23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA ı CUMHURİYET 18MART2005CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Medyamız Özgürlüğü Hak Ediyor mu? Hemen bir vurgulamayla başlayalım. Basın özgürlüğü, aslında salt basın organlarının ya da mensuplarının özgürlüğü değildir. Onlargerçekte, halkın olan haber alma ve haber verme özgürlüğünün araçlarıdırlar. Başka bir deyişle basın özgürlüğünün asli sahibi halktır. 1 Nisan tarihinden itibaren bu özgürlük ciddi biçimde kısıtlanacaktır. "Hükmet, es, küfret, frfref/"ilkesidoğrultusunda hükümet eden Recep Tayyip Erdoğan rejimi mukadder sonuna doğru ilerlerken, çok gazetecinin canını yakacak, etrafa gözyaşı ve eza saçacaktır. Menderes de öyle yapmıştı. Iflah olmaz, uyarıya aldırmaz iktidar kanadını bırakalım şimdi bir yana. Özgürlüğün sahibi ve aracısına dönelim. Halkın adına basın özgürlüğünden yararlanan medyamız, o özgürlüğü hak ediyor mu? Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'e bakarsanız etmiyor. Çünkü yeni Ceza Yasası görüşmeleri sırasında yeterli tepkiyi göstermemiş ve tepkisinde geç kalmıştır. Oysa Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, kurum olarak, zamanındagereken tepkiyi gösterdiklerini, hükümeti uyardıklarını kamuoyuna açıklayarak Bakan'ın doğru söylemediğini ortaya koyuyor. ••• Evet Bakan, zamanındatepki gösterilmediğini ileri sürerken de, kanımca "eğer bir yanlışlık varsa düzeltilir" derken de doğruyu söylemiyor. Gerekli uyarılara kulağını tıkayan iktidar, basın özgürlüğü konusunda iyi niyetli değildir. Bunu hem son yasa ile kanıtlamıştır hem de Başbakan'ının sürekli gazeteci suçlaması, muhabir aşağılaması, karikatürlere takıp ceza davası açmasıyla. Ama biz iktidarı bir yana bırakalım. Çünkü bu iktidar düzelmez, ancak değiştirilebilir. Gelelim medyamıza.. acaba o, çağdaş bir basının sahip olması gereken özgürlüğü hak ediyor mu? Geçmişe bakarsak hayır. Evet gerçi Gazeteciler Cemiyeti, yasanın görüşülmesi sırasında iktidarı uyarmıştır. Ama Orhan Erinç'in başında bulunduğu Cemiyet'in yönetim kurulu üyeleri, kendi çalıştıkları gazeteleri, bu konuda incelemeler yapmaları, diziler yayımlamaları konusunda yeterince uyarmışlar mıdır? Yasanın görüşmeleri sırasında, bu konuda medyada çıkan yazıların azlığına, uyarıların cılızlığına bakınca, bu konuda kuşkuya düşüyor insan. TGS'nin yöneticileri ya çalıştıkları organları yeterince uyarmamışlar.. ya da uyarılarında etkili olamamışlardır. ••• Ama bırakalım bunları bir yana ve geleceğe bakalım. Çoğu kişi, her şeyi olduğu gibi bunu da AB'ye endekslemiş, "Nasıl olsa AB uyarır, nasıl olsa AB'nin tepkisinden korkup buyasayı değiştiriıier" diyerek işi oluruna değilse bile AB'sine bırakmış durumda. Oysa Türkiye'deki basın özgürlüğünü AB sağlamaz; AB'den gelen özgürlük, özgürlük değil, olsa olsa başıboşluk olabilir. Kaldı ki, Tayyip Erdoğan'ın başında bulunduğu iktidar ile Türkiye AB'ye giremez ve Tayyip Bey Türkiye ile AB'nin yollarını her gün daha da artan bir hızla ayırmaktadır. Eğer basın özgürlüğü istiyorsak, iş başa düşmektedir. Türk medyası, yeni Ceza Yasası'nın yürürlüğe gireceği 1 Nisan'dan sonra herhangi bir gün belirleyip, muhabirlerinin ve köşe yazarlarının çoğunluğuyla, demokrasi dışı suçlar yaratan yeni yasayı elbirliğiyle ihlal ederek, buna karşı çıkabiliyor mu? O zaman buyursun bakalım baskıcı yönetim, sıkıysa onlarca gazeteciyi aynı anda tıksın