25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 MART 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 M Bakan Çelik, Gülen H okulu temeti atnuş. 2 Emel ohınca, temel >ao de olıır! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.coni.tr - Ekonomi şişirilmiş balon gibiymiş... "Hem de uçan balon!" Fotoğraf Mehmet Ali Kılınç: "Çanakkale Savaşları'ndaki askerlerimizin aile fotoğraflarında bayanların çoğunun 1915yılında bile başlarının açık olduğu görülüyor. Onlar günümüz ölçülerine göre inançsız mı oluyor! DayakSavaş Ünlü: "Mart J L ayı havadan sudan nedenlerle dayak yeme ayı ilan edilsin. Sendika ve sivil toplum örgütüne bağlı kişiler düzenli olarak dayağını bu ayda yesin!" ersin'deki "newroz" gösterileri sırasında bay- rağımızın saldırıya uğramasına tepkı göste- ren Demokratik Halk Partisi Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın ülke bütünlüğü adına "Bayrak sadece Türklerin değil Kürtlerın de bayrağı- dır" demesi bana biraz garip geldi. Garip geldi çünkü Türkiye'de sağ ya da sol hangi si- yasi çizgide olursa olsun bir başka siyasi parti yetkilisi böyle bir açıklama yapsa içte ve dışta bazı çevreler ta- rafından, etnik bir gruba karşı baskı uygulamakla, "in- san haklarfnı çiğnemekle suçlanabileceğini düşündüm. örneğin Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan bir parti liderinin "Bu bayrak Kürtlerin de bayrağıdır" dediğini düşünün! Kim bilir Avrupa'dan ne "demokra- tik" eleştiriler gelirdi. Bir kere bayrak, etnik kimliğin temsilcısi değildir. Bay- rak, devleti temsil eder. Dolayısıyla bayrak, dünyanın her ülkesinde, o devlete yurttaş kimliği ile bağlı olan herkesin, tüm ulusun bayrağıdır. Bayrak Dolayısıyla adına kısaca "Türk bayrağı" denen, kır- mızı zemin üzerıne beyaz ay ve yıldızlı bayrak da etnik kimlik açısından tüm Türklerin değildir. Alman kimliği taşıyan Türk kökenlilerin, Amerikan vatandaşı Türkle- rin, Kıbrıslı Türklerin, Türkmenistan'daki, Bulgaris- tan'daki yada Yunanistan'daki Türklerin altında buluş- tuğu bayraklar başka devletlerin bayrağıdır. Bu bakım- dan etnik, dinsel, dilsel, siyasi, ticari, kültürel, sportif bağı ve kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhurıyeti'nin yurttaşı olan herkes ay-yıldızlı bayrak altında birdir ve birleşiktir. Tartışma götürmeyen bu birlikteliğin içinden, "Kürt- ler"i ayrıca anmak biraz garipsenecek bir durumdur. Aksi mi söz konusudur ki böyle bir vurgulama yap- maya gerek duyulmaktadır? Bir başka gariplik ise, Diyarbakır'daki "nevvroz" gös- terileri sırasında attıkları sloganlardan Kürt oldukları anlaşılan bazı kişilerin yasadışı terör örgütünün sem- bolü başka bir bayrak altında toplanmaları ve bu baş- ka bayrak altındaki birlikteliğe Avrupa'dan gelen bazı yabancı parlamenterlerin de katılmasıdır. Mersin'deki gösteride Türk bayrağının saldırıya uğ- raması ne denli alçaklıksa Diyarbakır'daki gösteride başka bir bayrak açılması ve Türkiye Cumhuriyeti'ne davetli ya da davetsiz olarak gelen yabancıların da bu başka bayrak altında toplanması bir o kadar daha al- çaklıktır. Mersin'de bayrağımıza saldırı kışkırtma olabilir. An- cak Diyarbakır'da açılan o başka bayrak ise kışkırtma değil fakat Türkiye Cumhuriyeti'ne daha büyük bir sal- dırıdır ve bu "organizasyon"un içinde halay çekerekeğ- lenen bazı Avrupalılar da vardır. Demeçleriyle bayrağımıza sahip çıkmaya çalışan yetkililer, umarım konunun bu yanını da görür! Basın Erol Işisağ: "Dünya basını kan kaybediyormuş. Bizim basın kan kaybetmez; kaybetse, kaybetse ancak yağ kaybeder!" Kurtuluş â Akif Kökçe: "Ankara ™ Ticaret Odası'nın araştırmasına göre hormonlu gıdalarla yavaş yavaş zehirleniyormuşuz. Desenize, sahte rakı içip göçmek nerdeyse kurtuluş!" SESSÎZSEDASIZ(l) „_.. Mte/J&k ı ıı MSıBHfı ™ \^5Z. YÖNET/AiO/j? '/ f \T George W. Bush'tur, ne yapsa yeridir! Amerika'nın Irak'ı işgalinin ikinci yılında ABD Başkanı George W. Bush, "Bizim topraklarımızda özgürlüğün sürmesi di- ğerülkelerdeki özgürlüğe bağlıdır" buyur- du. Bu buyruğu "Amerikan politikasının dayandığı esaslar ancak bu kadar açık ve düz bir mantıkla açıklanabilirdi" diyerek değerlendiren Kamil Acar, aynı mantık- la hareket edip bugüne kadar uygulanan Amerikan politikalarını şöyle sıralıyor: "Bizim petrol rezervlerimizin korunma- sı diğer ülkelerdeki petrol kaynaklarını ele geçirmemize ve işletmemize bağlıdır. Bizim silah fabrikalarımtzın çalışması diğer ülkelere silah bağışlamamıza, sat- mamıza ve diğer ülkelerdeki savaşlara, savaşların süresine ve ölecek insanlara bağlıdır. Bizim ülkemizin refahı diğer ülke- lerin her yönden ve her yöntemle sömü- rülmesine bağlıdır. Bizim kültürümüzün üstünlüğü ve ko- runması diğer ülke kültürlerinin yozlaştı- rılmasına bağlıdır. Bizim birlik ve beraberliğimiz diğer ül- kelerin bütünlüğünü parçalamaktan ge- çer. Çıkarlarımızı korumak diğer ülkeler- de bizim çıkarlarımıza hizmet edecek yö- netimleri iş başına getiımekle aksi oldu- ğunda ise devirmekle sağlanır. Bizim huzurumuz diğer ülkelerde bize yandaş medya ve medya sözcülerini.ka- lemlerini satın almakta ve karşıtlarını susturmakta yatar. Bizim topraklarımızda terörün ol- maması diğer ülkelerde terörün var- sa devamına ve desteklenmesine, yoksa yaratılmasına bağlıdır." Yüksek Yerilim Hattı Ulusal bağımsızhk konusundaki pozisyonumuz. Misyoner pozisyonu! erdincutkuiayahoo.com Ermenflerde 6 SeçiImiş Acı' TÜRKKAYA ATAÖV Kişi, toplum kümesi ve ulus- ların dostlara ve düşmanlara gereksinimi var. Düşman belle- diğini hem dışa karşı kendi kim- liğinin, hem iç denetiminin du- mluk öğesi olarak görüyorlar. örneğin, Türk sağındaki "Mos- kof" dış tavırda bir temeldi ama kendi iç çelişilerini de gizleme- ye yarıyordu. Hıristiyanlar Ku- düs'ü savunan Selçuklularla Eyyubi'yi unutamadı. Sırplar da 1389 Kosovayenilgisini. Bi- zans'la bağlantılı olanlar da Is- tanbul'un ellerinden çıkışını. 1930'lar Almanyası'nda bu "düşman" Yahudilerdi. Böyle- sine gereksinim o ölçüdedir ki, bu düşmanlığın sürüp gitmesi- ni de ister; yok olmasından en azından bilinçaltında korkar. Bu nedenle, Soğuk Savaş döne- minin sona ermesiyle, dünya sağının başı VVashington bir "barış korkusu" içine girdi. Yoksa düşman mı kalmamıştı? Silahlarda büyük ölçüde azal- ma tekelci sermayenin kendi içindeki çelişileri yüzeye çıkar- mayacak mıydı? Yeni "düş- manlar" bulundu: llımlı olma- yan Islam, Afganistan ve Irak yönetimleri ve ötekiler... Kimi Ermeniler de böylesine bir düşman simgesini geliştir- meye özen gösteriyorlar. Bu yoğunlukta bir saplantı tek bir kişi de olsa, konu en başta doktorlaruhçözümcüyü ilgilen- dirir. Ancak çatışma alanı ulus- lararası ilişkilerse, bunun bakım yeri henüz oluşmamıştır. Yapa- cağımız şey konuyu, tıp veri ve birikimlerinden de yararlana- rak, incelemeyeçalışmaktır. Si- yasal ruhbilim dalında kimlik, birlik ve güvenlikle siyaset, ça- tışmave önderlik bağlantılanna ışık tutan birikim, (S. Freud, Erik H. Eriksen, Vamık D. Vol- kan ve Norman Itzkovvitz gı- bi çığır açanlar sayesinde) bir ölçüde var sayılır. Bu yaklaşım siyasal bilgiler uzmanları ve günlük siyasetin ve diplomasi- nin içinde olanlar için yeni bir düşünce biçimidir. Siyasetin dış görünümünden derinine in- meyi sağlayan, birden fazla sı- kı düzenli bir yöntemdir. Ayrıca budunsallık çağımızda ağır basmakta, kimi olayların anla- tımında komşu bilim dallarının yaklaşımlarını da gerekli kıl- maktadır. Budunsallık ya da ulus insan kümelerine onları "başkala- n"ndan ayıran birtakım özellik- ler veriyor. Bu özelliğin (genel- de siyasal sınırlar denilen) bir çerçevesi var. Sınırlar zorlandı mı, kişide tavan çökecekmiş gi- bi bir güvensizlik duygusu be- lirir. 1877-78 Osmanlı-Rus Sa- vaşı sonunda düşman Yeşil- köy'le Erzurum'a dayanınca, yalnız Türklerde değil, Ermeni- lerde de bir kaygı belirdi. Cum- huriyetimizin eşsiz önderliği daralan sınırlarımızı bize usta- lıkla ve acısız benimsetti. Lüb- nan İç Savaşı oradayıllardırya- şayan Ermenileri gene bir kim- lik ve güvensizlik bunalımına it- ti. "Biz kimiz? Bizim yurdumuz neresi?" Kişinin ve ulusların geçmişın- de acılar var. Ayrıca iyi günler de. Bizim için Sevr ve 10 Kasım acı; 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim iyidir. Ermenılerin de iyi ve kötü anıları var. Bizde iyiler ağır basıyor, Ermenilerde kötüler. Bizim kuşağın çocukluğunun en iç burkan anısı olan 10 Ka- sım'ı bile Atatürk'ü düşüncele- riyle anma nedencesine dö- nüştürmeyi yeğledik. Ama baş- kaları için acıların biri, geçen süre içinde, "seçilmişacı" yük- sek basamağına oturtulabilir. Ermeniler için böyle oldu. "Seçilen" olay neyse, o top- lumu bir arada tutmaya yarar. Yıllar akıp gittikçe, artık önem- li olan geçmişteki olgunun tüm yanlarıyla gerçek niteliği değil, söylenceye dönüştürülmüş ye- ni anlatımıdır. Kuşaktan kuşağa aktarılırken (çocukluğumuzda oynadığımız kulaktan kulağa telefon oyunu benzeri) o denli değişebilir ki, ilk kaynakla so- nuç birbirine benzemez. Ama "seçilmiş acı"y\ anmada karar- lı küme için önemlt olan tarih geçmişi değil, olayın kımlikle bütünleşmiş ruhsal değeridir. Bu öyle birözümlemedir ki, her kuşak eklemeler ve çıkarmalar yaparak yalnız bireyi olduğu toplumun kimliğinidahadabe- lirginleştirmeye çabalar, o ka- dar! "Acı" genelde paylaşılan bir "seçilmişlik" kazanmışsa, gerçekte ne olduğu artık önemli değildir. Acıdan sorum- lu tutulan "başkası"n\n gene bu acıyla bağlantılı kendi acıları varsa, bunlar yok sayılır. örneğin, Doğu'daki Ermeni yıldırısı, silahlı başkaldırması ve Müslüman toplukıyımıyla bağ- lantısı görülen 235 Istanbullu Ermeninin gözaltına alınma ta- rihi "24 Nisan" soykırım baş- langıcı olarak yıllarca anılır da, Ermenilerin Van'da ondan ön- ceki kan dökmelerini anımsa- maya gerek görülmez. "Kur- ban" yalnız kendileridir; kurban edenlerde ancakTürkler olma- lıdır. Ermenilerin bu tavırları, ruhbilim dilinde, kendilerine mazoşizm, başkalarına sa- dizmdir. KİM KİME DUM DUMA BEIIİÇAK behicakurturk.net ÇİZGlLİK KÂMİL MASARACA kamilmasaraciı mynet.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepikcimynet.com / BU MÜSLÜMANLAR ( NtYE BtZDEN FARKLI \ SiytNİYOR ANNE ? ONLAR REVtZYONIST t BULUT BEBEK MRAYÇİFTÇI bulutbebek" hotmail.com TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Mart www.muntlaz-arikan.com ERDİ, tatlım, Gerçek ayrılıt başlarmış; biz özlemimiz ka göre... ı, özlemin bittiği yerde im sana olan sevgi ve ;lanarak arttığma Karagözlü'n - 24/03/2005 1959'DA st/sûA/,//ZAK, "gAğaor ^RAĞriAT PAKT/'ft/Af <%/lA//I PAKn n NC>AN RESME/J AYR/Lpl... DMVJU/İI r^j/K II fW//V OL/IVU 19SS 'TE İLK KEZ. TÜRtdYE İLE IISA/C AEAS/HM İMZALAMAN ANTIAŞMA, DAHA SON- RA IAJ6İLTE/iE,/&W VE PA£J£m\N'W K/ITrLA/tAS/yiA 6SNİÇLE7T'L- MİŞTİ. ABD'tvıN YOĞUN Ena I/E KATK/S/YIA OİMÇTVeuLMAYA çı, ' "MATO" ı/e SUMEVDOSU Asvı SAVUAIMA tUJIStJLUÇLAieı AKASfVMKİ SAS- IAAI77Y/ SASiAYrP, ZIMCıeİN E/ZSK MAL/£A£W/ 7MAMM, UY»CAfCTI/. ANOUC, IRAK, fOZALLfK YÖNETİMtMİN OEi/eiLMesiriE SONUÇLAUAN AstcseîoA/eseoeM SOKIBA, BU ORJEANİZASYONDAN AYRIUNCA, MERZEZ İ/B PAH1IST74M V/V OLUÇTUeDUĞU KURUUIÇUM ADI DA *CENTOn ÇAAEIŞIZEZf ANTlAŞUA 7EpaiAr/) ŞEKUNDE OEGİÇECeKTİ. CEfJfD, 191-3'DA ÇAuŞAMSlMA SOU VEE£- DÜZ ÇİZGI ÜMtT ZİLELİ Her Şeye Hazır Olun! Diyarbakır'da Nevruz kutlamaları... Yaklaşık 250 bin kişinin toplandığı fuar alanında Abdullah Öcalan'ın posterleri, PKK'nin Kuzey I- rak'ta kurduğu Kürdistan Demokratik Çözüm Parti- si'nın flamaları açılıyor. Ingiltere, Almanya, Italya ve Norveç'ten "gözlemci" sıfatıyla gelen yabancılar bu poster ve flamaların altında öcalan lehine slogan atı- yor. Yetmiyor; Norveç heyeti sarı-yeşil-kırmızı renkli mendıller ellerinde halay çekiyor! Norveç'in Ankara Büyükelçisi Llongva gayet mutlu bir şekilde açıkla- ma yapıyor: - Bu sloganların atılması, bu ülkenin demok- ratikleşmesinde attığı adımların bir aynası olu- yor. Çok pozitif bir hava aldım!.. Cürete bakın! Alandaki DEHAP'lılar tıpkı bir gün önce Şanlıurfa'da Leyla Zana'nın yaptığı gibi, öca- lan'ın ablası Fatma ve kardeşi Havva'nın elini öp- mek için kuyruk oluşturuyor... Bu hava içinde mikro- fonu kapan DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakır- han, Başbakan Erdoğan'a "çözüm" için kararlı ol- ması çağrısında bulunuyor. Bakırhan iyice heyecan- lanmış olacak ki şu tehdidi savurmayı da ihmal et- miyor: - Türkiye Kürt sorununu demokratik yollardan çözmezse Irak'taki, Suriye'dekî gibi dış dayat- malarla çözmek durumunda kalır... Anladınız mı?!!! ••• Anlaşılmayacak bir şey yok! Bizim yıllardır yazdığımız yaklaşan tehlikeyi, bir Abdullah öcalan askeri gayet açık ve net bir şekilde gözümüze soktu, o kadar! Nevruz bayramı bahane- sıyle yükselen çığlıklar, geçmişteki eylemlerden çok farklı. Gerçek şu: - Düğmeye basıldı! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin biray içinde öcalan'ın yeniden yargılanmasını isteyeceği haberi tam da Nevruz öncesi sızdırıldı. Böylece geriye dö- nüşü olmayan yola girildi. öncelikle söyleyelim; öca- lan kaç defa yargılanırsa yargılansın sonuç aynı ola- caktır, ağırlaştırılmış müebbet hapis! Ancak oyun başka; burada önemli olan sonuç de- ğil, süreç! Türkiye, öcalan'ı yargılasada, yargılama- sa da köşeye sıkıştırılacağı bir süreç açılacak. Nasıl mı? - Yargılama kararı ülkede müthiş bir kaosu da be- raberinde getirecek. Böyle bir kararı alacak hüküme- tin toplumun öfkesine karşı koyması son derecezor. AB, dava sürecinde her türlü gelişmeyi aleyhte kul- lanacak. Kaba müdahalelerde bulunacak. PKK böy- le bir fırsatı kaçırmayıp büyük bir gayretle ve de kit- lesel gösteriler yoluyla olayı siyasi zemine taşımaya çalışacak... - Türkiye, AİHM'nin kararına karşı çıkıp "yargıla- mıyorum" dese bu kez müeyyideler aşaması başla- yacak. öncelikle AB "bu şartlarda müzakere masa- sını unut" diyebilecek. PKK ve yandaşlarının "Tür- kiye hukuku katlediyor" yollu müthiş propagandası başlayacak. AİHM kararını uygulamamanın müeyyi- deleri en acımasız biçimde uygulanacak. AB'nin ve ABD'nin birlikte uygulayacağı "siyasi ve ekonomik tecrit" bile gündeme gelebilecek... Nasıl plan ama!!! • •• Olacaklar yalnızca "Öcalan senaryosu" ile sınır- lı değil tabii! Batılı dostlarımızda senaryo çok! "Ermeni soykın- mı" oyunu zaten sahnelenmeye başlamıştı. Dozu ar- tarak sürecek. AB artık utanıp sıkılmayı iyice bir kenara bıraktı; şimdi de Avrupa Bölgesel Yerel Yönetimler Kongre- si "yabancılara oy hakkı" ile "bölgesel ve azınlık partilerinin yerel ve bölgesel seçimlere katılma- sına olanak ve serbestlik verilmesini" istiyor. Bi- razcık aklı ve vicdanı olan, bunun Türkiye'nin param- parça olması anlamına geleceğini bilir... Cumhuriyet gazetesinin pazartesı günkü başyazı- sında ABD ile ilgili çok çarpıcı bir soru soruluyordu: - ABD tehlikeli saydığı her ülkeyi işgal hakkı- na sahip olduğunu açıkça ilan etmektedir. Bu durumda Türkiye özel bir ayrıcalığa sahip midir? Yoksa genel kural kapsamında mıyız? Bence, art arda başımıza örülen-belaları, bu soru- yu da hesaba katarak düşünmekte yarar var! Bir iş- birlikçinin yakın geçmişte ağzından kaçırdığı şu söz- cükler şimdi çok daha anlam kazanıyor: - Türkiye, yalnızca Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedirü! e posta: umitzilelK" gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Siirt yöre- sinde giyilen ve aynı adlı ku- maştanyapılan iki parçalı er- kek gıysisı. 2/ 4 Karakter...Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu. 3/ Süt şekeri... Eski dilde ayak. 4/ Coşkun, esinle 1 2 3 dolu 5/Asya'da bir ül- ke... kanatların bağlı bulunduğu kapı ya da pencere çerçevesi. 6/ Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalla- n... "Bir yosma geçi- yor kaldınmdan/Kü- fürler, şarkılar, türkü- 8 ler, — atmalar" (Or- 9 han Veli). 7/Birnota... Jüpiter gezegeninin bir uydusu. 8/ Yüze sürülen pem- be düzgün... "Çavuşkuşu, hüthüt" gibi adlar da veri- len bir kuş. 9/Van Gölü'ne dökülen bir akarsu. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/Dürüm gibi sarılmış yufka arasma ceviz ya da fistık doldurularak yapılan bir tür hamur tatlısı... Avrupa Birliği'nin kısa yazılışı. 2/Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Saçın doğal renginden bir ton açık ya da koyu saç tutamı. 3/ Gereksiz, anlamsız, boş söz. 4/Kuşbaşı doğranmış et... tlkel benlik. 5/Zihin ve bedence ortaya konan güç... Kitap getiımemiş pey- gamber. 6/ Halk dilinde pancara verilen ad... "Misket limonu" da denilen, acı sulu ve küçük limon cinsi. II Duman lekesi.. Kızıl ve kaba tüylü bir koyun cinsi. 8/ Sipersiz şapka... Açık, kolay anlaşıhr. 9/Uzun boyun- lu ve kulpsuz küçük rab sürahisi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear