büyükku-
cak, Haber-îş tstanbul
Şube Başkanı Levent
Dokuyucu, Yol-tş îstan
bul Şube Başkanı Ali
Akdağ,Türk-tşl. Böl-
ge Temsilcıliği'nde dü-
zenledikleri ortak basın
toplantısında, 1 Mayıs
Işçi Bayramrnın Kadı-
köy'de kutlanacağını be-
lirttiler.