içeri! Türk medyası bunu yapabilir mi? Yapamazsa, zaten o özgürlüğü de hak etmiyor demektir. Şimdi, kimi açıkgözlerin, sorumluluktan kurtulmak için "özgürlüğün asıl sahibi ona aldırmazken, vekile ne halt etmek düşer?" dediğini işitiyor gibiyim. asirmen@cumhuriyet.com.tr TAHRİK UNSURU BULUNMADI Kürtlerin ilanına takipsizlik kararı Haber Merkezi - An- kara Cumhuriyet Baş- savcıhğı, Avrupa'daki bazı gazetelerde yayım- lanan, eski DEP millet- vekillerinden Leyla Za- na'nın da aralannda bu- lunduğu 203 kişinin im- zasını taşıyan "Türki- ye'de KürflerNeİstiyor" ilanı ile ilgili soruştur- mada takipsizlik karan verdi. 17 Aralık zirvesi önce- sinde Herald Tribune, Le Monde gibi Avrupa'nın tanınmış gazetelerinde yayımlanan ilanla ilgili Ankara Cumlıuriyet Baş- savcıhğı Basın Savcılı- ğı'nca başlatılan soruş- turma tamamlandı. tlanı inceleyen savcılık, Türk Ceza Kanunu^nun 312. maddesinde düzenlenen sosyal sınıf, ırk, din, mez- hep veya bölge farklılı- ğına dayanarak düşman- lığa tahrik suçunun un- surlannın oluşmadığına karar verdi. Savcılık, ila- nın "düşünce ve ifade sı- nuiarı içindeolduğunu" belirtti. Kapatılan DEP'in es- ki milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Se- lim Sadak, Hatip Dic- le'nin yanı sıra DEHAP Genel Başkanı T\ıncer Bakırhan'ın da aralann- da bulunduğu 203 kişi- nin imzasını taşıyan ilan- da, "Türkiye, Kıbrıslı Türkler için ne istiyorsa biz de aynı haklan talep ediyoruz" ifadelerine yer verilmişti. Gece yarısı yapılan düzenlemeyle belediyeler üzerindeki hacizler kaldınldı, borçlan ertelendi AKP'den 'torba' operasyonuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda görüşü- len "torba yasa tasansı" üzerinde AKP'nin yaptığı "gece yarısı operas- yonuyla", belediyelerin hacizleri kal- dınlıp borç ödeme süresi uzatılırken borçlannı takas yoluyla ödeme ola- nağı getirildi. Çok sayıda yasada değişiklik yap- tığı için "torba yasa tasarısı" olarak adlandırılan tasarınrn önceki akşam TBMM Genel Kurulu'ndaki görüş- melerinde AKP hükümeti, büyükşe- hir ve diğer belediyelere "katmerli kı- yak" niteliğinde düzenlemeye imza attı. Geçen yıl çıkarılan belediyeler ve büyükşehir belediyeleri yasalan ile 30 Haziran 2004'e kadar olan borçlan- nı 31 Aralık 2004'e kadar ödemele- • Genel kurulda kabul edilen bir düzenleme ile tersane işletmecilerinin, 49 yıllık sözleşmelerinin sonunda tesisteki bütün makine, vinç ve o yerin bütün donanımını beraberinde götürmesinin yolu açıldı. CHP'li Akif Hamzaçebi, "Bunun adı yap-işlet- götürdür" dedi. ri ve mahsuplaşmaları kararlaştırılan belediyelerin bu süre içinde borç öde- mesini tamamlamaması üzerine, öde- me süresini uzatan ve kolaylaştıran ye- ni bir düzenleme getirildi. Buna gö- re AKP'lilerin verdiği ve genel kurul- da kabul edilen önergeyle büyükşe- hir belediyeleri, belediyeler ve bağlı şirketlerin kamu kurum ve kuruluş- lanna olan borçlan konusunda "takas" olanağı sağlanırken mahsuplaşma sü- resi 6 ay uzatıldı. Böylece belediye- ler, 31 Aralık 2004 taıihine kadar olan borçları konusunda, ilgili kamu ku- rumuyla mahsuplaşmaya gidebilece- ği gibi, ödemesini para yerine mal ve hizmet ödemesi şeklınde de yapabi- lecek. Takas ve mahsup ışlemleri 30 Haziran 2005 tarihine kadar tamam- lanacak. Ancak Bakanlar Kurulu bu süreyi 6 aya kadar uzatmaya yetkili olacak. Aynca borçlu belediyelerin üzerindeki hacizler de kaldınlacak. Tasan üzerinde yapılan bir başka de- ğişiklikle belediye komisyonlan "inıar yasalan" dışındaki karar ve uygula- malarda devre dışı bırakıldı. Yapılan değişiklikle "imar yasalan" dışında- ki konularda belediye meclisi, gün- demindeki konuyu ilgili komisyona havale etmeksizin "toplanüya kaü- lanların salt çoğunluğuyla" karara bağlayabilecek. Komisyonlar devre dışı bırakılarak belediye meclisinde çoğunluğu bulunduran partinin üye- lerine istedikleri karan "denetimsiz" alabilme yolu açıldı. Yapılan bir başka düzenlemeyle de anayasa gereği mülkiyeti devlete ait olan ancak 49 yıllığına kiraya verile- bilen tersanelerin, işletmeci tarafından tamamen "işlevsiz" hale getirilmesi- nin yolu açıldı. Kabul edilen maddey- le, tersane işletmecileri, 49 yıllık söz- leşmenin bitmesinden sonra, tesiste- ki bütün makine, vinç ve o yerin ter- sane olmasını sağlayan bütün dona- nımı beraberinde götürebilecek, Ha- zine'ye sadece "betondolgu"nun bu- lunduğu tersane arazisi teslim edile- cek. CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, bu uygulamanın hem ana- yasaya hem de "yap-işlet devret" an- layışına aykın olduğunu belirterek "Bunun adı 'yap-işlet götür' olur" dedi. Hamzaçebi, Hazine'ye ait ta- şınmazlann turizmcilere, tersane iş- letmecilerine 49 yıllığına verilebildi- ğini, ancak sürenin bitiminde bu ya- tırımların Hazine'ye teslim etme zo- runluluğu bulunduğuna dikkat çekti. CHP: UTANÇ BELGESt Sosyal ve ekonomik haklara çekince AYŞE SAYEV ANKARA - AKP hükümetinin 17 Aralık 2004'te imzaladığı Avrupa Konseyi'nin sosyal alandaki temel belgesi niteliğini taşıyan "Avrupa Sosyal ŞartTnın "çalışanların örgütlenme ve toplusözleşme, sosyal refah" ile "istihdam ve nıcslck konulannda cinsiyctc dayalı aynın yapılınaması"nı da ıçeren en temel hükümlerine çekince koyduğu ortaya çıktı. TBMM Dışişleri Komisyonu'nda görüşülen Avrupa Sosyal Şartı'nın Uygun Bulunduğu'na tlişkin Yasa Tasansı, CHP'lilerin "en temel sosyal ve ekonomik haklara çekince konulamayacağı" yönündeki tepkisi ve bazı AKP'lilerin de destek vermesi üzerine ait komisyona havale edildi. Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'nin "ekonomik ve sosyal haklar" alanında temel belgesi niteliğindeki "Avrupa Sosyal Şarü"nın en can alıcı ve bir devletin yurttaşlanna sağîaması gereken "asgari haklar"ı içeren hükümlerine çekince koyduğu ortaya çıktı. TBMM Dışişleri Komisyonu'nun dünkü toplantısında ele alınan "AvrupaSosyalîşaılı'nınOnaylanmasımn Uygun Bulunduğuna üair Yasa Tasansı"nın ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ görüşmelerinde CHP'li üyeler sözleşmenin en temel hükümlerine çekince konulmasına tepki gösterdi. CHPTı üyelerden Şükrü Elekdağ, Avrupa Sosyal Şartı'nın "çağdaş devletin yol haritası" olduğunu belirterek Türkiye'nin evrensel insan hakkı niteliğindeki düzenlemeleri yapmaktan kaçınmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Sözleşmenin bu biçimiyle TBMM'den geçirilmesi durumunda Türkiye'nin bir' • Türkiye'nin, Avrupa Sosyal Şartı'nın "çağdaş bir devletin yurttaşma sağîaması gereken temel haklar'Ma ilgili bölümlerine çekince koyduğu ortaya çıktı. NEVRUZ SANATÇISITATLISES TalabaniveBarzani şenliğe davetedildi Çukurova Üniversitesi öğrencileri Nevruz ateşini erken yaktı. (Fotoğraf: AA) Bush, Nevruz'u kutladı WASHINGTON (AA) - ABD Başkanı George W. Bush, yayımladığı yazılı bir bildiriyle Nevruz'u kutladı. "Nevruz'unyeniyılıngeHşineveyaşamınkut- lanmasınaişaretettiğinr belirten Bush, "Nevruz'la birUkte insanlann aileleri ve arkadaşlanyla daha çok zaman geçirme ve doğanın güzelliğinden fayda- lanma olanağı bulabildiklerini" kaydetti. DİYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu)- Diyarba- kır'da bu yılki Nevruz kut- lamalarına IKYB lideri Celal Talabani ile IKDP lideri Mesud Barzani de davet edildi. Bu yılki et- kinliklere sanatçı İbrahim Tathses ile Suriyeli Kürt rock sanatçısı Civvan Ha- co'nun da katılacağı açık- landı. DEHAP II Başkanı Me- sut Bektaş, 21 Mart'taki Nevruz kutlamalanyla il- gili olarak dün Demir Otel'de bir basın toplantı- sı düzenledi. Büyükşehir Belediye Başkanvekili \fa- suf Akgün ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de katıldığı toplantıda Bektaş, kutlamalar için valiliğe başvurduklarını ve bugüne kadar olumsuz bir yanıt almadıklannı söy- ledi. Kutlama için aralann- da Cumhurbaşkanı Ah- metNecdet Sezer, Başba- kan Recep Tayyip Erdo- ğan, TBMM Başkanı Bü- lent Arınç, Kuzey Irak Kürt gruplan liderleri Ce- lal Talabani ve MesudBar- zani ile 52 ülkenin büyü- kelçilerinin de bulundu- ğu yaklaşık bin kişiye da- vetiye gönderdiklerini an- latan Bektaş, "Birçoğun- dan olumlu cevap almaya başladık. Nevruz Bayra- nıı bizim için ne kadar önem taşıyorsa Barzanive Talabani için de o kadar önemlidir" dedi. Nevruz programı için 9 komisyon oluşturduklan- nı belirten Bektaş, "Bu komisyona bağlı 300 ait çahşma grubu faaliyetyü- rütecek. Çalışmalar için 4 bin kişiseferberolmuştur. Fuar Alanı'ndaki kutla- manın bir şenlik havasın- da geçmesini istiyoruz. Nevruz, zulme karşı dire- niş, esarete karşı özgürlük mücadelesidir. Kutlama- lardaİbrahim I atlıses, Su- riyeli Kürt sanatçı Ciwan Haco ve yerel şarkıcılann yanısırasürprizbazısanat- çdar da sahneye çıkacak" diye konuştu. Üst kurullarla ilgili yasa tasarısı AKP'li vekillerle bakanı karşı karşıya getirdi Hükümette tasarı çatlağı •'utanç belgesini" onaylamış olacağını belirten Elekdağ, tasannın geri çekilmesini istedi. Tartışmalann ardından sözleşme, tasannın yeniden gözden geçirilmesi için "ait komisyona" gönderildi. AKP hükümetinin 17 Aralık 2004 tarihinde imzaladığı Avrupa Sosyal Şartı'nın yerine getirmekten "çekindiği'' koşullanndan bazılan şöyle: • Verimlilik artışı ve ilgili diğer etkenler izin verdiği ölçüde haftalık çahşma süresinin aşamalı olarak azaltılması. • Calışanlann kendilerine ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip olmalarının sağlanması. V* Çalışanlann ve işverenlerin ekonomik ve sosyal çıkarlannı korumak için yerel, ulusal ve uluslararası örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünün sağlanması. • Toplu pazarlık hakkının etkili bir biçimde kullanılmasınnı sağlanması. • Çahşma koşullannın ve çahşma ortamının düzenlenmesine ve iyileştirilmesine katılma hakkı, yaşlılara sosyal korunma hakkı tanınması. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda, Düzenleyici ve De- netleyici Kurumlar Yasa Tasarı- sı'nın görüşmeleri sırasında AKP'li bazı milletvekilleri tasa- nya sert eleştiriler yöneltti. AKP'li Ali Osman Saü'nin "RTÜKkap- samdan çıkanlmahdır. Başkanve üyelerin maaşlanna sınır konul- mamalıdır" sözleri üzerine Baş- bakan Yardımcısı MehmetAB Şa- hin, "Bir iktidar milletvekilinin hükümelin gerekçelerine güven- mesigerekir. Eğergerekçeokunur- sa maaşlar yüzünden getirilme- diği iyi anlaşıhr" diyerek çıkıştı. TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu'nda, dün Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Yasa Ta- sansı görüşüldü. CHP'li Akif Hamzaçebi, tasannın hukuki ola- rak acınacak durumda olduğunu bel irterek kurul başkan ve üyele- • RTÜK'ün kapsam dışına çıkarılmasını ve kurul başkanlarmın maaşının sınırlandınlmamasını isteyen AKP'li milletvekillerine Başbakan Yardımcısı Şahin, "Hükümetin gerekçelerine güvenin" diye çıkıştı. rinin ücret kıskançlığı anlayışıy- la maaşlannın sınırlandınlması- nı eleştirdi. AKP'li Sali, tasannın ömrünün kısa olacağını ve kısa sü- re içinde bazı istisna düzenleme- lerinin TBMM'ye getirileceğini söyledi. "Kurul başkan ve üyele- rinin maaşlan gündeme gelme- seydi bu tasan da gelmezdT diyen Sali, Kamu thale Kurulu'nun ta- san kapsamından çıkanlarak ka- patılması gerektiğini söyledi. RTÜK ve SPK'nrn iyi çalışan ku- rumlar olduğunu anlatan Sali, RTÜK'ün üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafindan belirlenmesin- de herhangi bir sakınca görmedi- ğini, bazı görevlerdeki insanla- nn başbakandan bile fazla maaş alabileceklerini söyledi. Sali, "Bunlar piyasayı düzenleyen ku- rumlar ve bütçeden bir şey akta- nlmıyor. Eğer maü durumlannı dengeleyebUiyorlarsa bırakııı is- tedikleri maaşı alsınlar" dedi. CHP'merden sert eleştiri CHP'li KemalKıhçdaroğlu, hü- kümetin, üst kunıllann uyanlann- dan rahatsız olduğunu ve bunun için tasanyı getirdiğini belirterek ücretlerle ilgili yapılan düzenle- menin "Yoksulhıkta buluşahm" mantığıyla hazırlandığını söyle- di. Hamzaçebi, hükümetin u Buüst kurullarda fazla oldu,şunlan zap- turapt allına alayun" anlayışıyla hareket ettiğini belirtirken Os- man Kaptan da hükümetin, üst ku- rullan kendisine bağımlı hale ge- tinneye çalıştığını bildirdi. Haklannda ceza davası açılan kurul başkan ve üyelerinin Ba- kanlar Kurulu tarafindan görevden uzaklaştınlmasına ilişkin düzen- leme, tartışmalara neden oldu. AKP'li HasanFehmiKınay, bu ko- nuda yargıya yetki verilmesinin doğru olacağını söyledi. Kılıçda- roğlu'nun ceza davası olan bir- çok bürokrat için düzenleme ya- pılıp yapılmayacağını sorması üzerine Şahin "İhtiyaç duyarsak yapanz" dedi. Şahin, "Öküzün altında buzağı anyorsunuz" diye CHP'lilere tepki gösterince Ham- zaçebi, "Öküzün altına buzağıyı koyan sizsiniz" diye karşılık ver- di. CHP'lilerin kurul başkan ve üyelerinin Danıştay tarafindan gö- revden uzaklaştınlmasına ilişkin önergesi kabul edilmedi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Armağan Anar'la ilgili bu köşede yılbaşından bir gün sonra onu anla- tan bir yazı kaleme almıştım. Onun devrimci kişiliğini sizinle paylaşmak is- temiştim. Armağan Anar'ı iki gün ön- ce Istanbul'da yitirdik. O zamanki ya- zımdan bazı bölümleri sizlerle pay- laşmak istiyorum: Armağan Anar, es- ki bir gazeteci. Son olarak Anadolu Ajansı'nın dış haberlerinden emekli olmuştu. Onunla 1978/1980 döne- minde Aydınlık gazetesinde birlikte çalışmıştık. Armağan Abla'yla, 12 Mart askeri darbesi döneminde de aynı da- vadan birlikte yargılanmış ve hapis yatmıştık. Armağan Abla, Aydınlık'ta çalışma- ya başladığında kaç yaşındaydı? 1923 doğumlu olduğuna göre 55 yaşınday- dı. O yaşında araştırmacı gazetecilik yapan militan bir muhabir olarak he- pimizi etkilerdi. Mücadeleci tutumu- na ve yaratıcı yorumlanna hayranlık du- yardım. 12 Mart askeri darbesi döne- minde aynı zamanda Cemal Madanoğ- Armağan Abla'yı Uğurluyoruz lu davasında da yargılanmıştı. Arma- ğan Abla'nın başı 12 Eylül 1980 dö- neminde de dertten kurtulmadı. Kızı Leyla Güz ve damadı Doğan Yurda- kul, Aydınlık yayınları nedeniyle mah- kûm oldular ve yurtdışına kaçmak zo- runda kaldılar. Tek kızının yurtdışına git- mesi onun buralarda yalnız kalması- na neden oldu. Kısıtlı olanaklarıylafır- sat buldukça onları ziyarete giderdi. Torunu Reyhan da bu arada onun ya- nına yazları tatile geliyordu. Armağan Anar, Arnavutköy Kız Ko- leji'ni ve Istanbul Üniversitesi Edebi- yat Fakültesi'ni bitirmişti. O yıllardaki hocası Halide Edib Adıvar ona asis- taniık önermişti. Rahşan ve Bülent Ecevit, okul arkadaşlarıydılar. Sertel- lerailedostlarıydı. Babası 1930'luyıl- ların ünlü bir avukatıydı. Armağan Anar, Ingilizceyi çok iyi bilen, iyi oku- yan, yetişkin ve cesur entelektüel ka- dınlarımızdandı. Üç yıl önce felç geçirinceye kadar durmaksızın çalıştı. İyi bir gazeteciy- di. Entelektüel birikiminden gelen gü- zel bir Türkçesi vardı. Sayısız kitap çevirmişti. Ankara'da iki yıl felçli şe- kilde yaşadıktan sonra, onun Istanbul'a bir huzurevine gelmesinin daha yarar- lı olacağını düşündük. Çünkü ona ba- kan kadınlar bir şekilde zarar verip kaçıyorlardı. Kimisi parasını alıyor, ki- misi eşyalarını çalıyordu. Yılbaşında kızı Leyla Paris'ten gel- mişti. Yeğeni Gülseli de onu bir haf- talığına huzurevinden çıkarmıştı. Yıl- başını Gülseli ve Mahmut'un evinde Armağan Abla, kızı Leyla ve Ipek'le bir- likte karşıladık. Gecenin sürprizi Arma- ğan Abla'nın kaldığı huzurevini anla- tan öyküleriydi. Huzurevinde kalan in- sanları öylesine güzel anlatmıştı ki... Tek eli kalem tutabiliyordu ve tek eliy- le gazeteciliği ve yazma aşkını sürdür- müştü. Onun bazı satırlarını sizlerle de paylaşmak istiyorum. "Felç olduğumdan beri yaşantıma bir bakıcı girdi. Bu işi yaptığı söyle- nen kaç Moldovyalı kadın ve genç kız çalıştı yanımda. Üç yıl önce ilk ge- len orta yaşlı kadınlar mükemmeldi. Sonradan gelenler ise iflahımı kesti. Şefkatsiz, paragöz çıktı. Paramı ve giyim eşyalarımı, saç fırçama kadar yürütüp beni soydular. Yeğenim ve kı- zım bu kadınlar elinde iyi bakılmaya- cağımı ileri sürerek beni bir huzure- vine yatınp bakımımı profesyonel el- lere bırakmayı düşündüler. ...Benim tek kişilik odamın karşı du- varı baştan aşağı pencere. Manzara şahane. Duvar kâğıdı uçuk sarı üze- rine minik papatya desenli. Ahşap dolap ve yatakla güzel bir ahenk ya- pıyor. Burada kalanlar kadınlı erkekli beraberoturupyiyohar. Ben henüz on- lara katılmadım. ...Evde o ilgisiz ka- dınlarla daha zordu hayatım. Anka- ra 'daki arkadaşlarımı özlüyorum. Ama şimdi de Istanbul'daki arkadaşlarımı buldum. Hepsi de sıra sıra geliyorlar. ...Benpsikolog değilimama, S. Ha- nım'ın tuvalet kâğıdı takıntısı biriya- nına gelsin de konuşsundan kaynak- lanıyor. M. Hanım'ın cinleriisekadın- cağızın aşk ve seks isteğinin bitme- diğini gösteriyor. H'nin askere gitme saplantısı da sağlam ve güçlü olma isteği. Ben ise rüyamda Ercüment'/ görüyorum. Onu gerçekten çok öz- ledim. Acaba öbür dünya var mı, ve ben ölünce, ona kavuşmam müm- kün mü?" •*• Armağan Abla'nın cenazesi bugün Erenköy Galip Paşa Camisi'nden öğ- le namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek. O önemli bir kadındı. Onu hep saygı ve sevgiyle anacağız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear